6 Sayıl SON POSTA — eyip SULTAN KİMDİR 75: Üç .Serdarı — Sizi severken ve buraya gelirken bir “ Evdoksiya , ile karşılaştığımı zannediyordum, fakat şimdi bir Vasilisa ile karşılaşıyorum! Yazık! Çok is- terdim ki bir “Evdoksiya,, ka- lasınız. — Bu, bir şartla olabilir. Sen ve ben vazifemizi unutu- ruz. Bu suale, Serdar bir cevap vermedi. * O gün Arap casusu Cafer, işkence ile Ayasofya “meyda- | nında idam edilecekti. Bütün İstanbul halkı meyda- nın etrafına toplanmıştı. Her- kes, pekçok sevinç, biraz da merak içinde idi. Fakat bu sevinç ve bu me rak az sonra derin bir inkisara kalboldu. Çünkü “idam edile- cek olan Arap casusu kaç mıştı, Kaçarken de dört muhafız öldürmüştü. Herkes'n birbirine sorduğu sual şu idi: — Bu adamlar nasıl böyle kaçabilirler? Bu hadiseler o derece ve- him uyandırmıştı ki halkın kulağına akseden her hadise mübalâğalandırılıyordu. Fakat Bizans endişede olduğu kadar Arap ordugâl da meraktan kendini kurtaramıyordu. Şehir etrafında alman ted- birler, Bizans'ta bir fevkalâde- lik cereyan ettiğini gösteriyor- du. Ağlebi ihtimal, serdar Ya- kup'la arkadaşlarının teşeb- büsü meydana çıkmış olacaktı. Dişarda ve etrafta bütün bu hadiseler cereyan ederken Bizansı birbirine katan kah- ramanlar, Vasilisa Evkoksiya- »ın kendilerine gösterdiği ev- de tam on gün, Yiyip, içip hiç kıpırdamadan yangelmişlerdi. Bizansta birçok işler Yap- imya gelen ve iki gün içinde ortalığı altüst eden dört ar- kadaş, nasıl böyle susmuşlar, rahat O durmuşlardı ? (Bunu, otuncu günün akşamı arala- rında geçen şu muhavereyi Hasan odanın içinde asabi adımlarla dolaşıyordu. Ali bir köşeye büzülmüş liyor. Cafer ise ayakta durmuş, arkasını duvaru dayamış, dal- ğe. dinliyordu. Hasan, (nihayet (o Caferin önünde durdu: — Artık yeteri Diye hay- kırdı. Biz © üzerimize düşen vazifeyi yapmıya mecburuz. Serdar bizi aldatıyor, Fakat bunda kabahat ve günah bi- nm koynumuzdadır. Kızları ilk gördüğümüz za- man, Serdar öldürmekliğimizi euretti. Biz acıdık. Fakat bugün Yakup vazi- fesini umuttu, Rum kızile eğ- Jenmekten başka birşey, dü- şlinmüyor. Cafer ağır bir sesle, onu teskin ediyordu: — Kendisine son defa ihtar Arkadaş, Öldürmiye Karar Dutunyadis'i Sımsıkı Bağladılar. Vazifesine Hiyanet Eden | Verdiler beklemiye yoktur. Bütün İslâm ordusu bizi | — Peki ne yapalım ? — Vakit geçiyor, Rum ate- şini gözümüzle gördük; vazife- miz Serdar Yakubu öldürmek- tir. Cafer, titredi: — Bir arkadaşımızı, beni | ölümden kurtaran Serdarı mi öldüreceğiz? — Doğru yoldan ayrılan ve bizi terkeden Serdar ölmiye lâyıktır. Cafer, Ali'ye baktı: Ali, hançerini ağzından çek- ti, ve tabii bir sesle: — Bu gece ölmelidir! dedi. | Yatsı namazmı kılınca odasına | | çıkar öldürürüz. Sonra da gider | Rum ateşini alırız. Alamazsak | ta vazifemizin başıncaı şehit | oluruz. i Balıkçılık ! Bu İşle Bir Komisyon | korku ve dehşetle Uğraşacak Balıkçılığımın daha fenni ve ilmi bir şekle bağlamak için bir komisyon teşkil edil- miştir. Komisyona bankçılık mütehassısı Veberman da iş- tirak etmektedir. Şu esaslar üzerinde fikir yürütülecektir : 1 — Balıkçılık masraflar nır azaltılması. Balığın ucuza maledilmesi. 2 — Tuz ve fıçı mesele sinin balli. 3 — Balıklarımıza mahreç - bütün dünyaya tanıtmak İk Böikekie kisibe M0. operatif yapılması ve balıkçılara ! kredi temin edilmesi. Erzak Narhları Bakkalların o sattıkları her nevi erzak üzerine narh ko: nulmasına karar overiluiştir. Bu hususta yeni belediye ka- nununa bir madde konulmuş- tur ve bu kamzaua tatbik mev- kine konulacağı eylülden iti- baren şehremaneti tarafından narklar tesbit edilecektir. gibi gizlenmiş yaşamaktan da- ha şereflidir. dedi. Cafer, o arkadaşlarına hak veriyordu, onların bu sözleri, yürekleri kan ağlıyarak söyle- diklerini biliyordu. Fakat ne çareki hakikat böyle idi: Serdar, arkadaşlarının ibta- rna râğmen onları ve vazife sini ihmal etmiş, kâh sarayda kâh evde, Vasilisa Evdoksiya ile buluşarak eğleniyordu. . * Cafer bançerini sıyırdı, ka- pıya yürüdü. — Beklemiye lüzum yok. Bu işhemen bitirilmelidir. Fakat Cafer'in daha kapıyı açmasına kalmadan, kapı ken- diliğinden ağır ağır açıldı. Sararmış çehresi, kan ça- nağına dönmüş gözlerile Ser- dar Yakup içeri girdi. Kapıya arkasını dayadı. Ellerinde bançerleri olduğa halde üç arkadaş, biraz evvel öldürmek istedikleri Yakub'un karşısında donup kalmışlardı. lArkası var| Bir Vak'a | Çemberiitaşta Tabancayı Kim Attı? Dün öğle üzeri Çemberli taşta, etrafa heyecan veren bir vak'a olmuştur. Hadise şöy- le cereyan etmiştir: mahallebici Emin ustanın dük- kânıma bir genç talebe ile “Yen bir kadın gelmiştir. eni O cturduktan üncü müşteri i erkek ara- -i biz muhavere olmas, sonra her üçü de dışarı çık- Lei “ir müddet sonra da kadınla beraber dükkâna m er firar gereken üzerine, (o dükkân önünde kalan adam tabanca- sımi çıkararak birkaç el ateş polisler de yetişerek firariyi yakalamı Verilen malümata göre fi- rar €den genç, mektebine devam etmemektedir. e Silâh sten memur da kendisini tut- mak istemiştir. Talebe kaçınca o da ateş etmiçlir. Fakat bu talebe ile memur arasında eski bir geçimsizlik olduğu da söylen mektedir. m. ii Son Posta'n Bilmecesi Dünkü bilmecemizin halle- dilmiş şekli şudur: â A m Yeni oBilmecemiz 12345671891011 pg Çokluk edatı (2), bebek papucu (5), mota(2) 2 — Bir peygamber (3) ilim (3) 3 — Eczanede satılır (3) vücut 3) 4 — Bir sebze (7) 5 — Yakalan! (5) 6 «- Şamar (5), adam (5) 7 — Garip (5) 8 — Konuşma vasıtası (7) 9 — Eski serpuş (3) bir mehir (3) 10 — Bir nevi geyik (3), lâkırdıĞ) 11. — Genişlik (2), bilgi (5) nota(2) İki Çocuk Bir Deste Para Buldular Ama.. İki gün evvel bir Rum ço- cuğu Cihangir taraflarında, dr e para bulmuş, bunu«bir ürk çocuğu gör- müşlür. p : Fakat o sırada oradan geç- mekte olan bir polis memuru, çocuğun elinden paraları almış, çocukların ismini falan sorma- dan; çekilip gitmiştir. Biz bu küçüklerden sile konuştuk, dedi ki: “Parayı Rum çocuğu yerde buldu. Ben de üstüne gittim. Paylaşacağımız o sırada polis EF, geldi, paralar alıp gitti. Deste kalınca idi.,, Bir Kaçakçılık Evelki gün Halice giren bir gemiden kutu sardalyaları çıkaran birkaç biri- sardalyalar müsadere edilmiş- tir. Belvüde Müsamere 14 Ağustos perşembe ak- şamı için Fener'de, Belvü ga- zinosunda bir tayyare müsame- resi tertip edilmiştir. Eğlence- nin ihtişam ve parlaklığını te- min etmek için bütün tedbirler alınmıştır. Kadrolar Tebliğ Ediliyor Esnaf cemiyetleri yeni kadro ve bütçeleri bugün teliğ edil- mektedir, 250 Lira Borçlanmış İzmir hapisanesi mutemedi Sait Ef. hazineye (250) lira borçlanmış; annesi bu parayı ödediği için tevkifinden vaz- öğlmiğür za imdi tos 10 MEZE Azmin Elinden Birşey Kurtulun Kara Karga Nihayet * Üstünü Tem iyebi TEMİZLİĞE DAİR. i ık (Dönkü Hikâyemizin Sonul pa — Peki sana süt veririm. getir. İnek otu yemezse süt vermez. KARGA İLF ÇAYIR Karga çayıra gitti, çayır uyuyordu. Karga bir iki defa ( Gak.. Gak) dedi. Çayır uyandı. Karga: — Çayır kardeş, dedi. Bana biraz ot ver. Ben bu otu ineğe vereceğim. İnek bana süt verecek. Ben sütü geyiğe götüreceğim. Geyik bana boy- nuzunu verecek. Bu boynuzla ben bir çukur | açacağım. Çay bu çukura su dökecek, bende yıkancağım. Görüyorsun ya, üstüm başım kapkara... Çayır ona ot verdi. Karga otu ineğe verdi. İnek ona süt verdi... O,sütü Geyiğe götürdü. Geyik ona boynuzlarından bi- rini verdi. Karga bu boynuzla bir çukur açtı. Çay çukura su doldurdu.. Karga burada temizlendi... Yıkandı... raya temiz ümre gla aşra Bayilerine İstanbulda ve mecmuaâları zamanında ve müsait şartlarla almak çıkan gazete isterseniz lütfen bir defa da bize müracaat ediniz. Temin ederiz: Mutlaka memnun olacaksınız. Hasan Basri: Ankara caddesi, © Vapurcular. Arasında ler, posta adedi, yolcu ve eşya miktarı üzerinde uyuşan vapur- cular birliği, şimdide kendi azası arasında bir uyuşma te- minine koyulmuştur. Birlik reisi Şevket B. di- yor ki: — Bize kalan hisseyi müş- tereken paylaşmak hakkında ızdan müsbet bir netice almak üzereyiz. Rus ihracat onakliyatında (çalışan vapurcularımız Rusların Yunan vapurlarını daha ziyade tercih ettiklerini söylediler. Rusların bizim vapurları | tercih etmeleri için bükümeti. | mizin müzaberetini istiyeceğiz. İ Seyrisefain ile hareket gün- İ si nan İle di ağ eden eme nn nk 1 — Dişim ağrıyor. Çıkart” mak için dişçiye gidiyorum. el bana, sana ; şunU! şıkarıvereyim. Fakat çayıra git, bana bıraz ot| ymm Ve sof- |... * Hayatınızı Bize Anlatınız Karilerimiz, bize başlarından geçen mühim bir vak'ayı yaza- caklar, biz de bunu hikâye haline | koyarak © neşredeceğiz. Fakat, bazı karilerimiz bu ilânımızı yan- lış anlamışlardır. Gönderdikleri yaz.lar, hakiki hayattan alınmış | vak'alardan — ziyade birer his, birer intiba mahiyetindedir. ve kuvvetli bir hâkiki hayat vak'ası addedilemez. Binaenaleyh, kari | lerimize tasrih edelim: 1 — Başlarından geçen MÜHİM | VE MÜSTESNA vak'aları bize hikâye halinde değil, not halinde göndersinler. Bunu hikâye haline | Onlar kısaca | biz koyacağız. vak'a yazsınlar, i 7 — Bu vak'alar, HARP, ÖLÜM, HASTALIK, AŞK, İZDİ- VAÇ, büyük bir KORKU, HAY- | RET, KİN... gibi, kuvvetli unsur” İ ları ihtiva eden MÜESSİR hadi” seler olmalıdır. | Ağla |