Tramvay mükâle- melerinden... müntehap parçalar... , Seçilmiş güzel parçalar yalnız şi- irde, edebi eserler de olmaz ya!. Size tramvayda zaptedilmiş ba- “ parçalar nakledeceği Bir şişman,yağlı, terli,kalın,kırmı- 2 ve sarışın adam.Şivesine nazaran Hitlerin sevmediği bir ırktan Tramvayda çift oturaklı yerlerden birine oturmuş. Yanında ufak bir boşluk kalmış. o Orayada büyük bir kese kâğıdı koymuş. İçinde ah- lat dolu, Tramvay kalabalık. Bir ihtiyarca Yam içeriye giriyor. Boş yer yok. alnız bu şişman herifin yanında, a kâğıdının durduğu yer mün- Yaşlı hanım oraya yaklaşıyor... kalın ve yağlı yolca aldırmıyor. Hanım oturacak ancak ucu na ilişiyor ve gözlüğünü, yan yan şişman herife bir neyzen atıyor. Herif te ona o şekil de bakiyor. Nihayet hanım dayana- Muyor: — Şu kâğıdı kaldırsamıza.. — Sana söylüyorum,'efendi! Şu e kaldır. — Kaldırmazsam ne olur?. — Ne olacak. Kaldırır yere ata- rum... Kepazelik olur. — Seğamadın mi2. 5 — Bu lâfı sen mi söylüyorsun. Buçuk herif... Arabadakiler gülerler.. Hanım devam eder... ğ — Bir kese kâğıdını nazik dizle- in üstüne alamıyor musun?.. Herif köğedi alır, paflar, başım | tarafa sallar ve: — Neyse, Kadın olmasan ben bi- lirim ne ? — Hadi hadi. Madrabaz herif. Tramvay madrabazı, Ihtikâr herif. — Neden ihtikâr olayım. — Neden olacak bir kişilik bilet- le bir buçuk kişilik yer tutuyorsun... yaz Ya senin. gibi sıska mı ola- — Sus! Mendebur. Ben sıska i- ba er Şöyle Toplan baky. Şişman herif hanımın hücumu üzerine biraz afalladı. İçinden bir şeyler söylüyor.. Hanım da devam ediyor. — Ne söyleniyorsun hâlâ... G: fon herif, Hem bozuk nala. Bir z Yanında bir ufak çocuk... Üç ya- Şında. Bir yaşlı adam... Beyaz sa- kallı. Kuru ve asabi, yer arıyor, Bulamıyor. Dudunun yanındaki ço- Suğun oturduğu yere (o geliyor ve Mmadama: — Madam çocuğu kucağına al a biraz oturayım.. diyor. misin söyliyen? Madam ağ- açıyor. Kosköcanml Kanaoayıla yer Bulamadın da damla kadar çocuğa öz ari uğ >— Madam yer yok. Çocu- ğu aş alever... Karar — Ka sen ne biçim — erkeksin! karıya böyle kaba lâf edilir? Her- İtaler harılara kendi yerlerini ve- Pirler, Efendim sen gelmişsin, çocu" Es kaldırayım diyorsun. Bu sıcak- “ nereye , aa yer oran BR ilen ark Yaz Koyacak yer balamıyorsan emanelçi Sultanaya bırak, yahut ği yere iade et!. Biletçi de işe karışır: — Madam, çocuğu kacağına al! — Alamam. Ben kucağıma al- — Öyle ise bilet al. e kadarcık çocuğa bilet a- baş getme ya çocuğu kaldır, ya- 5, Hep erkekler kurt gibi üstü- 2 Beloorsunuz... Sizde hiç sıkıl- si; poktar? Benim gibi bir çelim- Ya... va söadakiler güldüler. Karı de- Mo bir şey gördünüz. Harum göbek atıyor?. ve 2, -vada çocuk akırdı, ağzından burnundan bazı tabii ifrazat du- Gözün üstüne fıkırdı.. Karı kızdı, Sağığu dördü. Çocuk zırlamaya din el un de artık dayanama- FELEK MAARİFTE Memuriyete geçen Mezun gençler Tıp fakültesi mezunları için bir teşebbüs yapıldı Barem kanunu mucibince