Gandi'nin orucu Meşhur Hintli, her nedense, ge- ne öfkelenmiş olacak. Hindistan” | dangelenyenibir telgraf haberi bugünlerde tekrar oruca başladığı- — ni bildiriyor: Ağustosun sekizinci — günü sabahleyin saat altıda süt ve O meyva suyu içerek bir hafta oruç tutmak üzere yatağma yatmış.. Gandi'nin oruç — tutması haberi ilk defasında ehemmiyetli olmuştu. Mernleketinin istiklâli — uğurunda ha günlerce aç kalmağa istiyerek razı — olan vebusuretle dünyaya karşı bir nevi protesto çeken bu adamın katlandığı ıstırap o vakit herkese j tesir etmişti. Fakat oruç haberleri — sık sık tekerrür ettikçe artık her- kesi güldürmeğe başladı. Gandi'- — nin orucu ehemmiyetini o derece — kaybetti ki, bu seferki telgraf tek- — rar oruca sebep olan öfkenin sebe- bini bile y ğa lüzum gör i — Zaten sık sık haberini aldığ İctimat bahisler î!; r Öz dilimizle ]! Deniz üstünde düğün.. Vapurda düğün! İşte bir yenilik daha.. Kafesli pencerelerin ardın- da ve dört çavut (1) un içinde ya- ptlan o eski düğünler çoktan unutul müuştu. Son yıllarda — düğünlerin yüzde doksanı otellerde yapılıyor- du. Şimdi ise ilk defa olarak deniz üstünde bir düğün yapıldığını işi- tiyoruz. Bana anlattıkları rum: — “Şirketihayriyenin 66 sayılı Vapuru içten dıştan bayraklar ve fenerlerle donatılmıştı. Saat 18 de çağrılanlar birer birer Kadıköy iskeseinde bekliyen vapu- ra girmeğe başladılar. Çok geçmeden vapur, İstanbüla doğru sabındı. Düğüne çağrılanla- rın çoğu buradan vapura bindiler Vapurda yapılan bu düğünün bir yeniliği de gelin hanım gibi genç hi tepeden tırnağa ak ru- gibi yazıyo- — bu oruçlardan Hindistanda bir de- ğgişiklik olduğunu şimdiye kadar düyamadık. Gandi ne kadar oruç tutsa, onun sevmediği ve Hindis- — tandan çıkarmak istediği adamla- — rın her sabah yedikleri voz- — biften ve ya Jambonlu yumur- #tadan daha az yediklerini de şimdiye kadar hiç kimse bildirme- di i. Böyle olduğu halde meşhur Hint- li acaba niçin oruçlarını tekrar e- dip duruyor? Oruç tutmakla acaba ne umuyor? Vakıa oruç tutmak, yahut perhiz tutmak Hindistandan başka mem- — leketlerde de vardır. Fakat o baş- — ka memleketlerde oruçtan yahut — perhizden bu dünyada bir menfaat — beklenemez. Bazıları, insanm nef- sinde bulunduğu iddia edilen fe- nalığın cezasını bu dünyada kendi- kendine çekerek ahrete temiz he- sapla gitmek için perhiz tutarlar. — Bazıları da sırf Tanrıya kulluk et- —— mek için oruç tutarlar. Halbuki, işittiğimize göre, Hintli Gandi oruç tutmakla bu dünyada pek büyük bir menfaat wuuyor. Bu vasıtayla memleketinin istiklâlini — kurtaracağını söylüyor. Bundan dolayıdır ki onun oruçları yahudi — Oorucundan bile uzun sürüyor. Oruç tüutmakla Hindistanın istiklâli na- sıl kurtarılacağını anlayabilmek i- — çin biraz Hindistanım itikatların- — “dan bahsetmek lâzımdır. Hintlilerin itikatlarına