Söğahat Mfibaları: 5 Otomobille 9000 kilometro Yalnız bir saatin çalışını görmek için bile Nürenberge ge enler var İşkence aletleri müzesi - kavga eden karı ve kocalara ceza - Nürenberg şarabı Bayrcutli'tan hareket ettikten sonra seksen bir kilometrelik bir asfalt yolu katederek Nürenberg şehrine geldiğimiz zaman, bu şeh- rin bir ay sonra toplanacak olan Milli Sosyalist kongresi için hazır- lanmakta ol. gördük. Nü- zannediliyor. Şehrin en şayanı dik- kat binası, merkezde ve şimdi A- dolf Hitler ismi verilen bir meyda- nım üstünde inşa edilmiş olan bü- yük kilisesidir. Bu kilisenin saati ber gün öğle vakti saat on ikide ça- larken, İmparator Beşinci Şarl'ın heykeli etrafında yedi “elektör,, yani müntehip yandaki delikten çı- karak, imparatorun etrafında üç defa dönerler. Her müntehip Şarl'- mm önünden geçerken bir defa eği- lerek ubudiyet arzeder. Bu manza- rayı gö: mek için her gün saat on ikide Adolf Hitler meydanı sey - yaklarla hıncahınç dolar. Dikkat ettik: beşinci müntehip eğilmedi. Vakarla imparatorun önünden geç- ti gitti, Bu istihfafın kasten mi ya- pıldığını, yoksa saatin makinesin- de bir bozukluktan mı ileri geldi- ğini anlIyamadık. Bir çok seyyah- lar yalnız bu saatin çalmasını gör- mek için Nürenberg'e gelirlermiş. Oradaki seyyah kalabalığını gör - dükten sonra küçük şeylerin bile bi. şehre seyyah celbi noktasından faydalı olacağı hakkında enteresan bir ders aldık. toya doğru yürüdüğünü görünce, biz de bu kalabalığa takıldık. Ka- labalığın bir mark Oo mukabilinde şatonun bazı odalarmı gezmekte olduğumu gördük. Biz de birer mark vererek içeri girdiğimiz za- man buranın Kurunuvüstada kul. lanılan işkence aletleri müzesi ol- duğunu anladık. Her nevi işkence aleti vardı: çivi kakılmış koltuk - İar, göz çıkarmağa mahsus aletler. Dili koparmadan insanın ağzından Nürenberg'den sonra Kitzingen yolu ile Würtzburg şehrine vardık. ze olan sarayı süs ve ihtişam nok. tasından kralların sarayından da- ha mükemmeldi. Yaldızlı salonlar, her renkte ipekli kadife ile düşen- miş odalar. Bir oda o kadâr ihti - şamla süslü idi ki Napoleon Mos- kova seferine giderken buradan geçtiğinde misafir olarak sarayda ikamet ettiği zaman, emsalinin Pa. riste bulunmadığını söylemiş. Ma- malih Napoleon kendisi için daha mütevazı bir yatakodası intihap etmiş Napoleon odası denilen bu — hâlâ olduğu gibi durmakta. ar. Avrupada Würtzburg şehrinin pek azları tarafından malüm olan bir İmususi- yeti de şudur ki şarabı çok iyidir. Fakat bunu Würtzburg'a gidenler. den başka kimse bilmez ve Würtz- burglular da bilinmesini istemezler. Neden bunun gizli kalmasını iste- diklerini sorduk. — Çünkü dediler, bu şaraylar mebzül değildir. Yetiştirdiğimiz şarap ancak bize kâfi gelir. Bumu kendimiz rahat içmek isteriz. Julius Spital denilen ve bir kilise tarafından tesis edilen hastanesi - nin bodrum katında birer kadeh Würzburg şarabı içtikten somra bu ehlikeyif şehir halkına hak verdik. Buranın en meşhur meyhanesi bu kilise hastanesidir. Bir (kilise esinin meyhane işleltiğini ilk defa görüyorduk. Zâhir vak- tile dini ve dünyevi salâhiyetleri şahsında toplayan peskopos fFetva- sını vermiş. Würtzburg Almanyanın en ma- ruf tıp mekteplerinden birinin bu- lunduğu şehirdir. Bu mektebi arar: ken, Röntken sokağından geçtik ki sokağın başında bulunan bir lev - hadan Doktor Röntken'in 1895 se- nesinde bu sokaktaki