27 Temmuz 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

27 Temmuz 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 27'Tetimuz ATSON: BOSTA » . Sayıfa 5 İttihatçılar Divanı Alide Hesâp Veriyorlar Sait Halim Paşa Kendisinin Bir Kuklâ Olduğunu Söylüyor. -Devlet Üstünde VDevlı_:t MEMLEKETİ HARBE NİÇİN SOKMUŞLAR ? — DİVANI ÂLİDE| NELER SORDULAR? | İTTİHATÇILAR HESAP VEREBİLİYORLAR MI? AŞ — ımS:)ıııdıyı kadar hepimiz, İtti- çıların bu memlekete yaj tıkları fenalıkların hesabını 'ver- meden kaçtıklarını zannediyorduk. , Senelerce, memleketi - çiftlik- leri — gibi kullandılar. — Milleti | müthiş bir harbe soktular. Bir ok suiistimallere göz yumdu- r. Bazılarını — zengin, — milleti şefi Dettiler.. Sonra bir yün 'eslerini başlarına geçirip orta- dan kayboldular. ELOR | Fakat bu nushadan — itibaren zeşredeceğimiz vesikalardan an- | Yacaksınız ki, arkada — kalan | Ti alanmı size İttihatçıların kendi ağırlarından — nakledeceğiz. Sait Halim — Paşanın, anbulât, Kara Kemal, Cavit, Doktor Nâzım, îîıkn'ı Beylerin kendi hareketlerinin hesabını na- | “il — verdiklerini göreceğiz — ve onları — Divamı Âli “bunurunda dinliyeceğiz. ç Bu vesikaları bize, İttihatçıları imtihana çeken o vakitki Divanı Âli azasından sabık bir. meb'us arkadaşımız temin etmiştir. Yakın tarihimizin en — canlı meselelerini en salâhiyettar ağız- lardan dinlemek için bu tefri- kayı takip etmenizi — tavsiye eraz. * Tramvay Fındıklı sarayının önünde durdu. — Kalabalıktı. İnerken platformda duran bir iliz — neferine sürtündüm. Adam dehşetli bir küfür ol- duğunu tahmin ettiğim bir omurdanma ile bağırdı. Ce- Vap vermedim. O, bir düşman heferidir, ben ise bir Türk Mebusuyum... Ve her ikimiz . de dört buçük asırdanberi Osmanlı devletinin merkezi olan İstanbul'da bulunuyoruz. Kapının önünde kalpağının l_ıenıılın yağlı, — pantalonu ütüsüz bir polis memuru, "SON POSTA, NIN Tefrikası 1 Sait Halim Paşa Mecnunlar Heyeti İttihatçıların Ömer Naci ismin- de bir batipleri vardı. Bu zat bir gün, bir mecliste demişti ki: "İttihat ve Terakki kırk mec- nundan mürekkep bir heyettir. Talât Aklülmecanin, Hüseyin Ca- hit Kalemülinecanin, Kara Ke- mal hesabülmecanin, Ziya Gök- alp Kitabülmecanin, Enver Sey- fülmecanin, Ben Lisanülmecanin, Yakup Cemil de Meenünülmeca- nindir. ? sanki bu binayı her hangi bir taarruza karşı müdafaa edebilecekmiş gibi, — nöbet bekliyor. Selâmlaştık; her iki- mizin gözünde de ayni dü- şünce var: O, harap evin son bekçisi, ben de son ziyaret- Çiki. Merdivenleri çıktım. Karşı- laştığım ilk adam zabıtkâtibi Necmettin Sahir Bey oldu Her vakitki gibi mültefitti: — Encümen toplanmak ü- | zere, dedi. SERVER BEDİ İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI KARŞIYA BİRİNCİ KISIM | —— | - Beyoğlunda, Venedik soka- | Ç"dı. bütün sesler kesilmişti. eraltı meyhanelerinde gece yarısına kadar armonik çala- rak şarkı - söyliyen Alman askerleri