25 Mayıs 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

25 Mayıs 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kraliçe Greta Garbo'nun son filmi çok beğ — —am a — Greta ölü ve ağır bir mevzuu kendi- * Kristin eniliyor ne hasbir san'ateserile canlandırmış Kk Greta Garbo'nun son olarak raliçe Kristin isminde bir film Sevirdiğini yazmıtşık. Bu film Av- | 'upada gösterilmeğe başlamış ve Sok beğenilmiştir. Piyesin sinemadan ziyade tiyat Toya kaçmasına muhaverelerin faz A uzamasına ve harekâtın çok a - Sir olmasına rağmen bu kadar mu Vaffak olmasına sebep hiç şüphe Yok ki Greta Garbonun sanat'eki | meharetidir. Münekkitler filmin başlangıcın da İsveç Kralının harp meydanın. 4 yaralanması ve ölmeden evvel &na bir Şikago lehçesi ile son €rini söylemesi âdeta insanın içi- ht sıktığını Ve filmi seyretmeğe gel “iğine peşiman olur gibi olduğu- sö; ylüyorlar. Fakat Heyeti umu- a itibarile eserin çok güzel ol- rülen ve birkaç defa üst üre gö ileceğini bilhassa fotoğrafla- m cok iyi olduğunu da ilâve edi- orlar, mü; Biz burada sinema âleminde bu | yalar dedikoduya sebep olan da- bi Bösterilmeden evvel etrafında iiok şayialar yürütülen bu fik 2i p mevzuunu, kendi tenkitlerim kştelecek mevsim film memleketi- de gösterileceği azmana bıraka * hulâsa edeceğiz: m, ölüyor ve yerine kiz hale EE iyor; Köle dn tençtir, * güzelliği derecesinde İ "ikri de inkişaf etmiştir ve henüz we > ' yaşta nazırlara felsefe dolu nu- klar verebilmektedir. Daima er- *k elbisesi giyer. Kraliçeliğinden de mun değildir, en büyük zevki sata binmek saraydan uzaklara dvektir. Kristin sarayın Hazine- 3ip vi sevmektedir. Fakat bu ha- ie dar hiç iyi biradam değildir, 8 ahlâksızın biridir.. Kraliçe İayç dizinin ne biçim adam oldu hag anlar amma biraz geç., Fena atlağ üzülür ve unutmak için atına dür, ? gibi uzaklara gezmeğe gi- araz, | olda karlara saplanmış bir Arab, görür, hemen yardıma gider. hi ,, “daki İspanyanın İsveçe ye- fin önderdiği sefirdir. Kraliçe se bur eder, sefir güzel çocuk dagi? Yardımcısının bir Kraliçe ol. işa bilmediğinden ve erkek el duğu. Siydiği için olacak, kadın ol inç pe da anlamadığından Kris - de biraz kabaca davranır. İkisi | Yollarına devam ederler. Sefir | Hacer , Teşeyi bir misafirhanede geçirecek | İ &eç | üf bu ya Kristin de o gece e kaldığın kaldığından saraya dönemez | Ben, Pi misafirhaneye gider. Ve fir, tesadüf bu ya o misa- ödagrede iki yataklı bir tek Yeksan başka hiç bir oda tee Ve sefirle o Kraliçe bişi ayni odada geçirirler. Biri- dey pini beğenirler, biribirlerin- leri, oylanırlar ve nihayet biribir- Ali Severler, mio (İspanya sefiri) sevgi- ğudur. Kralçe ise hem sevgil kim olduğunu, hem de kendisinin ona âşık olduğunu biliyor. Ertesi nabah ayrılırlar, Kraliçe saraya gider ve ogün sefirin ken- imatnamesini | getireceği- ni bildiği için erkek elbiselerini çı- karır, hayatta ilk defa olarak ka- dın elbisesi giyer ve aynanın kar- şısında süslenir. Aritonio gelir, kar şısında Kristini görünce duraklar kekeler.. Velhasıl etraftakiler iki gencin arasındaki râbıtayı sezer- ler. “Allah mes'ut etsin,, demekten başka çare yok.. Ama bakalım Ha zinedar başı Kraliçenin bir başka- sile mes'ut olduğunu istiyor