bir lâboratu- var içinde ziyayı keşfettiğini öğ- rendik. Würtzbug'dan sonra Münih'e gi- decektik. Yola çık. ken, beheme- hal Rothenburg kasabasından geç- memizi tavsiye ettiler. Bu kasaba- nm hususiyeti şu imiş ki, Orinaa. manlardan beri hiç değişmemiş. Bir Alman bunu, şöyle bir ( tabir kulanarak izah etti: — Bürada saatin yelkovanı dur- muştur. Bütün dünya inkılâp yapmakla iftihar ederken, asırlardan beri hiç değişmemiş olmakla öğünen bu Ka. sabaya uğramak için o azacık'ana yoldan ayrılmak lâzımdı. o Fakat bu fırsatı kaçırmak ta istemedik. Burası hakikaten © enteresan yer. değişmemiş olduğunu ilân etmek- le yaşıyor. Filhakika bu şehre var- dığımız zaman sokakların seyyah kalabalığından geçilmez bir hakle olduğunu gördük. Dar sokaklar. So kak ortasında su kuyuları. Hakiki re asan sinema şeridi yap- benziyor. Rothenburg'lular bütün inkılâplara göğüs gererek, asırlar. <a müddet etmeğe başlamış. Dünyanın ber ta- rafından akın halinde seyyah geli- yor. O kadar seyyah geliyor ki, Rothenburg, bu yabancı kalabalık kütlesile temas ede ede değişece- ğinden korkuyor. Filhakika bu kor a Sorduk: > 30 sene muharebelerinde İs- veç askerlerinin yağmasından kur. ürer Yıldönümünü tesit e- ok uzun hâfı sald geçisi YEME SİLE Sorduğumuz suale cevap veren Al. mana: — Fakat, dedik, bu çok eski bir mesele. Hiç düşünmeden cevap verdi: Bayram e DinckelsbühP'lü. cevap almıştık. B kasabadan ayrılıp ta Augsburg yo. İunu tuttuğumuz zaman, herifin ce Bram bizi Fransız mı zannet. AS MU YET CUMARTESİ-15 EYLUL 1934 © | MEMLEKE | Türkiye yüzme birinciliği Bulgaristandasontazyik- | Dün yapılan ler devam edip duruyor Edirneye gelen muhacir kafileleri baş- larından geçen vakaları anlatıyorlar EDİRNE (Milliyet) — Başve - kil İsmet Paşa Hz. Bulgaristandaki müessif hâdiselere taallük eden son beyanatlarını Bulgar gazetele rinin pek çoğu, hemen aynen, yaz dılar. Türkiye Cumhuriyetinin Baş vekiline böyle söylemek düşerdi. Bulgaristan hükümetini ellerine a lan durendiş bir kabine erkânınn ne suretle hareket etmesi lâzım. geleceğini de yakın bir zamanda göreceğiz ve anlayacağız. için hakikati lâzumgelirse, bütün bir cihan kar- şısında - hiddet ve infiale kapıl - maksızın - kemali sükünetle haber vermeliyiz ki Bulgaristanda ekal- liyet hayatı geçiren Türklere kar- şı halk teşekkülleri tarafından re- va görülmekte bulunan fenalık - ların henüz önüne geçilmemiştir. Edirneye gelen muhacir kafileleri bizim bu iddiamızı tevsik etmek - tedir. Razgrat'ın Borazan ve Ak Mehmet köyünden gelen bu biçare aramızı, anl gö- re köylerde, akşam güneşi battık- tan sonra, Türk komşularının dam larına çıkan Bulgarlar bu damla - rın kiremitlerini kaldırmakta, cam larını söküp götürmekte ve kapıla rından başlarını çıkarıp (ne yapı- yorsunuz?) diye seslenen bigünah Türkleri kollarmdan çekerek so - koğa atmakta ve adamakıllı döv - mektedirler. Devlet tarafından gönderilecek tahkikat memurlarına ihtiyarı sü - küt etmelerini ve asla şikâyette bulunmamalarını ve aksi takdirde büsbütün imha edileceklerini söy- liyen bu mütecavizler Ak Meh - met, köyünün camiini kuşatarak namaz kılan halkı birer birer so - padan geçirdikten sonra ayrıca ca min kilimlerinide parça par doğrayıp sokağa atmaktadır: Nizam ve kanun, dost ve arka- daş, insanlık ve komşuluk nedir bilmiyen bu adamlara karşı Bul - gar hükümetinin nasıl bir muame- le yaptığını