; ! ( Fikirler ve insanlar i Heyecana dair Geçen gün Fikri Süreyya beye mektu- bumda her güzel şekiin ancak hakiki bir heyecan mahsulü olabileceğini söyledik- ten sonra bu mevzun tekrar döneceğimi ilâve etmiştim. Çünkü o cümleyi yazar- ime, onun manasi (o olüp olmadığı hakkmda bir şüphe düştü. Her güzel şekil bir heyecanın mahsu- Tüdür; fakat her yazı yazan veya herhan- gi bir sanat eseri vücude getiren adam bir heyecan duymuyor mu? Sırf menfa- at için çalışan sanatkârda bile bir heye- can mevcuttur; biç olmazsa işine yeni başlarken o mesleği intihap etmiş olma- sı, o meslekteki eserlerin kendisinde bir heyecan basi etmiş olmasının o neticesi değil midir? Fikri Süreyya beyin sevdiği muharfi- ri beğenmediğimi onun bir İafzperest ol- yon ile izaha çalışmıştım. Fakat kelime - lerin ahengine hayran olmak, onları Yan yana getirmekten bir haz duymak ta ne bir heyccan değil midir? Vak büyük sanatkârlar, Remy de Gourmont'un kay- dettiği gibi, herhangi bir kelimeyi du - yunca onun medlülünü gözleri canlandırırlar; 9 Fransız münekkidi, ha- turunda doğru kaldıysa “Okyanus” keli- alır ve bu kelime talaffuz edilince büyük sanatkârın hayalinde hemen deni- | zi canlandıracağını, iyi olmıyan sanalkâr- ların ise denize, en asabi anlarında bile baktıkları zaman ancak (o “deniz, veya dir. Çünkü deniz diyince hayalinde an- cak başkalarının tasvir ettikleri manza- raları canlandıran veya denizin karşısın- da başkalarının anlattığı hisleri hatırlı - yanlar da yine sadece bir tecrit hareketi yapmış olurlar. Fakat bunlarınki de | heyecan değil midir? Onlar da kelimenin | yazılışmdan veya söylenişinden hakika - ten bir haz duymuyor mu? Şüphesiz ki onlarınki de heyecandır; yalnız onlar hakiki birer santkâr olma, a muvaffak olamıyor. Niçin bu “ikin- ci elden;, heyecan bir sanat eseri vücude etirmeğe kâfi gelmiyor? Halbuki insan- can ağu bütün ömürlerinde ancak bu neviden heyecan duymakta ve herhangi bir hadise karşısında ancak başkaların - dan öğrendikleri tarzda müteessir olm tadırlar. Hemen hemen daima asıl oriği- pal sanatkârların değil, esasen o mevcut sanat tarzını taklit edenlerin rağbet görmesi de işte bunun içindir. Heyecan, bilhassa hakiki heyecan de- diğimiz zaman asıl kasdettiğimiz şey, © ifade ettiği şeyden zi- e galeri alı Gö renekle, öğrenmekle vücut bulmuş hisler değil, sanatkârm sanki yoktan varettiği bir yeni görüştür. Bahsetmek istediğim (şey samimiyet değildir; çünkü samimiyetin sanat eseri vücude getirmek © hususunda büyük bir kaymeti yoktur. o Aşktan bahseden her genç o hissi bizzat tecrübe etmiştir; bizi alükadar eden cihet onun hakikaten se YP e imei. Bunu da onun şah. siyahi, öğrenmekle, görenekle değil, Bzliğimdenii ient edebileceği hisler — yin eder. Her büyük sanatkâr, hakiki sanatkâr ds *udur, bir ihtilâlcidir; yani yeni his “nuance,, ları icat eder, O Sanatte güzel şekli vücude getirdiğini söylediğimiz ha- kiki heyecan işte budur. Cenap Şahabet- tin beyin yazılarında — Fikri Süreyya beyle ihtilâfımız o muharrir hakkımda - dir — işte