nAğıııtoı SON POSTA İttihatçılar Divanı Alide_ Hesap Veriyorlar.. a B OB_S A a Ben, Bu Alman Sefiri Denilen Herifle Bir Daha Konuşmam! Sadrazam Hîddetlînfiş,w Böyle Söylüyordu Sabık Adliye nazırı İbrahim ı.q. anlatırken ma- Tyi, © haileli zamanlarda bir daha — yaşıyormuş gibi Müteheyyiçti, yFakıl hadisat ağında o kadar kuvvetli bir Yer yapmış olacaktı ki, kelimele- TİN üzerinde tereddüt etmiyordu. da serbest bir cereyan ! , Hepimiz şimdiye kadar hiç kimseden dinlemediğimiz bu tafsilâtı adeta içerek dinliyor- :ıı(:ı.:ir aralık bir saniye bir zaman durunca .% biri dayanamı- Yarak sordu: —— Ece.. Sonra? İbrahim B, anlatımya de- Yam etti: 'llı— Almanya sefiri ile mü- at Sadrazam Paşayı son hiddetlendirmişti: bir daha bu herif ile .l"“"luııım. diyordu. Meclis- *t evvelâ Halil B. çıktı. Fakat Müzakereye devam ettik. Bu dakikada kimin mevzu- F, ettiğini hatırlıyamıyorum. 'akat ortaya —gemilerin bize ni etmek mese- Bat çıktı. Halil Beyi çağırttık, teklifi ortaya atarak etra- ada müzakerede bulunmak İzere Almanya sefirinin yanına Sönderdik, gitti, geldi ve şu *vabı getirdi, sefir: “—Teklif üzerinde düşünü- İsbilir, zannederim. Hüküme Me yazayım, alacağım cevabı rhal bildiririm, ,, demişti. idan zaman geçti, Alman Zabitleri ve neferleri gemiden tıkarılmadılar, fakat bir müd- B sbora bu tgemilere maf | derecesinde Türk zabit ve ne- ferlerinin de — yerleştirilmesi mevzubahis oldu. Fakat nazırlar meclisi ka- rarile değil.. Aradan bilmem ne kadar zaman geçti, Alman gemilerinin vaziyetleri tekrar günün meselesi oldu. Alman amirali top talimi ve manevra yapmak için Ka- radenize çıkmak istiyordu. Sadrazam paşa bu talebe muvafakat etmedi : — Ol&maz. Bizi bir emri vaki karşısında builundurabi- lirsiniz. Talim yapmak ister- seniz Marmara'da — yapınız! Dedi. Üç beş gün sonra mesele tekra tazelendi ve bu defa işe Alman sefiri de karıştı. Sadrazam — noktai — nazarında ısrar ediyor, sefire de: — Ol&maz, diyordu. Sonra bir emrivaki yaparsınız! Nibayet sefir hükümeti na- mına Babiâliye bir taahhöt mektubu verdi: — Amiral Soşon sizin em- rinizdedir, dedi. Eğer Karade- nizde Rus donanmasına tesa- düf ederse hiçbir harekette bulunmıyacak ve derhal Bo- ğaza avdet edecektir. Bunu bükümetim namıma size taah- | hüt ederim, Ancak bu hadiseleri ve bu taahhütleri müteakıptır ki sad- razem — donanmanın Karade- nize çıkmasına müsaade etti. Maamafih ben bütün bunları vak'anın — hudusundan - sonra öğrendim. Basra meb'usu Hilmi Bey meraktaydı. Sordu: — Donanmanın Karadenize çıkar çıkmaz Ruslarla karşılaştığı doğru mudur? İbrahim Bey — Bilmiyorum. Fakat işittiğime göre donünma Karadenize — sabahleyin — çık- mıştır. Ayni günde akşam üzeri ben sadrazamın yanmda bulu- nuürken Enver paşa geldi. Bir telsiz telgraf ile Karadenizde zübur eden vak'adan haberdar olduğunu söyledi. — Karadenizin neresinde, dedik. — Boğaz haricinde; cevabını vermekle iktifa etti. Aradan birkaç gün geçti. Bu defa da