göre, in- sanın ruhu Tanrıdan, bedeni ise ce- hennemden çıkmıştır. Beden ruh. da tep ba (2)lar giyinmüş olması idi. Vapur, sular kararırken Boğaza doğru açıldı. Rumeli kıyısını kollı- yarak Tarabyaya kadar geldi. Dü- güncüler burada — karaya çıktılar. Otellerin birinde güle oynıya ye- meklerini yediler. Ay parıltısı ile her yan ışık içinde — kalan deniz, tatlı şıpırtılarile sanki dile gelmiş, yeni evlileri kutluluyor gibi idi. Yemekler yendikten sonra vdpur iskeleden ayrıldı.. Ver elini yukarı boğaz.. Saz bir yanda.. Oyun çalgısı bir yanda.. Çfitler durmadan ortada dönerler. Sıcak — bir temmuz ge- FĞ DÜUR DEK K Beş koklayarak öyte tatlı saatler geçiril di ki anlatılamaz!...,, Kendi kendime, düşünüyorum: — İşte bir düğün ki baştan başa şenlik!. Durmadan yer — değiştiriyoruz. İstanbuldan vapura bin, geç Büyü- kadaya.. Orada biraz kalıp dümeni Marmaraya doğru kır. Bundan iyi balayı gezmesi olur mu? Bu geçim zorluğunda düğünle balayı gezme- sini birarada yapabilmek de hani az kazançlı işlerden sayılmaz. M.SALÂHATTİN (1) Çavut — duvar, (2) Ruba — el- bise. tir. Herkes bilir ki birevde büyük bir keder olunca, — meselâ sevgili bir varlık eksilince, geriye kalanla- rın hepsinde günlerce — yemek ye- tan üstün çıkarsa insan büsbütü: cehennemlik olurmuş. Onun için bu — dünyada daima ruhu'1 bedenden üs — tün tutmağa çalışmak lâzımdır. Bu na da en iyi çare bedeni daima ez- mektir. İnsan — bedenini ne kadar — körletir, meselâ açlıkla onu ne ka- — gdarziyade — dermansız bırakırsa, — ruhu o kadar ziyade üste çıkar ve * Tanrıya o kadar ziyade yaklaşır. — Tanrıya yaklaşımtca da tabit artık — heristediğini yapabilir. İşte, Gandi'nin sık sık oruç tut- maktan umduğu — şey de, böylece Tanrıya gittikçe daha ziyade yak- laşmak ve en sonunda kazanacağı # büyük kuvvetle, sevmediği adam- ları Hindistandan çıkarmaktır. Bizim şimdiki Avrupalı ve spor- cu zihniyetimiz kuvvetin bazular da ve onlarla kullanılan toplarda, tüfeklerde, zırhlı gemilerde, çelik- — ten tayyarelerde olduğuna inanır. Onun için Hi'ndistanın oruçla insa- — na kuvvet gelebileceği itikadı bizi — şimdi ancak güldürür. Fakat bu iti- — kat eski insanlara ve, fikir itibari- — le eski insanlardan farklı olmıyan — Hintlilere pek tabit olarak gelmiş- Ş meğe iştah kaybolur. Bütün ev hal- kı farkımda olmadan oruç tutar. Bunun gibi — bütün bir memlekete şâmil olan pek büyük felâketlerde, meselâ Hindistanda hiç te eksik ol- mıyan büyük salgın hastalıklarda, halk kederden yemek yemeği hatı- rına getirmez. Günlerce farkında olmadan orüuç tutar, Tanrıya yalva- rır. Son salgın hastalığın, yahut bü- yük felâket başka bir şey ise onun vakti tamam olur. İnsanlar sevinir- ler. Bu iyliği de kendilerinin oruç tutmuş olmalarından dua etmiş ol- malarından ileri geldiğini sanırlar. Bü kuruntuyu hakikat diye