Kari Gözile Gördüklerimiz Falih Rıfkı Beye AÇIK MEKTUP Milliyet gazetesinin 19 ağustos tas Tihli nıııL..şı—u yazdığınız başmakale: mülletten fedakârlık talep ederek diyorsunuz ki ; * Bötün kuvvetli devlet- ler silâhlanırken seksen yıldır. seksen devletle harbeden bir milletin, top tüfe- Veril ramıa dldüriiln_-ıf. sermaye | Paranın heba olduğunu (ddia etmiyor. Hayır, bizim asıl derdimiz başka... Far kat gu var ki bizim millet ve memleket bu fedakârlıklardan ime meydan hııı:ıl- Z . Misal mu istiyorsunuz ? İşte Size birden fazlamı : 1 — Fakir Türk milletinin «ırtından #eçinen ve artık ona hiçbir faydası Olmuyan Türk ocaklarının merkez M Misi keadisine 400 ve yamaklarına 1S0ger lira Çahais edilmemelidir. Yani Befküreci ocakların mefküreci () baş- arkasından bır deste - banknot #inimamalıdır. 2 — Fakir Türk milletinin işlerini Yapmak vazifesini alan adamlara hakkı« uT diye lane verilmemelidir. 3 — Fakir Türk milletinin heyetleri Ka ahısları milletin kesesinden bol Avrupaya giderek şampanya - içme- meli ve yahut kendisini karşılıyan Türk lerine ilk sual olmak üzere * Natıl, omanyaman kadınları güzel mi ? ,, diye tormamalıdır. 4 — Fakir Türk milletinin parasile Avrupaya tahsll için ütümaslı zengin çocukları gönderilmemelidir. $ — Fakir Türk milletinin - parasını Çalanlar, hele bu para milli müdafaaya altse, cezasım kellelerile ödemelidir. Ve bu hırsızlar çakdıkları parayı kansına emlâk şeklinde bediye etmişse “ artık mal çalanın elinden gitmiştir , diye durmamalı, — milletin parammı geriye almalıdır. € — Fakir Türk milletinin parası Bir şeker fabrikasım / kurtanmıya / vak- fedilirse, bunun — kârmi — memleketin ı'-'—_:ıııı Vekili değil, milli hazine alma- 7 — Yetimlerin, dulların ( babaları. nn ve kocalarının . vaktile — hükümete tekzüdiye diye verdikleri paradan hak- lan olan ) maaşları kesilirken meb'us- lara tekaüit maaşı bağlanmak gafletinde kunmamalıdır. 10 — Fakir Türk milletinin hasta talebelerle hocalara tahsla / ettiği pre- vantaryomlara Maarif erkâmının çocukları biraz daha yışmanlasın diye konulmar MAT Falih Rufla Beyi işte bu hiki Evet Falih Ruf y iyte bu hikâye bu kadarı. Bu . müizaller gör önünde dürürken arkadaşınız Yakup Kabri Be- yin harbı. umümi esnasında süpürge fohumile beslendiği için benim nerlimi kusurlarla — itham güler misiniz, Benim neslimde her kusur v benlin neslimden bir Ziya Hu Bahriye vekili İhsan çıkmamıştı Edebiyat fakültesi talebesinden YHÜSEYİN NİHAT İSTANBUL'UN EN PİS MA- HALLESİ— Kariimiz N. Ali B.in temin ettiğine göre Tatlıkuyuda Saraç uhak mahallcı Bu yeri bir defa gidip görme! e mü- dürlerinden rica edilmektedir. İ-- tanbul'un en karanlık sokakları da bu mahallededir. Daire müdürün- den bu noktayı da nazarı dikkate alması rica edilmektedir. CEVAPLARIMIZ M Nur! beye : Gazetemizde şlir neş- Tedilmez, bu seb-ple gönderdiğiniz şiir- ler neşredilememiştir. çimesine ağlamısınız?. Fakat bir BMuallin namretlerinden Rauf beyer Yerli mallar hakkındaki mütalcanız doğ- Tudur, Yerli mah giyelim. Fakat hanım- larımız hakkındaki| mütalcamız yanlıştır. Biralamiz — istedikleri gibi giyinsinler, letedikleri yere gi Ankarsdan Hakkı imzali ” karilmiz Ağa oğlu Ahmet beyin son beyana- Gür tenkit ediyor. ve “ Meb'ustunuz, Halk fırkasına mensuptumz, şimdi söy- diklerinizi neye o vakit söylemiyordu. Buz,, diyor, Arlf Sinan beyi Mata müteşekkiriz ırlı'da Hilanü, Keman ve Sadık beylere: Mektubunuz dercedilmiş hatta Şün, sülununda ondan bahis bile #dilmiştir. İzmit'de Kömül Şükrü beya: Ekmak | finma hekkında düşündüğ'inüz doğra değildir. Verdiğiniz - malü. “SON POSTA,. NIN Tefrikası: No