1 Teşrinievvel aa Kari Gözile Gördüklerimiz Açık Mektup — Dahiliye Vekili Beyefendiya — Serbest Cümhuriyet fırkası Hideri Fethi Beyefendinin İzmiri teşrifleri sıra- larında, —Anadolü — matbaası önünde, bir vatandaş yavrusunu şehit eden komi- #er muavini Reşit Ef. hakkında müddei- amumiliğe gidip vah'ayı gördüğüm gibi Hade ettim ve başmuavin Ali Rıza Bey tarafından ifadem alındı. Komiser muavinini; müddel umumllik Makamına çağrılan diğer birçok koml- erler arasından teşhis ile meydana Çıkarmakla memleketime, hak ve hakt- kate yürdim ettiğimi zannederken ve bu zanla bir. hafta vicdanen müsterih Bbir halde yaşarken, muavin Reşit E£ beni tutup karakola götürdü ve ikamet- Büha bağlıyarak serbest — baraktı. Fakat Şok geçmeden, birçok mevkuflarla ve Rezaret altına alınanlara dayak atılan Yer diye ötedenberi meşhur olan, Kan- tar karakoluna tekrar celbecildim ve bu defasında karşıma çıkan muavin Reşit Ef. nin ( Bu adam, Anadolu matbaası Önündeki —nümayişte, polisi tahkir ve Bana tecavür etti. Filân polis te, buna Yahittir. ) —Htirasından — tutturarak bir hafta kadar poliz karakollarında -hatta Yenikalede- söründürüldüm. Ve nihayet Tevkif edilip hapisaneye — sevkolundum. Sekiz gümdenberi de hapisanede bur Tumuyorum. Müddel umumiliğin gazetelerdeki ilâ- Tni görerk, hak ve hakikate hizmet #imiş olmak için verdiğim vicdani ifa- demin mükâfatı, bu mu olmak İktiza Sdiyordu ? Vazifesi, memleket asayişini feminden ibaret olan zabıta elemanlar Tn bu harekati doğru mudur ? Her vetandaş gibi, en büyük ve Po- Fvin merbut bulunduğu yüksek Dahiliye Bakamından bu suallerime cevap i-- tiyorum. İzmir hapisanesinde Yahya ŞÜKRÜ KAYA BEYDEN RİCA Zannedersem Bayat isminde bir ma- hiye olduğunu hatırlarsınız. Biz bu na- kiyenin ahalisi, Belediye reisinden şikâ. Yetçiyiz. Bir defa bir çeşme meselesinden, Sonra intihabatta usulsüzlük yapıldığın- dün, tonra da senclerdenberi nahiyeden birçek varidat almasına mukabil orta- Tiğın pizlik içinde yüzmesinden ve ka- *abaya tek bir fener asılmamasından. Sözlerim, hakikatin Wadesidir. Ma- hallen değil, harici bir. müfettiş vasıta- sile tahkik ettirilirse hakikat anlaşılır #endim. Alyon: Aziriye - Bayat nahiyesinden ve Hacı Arap oğullarından Hasan BU NE TEZAT? Evvelce ekmeği on İki ön Üç kuruşa Yerken bir simit 25 kuruştu. —Hugün *kmeğin fiatı (8) kuruşa indiği halde İölü on dirhemlik bir şimit gene 2,5 a.. Bu ibtikâra mani olunamaz mı? Süleymaniye : Nejat ,AKHİSARDAN BİR TAVZİH Akhinar kaymakamı Zeki Bey, 15-9.930 Vrihli allshamısın — beşizci - sayfasının sütununda Akhisar belediye İitihabı hakkında Mehmet Şinazi imzasile Sikan mektubun İçinde yazılan şeylerin *Söru olmadığını bir teskere Te bildir. (Devamı 7 inci sayfada | *SON POSTA,, NIN Tefrikası: No 45 " Arsen Lüpen'in Son Sergüzeşti we a "SON POSTA Dünyanın Nefis Eserlerinden Ad- dolunan Ressam Van Loo'nun Tab- losu Bir Milyon Franga Satılmıştır Bu tablo, ressam (Van Loo) nun eseridir. Elyevm (Luvr) müzesinde bulunmakta ve bir Türk sarayının dahilidne kadın'a- Tn ve Başkadının sabahtan akşama kadar tüvaletleri ile mamıl meşgul olduklarını göstermektedir. Bu tablo, dünyanın en nefis sanat ezerleri arasında mümtaz bir mevkie maliktir ve kıymeti bir milyon franktır. Yani yüz bin llradan fazla birşey. _Çeşr_n_etie ” |İnhisar İdaresi 'Karadeniz'de Yeni Fırka” Samsun — Yeni fırkanın Samsun vilâyet ocağı reisi Şe- fik Avni Beyin riyasetindeki altı kişilik heyet Çarşamba şu- besini açtı ve teşkilâtını bitirdi. Heyeti, daha şehir kıyısından böyük bir kalabalık — karşı- lamıştı. Miting mahiyetinnde bir toplantı —yapmak ve Avni Bey tarafından nutuk söylenmek mezubahisti. Fakat bunun için kırk sekiz saat evvel hükümete müracaat icap et- tiğinden vaktin müsaadesizliği dolayısile bundan vaz geçildi. cemiyet binasında halk ile, he- yetlerle görüşüldü. Bu arada bir hanım Çarşamba kadınlarının Fethi beyle beraber olduğunu bildirmiştir. İki günden beri fırkaya — kaydedilmek — üzere çok fazla — tehacüm vardır.. Heyet Bafra ve Alaçamda hareket etmiştir. Cuma günü de Hâmit MUHARRİRI MORİS LÖBLAN İMDAT GELİYOR :fv-g. zatı' devletlerinizi tebrik Peîn..' Seıgıliniı bu vaziyette nefis. Fakat Mösyö Ar- bak hu şeriki cürmü? Doğnfıu n bunu düşünmemiştim. Ğ:'ul - Şarlot. Vücudunun en anı ni lekeledim ha? Beşu, B&l:ı:. onu tedavi için icabına Raul nehrin sabillerini teftiş :“.L'" orada bir takım — tor- * ağlar ve saire buldu. .(ĞYÖ ARNOLT VE ŞERİKİ mevkuf — salonun kana- pelerine — uzatıldılar. — Mösyö Arnolt, — baldırımndan — şiddetli yaralandığı — için — inliyordu. Şarlotun yarası daha” hafifti, kurşun kalçasıni sıyrıp geçmişti. Bertrand ve Katerin onlara hayret ve dehşet içinde bakı- yorlardı. Gözlerine inanamadı- lar. Arnolt ve Şarlot, iki sadık hizmetkâr, yerine göre iki yârı — vefadar, sadakatlerinin hududu olmıyan bu iki insan? Mücrim onlar midi? Bütün bu karanlık sergüzeştte, hiyanet Yağan Yağmur Cpey Zarar Verdi -— Çeşme (Hususi ) — Birm gündenberi şiddetli yağmu! yağmaktadır. İ Şise Alıyor Müskirat idarezi inhisar ka- nununa nazaran inhisarın kabu- -Kadın Ve Kalp İşleri Sayfa 5 İzdivaçta Aile Küfvü Meselesi Dünkü Ve Bugünkü Zihniyetlerin Farkı Kefvi Meselesi Evlenecek bir kızı veya er- | keği metetmek icap ettiği za- man hemen şöyle söylenir: “Evet, ben ailesini tanırım. Gayet iyi, kibar, temiz bir ailenin kızı veya oğludur,, de- nir. Ve hemen kızın veya er- keğin kıymeti, ailesinin kıymet ve ehemmiyeti ile ölçülür. Eskiden bir ailenin erkek evlâdı olunca, babasının hima- yesine girer, istikbal için lâzım olan bütün şeyleri babasından öğrenir, büyüyünce babasının mesleği onun da mesleği olur- du. Keza kız evlât ta kendisine Küzumu olan şeyleri annesinden