yük- sek mektepten mezun olan gençler memuriyete tayin edildikleri va- kit ilk maaş olarak 3 bin kuruş al. maldadırlar. Fakat yüksek mek- müddeti muhtelif. üç senelik tahsil teş- kil etmektedir. Tıp Fakültesi 6 se- ne olduğundan, doktor çıkan genç- lere verilecek ilk maaşin 35 ira ol- ması için sıhhıye vekâletine bir mü racat yapılmıştır. Vekâlet genç dok- torlara, uzun ve yorucu bir tahsil devresi geçirdiklerinden, 35 lira asli maaş alabilmeleri için kanuni teşebbüsatta bulunulacağını vadet- miştir. Bu haber fakülteden yeni çıkan doktorları sevindirmiştir. Kıdem alacak muallimler Orta tedrisat muallimlerinden bu sene kıdem alâcak muallimlerin listesi yapılmıştır. Bu sene 250 ka- dar lise muallimi bir derece terfi etmektedir. Muallimler eylül maaş- larını zamlarile beraber alacaklar- ir, Terfi eden muallimlerin isimle- ri (30) ağustosta ilân edilecektir. POLISTE Dolandırıcı Cevdet ve Şeref efendi isminde iki arkadaş Cihangir taraflarından geçerlerken yanlarma Tarık efen. di isminde birisi | yanaşmış, ah baplık ederek kazançli işler gös- termiş ve her ikisinden yetmiş li- ra dolandırmıştır. Çeşme başında kavga Küçükpazarda Sırvanlı çeşme sokağında oturan Fatma hanım su alırken Servet ve Sultan ha- nımlarla kavga etmiş, son iki ka- dın Fatma hanımı dövmüşlerdir. Hırsız Cibalide fabrika © arkasındaki karpuz sergisinde yatan Mustafa- nın yanına gelen (seyyar satıcı Emin , Mustafann 6 lirasını çal- mıştır. Bu nasıl kiracı? Bakırköyünde Bahçe (çıkma. zında oturan Fatma hanımın iki ceketi ile 4 lirasmı çalan kiracısı Neşet hanım yakalanmıştır. Avrupa ekspresi geçikli Her sabah saat 7,50 de Sirke. ciye gelmekte olan Avrupa eks. presi dün sekiz saaf (o teehhürle 16,15 te gelmiştir. Bu teehhürün sebebi Yugoslay- yada yağan yağmurların şiddet - li feyezanları mucip olmasıdır. Hava raporu Sıfır derecei hararete ve deniz seviyesine indirilmiş (barometre bu sabah; Saat 7 de 756, 14 te 757. Dere- eci hararet 7 de 20,14 te22.A. recci | hararet 26, asgari termiştir, ir yıldızdan esmiştir. Sü- rati saniyede 12 metreye çıkmış- tr. Dün yağan yağmurum mikta- rı 0,5 milimetredir. (İş Bankasından alman cetveldir) 16 Ağustos 934 AKŞAM FİYATLARI e TAHVİLAT Jetikrazı dahili 9480 $ Makten 5 1953 Ergani o 9625 z Vaitüek” rizer rar . 1 7 » NN aw ” m zi MM “ ESHAM Roj kuponuz 250 Telefon 10,80 1850 12,10 400 çe Anadolu Hi yn 1.55 ŞiraHiyriye © 1528 $ ağek mecra (| 320 ÇEK FİYATLARI e pi ai > 19,13,)4 x 7, Nüyerk BS Mind 281 Mülane 32818$ Berlin 203,40 Çenavre © AMİ area © azn sina Budapetya 25 Brüksel Merke 308123 Amaterdam — LIZZI $ Bükreş Salya 862430 $ Viyana NUKUT (Satış) Karaş Kuruş 20 F. Franz 160 $ 20 Llarişre 868 Dolar Lite 1 Pezeta ıs 21 Kur. Çek. o 106$ 1 Mark © 1 Şile, Av, 22 1 Zeloti 20,50 1 İsterlim 63) 20 Ley » 20 Liret 214 $ 20 Diner Li 20 Lora 2841 Cermosiç —— 20 F. Bekika 3S Aim 2. 