mu?, Hazinedar işe koyulur, ahaliyi İs- panya sefiri aleyhine ayaklandırır “Kraliçemizi baştan çıkardı, bir İsveçli olsaydı gene ne ise neydi am ma bir ecnebi!..,, diye etrafı vel - veleye verir. Halk bağırır çağırır, Kristin her zamanki soğukkanlılı- ğı ile halkın heyecanını bastırma- ğa çalışır. Nafile! Antonio'nun ha yatı tehlikededir. İsveçi terketme. ilâğım! Kraliçe düşünmez bile, sını verir, Artık serbesttir, ken disini saadete götürecek olan vapu ra gider. Sefiri orada bulacak, beraber İs panyaya gidecekler.. Fakat Hazi nedar Kraliçe gelmeden Antonio. yu düelloya davet etmiş ve çarpış- mıştır. Ve Kristin vapura geldiği zaman sefir ölmek üzeredir. Kristin şimdi İspanyaya yalnız gidecek. Ümitsiz, bedbaht, peri- şan ağlıyor.. Kendisine teselli ve- ren bir şey varsa o da sarayın en- trikalarından uzağa kaçması, nir hayet serbest olması Rene Lefevre yaralı Sevimli Fransız artisti Ren& Lefevre geçenlerde feci bir kaza geçirmiştir. Ren& Lefevre'in ata pek meraklı olduğu © malümdur. İşte artist © geçenlerde Lille'de | bir yarışa © girmiş. Ve altındaki atı “Adulation,, bir parmakiığa çarpmıştır. Ren& birdenbire yu- Varlanmış, ve başından yaralan- mişter. Fakat merak etmeyin tehi keli değil. Fransiz gazeteleri kında hastahaneden çıkacağını ha- ber veriyorlar. Beynelmilel siyaset l Mısırda İngilizce lisanmda bir çok filmler çevrilecek ve bu film- ler Mısır sinemalarında gösteri. | lecektir. | İngilizler Mısırda günden gü- ne fransızca lisanmın hâkim ol- makta olduğunu O görmüşler ve buna karşı tedabir o almak lüzu- munu hissetmişlerdir. e Evylece Masır ahalisinin . tekrar külakları: nı ingilizce ile doldurarak ve ken- » ismini hâlâ bilmemekledir. irşey varsa o da âşık oldu: di lisanlarına bir faikiyet temini. | ne çalışıyorlar... 4 , Komik Charlot Yine bir genç artistle evlendi ge .. Charlot şimdiye kadar kaç kadın değiştirdi Şu çarpık ayakları, melon şap- kasile dünyayi katıltan .Charlot'- nun hususi hayatmda çok meyus bedbaht bir adam olduğunu söy - lerler... İ Fakat bu komiği yakından tanr- | yanlar, buna pek inanmamaktadır- lar; çünkü Chârlot saman altından su yürüten çapkınlardandır. Misal mi istiyorsunuz?... Çoook! Şimdi de Hollyvood'dan gelen Charlot tekrar evlenmiştir. Fakat Fransız gazetecileri bu haberin doğru olup olmadığını tahkike he- nüz imkân bulamamışlardır. Hem de kimi almış biliyor musu nuz. Sinemada beraber oynadığı Pavlette Goddard'ı. Epeyce zaman dan beri Charlot bu genç kızın ar- kasından koşuyordu. Genç kız de- dikse pek bu tabire inanmayın, çünkü Holiyvood'da her Havva- nım bütün kızları genç kızdır. Ve bu genç kız da otuz yaşlarında ka- dar vardır. Bir defa da boşanmış- tır. İşte Charlot epeyce bir müddet Paulette, kur yapmış ve ondan son pa “The Tumpet Bolorek,, filminde göreceğimiz Frances Dre - ve (Kapıcının sevgili; i) filminde büyük bir şöhret kazanan ve An- ny Ondra'nın rakibi telâkki edilen en yeni artistletden Yvette Le Bon Klark Gable Yelken kulaklı sevimli Amerikan artisti! Clark Gable! İçinizde sinemaya | gı gibi böyle şeyleri temsil edecek | gidip te biberuhi kulaklı güzel ço- | cuğu tanımıyan acaba var mıdır? | Her yerde kendisine büyük bir sem pati uyandırmıştır. Valantino'nun halefi