bu yoktu; © zekâsı tamamile | “İivresgue”, yani ancak müktesebat ile | ip Onun yazılarında hayranla- niçin beğendiklerini izah edemiye- elleri hiç bir şey yolter; halhali baki ki güzellik izah olunamıyan, bir kaideye, bir mütearifeye göre değil, bazan bütün kaidelere, bütün alışık olduğumuz şeyle- re rağmen, herhalde onlardan müstakil olarak vücude gelir. sre; e şii Nurullah ATA hainin bütün sd gibi, bu da e kaldı. Sizi kaybediyo - ““Vapurin iskelesi alınmak üze - re idi, son defa kucaklaştık, elleri- mizi cıktık ve rıhtıma indik. Germaine, vapurun güvertosin - de, parmaklığa abanmış, küçük be yaz mendilini sallıyor. Bu Yakit vakit gözlerine gö! den anlıyorum ki hâlâ ağlıyor. Vapur, ağır ağır manevra yapâa- rak rıhtımdan açıldı ve Saraybur- nunu dönerken Fransovazla Fer - hunde, mendillerile gözlerini sili - yorlardı. — Artık dönelim, çocuklar de - “Fakat Ferhunde ile Fransovaz, hmçkırmaktan kendilerini alamı - yorlardı. — Bu kadarı ayıp oluyor. Yü- rüyelim. Evde ağlarsınız. , ıslak gözlerini dargın Germaine'den ayrıldığı : Ferhunde, Ben, Milliyet'in edebi tefrikası: 84 KANLISIR SON G Ölümün âni olarak gelmesi Mesudeyi leyli mekiebe gönderdi (günkü bu merhumun son arzusu Annesi de kışı geçirmek için İstanbula dönmeyi münasip gör - dü. İstanbulu tercihinde, nihayet birçok seneler sonra gene eki ah- baplarmı toplıyarak eski hayatını yaşamak arzusu hâkim olmuştu. O, rahatça hiç tanınmadan, yalnız kendi arzu ve düşüncesile, hiç kim seye hesap vermeye mecbur olma- dan serbestçe dolaşmak istiyordu. On beş sene evvel sessiz, fakat mu azzam bir konağa getirilen bu ha- fif meşrep, kayıtsız kadın kocası- nın gölgesi altında yaşamağa baş- N Geçen uzun seneler zarfında o, bir tebessüm bile görmeden ya- şadı. Kızı Mesude bir az büyüdük- ten sonra yatı mektebine verilerek onun analık şefkati de kocasının arzusile öldürülmüştü. İşte otuzbeş yaşında birden bire kendini yalnız ve hür bulması onun için, şarap iç mekten içtinap eden bir kimsenin bir kadeh şampanya ile sarhoşluğu i. Her zamankinden fark İr nazarlarla aynada kendini tet - kik etti. Kendini simsiyah gözleri- ğinden emin, etrafına daha dik - katla bakınmağa başladı. Fakat her kes böyle güzel bir kadını yalnız görünce teshir edilmiş nazarlarla onu takipten başka bir şey yapmı- yorlardı. Nihayet bir gün, bir pas- tahanenin kapısı önünde bir tesa - düf kalbine yeni arzular, ümitler uyandırdı. Erkeğin onazarlarında hayret, kadınınkilerde ürkeklik var dı. Sonra... Onunla tekrar karşılaş manın verdiği neşe, erkeğin uzun bakışlarmın mânasını verdiği hi - capla kadınım yanaklarında şid - detli bir kırmızılık. Daha sonra ba kışmaların, tebessümlerin tevalisi. Geçen her gün kadının aşkını alev lendiriyordu. Kış geçti. İlkbahar bütün güzelliğile her şeye yeni bir hayat verirken tatili geçirmek için annesnin yanına döen Mesudenin her tavrı genç kadını hakika'e sü agliyor; rüyalarını unutturuyor - Mes ude o gün beyaz elbisesini giymiş hayatında ilk defa gideceğ: balonun verdiği neşeyle gelerek annesinin