© ——— l ———, mel Gandi'nin orucu |Deniz üstünde düğün.. 4 P p : ğ $ ğ ; ğ # ii Vi e 5 ği Be ai 0 ATİ ler SE öylemi Meşhur Hintli, her nedense, ge- ne öfkelenmiş olacak. Hindistan” dan gelen yeni bir | telgraf kaberi bugünlerde tekrar oruca başladığı- nı bildiriyor: Ağustosun sekizinci günü sabahleyin saat altıda süt ve meyva suyu içerek bir hafta oruç tutmak üzere yatağına yatmış. Gandi'nin oruç (o tutması haberi ilk defasında ehemmiyetli olmuştu. Memleketinin istiklâli o uğurunda günlerce aç kalmağa istiyerek razı olan ve bu suretle ( dünyaya karşı bir nevi protesto çeken bu adamın katlandığı ıstırap o vakit herkese tesir etmişti. Fakat oruç haberleri sık bözülya tekerrür ettikçe artık her- kesi güldürmeğe başladı. Gandi'- nin orucu ehemmiyetini o derece © kaybetti ki, bu seferki telgraf tek- rar oruca sebep olan öfkenin sebe- bini bile yazmağa lüzum görmemiş- Zaten sık sık haberini aldığımız bu oruçlardan Hindistanda bir de- öişiklik olduğunu şimdiye kadar 'duyamadık. Gandi ne kadar oruç tutsa, onun sevmediği ve Hindis- tandan çıkarmak istediği a rm her sabah yedikleri roz biften ve ya Jambonlu yumur- tadan daha az yediklerini de şimdiye kadar hiç kimse bildirme- di li. Böyle olduğu halde ns Hint- li acaba niçin * ef an Oruç tutukla acaba ne umuyor Vakıa oruç tutmak, yabut perhiz tutmak Hindistandan başka mem- İeketlerde de vardır. Fakat o baş- ka memleketlerde oruçtan yahut perhizden bu dünyada bir menfaat beklenemez. Bazıları, insanm nef- sinde bulunduğu iddia edilen fe- nalığın cezasım bu dünyada kendi- kendine çekerek ahrete temiz he- #mpla gitmek için perhiz tutarlar. Bazıları da sırf Tanrıya kulluk et- mek için oruç tutarlar. Halbuki, işittiğimize göre, Hintli Gandi oruç tutmakla bu dünyada pek büyük bir menfaat umuyor. Bu vasıtayla memleketinin istiklâlini kurtaracağını söylüyor. Bundan dolayıdır ki onun oruçları yahudi orucundan bile uzun sürüyor. Oruç tutmakla Hindistanın isüklâli na- sıl kurtarılacağını anlayabilmek k çin biraz Hindistanm it dan bahsetmek lâzsndir. Hintlilerin itikatlarma göre, in- sanm ruhu Tanrıdan, bedeni ise ce- hennemden çıkmıştır. Beden ruh- tan üstün çıkarsa insan büsbütün cehennemlik olurmuş. Onun için bu dünyada daima ruhu": bedenden üs Yün tutmağa çalışmak lâzımdır. Bu na da en iyi çare bedeni daima €ez- mektir, İnsan o bedenini ne kadar körletir, meselâ açlıkla onu ne ka- dar ziyade (o dermansız bırakırsa, ruhu o kadar ziyade üste çıkar ve Tanrıya o kadar ziyade yaklaşır. Tanrıya yaklaşıfica da tabii artık her istediğini yapabilir, İşte, Gandi'nin sık sık oruç tut- maktan umduğu şey de, böylece Tanrıya gittikçe daha ziyade yak- leşmek ve en sonunda kazanacağı « büyük kuvvetle, sevmediği adam- ları Hindistandan çıkarmaktır. Bizim şimdiki Avrupalı ve spor- cu zihniyetimiz kuvvetin bazular da ve onlarla kullanılan toplarda, tüfeklerde, zırhlı gemilerde, çelik- ten tayyarelerde olduğuna inanır. Onun için H'ndistanm oruçla insa- na kuvvet gelebileceği itikadı bizi şimdi ancak güldürür. Fakat bu iti- kat eski insanlara ve, fikir itibari- le eski insanlardan farklı olmıyan Hintlilere pek tabii olarak gelmiş- Üçüncü gün daireye gitti ve mü- fettişle konuştu. Her şeyi inkâr €- Ne Hele en büyük iftira Yeter Haladan geliyordu. Halbuki o ka- dın uzakte oturduğu için en önce © alırmış. 