YY e m TAY 1 — Sarre Meselesi Sarre meselesi, her gün geçtikçe Av- rupa için artan bir tehlike şeklini alıyor. Malümdur ki 13 kânunusani 1935 tari - binde bu mıntakada ârüya müracaat edi- lecek ve halk şu 3 şıktan birini tercih ©- decektir: | — Almanya'ya dönmek. 2— Fransaya iltihak © etmek. 3 — Şimdiki beynelmilel rejimin devamına karar ver- mek, Fransa'ya iltihak etmek mevzuu - bahis değildir. Bir kaç sene evvelisine kadar mıntakanın Almanya'ya dönmesi muhakkak telâkki ediliyordu. Fakat Hit- ler iş başma geçtikten sonra Sarre mun takasında Almanya'ya iltihak aleyhine bir cereyan başlamış ve bu cereyan kuv- vetleşmiştir. Fransa da bu cereyanı tak- viye ediyor. Çünkü Almanya ile kendi toprakları arasında bitaraf bir memleke- tin bulunması Fransa ii elverişlidir. Hitler ve fırkası bunu bildikleri içindir ki örüya mürsenat o günü yaklaştıkça, Sarre'ın Almanya'ya iltihakı lehinde ya- ye propagandaya şiddet lu propaganda o kadar ki Sarre'da da âsayişin muhafazası husu- sunda bitaraf idare komisyonu müşkülü- ta maruz kalmış ve Milletler Cemiyetin- den İsviçre gibi bitaraf memleketlerden ve zabıta alınmasını talep etmişti. İsviçre kendi tebaasınn bu vazifeyi al- masına razı olmadığı için bitaraf idare komisyonunun bu teşebbüsü bir netice vermedi. Fakat son zamanlarda Fransa, uhafazası mülübazası icap et- sevkedeceğini bildirmiş ve hudutta ha- zırlığı da başlamıştır. Fransa, 1926 s0- Desinde verilen bir karar ile ârüya mü- racaatın bilnraflıkla yapılmasını temin poktasında kendisine bu vazifenin teret- tüp ettiğine kanidir. kika o zaman Sarre mıntakcasındaki > serbest yapılmasını temin için 'ransa'- Sn icabında aeker © sevkedeceği kabul edilmişti. Fransa şimdi ihtiyat tedbiri olmak üzere, bitaraf o komisyonun her hangi davetine karsı hazırlanmaktadır. Almanlar Fransa'nın noktai nazarını kabul etmiyor. Almanlara göre, Sarre ihtilâfında Fransa bitaraf değil, alâkadar olan taraflardan biridir. Binaenaleyh Fransız askerlerinin müdahalesi asla bi- taraflığı temin edemez. Bilâkis intihabın tarafgirlik içinde yapılması (neticesini verecektir. 1926 senesinde böyle bir vazife veri'miş olabilir. o zamandanberi vaziyet değişmiştir. “Vekili Tevfik ladır ki Cenevre'ye gitmiştir. Almanya. Milletler Gemiyetinden çekilmek için bildirdiğinden “kmamakla beraber, içtimada bulunacak Seğildir. Almanya'nın hükmen Milletler Cemiyeti âzası daha on bir aylık zaman vardır. Çünkü bir âza ancak iki sene evvel haber vermek şartile cemiyetten çıkabilir. ... 