( İKTİSADİ BAHİSLER Is Musul petrolleri! Gn EE 1 Musul petrollamın ümidin üstünde zenginlik göstermesi ve ayni zamanda da demir (o borularla (o “Pipeline,, Ak- denize (o getirilmesi (| keyfiyetin ta- hakkukundan ötürü bu servet ularından Garp matbuatın - Üz sie, > bahsedilmektedi. Saltanatın uzun yıllarında Türk bayrağı altında, Türk süngüsile muhafaza nal bu in kaynaklar artık verim esine ye bulunuyor. Çetin müzakerelerden sona İrak hükümeti aldığı ve alacağı ver» gilerden Türkiye cumhuriyetine yüzde 5 hisseyi « iyi saklama hakkı olarak - vermeği kabul etmiştir. Mazinin manevi, istikbalin — pek mahdut ta olsa — mad- di alâkamız hasebile bu membeların dün- kü ve bugünkü vaziyetlerini okuyucular , rımızla beraber gözden geçireceğim. Musul ve Bağdat petrolları çok eski- denberi malümdur. Çünkü bu iki vilâye- &n muhtelif mıntakalarında bu, kaynak- ların yeryüzüne £ sızanları vardı. Hattâ buraların bazılarmda saltanat yıllarında pek iptidai bir şekilde ve gık az miktar- da istifade edilmiştir. hazine evrakı arasmda — çalışma müddeti bir seneyi geçmemek üzere — işletme müzayede i- Jânlarına rastgeliriz. Bu müzayede neti- celerinde de bazı kuyulardan. senede bin altın kadar kira ücreti alındığını öğreni- yoruz. Dar düşüncelerin az kâr... Salttanattan müdevver evrak arasında 1306 senesinde Abdülhamidin bu zengin membaları “Emlâki şahane: meyanı- na ilhak eden,, bir irâdei seniyesi de var- der. Abdülhamit bu zengin kaynakları ha- zinei hassasına mal ettikten sonra daha vâsi istifade çarelerini de aramıştır, Bu meyanda Mister King ismindeki bir mü- tehassısın riyasetindeki heyete fenni tet- kikat kikat yaptırılmıştır. Bunu resmi dosyala- tesbit ediyorsak ta ne fenni ra- amg nede beri harita saltanat hükü- metinden müdevver evrak arasında mev. cut değildir. Yalnız işgal (o ordusu şahsi- yetlerinden Kapilen Benet bir gece Vah- dettinin harem dairesinden bu harita ve raporu gizlice aldırttığını mevsuk dene- cek bir yerden duydum. Abdülhamit, iradei seniyesi ile tesahüp ettiği bu iki vilâyetteki petrol madenle- l rini işletmek ü üzere Bağdat demiryolları ile bir mukavele © imza etimiştir. Almanlar bunu Bağdat demiryolu İmtiyazmın bir mütemmimi talep ye varma Fakat hazinei hassa ile şirket arasına imza ve teati edilen mukavelena- menin yirmi ikinci | maddesi mucibince muayyen zamanda © çalışmadıklarından ile mükavele feshe- — Gikal ettikten sonra o vakitki Alman se- firi Earon Vangenheim doğrudan, doğ- ruya ticeret ve ziraat (o nazırına sahsen müracaatta kendini haklı ve serbest gör- müştür. Diğer taraftan da Ingiliz hükü- meti de bu madenlerdeki alâkasını res- inen ibrazdan çekinmemiştir. İşte maden imtiyaznım alınması için büyük devletler diyesi tasmaalarda devan oder; piyasa da Musul petrollarınn zenginliği müba İâğn olduğunu, madenler sathi ve arızalı r B olduğu söyleniyordu . gandalar saltanat hükümetinin râhave- tinde tatlı bir ninni tesiri yapmıştır. Ni- bayet 19 mart 1914 senesinde Londra Ha. riciye nezaretinde Alman ve İngilizler anlaşarak bir mukavele imza etmişlerdir. | Bu mukavele mucibince yüzde 50 Darcy, yüzde 25 Doyçe Bank, Sakson petrol şirketlerinin histed. ile müteşekkil | The