Ti aa Ârsen Lüpen'in Son Sergüzeşti aa 'Ölümden Hayat Denilen Şey Elektrik Kuvvetine Benzer..l SON Misal İstenirse.. POSTA K a nu Sizeğ MUHARRİRİ MORİS LÖBLAN İMDAT GELİYOR — Bir çok fikirlerim 'var. — | — Fakat ben sana cikkat ediyorum. Can:n sıkilıyor, başka | #eyler. düşünüyordun. | — Senin hikâyen beni sı- kıyordu, Beşi. Çok fazla uza- tıyordun. — Hiçbir değil. Ben gayet veciz söyledim. Ne bir kelime eksik, ne de fazla, — Hiç meticeye de vüsl olmadın. — İtiraf et ki sen de ben- | den fazla birşey anlamış de- gilsin. — Senden fazla çok şey anladım. — Hiçbirşey sen söyledin. — Hiçbir şey — bilmiyor, fakat herşeyi biliyorum. — İzah et. — Bu vak'anın nasıl cereyan ettiğini biliyorum. — Ne? — Evet, fakat anlatamam, bilmediğini Hayat bir Sonraki Hal, Bu- Pek iyi Gösterir elektrikten — ibarettir. Vücudu- muzdaki her höcre küçük bir elektrik batar- yasına benzer. İnsanım vücudu bu küçük ba- taryanih yüz binlercesini bir arada toplıyan bir makanizmadır. Bir elek- trik trik ayni bâtaryası nasıl çalışır “ve elek- vücuda getirirse vücudumuz da süretle işliyerek hayatı öyle vü- cuda getirir. Bu takdirde ölümün manasını an- lamak çok kolay olur. Bu telâkkide bülunanlarca ölüm, vücuttaki ba- taryanın artık elektrik istihsal edemiyecek bir hale gelmesi de- mektir. İnsan — öldükten sonra bazı uzuvlarının - yaşamakta — devam ettiği götülmüştür. Meselâ ölünün tışpakları ve saçları birdenbire lümden sonra da bura- da Bülünan höcreler, yani elektrik bataryaları faaliyetlerine — devam edeyler. y Bilktissa böbreklerdeki höcrelerin ölümden /'sonra sabit kalan başka bir daha Çok . yaşadığı olmuştur. Ölümden sonra — canlı bu höcreler o vücuttan çıkarılıp yere nakledilir ve orada yaşamalarına müsait bir zemin ihzar dilirse daha uzu devam ettiği görülür. müddet yaşamıya Bununla beraber henüz alimler ha- yatla ölümün ne demek - olduğunu tama- men izah edememişlerdir. Bu hususta eski Mısırlılardan çok ilerde değiliz. Eski Mısırlılar insanın öldükten sonra yaşamakta devam ettiği ne inanır, ve büyük mabetler yapip ölülerini oralara defnederler, hatta onlara yemeleri için yemek filân da bırakırlardı. Bugün Mısır'da gördüğümüz büyük eh- ramlar, mumyalar, Tutankamen mezarı gibi muhteşem eserleridir. mezarlar hep bu telâkkinin Şimdi, hayat bir elektrike benzetilmekle bu sahada Yukardaki bu suretle O gün Raulün — sözlerinden | biç mütcessir olmadı; onun nazarında Raul, birçok insan- lardan ziyade temyiz bassası olan, herkesin görmediği şey- leri görebilen bir şahsiyetti. Müstantik ve müddei umumiye bile — vermediği — ehemmiyeti kendisine verdiği için Raule nasıl gücenebilirdi? Fakat dostunun koluna gire- rek ve önu parkın içinede ge- zdirerek, kendi kendine sorar gidi yaptığı suallerin bazılarına olsün cevap almak ümidini besliyordu. rinden birini yeni bir “adım atılmış değildir. resimde Kleopatranın — kölele- zehirleterek — öldürdüğünü ve #lümün muhtelif şekillerini tec- rübe ettiğini görüyoruz. yapılan tecrübeler, bugün de başka surette tekrar ediliyor demektir. — Ne muamma... Ne ka- ranlık noktalar... Bunları sana Sen de kabul etmezsin ki, ku- lenin içinde bulunan bir adam, | cinayeti işledikten sonra, tek- Vwar orada kalabilsin. Hele içersi de sıkı fıkı aran- | dıktan sonra. O halde? Ya | cinayetin sebebine ne buyu- rulur? Mösyö Gersen'den kur- tulmak — istiyen — bir adam, PZ çünkü birinden kurtulmak |için cinayet işlenir - onun bu köprüyü geçerek kulenin ö- nüne ©o saatte, ©o dakikada geleceğini ne biliyordu? An- | laşılmaz şeyler. Beşu — arkadaşının yüzüne | saymıya lüzum yok değilm i? | Çapkın Erkeklerden