29 Temmuz 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Temmuz 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET PAZAR 29 TEMMUZ 1934 KUDU.Anr EEE | Londra mektupları Loit Core, Bunamıştır! Londra: 20, 7. 1934 Londra'ya gelirken emellerim - den başka belli başlı birkaç heve - sim vardı: Britiş müzeumu, Zoyi (bayvanat bahçesini), Siti'yi ve... Lloyd George'u görmek! Düşmanına karşı asil müsama - hası, yüksek istiklâl aşkı ve eşsiz zafer kabiliyeti kadar meşhur olan Türk milleti onu ölmüş sayıyordu biliyordum. Dünyanm en müthiş hezimetine uğrattığımız, milletine en müşkül i kazandırmakla “tetviç,, edile ceği bir zamanda yerinden ettiği miz bu adamı, artık affetmiştik.. Çarpık gayeleri mukavva Japon evleri gibi ta küçük Asyadaki bü- yük zelzeleyle üzerine yıkılan bu adam, artık kitaplarma gömülecek ve günahlarınm kefaretini geçire- cek sanıyorduk. .. Onu bir parlâmento içtimaıda gördüm. Kır başı ve kızıl suratı, ko- münist meb'usların riyaset divanı masası üzerine konmuş ayaklarile bir hizada görünüyordu. Suratına baktıkça, irtikâp ettiği hatalarm ebedi utancı ve pişmanlığı yüzünü kızartmış, damgalamış diye düşün- 'düm; ağarmış saçların asil ve muh- terem gösterişini ona lâyık görme- için ana dilimin bir atalarsö- zünü hatırladım: “Biz, bu sakalı değirmende ağartmadık,, ve şöyle tevil ettim: “O, bu saçları politika değirmeninde emperyalist menfa- atler övütürken, işgal fırıldakları 'döndürürken ağarttı,. Saçlarını alaca karanlığında böyle bir nevi kirli ve bir peruka kadar sun'i bir Ve geçen gün, her satırmdan bir vasiyet kokusu gelen “Harp hatı- ; an- gak tevil ve iftira vardı... Bir de ne göreyim: Kitabının bir yerinde büyük Türk milleti için “tembel ve yavaş,, sıfatlarını kullanmasın mi? » Cahil olduğu, bir zamanlar, dar- band e e ihtiyar, misafini, senli baş” ka hiç tetebbuu yokmuş gibi, bir üptidai mektep kıraatinde okumuş olduğu kaplumbağa ve tavşan hi - kâyesinden çıkartmıştı: “Müttef'k- lerin vurdum duymazlığı ve ihmali yüzünden tembel ve yavaş | Türk yarışı kazandı,, diyordu... İhtiyarların bunamaları çocuk - *un bunadığına bundan iyi delil mi istersiniz? Çocukluğunda okuduğu kıraat kitabından son asrın büyük mucizesi için ahkâm çıkatrmağa kalkışıyor: Asırları yıllarda hattâ günlerde aşan Türk milletine tembel ve ya- vaş diyebilmek için, sade garazkür değil, cahil ve bunak (o olmak ta | şarttır... Evet: Yürüdüğü yerde, 9 eylülün haberini aldığı ilk ânın tesiri hâlâ üzerimde çene ke- mikleri ağır ağır çarpan ve kolları yanma sarkan kızıl su - ratlı eski nazır, bunamıştır... Behçet KEMAL Sıcağa karşı deniz! Yeryüzüne bu yaz ne oldu böy le? Japonyadaki Kora yarımadası altüst! Su baskınlarına kendileri. ni kaptıran 5000 kişinin ortadan yok olduğunu söylüyorlar. Yüz bin kişi de açıkta imiş. Amerikada o kadar korkunç bir sıcak dalgası e- siyormuş ki, en aşağı üç yüz kişi, güneş çarpmasına uğrayıp ölüyor- muş Bizim barada bile, baksanıza, sıcaklar 36 ya kadar fırladı. Ortalık cayır cayır