Rusların Boğaz methaline torpil dökerken cür- mü meşhut halinde yakalandık- ları ve hadisenin bunun üzerine vukua geldiği söylendi. İbrahim B. sustu, fakat ben kızdım, İbrahim beye değil Enver paşaya - kızdım. Hayır hepsine birden kızdım : — Enver Pş. bir sual kar- şısında kalınca müphem bir cevap veriyor. Karşısında ken- disile ayni seviyede, ayni de- recede bulunanlar vardır, ve- rilen cevabın ne derece müp- hem olduğunu görüyorlar ve" bir türlü adamı küstahlıktan vaz geçmiye| sevkedemiyorlar. >Enver Pş. istediğini asıyor, is- tediğini kesiyor ve hiçbir za- man — muatap olmuyor, hatta memleketi — batirdıği — zaman bile.. ÇArkası var) w Sabık Adliye Nazırı İbrahim Beye Sorulan Sualleri l/îKendisînden Alınan Cevapları Yarın Yazacağız. Sanayi Mi, |Baş tarafı 1 inel sayfada | .H.Bi'd* bugün, ıın.:yh ol]vo- &e. VEsok iptidai madde var- ÇEcuza mal edebilecek- tir işlemek zamanı gelmiş- y Bühhi_ bu vaziyette ihracat ağmak — düşünülemez. Dahili dikkatte tutul- Maamafih hariç piyasalarını Ziral sanayie ait eşya- ıt"" vardır. Bünların arasın- ,,___:xırı. zeytin, incir gibi llıiq eşyamız her ne kadar dahi €n para getiriyörsa da ild için yapaca- sanayide kendi paramı- " d'!in çıkmamasını temin N;_“İ"d— bu da ayni hesaba %ğ halde gücümüzün yete- Ve ucuza mal edeceğimiz GD*n burada - yapmak Tâzım- MMmm Ham deriyi ha- kaç KP kundura olarak bir tek misli pabalı mamul halinde e N':llnmıu sebep yoktur. da geti, gibi fabrikalar vücu- ş eli ? 'ıl.linîze Şöyle cevap vere. Ziraat Mi? 1 — İlk maddesi memleke- timizde yetişen ve çalısıldığı takdirde bariçten gelen ma- | mul daha bu- bî_“hllıdın, hariçten gelen- i FdA lll DA rada malolan kısmından baş- lamalıdır. 2 — İptidai maddesi bizde mevcut olmayıp ancak bura- daki imal edilmişi mamul ola- rak hariçten gelenden daha ucuza maledeceğimiz imalâttır. 3 — Her ne bahasına olur- sa olsun siyasi sanayiimizdir ki bunda menfaat düşünülme- yip her ne suretle olursa olsun icap ettiği takdirde ordumuza, ahalimize elzem olan barzı şey- Terimizi kendimiz yapmalıyız. Ve hiç olmazsa simdiden öğ- yümizin himaye ve yükselme- sine gelince, burası maatte- essüf biraz acıklıdır Sultanlık devrinde almış ol- duğumuz terbiye bize herşeyi hükümetten beklemeyi, yalmz ferdi menffaatler peşinde koş- mayı — öğretmiştir. Netekim: bir fabrikanın tecasüls ettiğini nazarı itibare alalım, Halk: “Böyle bir fabrika vücuda gelmiştir. Memleket — namına bizim de fedakârlık etmemiz Polis Yardım Sandığı Polislerden her ay birer lira kesilerek vücuda getirilen polis yardım sandığının sermayesi (150) bin lirayı bulmuştur. Yüzde iki faizle para veren bu sandık, bu sene (150) bin lira,geçen sene ise (210) bin HKralık muamele yapmıştır. lâzımdır ! ,, diye düşünmez; ancak kendi — istifadesini arar, ayni zamanda fabrikatör bile mamul malim daha aşa- ğıya malettiği halde hariçten gelen mal fiatına satmaktadır. O da kendisine terettüp eden fedakârlığı —düşünmemektedir. O