20 Draheni “ i Mecidiye 3312 3 Flerin s Kaaknot MILLIYET CUMARTESİ AGUSTOS 1954 Macar gazetecileri gittiler İki gündenberi şehrimizde bulu- nan dost ve kardeş millet Macar gazetecileri şerefine dün Istanbul matbuat cemiyeti tarafından Flor. yada bir öğle yemeği ziyafeti veril miştir. Ziyafetten evvel misafir gazete- cilere İstanbulun görülmeğe değer yerlerini göstemek için denizden gidiş ve geliş bir proğram hazır. lanmıştı. İstanbul liman şirketi de | misafirler için “İş,, motörünü tah- sis etmişti, Dün sabah “Iş,, motörü misafir. leri Galata rrhtımından alarak Ha- içte ve Boğaziçinde bir cevelân yaptıktan sona Floryaya gitmiş- tir. Floryada misafirler karaya çıka-| rak ufak bir gezinti yapmışlar ve etrafı gezdikten sonra büyük otele gelmişlerdir. Misafirler İstanbul matbuat ce- miyeti idare heyeti âzası tarafın. dan kasşılanarak büyük ziyafet masasına davet edilmişlerdir. İki saat kadar devam eden öğle yemeği ziyafeti çok samimi olmuş ve Türk, Macar gazetecileri şarkı- lar söylemişler ve dost iki millet şerefine kadehlerini kaldırmışlar. dır. Ziyafetin sonuna doğru Türk gazetecileri namma Neşet Halil Bey bir nutuk irat ederek Macar gazetecilerini selâmlamış ve dost iki millet arasındaki yakmlıklar - dan bahsetmiş ve yeni. Türkiye hakkında izahat vererek alkışlar arasında mutkunu bitirmiştir, Macar gazetecileri namına Dr. A .Kun bu nutukla cevap vererek ezcümle demiştir ki: — Asri Türkiyenin büyük dahi. si Mustafa Kemal Hazretlerinin rehberliği ile dünyanm er ileri mil İetlerinden biri olan Tükk“rnilletini ye onların aziz gazetecileşini se- lâmlarım. Üç gündenberi bize gös- terdiğiniz hüsnü kabulden dolayı nasıl teşekkür edeceğimizi bilemi- yoruz. Türk ve Macar iki kardeş ve dost millet her zaman daima bir arada bulunacaktır. , Pek çok alkışlanan bu nutuktan sonra; misafirler İş motörüne bine —ğ—m—m—— Büyük fotoğrafi de İzmit'te açılacak - alacağ şekli rek Floryadan ayrılmışlar ve neş€- li bir gezintiden sonra rıhtıma gel- mişlerdir. , Dost millet gazetecileri dün ak- sam İimanımızdan hareket eden | Burgaz vapurile Vana yolu üze- rinden memleketlerine dönmüşler. | dir. Misafir gazetecilerden Az Est mubharriri M. Garami ve arkadaşlar rı üç gün devam eden İstanbul se- yahati hakkında muharrhimize de- miştir ki: — İstanbulda kaldığımız üç gün zarfında müzeleri, Yalovayı ve Ha- liç ile Boğaziçinde görülmeğe de- ğer bütün yerleri gezdik ve gör- dük. Müzelerde gördüğümüz şeyler eski Türkiye hakkında bizde tam bir intiba bıraktı. Fakat İstanbul. da gördüğümüz hakikat müzelerde ki seylerin yani eskiliğin tam bir tarihi vesika olduğunu gösterdi. Çönkü İstanbulda; bilhassa Yalo. vada gördüğümüz şeyler gayet sa- mimi olarak söyliyeyim bizi şaşırt. tı. Asyada, Avıupanın en müterak. ki memleketlerinde bile görülmesi biraz da muhal olan en asri tesisa tı gördük. Bilbassa Yalovadaki te. sisat bizi hayretler içinde bıraktı. Macaristandan itibaren bir kaç memleket gezerek Türkiyeye gel dik. Fakat bu geçtiğimiz yerlerde meselâ Pastörize edilmiş sütü, aş falt yolu, güzelliği ve asii tesisatı yalnız Türkiyede gördük. Çok bü- yük bir sevinçle dost ve kardeş Tür kiyeden ayrılıyoruz.,, Fransız gazetecileri geldiler Şehrimize geleceğini yazdığı. mız Petit Parisien ve Exelsior ga- zeteleri sahibi Madam Dupuy ve Fransız gazetecilerinden bir grup dün sabah Patris Il. vapurile şeh- rimize gelmiştir. Madam Dupuy dün şehirde ge zintiler yapmıştır. Kendisile görü şen gazetecilere Türkiyeye uzun müddet evvel bir defa geldiğini ve bu defaki ziyaretinde bilhassa i Türkiyeyi görmek istediğini niştir, yeni kâğit fabrikasının ilerde Keyif ve zehir Profesör Mazhar Osman Bey yeni neşrettiği eserden bir nüshasını da her zamanki gibi bana ermek lütfunda Fiili e Ustadın bu son eseri gazetelerde hergün tesadüf ettiğimiz bir hava- disin içtimai bünyemize kadar u- zanan tahribatına temas ediyor. Mazhar Osman bey alkol, eroin ve kokain düşkünlerinin âkubetleri- ni, buhranlarım anlatan bu eserin- de bu keyif verici zehirlerin yalnız fertleri değil, nesilleri ve bütün bir içtimai bünyeyi nasıl tahrip ettiği. ni açık, kat'i bir. lisanla izah edi- yor. Filhakika keyif verici zehirlerin tahribatı ruhiyat ölimlerini bunal- tacak, adliye . erkânını şaşırtacak ve zabıta memurlarını çıldırtacak kadar sahasını genişletmiştir. irsi hastalıklar, marazi cinayet- ler, gayritabii meyil ve arzular hep bu keyif vi ici zehirli maddelerden doğuyor. Dünyanın beynelmilel #abtıası, ve beynelmilel tıp âlemi ve hattâ siyasi komisyonlar, cemi- yetler hep bu zehirli o maddelerle mücadele ettikieri halde bu salgın iptilânın önüne müşkülâtla geçili. yor. Hergün gazetelerde gördüğümüz kaçakçılık haberleri zabıtanın sık sık gözüne çarpan marazi cinayet ler ve doktorların daima teşhis koydukları sinir akıl afetzedeleri bunu ispat ediyor — ve anlaşılıyor ki bız iptilâ, esefle yazıyorum, yaşlı sınıftan ziyade genç bünyelerde te- sadüf ediliyor. | Buna karşı talim heyetlerini, hal- kevlerini ve bütün doktor ve müte- | fekkirlerimizi seferber etmemiz lâ- zım, Burhan CAHİT BELEDİYEDE Fazlatelefon Istanbulda üç gün kaldıktan sonra pek | Paraları memnun ayrıldıklarını söylediler Füze Hasekide de bir pavyon inşasına çalışılacak Telefon şirketinin iade edece- ği fazla paranm belediye namına irat kaydedilerek bununla bir has- tane pavyonu yapılacağı malüm- dur. Belediyenin bu parayi Merkez bankasından alabilmesi için vekâ- letin emri bekleniyor. Nafia vekâleti, telefon abone- lerinin haklarını belediyeye teber- rü etmeleri için 10 ağustosa ka- dar müddet vermişti. Bu müddet bitmiştir. Henüz daha müracaat etmiyerek hisselerini belediyeye teberrü etmiyen abonelerin hisse- leri hakkında nasıl bir karar veril- mesi lâzım geleceği vekâletçe ve- rilecek karardan sonra anlaşıla- caktır. Bu para ile evvelce yalnız Cer- rahpaşa hastanesinde bir pavyon yaptırılması dü: buki vekâletten gelen Haseki o hastanesine de ye: pavyon ilâve edilmesi bildirilmiş- tir. Telefon paralarile iki pavyon birden inşa etmek kabil olmadı- ğına göre, ikinci pavyonun inşası için tramvay şirketinin bilet fark- larından iade edeceği paradan bir kısmının belediyeye terki beklen- mektedir. Kırım harbinde Ölenler için Dün Feriköy mezarlığında merasim yapıldı Kırım harbinde ölen Fransız askerlerinin hatırasını anmak için üç rubu asırdanberi yapılmakta olan merasim dün de, Feriköy me- zarlığında tekrar edilmiştir. Merasime, Fransız ateşemili - teri miralay Comte de Courson de la Villeneuve riyaset etmiştir. Türk ordusu namına miralay Kemal ve bahriye müzesi müdü - rü Cezmi Beylerle, Fransız cene - ral konsolosu Mösyö Dubois, Bre- zilya ceneral konsolosu, İtalya a - teşemiliteri kumandan Mannerini , ateşenaval Ferrero , Fransız kolo- nisinden birçok zevat hazır bulunA muştur. . Miralay de Courson kısa bir nutuk irat ederek Türk o Fransız- İngiliz milletlerinin silâh arkadaş- lığı sayesinde zaferle neticelenen Kırım harbinden (bahsetmiş, ve bu harpte ölen askerlerin hatıra - sı hürmetle anmıştır . Bundan sonra hazır bulunan - lar Kırım harbinde ölen askerler için rekzedilmiş olan abide önün- de hürmetle eğilmişlerdir. Bugün saat 10 da Kırım har binde ölen İtalyan askerleri için ayni merasim yapılacaktır. Kerestelerin altında kaçak sıgara İsmail ef. isminde birisi ev- velki gün kereste yüklü bir mo- törle Silâhtarağadan Azapkapı is- kelesine gelmiş ve motör iskeleye 7“ izelede İsmail © efendinin a- damları motördeki keresteleri bo- Şaltırken polisler şüphelenmişler, arama yapmışlardır. : Bu aramada kerestelerin altın- da yedi yüz paket sigara ve kâğıt- lar saklı olduğu görülmüştür. Si- garalarla kâğıtlar müsadere edil- miş, motörcü İmail ef. yakalanıp evrakile birlikte dokuzuncu ihti- sas mahkemesine verilmiştir. —— Dünya kahve sarfiyatı Dün ka m siye beketisi 1083 aki kahve sarfiya- tı 24 milyon 500 bin çuvaldır. Bu miktarın 12 milyon çuvalı Birle- Amerika hükümetleri dahilin- de sarfedilmiştir. Avrupanın kahve da 11 milyon çuvalı dır. Brezilyada o kahve istihsalâtı, dünyanin kahve sarfiyatından pek fazladır. (di Brezilya kahve trüstü, kahve faatlarını düşürmemek için bermu- tat kahve yakmıştı. Bu senenin sarfiyatı bulmakta ilk altı ayımda 3 milyon 225 bin | çuval kahve denize dökülmek su- retile imha edilmiştir. Dil kurultayı İkinci Dil kurultayı bugün Dol. le açılıyor. Bu kurultay milli varlığımızı, milli benliğimi » #i lanımak ve cihana tanıtmak i- çin atılan en büyük adımlardan biridir. Dü yolunda başlanan bu inkilâp, memlekette saltanatın i- gası, cumhuriyetin ilânı kadar müh himdir. Çünkü onlar kadar bizi bir yeniliğe kavuşturacaktır. Yeni Türk dili ne olacak? Dil inkilâbım adım adım takip eden- ler bunun cevabını pekâlâ verebi- ürler. Fakat kulaktan dolma ma- lümatla hareket edip yeniden hiç bir şey öğrenme (kabiliyetinde olmıyanlar için yeni İğrkçe bir nes vi Çağataycadır. Yeni bir dildir. Çince