yanıyor Serinlemek için ne yapılsa boş. Yelpaze yel getirmiyor, buzlu su ter veriyor, dondurma hızı geçin- ce susuzluğu arttırıyor. Öyleyse, sıcaktan nasıl korun - malı? Ben, bunun tek yolunu bul dam: — Denize girmek! Akşamları işten dönünce leke - siz Boğaz denizine kendimi atı - yor, boğazıma kadar gömülüyo - rum. Deniz sayanda ne var bil. mem. Bir dalış ve birkaç çırpınış günün bütün yorgunluğunu gider. * meğe yetiyor. Terden sırsıklam olduğum gün ler bile denize girmekten çekinmi yorum. Denizde yalnız gövdeyi değil, yüreği de serinleten bir nedeklik (1) var, Yalnız, girilecek denizi iyi seç- mek gerek. Söz gelişi, Kırmkapının, yahut , içinde çerçöp yüzen denizine girmekle bir süprüntü a- rabasına girmek arasında ben bir M. SALAHATTIN (1) Nedeklilkk — hassa (2) Ayrılık — fark (3) Öğüt — tavsiye, nasihat, Kiba elişi name ŞehirTiyatrosu saat 22 de il ADALAR REVUSU Harik Hayat Kaza URAY Züüğrtlüğün adı. Kalabalık bir aile tanırım. Ge - çen gün bize gelmişlerdi. Baktım, hepsinin ayaklarında, bir biçimde altı lâstik, üstü ketn ayakkabıları. Dost başa, düşman ayağa bakar, derler ama, ben dosiları olduğum halde başlarından evvel, gözlerim ayaklarına gitti; hatırları hoşolsun diye: — Aman ne cici şey bunlar... di- yecek oldum. Ailenin reisi olan arkadasım gü- lümsedi; — Zariflik icabı!., Ben bozmadım: — Tabii, dedim, zarif insanlar, zarif ayakkabı giyerler.. O tekrar gülerek: — Bereket versin ki züğürtlü - gün adını zariflik koymuşlar! dedi, maamafih hakkın var. Yüz yirmi beş kuruştan yedi buçuk liraya al- & çift ayakkabı sahibi olan adamın zarifliğinden kimse şüphe edemez! KULAK MISAFIRI ver YA MN na ni yen İL) 18: Tiya rn bir maki, 19: Ti #21 Khs. BÜKREŞ, 1364. 1130: Dini meşriyat. 12: Öğle konseri. 13, 15: gündüz musiki sesriysi. 18: Musahabe, 18,15: Romen musikisi, 1830: Köylü mayriyata, 1906: Dans musikisi; 20.30 Musahabe. 2045: Piâk. Zi: Hafin haberleri, | 115: Tagamili orkestra konseri, 21,40: Radyo orkestrası. 22, 20: Spor, 22.30: Radyo orkestrası, Zi: Maker. konser, URG, 1304 m. Palmolive | tarafın» 10,58: Almanca wepriya 1955: Pragtan akil, 20,05; Karışık meşriyat. (kaman va ta- tani.) 2048: Konferanı. 21,10: Kunriet kon eatiylya 295 m. > Radyo orkestrası. 1955: Pragtan halli Dopk Eüsndan nakil, 2055: Masakabe. 2140, Pragtan sekil evi predğan A, — Ortaya 288 m. TSO ERE akik. pe Almanen, MS 420,55: Prag. Zile 24,10; Kurima Sipan, takımı Kir, Deutn geder 1671 b. “Dand hararetine karşi gülme haplart, isineli dans musikili sieçfiyat, 23: eHberler, 24: Dana memsikisi, 04 Khr HAMBURG, 532 m. 21: “Risfkein Urlanb,. isimli 23; Haberler. 23,30: Dans m 175 Ks. MOSKOVA, 1714 m. dan şarkılar, 1215: sveçte lizce, 17,38; Musahabe., o 18,50: Me vyet operetlerimlen parçalar, 22: Al manen. 7305: İngilizce, 2405: İsveççe. 