halde bülâsatan diye bi- liriz ki hükümet, halk ve fabri- katörler el birliği ile çalışma- hdır ve her şube kendisine ait fedakârlığı yapmalıdır. Müsaadenizle hülâsatan şunu ilâve edeyim ki: sualleriniz birçok mesaile temas tmekte olduğundan böyle kısaca hiçbir şey ifade edilemez. Teferruatı ise ciltler - dolduracak — kadar vüsidir. SON İstanbul 19 Agustos — 1990 — Kapanan fiatlar — NUKUT Kuruş 1 Altın 9M— 1 Mecidiye — Si— 1 Bankonet 240,50 20 Leva 1 Florin 20 Koren — 5— 1 İsterlin — 1687,2$ | ZAvusturya gi Si— 1.Delar — ziaem | 1 Pezeta — 250 ğ SS V g 2leil n 20 Liret 25 | S ee 20 Belçika &. 117,50 | üüü y 10 Drahiml — SS — | 20 Dinar Selu Blmriçre l Dü | İÇeemeş — — ÇEK Kouruş | 1 İsterlin — 103324 1 Çernoveç 10Rü—- | ? TL. Flerini,i7 — g'e 28420 |1, , Koren — 15,90 Adet a | 3 ,, ŞilmAmS 5, DEm F SA0 | 1 e n Pereta Çü Dmm Liret 899 — |1 ,, 9 Mark 1,97 25 XX Bd 3870 | g Zleti 41915 Ia hami Gatia kw"!'-.?ch Tarm Leva GAS Pt ç y Dinar — 2660 HİSSE SENETLERİ —— İş Bankası — 3,65 | Terkos F Anadolu D V. 1440 | Çimento Ara. 250 Reji 630 | Ünyen Şir. Hayriye — 1630 Ha '6S0 | Şark değirme. 195 Balya KLAL — 430 T a Ürmumi Sigertatiçis | Şark merkezBe, 305 Bomonti — dü— Telefon 25 İSTİKRAZLAR TAHVİLLER Dahili 980 Tramway — 49250 Şark DY — SS Düy Muvah. ın:.; :':” Saydı mahi ——— Beğdat BüS — Siçe - v Techi. Askeriye — » »-i TİCARET ve ZAHİRE BORSASI Yukarı Hatler Baçday — Kr. | Un Yumuşak 9,2$ 10,30 | Ekstira Kımlca #10— | B. yumışak 740 Adet Sa A Çavdar T aa Razairar | 1ae “Tiftik Azıkı. B0 120 Eskişehir Findik iç B, LL 81 nae n, - Mazur Nohut Kuş yeml Son Posta'yı Ankara'da Dağıtanlar larma, — muvaflak — olacakları tahmin edilebilir. Ancak İki Tablo Resim isinde, — şimdiye kadar ancak iki tablo satı-- mışfır, Vatandaş! Paramızın yükselmesini, Hayatın ucuzlamasını, Sayıfa 7 HAKİKİ HAYAT HİKÂYELERİNDEN: 3 Beklenmiyen Bir Kaza Bir Düdük Sesi, Sonra * İsimler idaremizde sakhdır - O anlattı, biz dinledik. Başından geçen o felâketi teselli etmek için bir kelime | bulmak mümkün değildi. Yak nız. dinledim. Yüzümde, onun bütün felâketini aksettiren te- | essür çizgilerinden başka ve- | rebileceğim hiçbir teselli yok- tu, Anlattı: —Ben memurdum. O vakit- ler Bakırköyünde oturuyorduk. Birgün, tren yolundan gider- ken, birdenbire arkamda — şid- detli bir düdük sesi, bir -ma- kine gürültüsü işittim, gözle- rim bir anda karardı, başım döndü, kendimi kaybettim. Gözlerimi açtığım vakit, bir sedye ile taşındığımı anlamış- tım, fakat bacağımda o kadar müthiş bir sancı vardı ki tek- rar kandimi kaybettim. Beni hastaneye kaldırdılar. Bir bacağım kesildi. -Paristen gelen bir ekspres, tren yolun- da, benim küçük bir dalgınlı- ğamı en korkunç şekilde cera- landırmıştı. Tam altı buçuk ay hasta- nede yattım. Tedavim İçin evi- mi satımıya mecbur olmuştum. Artık, bayatımda bir tek ümi- dim kalmıştı. Oğlum Fikret. Kimya şubesinin son sını- fından çıkan bu oğlumun, er gçe — hayatını — kazanacağını ve bana bakacağını ümit edi- yordum. Çünkü, beni memuriyetim- den de çıkarmışlar ve az bir para ile tekaüt etmişlerdi. Bir kış akşamı, öğlum eve gayet yorgun geldi. Yemeğe oturmadı: — Baba, dedi, kendimi iyi hissetmiyorum, çok yorgunum, galiba hastayım, biraz uzana- m, “%e derbal yatağa — yattı. Hemen başının ucuna geldim. Nabzımnı muayene ettim: Olduk- İngiliz Donanması Kumandanlığı Londra, 19 — Vis amiral ÇHapk Tevodde) İngiliz 'deniz kuvvetleri - başkumandanlığına tayin olunmuştur. Bir Eser Gaziye Takdim Edildi İstanbul müzesi Yunan ve Roma âsarı mütehassısı M. Makridi tarafından Fransızca olarak hazırlanan - tarihi bir edilmiştir.. Bu eser küçük Ankara hassatan tetkik edil- miştir. Hithitlerin Garpta en son mamureleri olan An- karanın Arhaik tarihile Firij- yalılar, Galatiyeliler zamanin- daki hali birçok vesaikle gös- terilmiştir. Sergide Müsamere Verilecek Cümhuriyet gençler birliği tarafından perşembe günü Ga- latasaray — İisesinde, — sergiye iştirak edenlere mahsus olmak —- KendiniSedyedeBuldu Karilerimize Bu hikâyeler hakiki hayattan alınmış, - karilerimiz — tarafından yazılıp bize gönderilmiştir. iki, en canlı mevzula- ra temas eden bu kabil yazıları gönderebilirsiniz. — Hayâli — ra- man yerine geçmiş vukuatın he- yecanı ile karşılaşmak — daha zevkdi değil midir ? ça ateşi vardı. Zavallı çocuğu- mun üstüne fena bir şey yor- mak istemedim ve bu ateşi bir soğuk algımlığma hamlet- tim. Fakat, günler geçti, ateş düşmedi. Sabahları biraz ha- filliyor, akşamları artıyordu. Oğlumun hastalığı tam yir- mi beş gün sürdü. ait emellerini sayıklıyordu. İyi olunca, fen sahasında yapma- ya fasavvur eltiği yenilikleri anlatıyordu. Hasta iken bile kitap olu- maktan vazgeçmiyordu. Bana rica ediyor, kitaplardan sev- diği bahisleri okutuyordu. Uykusu gelinciye kadar ona kitap okuyor, © uyuyunca ben de yatıyordum. Bu çocuğu kurtarmak için varımı, Bir gece yarısı, kollarımın arasında, gözlerini hayata ebe- diyen kapadı. On altı sene evvel annesini de böyle kaybet- miştim. Her aziz şeyini ve bütün ümitlerini kaybeden bu baba, gözlerile takma bacağını işaret etti: — Dört sene evel yaptırdğım bu tahta da eskidi. Ötesi berisi kırılıyor. Fakat yenisini yaptıra- mıyacağım. Sonra ayağa kalktı, bin selâmladı, sendeliyerek — uzak- laştı. Arkasından baka kaldık. Gönderen Osman Nuri Bağcılık Mütehassısı Gelmiyecek Müskirat — inhisar — idaresi Bağcılığın inkişafı için Avru- bir çubuk Bağ görecek mütehassısları olduğu- nu bildirmiştir. Papa Ağır Hasta Roma 19 — Bütü tekziplere rağmen Papanın bastalığının ağır olduğu söylenmektedir. Kendisine —ameliyat ya- pılması teklif edilmişse de reddetmiş. 6 Milyon İşsiz Berlin, 19 (Husust) — Bü tün Avrupadaki — işsiz insan- ların adedi (6) milyon olarak tesbit edilmiştir. Ankara&a Son Posta'nın eksik Kuponları İkmal Edilebilir Ankara'da Bankalar cadde- sinde gazeteler bayii Faruk Elşndiı_ı'ı_ sergisine müracaat