8 teşrinisanide otuz dört lira altmış kuruş 14 Martta otuz dört lira yetmiş kuruş, 21 mayısta akşam üzeri otuz dört lira yetmiş kuruş kendi elile teslim etmiş ve yıllarca böyle imiş. Maliye Müfettişi hükümetin bir odasında yatıyordu. Ertesi sabah henüz uyandığı va. kit jandarma haber verdi: “mla bir ka- dm yızli konuşacak ları varmış. — Al içeriye. İçeriye Zaptiye o Ahmetle uzun boylu, kemikli, burnunda ve çene- sinde birer veşil dövme yeri görü- nen yaşlıca bir kadın girdi. Milliyet'in romanı: 50 Vapurda düğün! İşte bir yenilik daha. Kafesli pencerelerin ardın. da ve dört çavut (1) un içinde ya- pılan o eski düğünler çoktan unutul muştu. Son yıllarda o düğünlerin yüzde doksanı otellerde yapılıyor- du. Şimdi ise ilk defa olarak deniz üstünde bir düğün yapıldığını işi- diyoruz, Bana anlattıkları © gibi yazıyo- ram; — “Şirketihayriyenin 66 sayılı vapuru içten dıştan bayraklar ve fenerlerle donatılmıştı. Saat 18 de çağrılanlar birer birer Kadıköy iskeseinde bekliyen vapu- ra girmeğe başladılar. ok gi len vapur, İstanbüla ai sak çe isa gağrılanla- bindiler buradan vapura akmaz yapılan bu düğünün bir yeniliği de gelin hanım gibi genç kocanın da tepeden tırnağa ak ru- ba (2)lar giyinmüş olması idi. Vapur, sular hararırken Boğaza doğra açıldı. Rameli kıyısını kolle- yarak Tarabyaya kadar geldi. Dü- #üncüler burada © karaya çıktılar. Otellerin birinde güle oymya ye- meklerini yediler. Ay parıltısı ile her yan ışık içinde okalan deniz, tatlı şıpırtılarile sanki dile gelmi. yeni evlileri kutlaluyor gibi idi. Yemekler yendikten sonra vdpur iskeleden ayrıldı.. Ver elini yukarı boğaz.. Saz bir yanda.. Oyan çalgısı bir yanda. Çfitler durmadan ortada dönerler. Sıcak © bir temmuz ge- cesinde denizin canverici kokusunu koklayarak öyte tatlı saatler geçiril di ki anlatılamaz!..,, Kendi kendime, düşünüyorum: — İşte bir düğün ki baştan başa genlik. Durmadan yer o değiştiriyoruz. Istanbuldan vapura bin, geç Büyü- kadaya.. Orada biraz kalıp dümeni Marmaraya doğra kır. Bundan iyi balayı gezmesi olur mu? Bu geçim zorluğunda düğünle balayı gezme- sini birarada yapabilmek de hani az kazançlı işlerden sayılmaz. M.SALAHATTIN (1) Çavut — duvar, (2) Ruba — ek bise, tir. Herkes bilir ki bir evde büyük bir keder olunca, & meselâ sevgili bir varlık eksilince, geriye kalanla- rın hepsinde günlerce ( yemek ye- seeğe ith bayboler. Bütün dv hel kı farkında olmadan oruç tutar. Bunun gibi | bütün bir memlekete şümil olan pek büyük felâketlerde, meselâ Hindistanda hiç te eksik ol- mıyan büyük salgın hastalıkla; halk kederden yemek yemeği hatı- rma getirmez. Günlerce farkında olmadan oruç tutar, Tanrıya yalva- Tir. Son salgın hastalığın, yahut bü- yük felâket başka bir şey ise onun vakti tamam olur. İnsanlar sevinir- ler. Bu iyliği de kendilerinin oruç tutmuş olmalarından dua etmiş ol- #aalirmdan ileti geldiğini sanırlar. Bü kuruntuyu hakikat diye alarak, felâket tekrar gelirse, bu sefer bile bile oruç tutarlar ve bununla felâ- ket günlerini tekrar savacaklarına inarurlar, Gandi'nin de buna inanmasına tabii karışmayız. Fakat böyle gün- lerce oruç tutmakla © veya hususi oruca başladığını saatile, dakikasi- le bütün dünyaya telgraf çektirte- rek haber vermekle Tanrıya yak- laşlığına inanmak ta bzim elimiz- Yazan: AKA GÜNDÜZ — Ne istiyorsunuz? Benimle giz- li konuşacağımız varmış. Zaptiye Ahmet cevap verdi: — Beyim benim konuşacak bir şeyim yok. Bu eksik eteği eskiden tanırım, Torunu ahbabımdı. Zatmı za danışacakları varmış. Ben bece- remem dedi. Bana yardım et. Onun için size rahatsızlık verdim. Benim hiç bir söyliyeceğim yok beyim. — Bu kadın kimdir? — Sizlere ömür, bizim bir Cafer Çavuş vardı onun ninesi. — Adı ne bunun? — Yeter Hala derler. — Benim beyim. Yeter haladır benim adım. — Arzühal veren sen m'sin? — Ah beyim, kurbanm olayım. İşte onu demeğe vardım. — New" “» bakalım. Otur göyle, — Beyim, ayağını öpeyim kimse. mlm adi MİLLİYET, PAZARTESİ 13 AGUSTOS. 1934 EULAK KERE ela A ERE Sigaramın dumanı... Yaz geldi geleli, sinemaya git memiştim. Boram boram, ter dö- erken, vantilâlörte havası değiş- tirilmiş bile olsa, o dört duvar ara sında sıkışıp kalmanın keyifli bir şey olmadığını herkes bilir, Ben de bilirim ama, geçen gün, nasılsa, boş bulundum, yahut işsiz bir saatime rastladı, o Beyoğlunda kışın görmediğim bir filmi görme- ğe gittim. Eğer biletimi almamış olsaydım, kapıdan bakar bakmaz dönecek- tim. Fakat para verdiğim için filmi görmeden dönmeğe gönlüm razı ol. de Niçin, dönecektin? diye sorduğu- nuzu tahmin ediyonum. Efendim, şunun içindir ki sinemada benden başka kimse yoktu. Evet! buna inanınız. Koca salon, bomboştu. İçinde cinler cirit oyni- yorlardı. Mamafih, ne dersiniz, saatinde dakikasında filmi çevirmeğe başla- dılar. Boş bir salonda sinema sey- retmek pek firaklı oluyormuş. Sa- kın, kimseye tavsiye etmeyiniz!. Neyse. Uzatmıyalım, film başla. dı. Gayet kötü bir şey. Yahut, sa- londa kimse olmadığı için bana ö; ir le geldi. O sırada can defetmek için bir sigara yakmış. m. Kibriti henüz ateşlemiş, siza- radan birkaç nefes çekmiştim ki, birisi yanıma geldi: — Efendim, sigaranızı söndürü- nüz? — Niçin? — Yasaktır.. Sordum: — Bu yasak, neden kontlmuş? Ciddiyetle kaşlarını çattı: — Dumandan kimse rahatsız ol. masın, diye.. Etrafımdaki iskemlelere bakına- rak güldüm: — Alâkanıza teşekkür ederim a- ma, ben sigara damarından rahat. sız olmam!.. Ne demek istediğimi pek anla- madı ama, çekildi, gitti. Kulak MİSAFIRI Av Satılık kâğıtlar 70x100 ebadmda kaplık şevyot 70x100 ebadında maruken tak- lidi kahverengi mücellit kâğıdı. 