Turkish zalim mumi harbin patlaması yüzünden imti- yaz muamelesi yapılamamıştır. Umumü harpte beperin petrola verdi- ği ehemmiyet çef artmıştır. O zaman ri- <alinin başında bulunan o Klemansonun “bir katre petro bir damla kan kıymetin- dedir,, sözü buna en güzel misaldir, Nite- Babagurgur mevkiinde yevmiye 12 bin ton petrol fışkıran kuyu kim İngilizlerin Irakta bir cephe teşkil | ettiklerini hepimiz gördük. Umumi harpten sonraki sulh müzake- ratında Musul petrolları yem la bir | sayfa oldu. Münakaşalar Lausanne' Haliç sahillerine kadar uzadı. Üzen e gö: rüşmeler neticesi İrak hükümetinin ver- gilerden yüzde 5 bir hisse verilmesi Türk- | kiye Cumhuriyeti diplomasisinin muvaf. | fakıyetlerinden biridir. Bu suretle Irak hükümetine intikal eden Musul petrolia. 71 almanların mevcut hakları ref edilerek Turkish Petroleum şirketinin varisi ol- mak üzere Compagmie Irak petrolöum gir keti teşekkül etti. Burada Fransızlara yüzde 23,75 hisse | yerdi. Ba hissezi Eramenda ISM sene sinde 25 milyon #rank sermaye ile te #ekkül eden compagnie francais petrole | şirketi sahip oldu. -928 de yüzde 40 : hü kümete ait olmak üzere 87 Fransız şirke- tinin alâkası ile bu sermaye 475 milyon franga iblâğ edildi. Musul petrollarındaki faaliyet 1926 | Milliyet'in E Edebt Romanı: 3 — mma İZMİR ÇOCUĞU Y azan: Nezihe MUHİDDİN Peyker'in yardımile giyindi. Cazi - be ve güzelliğine kendi gibi herke- si de hayran etmişti. Konakta ha - rem kadınları için her tarafta câri olan merasim Zühtü Paşa konağın- da o kadar koyu ve mutaassıp de - ğildi. Bilhassa kızı Füruzan'ı bir Avrupa küçük Düşesi gibi yetiştir. mek isteyen paşa, onu hiç bir ha - rem kaydile bağlamamıştı. Onun için paşanın gizli lâkabı Gâvur Zühtü Paşa idi. Genç kız bu ser - bestiden bu gece tamamile istifade edecekti. Tuvaletini yaptıktan son- ra ağır ağır mürebbiyesile aşağı in- diler. İki taraflı mermer merdiven- lerin büyük palmi lığına çıkınca il birden hayret ve sevinçle duraladılar. — Tiyatro sahnesinin bulunduğu tarafta; fay kı k efsanevi ziya ikisi lerini kamaştırmıştı. Bu göz- lerle. beraber kalpleri de kamaştı- ran ışık, donanma gecelerinin ge- ce kandillerinden süzülen hayali ıda a Bunda ii insanın vardı. Füruzan başını ince bir ör- le bile örtmeğe lüzum görme- mişti. Bir Avrupalı genç kız gibi küçük ve zarif dekoltesile davetli- lerin yanma çıkarken hiç bir ürkek. lik hissetmiyordu. Füruzan Matmazel Suzan'la be- raber locasına girince karşı tarafta sırmalı ve nişanlı yaşlı paşalardan birile oturan babasını gördü. Züh. tü Paşa kızımın güzelliğine ve ze - rafetine, tavandaki O serbestliğe hayran olmuştu. o Gözleri gülerek yanındaki paşaya eğilip bir şeyler söyledi. Her halde “uzaktan kızını takdim ediyordu. İki paşanın arka- sına doğru isabet eden bir koltukta da genç bir adam oturuyordu. Bu mühim imtiyazlı locaya kabul edil. miş olan genç adam muhakkak mi- safir paşanm yakmlarından biri 0- lacaktı. Genç adam otuzunda gö - rünüyordu. Gözlerinde (toplanan hayret, hayranlık ve takdir kamaş- malarile Füruzanın locasından, bü tün yeyelerine rağmen bakışları. nı ayı MILLİYEİ KALARYesı senesine kadar hep kâğıt üzerinde kal imtiyaz muameleleri, takism ile geç- | mi; , İlk ciddi etüd bu tariblen sonra başlar. Etüd l nin imti hare m | ,000 kilometre murabbadi ların içinde en müsbet zenginlik gi kasım 90 kilometre uzunluğunda 3,3 metre petrol bulunmuş, ve bir kuyu gün- | de 12,000 ton petrol fışkırmıştır. Hattâ bu fışkırma neticesi 36,000 ton petro- lun istifade imkânı olmadığından herhan: gi muzır bir hâdiseye meydan verilme. mek için sistematik bir surette yakılma- sına mecburiyet hasıl olmuştur. Babagurgur © mevkiinin ginliği hakkmda bir fikir üzere diğer o manatla şu kı sa mukayeseyi yapabiliyoruz. Ame: da Texas petrol sahası 40 kilometre w- zunluk, alte kilometre genişliktedir. Rus- yadaki Bakü petrol sahası 15,000 hektar dır. Angle - Persia'nın da imtiyaz sahası daha vardır. Babagurgur mevkiindeki 39 kuyudan senevi 4,000,000 ton petrol is- Ghsali yapılacağı ve depo miktarı bir çok | senelere kifayet edeceği iddia olunmakta İrak petrollarındaki istihsal masrafları | Rusya ve Venezuella'dan daha aşağı ola- cağı yapılan etüd ve tecrübelerden anla şılmaktadır. Musul madenlerinin en mühim bir me- selesi de Akdenize nakli idi, Uzun siyasi cereler iktisadi bir kisveye bürüni arak yürütüldü. Tagi ve Pinden isi nazarı anlaşamadı. Her iki tarafın hü- kümleri paralarma © geçerek Hngilizler Hayfa üzerinden, Fransızlar da Şam Tra- blusundan petrollarını Al akıtma. ğa karar verdiler. Fransızlar 829 kilo- metre, İngilizler de 1012 kilometre çölle-, ve boru döşediler irtifa farkı yüzünden de müteaddit pompa istasyonları yaptılar, Bu ameliye için 450 mütehassıs Avrupalı ve Amerikalı amele, 20,000 yerli amele çalıştı. 200,000 ton malzeme sarfedildi. Tahmin edildiğine göre Fransızlar 1,300 | milyon, İngilizler de 1,700 milyon frank sarfedilerek mi denecek bir süratle zen- vermek e tahmil iskelesinden kadar mesafesi 1400 kilomet- redir. Amerika petrollarının Avrupa pi- yasasına kadar a ise 10,000 - susta tabiatin himayesine mazlıardır, Ya tırılan sermayenin istikabli emindir dene. nebilir. Esasen petrolun Paratoneri siya- set oldukça iktisadi emniyet krizde de inhitata da yaratılır. Şimdi “Compagnie, Irak petroldum,, şir- ketinden bariç kalan Diclenin sağ sahilin. de ve garp mmtakasında da İngilizlerin teşkil ettiği diğer beynelmilel bir petrol şirketi petrol aramaktadır. Bakalım, on- ların şansı ne kadar yardım edecek?. Herhalde ümütlenmekte haksız değildir. Sadreddin ENVER YENİ NEŞRİYAT Ağaç kültürünün yayılmasına çalı- şan bu mecmtanm altıncı sayıst da is- üfadeli yazılarla çekmıştar. TİFOBİL Dr. İhsan Sami Tifo ve paratifo hastalıklarına tu- tulmamak için ağızdan alnan tifo hap. larıdır, Hiç rahatsızlık vermez. Her- kos alabilir. | Kutusu 55 Kuruş. 6815 Asrın wmdesi “MİLLİYET” tr. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye işin Mariş için LK. LK. bundan asla haberdar değildi. O benüz kırmızı ağır kadife perdele- râ kapalı duran sahneyi bekliyordu. Genç kumral gitaracıyı bir ân evvel görmek için utanmasa perdeyi aç- malarını emredecekti. Küçük tiyat- ro merasime davetlilerle dolmuştu. Nisbeten kuytu bir tarafta harem kadınlarının sırmalı maşlah ve yol- lu başörtülerile tiyatroyu seyret - melerine müsaade edilmişti. Yalnız Hanımefendi ile bir kaç yaşlı kal. fa iştirâk ettirilmemişlerdi. Nihayet kırmızı kadife perde a- çılırken Füruzan şiddetli bir heye- canla sarsılıyordu. Sahnenin orta- sında milli kıyafetlerile ellerinde musiki aletlerini tutan genç sanat- körlan görünce kendini rm - meyerek matmazele — Harikulâde değil mi e? Diye fısıldadı. Matma. *l Suzan yarı müstehzi bir dudak bükerek: — Ben Mulenrujda daha hari - kulâdelerini görmüştüm - diye ce- vap verdi. » Genç sanatkârlar göndükleri ka- bule karşı derin bir arzu ile muka- bele ediyorlardı. Çaldıkları parça- ları fevkalâde (o canlandırarak iki misli tesir uyandırmak istedikleri 1004 Firdevsi e örnek olsun! Doğumunun bininci kutlulanan Firdevsi'nin bir budun lar arası (1) nı (2) sayılması, | yalnız özlü bir ozan oluşundan ile ri gelmiyor. Acem budununa bir dil yaratışıdır ki Firde: ölmez- ler arasına geçirdi. Bu büyük fars yetişinciye kadar Acem © budunu kolsuz kanatmış. Onu yükseltip u- çuran Firdevsi ve Firdevsi gibiler olmuş. Acem dili bir aralık o yola girmiş ki, içine yüzde doksan arap- ça söz karıştırmadan, konuşulamaz- mış.Farsça böylelikle yerini ara >ça- ya bırakarak belki de yavaş yavaş ortadan kalkacakmış. İşte bu sırada Firdevsi yetişip Şehnamesini yaz- mağa başlamış. 60 bin dizilik (3) Şehname bit- tiği gün — aradan otuz yıl geçmiş- ti — Firdevs) de sırtını minderine dayayıp, içten gelen bir kendine inanışla: “Besi renç bürdem der in sali si, Acem zinde kerdem bed in parisi,, “Bu otuz yılda çok güçlük çek- timse de fars dilile Acem budunu- na dirilttim!,, diye haykırmış. Demek dili olmayan bir ulusun yaşayamayacağını Firdevsi, (bin yıl önceden anlamıştı. Şu Osmanlı edebiyatçılarına ne diyelim ki bizi altı yüz yıl, dilsiz yaşattılar. Yeni, özlü ve sağlam bir Türk dili kurmak için varlığını or- taya koyan Türkün Gazisi ile Şeh- nameyi yazan Acemin Firdevsi'si, bu bakımdan biribirlerine ne ka dar yaklaşıyorlar. Yalnız aralarında küçük bir se- çi (4) var: Firdevsi Şehnameyi ya- Zandır, Gazi ise onu yapandır! Şu var ki ne olursa olsun, arasından yetiştiği Acem (ulus)una Firdevsi". nin yaptığı yararlık sayılamayacak kadar çoktur. Herkes te bilir ya: Firdevsi Şehnamesinde, Turanla İran arasındaki savaşları anlatır, Bu arada, Türkler için kullandığı en ağır söz şudur: “Zitürkân sinan baht ber geste but,, “Ki pülât gürgin dü tem koşte but,, “Türklerden tali öyle yüz çevir- mişti ki, Pulât Gürkün denilen a- dam bile 200 kişi öldürmüştü., Halbuki, Firdevsi Şehnamesinde Araplar için şöyle der: Zi şiri şütür hordeni susimar, Arap ra becayi resi desti kâr, Ki tahtı keyani kunet ârızu, Tefu bertu ey çarhı gerdun tefu, yıldönümü “Deve südü içen ve kertenkele yi- yen Arap, Kiyanilerin tahtını isti- yor. Yazık sana, ey dönek felek!,, Sonra daha aşağısında: Arap der beyaban melah miho- ret Seki İsfahan abı zah mihoret. “Arap çöllerde çekirge yer. İsfa- öpeği ise, buzlu su içer,, diye Firdevsi'ye: — Araplar için böyle söylemek doğru mu idi? diye sormuşlar, — Onu söyleyen ben Kadisi sava;ında başi ledi... diye karşılık vermis. Ölümünden bin yıl sonra, topra- ğının başına yeryüzünün bütün ül ri gelen adamlarını toplayan büyük Acemozanı, bugünkü dil savaşımız- da bize örnek olmalıdır. Bence Şehnameleri kanile yaz- yecanlı görünüyordu. Hattâ o ka- dar ki sahneye çok yakın olan lo- canın içinde bir Avrupalı gibi açık oturan çok güzel genç kız sanatkâr» larıh bile nazarı dikkatini celp et- mişti. Onlar da gözlerini Füruzan- dan ayırmayorlardı. Füruzanı bu muvaffakıyet sarhoş etmişti. Bakıl- dığını farkediyordu. Konser epey- ce devam ettikten sonra perde ka- pandı. Onları yalnız Füruzan al. kışlamağa cesaret etti. Bu iki kü- Teme elin şıkırtısını o duyan sanat- kârlar perdeyi açtırdılı kitaracı öne doğru rTuzana bürmet ve tazimle eğildi. Perde kapanınca Füruzanm göz- leri karardı. İkisinin arasındaki bu anlaşma genç kızı gizli bir sevinç ve gururla sarsmıştı. Tekrar perde açıldı bir çok hünerler yapıldı fa- kat Füruzan hiç birini görmedi Fena halde sıkıldı, En son tekrar perde açıldığı zaman gözlerine i- nanamıyacağı geldi. Genç sanat kârlar sahnede idiler! Kumral ki- taracı gayet hoş bir kostüm giymiş- ti. Diğer iki arkadaşı çevik, sürük- leyici bir raks havası çalmağa baş- İadılar kumral sanatkâr milli oyun- lardan birini (o oynamağa başladı. Yalnız Füruzan değil bütün seyir- mA Ç adl d Bütün ep eğin yalnız hakikat! Bütün szamet ve ihtişamile esi Kalanı - cinayetleri * aşklar Kus saray hayatı, “kanlı ihülülteri, saray İİ RASPUTİN ve ÇARİÇİ munxzam filminde gösterilmektedir. Baş rollerde üç kard JOHN - LİONEL - ETEL BARRYMORE Bugünkü program ISTANBUL, 18,30 — Fransizca ders, 19 — Konferans, 19,30 — musiki neşriatı, (Ekrem, Ruşen, Cev- det, Kemani Cevdet, Şeref İbrahim Beyler ve Vecihe, Belma Hanmmlar) . 21,20 — Ajı borsa (o haberler 21,30 — Bedriye Rasim hanımın işti- rakile tango ve caz orkestrası. ISTANBUL 1621 1830: Pramazen dere, 19: Konferanı, 19303 Türk musikisi. (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Kemani İbrahim beyler, Vecihe, Balma m haberleri Muyahabe, lik. 20,15: Şuna ders, 20,30 Radyo sahabe, 2140: Orekatra rad- 2315 Plâk 2330 VARŞOVA, 1345. 18; Koman konseri, 18.25: Musahabe, 18387 ani. 1010: Masabnbe. 1915 19,45: Plâk ve musahabı 20201 Murahaba 21: Hafif m — Reklâmlar. 20.20: Plâk. 20,30: Zagvepten seklen opera temsili El yak Tan rin Sanan Dak miki Zi Dana plâkları. Yaylı sazlar kuart berler yesnire, 21,1 ir, 22: Karışık meşriyat. Haberler. 23,30: Berlinden nakil, si 23: Haberler, 23,25: Musahabe, 2340: Ge- VEYANA 507 1840 Filharmenik Şark ile Macaristan arasında munta- zam ve doğru bir posta yapacak olan “BUDAPEŞTE, vapuru 13 Teşrinievvelde limanımıza ge- lecek ve BERUT, HAYFA, YAFA ve İSKEN- DERİYE limanları için eşyali ticariye yükletecek ve avdette KALAS, IBRATL ve BUDAPEŞTE'ye kadar diğer Tuna limanları için eşya kabul edecektir. Ni liyat; aktarmasız olara doğru icra ed iecekitir. Tafsilâi “INTRAİ Beynelmilel N; RAD, müessesesine müracaat. Kutu Han No. 5. Tel: 42173 mış olan Türk, dili içinde bir de- gil, bin Şehname yazabilir. M. SALAHADDIN (1) Budunlar arası — beynelmilel, (2) Ozan — Şair (3) (dizi — satır (4) seçi — fark şalar bile genç ve güzel sanatkârı alkışladılar. Fakat genç adam Fü- ruzana doğru derin bir hayranlık- la eğilerek teşekkür etti. — Konser- den sonra” Füruzan mürebbiyesile