yanına oturdu. Kadın kızına dikkatle uzun uzun bak - tı, Mes'udenin birdenbire fazlı aşan güzelliği onu saşırttı. “An- neciğim neden bana öyle bakı - yorsun?,, Hiç yavrucuğum. Se - nin birdenbire böyle kadmlaşa - cağını zannetmiyordum da “Me- sude güldü, işte hayata hazırım an neceğim.. Amma senin nen var?,, “Benim mi? Hiç. Haydi gidelim, ve sevgilisinin gönderdiği kırmı zı gül demetinden iki tane ko - pardı , siyah elbisesinin kuşağına ilişti du, Kadını yalnız hayret etti. göremeyince sevgilisinin Y: i baştan a şağı beyazlar giyi ufak te - fek fakat çok güzel mahlü - ka bakmaktan © kendini alamadı. Kadın erkeğin Mesudeye çevrilen nazarlarını görünce tit- redi. Bir dakika süren şaşkınlık - Yazan: Mahmut YESARİ ma ağlamıyorum. Donmuş, kalmıtşım: — Peki, neye ağlıyorsun, yav - rum? e Ferhunde, tutuk tutuk içini çek - Germaine'e vadettiniz, Pari- se gideceksiniz. Bizi terkedeceğini zi düşünüyorum, ona ağlıyorum. İnsanın vücudünün bir ande buz gibi soğuyuvermesi, hem alev alev Bu son teşebbüsüm her halde i- yi bir netice verecek. Sırrı Nev - res, hayli yüklü paraya cmuz sil- kemez. Sırf inat için kafa tutar - sa, bilmem. Fakat niçin ayak di - reyecek? Bu manasız ısrardan ne kazanacak? Sırrı Nevresi, Seminenin apar- tumanımda aradım. Semine ha - e karşılaşmamız biraz garip Genç kadın, re , gözlerine inana - ve "bana bakıyordu: : sanıyorum; Beyefendi! - Erkek aşağıda onu bekliyor - | ÜLLER tan derhal kendini topladı. Şim - diye kadar kendine meçhul kalan hakikat bütün açıklığile | kablini ezdi. Derin bir yeis, ani bir yor. gunluk olanca kuvvetile kadının omuzlarına yükleniverdi. Onları, akin © nazarlarla bol elektrik ziyasını şiddetle akset - tiren aynalarla dolu salonda tet - kik ederken bir an etrafındaki bü- tün ışıklar söndü, derin loşluk i- çinde yalnız kızile, sevgi i dü; Sonra kendini düşün yetişen bu aşkın verdiği ıstırap - a simdiden sönmüş bir ışıktı. Ha- kiki aşkı onun yüzüne ilk çizgi - leri i sevgilisini yanına çağırdı: “Mesu- deyi, bir genç kız olan çocuğumu bu ilk balosunda sana emanet e - diyorum,, dedi. Sonra sonra ku - şağındaki kırmızı gülleri çıkardı. Kızının beyaz elbisesine takar - ken; — Kızım senin elbisenin be - yazlığı üstüne benim güllerim, be- nim son güllerim yakışır, dedi. Biraz sonra sevgilisi olan er- kek, kızının neşe içindeki dans - larını © gözünden bir damla yaş akmadan seyretti. Firdevs İSMAİL Dr. İHSAN SAMİ BAKTERiYOLOJİ LABORATUVARI Umumi kan tahlilât, frengi nokta pazarından (Wassermân «ve Kahn teamülleri) kan Küreyesitı “sayılması, Tifo ve ısıtma hastalıkları teşhisi idrar, balgam, cerahat,kazurat ve su tahlilâtı, Ultra mikroskopi; hususi &- tılar istihzarı. Kanda üre şeker, Klorür. Kollesterin miktarlarmın ta- yini. Divanyolu No. 189 Tel: 20981 16279 Bugün sant 18 de Fransız Tiyatrosunda ATTIK KABARET heyetinin balk matinesi . Aleşam LOUISA POSELLİ'nin gala müsameresi, Harik Hayat Kaza s İgortalarmızı, ” Galatada Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 Bzgünkü program ISTANBUL 18,30: Fransızca ders rafından monolakı 19 iy 19: Muammer bey ta- : Alaturka musiki meç- NON, operası (Mi Sas: PİL, BÜRREŞ, 04 m Si 2, Kh 20; kenfaranü Kin Piyana ianltrane: öLA0: Kon Harpa konseri. 