50x65 ebadında maruken tak- lidi pembe ve krem ve yeşil renkte mücellit kâğıdı. Yukarıda cine ve boyları görte rilen kâğıtlar toptan ve perakende satılıktır. Arzu edenlerin nümune- lerini görmek ve fiatlarmı öğren - ire üzere matbaamıza müracaat- lar, ZAYI — Istanbul Tthelât gümrcü - ğümden 26-12-933 tarih ve 10926 nu - ralı beyanname o muhtoviyatndan SS- MUM-F markalı 33040 nümerolu bir pakete ait müfrez ordinosü zayi ettik, Yenisini çıkaracağımızdan (diğerinin hükmü yoktur. Sultanhamamında 5. Suraski Mahdumları (1834) den gelmez. Bizim anlayabildiğimiz Tanrı Reklmdan hiç hoşlanmaz. Reklâm- dan hoşlanmış olsaydı kendini bize gösterirdi, hiç olmazsa yerini ha- ber verirdi. Halbuki Gandi'nin fa- lan yerde, falan günde, falan saat- te başlamış olan oruç haberi pek ziyade reklâma benziyör. ye söyleme. Sonra. — Sonra ne? — Sonra kaymakam bey beni u- çurur! — Kaymakamdan sana ne? — Aylık almıyorum, malmüdürü yiyor diye ben arzühal vermedim. — Arzühal vermedin mi? — Hayır beyim. Nasıl veririm. Iki ellerim yanıma gelecek. Ben ay- lıklarımı yıllardanberi günü günü- — Sana ne garezi var? — Ben öyle ince işleri bilemem. Yalnız arzühali o kaymakam bey kendi eli ile yazmış, benim adımı koymuş, Ben o kadar bilirim, Kur- banın olayım beni ele verme! Müfettiş biraz düşündü. İş çatal- lanmağa başlamıştı. Dosyadan ar- Zöhali çıkardı, bir daha okudu. Gü- zel bir yazı, güzel, doğru bir ifade, Buralarda böyle bir yazı ile böyle bir arzühal yazacak zor bulunur. — Kaç yaşındasın yeter kadın? — Ne bileyim beyim. Istanbul Üniversite Mübayaat | Komisyonundan: 1 — Universite Merkez Binası ve Fen ve debiyat fakültele- tinin işgal etmiş olduğu Zeynep Hanım binası harici sıva ta - mir ve boyaları ile Tıp Fakültesi Gureba Hastahanesinde yapı- lacak olan deri ve frengi seririyatı inşataları olbaptaki şartna- melerine tevfikan kapalı zarf usuliyle münakasaya konulmuş - tur, 2 — Universite Kütüphanesinin ve okuma salonunun kalö- rifer işi ve Tıp Fakültesi kütüphanesi möble işleri şartnamesi mucibince ayrı ayrı olarak aleni münakasaya konulmuştur. Yukarıda yazılı işlerden kapalı zarf usuliyle yapılacak o - lan münakasa 3-9-934 Pazartesi günü saat 10 da aleni münaka sa ise 5-9-934 Carşamba günü saat 10 da icra edilecektir. Taliplerin her gün Mübayaat komisyonuna (müracaatla şartnamelerini tetkik edebilirler, ve ihale günleri de verecek - leri fiatın yüzde 7,5 teminatlariyle komisyonda hazır bulun - maları ilân olunur. (468T) 120 adet Bileği taşı 150 ,, Kırmızırenk zımpara taşı 150 ,, Külrengi 225000 ,, Monogramlı madeni kar beyaz şişe kapsülü Yukarıda nev'i ve mikdarı yazılı Avrupa mamulâtmdan taşların ve şişe kapsüllerinin 15-8-934 tarihine müsadif çar - şamba günü saat 15 de pazarlığı yapılacaktır. Talip olanların yüzde 7,5 teminatlarile birlikte Cibalideki Inhisarlar Alım Sa- tım Komisyonuna müracaatları ilân olunur. (4183) EVKAF MÜDİRİYETİ İLANLARI 1— 75 14/8/934 Sal 76—150 15/B/934 Çarşamba 151 — 16/8/934 Persembe Hayrat Hademesinin Temmuz 934 vazifeleri yukarıda ya- zılı tarihlerde hizalarındaki numaradaki numara sırasına göre verileceği ilân olunur. (4713) Tahmin olunan Bedel Lira 600 Ortaköyde Dere çıkmazı sokağında eski 18 yeni 20 No. 1r 232 metreden ibaret ahşap hanenin tamamı, 92 Usküdarda Tevaşı Hasanağa mahallesinde Kara - caahmet caddesinde eski 151 yeni 429 No.lr 115 metreden ibaret arsanın tamamı. 