5 Künensevvel İl san DaLcasıll| SÖNİ POSTA“ “Söyle Bana Hayal; Demin Niçin Ağlıyordun? Hakkı Mahfuzdur lnlcâr, birdenbire doğruldu. | Hayalin alnma koyarak > Ne var.. Ne oldun Haya? İ Hayalin dudakları kıpırdadı. bıpah kirpikleri biraz daha Warak başı hafifçe iki tarafa > Anlamadım Hayal... Hızlı ve Niçin ağlıyosun?.. Bu ande Hayal; yanma sar- b) ellerini çekti. yüzüne ka- di. Hıçkıra hıçkıra ağlamıya dı: > Biliyorum efendim.. Beni | “receksin.. Öldür. Fakat * ederim.. Bana ilişme... hyndan, yürekten doğan ve klar arasında, parçalana talana çıkan bu söler, | örn kalbini birdenbire Biştirmişti. Geri çekildi. Şezlongun ke i oturdu. Hayale bakıyor- ar, Biraz evel, pembe ve es teninden olgun ve atejli arik taşan genç kız, birdenbire köçülmüştü... 1, Hünkâr, Hayalin grçirdiği buhran ve tahavvüle hay- Nile bakıyor.. (Kudreti şahane) sinin sarsıl- hâ rağmen sesini çıkarmı- v. Abajurdan taşan kuv- İ bir ziya, Hayalin kıvrılan » Mun gerilmis cildini daha in ve daha parlak göste hı. Hünkârn gözleri, bu cildin üzerinde bir nok- i Bu nefis ve pem- cildin sanki örselen- MİR ve yıpranmış gibidi.Bir aşı “tinin cilâlı yuvarlağından ziya- silinmiş,izi kaybolmuş, fakat ça at ve bhüceyratı içinde * belirsiz bir morluk bisso- an bir şekle benziyordu. Sultan Hamit, eğildi. Bunu, bel yakından tetkik etti. çi velce dövme ile yapılmış haç) um, silinmiş eseri idi. eti artan Hünkâr, yapa- Kğ şeye birdenbire karar iyerek kalktı. Pencere- işi Önüne gitti. Camı açtı. Sultan Hamit ini, herkes tarafından edilmiş ve unutulmuş gibi N Muvakkaten olsun ih- edilmenin nekadar &cı a a yana duydu ve n burkuldu. Acaba, bir N “lup ta, herhangi bir se- ğa ve tahtı elden gi- te, ç» © zaman da böyle yal na terkedilip unutula- mu idi? anin sorduğu bu suale, kıpırdıyarak, bizzat Sağdan tam bulmuştu. O, şimdi şez- longun (Okenarına (ooturmuş. Dirseklerini dizlerine dayamış ve yüzünü ellerile kapamış. Ağladıktan (osonra (o yüreği tükenen çocuklar gibi sık sık ve derin derin içini çekiyordu. Kalbindeki şehvet ve ihtiras ateşi (Obirdenbire © sönüveren Çok Çocuklulara Verilen “Kanuni Hakkınızı Almak İstemez Misiniz? Hıfnasıhha kanunundan istifade et- İ mek üzere resim gönderen aile grep- İ larından bir kısınını da birşey düğümle- » Birdenbire camı Hb Hayalle karşılaştı. Hayalin geçirdiği buhran bi- bugün dercedi- yoruz. İstiyen Sıhhiye mdielüğü vam tasile hıfrıssıhha meclisine Istida verip bakımı al istiyebilir 12 Anlarını Kikre karyedinden E ilarından Mustafa oğla Süley- ZE Eve velliken Fatma ham v5 cukları: Ayşe, Feride, Ali Osman, Mus- tata, Hayrallak, İhsan, Emrullah, Ha nife hanım ve Efediler. ? — Topamede Karabaş mahellesin- de 73 mumarsda Abdülkerim Ef, ve re | i Yazan: Ziya Şakir sola: Sultan Hamit, Murat ve Reşat Hünkâr, şimdi, Hayalin der- dini ve oıstırabim (dinlemek istedi. Hiç olmazsa bu suretle acı acı duyduğu yalnızlık aza- bı içinde, henüz riyayı ve dal- kavukluğu (öğrenmemiş olan şu saf kızla baş başa kalarak dertli k ve belki bunda bir Mİ Hani seksi; R (Arkası var) — EN fikam Zehra ham, çocunlar: Halime, Sabiha, Hatice, Sıdıka, Halise, Vahide Hanım'ar, 3 — Ankaramın Kibns karyesinden Eyüp oğullarından Mustafa oğiu Hamza ağa ve refikam Halime Hanım, çocukları: Adviye, Hatice, Vesile, Hayriye, Meh- met, Hüseyin, Ahmet, Eyüp Hamın ve Efendiler, 4 — Pendik, Bağdat marada Hüseyin met Hanımı, çöculdarı: Fatma, enddesi 127 mw Kemül Hanım ve Efendiler, BORSA İstanbul 13 Kânunuevvel 1930 — Kapanan fiatlar — NUKUT İsterlin Dolar Amerikan Frank Fransa 20 Liret İtalyan 20 Prank Belçika 20 Drahmi Yur un 20 Frank İsviçre 20 Leva Bulgar 1 Florin Felemenk 20 Koron Çekeslevak 1 Şilin Avusturya 1 Rayhşmark Almanya 1 Zeloti Lehistan 2 Ley Romanya 20 Dinar Yugoslavya İ Çervoneş Sovyet KAMBİYO Londra 1 İsterlin Nöy. 1 Türk hiras dolar Paris 1 Türk biran Frank Mine 1, Biret Brüksel 1 , O, Belge "Cinere 1“, O» Frank Sofya 1 , ,, Lava Amesterdam 1 T, , Florin Madrit 1 Tür Miras Pezta Berlin 1 , © Mark Varşova 1 , » Zeloti Bükreş 20 Lev kuruş Rusya O Çerveneç kuruşi Üsküdar HALE Sinemasınd: BONOMO Vahşi Memleketlerde Hergün gündüz 3 te, gece 9.da. ki huraş Cuma günleri 2 de, 4te, 9 da Yorulmaksızın Para Kazanmak istemez misiniz? Evinize veya işinize giderken, sokak” la şezerken veya birislle görüşürken ber hangi bir vaka karşısında kalabi türetme. Havadis nedir biliyorsama o vakayı derhal görebilirsiniz. Bir yangın, bir katil, bir kaza birer havadistir. Ras. idi akalarlam ertesi Sli görenek İerediğin Dİ beğen deha telefomumnı açınız ve havadini fazetemize haber veriniz, Isle ve ad- sesinizi de barakımı. Verdiğiniz hava- disin ehemmiyetine göre o yâzetemla k 3 — Kartal, Yayalar köyü, 78 mumara- ahim usta ve refikam Hafize H., klar: Salim, Reşat, Ayşe, Mediha, Heye haftam» Ham ve Efendiler. 6 — Şişlide, Kevser sokak 36 numa- rada Jisi'ce Hanım ve Salim B. ailesi, çe Emver, Sa'âhattin, İdris, evtik, Leylâ, Hacer, Fatma Hanım ve içnd anahmet, İshakpaşa mahallesi 17 numarada Bitlisli ane sok Raşit ve ağ | ii an oğla çen Gnl ve rafikam AB'ye e, | Ayşe, Nuriye, Raşit, Aptullah, Nusret, | Non anım, çoc! im, Cezayir, İs- mall, e hak, rebin Hanım ve Efendiler, Bu Sütunda Hergün Muharrir: 5. B Bir Talâk Davası “Muhterem reis Beyefendi, muhterem hâkimler! “Ben çok muntazam bir adamım, Kendimi methetmek için söylemiyorum, intizam be- nim için bir iletir. Yapmayı aklıma Okoyduğum işte bir dakika geciksem, © verdiğim randevuya bir dakika sonra itsem, yataktan bir gün beş kika sonra kalksam deli olurum; bütün hayatımın altı üstüne gelmiş gibi şaşırırım. “Bunun için işlerim daima yolunda gider: Sıhbatim, ve- ridatım, evim, herşeyim mun- tazamdır. Yanlış iş yapmam. | “Hayatımda bir kere yanlış / iş yaptım ve evlendim. Huzu- runuzda bulunan zevcemin a- leyhinde söylemiyeceğim, hat- ta onu size methedeceğim: Gürüyorsunuz ki cidden güzel bir kadın, zarif bir kadın, ne- zih bir kadın. Hatta onun gö- ze görünmiyen birçok meziyet- leri daha var, birçok manevi me- ziyetler. Saymakla bitiremem. “Fakat, Reis Beyefendi, bu güzel, bu zarif, bu nezih, bu kıymetli kadınla evlendik- ten sonra, on gün ya geçti, n geçmedi ki büyük bir usurun farkına vardım: Zev- cemde - intizam denilen şey- den eser yok! “Meselâ, yemekte bazı da- vetlilerimiz vardır, herkes sof- raya uturur; fakat bizim hanım efendi ortada yok, aynanın karşısında hâlâ tuvaletile meş- gul; yarım saat hepimizi bek- letir. Şimendifer veya vapurla bir yere mi gideceğiz? kabil değil! şimendiferi veya vapuru mutlaka kaçınınız. Bir yere vaktinde gitmek için söz mü verdik? İmkânı yok yetişemeviz. “Karım için zaman denilen şey yoktur. Hiçbir gün, hiçbir an, saatin kaç olduğun merak etmez. “Bir gün, bir mağazada, saat üçte buluşacektik. Kaçta gelse beyenirsiniz? Beşi çeyrek geçel Üstelik bir de bana sordu: “Vaktinde geldim değil mi? “ Artık bunun üzerine ben zevcemi saat kullanmıya mec- bur etrmye karar verdim. Çün- kü o vakite kadar saatten nefret ediyordu. Yalvardım ve tehdit ettim. Ertesi gün, ken- disine etrafı pırlantalarla çev- rili güzel bir kolsaati aldım. “Her gün, her dakika saate bakıyordu ama, kaç olduğunu anlamak (için değil, saatın etrafındaki pırlantaları seyret- mek için! * Gene trenleri, vapurları kaçırıyorduk; gene birlikte gideceğimiz yerlere gecikiyor- duk; gene misafirlerimizi bir- likte o karşılayamıyorduk; gene vaktinden sonra gittiğimiz için Darülbedayiin kapıları kanıyor, bizi içeri almıyorlardı. — * “Bütün bunlar bir şey değil.. Fakat benim işlerim bozulmıya başladı. (Karımın yüzünden ben de hesaplarımı şaşınyordum. “Bir gece dan bi telgraf aldım. İşte reis B. Ef. size okuyayim: « Sevğili Fahri. Ben ölüm döşeğindeyim. Zevcenle çabuk gel. Senie için bazı vasiyet- lerim var.,, “ Halam zengin bir kadındı. Bir oğlundan başka varisi yoktu. Bana da servetinden bir kısımı vasiyet edeckti. Bütün bu menfaat endişelerini bir tarafa bırakımız, ben elbette ölürken halamın baş ucunda bulunmak isterdim, onu çok son derece çok severdim. “Karıma şiddetli tenbihlerde bulundum, derhal hazırlanma- smı rica ettim ve ben de bir otomobil aramıya çıktım. “Eve geldiğim zaman baktım ki hammefendi ortalarda yok! hizmetçilere sorarım, bilmezler. Kapıda otomobil, ecel döşe- ğinde halam bekler, Ben, elim- de saat oraya buraya koşarım, hanımdan eser yok! “Meğer, apartımanın yukan katında, bir arkadaşı da hanr mın yanına çıkmış, kıyafete ait birşey istiyecekmiş, lâfa dalmış. Acele kolundan tutup aşağı indirdim. Elime ne geçer- se üstüne giydirmiye başladım: “.— Kadın ölüyor, tuvaletin sırası değil! diye bağırdım. Fakaf dinlemedi, bülün © giydirdiğim esvapları çıkardı, yeni baştan giyindi, bir buçuk saat sonra evden çıktık. - evine gittiğimiz vakit iş işten geçmişti. Mira sından mahrum kaldığıma yan- mam, fakat sevgili halamı sağ bulamadım. “Reis Beyefendi! En mü- kemmel bir saat bile munta- zam kurulmazsa doğru gitmez. Benim de karımın yanında aya- rım bozulmıya başladı. Beni kurtarınız, beni karımdan ayı- rnız, insanlığa bir muntazam adam kazandırmış olacaksınız! Hatta şimdi kendisine saati sorunuz. Kol saatine baksın. Mutlaka yanlıştır. Çünkü saz tini kurmaz. Reisi kadının saatini istedi, eline aldı, baktı: ne? dedi, HL.lbu saatin içinde rakamlar yek, bir resim var! Kadin ayağa kalktı: — Evet efendim, *merhum pederimin resmi! Kocası bunu yerinden sıçradı: — Ne?. Merhum kaym in resmi mi? Bakın benim undan bile haberim yoktu, Gördünüz mü, reis Beyefendi, gördünüz mü? Saati madalyon yapmış, gördünüz mü? Beni bu kadından ayırınız! Reis kadma döndü: — Bir diyeceğiniz var mı? Kadın ayağa kalktı: — Efendim, dedi, ben ihti- yarlamaktan çok korkan bir kadınım. Belki de saçımın ilk beyazını gördüğüm güm inti- har edeceğim. Halbuki saate bakmak bana zamanm geçti” ğini ve her saniye biraz de ha ibtiyarladığımı hatırlatıyor. Onun için bütün saatlere l#- net olsun! bilmiyordu, : Mahkeme W müddet son ra boşanma kararı verdi. Kadın da erkek te bu ka rardan memnundular, Arka- daşları kadına sordular; — Sen evlenmeden evvel bu kadar intizamsız değildin, ne oldu sana? Kadın güldü: — Hepsi boşanmak için bahaneydi. Kocamın en zıd- dına gidecek şeyi yapıyordum. Çünkü annem ısrar etmesey- di, bu adama varmıyacaktım.