Mani zail olunca.. Mazhar, altı aydanberi Iş bulmak için koca vurmadığı yer kalmamıştı. halleri o pek te fena olmamasına rağ- men işsizlikten sıkıl'yordu. Tabii, hazır para çabuk bi ı mesi, hemşiresi, karısı onun sabahtan akşa- ma kadar evde oturmasma isyan edi- yorlardı; ü işsiz adam her şeye karışır, bir vaziyet almıştı. Karı- sı, Süeda hanım düşündü, taşmdı. Bu, böyle olmıyacaktı. Kocası tenbelliğe, miskinliğe alışmıştı. e ne ola- Genç kadın; kainvaldesini, görüm- cesini kocasının aleyhine kışkırttı: — Sizin oğlunuz, maaşlarınıza, ev- lere, dükkânlara güveniyor, Tam fırsa- & da buldu. Eğer sıkıştırmazsak sittin sene böyle köşe kadısı gibi evde otu- rop nargile çekiştirecek. Allah aşkına şuna biraz çıkışın. Gittisin kendisine iş arasın. Bir erke; in evde tenbel tenbel otruması çok ç'rkin bir şey. Kurnaz gelinin sözleri kocasının an- nesi ve kız kardeşi üzerinde lâzımge- len tesiri yapmıştı. sna dırıltıste na, onların dırdırı d. ve olundu: — A oğlum.. Bir kahveye bile çık- mıyorsun, İnsan iki adam görür, dert- leş'r, bu sayede münhal vazifeleri ha- ber alır, teşebbüs eder. — Ağa bey, Allah aşkma (o sokağa çık, karşımda sinirlerime dokunuyor. sun, Çalış, bak biz hepimiz sabahtan akşama kadar pala çalıyoruz. Mazha muktesit bir adamdı. e çıkmı mak için onların dillerinden kurtu! in diya gin öldü Yiriyeği balp sebze ayıkladı. Plâvlık pirincin taşla- rını ayırdı, kuyudan vu çekti. Kahveye çıkıp ne olacaktı. Tavla, iskambil bil mezdi. Orada bir kaç çene kavafile mala yani şeyler (Okonuşmaktan baş- ka bir şey yapamıyacağını biliyordu. Kahveler iş acenteliği değildi ya.. Lâ- kin evdekilerle gene başa çıkamadı. Hepsi: — Ne yaparsan yap, git iş bul. Ay- dan aya bizim elimize kırk para getir- meğe mecbursun. Ültimatomunu ver- diler. Bir taraftan da karısı bildiklerinden sağlık aldığı işler hakkında kendisine haberler veriyor, zavallı adam mecbu- Ten şuraya buraya İstida verip beyhu- de yere pul parası #arfedoyordu. Ba işlerin biç birinden de müsbet bir ne- tice çıkmıyacağını biliyordu. Süeda: — Yeni bir rop yapacağım, altın tutturmuştu. cağmı söyleyince kadın gemi azıya al- muş, kendisinden ayrılmağa karar ver- mişti. Mazhar, bu saçı uzun, aklı kısa mablüklarla başa çıkamıyacağını an- ladı, Ve bir gün sabahleyin erkenden traş dışarı İstan. yona giderek Haydarpaşaya bilet aldı. Ne yapacaktı. Kendisini (o evden ko- var bir vaziyet almışlardı. o Bun- ların biri annesi, biri hemşiresi, biri de karısı olduğu için fazla karşı gelip kalplereini kırmak istemiyordu. Tren, Haydarpaşa garma gelince aşağı indi. Ümitsiz, ümitsiz Kadıköyünün yolunu tuttu, İçinde dehşetli bir sıkıntı var- dı. Kafasında yalnız şu fikir fırıldak gibi dönüyordu: Aydan aya kırk lira bulmanın yolu... Birden yanıbaşında gözleri sürmeli, dudakları boyalı, sarr saçlı, ağır manto lu bir hanım gördü. Bu, edalı mütena- sip vücutlu kadın kırk yaşlarında ka- dar görülüyordu. Kırk rakam: beynini burgu £'bi oyan adam gayri ihtiyari kadma yaklaştı: — Affedersiniz hanrmefendi, dedi. Bildiğiniz bir verde iş var mu? Ben- deniz altı aydanberi açıktayım. Çok bunaldım. Zevcem benden ayrılmağa karar ve! Eğer bildiğinizden biri- ne tavsiye ederseniz. pu göğsünü sarsan “bir kahka ba ile güldü. Manalı manalı Mazha- rm yüzüne baktı. Teklifsizce sordu — Allah aşkına sen yolunu mu şa- sırdn? Ben, senin bildiğin kadınlar- dan değilim, © tek kalmıştı. Toprak üstünde ya - payalnız kalmıştı. Cebinde sekiz on altını vardı. Nereye gitse bir kurabilirdi. Birden bire ko- undan tuttular. Şaşkın şaşkın bak- tı, Bu, yaver kordonlu bir jandar- ma zabiti idi: — Azıcık gel! Seni çağırıyor - lar. Salih usta korktu. Zabite baktı. Solüna dönünce karşısında yedi se- kiz efendi gördü. En önlerinde ka- ra kuru bir efendi vardı ve herke- se emir veriyordu. Bu kara kuru o- dam Sal h usta ile gülerek konuş- mağa başladı: — Senin adın ne hemşehrim? — Bıçakçı Salih usta. © — — Beni tanıdın mı? Hele hele! “Amma da ihtiyarlamışsn ha! Şöy- bir Rumeli Balkanları düşün, öyle bir komitaları, takipleri ak- getir. Sen o zaman Salih Ça - © vuş değil mi idin? Ben'm maiyetim kaç defa komitaları takibe git- n. Nişancı taburu, zonra avcı ; | n — Bakalım | doğru yollanmak Genç kadın şaşırmıştı — Aman hanmefendi, yanlış telâk- ki buyurdunuz. Emin — olunuz ki size hürmetim bakidir, fenabir fikrim yoktu. Gerçe hareketimin münatebet- sizliğini biliyordum; fakat çok mus tar bir haldeyim, Affedersiniz. Kadın, yavaş yavaş yürüyordu. Maz- harm kuvevtli © vücudünü, iriğ yeşil gözlerini memnuniyetle ( seyrederek cevap verdi: — Siz benden de kurnaz çıktınız. Yalnız beyefendi ben, o önüme çıkan kısmeti başkalarma tavsiye edecek ka- dar budala değilim! Bir ömriniz varsa âmadeyim © fendim. Beraberce Mısırlı oğlu taraflarda büyük bir eve girdiler. Efsane hanı- mm, bu kırklık dulun Mazhar için bul. duğu iş çok kolaydı: Efsane hanım, kocası öleli yirmi 80- me olmuş zengin bir kadındı. Çoktan- dır böyle yakışıklı bir genç beyle ev- lenmek istiyordu; fakat Mazhar evli bulunduğu için karısmı £ boşadıktan sonra evlenmek şartile onunla metres hayatı geçirmeğe razı oldu. Bugünden sonra Efsane hanımın İo- nağı, parası Mazharın emrine âmade oldu. Paraları bittikçe Mazh. ul dının vekili arfatile İş bamki m pas raları çekiyor, aydan aya annesinin, hemşiresinin, karısının istediği kırk li- rayı ellerine veriyordu Metresinin al- tın bileziklerini, terziden henüz alm- mış bir robunu genç karısına götürüp onun gönlünü etmiştir. Arayan mevlâsmı da bulur, belâ- sımı da dedikleri gibi Mazhar da tica- rettin yolunu bulmuştu. Evdekilere buruna memur olduğunu söyle! E'5sw şenç erkeği büsbütün kendi ne amış olmak için karısını boşa- Mani için mahkemeye müracaat etme sinde wrar etti, Mazhar, bu kırklık dulun parasının hatırı için genç ve gü- zel karısından ayrılmağa razı olmadı- ğından kırk dereden sn getiriyor, onun ağımı kapatmış olmak için karısının fazla tazminat talep edeceğinden ve- saireden bahsediyordu. Bir gün, onun hilesi meydana çıktı. Bankadaki memuriyet meselesinin ya- lan olduğ uanlaşıldı. Ve karısı, zorla ihanete sevkettiği kocası (o hakkında mahkemeye müracaat etti, Sueda, bir sene sonra Mazhardan ayrılıp ta mah- keme ve ayrılık meselelerin'n üzüntü. sü, metres oturmak meselesinin dedi kodusu içinde hastalanan zavallı sane vaktinden evevl hayata ved ti, Rakibesi ölünce (Sueda kocasi tekrar evlendi: Mâmi zail olunca mwem- nu avdet etmişti, Ev halkı bundan son- ra Mazharın işe — girmesi için ona bir tek kelime söylemeğe cesaret edeme- diler. Ve genç adam, köşesinde nargi- lesini tokurdatarak keyifli b'r hayat sürdü! —O.N.