2691 Sultanahmette Üçler mahallesinde meydana nâzır 207 metre terbiinde bulunan arsanm tamamı. 590 Mahmutpaşada Süruri mahallesinde Sultanodaları sokağında 21, 23 No. h dükkânm tamamı. 600 Dayehatun mahallesinde Büyük Yeni han'da ikin- ci katta 38 No. İı odanın tamamı. 1712 122 metre terbiinde bulunan Sirkecide Karaki Hü - seyin Çelebi mahallesinde Nöbethane caddesinde 9,11 No. h arsanın tamamı, 945 Aksarayda Valdeca mii karşısında 315 metre terbi - indeki muhterik Ya kupağa camii arsasının tamamı. 1080 Fatihte Kirmasti m ahallesinde 206 metre terbiinde Kirmasti camii arsas ının tamamı, 584 Edirnekapıda Hacı Muhiddin mahallesinde Acıçeş- me caddesinde eski 45 yeni 41 No. hı 84 metre terbi inde bulunan arsanın tamamı. 4095 2047 metre terbiinde bulunan Kadirgada Şahsuvar- bey mahallesinde K adirga Limanı caddesinde 53 No. lı arsa ve üzerinde mevcut barakanm tamamı. Yukarıdaki emlâk Eylülün 8 inci Cumartesi günü saat 15 te pazarlıkla satılacağından ta liplerin pey akçeleriyle beraber mahlülât kalemine müracaatla rı. İstanbul Mıntaka San'at Mekte. | (4686) bi Müdürlüğünden: Mektebimizde Eylül 934 mezuniyet ve ikmâl imtihanla- rna | KN 934 tarihinde başlana cak ve 20-9-934 tarihinde bite- il olene talebenin duklarnı Takar raporile isbat 1-9-934 de Mektepte hazır imtihanları esnasında ol- edemiyenler; sınıfta ipka bı- Derelere 1-10.934 tarihinde başlanacaktır. Sınıf geçmiş bulunacaklardır. (4645) — Cafer çavuşun Balkan Bali de gr oluşuna göre senin daha vi olman lâzım. o Halbuki sen ,östermiyorsun. Be ği köylüsüyüz beyim, Benim adam yüz yıldan artık ya- şadı. Mehrum olmazdan bir yıl ön- ceye kadar dibekte bulgur döğer di. Biz böyleyizdir. Allah yapısı, nideceğiz. Yeter hala doğru © söylüyordu. Maliye müfettişi böyleleri çok gör- — Sen ananın ( kaçıncı çocuğu- sun? — On dördüncü. Bir kız olan ben vardım. — Hepiniz sağ mısınız? — Yoo.. Sekizi daha bebe iken ölmüşler. Ötekiler Yemende Dö mekede falan kaldılar, — Demek sen bütün aylıklarını aldın? — Hepsini (de günün gününle. Eksik olmasın, sizden iyi olmasın müdür bey... Hem, dur beyim, hani. son aylıklarımı sayayım. Bir defa otuz dört lira altmış kuruş aldım, aldım, 8 teşrinisanide.. Bir kere Lig © kadar aldım, lâmartla, ir. olanlar, 1-10-934 tarihinde mektepte hazır 5057 — 7800 ayı günü bu kadar bilir misin? Maliye müfettişinin hayreti git- tikçe artıyordu. — Bilmez olur muyum. Rahmetli Caferim okur yazardı. Hem benim akıl defterim var. Para aldıkça yaz 'dırırdım. <A Koynundan yırtık bir defter çı. kardı, Bu tarihler içinde yazılı idi. Demek şimdi sen Yeter hala- sın. Öyle mi ağa. Zaptiye Ahmet biraz safça ve bi- raz gülerek: — Valla beyim, ben kırk yıldır bu eksikliyi Cafer çavuşun Yeter hala diye bilirim. Kadın atıldı: — Beni herkes | tanır. Dışarda kim varsa çağır sor. Zaptiye Ahmet müfettişten izin almadan kapıyı açtı. Birisi geçiyor- du. Çağırdı. Kendisi sordu: — Senin adın ne arkadaş? — Salihin Mehmet Ali, -— Ne iş yaparsın? — Arabacılık yapardım. Hay- vwanları aldılar. Şimdi ne olsa yapa» rami VW) ZI i Bugünkü prograji : ISTANBUL: silizde konfer Polonyada #9 — Khz. BELGRAT 437 m. 20,101 Plak (şarkılar. ) 20,25: Salon kuariet am Kulanım “GRAEFİN MAŞ li, 23: Haberler, müteakibet İOSKOYA 1714 m. konseri. 17: Haberler. müteii Ecnebi vi dillerde 523 Khz. BÜKREŞ, 3ö4 m. 13 - 18 Gündüz maşriyafır. 10: Hava raper& 19,05: Karışık konser. 20: Konferans. tra kanserinin > devamı 2lı Konfera cska” tarafından taganni. 2230: Nina Alekesndra tarafından taganni, 23; H# berler, 23,30: Kabı 545 Kh. BUDAPEŞTE 2108: Naya mamoleğ. 22 Salabergdaf aklen Brenhard Pawmgartmerin idaresindi sarematlardan mürekkep konser. 230: MB3 dita car takımı, 24,10: Siçan musikisi 638 Khz. PRAG, 470 m. 19,10: Plâk. 19,20: Almanca Haberler, ZE i a, meri, 22161 Radyo piyesi. 2d: mil Plak, 238 Popüler Estonya şarkıları, 23,35: Almanca haberler. 230 Khz. LÜKSEMBURG, 1304 m. Çek akşamı, 20,35: Plük, Karışık Çek mesiki kle Kiz. VİYANA, 507 m. 10,20» Sehünherrin idaresinde vadyo orker, 21,00; Bildiriler. 22181 Salaburg” mürekkep ve Mozart tüneline gekestâri koma 2350 Son bel Barlar. 23,801 Akşam kanseri, 1: Plâk. Kür. ROMA 421 naklen mütenevvi m8 i neşriyat, 24 Habe” ŞIMALI İTALYAN GRUPU: Ky. ŞIMA: MN 21,43 Campariden naklen arruya tal der, 23 Oda musikisi, sonra plâk. Kiralık hane Arnavutköyü Alıntıburnund8 sahilde ve tramvay caddesi üzeri de fevkalâde nezaretli havagazı ve suyu havi üç odalı d# ire kiralıktır, Görmek için mez” kür haneye pazarlık için idare mü 'dürümüze müracataları, — İstanbul altıncı icra memurkuğun Tan: Bir borçtan dolayı mahcuz ve par” ya çevrilmesi mukarrer gramofon, &3 ape takmı ve balı 20 - 8 - 934 tarihi” ne müsadif pazartesi günü saat 10 dİ Nişantaşında Güzelbuhçe 3. Nan apaf” manı önünde sartılacağından talip © lanların yevmi mezkürda ve santte e” milinde hazır bulunmaları ilân okunu” (1841) ZAYI — Denizli askerlik şubesi” den aldığım askeri vesikam ile nüfe* terkeremi kaybettim. Yenileri admac”” ğından ig zey bülemü yeletr. 319 doğumlu İsmil oğlu Hüseyin. (1631) s gilliyef ABONE ÜCRETLERİ : ço svrak verilmez — ee üzme enat edilir. Gazetemiz ilânların al Gnl kabul etmez, Müfettiş sordu: — Bu kadını tanir msi? Şöyle bir süzdükten sonra kaf” Sen rahmetli Cafer çavuş” ninesi Yeter hala değil misin? de: — Ağa, şu pencereden bak Kİİ varsa çağır. Ahmet seğirtti. — Birisi geçiyor anin Me ir Ene 5 bakayıcı. yı Puplar hep bir lâhzada oluy” hu. ; — Buna., şey derler... Hersiiii Kâmil efendi. epdi! amil efendi Kâmil di yukarıya gelir misin İki dakika sonra eeki ine bani sarıklı bir adam girdi- e — Bak müfettiş bey bir $€7 racak? — Bu kadını tanır mısınız? ge — Tanımaz mıyım efendink e ÇE bit merhum ve mağfur Cafer vuş oğlumuzun ninesidir. Bu. lı Yeter hala çok acılar çek © | dim. —Bitmedi — siği