2 — Yeni Fransız hükümeti b em EN geliim eri sebepler a siğimiz m evvelâ Meb'usan Meclisi Reisi M. Boui- ion'a, sonra da Hariciye Nazırı Laval'a teklif etti. Her ikisi de kabul et den farkı, Doumerguc, Petain ve Tar - Bicu'nün yeni kabineye girmemiş olma- larındadır. M. Herriot eskisi gibi, meza- retsiz nazırdır. Tardieu de eski kabinede Ayni vaziyette idi. Şimdi Tardicu yerine, Sağ cenahın mümessili olarak nezaretsiz Dazır sifatile Marin kabineye giriyor. Dow "in çekilmesi Fransız siya- si hayatında hiç bir sarsımtıya mahal ver- nan Yeni kabinenin gerek efkâr- Meclis tarafından iyi e, gerek karıdandıği anlaşılmaktadır. Döwmer - guo'in çekilmesile Paris sokaklarında nü- mayiş "leme kara Ulay Halk bu ( Haftalık siyasi icmal | ğa gayret kez - Şimdi kız Tomtom camiile kara- kolunun arasında ilerliyordu. Iki arkade; yokuşun son basamağmı indiler. Düz yolda, kızın taze serpilmiş vücudu, bir kat daha göz çeken bir güzellik almıştı. Artık çantasını döndürmüyordu. Yalnız bir kere ar kasına bakmıştı. Öyle dalgın ve du manlı ir bakışı vardı ki; Hilmi, — Eğer bizi gördü ise Arap ola- yım - diye düşündü - Fırın önünden geçerken, kız bir kere daha başımı çevirdi. Hilmi dikkatle baktı, bu yüzü bir yerde gördüğünü hatır'adı. Nefti çarşaflı kızın arkadaşı üzerindeki tesirini ölcebild*. Kız baktıkça Nazmi ta- li dah sek 2 2 ekseriyetle Mecliste itimat kazanmıştır. Fransa'nın bu defa buhranı kolay atlat. tığı anlaşılıyor. < ... 3 — Amerika intihabı Hafta arası neticesi kat'i olarak anla- sılan Amerika seçimi o Roosevelt'in ve Demokrat Fırkasının büyük bir rauvaf - fakıyeti şeklinde we elmiştir. Ameri- ka'da — yapılan intihaplarında iktidarda bulunan hükâmet fekam dak. ma kuvvetinden azacık kaybeder, Bu de- faki intihap, Arerika'nm siyasi hayatın- daki bu teamülü tersine çevirmiştir. De- mokrat Fırkası, kuvvetinden kaybetmek söyle dursun, bilâkis kuvvetlenmiştir. Şimdi hükümet gerek Mecliste ve gerek Ayânda iki sülüş ekseriyeti temin etmiş- tir. İki sene evvel, Roosevelt'i iktidara vam ediyor. Bu cereyan bankaların, yük- sek sermayenin ve sanayi menfaatlerinin devlet üzerine yaptığı tesire karşı bir ülâmeldi. Amerika' bu mücadelede müzahir olmakta devam ediyor. Mamafih intihabatın r» 'cesi gös- teriyor ki bu tesirlerle mücadele bakı - mından efkârı umumiye daha ileri gidik mesini istiyor. Yeni Meclis ve Ayân Roosevelt'ten de daha sol görünüyor. Muhalefet fırkasının hezimeti karşısın: da uzun zaman Amerikanın mukaddera- tını idare etmiş olan bu fırkanın istikbal. de takip edeceği yol hakkında / birçok tahminler yapılmaktadır. o Fırka, gerek Mecliste ve gerek Ayândaki liderlerinin en mühimlerini kaybetmiş görünüyor. Yeni esaslar üzerine teşkilâtlandırılma - yücık olursa, fırkanın büsbütün dağ cağı da bir ihtimal olarak ileri tedir, ... 5 — Deniz devletleri arasında MILLAYLA UUMA KULAK büYAP RI Sanat aşıkı hırsız. Başbaşa vermişlerdi. Biri yaşlı ve eski mektebe men sup, öteki genç ve D grupu âzasın- dan iki ressam konuşuyorlardı. Yaşlı ressam, bir kaç yıl evvel, evine giren bir hırsızın nasıl hiç bir şeye dakunmayarak en sevdiği tab- İolarındanüçünü © sessizce aşınıp gitliğni anlatıyordu. ne ramen Krl — Yalnız / tablolarını mı aldı? Hayret doğrusu... Yaşlı ressam gülümsedi: — Ben de hâlâ, durur, durur bu- na şaşarım. Evde