Sakınmalısımz.; Çünkü Bu Gibleli Kadın İçin Tehlikelidir. Çapkın Erkek Erkeklerin bir kısmı doğ- rudan doğruya - çapkındır, bir kısmı da sakin oldukları halde çapkın görünmekten hoşlanır, Bu iki tipi birbirinden ayırt et- mek lâzımdır. Çapkın erkek, cinsi hisleri kendisine hâkim olan erkektir. Bu itibarla bu tip erkeğin bütün endişesi kadındır. Se- batsız, avare ve serseridir. kendisine kat'iyen itimat edi- lemez. Maksadı her çiçekten bal toplamak, kolleksiyon yap- maktır. Fakat buna mukabil çapkın erkek şendir, şakraktır, sevim- lidir. Kızları çabuk kandırma- sını bilir. Kadınlarla konuşmak onun için bir san'at halindedir. O, hangi kadına ne söylenmek ve'ne vakit söylenmek lâzım- geldiğini gayet iyi bilir. Çapkın erkek daha ziyade eğlenceye meyyaldir. İçki ve kadını daima beraber arar. Seviyesi düşkünse bu çapkın- hk külhanbeylik derecesine yarır. O vakit felâkettir. Az çok okumuş bir adamsa müthiş bir kadın - avcısıdır. Temiz aile kadın ve kızlarının bunlardan korkmaları ve ko- runmaları lâzımdır. Çapkın gençle evlenilmez. O, her kızı evlenmek - vadile aldatır, fakat onun bu vaitle- rine inanılmaz. Muvakkaten olsun - çapkın erkekle eğlenceye gitmek bile tehlikelidir. Namuşunuzu, âlem nezdindeki vekar ve haysiye- tinizi korumak isterseniz bu gibi erkeklerle bir mecliste bulunmamıya çalışınız. Onların yılan gibi aldatıcı diline kan- mayınız. Hanım Teyze KADIN DEĞİŞİRSE Harun isimli kariime: “Kadın değişir, diye korkup evlen- memek hataların en büyüğü- dür. Bunun tamamen aksi buk bozulması iki tarafın da biribirini tanıdıktan sonra ar- tit yeni birşey bulamamalarının neticesidir . Yenilik sevgiyi arttıran bir âmildir. Öyle bir kadınla evleniniz ki daima de- gişsin ve sizin için daima meçhul kalsın. H.T. (Hanım Teyze kalp ve kadın işlerine ait suallere bu sütun- da cevap verir. ) bir göz attı. Raul kımıldamı- yordu. Beşu devam etti: — Biliyorum. Sen bu cina- yetin belki de bir tesadüf ese- ri olduğunu söyliyeceksin. Çün- kü Mösyö Gersen bir haydu- dun gizlenmiş olduğu arazi dahiline giriyordu. Abes kaziye (Beşu bu kelimeyi istihfafkâr bir tavırla tekrar etti.) Evet abes kaziye. Çünkü, Mösyö Gersen, kapının kilidini iki üç dakika muayene etmişti ve bu zaman zarfında katil alt katta saklanabilirdi. Görüyor- sun ki muhakemem sağlam. — | Bunun üzerine Beşu — başka | bir mevzua geçti: — Gelelim Katerin Monte- ı Dantelli Elbise | ki ÇÜPEER p Bu senenin sonbahar elbise- lerinde dantel kullanmak moda halindedir. Size krep di ve dantelli bir iç elbisesi nümünesi — veriyoruz. Elbise kolsuzdur. Üzerinde, dantelden yapılmış cekete benzer hafif bir yarım manto vardır. Ev Mi, Cepha;; Deposu Mu? Adana — Adana'da Kara oğlanlı köyünde — oturmakta olan kürt Yusuf namında bir adam için bir ihbar yabılmış, bir jandarma müfrezesi — tara- findan aranan Yusufun evinde fisekler elde olunmuştur. Kürt Yusuf — tevkif miştir. —— —1i :— TAKVİM — Gün s1 26-Ağustos - 1930 Hazır 118 Arabi Rumt i-Rebitilahar -1348 | 13 - Ağustos 1346 — Vakıt-Erani-Vasati | Vakmt-Ezant-Vasatt se Güneş 10.26 Akşam fıı._ Tasir edil- sar|iz6 | Vat | 138 baaa Ioııı Pikdadi | 9.7 h6. 1 |lmsak | asr|saz siyö meselesine... Burada da karanlıklar. Dün bu kız gün- düz ne yapmıştır? Neden kayboldu ? Nasıl ve saat kaç. ta eve döndü ? Esrar... Senim için de, benim için de esrar, Çönkü bu kızm mazisini e e, ben de bilmiyoruz, — Ben hepsini biliyorum, — Maamafih bilmediğin öye le moktalar var ki bu hususta seni tenvir edebilirim. — Şimdi bu beni alâkadar etmez. Beşu kızdı: — Allah Allah, seni de hiçbir şey Aalâkadar etmez oldu, be adam. Ne düşünüyor- sun? (Arkan var)