(ILK TÜRKÇE OPERA TEMSİLLERİ MÜNASEBETİLE | OPERANIN TARİHÇESİ SAZAN : iirle musikinin izdivacından Ş doğan bir temaşa hadisesi 0- larek telakki edilen operanın menşeini, bu tarife göre, ezmi- nei kadimeye kadar götürebiliriz. Eschyle ve onu takip edenlerin trajedilerinde muhavere muayyen bir ahenk içlade ve musiki ma- kamlarile inşad edilir, korolar da flüt ve lir çalanlarla takviye olu- nurlardı. Bize daha yakın devir- lerde, 5 inci asra doğru, temsille- rinden evvel veya gonra diniâyin- ler yapılan mukaddes dramlar ge- lir. Tamamile dini mahiyette ola- râk ve yalnız talebe rahipler tara- fından temsil edilen bu dramla- rı, halkı iptidat (Mister) lerin cid- di ve ağır havasından kurtaran, eğlenceli merasimler takip etmiş- tir. 11 inoi asırdan 14 üncü &sra kadar ruhani âyin nağmelerine anırtılar karıştırılarak her sene şe- refine grotesk bir dini merasim alayı tertip olunan meğhur (Mer- kep Bayramı) bunun en karekte- ristik bir nümuneşidir. Bu dini unsurla popüler unsurdan muhte- lit bir nevin doğması tabii olmuş- tur. Daha 132 inci asırdan itibaren bu dramların temsilinde artık ki- lisenin &şki mevkii yoktur. Bu meyanda Daniel mugannilere re- fakat için telli âletlerin orgla iş- tiraki gibi şayanı dikkat bir hu- gusiyef arzeder. Bu (Mister) lerde lirik inşad, koroların harakâtı ve nihayet mizansen birleşerek sahne hareketine canlılık ve daha fazla alâka uyandırmışlardır. Daha son- raları (Le Jeu d' Adam) gibi kilise önünde, solunda çiçekler ve mey- ve ağaçlarile dünya çennetini, sa- ğında alevlerin fışkırdığı cehenne- mi gösteren temsaillerde kostümle- re ve dekora itina edilmeğe baş- lanmış ve piyeste de kitabı mu- kaddesteki hikâyeye oldukça sadık kalınmıştır. Fakat bunlardan ba- ka bizi alakadar eden bakımdan © zamanlarda, iki opera unsuru- nun daha mevcut olduğunu mü- şahede ederiz: Muhavere haline getirilmiş deklamasyonun ve koro şarkılarının alternansı ile perde aralarında seyircileri eğlendirmeğe tahsis edilmiş danslar ve mimik oyunları. Bu suretle ruhani bünyeden dünyevi bünyeye geçiş istihalesini yarı yarıya yapmış bulunan tiyat- ro 13 üncü ve 14 üncü asırda di- ni tesirden temamile sıyrılmiştır. Bir üstad eseri bize katolunan mesafeyi gösterir Adamde La Halle'in 1285 de Napoli sarayında temsil edilen (Le Jeu de Robin et de Marion) müellifine opera-komi- gin müessisi unvanını kazandır- mıştır. O zamandan itibaren laik tiyatro sağlamca teessüs etmişse de musiki ehemmiyetinden büyük bir kısmıni kaybetmeğe mecbur olmuştur. Zira çalgıcılar ve mu- ganniler çok paraya mal oldukla- rı gibi sokakta, mâbet kubbeleri- nin altındaki tesiri de gösteremi- yorlardı. Bundan sonra operanın İtalya. da inkişaf ettiğini görüyoruz. İlk eserler mevzulerıni, hemen hemen kâmilen, eski zamanlardan, mito- lojiden, Yunan trajedisinden al- maktadır. 1475 de Floransa'da Angelo Politiano (Orfeo) isminde- ki şarkılı trajedisini oynatıyor. Bunu Visconti'nin (C&phale) ve Cdsar de Gonzague'nin (Trisis) pas- toralleri takip ediyor, Müteakib asırda da Pietro Strozzi'nin inter- mezzi'leri, oOClaudio (Merulo'nun (Tragedia) sı geliyor. Fransada Cathdrine de Mâdicis zamanında kuvvetle hakim olan İtalyan musikisinin tesiri Pl&iade şairleri tarafından geniş mikyasta istifade edilen mitolojik hikâye- lerde pe görülür. Anju dukasının Polonya tahtına geçilmesi şerefine , LÜTFEFI AZ icra olunan meşhur DivertismanıjIı) bu şairlere, bilhassa bunlardan Baif'e medyunuz. Bunun musikisi kısmen büyük Orlando de Lagşus ve kısmen sarayın muzikacıları Salmon ve Beaulieu tarafından yazılmıştır. Bu «kraliçenin komik balesi» ihtiva ettiği soli'ler toplü- luklar, korolar tel ve üfleme &let- lerile temaşa musikisi tarihi için kıymetli bir vesika teşkil eder, Aynı tarihlerde bir araya top- lanan kiymetli bir çok edip ve sunatkârlar Yunan trajedisinin mu- siki deklamasyonunu çanlandırmı. ya karar verdiler. Bunların başın- da bizzat şair ve musikişinas olgu Giovanni Bardi ve Kont de Ver- nio gelmekte idi. 1590 da Emili- o del Cavaliere (Pastoral sahne- ler) 4 1597 de de Jaoop Peri, şa” ir Rinuccini'nin yazdığı (Defnej)nin musikisini vüouda getirdiler. Bu eserlerin muvaffakiyeti büyük ol- du ve müellifleri bu yolda başka eserler veriıneğe teşvik etti. Cao- oini ile müştereken yazdıkları (Bu- ridice) 6 T. Evvel 1600 da Marie de Mâdicis'nin 4 üncü Henri ile izdivacı şerefine temsil edildi, Fa- kat unutmamalı ki bütün bu eser- ler tam ve mükemmel olmaktan uzaktılar, Kısb fikirlerle yeknasak bir melodi daha doğrusu bir me- lopeden ibaret kalıyorlar, fakat bazan deklamasyonda şayanı tak- dir bir isabet gösteriyorlardı. En karekteristik vasıfları bunlar olan ilk eserlere bakarak operanın do- ğBuşta müzikal olmaktan ziyade edebi edebi olduğunu söyleyebili- riz. Monteverdo bu yolda daha muuazeneli bir sistem tesis etmiş- tir, 1607 de oynanan (Orfeo) suna çok mütenevvi bir orkestra refa- kat etmiştir. Korolara daha fazla — Devamı 177 inci sayfada — (1) Eskiden perde aralarında yahutta iki piyesin temsili arasında yapılan dans- lar ve söylenen şarkılar. 173 —Servetifunun — 2323