592 Kr. VİYANA 507 m: 2105 Holzer idaresinde e Radyo popürisi Viyana opüret musikisi, 23 Haberler, 2320 Plâk 24,30 Dans musiki. vasikiki temali, ve Otomobil Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan Kumpanyasma bir kere uğramadan si Telefon : Beyoğlu 4.4888 Mahkeme salonu. . Hâkim, Müd deiumumi makamlarındadır. Sa « Ton, hıncahınç, dinleyici ile dolu... Kır saçlı, kısa boylu esmer bir şâ- hıs mazmun mevkiine gelip oturdu. Hakim mazmuna teveccüh etti. Maz — Kaç yaşındasınız? — Kırk beş. — Ne ile iştigal edersiniz. uharririm. Müddeitnmuminin iddianamesi soy am sonra reis tekrar sor- — Hasan ve Cemil kitaphanesi tarafından neşredilen iki yüz eli sayıfalık (Yüzümüzün mindeki romanı siz mi yazdınız? ig Evet efendim bendeniz yaz- — Bu kitabın makamı iddiaca müstehcen ve ahlâka bugayir oldu- ğu iddia, halkın âr ve hayâ duygu larını incitmesi itibarile tecziyeniz talep ediliyor, ne diyeceksiniz? Maznun yutkundu. İki tarafa ba şı salladı: — Reis beyefendi, bendeniz yir mi seneden beri matbuatın emek- tarıyım. Heyeti içtimaiyenin Oo za” rar gördüğü şeylerin ebedi bir düşmanıyım. Cemiyete gelen fena- lıklar, beni nişterlemiş, büyük acı- içinde O bırakmıştır. Ko- kain, morfin gibi keyif veren zehir lerin fenalığını, içkinin mazarratı- »ı, bundan doğan zararları canlı ve feci bir surette tetkik ederek o- kuyucuların ibret nazarma çarp - tım. “Şimdiye kadar yirmi beş cilt ro man, üç yüzü mütecaviz hikâye yaz dım; fakat hiçbir zaman gayem - x ilk evvel cemiyetin muharriri olmalı - dır, bir cemiyet içinde (o yaşayan fertleri içtimai hastalıklardan tah- zir oOetmeli (| fikrindeyim. Ni- tekim mevzuu bahis buyurduğu- muz (Yüzümüzün karaları) ismin- deki roman için üç sene © uğraş- tım. , Reis maznunun sözünü kesti: — Sadetten uzaklaşmayınız, de- di. Sonra zabıt kâtibine, kitapta cürüm teşkil eden bazı sayıfaları okumasını söyledi. Zabıt kâtibi romanın birçok yer- lerinden okudu. Reis sordu: — Sabri Bey, romanmızda a- sil bir aile kadını olan Refia Ha- nımın kocası Müfit Beye ihanet et- tiğini açık bir surette tasvir edi - yorsunuz. — Romanımda yaşıyan tip, zengin asil bir aile kadını olan o Refia ımın ayyaş bir serseri olan Ce- malle kocasmı aldatması sahneleri- ni bütün çıplaklığı ile tasvir etmek- liğimdeki sebep fenalığın okuyu - cuda tesirli bir intiba bırakıp çir - kinliği hissetmesi, binnetice namus ve haysiyet ve şeref gibi (o yüksek mefhumların ayaklar altına alın - masındaki fecaati göstermek gaye- sine matuftur. “Cemal, tufeyli bir adamdır. O, namuslu, bir aile kadınını iğfal etmiştir. Sonra şeker- lemeciye ( zehirli şeker imal etti- piroğrafla slanılıyordu.. EN gün birinci sayfasında bom bozuk çiz- gili bir karikatür taslağı ile şöyle bir yazı vardı: (Garip bir o hastalık: Düğme (hastalığına tutulan küçük bir (mektepli. Bu çocuk evvelce bir (ahmaktı. Adeta meczuptu. Son- (ra hırçın bir deliliğe uğradı. (Mektep idaresinin babacasına ve (son derece şefkat ve ihtimamla (bakılması yüzünden aklı yerine (gelmiş ise de bu kere de düğme (çalmağa başlamıştır. Mektep ar- (kadaşlarının çamaşırlarında,y ek (biselerinde “düğme bırakmıyor- (enuş. Hattâ daha garibi ve tehli- (kelisi şudur ki, merkum çocuk (çaldığı düğmelerden hoşuna gi- (denleri çiğnemeden yutuyormuş! (Memleketim zi teşrif | buyur. (dukları gündenberi göstermiş ol- (dukları idari, siyasi, içtimai deha (sı ile kalplerimizde minnet, şük- (ran, abudiyet tesis eden valii va» (lâşanımız paşa efendimiz haz- Milliyet'in romanı: 35 Yazan: AKA GÜNDÜZ b hâd'seyi lütfen haber al. naları üzerine işi şehrimizin âsa- (yişinde harikülâde muvaffaki. (yetler gösteren polis müdürü isa- (bet” tedbiri man inzibat ve müekkili hayatı. (mız olan jandarma kumandanı (beyefendiye havale buyurmuşlar. (dır. (Bu garip, garip olduğu kadar (mühim hâdâisenin neticesini ay- (rıca bildireceğiz. Bu münasebet- (le hüsusi ressamımız tarafından (çocuğun çizilen bir resmini der- (cediyoruz.) Sansarosun işini ne vali haber almıştı, ne de ötekiler. Bunu mek- tebin Arapça hocası kahvede söy- lerken gazetenin muharriri işitmiş &. Işi dallandırup budaklandırma- s , o günkü gazetesinin beş on ta- ne fazla satılması içindi. Tebliğ olunacak zafer haberleri, şatafat- landırılacak siyasi muvaffakiyet- ler kalmamıştı. Fakat madem ki, şehir gazete | si bu kadar gürültülü bir şekilde yazmıştı, acaba bu iş neydi? Hele bir soruşturmak gerekti. Vali şuna buna derken Sansarosu polis mü- dürünün karşısma diktiler, Çocuk bütün sorulanlara yalnız bir türlü cevap veriyor, başka bir şey söylemiyordu: — Ben hırsız değilim. Ben düğ- me çlmadım. Ben hırsızlık nedir bilmem. Düğme oynadım. Düğme- leri yuttum. Çocuğu bir odaya kapadılar. Sorgu sırasmda orada bulunan Jandarma kumandanı odasına çe- kilince biraz düşündü. Hissedeme- diği bir tedai ile delikanlılık devri- i. Biz çok acemice hareket ediyoruz. A. man bu işin yutma tarafını ize gülerler. isi itraf ediyor. — Doğru ama, düğmeleri hap gibi yuttum demiyor, Bizde çocuk- İuğumuzda zıp zıp, aşık, ceviz oy- nardık. Bu oyunlarda yutmak de- ler yapmadım. Merhum peder her sabah elimden tutar taş medreseye götürürdü. Akşam yine beraber e- ve dönerken. Hukuk mektebine girinciye kadar ve çıktıktan bugü- nedek Jubiyat nedir bilmem. — Iyi ama, siz bilmiyorsunuz Reşit ise adliyeye teslim olunur. Değilse icabı veçhile hususi ceza görür. — Yani falakaya mr çekilir? — Artık orası mektep idaresi ile polise kalmış bir keyfiyettir. Velev çocuk olsun bir hırsızı başı boş bırakamayız. — Anladığıma göre mektep ida- resi ile siz çocuğu cezalandıraca. ğız diye kim bilir neler yapacak. sınız. Fakat Hafız Bey, siz de gör- dünüz, öyle konuşan, o kadar iç- ten göz yaşı döken bir çocuk ya- lan söylemez. — Öyleleri ne düzenbaz olurlar bilseniz. Ben onları merkez me- murluğumdan bilirim. Jandarma kumandanı biraz dü- sündükten sonra ayağa kalktı ve Yüzümüzün araları rerek kocasını öldürmüştür. Ben bu haleti ruhiyeyi teşrih o ettim. “Muhterem Reis Beyefendi, tam üç sene, memleketin fenalrk çirkef- leri içinde yuvarlanarak büyük fe- dakrlrklarla, yorucu tetkiklerle el- de ettiğim bu mevzuun bir halk ro- manı için büyük bir kıymeti var - dır. Böyle mukaddes bir gaye u - ğuruna neşredilen (o (Yüzümüzün karaları) romanımın — benim için bir yüzlarası teşkil edeceğini zan- netmem, Yüksek adaletinden emin bulunduğum mahkemci aliyeniz - den beraetimi talep ederken böyle bir eser için tecziye değil, takdir ve taltif beklediğimi haklı olarak ilâ. ve etmek isterim. İ Mahkeme, kısa bir müzakere - | den sonra romancr Sabri Bey hak- kmda şu kararı tefhim etti: “Hasan ve Cemil kitaphanesi ta- rafından neşredilen iki yüz elli sa- yıfalık (Yüzümüzün karaları) nam kitabın muharririnin tecziyesi talep edilmiş ise de cereyan eden muha keme neticesinde mezkür kitabım muharriri Sabri Bey (o tarafından kitabım fenalıkla- h ve binne- tice halkın tehzibi ahlâk ve efkâ- rma hizmet maksadile yazıldığı ve bu uğurda yazılmış ( birçok âsârı bulunduğu, mumaileyhin bu türlü kitapları memlekete faydalı olsun diye tahrir eylediği ve bu gibi e- #erlerin emsali dahi mevcut olması ve mumaileyh Sabri Beyin ş'm- diye kadar hiçbir suretle mahkü- miyeti olmayıp hüsnü ahlâk asha- bından bulunması neticesine varıl- mış olduğundan mumaileyh Sabri Beyin beraetine karar verildi., Kararın okunması bitince sâmi- in kitlesi birden dışarı çıktı. Mu - harririn kitabını okuyan da oku- mayan da hararetle onun elini sı- karak: Geçmiş olsun beyefendi, de - diler. Muharrir o zaman daha geniş bir nefes aldı. Ve memleket için ilk de- fa vazifesini-yapmuş bir insan gibi kalbi bir istirahat duydu. Osman NURİ | Askeri fabrikalar ilânları Bakırköy Barut Fabrikala- rı için 15 ilâ 20 ton tasfiye e- dilmiş pamuk pazarlıkla mü- bayaa edileceğinden şartna - mesine göre satmak istiyen- ler 30-7-934 pazertesi günü saat 13 ten 16 ya kadar Fabri. kada Satınalma kömiyonuna müracaatları. (542) ve SATILIK ECZANE İstanbulda, işlek bir yerde satılık bir eczane isteyenlerin İstanbulda ec- za taciri Siza ve Benbasat Efendile - re müracaat etmeleri. (1355) 4476 ZAYI — 930 senesinde Konya li- sesi orta kısmından aldığım şahndet- nameyi kaybettim. Yenisini alacağım- dan diğerinin hükünü yoktur. Sirkeci- Düzce Hendek otelinde Hüseyin. (1473) biraz keskin bir sesle: — Müdir Bey! dedi. Bu çocuğa ceza olarak dayak alılmıyacak. İşkence, hakaret edilmiyecek. Bil- melisiniz ki, o bir şehit askerin ço- cuğudur. Ben de bir askerim! Bu işin ardını bırakmıyacağım. Har- biye nazırma, Sadrıazama, mebu- san meclisine kadar bildireceğim. Hele çocuğa bir iliştiğ'ni haber a- layım. İşte size deği bir söz! S7 Kumandan çıkınca polis müdü- rü düşünceye bile varmadı. Jan- darma kumandanının savurduğu tehditlerden hiç bir netice çıkmaz- dı. Nereye yazarsa yazsım, kimse- nin kimseye aldırdığı bir devirde değiliz. Kumandan, ötede şöyle düşünüyordu: Devleti idareye kal- kışanlar ipin ucunu ellerinden ka- çırmışlardır. Şimdi her işi bırak- mışlar biribirinin gözlerini oymak- la, biribirine çukur va- kit geçiriyorlar iş ç Hırsızlığın her türlüsü bir çeşit asalet ve Deşeeieerms me U. gursuzluğun bir ölçü! liği var. Bir meyhane kaçkını iki dakikada zengin oluyor ve yüz