MUSİKİ VE KITAPLAR | v e: Mu: b n HM aozra | Yüksek sanat eserlerinin insanı izah etmesi bahımından birbirle- rile olan alâkasını belirten ve her çağda tekrarlayan, bilği sahibi, giltlerle kitap okumuş fikir nsta- ları o kadar çoktur ki.. Sana'tı bir gaye etrafında dolaştıran bu geniş malümatla dolu kafalar, onu bize pek az tanıtmış, didi kodu- sile uğraşirken; sevgimizi kısir ve mahdud bir hale sokmuştur, Klâsik garp musikisi buna bir misal teş- kil etmiyor mif., Onun hakkında ne kadar geyler yazıldı. Kulak zev- kimizı kürleten bu güzellikler ha- kikaten bilgili insanlardan çıkıyor. Fakat bir yazının, konferansın di- geri bir senfoninin içimizi saran seslerinin yanında sevimsiz bir dedi kodudan ileri geçmiyor... Acaba o muharrir veya konferanacı bu sevginin seyrine ermişmi 9.. Fakat fikirleri bereketli ve zengindir. Yüksen perdeden tekrarlanan dü- şüncelerin ortasında, musikiden basedilen bir konferans salonunu bir konser binasına değişmeyen #ana'tkârın; bilgisi nisbetinda 86v- gisi nasil olabilir. Wagnerin cer- men mitolojisinin dinamik musl- kişile dolu eperaları hakkında ki- tablardan, musiki nazariyatcılari- nın fikirlerile beslenmiş olan bir sana'tkârın bu seslere nasıl güç- lükle tahammül edebildiğini tah- min etmek zor olmasa gerek.. Fa- kat sorarsaniz, bu husustaki bilgisi nefreti kadar geniştir. Orkestradan ve insan seslerinden kaçan kulak- ları bu zevka tamamen kapandığı halde ondan bahsetmek gafletinde bulunur. Böyle bir kimse vegnerin büyük- lüğüne nası! inanabilir $ Malüma- tının derinliği nisbetinde mnsiki- den duyacağı haz nedir 9.. Beetho- ven'nin dokozuncu senfonisinğeki (neşeye şarkı) korosunnn hayat dolu tazeliğini içinde hiseden bahtiyar- lar ne kadar az.. Fakat hakkında ne parlak düşünceler ileri sürülmüş, ciltler dolusu yazılar yazılmıştır. Bu senfoninin her Movementı üzerinde, veya ber hangi bir mu- siki parçasında şairin, ressamın, romancının bilği edinmesi değil, duyan kulakları lâzım gelmey mif Hiç bir sana't eseri kendi içine gömülerek yaşayamaz. İyi musi- kiden zevk duymayan gairin mıs- raları bir istatistik cetveli kadar can sıkıcıdır. Bu seslerden ayrı yaşayan romancıya dehâ vasfi vermek, ya büyüklük ve himmete kapılmaktan, yabutda en basit tabirle saflıktan öteye geçer mi 9.. Bir dostuma “bunsuz şiir ykzıla- maz didim, bu seslerle içi sarsıl- mıyan ressamda görüş kusuru var- dır.. Onu dinlemeyen romancı hayat dıramından mahrum bulu- nur... Hele böyle bir aktör külüç bir masharadır.., Doğru söyleyup söylemediğime inanmak için istihfafla yüzüme bakarak: “ammada yapdın didi, iazla ileri gidiyorsun.. Hugo bile, musiki kuru gürültüdür dermiş.. Dostoyevskinin romauları musiki bazzının mahsullarımıdır?.. Bunlar ayrı şeyler canım .. Tesirlerini ip- kâr etmiyorum amma, bâzan en diğerli bir muharrir ondan birşey anlamamakla neyi gayip etmiştir?,, “Hayatı dedim, bizzat hayatı.. Şu muhak'kak ki fikre mal edilen en büyük eserler iyi musikinin de beşiğini sallamıştır..,, Gülüşdük, ayrıldık .. Bakat buna rağmen — Devamı gelecek sayıda — Gelecek sayıda: Sadri ERTEM Muhip DRANAS # Cavit YAMAÇ € N. İlhan BERK Sabahaftin KUDRET ş Mümtaz ZEKİ Turgut - PAMİRLİ Osman KONANÇ Enver Oktay AKBAL — 306 ct sayıfadan devam — DRAM'DA : NUH Yazan: Andrö OBEY Türkçesi: Mübeccel N. YARAR Fransız edebiyat tarihlerinin hiç birinde, sahneye ait etütlerde piyes kronolojilerinin hiçbirinde ve modası 19 ncu asırda geçmiş bir mevzuu olan vo yerli piyes- İerimizin gölgede bırakacağı “Nuh, piyesi hakkında bu satırların mu- harriri yazacak bir şeyi olmadığını beyan eder. CRONOS Dikkat: Mecmuamızın ikibin dört yüz dokuz numaralı sayısında Şehir Tiyatrosuna, türk gazeteleri ara- sında “Servetifünun, un de bulun» duğunu ve aramızda tiyatro'dan anlayan ve tiyatroya hayatlarını hasretmiş insanlar olduğunu hatır- latmıştik. 52 yıllık şerefli bir mâ- zisi olab, ve memlekette en mü- him san'at cereyanlamnı yaşatan bu mecmuanında Şehir Tiyatro- su'un Matbuata verdığı davetiyeyi hakkedecek o prestiji bulunduğunu anmıştık. Ricamızı Şehir Tiyatrosu Müdürlüğüne mektuplada bildir. dik. Fakat cevap almak imkânı hasıl olmadı. İki bin yıllık san'at tarihine derinleşebilen bu müessese idaresi- nin, sadece elliki (i) yıldanberi çıkan mecmuamızı unutmaları (!) bir az garip. CR. Kapaktaki resim: Süai TEDİ'NUNDUR 311 — Servetifünun — 2412