gitmişlerdi. Meyha- nelerin ışıkları söndü ve ke- penkleri indi. Herkes uyuyor. Yalnız bü- r.llş çve köhne taş evlerden irinin üst katında, pencere- nin öı:ıilııdekblr adam oturu- r, karanlıkta, esini giz- îeomîye çı.lıqınk'x ugüyık bir dikkatle dışarıya bakıyordu. ,Taş evin tam karşısında bir otel vardı ve evden bir kat alçak olduğu için tavan trası — penceresinden — içerisi görünüyordu. — Penceredeki sadam, gözünü bir saniye ayır- maden, otelin tavan arasına bakıyordu, nihayet eline bir dürdün aldı. n arasında genç bir adam, tek başına, ağır ağır dolaşıyordu. Elleri arka- sında, başı öne düşük, vücu- dü gevşıîk. arada bir duru- yor, gözlerini yere sa; r e bir idrdakile Bç bi damıyor. Üstünde yalnız bir ömlek ve bol paçaları dar, guılmı;ukhçl:ıâı pantalon. Bir ari ırdı ve gömleğinin kolu ile erini 'ıddı Son- ra masa i, Uzun bir mekhp.u;:ıdıîwYmıurkm bi kere ağladı. Mektubu n “ hazırlanmış bi bir zarfa koydu, zarfı kapadı nTı’:ğ; eresinden aş penci onu seyreden adam da ayağa kalkmıştı ve başını pencere- den uzat © gencin hiçbir hareketini gözden kaçırma- mağa çalıştı. lasanın imü i ve bil tabanca ardı, ”l::ıı:;u:: masanın Üstüne koydu. Büyük bir karar vermiş adamlar gibi derin bir nefes Kuran Bir Sakanat - ve Fuat B. Büyük salonu geçerek bize tahsis edilen odaya girdim. Başta, reis Abdullah -Azmi Bey olduğu halde bütün ar- kadaşlar orada.. | İlk bakışta gözüme, reisin masasının arkasında duyara takılı olan takvim ilişti: * - “1334, İKİNCİ TEŞRİN 41334 ,, İkinci - Teşrininin | “9,, uncu Cumartesi gününde- yiz. Bir saniye içinde, vaziyet bir sinema şeridi süratile göz- lerimin önüne geldi: — Mubarebeyi betlik. Bütün - memleket ( altına girdi. Bu dakikada sulh ekt- edilmiş — değildir.. Yarın da ne olacağımı bilmiyoruz. Talât Paşa ile arkadaşları ortadan siliniverdiler. Yerlerine gelenler aciz ve Eerişuı. Saray, ne düşündüğü elli olmıyan bir heyülâ, Biz- ler ise sakin ve sessiz, Fın- dıklıya gidip gelmekle meş- gi d (Devamı 6 ncı sayıfada) almıştı ve tekrar masa başına geçerek bir mektup — daha yazmağa başladı. Taşevin penceresindeki a- dam derhal yerinden fırladı. Sokağa çıktı ve karşiki ote- lin kapısına koştu. Zile bası- yer bötün sokağa akseden ir gürültü m> rukluyordu. Gi Otelci kapıyı açar açmaz öteki, onun eline büyük bir — bahşi; sıkışbırarak, bir kelime söylemeden tavan arasına kadar çıktı, kı’ıyı vurdu. İçeriden hiçbir ses, hiçbir cevap gelmiyordu. 14 Kapının önündeki adam, yalvarır gibi, fakat çok dostça bir sesle, ingilizce: — Açınız tereddüt etmeyi- niz, sizi kurtarmağa geliyorum, deldğlpı derhal evaçıldı evi adam, — kapının buııdğlıııı'uîç tepesii tırnağına — kadar Kapıdaki adam , lıpıyıp kilitledi ve :-ıs.'i v mit ederim ki ingilizce biliyorsunuz... Dedi. Genç adam, karşısındakine Bonderece hayret ve şüphe içinde bakıyor, bir türlü sevin- | .Hoş Sözleri Nazik Güvey Gelin odasının önünde, davet- lilere: Güvey — Buyurun efendim, evvelâ siz buyurum; — sonra bendeniz girerim. Bey Evde Yok — Mehmet ağa, Bey evde mi ? — Hayır efendim çıktı. — Yarın kaçta bulunur. ? — Durun da kendisine sos rayım! Saf Hizmetçi — Wan, bana doktor geti- Yeceğine, gitmiş baytar getir- — Dün köpek gibi inlediği: şikâyet Gttiniz de, ondan beyim. ; Sarhoş Hizmetçi — Utanmıyor musun? Dün ece seni gene zil zurna sar- goş bulmuşlar. — Meraka ne hacet beyim üzerimde sizin kartınız. o- duktan.sonra kaybolmak teh- likesi var mı ? y . . . İstifade ediniz| TÜRE | SON POSTA nmın küçük ve kıza ilânlar için bir. sütunu vardır. Bu sütun her hangi bir arzuyu bildirmek ihtiyacını du- anlara mahsustur ve tamamen davadır . Bu sütundan — münhasıran devamlı — karilerimiz — istifade edeceklerdir. Bunun için atide- ki şartların nazarı dikkate alın- ıı.ııııılı tica ederiz: b 1 »» İlân S gsatırı iyeçektir. SST 2 lecektir. 3 — Her ilân $ adel İlân kuponu mukabilindedir. 4< Her 4 satırdan fazlamına 2 bir hafta müddetle muteberdir. SON POSTA yı okuduktan sonra ilân kuponunu yı- mz. Bundan $ adedini ile birlikte bir zarfa koyarak posta - ile İ nemize gön- deriniz. İlânmızın gazeteye gir- mesi için bu kadarı kâfidir. müstacelen çe kı al Orsanız - lük gazetenin kuponunu vlak- tirmiye hacet İmadan - bir Epoıu gazeteden beş adedinin da ilân ile birlikte gönderilebilir. Bedava ilânlarda — yegâne ricamız kuponun — üzerindeki tarihlerini nazarı dikkate ala- rak bir haftayı geçmiş olanla- rın gönderilmemesidir. —— SON POSTA — BEDAVA İLÂN KUPONU 27 - Temmuz - 1930 meğe bhazırlanmıyordu. Karşı- sın akini bir daha süzerek: — Evet, dedi. İçeri giren adam, büyük bir dost tavru ile, elini gencin omuzuna koydu. — Rica ederim, dedi, biraz oturunuz. ve sükünet bulunuz. Benden şüphe etmenize ve korkmamza hiç lüzum yoktur. Oturunuz. Herşeyi anlıyacak- sınız ve çok memnun olacak- sınız. Ben kal i evlerden birinde İdi:î::k:m dakika evvel uyuyamadım. Yataktan pencereden bakarken — sizin bütün hareketlerinizi gördüm ve koşarak buraya girdim. Durunuz, itiraz mneyiniı.e:yi- ce konuşalım, sizi ikna ede- | mezsem — hareketinizde — ser- bestsiniz, kimseye haber ver- meden çıkıp âeoei'uı Mü- sade ediniz. üç mühim şeyden dolayı hayatına kaste- der. Borç, hastalık. aşk. Bunlardan ancak birincisinin halledilmesi kabildir. Eğer sizi bu meyus karara sürükleyen şey, birinci sebepse, derhal size istediğiniz kadar yardınt edebileceğimden emin olunuz. Genç, bu teklifi reddece- ğgini hissettiren bir harekat dın ve Kalp İşleri Gazetemiz Sizlerin Dert Ortağınız Olacak Bu Sütun Sizin İçindir. l YAZ ELBİSESİ | BİZE YAZINIZ Kalp işleri herkesin en mah- rem, en samimi köşesidir. Bu | sırlar herkese — söylenemez. Halbuki en ziyade istişareye, we dertleşmeğe mecbur ve muhtaç olduğumuz - işlerimiz kalp işlerimizdir. Erkeklerle yeni tanışan, sev- dikleri - tarafından aldatılan, kocasına hiyanet eden kadın- | lar, karlarını