sormak fıztırarında bulunuyoruz. Zira bu vaka, Bul - gar Dahiliye nazırmın bir hafta evvel Bulgar gazetelerine vâki be yanatından sonra meydana gelmiş tir. Sofyada çıkan (Zarya) gaze- tesi Kırklarelide oturan Yanko Kostantinof isminde bir Bulgarın tarafımızdan tehcir edildiğini yazmış ve Bulgar efkârı umumiye sini, haksız yere, aleyhimize tah - rik etmişti. Hâdiseyi mahallinde tetkik et - mek için Kırklareline gitmiş ve et raflı bir surette yaptığım il ui şu noktalarda toplamıştım: 1 — Yanko Kostantinof Efendi nin Kırklareliden çekilip gitmesi kimse tarafından icbar edilmediği Hankendi nahiyesinin 33 köyü, 9500 nüfusu vardır. Bu nahiyede beş sınıflı bir ilkmektep mevcut 0- lup bu mektepte 150 talebe oku - maktadır. Hankendinin bütün köy- lerinde köy kanunu tatbik edilmek tedir. Epeyce bir zamandanberi bu rada bulunan Nahiye Mü İs- mail Hakkı Bey Hanköyünün iler- lemesi için çok büyük bir gayretle salışmaktadır. İsmail Hakkı Beyin gayretile nahiye © merkezinin bir kaç yerinde yeniden sular çıkarıl- bu zata dokunan bir tarafı görül. 2 — Bu zat evini 310 liraya sat- mış, müşteri bulamadığı tarlasını da şoför Hayri Efendi namında bir zata emanet etmiş, 30-7.934 te pasaportunu yaptırarak altı nüfus ailesile ve eşyasile birlikte Bulga- ristana gitmiştir. Lüzumsuz ve münasebetsiz hâ - diselere mâni olmak isteyen iki ta raf devlet ricalinin bir taraftan Yanko Kostantinof Efendiyi; di » ğer taraftan da - muhtelif şebeke- ler tarafından soyulup sovana çev rildikten sonra - periaşn bir halde hudutlarımıza girmiş olan Musta fa Hacı Hasanof, Hacı Yunus Ha cı Hasanof, Mehmet Müstafof, Ha san Yürük Hüseyinof isim! ta şıyan Razgrat muhacirlerini istic - vap ve istintak edilerek akislerile gönüllerimizi karartmağa başla - mış olan son haber ve hâdiselerin mevsukiyetini meydana çıkarmala rı ve bu müessif hâdiselere kat'i bir netice verdirmeleri pek ziyade şayanı temennidir. Biz, çok iyi biliyoruz ki, Bul - garlar umumiyetle komşularını ta- arile, Bulgarlar, sulhper - ver, sâyü gayreti sever, sıcak kan- h, sabur ve mütehammil, hesaplı, muktesit, mahçup, açık sözlü ve i- yilik sevei lardır, Bunların i- çinde, kapattırılan Türk mektep - leri, gadre uğrayan Türk münev - verleri için Millet meclisi kürsüle rinde, muhtelif gazetelerde heye- canlı nutuklar irat etmiş, değerli makaleler yazmış Vladislav Mari- nof, L. Krapçef, Kosta Lulçef, Petko Likof, Vangel Gözgief, Tlip Sklonkof, Mito Şemof, Vladimir Todorof, İliya Karacof ve saire. gibi birçok değerli Bulgar dostla. , yarıma ikonlar amli ia, brlsyoruz. garlığın belesini lâyikiyle düşünemiyen bir takım sergüzeztçiler tarafından ir tikâp edil bulunan son hâ - diselerden dolayı bu muhterem in sanların derin teessürler duymak- ta bulunduklarına asla şüphemiz yoktur, Orada, günden güne, ağır ve s- kuutılı şeraite düşmekte bulunduk İasını haber aldığımız ve munta - zaman takip etmekte bulunduğu- muz soydaşlarımıza reva görülen itisafım Bulgarları ve Bulgaristanı yakından seven ve tanıyanlar ve bizzat hakiki Bulgarları müşkül vaziyetlere düşürmesine mahal b: rakmamağa çalışmak, yerinde ve zamanında yapılmış iyi bir vazife i tşryoruz. olur kanatini k Mehmet BEHÇET Elâziz - Malatya yolundaşirin bir nahiye uzaktan görünüşü zam Yollarla nahiye merkezine bağ lanmış ve köylerde telefon tesisatı burası çok işlek bir vaziyette idi. Fakat trenin Elâzize gelmesinden sonra Hankendi nahiyesi caki e - hemmiyetini kaybetmiştir. Nahiye ile vilâyet merkezi arasındaki 20 kilometrelik yolun yeniden yapıl - masma haşlanmış ve 3 - 4 kilomet- lik kadar bir kısmı bitirilmiştir. Yolun diğer kısımlarının da biti - rilmesi için çalışılmaktadır. Han - köyünün evleri ve yapılış tarzı, 80- kakları gayet muntazamdır. Hankö yünün çok münbit olan arazisin - den arpa, buğday, vesaire gibi mü- Hes hububat yetiştirilmekte - e > me bu yüzme yarışlarında istller, bullular 115 puuanla birinciliği | Kocaelililer 87 puvanla ikinciliği kazan — — — mmm - leş p de Ame (Başı 1 inci sahilede) netayiç şunlardır: 100 metre: Istanbuldan Orhan 1, 7/6 ile birinci, Kocaeli Sıtkı ikinci, Ban- dırma Şakir üçüncü. 100 metre hanımlar: o İstanbuldan Leylâ hanım, İ, 44/8 ile birinci, Ko- saclinden Muzaffer hanım ikinci. 100 metre srt üstü: İstanbuldan Agâh birinci, 6, - 25/8, Kocaelinden Ali aHydar ikinci, Bandırmadan Şa. |. birincisi, Kococli 87 povanlai mil üçüncü. dan sonra İzmir 42 povao Gİ Sin; 100 metre kurbağalama: Kocas: | Bandırma 37 povanla dördü a hi r Ç >) i i Ğ vi ai ta & 2 e ! , İ ig 2 i * pri | Le ) iy : ar 774 > Deniz birinciliklerine iştirâk eden Kocaeliler Tinden Yusuf birinci 3. 13/4 — Yeni Türkiye rekoru —, Istanbuldan İzzet ikinci, İzmirden Cevat üçüncü. 200 metre serbest: İstanbuldan Halil birinci 2, 405, Kocaeliden Is- mail ikinci, İzmirden Rasim üçüncü. 400 metre serbesti İstanbuldan Ha» Hil birinci 6, 2/2 Kocaeliden İsmail ikinci, İzmirden Rasim üçüncü. 4200 bayrak: Istanbulun Suat, Cihat, Orban, Halil takımı 11.33 bi- rinci, Koeneli ikinci, Bandırma üçün Deniz birinciliklerine iştirâk eden İzmirliler 1500 metre serbest İs an birinci, 23, 39-2, yeni koru, Bandırmadan Mehmel mirden Ekrem üçüncü, 100x200x100. bayrak £ İsmail, Yusuf, Haydar taks 5582. —, İstanbul ikinci, İSİ” Yüzme müsabakalarının yeti şudur : Istanbul 115 povanla Tür kura beş povanla beşinci olmst ,/ Atlama müsabakaları ; AVİS bakalarında Tramplon atlayıf” tanbuldan Fahri 110 povanl in Hanımlardan : İstanbulda” İ * mi zel Nefo birinci, Kocaeliden” $ E,, İlmin, Asi Kuleden atlamakta: | İst be Behçet 63 puvanla birinci, o Et Bu müsabakalarda da Jataf” | Miz ciliği kazanmıştır. Ni kb Deniz birinciliklerine i stirâk eden Bandırmalılar gf talya ve Küçük itilâi, dar beklemek lâzım geldiği kanaa- tini izhar in teşebbüsleri ile Küçük lülâf devletleri arasın- da bir yaklaşma tesis etmenin en müsait bir zaman olduğu tahmin e- dilmektedir. Salâhiyettar siyasi mahafilden alınan malümata nazaran M. Ti | tulesconun Roma seyahati, Yugos- | lavyanın bu işe müzaheretinden | sonra resmen ilân edilecektir. M. Titulesconun M, Mussolini ile mülâkatı, bizzat M. Barthou tarafından hazırlanmıştır. CENEVE, 14 (Milliyet) — K talya ile Küçük Itilâf arasındaki münasebetlerin düzeltilmesi için M. Benesle Baron Aloizi arasında bususi müzakereler yapılmakta - dır. İtalya, Küçük itilâfla anlaş- M. Albizi ve M. R — eli sini de etraflı bir şekilde mektedir. İtalya parlâmentol8”, l feransına gitmeye€" VENEDİK, 14. A.A-7, lav matbuatının son Italya hakkında ittihaz y tı hareket sebebiyle B* — ZE. - toplanacak olan Benfevensım işteki Italyan heyeti ran dik'de iken seyahatini mir almıştır. .. im! Göz Heki? 4) » Dr. Süleyman ş “,İ Birinci snaf mülga, (Bâbeli). Ankara cadd€*” gi” DERE FEZFEE FİĞLEL