para edecek epey- ce heymmili onya de serde. Hirses, bunlara el bile sürmemiş. Genç ressam, hafifçe içini çekti: — Yazıkl, dedi; şimdi böyle dö” nat âşıkı hırsızlar da kalmadı!.. Kulak MISAFIRI Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti- yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektapla Iş büro - muza müracaat etmelidirler, İş arayanlar Sanatim makinisttir. Ve her cins ötemabil kullanırım. Ayni zamanda un fabrikaları taşlarından anlarım, elim- de bonservislerim vardır. Şehiremaneti Piyer Loti caddesi Çukur mektep 4l No. Galip Bey vasıtasile Sadi. PN muahedesinin mukadderatını tayin ede- cek olan Londra müzakereleri bir metice vermemiştir. İngiltere, Amerika ve Ja - ponyn murahhasları arasında iki hafta - Blabeni bi alaniserelâze döver elisi te idi. Japonya, İngiltere ve Amerika'nın beş nisbetine karşı üç nisbetle iktifi et- miyor. Müsavat istiyor. Arada daha bir takım ihtilâf mevcut | olmakla beraber, Japonya'nın bu müsavat tnlebi karşısında diğer ibtilâflar | ikinci plâna atılmıştır. Diğer ihtilâflara geçebilmek icin Japonya'nın müravat talebi üzerin. tebarüz eden ihtilâf halledilmelidir. Müsavat meselesi halledilemeyeceğine göre, Waşington muahedesi 1936 sene- sinin sonunda müddeti bittikten sonra temdit edilmiyecektir. — Ancak iki sene evvel, munhedenin tecdit edilmiyeceğini alâkadar devletlere bildirmek lözümder. Bunun içindir ki Japonya kânunuevvel ayının sonundan evvel, muabedeyi fes hettiğini resmen bildirecektir. İngiltere, muahedenin temdit edilmi- yecağini artık bir emrivâki olarak kabul ettiğinden girişilecek yarışı bir dereceye kadar tahdit etmek için şu teklifi yap - smaştarı ve Avocrika, miktarı üzerinde anlar: ii ikları takdir. de inşa edilecek zemilerin hacimleri üze- rinde anlaşmalıdırlar. Yani muayyen toraj'lan daha büyük harp gemisi yap- iamayı kabul etmelidirler. Bu, Waşington muahedesile girişilen taahhüdün bir kısmını devam ettirmeyi istihdaf eden bir tekliftir. Malümdur ki Waşington muahedesile hem her devlet muayyen bir nisbet haricine çıkmamayı, hem de 35 bin tondan fazla gemi inşa etmemeyi taahhüt etmişti. Birinci taah- hüde göre Japonya üç, Amerika ile İngil- tere beş nisbette inşa har ca, Bu nokta üzerinde anlaşılamadığına İngilizler ikinci taahhüdün baki ie sını istiyorlar, Hattâ büyük gemilerin hacimlerini otuz beş binden de aşağı indirmeyi teklif ediyorlar . Ancak küçük gemi da Amerika'nın İşi- ne elvermiyor. Çünkü İngiltere gibi, A- merika'nın açık denizlerde çok üssübab- risi ve kömür deposu yoktur. Amerika, kömür almadan uzun yol katedecek harp gemisi istiyor. Amerika için ehemmiyetli olan nokta, gemilerin hacimlerini indir. mek noktasında değil, her devletin inşa edeceği tonaj miktarını azaltmaktadır. tadada da Amerika ile anlaşmak müşkül Waşington deniz silâhlarını azaltma Müsüifi: Nazmi Şehap banlarmdan kaldırıma, yapışıyor - olacaktır, Ahmet