öğrenir ve annesinin genç bir kopyası olarak meydana çıkardı. O zaman erkek ve kız için bir hüküm vermek lâzımgelince araya aileyi de karıştırmak gayet doğru olu- yordu. Fakat bugün... Bugün böyle değildir. Dünkü anne ile bu- günkü kız arasında, dünkü ev- lâtlâ bugünkü baba arasında ok fark vardır. Anne ve ba- aya bakarak bugünkü kız ve erkek için hüküm vermek onların varlıklarını, şahsiyetle- rini inkâr etmek demektir. ivaçta en cevvel nazarı Dağlardan inen çaylar ıL._ lünden itibaren üç sene zarfında| itibara alınması lâzımgelen şey, laları basmıştır. Köylünün -bir | bütün ispirto ve içkileri yerli senelik emeğine mukabil ku- olarak kendisi yapmak mec- rutmak üzere sergilerde bulun- | buriyetindedir. Bu sene inhisar durduğu tütünleri ansızın yağ- | üç yaşını doldurduğu için idare mur altında kalmıştır. Bu su- retle Dağlardan sel halini akan çaylar bir çök kuru tü tünleri alıp götürmüştür. Ovacık köyü civarında (5) metre derinliğinde kuyu gibi çukurlar açılmıştır. Zeytineli köyü — civarında geçenlerde Paşabahçesi'ndeki Hulki Beyin Soma fabrikasını ınf.ıbayn etmiş, İzmir ve Tekir- ix_ığındı şarap kavları hazırla- mıştır. İdare kendi namına işliyen rakı ve konyak fabrika- ları da yaptırmıştır. Bu sene biı'ç?k ağaçları devirmiş, sü- | bütçesi müsait olur ise diğer rükliyerek| denize götürmüştür. | çakı fabrikalarını da satın ala- Kasabanın Karadağ tabil edilen mevkiünde bir buçuk metre - irtifandaki tahta köp- rünün Üzerinden geçen seller civardaki — evleri — b NF | caktır. Bu ihtimallere binaen inhisar idaresi şimdiden bir buçuk milyon şişe mübayaası için bir Gece ansızın şiddetle yığın. "_'“'“h'_' ilân / etmiştir. Bu yağmurlardan — kahvelerdeki | tişelere ilkbaharda yaptığı çilek halkın evlerine gitmesi müm- | ve kiraz likörlerile kendi imal kün olmamıştır. Şehir | ya ettirmekte olduğu konyakları bir çamura bürünmüştür. Bu | dolduracaktır. Türkiyede likör yağmurun köylüye çok zarari dokunmuştur. M. Ekrem eden, çalan, öldüren onlar midi? aa Raul, Şarlotu göstererek Beşuya dedi ki: — Bağlarını çöz, Beşu, se- nin zavallı dostum rahat değil. Şarlot, bağları çözülür çö- zülmez, Bertrandın önüne diz çöktü ve yalvardı. — Madam, benim kabaha- tim yok, biliyorsunuz ki M. Raulu kurtaran benim. Beşa doğruldu: — Sahi, dedi,' bu doğru... satfiyah az olduğu için bunlar lüks etiket ve şişelerle Avru- paya ihraç olunacaktır. — Evet, sana soruyorum, bü zavallıyı ne — ile itham ediyorsun? Arnoldu da ne ile itham ediyorsun? Sen onla- m nehrin kenarında yakaladın, halbuki o dakikada Paris tre- ninde olmaları lâzımdı. Başka? Hareketlerini bir gün tehir ettilerse cinayet mi? Beşunun mantığını münasip bulan Bertrand başmı - sallı- yordu. Katerin mınvıldandı: —Ben Arnoldu eskidenberi Şarloturi mücrim olduğunu ne | tanıım ... Büyükbabamın ona hakla iddiaya kalkıyorlar?” A- leyhinde