senelik na- muslu, ocaktan bir ticaret evi ya- rım dakikada batırılıyor. Türkün büyük ve faziletli yur- duna yarım sürü çakal saldırmış, gili İ ABONE ÜCRE Asrın umde: ERİ Türküye içim SEN LK. Oi geçen müskalar 10 matbanya sit işler İç rant edilir. Gazetemiz ilânlerm tini kabul etmez, TURK TİCARET SANAYİ Bankası Tasfiye MemurluğUf Zi Hali tasfiyede bulunan Tür ve Sanayi Bankasının ala deylediği konkordatonun birli Mahkemesince tasdikine dair #3 karar kesbi kaP'iyyet eylediği konkordato mucibince tediyat ceğinden alacaklıların viyetlerini müsbit vesaiki Temmuz 934 tarihli pazartesi itibaren hergün sabahları saat * kadar Taş Handa beşinci kati “8 Tasfiye Memurluğuna müraei zumu ilân olunur. (1414) ZA : “id 0 z d i. Üsküdar 1 inci sulh b Hiğinden: Üsküdarda Çarşı boyu! hamam nam mahalde Şerif€ H. Ayni adreste Hesna Müddei Mehmet Halit i binize ikame eylediği çartf Maruf büyük hamamın izi davasınm cari o muhaken halli ikametiniz meçhul mübaşirtarafından verilmiş © ten anlaşılmış olduğundan tebligat icrasına karar ge, makla muhakeme günü olan İZ tarihine müsadif çarşamba #4 « i di l ı at 11 de Üs, sulh birinci kemesine Tanur, lneniz Mama sil gel Beşinci icra memurluğunda” Tamamına yeminli üç ehfi tarafından 260 Fira takdir tepe Karaağaç sokağında NE: k 7480 tee maraba hisse itibarile 34 tam, diğer 2 sinn 96 hisse itibarile 66 arttırmaya çıkarılmış olup si 20-834 tarihinde divanh Kik edilip 2.9-34 tarihine mü zartesi günü saat 14 ten 1G dar İstanbul 5 inci iera da paraya çevrilecektir. iştirak için kıymeti yüzde 7,50 teminat akçesi t terakim vergi belediye vakıf 3 müşteriye aittir. Arttıran ki kıymetin'n yüzde 75 ini buld i dirde ihalei katiyesi icra edilif takdirde en son arttıranın baki kalmak üzere arttırma daha temdit edilerek 17-9-99İ ne müsad'f pazartesi günü ten 16 ya kadar müzayede İk lir. 2004 numaralı icra kanunu” inci maddesine tevfikan ipo bi alacaklılarla diğer ie ve irtifak hakkı O sahiplerini; gayri menkul üzerindeki ü susile faiz ve masarife dair iddiaların evrakı müsbitelerile içinde icra dairesine — bild lâzımdır aksi halde hakları cillile sabit olmadıkça satış paylaşmasından hariç kalacak alâkadarların da işbu maddei © ye ahkâmma tevfikan hareketi leri ve daha fazla malümat #8 tiyenlerin dairemizin 34 « marasına müracaatları lüzumu nur. Gi e ür Gey milletin maddi mânevi nesi pençeliyor, kemiriyor, yok Atalar ve etiler diyarmı ya döndürdüler, İnsanın esıl yandığını lükten ölen kundak beb gil; form kapılarmda can gebe anneler değil; ticaret © tmda herkesin başma belâ vesika değil; masum adar mak, kurşuna dizmek, gitmeyenleri sürmek değil; şey değil. İnsanm asıl şey Türk ordusunun hakar€ ei raması ve cephelerin birer ©“ yatağı sayılmasıdır. Evet umumi harbin ort#.. sonra cephede dövüşen K* dövüştüğü siperde kötüler Ye geçti. H lar geçti. Her şey w” Fakat Türk tarihi bu hakariyf ren cepheyi ve cephe: Y çık yapılıyor. Her hangi bir emir m€" olan, Her hangi bir nüfuzun?

Bu sayıdan diğer sayfalar: