Sabık Dahiliye nazın İsmail | ne istiyordu ? Bukadar açık m Beyin açık ve sarih | vaziyetler karşısında feci neti- eee hakikat ! ceyi el'an görememesi, bir har- biye nazirı için, ber halde çok hatçılar Divanı Âlide Hesap Veriyorlar Vükelâ Meclisinde Okunan Şifreli Bir Telgraf Fırtına Kopardı.. İki Nazır Arasında Şiddetli Bir Çatışma Oldu mevcut değildi ki... Meselâ, “bu, böyledir. denilince har biye nazın sadece: — Askerlik icabıdır, diye- me k nazırlığının ayrı ayn i Kimseler tarafından idare edil- p me taraftar bulunmuyordu. fikrine bir destek olarak düşünmeden o itimst m nazın, Enver paşa | elim olmak lâzundir. elinde tutmak İsmail Canbolat B. harbiye rek işin içinden sıyrılıyordu. Hatta Enver Paşa bir gün cephe hakkında malümat ver- diği zaman: — İngilizler mevcut Kuvvet- lerini bir misli deha tezyit dedim ki: etseler gene cepheyi geçmele- ç “Öyle ise daha ehemmiyet İri (o ihtimali yoktur, demiş, başlan | fakat aradan az bir müddet geçmemişti ki cepbe hercü- merç olmuştu. nazırınn bu: “ Mühim değil dir.,, sözüne verdiği cevabı da saklamadı ve şöyle anlattı: — Ben de bunun üzerine eskiden başlamış, şimdi niha- yetine geldik demektir.,, Hülâsa bu meseleler vükelâ | bis üzerindeki izahatının. sonu- meclisinde ötedenberi. barbiye |nu şu cümle ile bağladı: Gariptir Bazırının basit cevaplarile hallo- | ki Enver paşanın bu sözlerine lunurmuş ve bunun içinden | inananlarda olmuştu. çıkmak imkân: da yoktu. Çün- Bu inananlar kimlerdi? kü ortada çağırıp istizah ede- | (İşte sabık dahiliye nazın Göze Göz, Dişe Diş... Bir KadınDün Bir Erke- ği Yüzünden Yaraladı Birkaç gün evvel bir vak'a oldu. Hanende Mıhmut Ef isminde biri Topanede yolunu beklemiş, bir şarap imalâtanesin- de çalışan Mediha isminde bir kadını yüzünden yaralamıştı. Bu | 4 hadise, genç kadının işinden olmasına sebep olmuştu. Mediha bu hadiseden çok müteessir olmuş, dün Mahmut Ef. nin yolu- mu beklemiş, o da bir jilet bıçağı ile Mahmut Ef nin yüzünü f Dün bir muharririmiz badise kahramanı olam (Mediha) H. ia konuşmuş, “dişe diş, göze göz, şeklinde hareket eden kadur dan bu karşılıklı vak'anm. sebebini sormuştur: Mediha pon diyor ki: “2-3 ay evvel bir düğünde Mahmut Ef. ile tanıştık o ve- kittenberi Mahmut Ef. bana rasgelince takılıyor ve lâf atıyordiğk i Yüzvermedim ; buna muğber olan Mahmut Ef. beni yaraladi. gençliğimi berbat etti. Hıfzıssıhha Meclisi Mercimek Piyasası sinden Müteessir Oldu Tosya, ( Hisusi)) — Rüsya- İstanbul piyasasma külli” yeti miktarda mercimek gön- , dermesii fiatlara tesir etmiştir. Rusyanın bu hareketi, Anado- Konuştu İde bir toplantı yapmış, | saat müzakerede hı Dün Taplandı Ve | Rus Mallarının gelme- | müfrezenin. kaçtığı- Şifreli bir telgraf al- : e > Bü şifreli telgrafı yirmi İş Buna Kaldı Ağustos tarihinde top- - Yükelâ meclisi: 'u-| Sinemalarda Sıhhat Zaman Harbiye © Pa. şu cevabı verdi: Bu, mühim, bir mesele | i, ,ötedenberi oluyor. Bunu ya getirdin? sabık nazırın bu ifşa- | miktardan fazla müşteri al İşittikçe oturduğum yerde | maktadırlar. Bu bal müşterile- derece hiddetleniyordum. sin sıhhatlerini ihlâl eder ma- çıkıyordu. | Bivette görülmektedir. OBele- diy geçmek. içir | ayet etmiyc. ve tecziye Bozuluyormuş “m Şehrimizdeki bazı sinema- “İzamnameye ri- sıbhiyesi o bunun önüne İr. lunun her tarafındaki merci- mek piyasamna tesir etmiş, evvelce (20-21) kuruşa sa- tlan mercimek, (15) kuruşa düşmüştür. Nekadar Alındı, Nere- lere Taksim Edi'di Hükümet © hesabına | cins hayvan almale üzere Macaris- 1034,— 720 260, 23 M3, — 33,30 525,— Bulgar 01,— ee Ab ağa on Gelme am e | casının ölümünü bekliyor. Fa- 4,— | kat görüyor ki onun sonsuz bir | 80 | uykuya dalacağı yok. Halbuki 2 (Al ağanın çiftlik işleri gün KAMBİYO geçtikçe bozuluyor ve borç kuruş |o0— | gırtlağına dayanmış. 1 Türk liram dolar (04715 Türk Hiram Frank | 1199— Sabık. dahiliye nazırı bu ba- f Mi yi , yaşamasına mani ne? Dünyanın. En Küçük Nerede Çıkıyor? Dünyanın en küçük gazetesi Bahrimuhiti Atlaside “Perşem- beadası,, onamile maruf bir adada çıkmaktadır. Bu gaze- tenin muhabiri muharriri, tabii, müdürü bir adamdır. Bu adi- ma zevcesi kâtiplik vazifesini görmektedir. i rilmiştir. Bu ada sekenesi iki bin kişiden ibarettir. İnci av- lamakla, meşguldürler. En kıy- metli inciler bu ada sahillerin- de bulunmaktadır. Bu gazete, sirf bu halk için çıkarılmaktadır. Perşembe adası ( Kinslant ), | İ kadar düşünmüştü ki, bu cümle, o fikirlerin tam bir İ neticesidi. Artık amcası ona beş pa- rahk. yardımda bulunmuyor: —Ben yatmadan evvel hoşlanmam. Ölüm döşeğine gireyim, sonra para Amcasının shhati mükem- mel, yirmi otuz sene daha * Ali ağa bir gün civar köy- lerden geliyordu. (o Zihninde Ve En Pahalı Gazetesi | hep ayni sual var: Bu para» Man nasıl kurtulmalı? yollardan, nihayet narımda eğilerek oturmuş, diz- lerini yukarı kaldırmış, ha- vada bir buluta bakıyordu. Ali Ağa kenedi kendine dedi: ki: — Ah, bu pimpon ihtiyar, | bu bunak şuradan bir yer varlansa | Bu cümle, onun beyninde, müthiş bir kuvvetle dönüp “ durdu. Meş'um fikirler uçuştu- lar. Evvelce, bu zeminde e adeta Kurt adımlarile, kendisine arkası dönük oturan ihtiyara doğru yürüdü. (Amcasının bir şey duymamıştı. Onu, bütün Kuvvetile, bir- denbire itti. İhtiyarın vücudu, g- çen yolcular, ölünün cesedini buldular. Yandarmalar geldi. Cesette. hiçbir şiddet eseri yoktu, hiç kimse bir suikaste şabit olmuş değildi. Hem orası namuslu bir köy olduğu için | hiç kimse bir cinayete ihtimal kazaya Birkaç günlük endişeden ve korkudan. sonra Ali ağanın gönlü rahatladı. o Amcasınm mirasına konacak başka biri yoktu. Yedi bin lira kadar bir para eline geçti. Borçlarım verdi, çiftliğini tamir. ettirdi ve geri kalan beş bin. sakladı. mi an ke İS ev ie Bu Sütunda Hergün Muharriri: Safi Safiye Peyman Kimse Görmeden... idi. Arada bir içine korkular, şüpheler, azaplar doluyor, fa- kat bütün borçlarından kurtul- duğunu, üstelik bir de beş bin lirası ol düşündükçe gönlü ferahlıyordu. İstikbal emin, Bir gün, kolunda bir takım çekmeceler, garip aletler, ma- kinemsi şeyler bulunan bir adam AN ağayı görmek istedi — Ben, dedi, sana birşey göstereceğim. Aliağa bu adamı tepeden tımağa kadar süzdü: Hali, tavrı, kıyafeti ve konuşması bu adamın bir hristiyan olduğunu anlatıyordu. Ali ağa sordu: — Ne göstereceksin? — Sözle anlatılmaz. Burada karanlık bir oda var mı? — Var. — Gel benimle beraber. Ali ağa, yaptığı işten de belli ki, o kadar korkak bir adam değildi. Misafirini çiftli ğin karanlık bir odasma aldi. Pencereleri iyice örttüler. Misafir evvelâ tuhaf bir lâm- ba yaktı. Sonra sehpalar kur- du ve üstüne fotoğraf maki- nesine benzer birşey koydu. — Ali ağa, şu duvara baki dedi. Ali ağa duvara baktı. Ew velâ beyaz ve büyük bir ışık görmüştü. Sonra da bir kır resmi. Biraz dikkat edince bu kırı tanıdı. Burası kendi kör. yüne benziyordu. Sonra uçu- rum kenarında oturan bir adam. gördü: Dizlerini yukan kaldırmış, havada bir buluta bakıyor. Al ağa birdenbire sıçradı bağırdı: fer, duvarda, kendi kendisinin. Ve birdenbire neye uğra- dığını şaşırdı, nerede olduğur nu unuttu, ölür gibi inlemiye ve garip seslerle haykırmıya başladı. Bu karanlik odada, kendini ahrette ve Allaha hesap veriyormuş sandı. Yere yüzükoyun kapandı: — Allahım! Beni cehen- nemde yakma diye bağı- yordu. Sonra birdenbire sustu. Dışarıdan da koşup gelmiş- lerdi. Kapılar. ve pencereler vi Ali ağayı ölmüş buldu- çe RNA i hiçbiri bu adamın kim oldi- ğunu, bu makinenim ne İşe yaradığım ve Ali ağanın niçinji , öldüğünü. anlıyamadılar.