ne gibi deliller bulun- muştur? Arnoldun aleyhinde de ne delil var? Bunları ne ile itham ediyorsun ? Artık Beşu, Raule doğrudan doğruya hücum ediyordu: çok itimadı vardı. Bu adam Bertrandın, yeni kocasını nasıl öldürmüş olabilir? Ve niçin bu- nu yapsın ? Raul gayet sakin bir ta- vırla cevap verdi : —Ben onun mösyö Gerseni evlenecek olanların — birbirile küfvü olmasıdır. Yoksa iki tarafın anne ve babalarının değil... Eğer evlenecek olanlar tahsil, anlaşma vesaire itibarile birbirinin küfvü ise annesinin cehaletile babasının fakrile bu küfve halel gelmez ve gelme- mesi İâzımdır. Hanımteyze Fransaya Pamuk İhracatımız 1930 senesi ilk altı ayı zar- fında memleketimizden Fransa- nın Havr İimanına ( 37,624) kehtal pamuk ihraç edilmiştir. Geçen senelere nazaran bu | Hi almıştır. miktarda “yüzde (50) fazlalık | ——— vardır. Süleymaniyede syan Mı ? Bağdattan bildiriliyor: Sü- leymaniyedeki Kürtler arasın- | Güneş y | s55 da isyan vukua geldiği şa- | Ölle ul:.ı di kindi | 928 yidir. öldürdüğünü iddia etmiş de- —O halde? Raul kat'i bir eda ile cevap verdi: — O halde? Anlaşalım. Mes- ber halledelim. Zannederim ki Mösyö Arnolt ta bize yardım eder. Değil mi, Mösyö Arnolt? Bağları çözülen Arnolt iyi kötü bir koltuğa oturmuştu. Yüzünde bir kendini beyenmiş- lik ve sahte bir ciddilik vardı: — Hiçbir. şeyden korkum yok, dedi. Raul sordu: — Polisten bile korkmaz mısın? — Polisten bile, ’! ise Ve Pardesü l cak. Gerek pardesü, gerek el- bise vücuda yapışık olacak. Bu biçim bilhassa uzun boylu, za- rif kimselerde gayet güzel du- rür, Konya Ve Yeni Fırka Konya, 26 — Belediye in- tihabı 1 teşrinievvelde başlıyor. Mücadelenin çok çetin olacağı anlaşılmaktadır. İntihabatı ka- zanmak emelile meclise iştirak etmeyip Konyada kalan bazı meb'uslar başta olmak üzere Halk fırkası vâsi mikyasta ve her şekilde propaganda yapı- yor. Serbest fırkaya mukay- yet aza miktarı on bini teca- vüz etmiştir. Her iki fırkada henüz namzetlerini ilân etme- mişlerdir. Her şeye ve her şekle rağmen halk umumiyet- le Serbest fırkaya taraftardır. Bursadaki gibi bir vaziyet ih- das edilmez ise Serbestçilerin kazanması bir emri vaki ha- Gün 3030 - Eylül - 1030 tizzır 148 Arabi Rumif 7-Cemaztlelevel-idas | 17 -Eylöl ” - 1516 Vakat-Erani-Vasati | Vakıt-Ezani- Vasti Akşam IZ— 1J 48 Yatsı O Lsi 1928 İmsak ( 1019 4 15 — Ya seni zabıtaya teslim edersem? — Siz beni zabıtaya teslim etmezsiniz. — Bu sözün bir nevi itiraf- —Ben hiçbir şeyi üraf etmi- yorum, hiçbir şeyi —(i et- miyorum. — Sizin — şahsınız da, ğ,nyece_ğiniı şeyler de benim için Mi AZ, Raul Şarlota sordu: — Ya siz, sevimli Şarlot? Şarlot, Arnoldu dinledikten sonra cesaretlenmiş gibi: — Ben de hiçbir şeyden korkmam, dedi, Raul gülerek başını salladı: — Pek güzel. Şimdi vazi- yetler tesbit olundu. Bakalım id- dialarınız hakikate uyuyor mu? ( Arkası var )