22.43 x. MOSKOVA, 17248n. > Mütenevvi meşriyat GAS Khan PRAG, 470 m 18,35: Plâk, — Mueahube, 2025: Hafif mu siki, 21,10: Musikili radye skeçi, — Busahabe, 713 Kr, ROMA, 420 m. 18,10: Orkestra, — Musahabe, — Plâk. 2145 Karişik konser. Müteakiben neşeli musiki. Zi: Habe ŞIMALI ITALYAN G w 2238: Örkeestrn 91 Khz. Dewtechlandesnder 1871 m. 'Marslardan © mürekkep konser, 25: eserlerinden gece Besthovenin Milliyet ba sütunda iş ve işçi yenlere tavassut ediyor. ; ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro - muza müracact irler. İş aranıyor Iyi familyaya mensup bir Madam bir aile veya bakılmaya muhtaç bir bekâr yanımda müdire veya refalcet madamı o- larak iş arıyor. H. M. S, rumüzile La Turguie gazetesine. ». # Askerlik yaptım. Tahsilim vardır, be- ve haftada üç lira eya amele: Ba sıtasile ya çalışırım, kâtiplil Bayazıt kiraathanesi Cemalettin mektupla. » 15 lira aylıkla nile nezdinde orta hiz- imeti çamaşır, ütü işlerini fezkalâde ya par klişe arkamda Ne 29 Nohalatyan nezdi Asrin umdesi “MİLLİYET” ör. ABONE ÜCRETLERİ : nit işler Gazetemiz ilinlarım mes'uliye. Zİ Vahe alener, ve Otomobil 2479 İhtiyat zabit ve memurlarını Beyoğlu askerlik şubesinden : Her s3 i ne olduğu gibi 1 Haziran vi tarihinde ih. 7. ve memurların larına | başlanacaktır. Yoklama müddeti 1 Ha: ziran 934 iptidasından baş'ayarak 30 ha- ziran nihaj ir. Yoklamaya mü- | racaat İh. Z. nınn mektupla veya şifa- | hen şub müracaatları İszamdır. Mek- tupla müracaat edeceklerin: Hangi şube- | den olduğu, şubemizde kayıt numara: sınıfı veya nasp tarihi, Rütbesi, adı babasının adı, doğum ve doğum tarihi, | bamgi nufusda mukayyet olduğu, ikamet- gh, memuriyet ve işi, Tstiklâl ve büyük harpde bulunup bulunmadı e vazife- leri, sağlık raporu, dereceli | derecesiz, malül, balim ve baytar ise ihsisas vesi- kası var mıdır? Avrupada tahsilde bü- Tunmuş mudur? En son kıtası neresi 30 Hazıran 934 tarihinden sonra mü- racaat edeceklerin dermeyan edecekleri mazeretleri makbul olmadığından (1076) sayıiz İh. Z.leri kanununun (10 cu maddesi) tatbik edilir. “ws Fırka askerlik dâiresi riyasetinden Ihtiyat zabitan ve askeri memurl; nin yoklamaları; kanunu mi bines 1 Haziran 934 den İnsacağuzda GillmâğielikaklNTE yad kaları, nüfus hüviyet cüzdanı, hekim ve baytarların ihtisas vesikaları ile birlikte mukim ve mukayyet bulundukları As- kerlik şubelerine müracaat etmeleri ve bu müracaatı zamanında yapmayanlar haklarmda kanunun 10 cu maddesi ah- kömi tatbik olunacağı ilin olunur. pü Usküdar askerlik şubesi riyasetinden: 1 — Her sene yapılması mutat olan ihtiyat Erkân: ümera ve zabitan ve me- ibaren başlanacak ve mezkür ayın nihayetinde bitmiş ola- caktır. Binasnaleyh şube © mıntıkasında bulunan bilumum ihtiyat — zabitanmın mezkür ay zarfında şubeye müracaat'a ” larını yaptırmaları mecburidir. 