ve Japonca gibi bir seydir. Hayır, yeni türkçe, | sokakta kahvede, köyde kasabada, şehir - de konuştuğumuz dildir. Ve bu konuşulan dili yazıda da kullan mak lâzımdır. Nasıl bugün ko - nuşurken “Benaberin'imdi,, demi- yorsak yazarken de bunları kul - lanmamak mecburiyetindeyiz Yazdığımızı halka anlatmak, onu iyice kulağına #okmak için, muhakkak, halkın anlayabilece - ği şekilde yazmalıyız. Hiristiyanlık âleminde büyük bir inkilâp yapan meşkur Luther bile İneili tercüme edeceği zcman, yeni mezhebini halk içinde adam akıllı yaymak için günlerce, hafta- larca halkın toplandığı yerlerde dolaşmış onların nasıl konuştuk- larını tetkik etmiş ve ondan son- ra tercümerini yapmıştır. Bunun için yazıcıtarımıza düşen Büyük bir vazife vardır. Çünkü da'ma halkçı prensiplere dayanan Türk cumhuriyeti dil işlerinde de hal- ha yüzünü çevirmiş ve onun dili- ni hâkim yapmıştır. Hiç şüphesiz Türkçemiz bu 80 seneler zarfında mühim bir temiz- liğe | uğramıştır. Bunda yeni harflerin kabulü (O büyük bir ro! oynamıştır. Ve oynamaktadır. Es- ki dilde hâkim olan Arapça ve Acemce kelimeler, onların yazı- hış tarzlarının değişmesile orta. dan kısmen kalkmış ve hudut ha- ricine hicret etmiştir. Bugünkü il “Sülâsi mücerret, i tanımc dığı için bundan çıkan birçok ke- limeleri tabiatile bilemez. Ayni kökten gelen kelimelerde bazan “Vav,, in ”Te,, yerine kullanılabi- leceğine akıl erdiremez. İşte bu » nun içindir ki böyle kelimeler yo!: olmuştur. Bununla beraber, türkçemizde karşılıkları bulanan birçok yaban cı kelimeler henüz bazı yazıcıla- nmızın kalemlerinde kâlmiğfir. İç te dil inkilâbından maksat bun - ları ortadan kaldırmaktır. Ve bu hareketi yaparken de halkın ; hiç duymadığı , işitmediği kelime'eri kullanmamaktır . BD inkilâbınin gayesi yeni bir dil kurmak değil, belki | türkçe dil kurmaktır. Ve Gu işi de müm- kün olduğu kadar süratle fakat hazmede ede yapmaktadır. Millet'nin dediği gibi bir mil- letin dili, her bir ağacı bir kelime olan büyük ormanlara | benzer, Bunların birden tanzimi, birden budanması çok güçtür. Bu hare « kete ufak ufak © parçalarından başlamalı ve kısmi pâtklar vücu- da getirilmelidir. Dil inkılâbımız da böyle oluyor. Dilimizi baştan başa değiştirmiyoruz. Yalnız kars şılıkları türkçede bulunan kelime- mış birçok kelimeler sayabiliriz. Bu kelimeler hiç şüphesiz gün geçtikçe fazlalaşacak ve biz de hakiki tlrkçe ile konuşarak eski < lerin sırf bir züppelik olmak üze - re kullandıkları yabancı kelime - lerden kurtulacağız. Bundan dolayı Dü Kurultayı - rı büyük — bir saygı ve sevgi ile harşılıyor ve Bu hayerli gönü kufi lula; z ei Mümtaz FAİK 200 İngiliz Seyyahı geliyor 23 ağustosta, İngilterenin Ox- ford üniversitesi profesör ve tale- besinden, Lortlar kamarası aza - sından mürekkep iki yüz kişilik bir seyyah kafilesi le şehrimize gelecektir. İngilterenin mütefekkir sını» fına mensup olan bu seyyahlar Hellenic Tavellers Club azasım- dandırlar,