odasında henüz soyunmadan ayak- ta ve konuşuyordu. , Allah aşkınıza doğu söleyi- niz vi Parisin Mulen Rujunda böyle bir sanatkâr gördünüz mü? — Doğru söylüyorum. Bundan daha iyi sanatkârlar gördüm. Fa- kat bu kadar güzelini görmedim. — Çok güzel, (hayret edilecek kadar sevimli değil mi? — Füruzancığım, hemen âşık mı oldun? mem ki... Ben onunla gö- rüşmek isteyorum Suzan!.. — Yavrum sen çıldırdın mr?!.. Bu nasıl olur? Sonra bana ne ya- parlar! — Suzancığım. Oh benim sevgi- li Suzancığım... Sen istersen bu 6- lur... Beni onunla görüştür!.. Ben de ne istersen yaparım... —Eğer ( görüştürmezsem ne 6- lur? — Ne mi olur? Eğer onunla gö- rüşmeden giderse - vallahi çıldırı- Görüştükten sonra giderse AMO Adaletin Sesiefi Adalet mevzuu üzerine yazılmış! him bir eseri tenkit eden, ünsi ve mütaleaya değer, takdire olmuş, bir eserdir. Her insanm her şeyden evel hel ve adaletle alâkadar olduğuna (ADALETİN SESLERİ) ni hukukçularımıza değil, okuma her vatansevere tavsiye etmeği W biliriz. Fiyatı 50, Taşraya 65 Kr. Satış yeri: İstanbul - Ankara Cıhan kütüphanesi. İMUAYENEHANE NAKİ Diş tabibi Mehmet Neca Yeni postane karşısındaki mun; hanesini Taksim tramvay durağı şısmda Kamer palasa > nakletmiştir. 1 inci Yeni telefon : 499 630 (324 ZAYİ, — Istanbul Universitesi Fakültesi eözaci şubesinden aldığı tarihli eczacı icazetnamesini zayi #İ diğ: m be Mabınut Mi Yenisini alacağımdan yoktur. Baktrköy icra memurluğundan Madam Saforanın Madam Pine den alacağı olan mebaliğin temini fası zümninda mabcuz ve paraya $i mesine karar verilmiş Yeşilköyde ketiye mahallesinde Yalı soksğmd No. lu ve yeminli üç ehli vukuf fından takdir edilen 284 lira ki günü saat 18'da birinci arttırmasi kılınacaktır. yüzde 75 şi bulun takdirde ihalesi icra ve aksi halde rinisaminin 27 ci günü sant 16 da ci arttırması icra kılmacağından olanların yevm ve saati mezkürda seti, muhammenenin yüzde 7,5 pef” pey akçesinin müstesbiben müracs lemeleri ve daha fazla malümat ve açık bulundurulan şartnamesini mek isteyenlerin her gün 933 “Ül No, ile müracaat edebilecekleri il Junur, (3371 Beyoğlu tapu başmemurluğund Galatada Arapcamii o mahalle Abdülselâh sokağında Şemsettin ni camii arsası evkaf idaresince bil yede 378 liraya Mehmet efendiye le edilmiş ise de mahalli mezk puda kaydı olmadığından senet #nrrufat ahkâmı tatbik edilece, bu mahal hakkında iddiayı denlerin vesaiki tasarrufiyeleri ile 934 tarihine kadar 934 - 7605 No. su tahtında idareye müracantlf beraber giderim! Genç kız, Suzanın boynuna larak onu şiddetle öpmeğe ve varmağa başladı.: — Suzancığım sen de bizim raber gelirsin değil mi? Beni nız bırakmazsın hep beraber 98 dar mes'ut olurduk... Suzan gülüyordu: — Sen ne kadar hayalpe şin meğer Füruzan! Ne zamari dün? Ne zaman âşık oldun, ne man kaçmağa karar verdin #5 çabuk bu İspanya © şatolarını dun? — Beni ayıplayor musun Sul cığım?.. o Ömrümde ilk def#ğil gençle konuşmak isteyorum. P*| niçin çok görüyorsun? İ — Çok görmüyorum yavrucu' Fakat bu iş burada olmaz... Pa olsa idik bundan daha tabii, dan daha kolay ne olurdu? — Ah niçin Pariste değiliğ, zan? Niçin esir gibi yaşıyoru? zancığım Allah aşkına beni siz bırakma! - — Ne yapayım?