ŞUKRU Yan yana üç dükkânda mezarta- şı yontuyorlardı. Havada bunaltıcı bir sıcaklık vardı. Cadde bomboş- tu. Anlszı'an herkes serince bir ye- re sığınmıştı. Hilmi yavaş yavaş yü rüyor fakat gözlerini kızdan ayır- mıyordu. Bu taze vücudun ahengi- İşitimiyor musun be? Sep, söylüyorum ayı! muş gibi oluyor, duraklıyor, yerin- vE Ss see ğ ağır mı oldun budala?” Ba- Az ilerde yolun sağından soluna | © — Gürültüden işitememiş ola - geçerken, adımlarını sıklaştırdı.Sol | cağım. kaldırıma ondan evvel ulaşarak isi Aklını fikrini kızm ardından ka- zı baştan aşağı süzdü: Çok gençti. Esmerdi. Gür kirpik- leri, ince uzun kaşları vardı. Gözle rinin biraz büyücek olan bebekle- rinde bir kadife yumuşaklığı sezdi. Elmacık kemikleri çıkık, ağzı bü- yüktü. Hovarda bir lâübalilikle pe- lerininin önünü gerdanından bir karış aşağıya kadar açmıştı. Sol ya nağında dudaklarmın bitiştiği yer. de büyücek bir et beni gözüne ili- şince Korbo: — Tuhaf şey... - diye mırıldan- dı - Bizim oğlan benli bir kıza tu- pıp koyuveren Nazmi, mezarcı dük çıkan müthiş gürültünün o âne ka- dar farkına varmamış olacak ki: — Vay canına be... - diye ho- murdandı - Herifler amma da çalı- şıyorlar ha — Tabii... kazanıyorlar. — Mezartaşı çok para ediyor ga- liba.... Yeni mi anladın? Yüzünde bir nefret, bir tiksinme belirmişti; Hilmi birdenbire değiş- mişti. Hiddetle, âdeta haykırır gi- biz tulrun. . . Matlaka büyü yapmış © lacaklar. ş 7 — Bizim mahalledafstı herifler- le alışveriş etmeyen kalmadı. - mil 10 ARŞIN Bu kadarı da doğru değil Geçen gün bir gazete yazıyordu: — İstanbulun bütün yağları kat- kılı (1) ve karışıktır! Bugün bir başka gazete yazıyor: Bütün kaynak (2) suları tor- tuludur! Size kestirmece söyleyim ki, ben bu lâfların ikisine de inanmadım. Çünkü başkasının sözünden sok kendi gözüme inanırım. Şişe için- de satılan sular arasında e var ki turna gözü gibi... İç, iç.. Şişkinlik vermez. Yağlar içinde o kadnr iyileri de var ki yayıktan na- sl çıktı ise öyledir. Uluorta, lâfın nereye dayanacağını düşünmeden bilgiçlik olsun diye savurduğumuz bu yalanların kötülüğü, dönüp do- laşıp bizim başımızda patlayaca- ğını gözönünde tutamıyoruz. Geçende biri de: — Torik balıklarında ağu (3) var mı, yok mu? diye soruyordu. Bir yabancı, bunları okuyunca kendi kendine şöyle düşünür: — İstanbullulara çok yazık..Ne yiyecek temiz ekmekleri var, ne ek meklerine sürecek yağları... Ne de içecek suları... Baksanıza, de- nizden çıkardıkları balıklar bile a- ğülü imişlem Bu söylenenlerin doğruluğuna yalmz yabancılar değil, bizim içi - mizde de inananlar var, Nası olur canım... Halep ora- da ise, arşın — yanıldım — metre b rada.... Yağlarımız, sularımız özönünde duruyor. Belki içlerin- gi katkılı ve tortulu olanları da az değildir ama topuna birden: — Katkılıdır, tortuludur... di- Yip işin içinden çıkmak doğru olur mu, Ekmeğimiz hamur, yağlarımız katkılı, sütlerimiz sulu, sularımız tortulu... Balıklarımız ağulu.... Öyleyse, ne duruyoruz yahu, hep birlikte başka bir yer bulup oraya “© M.SALAHADDIN (1) Katkılı — Mağşuş. (2) Kaynak — Menba, (3) Ağu — Zehir. YENİ NEŞRİYAT İ reden geliyorsun Zumananızın en kuvvetli heyet â - Fimlerinden olan M. L'Abbe Marcux wn bu isimdeki eceri Akşam kütüpha- nesi tarafından neşredilmiştir. 1878 de Merih üzerindeki tetkiklerile şöh - Take şiir ve mesirlerile çık - » Okuyucularımıza tavsiye ede - Gi a nm eve ie etti — Senin gibi bir âli mektep ta- lebesi, yüksek iktısat nazariyele - rinden imtihan vermeğe hazırlanan bir adam, nasıl oluyor da buna a- kıl erdiremiyor? Müşterisi çoğalan bir malın kıymeti artmaz mı? Hele bu mal bazan aranılır da buluna- mazsa,.. — Vazgeç şimdi ukalâlıktan da işimize .. — Alâ... Fakat kız nerede? — Tuhaf şey... Gördün mü yap tığın Kim gözden kaçırmışlardı. Bu tarafta mı oturur bu kız? — NB bileyim ben? — Yeni mi takip ediyorsun? — Hayır ama... Buralara geldi ğini hiç görmemiştim. Evlerden bi- rine girmiş olmasın. . . — Kimbilir? Belki de... — Gel bakalım... Acele acele yürüdüler. Yirmi a- dım ötede, solda, bozuk Arnavut - kaldırımlı, yokuşumsu bir sokağın başına gelince Nazmi rahat bir ne- fes aldı. Kız beyaz boyalı büyük bir ahşap konağın kapısını çalıyor ve gözlerini onun bulunduğu taraf tan ayırmıyordu. iLÂHI KADIN: Jeanette Mac Danald Bugünkü program ISTANBUL: ak neşriyatı, | orkestra ve dans 18 Otdl To- katlıyandan nakil çay, saati, 19 Çocuk saati: Hikâyeleri, 19,30 Dünya haber- leri, 19,40 Plâk ile neşeli musiki, 20,10 | Plâk ile idâsil sez musikisi, 20,40 Ne- | şir osnasında ilân edilecektir, 21,15 | Ajans ve borsa haberleri, 21,30 Radyo orkestrası, 22 Radyo caz ve tango or- kestraları, (Hava müsait oldukça garp memleketleri neşriyatı programımıza İ- lâve edilecektir.) 220: 2 Ke VARŞOVA, 1345 m. 18482 Orkestra, 1745: Musahabe, 18, Tri piyane konseri. 18,30: Musahabe, 1 jr piyane kameri > Muyabake musiki. ktünlüte, 20:40: Dans sik 2 tak Zil Piyanale seni 24: M ki, 1940: Si 2030: Operadan hi ere mah. 55301 Çin mizacı, 507 m 1858: Seumamuz eserlerinden konser. 199 İkitisadi propaganda neşriyatı. — 1:20: Spor. 1930; Seyyah celbi 1045: Teki 2 v TEPEBAŞINDA ŞEHİR TİYATROSU yea PİYES KISMI hatsnhul Bü sie ŞehirTiyatrosu ** .— de, Cuma 23 ü gündür LL MADAM SAN JEN NI Komedi 3 Perde 1 TN başlangıç tablo. Ya- gan Viktoryen Sardu ve Emi, Wioro, Tercüme (eden Seniha Bedri H. ... Eski Fransız Ti iye rosunda ŞEHİR TİYATROSU ÖPERET KISMI Bu akşam saat 20 de cuma günü gündüz saat 14,30 da | BU BIN BIR KULA Yazan: MİL Besteleyen | Ferdi, 8924 Dö SÜREYYA OPERETİ BEYOĞLU MULENRUJ'da ma KIRK YILDA BİR Operet 3 perde 1 tablo Yazan: Yusuf Sururi. Loca 200 mevki 40 - 25. Bu akşam 20,30 da BEŞİKTAŞ SUMER Ba 8 I KEDİ bo; —Of be... - dedi - Yağacaksan » Yağmıyacaksan kır boynu- nu git! Başını havaya kaldırmış, yavaş yavaş, yayılarak, gerilerek gelen bulutlara bakıyor, dişlerini gıcır - datıyordu. Bu sırada kız eve gir - miş ve girerken de birçok şeyler vadeden bakışlarını Nazmi'den a- ee ii eli meydanı boş bulmuş bir akıncı kolu gibi, seri ve geniş adımlarla yürüdüler. Evin önünden geçerken gözlerile pencereleri ta- radılar. Kızm eve girer girmez ka- fes arkasından kendilerini gözetli- yeceğini mi zannetmişlerdi ne? Beş on adım ötede Nazmi, sol e- a kalçasına dayayarak (durdu. orulmuştu. — Balmadı be... - dedi - Naze- diyor kaltak. . Hilmi, yeni bir harp açrikzile karşılaşmış tecrübesi bol bir erkâ- niharp tavrile etrafı gözetliyordu. Alaylı alaylı; — Zannederim ki sen bu kızın sesini henüz işitmedin... - diye mırıldandı - — Onun gibi bir şey... Nere - Üç dört çocuk köşe kapmaca oy- nuyorlardı. Sıcaktan bunalan Kor- mi e zi den anladın? — Suzas!.. KEMAN Ramon Novarro | Kari mektupları Hocapaşa camiinin halıları İdarehanen'zin arkısmda Hocapaş Camişerifinin seferberlikte gali üzerine halı ve kilimleri evkaf idir resi tarafından Yenicami anbarlarına kil ediliniş ve bilâhare tahliyeden sonr evkafa müracsat'a caminin okdar hal lermdan ancak iki halı serdiri'e (bilmiğ” ve caminin ekseri yerleri açık ve çıp bırakılmıştır. Caminin geniş ve mevki itibarile dö cemaati çok olduğundan o möslimanli kuru yerlerde ve Laş üzerine namaz ki mağa mecbur olmaktadırlar. Bu b evkaf idaresine defaaila Ti müracaatla nazrı dikka! miş ise de maalesef bir netice ç r tır. Mezkür caminin kendisine ait half | ları ve tasfiyoye tabi kapalı mesacidil halı ve kilimleri mahzenlerde çü tatmin edilse daha iyi olmaz mı? Sirkecide Hocapaşa Camişerifi i dinci mektepte, Kd li ü topte ve evimiz loği zind olmak üzere üç tane millet derahanefi açılacaktır. Dersler, cumartesi, pazar” tesi ve çarşamba günleri saat (19) i (21) e kadardır. Kaydolmak ist vin bu günlerde derelerden yarım sağt evvel devam edecekleri rica olunur, Maylri üçünü ken : dan » Satılmasına karar verilen sorayf ve yatak yorğanlariyle beyaz 27 adet karyola 19 Teşrini sani 934 is rastlayan pazartesi günü wat I3Ü den 13,5 kadar birinci açık arttırma * retiyle Sirkeci Anadolu otelinde safi” | lacağından taliplerin mezkür gün “€ santte mahallinde hazır bulunacak (4850) İnkilâpların Öğrettikleri Vasfi Rs fi, Raşit Yeni çıktı, müracaat yeri ME yet matbaasıdır. VAN ve TANİA FEDOR tarafından temsil edilen | Fransızca sözlü ş KARNAVAL MOSJOU ÇOCUĞ Bugün MELEK l Sinemasında , EBEDİ AŞIK Evin tam karşısında yanmış, hut yıkılmış bir evin, bi ankaz yığılmış, genişçe bi vardı. Nazmi soluğu orada i Şimdi kızı, ev kıyafetile ve bü” endamile görüyordu. ; Dar, küçücük bir oda... Get iki koltuk... Üzeri kitapla dolu masa... Küçüklü, büyüklü b çerçevelerle see yl kaplı bir duvar... Kız, bir aşağı, bir yukarı geliyordu. Bir ân durakladı. verir gibi oldu. Her halde du Şağırmış olacaklardı ki Bitmedi — askerin iğ $ s -—x saz amm GE hi ib - 2