HANIMLAR MOLLA HAŞMETİN ELİNE ETEĞİNE SARILMIŞLARDI. BİR ŞEYLER KEKELİYORLARDI. MOLLANIN DA RENGİ KAÇIKTI.. — Nasıl kıyamet ? Ayılmak, bayılmak filân mı? — Molla Haşmetin Gülfida- nı getirtmek için efsun /okur- ken kurduğu çadır altında bulunduğumuz sırada bir gü- rültü işitmemiş midik? İşte tam kapının önünde (o gürültü gene belirdi. Fakat bu defaki yamandı. Sanki gök kubbesi yıkılıyordu, damlar çöküyor- du, duvarlar dağılıyordu. Tam tepemin üstünde bu korkunç velveleyi e işitince (| şaşırdım, yürüyemez oldum. Gülfidan, benden beter korkmuşa benziyordu, kolum- dan kurtulup yere diz çök- müştü, yüzünü kapayıp ağ- lamıya koyulmuştu. Hanımlar Molla Haşmetin eline, eteğine sarılmışlardı, birşeyler keke- liyorlardı. Mollanın da rengi kaçık, ağa açıktı. Ben bu temaşada iken gürültü devam ediyordu. Derken bir arlan gürültüsü duyuldu, arkasından bir yılan ıslığı, daha sonra bir fil homurdaması işitildi. Hekimoğlu, (bilâ (ihtiyar bağdaş vaziyetini bozdu, diz üstüne geldi. — Bu sesleri duydun ha, yanlış olmasın? — Yanılmak ne demek sultanım, öz kulağımla duydum. Ortada ne fil vardı, ne yılan. Gel gelelim ki Okükremelerin, tslıkların, homurdanmaların ar- dı arası kesilmiyordu. Aslan- lar karargâhına mı düştüm, yılan kovuklarına mı uğramış- tım, filler arasında mı dolaşı- yordum, farkında değ'idim, ne yapacağımı bilmiyordum. Korku bir tarafton ilikle- rimi kurutuyordu. oGülfidonır baygınlıklar geçirmesi de bir taraftan sinirlerimi bozuyor'lu. Bununla beraber bir hamlis gösterdim, kızı kucaklayıp bu “şom,, yerden can sağlığile savuşmak istedim. Fakat elimi Gülfidana vurmıya aman bul- madan bir nara gürledi, kula- ğımın zarı patlıyayazdı. Hekimoğlu, zeki (o gözlerini süzerek sordu: — İnsan sesi midi bu? — İnsan sesi idi ama çok heybetli idi. Esedullah Efem dimiz, |Hayber kalesi önünde belki böyle (o gürlememiştir, Zaloğlu Rüstem bütün öm- ründe belki böyle bir nara alamamıştır. Bir adam | boğa- zından değil de bir dev ağzım dan çıkıvermiş gibi müthişti, korkunçtu. Deminki boralar, hayvan sesleri bu naranın ya- nında kedi miyavlaması kadar hafif kalıyordu. Gülfidav da, Hanımlar da bayılmışlardı, molla Haşmetin ağzı biraz daha açılmıştı. İç- lerinde Oyalmz ben ayakta idim, lâkin hapı yutmuştum. Kaçan halayıkları efsunla bul- durmanın galiba cezasını şe- kiyordum. Öyle ya; kızı üfü- rükle filân getirtmiştik. Fakat yakasından tutup eve götürmek ruhsatım almış mı idik? Bu gürültüler, bu lâkırdılar, şüphe yok ki, iyi saatte olsunların gevebini gösteriyordu. Bu berbat vaziyette titreyip dururken kuvvetli bir tekbir sesi işittim. Arkasından meu- berde hutbe okunuyormuş gibi tecvitli bir terane başladı, da- ha sonra yırticı bir ses, bana ismimle hitap etti: (Ya Hac Hafız Mahmut, dinle) Artık sıfırı tüketmiştim, dizlerimin bağı çözülmüştü, beynime bir topuz vurulmuş gibi Gülfidanm ayakları ucuna çöküvermiştim. O ses, oyırtıcı ses devam ediyordu: (Dinle ey gafil, dinle ey cahil, dinle ey ahmaki)| diye başlıyarak beni tepeden tırnağa Okadar donatıyordu. Aman Allahım, nelerde söylü- yordu neler?.. Gafilliğimi, cahil- liğimi, Oo ahmaklığımı yüzüme vurduktan sonra utanmazlığımı, hayasızlığımı , sözleri bir bardak zehir gibi kulağıma döktü: (Gülfidan oğlunundur. O iki genç; tezelden sevişmişlerdir, ruh halinde