—— Kit igenedi gx r Haa k SA dahiliye nezaretine ge- ;îflf '2' Paşanın en koyu aleyh- dıı biri idi. l Canbolat Beyi biz 27 ni 334 tarihinde istic- ik, Bize o güne kadar ; bi itmediğimiz Elberdır “olınıdı;ımıı dedikodulardan, — gizli © uzun uzadıya bah- Sadrazam Talât paşa Ptiğı bararetli münaka- gene hararetli bir lisan- ; e * S ü ;__ DH â ile olmadiğını de ok şeyler vardiır. D Di h SK Öi li x * teşrinisani 334 Saat ta- Ç buçuğu beş geçiyor. lar her zamanki yer- <“ Oturmuşlar. Reiste her ' Olduğu gibi mevküne hazırlanmıştı. — İsmail lat Bey de gelmiş, sual- İmasını bekliyordu. Abdullah Azmi Ef. ŞZEF. N ıgz !7 KS etti: Blnncl sual “sebepsiz Vakitsiz. harbe girilmesi,, hlhllnkı Divaniye meb'usu in — takririndeki ilk Bey kabineye harbin devrinde girmişti, şu hal- Sual ile alâkası olma- öç lözim — gelirdi. - Sabık ' nazırı bu — noktayı K2 Olarak işaret etti: dzrlemı kabiniye son- hil olduğum cihetle N ile ikinci Bl:e Üüçüncü '. hakkında — söyliyecek M yoktur. önündeki kâğıtlardan Söz gezdirdikten sonra- ""Ğu. & #inail Canbolat Bey bu Ça kendilerine teveccüb söylüyorlar. Bu || hç bir mütalca var mdır? birden bir mektep rdik: | L 5 cevap ve: j ŞÖ halde dördüncü sunle Dee S dedi. dÜncü suali Ab; bu si- her tekrar edilişinde harp fecayiini bana birer hatırlatır, beni , 'Stırapla yorardı. B:llilıın sordu: Sualde: “Harbin dira- Ve istikametsiz ellerin ga — verildiği, ber tiye Barp fenninin kabul eği mecnunane hare- 'P"dıâı. ileri - sürü- .h diğer nazırlara da Fakat bunların hiç- iaç *Saslı bir cevap .. Hatta bir çokları Snin askeri ihtisasa *b::ığ"" söyliyerek sarih *di, K Vermekten çekin- dı sadece ve b 'f Ve ıştı a olanlara Talât Paşa ti. Bu zat, harbiye narırı | | tercih eti ve hararetle %ı.t'blo 125 — kuruşa 'da Halbuki Talât Paşa kabine- | sinin " Dahiliye nazın - İsmail | Canbolat. B. biç - böyle - yap madı. Bize bu mesele etrafın- da uzun, çok uzun tafsilât verdi. Bilhassa Harbiye nazırı Enver Paşamın vaziyeti ve ha- reketleri hakkında bizi etraflı bir şekilde tentvir etti. Canbolat Bey bü mübim sualin cevabına şöyle başladı: — Bu” sual, “dedi, alelıtlak harbin idaresine mütcalliktir ve Ben kabinöye dakil elde- gıım vakit muharebe devam tasarladıktan sonra keyecan devam etti: —Biliyorsunuz ki danlık vekâleti Meb'usan meelisi tarafından da kabul edilmiş bir şekildir. Halbuki — başkuman- SON. POSTA )ffihatçılar Divanı Âlide Hesap Ve'riyorlar. Kabinesinin Dahiliye Nazırı Bildiklerini Anlatıyor İsmail Canbolat B. Enver Pa: Paşaya Niçin Aleyhtardı İkmail Canbolat Bey, Talât | bir çııpıdı bu ıddııyı reddet- in som zaman- | mekle — l#ıdıı sıyrılmayı danlık ile harbiye nazırlığının | irilmesi büyük bir kusur olduğu için ben buna muarız idim. Nitekim kabineye girme- den evvel, Talât pııı bana dahiliye ııııhğmı ıuığ vakit, kı:n&ıne Fakat Talât paşa benim bu sözlerime karşı şu cevabı verdi: — Sen gel, bunu — sonra hallederiz. Ben Dahiliye — mazırlığına başladıktan sonra, zanneder- sem — beşinci- gü anyol Beslesindeni” bastar < öldağum için Vükelâ meclisi içtimala- rında bulunamadım. İyi olduk- tan sonra ise bu mesele tek- rar meydana çıktı. İsmail Canbolat Beyin ifa- | deleri gittikçe bararetli bir şekil alıyordu ve anlaşılıyordu ki Talât Pş. kabinesinin sabık dahiliye nazırı bize çok şeyler söyliyecek, bir yığın gizli ka- paklı işler anlatacaktır. 1001 numaralı PRİMUS feneri İş ve hizmen görür. Bu fener gaz yağı ile yanar ve 200-250 mum kuvvetinde ziya verir. Asgari gaz sarfiyatı ve ver: diği azami ziya itibarile her hususta kullanılacak en mükemmel fenerdir. Şu teminat — Karanlığı defediniz ve (1001) Binbir İT fenerini satın alınız. Acentaları: YUDA LEVİ BİRADERLER ve MAHTUMLARI Çiçekpazar, Alacahamam, İstanbul AĞIR uzunbir hazimden dolayı MİDENİZ- A den — murtaripseniz değilıe yatmazdan UYKUNUZ RAHAT evvel her akşam bir kahve kaşığı mıktarında MAZON MEYVA TOZUnu yarım bardak suda içiniz. Rahat ve müsekkin bir uykunun müemmini ve hazim vazifesinin lâtif ve tabil bir yardımcısıdır. Hafif, müleyyin, şekersiz, madensiz feve- rani bir tozdur. Meşhur eczanelerle Bahçekapıda Zaman ecza deposund Umumi deposu: Mazan ve Botton ecza deposu İş bankasının arkasında 12 Noj uzu 1 ile kuş tüyü yastık Çakmaçılar'da kuş tüyü fabrikasında yüzile şille 12 liraya yüzile yorgan 15 İiraya yağlı baya yastık $ Uraya kuş tüyünün kilosa 12 kuruştas ı—.ıu Kuş ıııı.ı mabsus kumaşlar çok ucur satılır. Tel İsti 3027 ARRAK l ı © BORSA bul 2 Kânunuevvel 1930 - Kı fiatlar — UT î K Di Raylşmark Almanya Zeteti Lehistan Ley Romanya Dinar Yugoslavya Sevyet :n_i_wm lkmet Raza, Mal ıı-ı.fı-.. çe şalla, Üüre BÜYOK KONSER Aynıca Sahir öpereti ve Fahri ve Rifk Rc lerin kumpanyaları tarafından Kadın ifffeti cihan deger namındakl — piyea — ve dardanber sabırsızlıkla beki Bir milletin ruhu namındaki filim gösterilecektir. Varyete canbaz numaralar Merkez acentesit Galata köprü başında Beyoğlu 2362. Şube acentesi: Sirkeci'de Mühür dar zade ham altında Tel. İst. 7240 Trabzon İkinci postası (Reşitpaşa) vapuru 4 kânu- Dücvvel — perşembe — akşamı Galata rıhtımından kalkarak İnebolu, Samsun, — Ünye, Fatsa, Ordu, Gireson, Trab- zon, Rize, —Hopa'ya gi- decek ve dönüşte Parzar is- 'kelesile Rize, Of, Trab- zon, Polathane Gireson, Or- du, Fâtsa, Samsun, İnebolu- ya ugnyıcnkbı Mersin postâsı (Konya ). vapuma 5 küne- nüevvel cuma 10 da Ga- ta Rıhtımından kalkarak Ça- nakkale İzmir, Küllük, Bod- rum, Rados, Fethiye , Finike Antalya, Alâiye'ye uğrıyarak Mersin'e gidecek ve dönüşte Taşucu, Anamor Kuşadası' na da uğrıyacaktır. Andifli kalkan Fethiye'de aktarmadır. Depe ve acenlası Moreno Algranti İstanbul Sirkcek Yeni Hen 67 yrük ım.ındı) | | | Bu Sütunda H Nakleden: Server Bedi —i KMuhüszel S Â YE Hergün Halilin Ohimü Harpte, hilâliahmer hasta- sinde askeri doktordum. Ko- ğuşta, Halil isminde, bir ba- cağı kesilmiş zaif bir hasta vardı. D Vakit buldukça, gider, ya- | tağının ayak ucuna — ötürür- dum. — Görüyor musunuz? Der- di, bacağım kesildikten sonra, sizin için bu yatakta oturacak yer genişledi. Bacağımı am“ ma da çabuk uçurdunuz. ha... Bu kırk yaşındaki hastanın ne taze ve tatlı bir yüzü var- | dı! “berber günü, gelince yü* zündeti ustura geçtikten sonra, daima gülümsiyen Halili sey- | retmek bir zevkti. Bu, tabiatın fevkinde, biraz ince, biraz müs- tehzi, biraz masum, biraz k- rışmış bir tebessümdü; kan kaybettiği için rengi uçuk du- daklarının etrafında — beliren, ırkına mahsus bir tebessüm. Herşeye —rağmen — Halilin Emin, bütün dünyadan emin, kendi kendinden emin bir ha- li vardı, çünkü yaşıyordu, çün- kü halildi. Kendisine bir tek bacak kalmıştı ; fakat doğrusunu söy- lemek lâzımgelirse bu da pek işe yarar bir şey değildi. Dizin sathı, bir torpil sürtünüşü ile harap olmuştu. Fakat Halilin buna da aldı- rış ettiği yoktu. Bir bacak ek- sik veya fazla, o daima halildi ve parlak mavi gözlerinden temiz bir alev çıkıyordu. Yatağının ayak ucuna otur- duğum vakit, Halil bana kendi işlerinden bahsediyordu; hep, işlerini harbin yarıda bıraktığı noktadan başlar ve geçmişten bahsederken bile hal sıgası kullanırdı: — İzmitte fıçi suyu -satıyo- rum, Sabahleyin saat yedi bu- çuk dedin mi, hırrıt... Kepek- leri açıyorum... Birde koca kafalı, uzun kulaklı eşeğim var... Başını okşuyorum! “Ton- tonum! Hadi bakalım işe... , Diyorum ve fıçıları yükliyo- ram. “Dehel.. Dehel.. Koca Tonton!,, Fakat harp gelip çatıyor. Giy bakalım elbiseleri.. Eşeği- mi kucaklıyorum: “ Haydi ba- kalım, Tonton.. Harp dönüşüne kadar elvedal..,, Ben Halilin canlanan yüzüne bakarken onunla beraber gü- lümsemiye çalışıyordum. Ya- takta çok kalmış adamlar gibi şişkin gözleri vardı; ve vücudü- nün içinde nahoş şeyler cere- yan eden adamım humması. Bit yeşada, idnam * Kof disini hissetinesi —neye yarar? Vücut, torpilleri, yirmi yaşındaki mukavemetle kar- şılamaz. Bir gün Halilin bacağı ka- namaya başladı. Adeta kırmı- z bir renkle terliyordu. Dört beş gün bu kan devam etti. Halil, mdan — yatğa dönerken Eer gün biraz ydıg. ğıııuı farkında değildi. taze I Birgün, Halilin — vatağının | #yak ucuna gene oturmuştum. Nefesi tıkanıktı. Yüzünün şiş- | kinliğine rağmen — zaifladığı, | Çöktüğü, kemirildiği görünü- yordu; tırll. üşmüş yaprağa dönmüştü. — Oğullarımdan iyi baber aldım, dedi. Ön bir ve onüç yaşlârına geldiler. Ot gibi biti- yorlar, Artık bana yardım edar- ler. Fıçıları Tontonun - sırtına | onlar yükletirler. Ben bir de | güzel tay alacağım. İşleri bü- yüteceğiz inşallah... Kalbimdeki ııkııtıyı boğ- mıya muvaffak olamadan gü- lümsemiye — çalıştım. Halil, yatağının beyaz örlüsüne yas zlmiş gibi, istikbali okuyor, sevinçle yerinden sıçrayor ve birçok tatlı hayaller kuruyordu. Ben de beyaz örtüye bakı ordum. — Orada — birdenbire ir leke, süratle genişliyen kar- mızı, korkunç ve mühteşem bir leke göründü. Halil murıldandı: — Yine kanıyor! Hasta- bakıcıları çağırdım. Halilin baldırını lâstik sargıle sarıyorlardı. Kan durdu ve Halili bir kere daha ameliyat masasına götürdüler, — Yavaş, kuzum, diyordu. Bunu ciddi, raif, yalnız du- daklardan gelen hafif bir sesle söylüyordu. Operatorlar ellerini yıkadılar. Ben Halilin vaziyetini onlara alçak, sesle anlattım. Kalbim çarpıyordu. Halil beni gördü ve göz kapaklarile — yanına — çağırdı. Gittim, Dedi ki: — Adam, hadi hayırlısı.. Bir ameliyat daha olayım.. Mem- leketime dönünce oğullarım bana yardım edecekler, bir de güzel tay alacağım. Cerrah: — Uyu, Halil, uyu! dedi. Halil eter maskesini görünce tanıdı ve bana dedi ki: yevaş! — Hele şu cerrah efendi- ler işlerini bitirsinler, ben memlekette neler yapacağımı sana anlatırım. Sonra, uslu usla, eteri kok- ladı ve' uyudu. x Aradan bir seneden fazla İ geçti. Zavallı Halilcik, ben hâlâ seni düşünüyorum. Anlat- mak - istediğin, anlatamadığın ve ebediyen anlatamıyacağın geyler neydi? SÜPLEK S) .. glıçqguıdan daha iyi tıraş Bi eden tıraş bıçağı yoktur. B SUPLEKS-PLATİNEİ bıçağı ise en son icat olup ehemmiyetle tavsiye olunur. Her yerde satılır. Fosfatlı Şark Malt hulâsası kullanınız. Her eczanede satılır.