2 — Işbu yoklama mektup yazmak suretiyle de yapılabilir. Mektup'a yok- lamasmı yaptıracak zevat mektubuna 8:- nıfını, rütbesini, sicil veya kayt numtro- Sunu ve ahvali sıhiyesiyle ikametgâhın- | ii tebeddülât varsa derç etmelidirler. | can 934 ayı zarimda | balâ- daki Tüfek nirininde © yoklamaleiıni hakkında 1076 mumero- ma tevfi- kan ceza tatbik edileceği ilân olunur. İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: Tophanede Mumhane caddesinde Galata Nahiye Müdü- riyeti binası altındaki 111 No. bina altında yeni şehirli sokağında 1 No. ludükkânda senevi 120 lira bedel ve birer sene mü idetle açık arttırma usulile ki- ralanacaktır. İsteklilerin 6-6-934 çarşamba günü saat 12 bu çukta pey akçeleriyle müracaatları. (R.) (2554) Gayrimübadiller Takdiri Kıymet Komisyonundan: Karar numaraları 361 den 382 ye kadar olan Gayrimü- badillerin yüzde 25 hesabiyle bonolarını almak üzere 23 Ma- yıs 934 Çarşamba günü komisyona müracaat etmeleri. ne şartnameleri veçhile 30 Mayıs pazarlık suret'le ihale olunacağı köhne eşya her hafta pazar ve ma suretiyle satılacaktır. İsteklilerin o günlerde saat 14de müracaatları. (M) (2583) Tavrındaki nezakete rağmen, sesinde | küllenmiş bir ateş gibi, gizli ve yakıcı bir kin vardı. Be - yaz inci dizisi dişlerini göstere - rek gülüyordu: — Hürmette de kusur etme- miştik amma.. Beni, geniş bir koltuğa oturt- tu, çapkınca göz kırparak sordu: — Bir kadeh likör? — Mersi.. İstemem.. Parmağının ucile işaret edi - yor, dudaklarını da büzüyordu: — Bir damlacık. Ağzıma girecekmiş gibi yüzü - nü yüzüme yaklaştırmiıştı: — Bir damlacık. mali geriye iterek reddet - — Çok teşekkür ederim. Zah - met etmeyiniz. Semine, dargın bir çocuk gi - bi yüzünü buruşturdu: Bana darıldınız mı yoksa? Sizi sitemle karşılayışıma alın - vel z imle, onun düzgün par - maklı beyaz ellerini tuttum: — Neler söylüyorsunuz? Siz, — irin iel mi?) Size da - rılmak elden gel r.mi? Hayata dar ay, fer kıvılcımı parlayıvermişti. Bel - ki o dakikada bana, öyle geldi. Lâkin halinde, muvaffak olmuş in sanların gururu — Ne kibar, ne azlliniz Li Beni şımartıyorsunuz | Sıçrayarak geri çekildi ve bir- den hatırlamış gibi ellerile göğ - sünü kapadı: — kılğımdan utanıyorum. Birdenbire sizi görünce şaşırdım. Affedersiniz. — Kılığınızın nesi var? Böyle, o kadar güzelsiniz ki.. Semine, başını harç hirçm i- ki yana sallıyordu: — Hayır. Hiç te değil. Alay ediyorsunuz.. Biraz evvel likör ikram etmek istediği zaman yaptığı gibi parma- ğınm uciyle'işaret ediyor, dudak- larını da büzüyordu: — Bir dakikacık, Sizi çok bek- letmiyeceğim.. Bir dakikacık! Ve tekrar ağzıma girecekmiş gibi yüzünü yüzüme yaklaştır - dı: a Bir dakikacık.. eylân gibi geriye sıçramasi- ke, önle A bir oldu. Genç maksadı - kürde. Beni im ke meği ku ihmal etmiş le alacaktı. Kulak e ki Evin i- çinde st yaktu. Acaba | Seminc, bana kapıyı açan hizmetçi kadı nı da mı savmışlı? Semine ri çıktıktan sonra Ne kesik ses - İer duyuyordum. Bir ir garderop ka- Kadınların, bir dakikacık! la - rrmın kaç dakika ve hattâ bazen