iken visale ermiş- lerdir, Sen ak sakalından utan- mayıp Gülfidandan vuslat isti- İ yorsun, sana baba diyen bir | kızın gençliğini emmek diliyor- sun. Yağma yok habis Biz varken bu alçaklığı yapamaz- dakikada evini başına yıkarız, seni larümar ederiz. Haydi şimdi uğurlar olsun; haddin varsa kıze yan baki) Mel'un bü meş'um hutbeyi okuduktan sonra ke- i sildi. Fakat işittiğim sözler, kulağımdan silinmiyordu. Hele Gülfidanla oğlumun sevişmiş “ve birbirinden gâm almış olmalarını anlamak yü- reğimi altüst etmişti. Onların ruhan yaptıkları işi, yarın cis- men de yapmalari - o daki- kada - gözümün önüne geli- İ yordu. İşittiğim gürültülerden, naralardan ve ağır nutuktan ziyade bu hayal, beni çileden çıkarıyordu. Artık korkum, geçmişti,gay- zum kabarmıştı, yeis dalgaları benliğimi kaplamıştı. Bilmem nasıl bir buhran içinde yerim- den fırladım. Henüz baygın olan Gülfidanı O kucakladım, meş'um odanın meş'um sakin- ses, edepsizliğimi | haykırmıştı. Nihayet şu acı | sın. Ona el ve dil uzattığın | ezelden | SON- POSTA “ Son Posta,, nın Tarihi Tefrikası: 43 HAREM DEHLİZLERİNDE lerine, hain mollaya göz ladım. Merdivenleri ikişer, iki- çocukların “yuhal, ları, gelip da mahalleleri aştım doğru esir pazarına geldim, kâhyayı bul- dum: “Al - diye bağırdım - bu halayığı satl, Saray tellâlı orada imiş. ce hemen pazarlığa girişti, istediğim parayı verdi, Gülfi- dancığımı - belki ayılmadan - raya götürdü. İşte devletli! Kıssa bitti. Ben bir delilik nöbeti geçir- dim, oğluma nasip olmasın diye sevgilimi kendi elimle yadellere sattım, o gündenberi kin yemiyorum, içmiyorum, uyumuyorum, sevgilimi düşünüp ağlıyorum ve mecnun bir işti- yak içinde Azraili bekliyorum. Hekimoğlu Ali paşa, sa- rayda işittiği hikâye ile hacı Mahmut EF. nin naklettiği kıs- sa arasındaki mümasil nokta- ları tesbit için düşünürken ih- İ tiyar kalktı, sadrâzamin “hele dur, namaz kılalım, çorba içe lim,, demesini mühimsemeden ve hatta “ Allaha ısmarladık, demeden yürüdü, sallana sal lana salondan çıktı. Paşa onu alıkoymak için ısrar etmedi, İ çünkü öğrenmek istediği şey- leri öğrenmişti, Gülnihalin ne | suretle ele geçirileceğini artık | biliyordu! | Arkası var | MİHAYET GELDİ 441 HANAU | ŞOSONLARI HANIMLARA MAHSUS AVRUPANIN EN A SON MODASI GB K.EKONOMİDİ” İSTAN. MERMEZ POZTAMAMESİ KURBUNDA AKSARAYLAAN MAN gÜ Gümrükte Mühim Sahtekârlık Bazı Firmalar İcraya Verildi.. Gümrük idaresi; hariçten getirdikleri yüksek tarifeli malları, dun tarifeye tabi mallar şeklinde gösteren bazı tüccarlar hak- kında dava açmış; (290) bin liralık bir alacak tahakkuk ettirmiştir. Gümrüğe bu suretle borçlu çıkan müesseseler arasında birkaş maruf firma da vardır. ucu 9 ile bile bakmadan sofaya fır. 10 Son Posta'nın! Bilmecesi Halledilen Bilmecemiz Bilmecemiz 567891011 aca sö atayarak sokağa çıllımı Soldan Sağa, Yakarılan Ayağı: I — Mühlet 4, bir kaza- geçenlerin kahkahaları arasın mız4 2 — Yurt 5, isim5 3 — Hayvan ?2, bir hece? 4 — Anne kardeşi 4, emni- | yetli 4 Yangın kızın güzelliğini görün- | bir koçuya (arabaya) attı, sa- | ölüyüm. Gerçi yaşıyorum, lâ- | |. 5 — Genişlik 2, bikâye sigası 3, nota 2 6 —bBirdeniz 7 7 — İdam emri2, bir kısmı 3, şikâr 2 8 — Yüksek 4, meyva 4 9 —bBir parçacık2, lık 2 10 — Şükreden 5, ismi 5 1 — Kokulu ot 4, yapan 4 ineğin vasilik Tertip edeni Pervin 2 Gabrielle Dorziat ve Magnier İ Turnesi pek yakında geliyor. Parisin meşhur artistlerinden, şık ve güzel olan MADAMME GABRİELLE DORZİAT ile Bulvard — tiyatrolarında pek çok muvaffakiyet kazanmış olan Mösyö PİERRE MAG- NİER ve bir çok filimler sa- yesinde bütün dünyada büyük bir şöhret kazanmış Olan Mösyö GİL ROLAND ve bir çok meşhur artistlerden mü- rekkep bir heyeti temsiliye Fransız tiyatrosunda (birkaç temsil vermek üzere pek yar kında şehrimize (© muvasalat edecektir. Temsiller (18 Teşrinisani çarşamba akşamından itibaren Pierre İ| İngiliz şaheseri olan ve Mösyö !(Bison tarafından sahneye vaze- | dilen LE ROSAİRE piyesi ile başlıyacaktır. Ertesi gün LE PROCES İDE MARY DUGAN | © Yarın 8 suvare ve 2 matine- İde verilecek temsillerin pro- gramı ilân edilecektir. Gişeler önümüzdeki pazar- | tesi akşamından itibaren bilet İ satışına başlıyacaktır. siyab- İ ecnebi | GLORYA EMİL JANNİNGES ve MARLENE DIJETRIC Ta i ; vücuda getirdikleri 7 Mavi Melek fimi şimdiye kadar görülen sin€ ma bedialarının en mükem ve en muazzamıdır. 10 teşrinisani pazartesi akşam! GALA MÜSAMERESİ OLARAK “al Melek ve Elhamra sinemalarında birden gösterilecektir. o li Hamiş : ( Aşk Resmi geçidi ) filminde olduğu gibi de Türkçe ve Fransızca izahatlı mükâlemeler vardır. p Hakikaten sinema yıldızlarının en güzeli ve sehharı ola” VİLMA BANKİ Dün akşam OPERA Sinemasın österilen tamamen Almanca sözlü ve Türkçe ve Fransızca Hayalimizdeki Kadın müessir ve müheyyiç süperfilminde pek parlak muvaffakiyet” kazanmıştır. Metro - Göldvyn - Mayer filmidir. FRANSIZ TİYATROSU Müdüriyet ile Yanan artisti resmi cemiyeti “bUlREEİ Atina sahnelerinin en müntahap artistlerinden mürekk bir heyeti temsiliye, gelecek ay iptidasında Fi tiyatrosunda birkaç müsamere verecektir. Si Yüzder fazla şaheserin dehakâr mümessili : DOUGLAS FAIRBANKS Pekyakında Opera Sinemasın filminde görünecektir. HİLÂL SİNEMASI Önümüzdeki pazar gününden itibare” SESLİ, SÖZLÜ, ŞARKILI, VARYETELİ filimlerile sinemayı küşat edecektir. Sabırsızlıkla beklenen Büyük tenor RİCHAR TAUBER'n #al büyük SEVGİLİNİN SsON SESİ ( Lockemdes Zel) tamamile Almanca sözlü ve MAJİK SİNEMASINDA 9 teşrinisani saat 9,30da başlıyor. ŞIK SİNEMA Monte Kristo LİL DAGOVER JEAN ANGELO 2 devre 20 kısım TEKMİLİ BİRDEN Matineler tam 3 ve 5 1/2da suvare 9 1/2 dadır. | | Tayyarecilikte Dünya Sürat Rekoru Londradan haber ne göre, 5- AT. elk bir Fort tayyaresi Nevyorktan Avrupaya hareket etmezdey evvel, santte 1644816 mil süra'le 2000 kilogram hamu- lesils 100 kilometrelik dija rekorunu kazanmıştır. Bu rekor evvelce bir Bach tayyaresi tarafından (saatte ! 142.€$ mil süratle kazanılmıştı. P e | bel Bu a Simons i deki lerden mütsşekkii büyük Ayrca: Fabri bey tamsille” : ? MET SİNEMASI Yarınki cuma günü saat 1430 watinesindem itibaren ve gecesi 2,35 delik GALA #ÜSAMERESİ Renk ve ses idibarile PAU CA nam şayanı hayret filmi ie çimdiye kadar emsali görülmemiş hakiki bir sen'ar harikası olan KD YHİTEMA Ne EE Ve Bk ir ova lp Seans saatleri: Adi yönlerde 1450 18,30 18,30 ve 21,3 Cuma ve bayram günleri Sent 11 ve 13 de me Vaeylrn Yerlerin fiatları: çükez Okan in çö NEİA “la Snakan, ğzir, eidar Ba parter umumiyetle 55, balkon fotöyleri 75, localar 350 i imi saatli matinelerinin kuruştur.