ihmal ettikleri için onları betbaht eden ko- | calar, hülâsa her gün başı- mızdan geçen binbir lürlü dert için kendisine bir dert arkadaşı arıyan genç - ihtiyar, kadın erkek herkes bir dert ortağına muhtaçtır. İşte bu sütun, gençlerin, | dert | Birisini mi | evlilerin. kalp işlerinde ortağı seviyorsunuz ? Evlenmek mi istiyorsunuz? Gizli bir aşk mı olacaktır. yaşıyorsunuz ? Sizi sevdiğini öğrenmek istiyorsunuz? Koca- nızın veya karınızın sizi aldat- tığına mı kanisiniz? Bütün bu kalp ve aile dertlerinizi bize yazınız. Biz sizin için meçhul bir kimseyiz. Sırrınızı kimseye söyliyeme- yiz. Bizimle konuşmak, sizin için, kendi bize derdinizi, ve müşkülünü- zü yazarken samimi olunuz. Mektubunuz - dikkatle okuna- cak ve size derhal cevap ve- rilecektir. Müşkülünüzü bize sorunuz. rilir. Galata vam etti: — Hayır, dedi, size herşeyi anlatayım da —ondan — sonra itiraz ediniz. Ben zengin bir Amerikalıyım; dünyanın her tarafını gezdim ve iki sene- denberi İstanbuldayım; düşü- nünüz ki şehrin en büyük otellerinde — oturabilirken şu karşiki eski taşevde yaşama tercih ettim. Bir - haftaı oradayım. Fakir ve sefil bir halk arasında yaşamak hoşuma gidiyor; Size yardım etmek, bence, —güzel bir — mace- radan — ibaret. Şimdi, rica ederim, bana niçin intihar Letmek istediğinizi söyleyiniz? Genç adam, gözlerini yere indirerek cevap verdi: — Bana ait olmayan bir parayı kumarda kaybettim! Amerikalı msedi: Âla... dedi, artık, bun- dan sonra,, sıhhatinize itina ettiğiniz nisbette yaşayacak- sınız, çünkü meseleniz halle- dilmiş demektir. Amerikalı derhal cebinden bir çek defteri çıkardı: — Miktarını söyleyini: Genç adam, ri yerde, cevap verdi: dedi. daima söyliyen erkeğin hüviyetini mi | kendinizle * dertleşmek gibidir. Onun için | yapmak üzere iken öteki de- j D_ı'îcîat köprübaşı Bosfor h emlâk komisyoncusu İsmall bo; Her genç kızın seve seve giyeceği zerif bir yaz elbisesi, Boynu — ve etekleri inte dantellerle — süslenmiştir. " Bil- hassa zayıf — vücutlu — genç kızlara tavsiye ederiz. öaai — On bin lira. Amerikalı masanın oturdu ve çeki yazdı; akat geki vermeden evvel dedi ki: dostum, bir. küçük ricam , vaj İ ederim ki reddetmerzsiniz,'bu hediyeme karşı sizden bir küçük hatıra istiyorum. O da | demin yazdığınızı gürdüğüm mektuplardir. Şüphesiz bun- ların ne olduklarını hiç bi | miyorum, fakat, herhalde ya- kın akrabanıza, yahut sizinle çok alâkası olan kimselere yazılmış olacak. Bu mektup- ları, Amerikadaki müzemde gizliyeceğim. Benim, seyahat- | larımda topladığım böyle ga- rip ve kıymetli — şeylerdi mürekkep — bir kole=ynnu= vardır, orada, nadide ve kıy- metli bir şey olacak. Genç adam biraz di başını hafifçe kaldırarak: — Mektuplar masanın üs- tünde. Alabilirsiniz. Fnk:! be- nim de sizden bir ricam vaz, :ı mektupları sizden başka — iç kimse görmiyecektir. p E Emin ııl.ıımı:lııı 5 j 4 a Âmil Arkan var) — d

Bu sayıdan diğer sayfalar: