Bualimiz var, Buna cevap diyebilirim ki; yeni fırkanın en Sendlı fikri mahiye !:rı.ııııı (50) Hira aşağı olan azim halk kütle- takip ve onu himaye etmek olam. bundan fazla aidatı olanlar hi- e edilmiş, diğerleri gözetilmemiştir. 'et S. C, F. lideri bu moktayı hesaba muvaffakiyet amillerinden bi Y. berazi kefesine koyar. 'edikule karilerinizden Narlıkapıd H. Suak SAVSAKLAMA YOLU _mhkııııe.:..ııa... Ahmet lsminde bir Katirden aldığımız bir. mektupta : Cnerburgarda — meskün — Karacasbat Bübadillerinden kolağası İbrahim zade Stafa Beyin teffizen tahsis elamman Haval ve emlâkten gayrı bakiyel mat- İabatına karşı ayni nahiye merkezinde katida talip olduğu emlâk için İstan- iskân idaresi dahilinde sahiye mü- ERL: EET f ba bul Müzmelesini yaptığı ve Hasköy maliye Vübesi de bu bapta icap eden - kayıtları ederek tapudan sorulması Vâzım ::'lllt halde © tarihten beri henüz Muamele yapmadığı ve * Bugila gül, Yarın gel hendiz evrakı bulamadıml.. , Bebi sözlerle müracaat sahibini baştan Ydığı bildirilmektedir. BELEDİYECİLİK BÖYLE MİDİR? hangaz adasında Yalı mahallesinde egi N geçeceği yolü aydınlatan Vüks yarlan Birkaç gün evvel bulunduğu ı_;:- kaldırlarak — defterdar — Şefik Hait Gturduğu evin önüne - konmuştur. Sik şikâyet etmekte ve bunun sebebini d dır. Eğet orada da İüzum var İst bir lkmba da oraya konâbilirdi. YOLSUZ BİR KÖY Çengelköy'ünde Havuzbaşında oturan :k&ıııı isminde - bir karlimiz Çamlıca ı.'l_"' başı olan bayırdan geçmek, Stla ve cenaze bile makli mümldin Okmadığını, halbuki burasını / yaptırmak 8 Emanete ve Rumelihisan belediye- Sİnss iki defa müracaat edildiği halde Adırış edilmediğini yazmaktadır. Halkım ae belediyeye yardım etmesi de kabul lldiği halde belediyenin bu şikâyetlere Ş etmemesi teesallre şavandır. TAYYARE CEMİYETİNİN ZARARLARI Geçen cuma günü ailemle hava al- için Bebak bahçesine gittim. Bah- :"-h kıpısındaki cevizciden çocukla- h.. Seviz aldım, Satıcının - cevizleri sağdağu kese kâğıdı nazarı dikkatimi '_hım. Baktım: Tayyere cemiyetinin haj 'Aranlarda ahaliden zekât ve sada- e toplamıya mahsus zarflarından (T Sı8800 ) mumarayı taşıyanı idi. ,h'*-ıı: Tayyare, Himayeietfal ve Hi- ._l_""""nn zibi Üç mühim cemiyetin için hazırlanan zarflar merelerde Mlanılıyor? Bunlar kullanıldıktan son- 'a ise alâkadarlar mes'uliyet al- tatde. tarlar ıuhhı tomarla gördüğüm bu Tnabiltez Mi evlerden teker teker top- Tüccarbaşı zade M. Halit “SON POSTA,, NIN Tefrikası: No 5 NU Arsen Lüpen'in Son Sergüzeşti mmumu SON POSTA Bir Ankara Tavşanı Beş Yüz Liraya Himayei Etfal Cemiyeti Reisi Londrada tavukçuluk ve ehli hayvanlar kongresine iştirak eden Himayei Etfal Cemiyeti Reisi Doktor Fuat Bey evvelki gün şehrimize döndü. Fuat bey bir iki seneden- beri tavukçuluğa ve tavşancı- hğa merak sardırmıştır. Hatta bir sene evvel Ankarada bir de cemiyet tesisine muvaf- fak olmuştur. Bu defa kongre- ye iştiraki münasebetile bu hüsusta daha çok — tetkikat yapmış ve şayanı dikkat ma- lümat toplamıştır. Fuat Beye, göre bizim gibi fakir memleketler için tavuk ve tavşan gibi masrafsız, fakat çok kâr getiren hayvan bakı- mile, sınai ziraat, hayati bir ehemmiyeti haizdir. Onun için Fuat Bey her ailenin birkaç tavuk ve birkaç tavşan besle- mesini adeta vatani bir vazife MUHARRİRİ MORİS LÖBLAN İMDAT GELİYOR Raul, Sordu: — Peki beni nasıl buldun? :"'n Raul Davnak olduğu- N nereden bildin? — Bir tesadüfle. — Bizim =m'iyetı gelen biri, ki se- b teriki cürmünmüş, © ha- R:îdi. U, ani bir hareketle onu ı"“'d.ııiı: B.; Sen bir kardeşsin, Beşu... senli benli hitap etmeni ederim. Evet, bir kardeş. İ:' Sana cüzdanından ald- | üç frangı derhal iade ;"""r_te bir saniye düşünmi- Bu sefer boğaza sarılmak üya - gelmişti: 'Gllı. namussuz... diye tüzda, ©ce evime girmişsin. hı:'ııın! boşaltmışsın. Yola '€z bir adamsın vesselâm. hx Ne olacaktı ya, ihtiyar "2A? İnsan gece yarısı pen- ü daima ayni hır;etle | cere açık yatar mı? Ben seni tehlikelere uyanık bulundurmak için bunu yaptım ve uyurken yastığının altından bunu aldım. Beşu, evvelâ öfkeyle, sonra da tabil bir surette gülmiye başladı : — Hay kâfir Lüpen.. Adam olmadın gitti. Bu yaşa geldin de hâlâ utanmıyor musun? — İstersen beni ihbar et. — Kabil değil ki. Gene kaçarsın. Seninle başa çıkılır mi hiç? Hem seni haber ver- mek bana yakışmaz: Senin bana çok iyiliklerin var. — Daha da sana çok iyilik | edeceğim. Bak, sen beni da- vet eder etmez, koştum gel- dim ve hem yatağında yattım, hem de kahvaltı edeceğim. Filhakika, Beşunun hizme- tini yapan bir komşusu, odaya kahve, ekmek ve tereyağı getirmişti. Raul karnını mükem- mel doyurdu ve üstelik bir de Fuşt B. Gö rdüklerini Fuat Beyin beyanına göre Danimarkada her evde bir |kümes vardır. Bu kümesler, üç katlıdır. Bir katında tavuk, | bir katında tavşan, bir katın- da da güvercin beslerler, Bu sayede evin bütün et masrafını temin ettikten başka f yumurtaları, — tavşan tasile İngiltereye sevkederler; Bu yüzden senede (20) milyon' *Fuat B. diyor ki: aai çok alâkadar eden hayvanlar Ankara tavşanları — olmuştur. O kadar güzel ve müteneysi tavşanlar vardı ki hayret et memek mümkün değildi. Bir. Ankara tavşanı almak İstedim (500) lira istediler. Bir tavşa- nn bu kadar pahalı olması- nin hikmeti şudur: Bu tavşa- nn - tüyleri çok makbuldür. « Bu tüylerden zengin kadın- — Şimdi anlat bakalım, dos- | tum. Fakat, Allah aşkina uzun | nutuklardan vaz geç, birkaç | kelime ile anlatıver. — Bitişik ev... — Dur birşey daha söyle- yim. Sen bu işe ne diye bur- nunu soktun? Emniyeti umu- miye memuru olarak mı? — Hayır, bu ailenin iki ay- danberi samimi dostu olarak bu işe karıştım. “Radikatel,e nekahat aylarımı geçirmek için teimi;üm, zatürreeden — yeni alkmıştım. — Pek âlâ... Devam... Bir daha birşey soracak değilim. — Ha.. Ne diyordum? “Bar- ya-va,, malikâneleri.. — Ne tuhaf isim bu? Şu Kodbekin yanında, köşedeki | küçük kilisenin ismi. — Dinle Dün, tam öğle üstü, beni şatodan çağırdılar. — Ne şatosu ? a-vadan. — Ha, orada bir şato mu var ? tüy * vei derilerini - kooperatifler — vası-Hl —-“"Londradaki sergide bizi &h | * âlâ tıraş oldu, yıkandı ve | giyindi. İ Sonra Beşunun karşısına geldi: Fçük kızı ile yapayalnız - kaldı. Anlatıyor lar kıymetli mantolar ve jer- seler yaptırıyorlar. Ankara tav- şanlarının — tüylerinin kilosunu yirmi liraya satıyorlar. Bir An- kara tavşanı beş yüz gram tüy veriyor. On beş sene ya- şıyor, asgari, bir senede (20) yavra veriyor. Bu hesaba bakarak Ankara tavşanının ne kadar kârlı bir şey olduğunu anlıyabilirsiniz. | Bugün Türkiyeden sevkedilecek Ankara tavşanı tüyünün kilosunu (20) liradan alacak - müşteri rdır. Her Türk evinde Danimar- Bunun İçin Vermek Çalışı;ı_ Meselesi Evlenmek kız için en tabil * meslek ,, tir. İşe giren kızın da gözü bir kocadadır. Bir an evel evlenmek ve iş hayatın- dan kurtulmak ister, Erkek te onu bu fikrinde teşvik edici bir vaziyet alır. Karısının çalışmasına müsaade eden kocalar pek azdır. Evlendikten sonra işini bı- rakan kızlar istiklâlin manasını ve zevkini anlamıyan - safdil |- ve cahil kızlardır. Evlilik bir esarettir. Bilhassa kadın için evlilik kölelik derecesine va- ran bir esarettir. İş sahibi kız nasıl evinde annesinin dizi dibinde oturan kıza nisbetle CI kızlığında daha hürse, gvl?ndiktenm sonra da işini muhafaza etmek ile diğ kadınlardan dnhı"';:l]r oluıfu Bunu anlamıyan kızlar evle- nir evlenmez işi bırakmıya can atarlar. Bu hareketlerile iki büyük — tehlikeye kendilerini maruz - bıraktıklarının farkına varmazlar. Evlendikten bir — müddet sonra karı koca arasında ge- çimsizlik başlıyabilir. Bu tak- dirde iş sahibi bir kadınla ev- de köle vaziyetinde bir kadı- nın mevkü bir değildir. İşi | olan kadın kocasının manasız tahakkümlerine, kafa tutmalarına tahammül etmez. İşsiz kadın kocasının — her — türlü ıstı- rap verici hareketlerine boyun egmiye mecbur olur. R Hele kacanın ölümü halinde kada olduğu gibi bir kümes bulunmalı ve bu kümeslerde herkes tavuk ve tavşan bes- lemelidir. Evin refahı; memle- k iktısaden yükselmesi için ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı anlatmak ve ev iktısadiyatı hakkında konfe- ranslar vermek üzere yakında Anadolu dahilinde bir seyahat yapmak niyetindeyim., Tuüyor. S Bunlar fakir kızlar değil — Sana doğıı dürüst bir- şey anlatmak kabil değil ki. — Dur, öyleyse ben sana anlatayım, ister — misiniz? Yanlış söylersem” sözümü, ke- sersin. Fakat ben hiç yamnıl- mam. Bu, benim için bir pren- | siptir. Dinle: Vaktile, Basm | senyörlüğüne ait olan Bar-ya-va şatosu, —on dokuzuncu - asrın ortalarında, Havrın zengin ta- tirlerinden biri tarafından sa- tin alınmıştı. Oğlu Mişel Mon- tesyö, orada büyüdü, orada | evlendi, orada Üst üste karısı- ni ve kızını kaybetti ve iki kü- Gidip Pariste yerleşti ama, senenin iki ayında oraya geli- “yördu. Biri Paskalya aylarında, öteki de av mevsiminde Kızlarından büyüğü, Bert- rant, Paris sanayi erbabından Gersen isminde birile evlendi ki bu adamın Amerikada mü- — Evet, iki kızkardeş otu- | işsiz. kadının hali bir faciadır. Aile sefil ve perişan olur. Ka- din akrabadan bir erkeğin sır- tına yük olmıya çalışır. Halbuki iş sahibi kadın iyi fena koca- sının yerini doldurur, çocukla- rını sefalete düşürmez. Genç kızlara nasihatim ol- sun: Evleneceğiniz zaman ko- canıza işe devam edeceğinizi şart koşun. ; Hanım Teyze — Sonra efendim, küçük Katerin de babası Mişel Mon- tesyö ile ve Arnolt isminde efendisine çok sadık bir hiz- metçi ile yaşıyor. Bu kız, biraz hayali, hassas ve ihtiraslı bü- yüyor, mütaleadan çok zevk aliyor, Bar - ya - va'dan ayrılmak istemiyor, Örelin soğuk sula- rında daima banyo yapıyor, sonra otlarda kurunmak için, bir elma ağacının altında ba- “eaklarını havaya kaldırarak yatıyor. Büyük babası onu çok sevmiş, fakat garip bir adam- miş, ulümu hafiye, kimya, hatta ilmi simya ile uğraşır dururmuş. Beni iyice dinliyor musun? — Tabii. — Ha.. Bundan yirmi ay kadar evvel, eylül sonlarında, Normandiyadan ayrıldıkları gü- nün akşamı, büyük baba bir- denbire Paristeki apartımanla- rında ölür. Büyük kız, Bertran, kocasile Bordodadır. Büyük baba, zannolunduğundan daha az — servet — birakmış ve hiçbir. vasiyetnamesi yokmuş. him işleri var. Tamam mı ? — Tamam. Bar - ya - va'daki malikâneye gelince, bunu terketmişler. Şa- Sıhhat Ve Güzellik Evlendikten Sonra Çalışmalı Mı? Bir Nasihat İsterim. ö l Günlük İdman 2 Ellerinizle - dizlerinizi sarıp bacaklarınızı yukarı doğ- ru kırınız. 3 — Ellerinize bacaklarınızı yukarı kaldırınız. dayanarak — TAKVİM — Gün s1 20-A ğustos - 1930 Huzr 107 bi Rumt 7-Ağustos -1M446 Aral 25-Rebllilevel - 1348 —— — Vakıt-Ezant- Vusatf Vakıt-Ezani-Vasati Güneş (10.11 | $4 | Akşam Z— IS S Öğle | Sas 1218 | Yatm 9 DOAA İkindi | 9. 3 |16.6 | Imsak | 820 / 372 tonun kapıları ve parmaklıkla- rı anahtarla kapalı vimiş, O günden sonra oraya kimse adım atmamış, Beşu tekit etti: — Hiç kimse. — Yalnız bu sene iki kız- kardeş yaz mevsimini orada geçirmiye karar verirler. Bert- ranın kocası Mösyö Gersen, Fransaya mütoeddit gidiş ge- Tişlerinden sonra onlara ilti- hak edecekti. İki lauzkardeş senelerdenberi — büyük — kızın hizmetinde — bulunan — Arnolt ile bir. hizmetçi ahçı kadımı beraberlerinde getirirler. Bu- rada da fazla olarak kasaba- nn kızlarından ikisini muvak- katen hizmete alırlar ve bir h..-ıbe haline gelen şatonun tanzimine başlanır. İşte dostum söylediklerimde hilâf yok ya? | Beşu, Roulü tuhaf bir ta- vırla — dinlemişti ve anlamıştı ki, bu zeki adam, bütün bu malümatı, kendisinin cep dcftennı karıştırarak — öğron- mişti, JArkası var) 4