— NİŞAN Arkadaşlarımızdan Nihat Beyin enişteni merhum Miralay Dr. Musta - fa Samih Bey'n evlâdı mânevisi Zeh- ra Hanımla Ankara Askeri Fabriko- lar merkez yollamasnda makinist Mehmet Fazıl Beyin nişanları bugün saat 14,30 da Kadıköyündeki evlerin- de icra edilecektir. VEFAT Edirne belediye reisi Ekrem Beyin validesi hanımın Eskişehirde vefat et- tiği teessürle haber alınmıştır. (4442) ZAYI ve İTİIBARDAN DUŞMUŞ PASAPORT İstanbul Iran ceneral komalatosundan ita kalman mükeveffn Aziz B. karısı, Ze leyha hanım namına sit olan 19256 umu mi ve 552 hususi numaralı ve 25 mebr 1311 ve 17 birinci teşrin 1932 tarihli pasaport şahsı ahar yedinde görüldüğü takdirde takibatı kanuniye icra olunacak- tır. Milliyet'in romanı: 30 an AKA GÜNDÜZ. sml ih usta haykırır gibi söyledi; — Kaymakam Bey!!! > Ye: işte. — Hay Allah! Dağ dağa kavuş. maz derlermiş te insan insana ka- vuşurmuş! — Ben seni görünce tanıdım. — Burada ne arıyorsun Kayma kam Bey. Saçların da akpak ol - muş. Şimdi ne iş yapıyorsun? Azil mazil etmediler ya. — Ben şimdi buranın Vali Pa - şasıyım, —Sahi mi? Suçumu affet pa - şam. Sevincimden belki bir kaba- İık ettim. — Hiçbir kabalık etmedin. Şim- di sen söyle bakalım, burada ne i- şin var? Salih usta bir iki dakikada ola- nı biteni anlattı. — Şimdi ne yapmak niyetinde- sin? paşam. Istanbula istiyorum. Fransa turu, Zi: Dünyaplaberleri, 21,20 Ka- yek kanser. sahabe, 21,40: karışık kon- sarin devamı. 22: İtalyan amecikisi. 233 Orkan” > tra. | Özd mile |4 İ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bank Ağaç sevgisi... Bizde ağaç setgisini © uyandır. mak için ne yapmalı? Güzel öğüt lerin hiçbiri, ağacı kurtaramadı. Şurada burada yapılan ağaç bay- | ramları, hergün bir yenisi yıkılan or ormanlarımızın kulaklar tırmalıyan gürültüsünü bize kadar getiremi- yer. Yüzlerce ve yüzlerce yıl, yaş ke- senle baş keseni bir tutan eski Türk yasası, Osmanlı gününde pas- tı bir kılıç gibi duvarda asılı kaldı. Kendi bindiği dalı kesen padi- | şahların gözünde ağaç yalnız kesil-' meğe ve yakılmağa yarardı. 'n Yurdumuzun dağları bu yüzden öyle çıplaklaştı ki, yeşil arman (1): yüreğimizde iç acısı oldu. Cimhu- riyeli kuranlar, ağacada ölçüsüz değerini verdiler. Ağaç sevgisini | kökleştirmek için ne yapmak ge- | rekse onu (o yapıyorlarlar. şu var ki eski görenekler büsbütün | ortadan kalkmadı. Beylik, ormana saldırışların iste. diği kadar önünü almağa çalışsın, biz ulusça (2) ağacın ne demek ol- B duğunu anlamadıkça, ormanlarımı zı baltadan kurtaramıyacağız. Ben ce yaş kesenle, o baş kesen anmaz (3) sözünü bugün için değistirme- İiyiz ve onun yerine “yaş kesenin başı hesilecek,, demeliyiz! Balta altında devrilen her yaş ağacın yarttan o eksilen canlı bir varlık olduğunu bilelim! M. SALÂHATTIN (1) Asman —Hâsrt (2) Ulus Millet (3) Anmak — İllâk olmak. Ajans ye borsa haberleri, 21,30 Ceninl Reşit, ienet AÇI z marşlar (plâk). 2050: Spor Musahabe. 2115: Hafif mus ki. 21,80: Haberler. 22: Mesahahe, 22,12: Dans 24: Musahabe, Kunrtet konseri, 21,45 masahaba 22: Oli Helta tarafından şarkıltr. 330: Khz. LÜKSEMBURG.1304 sm. İtalyan neyriş 20; Radyo orkestrası, 20, yatı, 15: Musahabe. 20,20: Komserin devamı, 20,40: 545 Klız, BUDAPEŞTE, 550 m. 20,30 Salen orkesirum Berika, 41,30: Ha- | berler, 21,59 Bajterin idaresinde © - pera orkesir: Haberler, 23051 Sigen | masikisi. 241 mesikisi. 175 Khz. MOSKOVA, 1714 m. 17,30 Musahabe, 18,30: Büyük gala konse- ri, 223 Almanca, 23,05: Musahabe. 2405 saren, 401 Kiz. MOSKOVA, 1714 m, 1720 Tılıbi seyriyat. 18,30 Popüler kı ser. 1930: Aktüalite. 18,30: Karışık kı 2430 Şandor Büre takımının masikisi (Peşteden naklen) 6000 Khz. MOSKOVA, 5025 m, 22: Yüksek dalgadan maki) PRAG, 470 m. 19,10: Plik.— Musahabe, 22: Haberler. 226: Piyano — Viyaleneel komesri, 23: Ha- berler. 23,15: Taganni (Piyona 23/45; Musahabe, refakatile) hlendsender 1571 m. ili ve sürahi meş gecesi ka : Haberler. vesaire, 2345: Slatgarttan radyo orkestrası. 850 Khz. BRESLAU, 316 m. 20: Ciddi ve hafif musiki. Zİ: Kısa haber- 3LIS: Ren mizalları, 22: Siyasi org çeva- Avusturya, 23,20 musikil temsil, . 23/45: Oda musikisi, $04 Kk. HAMBURG; 332 m. 1,15: Misahi neşriyat, 22: Küçük orkestra konseri. 23: Haberler. 23.20: Musikik prog” ramı, aras, 24: Akşam konseri, — Sana ne gibi yardım edebili- rim? Kısa bir ân düşündü. Nereden aklına geldi? Hemen cevap verdi: — Benim bir topal yn var- dı. Salgına aldılar. Sonra kontu- ratçı Hafız ağa denilen bir adama peşkeş çektiler, Bana onu alıver- sen beni İstanbula kadar götürür. Vali yaverine emir verdi: — Şimdi bu oadamm beygiri kendisine teslim * edilecek. Eğer dedidiği hayvan © Hafızda ise kaç gün geçmişse günde elli kuruş kirası alınıp buna'verilecek. ona Salih ustaya: Başka bir şey istiyor musun? — e de cephede kalan hemşe- rilerden Kaplan reisin kimsesiz ço cuğu var, Yetimler o mektebinde, ben si yokken ona iyi baksınlar. Peki, uğurlar o olsun. Sonra Yetir beyi gör. Salih usta ertesi günü beygirini ve yirmi beş günlük kirasını aldı. Vilâyet baytarı beygir için bir de vesika verdi. £ İhtiyar ikinci gün sabahleyin Kayseri yolunu tuttu. Vali darülitamdaki Sansarosu unu- talı iki gün olmuştu. Sansarosun sersemliği haftalar. ca sürdü. Bir türlü kendine ayri içinde bitmez, eksilmez bir yordu. Galata'da Bankalar caddesinde İnhisarlar Müdüriyeti Umumiyesinin bulunduğu bineya ii 25 Temmuz 934 Çarşamba gününden itibaren orada muamelâtına devam edecektir. Nakil 8 betile Bankamız gişeleri 24 Temmuz 934 Salı günü kapalı bulunacaktır. mesfede, mesafede re mesafede, metre mesafede. da'r muteber evrak alabilirler. ahkâmı kabuli 7 —Fi münasip gör: Gümrük Muhafaza Umum Ku. mandanlığı yatolu masa telefonu 29-7-934 siltmeye konulacaktır. dan alabilirler. 3 — Eksiltmeye gireceklerin almacak malın tasarlan- mış tutarınm yüzde 7,5 gu olan (45) liralık vezne makbuzu veya teminat mektuplariyle İstanbul Ziraat Bankasından: 23-7-934 tarihinde satışları ilân olunan 600, 840, 1104, 737, 737-1, 929, 1082, 1084, 1085, 1086, 1087 satış dosya numaralı gayri menkullerin satışları 23 temmuz 934 günü- nün ilânı meşrutiyet bayramına tesadüf etmesi hasebile 24 temmuz 934 salı gününe talik cork solada koşsa, korku vardı. Bi bir kapı hızlıca kapansa, bir ök- sürük işitse hemen yerinden fırlı- yordu. Çocuklar onun bu halile a- lay ediyorlardı. Sansaros çok ta konuşmıyord Daha doğrusu lella Dili ağırlaşmıştı. Heceler ağdalaşıyor- du. Daimi bir bekleyişe kapılmış tı. Dershanenin, yatak koğuşunun kapısı her açılışta gözlerini dört açardı. Kapıdan anası, veya baba- sı girecekmiş gibi (o beklerdi. Ikisi de giremeyince ince boynunu bir yana çarpıtıp yere bakar, öylece dalar giderdi. Çocuklar Sansaros adını pek be- ğenmişlerdi. Korkutup eğlenirler. Karışık cümle söyletip becereme - yince gülerler ve ağlamağa başla- yınca mubassıra fitlerlerdi. — Sansaros gene aptallaştı. Mubassır kaşlarmı çatar, Sansa- rosun yelken kulağına yapışır z0r- la susturmağa çalışırdı. Bahara kadar böyle geçti. Eri ani ln Tür nim eee 1 — Aşağıda müfredatı gösterilen binaların inşatı ka- pal zarf usulile toptan münakasaya konulmuştur. a) Idarehane binası - Maden sahası üzerinde. b) Hastahane binası - Maden sahasından iki bin metre <) Müdür evi binası - Maden sahasmdan üç bin metre d) Dört aile ikametine mahsus olarak bir çatr altında inşa edilecek memurin evleri binası - Maden sahasından üç bin met- €) On iki aile ikametine mahsus olarak bir çatı inşa olunacak usta başı evleri binası - Maden sahasından bin 2 — Talipler evvelce bu gibi işleri ibraz ederek şariname ve mukavele suretleri ile vahidi kıyasi fiat cetvellerini Taş Handa kâin İdareci Merkeziyesinden beş lira mukabilinde 3 — Teklifler nihayet Ağustosun dokuzuncu perşembe günü saat on beşe kadar kabul edilecektir. 4 — Münakasaya girmek istiyenler beşinci madde muci- bince dolduracakları fiat cetvellerini muhtevi zarfı ve şartname ünü mulazammın imzalı bir varaka ile istitaa- tı fenniye ve maliyelerini müsbit birer vesikayı, Türkiyede mües- ses ve muteber bir banka tarafından veril tubu *le birlikte diğer bir zarfa koyarak, üçüncü maddede tayin olunan vakte kadar, Şirket Müdüriyeti UUmumiyesine makbuz mukabilinde tevdi edeceklerdir. yirmi bin İralık olacak ve ihalenin takarrüründe teminat mik- tarı iki misline iblâğ edilecektir. 5 — Teklifler her bina için ayrı olmak üzere vahidi kıyasi fiyatı esasına göre hesap ve tayin olunacaktır. 6 — Tekliflerin şartname ile fint cetvelleri münderecatma tamamen uygun olması meşruttur. etvellerinin tetkikinden sonra Şirket bu siparişi ü talibe vermekte, yahut ihaleyi tehir veya ya- pılan münakasayı fesheylemekte muhtar olacaktır. 8 — İnşaat hakkında fazla malümat almak ve mevcut « plânları görmek isteyenler her gün saat ondan saat on üçe ka- dar Şirketin Merkezi idaresine müracaat edebilirler. Istanbul Satınalma komisyonunecan: 1 — Gümrük Muhafaza teşkilâtı için (14) adet beş man İstekliler tasdikli şarinameyi her gün komisyon- İstanbul şubesi altımda başarmış olduklarına irketin Bahçekapıda muvakkat mek- iş Muvakkat teminat mektubu pazartesi saat 14 te açık ek- gelmeleri. (3824) 4061 olunduğu ilân olunur. (4097) dürden kapıcısına kadar o herkes makine ME Mahalle hamamı kiralandı. Bütün çocuklar mektebin kurulduğu O gündenberi yıkanmamışlardı. Hizmetçiler, ah- çılar, mubassırlar soyundular, Bü- tün çocukları gıcır gıcır yıkadılar. Berberler geldi. Anbardan keten taklidi bez elbiseler, pabuçlar çı- karıldı. Kovan iki gün içinde en asri bir müesseseye döndü. Çünkü İsmail Mahir hoca yaman bir umum müdürdü. Hiç şakası yoktu. Bütün yetimleri kendi öz ev- lâdı sayıyordu. Hele birisine yan bakılsın. Kıyameti koparır, kim 0- lursa olsun, kolundan tutunca ka- pı dışarı atardı. o Mektep idaresi bunu bildiği için hamaratlaşmıştı. Hattâ müdür Sansarosu bir defa okşadı bile. Sansaros bu okşayışa alık alık baktı. Aylardanberi hep kulağı çekilen çocuk bu okşayt: | manasmı o anlamamakla vezir hoşlanmıştı. O gün az korktu. Arka- daşlarına bir iki gülümsedi. Zerdaliler çiçek açtı. Kavaklar Ertesi gün herkes yola çıktı, Ma- tomurcuklandı. Ibibik kuşları yel- | hir hoca arabadan indi. Kavuğunu pazeli başlarını (sallaya sallaya | bir yana yıkmış, karşı gelenlerle ötmeğe başladılar. konuşa konuşa mektebe girdi. Ço- “Darülitamlar Umum Müdürü | cuklar tabur olmuşlar vatan marşı İsinail Mahir boca teftişe çıkmış,, | söylediler. Yaşasın diye el çırptılar. diye haber geldi. Bütün m Umum müdür her yanı gezdi. bir ia; lü- | Çocukları yakından muayene etti, ' h Gi iri ğ vi ler miri küm se vin el NN m4 adin İzel geye tercüme etmiştir. ? Üni | kapak içindedir. “Karilerini ği Ş ederiz. : 4 fer C Yeni adam “mer İ mışlar. Ben onları, o kim İ suyü dökerek © aldım bilir © 4355 EEE YENİ NEŞRİYAT Rasathane mecif Tositatnı bu sene tanbul vasathanesi bir Geşretmeğe başlamıştır. Mecmua fiziki arzi musal sis edilmiştir. İlk nüsl bilirl, yat ve zelzele rasatları ir Rasathanedeki bazı Buy “Yeni Adam,, m 23 b. Bu sayıda Halk üniv: rinden başka siyaset âleinm tiyatro ve aktör, nasyonal dir? Medeniyet lügati, radyo # kiyeler kısa Kem ve teni SADIKZADE N Temmuz CUMA günü de Sirkeci rıhtimından | rak doğru İzmir, Ant bü Armutlu Kaplıci & Mevkien İsviçre sanato n. gibi ve hassai şifniyesi İSĞR ede rübelidir. ZAYI — Sultaahmet Ai Mil sinden aldığım ihraç vesikamia, N tezkeremi kaybettim. Y. : ta olduğumdan hükmü olmadığı Şit ed lanur, Yenicami Kuşenlar içinde E* P* odada mukim 325 doğumlu M ö ha Tahsin, ki DOKTOR pü Rusçuklu Hak çi . Yo) : m Karaşar — © işler için lar el ini Müdürün keyfine ölçü yokMtı, gır gıcır mektep. Tertemiz Siğah Jar. Daha ne ister? Fakat hocanın kaşları birö çatıldı. Sakalı dikildi. fi Jİ gözlerine yiyecek gibi baki aj — Müdür efendi! dedi. cukların hepsi bakımsız. ri — Aman eleği a — Amanı zamanı E çocuklar bakımlı sllard «1 elbiseleri, du Ne şaşiyorsun? Ben bul leri, kunduraları Otamon gönderdim. Yani mektebin #7 gün. Demek oluyor ki bu el? pabuçlar anbarda çer bütün kış geldikleri şeylerle İ Elin kaç itine bayramı dım, el etek öptüm de bu timlerine bunları kop: Anbarda kalsın, ben gelin riş yapasın diye gönderme” a geçen bir çocuğa * — Gel buraya çocuk! Af Da! Sen çalışkan, uslu bir€ benziyorsun. Gel seni Ben senin süt babanım. madm mı? z #iğ