kaç saat sürdüğünü bilmiyor de * ğildim. Fakat Seminenin elleri - nin bütün maharet ve tecrübesi - le tuvaletini iki üç dakikada bi - tirecekti. Onun, bu inceliği gös- tereceğinden emindim. Sofada bir ayak sesi oldu. Se- minenin bu kadar çabuk hazırla» nacağını tahmin etmemiştim. Ka - pi irem i hizmetçi kadın gir | eren: —) İVAFURCULUK| Bursa Kaplıcaları TÜRK ANONİM ik NEN Çekirge'deki kaplıca ve Otel binasına isale olunacak Termal suların boru ve techizat, izolasyon termik ve imalât ve toptan veya parça parça fenni Ve mali garanti verecek talipleri- İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: Istanbul Merkez Maliye dairesinde mevcut bir takım sesi çıkmıyordu; Kpr Girdiği sessizce oda- n Küçük bir cigara iskemlesi ü - zerinde açık duran bir paketten bir cigaza aldım. Seminenin ha - TURK ANONİM ŞİRKETİ İSTANBUL ACENTALIĞI! Liman Han, Telefon: 22925. İzmir sür'at yolu SAKARYA vapuru Her PERŞEMBE günü sat 14 te Galata rıhtımından kalkarak doğru İzmire gidecektir. Bu vapur her pazar günü saat 15 te İzmirden kalkıp doğru İstanbula gelecektir. md a saye İmroz Yolu Her PERŞEMBE günü Ga- lata rıhtımından saat 18 de bir va pur kalkar. Gidiş ve dönüşte mutat ik kölelere uğrar. Karagöz için müsamere Karagöz gazetesi 'arafından — Tetan- bulun eski eğlencelerini bir arada ve toplu bir halde göstermek üzere tertip edilen büyük müsamere 25 mayıs cuma günü sant on beşte Tepebaşı tiyatrosun- da verilecektir. Bu müsamerede konservatuvar icra heyetini teşkil eden sana'tkârlar tarafın dan şark musikisinin eski ve yüksek e- serlerinden mürekkep güzel ve tarihi kıymeti haiz bir konser verilecektir. Bundan sonra hayali Şefik Bey tarafın. dan bir perdelik ori ri ve ijinal karagöz oyunu Proğramının üçüncü kısmını sanatkâr Ali. Bey ve arkadaşları heyetinin oynr- yacakları büyük orta oyunu vr yor. Orta oyununda eski âdet ve an'ane- lerimizi de canlandırmakta olan bir piyes temsil edilecektir. ir. HORHORUNİ Eminönü Valide kıratanesi yanında m (16513/8 2693: — yenii ZAYI — 2746 sicil numaralı arabacı eh- i zayi ettim. Yeni alacağımdan in hükmü yoktur. Arabacı Kâzım lu mağaza senevi 180 ve ayni (2699) inşaatı 1934 günü saat 10da ilân olunur. (16950) çarşamba günleri açık arttır- zırlanışı, beni yordu. ya için için de © acıyordum. Bu hazırlanış, bu telâş, pek bo - şuna idi. Fakat onu © söyletmek, En Nevresi görüp konuşabil - için, vaziyeti görür bir. hal almalıyım, en Semine, ken- ie yapacağı tesire o kadar emin ki benim, küçük bir gülümseyi - şimi, iyi manalara tevil edecek. Acaba, bu “teshir, , “Hüsün ve füsun,, a nasıl (olacak? same. i çok bekletmedi. Ben, dalgın düşünürken kapı, yavaş - ça bi ekl genç le ma” i ir dekolte giymişti. Uzun e * ahenkli bir e- öz ile yürüyordu: beklettim mi? Yüzü, san'atkârane işlenmiş bir tablo gibi idi. Salına salma yü” vie de gülüyordu. Bu, gülüş - — Şimdi nasılım? Gözlerini kA maştırdım ya.. Diyen Dağ bir iddia va” Hakikaten genç kadının sanat ve maharetine parmak ısirmiş * tem: Dd Hiç bekletmediniz, diye © Bitmedi —