alarak, felâket tekrar gelirse, bu sefer bile bile oruç tutarlar ve bununla felâ- ket günlerini tekrar savacaklarına inanırlar. Gandi'nin de buna i MİLLİYET PAZARTESİ 13 EKEULAK __ hlivAFaRiü Sigaramın dumanı... Yaz geldi geleli, sinemaya git- memiştim. Boram boram, ter dö- kerken, vantilâtörte havası değiş- tirilmiş bile olsa, — dört duvar ara- sında sıkışıp kalmanın keyifli bir şey olmadığını herkes bilir. Ben de bilirim ama, geçen gün, nasılsa, boş bulundum, yahut işsiz bir saatime rastladı, — Beyoğlunda kışın görmediğim bir filmi görme- ğe gittim. Eğer biletimi almamış olsaydım, kapıdan bakar bakmaz dönecek- tim. Fakat para verdiğim için filmi görmeden dönmeğe gönlüm vazı ol- madi. Niçin, dönecektin? diye sorduğu- nuzu tahmin ediyorum. Efendim, şunun içindir ki sinemada benden başka kimse yoktu. Evet! buna inanınız. Koca salon, bomboştu. İçinde cinler cirit oynu- yorlardı. Mamafih, ne dersiniz, saatinde dakikasında filmi çevirmeğe başla- dılar. Boş bir salonda sinema sey- retmek pek firaklı olüyormuş, Sa- kın, kimseye tavsiye etmeyiniz!. Neyse.. Uzatmıyalım, film başla- londa kimse olmadığı için le geldi. O di Cayel kötü bir şevz YERUr va tiım Komisyonuna müracaatları ilân olunur. (4183) naklen. konferans, ÇPene ç Paris Va 2:::. | EE Si ğaıı ddi I EVKAF MÜDİRİYETİ İLÂANLARI l ;:'î':;üff_"ğl’_ş:ş:“':jıfıf;ı_zggğb;'l'î Fy a 225000 AĞUSTOS 1934 Istanbul Üniversite Mübayaat Komisyonundan: 1 — Üniversite Merkez Binası ve Fen ve debiyat fakültele- rinin işgal etmiş olduğu Zeynep Hanım binası harici sıva ta - mir ve boyaları ile Tıp Fakültesi Gureba Hastahanesinde yapı- lacak olan deri ve frengi seririyatı inşataları olbaptaki şartna- melerine tevfikan kapalı zarf usuliyle münakasaya konulmuş - tur. 2 — Üniversite Kütüphanesinin ve okuma salonunun kalö- rifer işi ve Tıp Fakültesi kütüphanesi möble işleri şartnamesi mücibince ayrı ayrı olarak aleni münakasaya konulmuştur. Yukarıda yazılı işlerden kapalı zarf usuliyle yapılacak o - lan münakasa 3-9-934 Pazartesi günü saat 10 da aleni münaka sa ise 5-9-934 Carşamba günü saat 10 da icra edilecektir. Taliplerin her gün Mübayaat komisyonuna müracaatla şartnamelerini tetkik edebilirler, ve ihale günleri de verecek - leri fiatın yüzde 7,5 teminatlariyle komisyonda hazır bulun - maları ilân olunur. (4687) İnbisarler U. Müdürlüğünden: 120 adet Bileği taşı 150 ,, Kırmızırenk zimpara taşı 150 Kül rengi ,” ” Monogramlı madeni kar beyaz şişe kapsülü Yukarıda nev'i ve mikdarı yazılı Avrupa mamulatından taşların ve şişe kapsüllerinin 15-8-934 tarihine müsadif çar - şamba günü saat 15 de pazarlığı yapılacaktır. Talip olanların yüzde 7,5 teminatlarile birlikte Cibalideki İnhisarlar Alım Sa- BosanlR K ugünkü program — İSTANBUL: ö 18,30: Frnasızca ders. 19: Ruşen Ferit bef — tarafından konferans. 19,30: Türk musiki net? —| riyatı: (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Kemani Cevt — — det, Şeref, İbrahim beyler ve Vec'he hantii: 20: Ajans ve borsa haberleri: Bedriye Rasim hanımın iştirakile tan* go ve caz orkestrası, 223 Khz. VA VA, 1345 m, 18,40: Tağani 8 be. n ili senfonik konser. 23: İ Dans musikisi, 24: Mus! bi konferans. Polonyada 8Y? — cilik. ; EL| 686 Khz. BELGRAT 437 m. N 20,10: Plâk (şarkılar.) 20,25: Salon kuartet —| takımı tarafından Kalmanın “GRAEFİN | RİTZA,, opereti, 23: Haberler, müteakl dans musikisi. 175 Khz. MOSKOYA 1714 m. 11,15: Sabah konseri. 17: Haberler. mütet” —| kıben musikili neşriyat. 22: Ecnebi dille neşriyat. 832 Khz. MOSKOVA, 361 m. 17: Karışık konser. 22,30: Dans musikiti- 823 Khz. BÜKREŞ, 364 m. E 13 - 15 Gündüz neşriyatı. 19: Hava raport 19,05: Karışık konser. 20: Konferans. 20,15? Orkestra konserinin — devamı, 21: K“"'"îâ" 21,15: Oda musikisi. 21,45: Musahabe. 22: Manolesko" tarafından taganni. 22,30: Mm& Nina Aleksandro tarafından tagamni. 23: berlar. 23,30: Kahvehane konseri, 545 Khz. BUDAPEŞTE, 55 Om. 21,05: Neşeli — monoloğ. 22: Salzburgdâf naklen Brenhard Paumgartnerin - idaresindt? serenatlardan mürekkep konser. 23,30: Man' dits caz takrmı. 24,30: Sigan musikisi. 638 Khz. PRAG, 470 m. ÇA 19,10: Plâk, 19,20: Almanca nöşriyat; 19000 Almanca haberler. 20,10: Plâk. 20,15: Bründü” defetmek için bir sigara yakmış- tım. Kibriti henüz ateşlemiş, siga- radan birkaç nefes çekmiştim ki, birisi yanıma geldi: — Efendim, sigaranızı söndürü- nüz? — Niçin? — Yasaktır.. Sordum: — Bu yasak, neden konulmuş? Ciddiyetle kaşlarını çattı: — Dumandan kimse rahatsız ol- masın, diye.. Etrafımdı rak güldüm: — Alâkanıza teşekkür ederim a- ma, ben sigara dumanından rahat- sız olmam!.. Ne demek istediğimi pek anla- madı ama, çekildi, gitti. Kulak MİSAFIRI E. tek lel bab Satılık kâğıtlar 70x100 ebadında kaplık şevyot 70x100 ebadında maruken tak- lidi kahverengi mücellit kâğıdı. 50x65 ebadında maruken tak- Hdi pembe ve krem ve yeşil renkte mücellit kâğıdı. Yukarıda cins ve boyları göste rilen kâğıtlar toptan ve perakende satılıktır. Arzu edenlerin nümune- lerini görmek ve fiatlarını öğren - înek üzere matbaamıza müracaat- arı. ZAYI — Istanbul Ithalât gümrü « ântîen 26-12-933 tarih ve 10926 nu - y y SS- MUM-F markalı 33040 nümerolu bir 1— 75 14/8/934 Salı 76 —150 15/8/934 Çarşamba 151 — 16/8/934 Perşembe Hayrat Hademesinin Temmuz 934 vazifeleri yukarıda ya- zılı tarihlerde hizalarındaki numaradaki numara sırasına göre 230 Khz. LÜKSEMBURG, 1304 m. t Çek akşamı, 20,35: Plâk, 21: Haberler, ziği Karışık Çek müusikisi. 21,36: Musahabe, 2147 naklen Bernhard Paungartnerin idaresi! Plâk, 22: Piyano musikisi. — 22,30: Orkestrü 23,30: Dans plâkları. İ Khz. VİYANA, 507 m. * Schönherrin idaresinde radyo orket” trası. 21,30: Bildirilecektir. 22,15: Salzburgtö Üacd matAr verileceği ilân olunur. (4713) briğç's Tahmin olunan —— e aei a| i 2330 berler. 23,50: Akşam konseri, 1: Plâk, Bedeı Khz. ROMA 421 m.: Lira 600 Ortaköyde Dere çıkmazı sokağında eski 18 yeni 20 No. İr 232 metreden ibaret ahşap hanenin tamamı. 92 Usküdarda Tevaşr Hasanağa mahallesinde Kara - caahmet caddesinde eski 151 yeni 429 No <lr 115 metreden ibaret arsanın tamamı. 2691 Sultanahmette Üçler mahallesinde meydana nâzır 207 metre terbiinde bulunan arsanım tamamı. 500 Mahmutpaşada Süruri mahallesinde Sultanodaları sokağında 21, 23 No. İr dükkânın tamamı. 600 Dayehatun mahallesinde Büyük Yeni han'da ikin- ci katta 38 No. li odanım tamamı. 1712 122 metre terbiinde bulunan Sirkecide Karaki Hü - seyin Çelebi mahallesinde Nöbethane ca Aı—' ind kep ve Mozart TNd tarafından orkestara konseri. 23,30: Son ha 21,45 Campariden naklen mütenevvi mü' siki, 23 Karışık musikili neşriyat, 24 Haber” | ler. i Khy. ŞİMALİ İTALYAN GRUPU: Be 21,48 Campariden naklen arzuya tabi ko! ser, 23 Oda musikisi, sonra plâ y Kiralık hane Arnavutköyü Akıntıburnundâ sahilde ve tramvay caddesi üzerif de fevkalâde nezaretli elektrik: havagazı ve suyu havi üç odalı dâ ire kiralıktır. Görmek - için mez * kür haneye pazarlık için idare dürümüze müracataları, —i Istanbul altımcı icra memurluğum 9,11 No. İr arsanın tamamı. 945 Aksarayda Valdeca mii karşısımda 315 metre terbi - indeki muhterik Ya kupağa camii arsasının tamamı. 1080 Fatihte Kirmasti m ahallesinde 206 metre terbiinde Kirmasti camlii arsas ınım tamamı. 584 Edirnekapıda Hacı Muhiddin mahallesinde Acıçeş- me caddesinde eski 45 yeni 41 No. lx: 84 metre terbi inde bulunan arsanı n tamamı. 4095 2047 metre terbiinde bulunan Kadirgada Şahsuvar- bey mahallesinde K adirga Limanı caddesinde 53 No. lı arsa ve üzerin de mevcut barakanın tamamı. Yukarıdaki emlâk Eylülün 8 inci Cumartesi günü saat 15 te pazarlıkla satrlacağından taliplerin pey akçeleriyle beraber mahlülât kalemine müracaatla rı. (4686) pakete ait müfrez ordinosu zayi ettik. Yenisini - çık ğ d: diğerini hükmü yoktur. Sultanhamamında S. Suraski Mahdumları (1834) den gelmez. Bizim anlayabildiğimiz Tanrı |- Reklmdan hiç hoşlanmaz. Reklâm- dan hoş! $ olsaydı kendini bize tabit karışmayız. Fakat böyle gün- lerce oruç tutmakla — veya hususi oruca başladığını saatile, dakikasi- le bütün dünyaya telgraf çektirte- rek haber vermekle Tanrıya yak- laştığına inanmak ta bzim elimiz- Ö M illiyet'in romanı: 50 — Üçüncü gün daireye gitti ve mü- — fettişle konuştu. Her şeyi inkâr e- — diyordu. Hele en büyük iftira Yeter — Haladan geliyordu. Halbuki o ka- — dımn uzakta oturduğu için en önce o — alırmış. 8 teşrinisanide otuz dört — hira altmış kuruş 14 Martta otuz — dört lira yetmiş kuruş, 21 mayısta — akşamüzeri otuz dört lina yetmiş — kuruş kendi elile teslim etmiş ve — yıllarca böyle imiş. — Maliye Müfettişi hükümetin bir — odasında yatıyordu. — - Ertesi sabah henüz uyandığı va- — kit jandarma haber verdi: ' BN d 'amla bir ka- sazli konuşacak- Eüns | Tları varmış. 0 —AM içeriye, Z İçeriye Zaptiye — Ahmetle uzun — boylu, kemikli, burnunda ve çene- — sinde birer yeşil dövme yeri görü- kadın girdi. .l Yazan: AKA GÜNDÜZ — Ne istiyorsunuz? Benimle giz- li konuşacağınız varmış. Zaptiye Ahmet cevap verdi: — Beyim benim konuşacak bir şeyim yok. Bu eksik eteği eskiden tanırım. Torunu ahbabımdı. Zatını za danışacakları varmış. Ben bece- remem dedi. Bana yardım et. Onun için size rahatsızlık verdim. Benim hiç bir söyliyeceğim yok beyim. — Bu kadın kimdir? — Sizlere ömür, bizim bir Cafer Çavuş vardı onun ninesi. — Adı ne bunun? — Yeter Hala derler. — Benim beyim. Yeter haladır benim adım. — Arzühal veren sen misin? — Ah beyim, kurbanın olayım. İşte onu demeğe vardım. “3 bakalım. Otur gösterirdi, hiç olmazsa yerini ha« ber verirdi.. Halbuki Gandi'nin fa- lan yerde, falan günde, falan saat- te başlamış olan oruç haberi pek ziyade reklâma benziyor. G. A. ye söyleme. Sonra. — Sonra ne? — Sonra kaymakam bey beni u- çurur ! — Kaymakamdan sana ne? — Aylık almıyorum, malmüdürü yiyor diye ben atizühal vermedim. — Arzühal vermedin mi? — Hayır beyim. Nasıl veririm. İki ellerim yanıma gelecek. Ben ay- lıklarımı yıllardanberi günü günü- ne alırım. Allahtan — korkmadan Malmüdürüne nasıl iftiracılıkta bu- hunurum, ; — Öyleyse yeter hala imzasile kim arzühal verdi. — Kaymakam bey! — Sana ne garezi var? — Ben öyle ince işleri bilemem. İstanbul Mıntaka San'at Mekte. bi Müdürlüğünden: Mektebimizde Eylül 934 mezuniyet ve ikmâl imtihanla- rma 1-9-934 tarihinde başlana cak ve 20-9-934 tarihinde bite- cektir. İkmale kalmış talebenin 1-9-934 de Mektepte hazır bulunmaları lâzımdır. İkmal imtihanları esnasında hasta ol- îlâğrî:-'fabip raporile isbat edemiyenler; sınıfta ipka bı- Derslere 1-10-934 tarihin de başlanacaktır. Smıf geçmiş olanlar, 1-10-934 tarihinde mektepte hazır bulunacaklardır. (4645) — Cafer çavuşun Balkan harbin- de çavuş oluşuna göre senin daha yaşlı olman lâzım, —Halbuki sen göstermiyorsun, — Biz dağ köylüsüyüz beyim. Benim adam yüz yıldan artık ya- şadı. Mehrum olmazdan bir yıl ön- ceye kadar dibekte bulgur döğer- di. Biz böyleyizdir. Allah yapısı, nideceğiz. Yeter hala doğru — söylüyordu. Maliye müfettişi böyleleri çok gör- enananın — kaçıncı çocuğu- sun? — On dördüncü. — Bir kız olan ben vardım. — Hepiniz sağ mısınız? — Yoo.. Sekizi daha bebe iken Yalnız arzühali kay bey kendi eli ile yazmış, benim adımı koymuş. Ben o kadar bilirim. Kur- banın olayım beni ele verme! Müfettiş biraz düşündü. İş çatal- lanmağa başlamıştı. Dosyadan ar- zühali çıkardı, bir daha okudu. Gü- zel bir yazı, güzel, doğru bir ifade. Buralarda böyle bir yazı ile böyle bir arzühal yazacak zor bulunur. — Kaç yaşındasın yeter kadın? — Ne bileyim beyim. KÜU di —e ölmüşler. Ötekiler Yemende Dö- mekede falan kaldılar. — Demek sen bütün aylıklarını aldın? £4 — Hep e g g Eksik olmasın, sizden iyi olmasın müdür bey... Hem, dur beyim, hani. son aylıklarımı sayayım. Bir defa otuz dört lira altmış kuruş aldrm, aldım, 8 teşrinisanide.. Bir kere ıg,eııe o kadar — aldım, 14 martta.. Mi 5057 — Ey... Sonra?!! — Bir de 21 mayısta o kadar. — Sen ayı günü bu kadar bilir misin? Maliye müfettişinin hayreti git- tikçe artıyordu. — Bilmez olur muyum. Rahmetli Caferim okur yazardı. Hem benim akıl defterim var. Para aldıkça yaz dırırdim. Ker Koynundan yırtık bir defter çı- kardı. Bu tarihler içinde yazılı idi. — Demek şimdi sen Yeter hala- sın. Öyle mi ağa, Zaptiye Ahmet biraz safça ve bi- raz gülerek: — Valla beyim, ben kırk yıldır bu eksikliyi Cafer çavuşun Yeter hala diye bilirim. Kadın atıldı: — Beni herkes kim varsa çağır sor: Zaptiye Ahmet müfettişten izin almadan kapıyı açtı. Birisi geçiyor- du. Çağırdı. Kendisi sordu: — Senin adın ne arkadaş? — Salihin Mehmet Ali. -— Ne iş yaparsın? — Arabacılık yapardım. Hay- vanları aldılar. Şimdi ne olsa yapa- tanır. Dışarda rını, lan: Bir borçtan dolayı mahcuz npıl'",' ya ç B | nape takımı ve halı 20 - 8 - 934 tarihi- me müsadif pazartesi günü saat 10 d4 Nişantaşında Güzelbahçe S. Nan apa'” tımanı önünde — satılacağından talip ©* den akdığım askeri vesikam ile nüfut ğmndan diğerlerinin bükmü yoktur. 319 | doğumlu İsmail oğlu Hüseyin. (ıs:!llg | TTTT KS $ t | gilliyet | Asrın ümdesi * MILLIYET'LİL-. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç içi? L. K. LRİ Yaykğı. e sa nn GRZ “—05 ç d AŞ aç . Z dÜ — B 12 B e ld' ee 6 $ 14 — 28 — »i Gelen evrak geri verilmez— Müddeti B geçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete V* B — matbaaya ait işler için müdiriyete mürt” D caat edilir. Gazetemiz ilânların mes'aliye" l Müfettiş sordu: — Bu kadını tanır mısın? i Şöyle bir süzdükten sonra M na: ş — Sen rahmetli Cafer M ninesi Yeter hala değil misin? — — Peki, sen git. İ Kadın ısrar etti; zaptiye Ahmt” de: — Ağa, şu pencereden bak W | varsa çağır. p H Ahmet seğirtti. — Birisi geçiyor ama tanımıy?” ü rum. — Hele ben bakayım. Bunlar hep bir lâhzada olurf du. Kadın: : B — Buna.. şey derler.. HocaP'” — Kâmil efendi. Az—uıl((âmil efendi! Kâmil ;fe" icik yukarıya gelir misin? , » — İki dakika sonra eski elbiselir ,â_ f bani sarıklı bir adam girdi- .r | — Bak müfettiş bey bir şeY | racak? SEPİ — Bu kadmı tanır mısınız? ge — Tanımaz mıyım efendim- $ hit merhum ve mağfur Cafer | vuş oğlumuzun ninesidir. Bu 2? 'ep” l: Yeter hala çok acılar çekti. dim. —Bitmedi içap 'i — M h S Si