diyorlar... Fakat o nerede? | bu nerede? Aralarında dağlar ka- dar fark vardır. Valantino” çok ro- mantik bir delikanlı idi.. Halbuki © bu yeni Sex - appeal ne o kadar his si ne o kadar plathonigue'tir. Sa- bahtan akşama kadar sokak sürter. Ötekile berikile çene çalar. Kâinatı umurlamaz. Kadınlığa zerre ka - dar özenmemişt'r. Ne eldiven taşır ne yüzük takar, ne ince kibar lâkır dı konuşmasını sever, Hattâ bazar dişlerinin arasından şöyle yandan külhanbeyicesine tükürmekten de çekinmez. Belki zamanın tesiri... Şimdi e*- ki “vanan tutusan.. ssk'ar k> artistler de kalmadı. Zaman kalp- i dö ibi bütün vücutları gil sertleştirdi. İşte Clark Gable bu zamanın adamıdır. Hayatta hiç bir şeye itina etmez. Kadınlar kendisine âşık olduğu zaman onları istihkar eder. Genç kızlara karşı olan aşkı daima hür- met ve merhametle karışıktır. İşte e ya kulaklı Sex - appeal diye ismi çıkan vı a pekgüzel, beberuhi ku laklı oğlan diye tercüme edebilece- ğimiz Clark Gable böyle bir ço - cuktur. Şimdiye kadar kimbilir kaç genç kız bütün kadınları o dövmekten zevkalan bu çetin tabiatli, ve fakat sevimli çocuktan bir imzalı kart koparabilmek için yanıp tutuşma- mest? Hollywood Milyonlarla s pıştığı b Hollyoood Dünyanın en zengin ve en fakir bir şehi Buradaki kadar hiç bir yerde insanm gözüne tezat çarp - maz. Zaten hangi sokağını dolaşır. sanız dolaşın siyahla beyaz kadar biribirine zıt manzaralarla karşıla- Şirsiniz. İşte levent endamlı, kıvrak, bük- lüm büklüm sarı saçları beyaz ense sini yalayan, iri yeşil gözlerile et- rafa neşe ve gençlik saçan kıvrak ince bir kız... Yanında vücudu şey- tanım tokmağı ile dövülmüş yamri yumru, kambur, kartal (o burunlu, şaşkaloz bir adamla yan yana otur- muş içerisi sigara dumanile boğul muş esrarengiz çehreli gölgeli göz- lü ayyaşlarla kuşatılmış pis bir kah vede kâğıt oynuyor... Diğer taraftan biraz ötede yaşı kırkı geçkin bir kadın, uzun boy- lu, henüz yüzündeki ayva tüylerini temizlemiş siyah saçlı s'yah göz'ü, bir İspanyol delikanlısı ile şampan- ya kadehlerini çarpıştırıyor.. Hol, Je Şimdiye kadar bu şehre bir çok gazeteler girip çıktı. Buna dil uzun uzun yazılar yazdılar. Resim- ler neşrettiler. Fakat hepsi aşağı yukarı Hollywood'un harici mam- | zarasını çizdiler. Bunlara bakılırsa Hollyvood bü- tün dünya güzellerinin, bütün dün- ya ihtişamının, arzın üzerindeki bütün kalp'eri fethetmek için ordu kurduğu yerdir. Hollyvood bir cen- nettir Ve ahalisi hurilerden ibaret | tir ve hattâ bununla da kalmamış beşer için yeni âliheler vücuda ge- tirmiştir. İşte Greta Garbo!.. Hollywood bundan başka büyük bir servet şehridir. Sanki Süleyma- nm hazineleri buraya toplanmıştır. Genç kadmların elinde ( dolarlar yağmur gibi etrafa yağar... Burada yaşıyanlar yüz bine kadar sayı say- masını bile bilmezler, Onlar için en ufak sayı birkaç yüz binle başlar ve | nihayet milyonlara milyarlara uza- nır... İşte bu güzel şehrin, bu ilâhi şeh- | rin manzarası... Fakat bunun yanında bir de ağlı| yan, inleyen, sızlıyan o Holiyvood vardır. Bir doları bulab'lmek için bir hafta uyumıyan insanlar mev- cuttur.Ve dolarları keyifleri; ü gârlarına bırakarak savura: an- lar bile bazan bin türlü dert içinde kıvranmakta ve o bedbahtlığın en hât dereceleri içinde bocalamakta- | dır. Çünkü insanlar kendi kendisi- nin efendisi değildir. Hollyvood'un hizmetçisidir. — İste BarbaralLa Marr mensup olduğu firma tarafın dan yapılan ihtar üzerine biraz da- ha zayıflıyabilmek için bu âlem - den çekildi. Renğe Adoröe fazla ça Jışarak vücudunu yıprattığı için bir sanatoryorda yatıyor. Lylian Tash mann hasta olmasına rağmen çalış mak ve başladığı filmi ( bitirmek mecburiyetinde olduğu içn daya- xamadı ve göçtü gitti. “Büyük res| ni geçid'in,, artisti Karl Dane iş yulamamaktan mütevellit yeis yü- | güden öldü... il 4 Mp ! | | İ İ | | HB efaletin çar- ir şehir Bakın Hollyvoood'da Figurant re lünü yapan fakat aynı zamanda değme “jeune prem'er” lerden gü- zel bir adam olan Rino Morrah ne- ler anlatıyor: - Hollywood'un bir eğlence şeh ri olduğu zanneditmemelidir. Bura. da ne delice eğlenceler ne de kolay kazanç vardır. Hayat için mücade- lenin bu kadar çetin olduğu bir memleket dünyanın hiç b'r yerinde yoktur. Başka memlekette eğer iş- siz kalırsanız diğer bir yere gidip çalışabilirsiniz. Fakat burada bu imkân yoktur. Yalnız film iç'n ve filmle yaşanır. Eğer günün birinde kapıyı suratınıza kaparlarsa şu i- ki şıktan birini tercih etmek mecbu riyetinde kalırsınız : Ya açlıktan gebermek, alli pılıyı pırtıyı toplayıp yollan- Hollywood bu ikisinin arasmda yaşamağa müsâade etmez. Ben Hollywood'a geldiğim za - man ilk işim kendime bir yer ara- mak oldu. Bu kolay bir şey değildi. Çünkü işe yarayabilecek telâkki e dilen f gurant'larm adedi, 50.000 & baliğ oluyordu. Ve bunlarm ancak 500 ü muntazam bir şekilde çalışı. yor ve içlerinden 5 tanesinde bir gün belki baş'ıca rol oynıyabilmesi imkânı görülüyordu. Bu extra denilen 50.000 kiş'nin hepsi her gün kendilerine bir iş bu- labilmek için studio © kapılarında beklemektedirler. Hiç O şüphesiz film çevirdikleri zaman iyi para al maktadırlar. Meselâ bir otomobilin kapısını açmak veyahut “sofra ha- zırdır., demek için 20 . 30 dolar al dıkları vakidir. Fakat her zaman iş yok ki... Eğer şans yardım ederse ayda iki üç defa böyle fırsatlar çı- kar. İşte bunun için Hollywood'da bunlar dört beş kişi bir odada yatar lar. Ve piyango isabet edip te bir filmde “yemek hazırdır., demek im kânıni elde edenler diğerlerini beş- ler. İçlerinde en bahtiyar olanlar ken dilerini “Central Costing” & yaz- dırabilenlerdir. Bu dünyada eşi ol- mıyan bir müessesedir. İnsan akı- mını bir disiplin altına almak için büyük film sanay cileri, figurant'la rını istidatlarına göre ayırmak, i - cap citiği zaman her hangi bir film içinbeşyüz, bin iyi figurant bulabilmek “için merkezi bir idare tesis etmişlerdir. Central Cos ting adeta bir figurant'lık nezareti- dir ve içindeki bütün insanlar film sanayicileri tarafından tayin olun- muştur. Bunun için de bu efendile- Fi her gün eteklemek ve kend leri- ği işiniz elirleem olur. er gün muayyen vakitlerde oray: telefon edip bir i li me sormak KİRLL ae Eğer varsa gidersiniz yoksa evde yangelip oturursunuz. İşte Hollywood böyle bir şehir- dir. Onun için zahire aldanmamalı dır. Hollywood'da bir iş diktatör. lüğü vardır. Ve bu d ktatörlük bir kaç kişinin elindedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: