18 Mayıs 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Hergün bir yazı Marul mevsimi geldi... Sorarsanız, hepsinin cinsi yedikule, hepsi de göbekli... Tabiat, her sene mayıs girince insanlara yeşil bir ziyafet çeker. Çoluk çocuk, genç ihtiyar, zengin fakir, bu ziyafetten hissesi- ni alrı. Bugünler, ayıptır söyl , yıra salınan ineklere döndük. Adına marul diyoruz ama, mü- bareğin ottan bir farkı yok. Yalnız L dine göre h iyeti olan bir i, Ça- ot!.. Hhdrellez girdiktensonra, öyle bollandı, öyle bollandı ki, yemek- le bitecek gibi değil. Marulun kan yaptığını ve hiç ol- mazsa kanı iğini söylerler. Buna benim de inanacağım geli- yor. Kır havasını koklıyarak, şöy- le taze koparılmışından, göbekli bir marulu, yaprak yaprak kopa - rıp tuza batırdıktan sonra hatırha« tır yemenin ayrı bir zevki var!.. İnsanların nihayet söz söyliyen birer hayvan olduklarmı, marula düşkünlüklerile de anlıyabiliriz. Marul, her mevsimin — mahsulü (azğildir. Yalnız baharda yetişir. Ve yüzünü şöyle bir gösterip der - tohuma » Çarçabuk kart- Taşan bazı kadın tipleri gibi!.. Marulu, bizde kimler sever? He- men herkes!.. İyisini kimler ele geçirir? Pek az kişi.. Sorarsanız hepsinin cinsi Yedı- kule... Hepsi göbekli!.. Fakat elinizle şöyle bir yokla- dınız mi, tüy kabası hindiler gibi, sade kabuk çıkar. Yetiştiği bostanda marulun iyi- sini ve hele ucuzunu bulacaklarmı umanların aklına şaşarım. Geçen gün ben de böyle boş bir ümide ka- pıldığım için, siz de benim aklıma şaşabilirsiniz. Evet!.. Bostanda hiç olmazsa ta- zesini ve hele mutlaka göbeklisini bulacağımı düşünerek Hıdırellez'- , den birkaç gün evvel, Yedikulede bir bostana gitmiştim. Bostan sahibini, araya araya fi- deleri sularken elegeçirdim: _ — Bana bir iki marul kopar!.. hattâ |. — Ye de patla... Zehir zıkkım olsun... demekti. Herife fena halde içerledim. E- Hime tutuşturduğu marulda saysam on beş yaprak çıkmazdı: — Bunlar nasıl marul? diyecek oldum. Nasılsa gevrek gevrek güldü: — Yok zarar yok zarar... Sonra başını sallıyarak: — Ha büyük, ha küçük.. Hep bir... dedi. Hiç sesimi çıkarmadım: Marul- ları yiyip bitirdikten sonra beş ku- ruş uzattım. Sordu: — Bu ne be yahu!.. — Ne olacak, para... — Sen vereceksin, iki marula on guroş.. Gülmek sırası bana geldi: — Ha beş kuruş, ha on kuruş.. Hep bir... değil mi? O günden beri kimi marul yer - ken görsem Bulgar bahçivanla ara da geçen e, aklıma ge- Hiyor. Kendi kendime gülüyorum. Dün Sultanahmet'teki manavın e Ces O g FÇ K mmıl. a SLaL , muş seyyar bir satıcı şöyle bağırı- yordu: — İpekli fistan giymişler be!... Şunlara bakın be!.. Göbekli be!... Karşı kaldırrmdan geçen şişman bir hanıma lâfatıyor sandımdı. Me- ğerse marullarına medhiye söylü- yormuş. k Şişman kadın, dönüp bakmadı bile... Bu sözü kendi üzerine al- mamakta hakkı yok mu? Göbekli diyince — artık, hatıra kadın değil, yus yuvarlak, katmer katmer bir marul geliyor! Kim bilir/belki, güzün birinde :;ıı(rulun da göbeklisi aranmıya - g O zaman sokaklarda, şimdiki gi i: — Göbeklidir... Yedikulenin göbeklileri... yerine: — Çiroz gibi marullar!.. Say E- fendi! On yapraktan fazla ise pa- ra yok!.. Nârâlarmı dinliyeceğiz. M. SALÂHADDİN Herif aksi bir Bulgar'dı, şaşl jaşkın yüzüme baktı: — Ne marul? Dedim ki: — Marul yok mu, marul... Ha- ni şu suladığın marullar... İşte on lardan istiyorum. Canımı sıkacak bir şey söylemi- şim gibi yüzünü buruşturdu: — Yok burda marul!.. — Bunlar marul değil mi? — Marul ama, yaramaz!.. — Niçin yaramaz? — Daha olmadı. . — Zarar yok.. Sen kopar!... Gözlerinde para hırsı, şöyle bir parlayıp söndü: — Ama vereceksin tanesine beş güroş,.. yilerinden olsun da ne yapa- hm veririz... Bir kaç dakika sonra, elinde ü- çer beşer yapraklık marul yavrula- rile geld, Hepsinin kafasımı, kes- kin pıçakia bir çırpıda uçurup ha- vuzun yosun tutmuş suyunda güya yıkadıktan sonra uzattı: — Nah, al! Öyle bir tavırla söyledi ki; bu- nun İügatçe manası: Bugün Yalovadâ at koşuları yapılacak Halk fırkasr Yalova kazası ida re heyeti tarafından bugün Yalo - vada bir at koşusu ve bir futbol ma çı tertip edilmiştir. Müsabakalara bugün saat 12,30 da fırka sahasın da başlanacaktır. Müsabakalarda kazananlara fırka tarafından bir ku pa hediye edilecektir. Yazlık at ya rışlarına 27 temmuzda Veilefendi de başlanacaktır. Bu seneki at ya- rışlarmın diğer senelere nNnazaran daha iyi olmasına çalışılacaktır. Ve bu seferki yarışlara yeni yarış atlarımın girmesi koşulara bir fev- kalâdelik verecektir. Bisiklet birincilikleri Istanbul mıntakası Bisiklet heyetin- den: Mıntaka Bisiklet — birincilikleri 25-5-1834 cuma günü lacak Iş- AUAY T T - MİLLİYET CUMA 1! Millet Meclisinde Müzakereleg Mülga aşiret alayı kuman- danlarından Kahraman Beye maaş ANKARA, 17 (A.A.) —B. M. Meclisi bugün reis vekili Esat Beyin riyasetinde toplanmıştır. Ma nisa mebusu Refik Şevket Beyin taş ocakları nizamnamesinin 13 ün- cü maddesinin değiştirilmesi hak- kındaki kanuni teklifin ruzname - ye alınmasına dair olan takriri o- kunarak kabul edildikten sonra be- lediye kanununun 159 uncu mad - desinin tefsiri hakkında başvekâ - let tezkeresi ve muvakkat encü - men mazbatası, devlet demiryol - ları ve limanları idaresinin 1930 i son h ait ba - kat bey takdim kılın- d dair di hasebat tez- keresi ile devlet demiryolları ve İlmanları umum — müdürlüğünün 1930 senesi son hesabı hakkında kanun lâyihası müzakere ve kabul edilmiştir. ; Zekâi Beyin takriri Bunu müteakip Diyarıbekir me busu Zekâi Beyin arzuhal encü - meninin 4 - 3 - 934 tarih ve 116 numaralı kararının umumi mahi - yette müzakeresine dair takriri ve ; Ti e '9- resine başlandı. “ Arzuhal encümeni mazbatasın- da, mülga aşiret alayı kuman - danlarından Kahraman Lütfi Be - ye tekaüt maaşı tahsisi hakkında arzuhal encümenince ittihaz edi - len kararın heyeti umumiyede mü- zakeresi için Diyarrbekir mebusu Zekâi Bey tazmwsedan verilen tak- ririn encümette havale edildiği mü- zakere edilmek istenil, leni mülga aşiret alaylarında binbaşı olarak istihdam edilip bu alayların lâğvından sonra on seneden fazla orduda hizmet etmiş olan Kahra- man Lütfi Beyin gerek mülki ve gerek askeri hizmetlerinin müd - deti 30 seneye baliğ olduğun?an bahisle kanuni hakkına istinaden Milli Müdafaa vekâletine müra - caat ederek tekaütlüğünü talep et- tiği ve encümence yapılan tetki - kat neticesinde mumaileyhin aşi - ret alayları lâğvedildikten sonra bütün ümera ve zabitanı terhis o- lundukları halde merbut olduğu kumandanlıkça takdir ve ehliyet ve liyakatine mebni istisnai bir suret- te orduda alıkonulduğu ve 12 se- ne muhtelif hizmetlerde ve cep - helerde bilfiil istihdam edildiği ve bi leyh ü şa is- tihkakı olduğu hakkında karar vı rildiği kaydedilmekte idi. Mazbata okunduktan — sonra Millt Müdafaa vekili ve Diyarı - bekir mebusu Zekâi Bey söz ala » rak mazbatadaki yazılanları hü - 'i'ekiğı_ğıı;da İbrahim Tali B. . * . Şerefine ziyafet TEKIRDAĞ, 17 .A.A. — Dün akşam müfettişimiz şerefine Halkevinde bir zi- yafet verildi. Bugün Ibrahim Tali Bey arkadaşlariyle şehri, hükümet — dairele- ni, mektepleri gezmişler, vilayet işleri- nin randımanı hakkında mühim izahat al- mışlardır. « Yarın muallimler birliği tarafından saat 17 de Halkevinde müfettişimiz şe- refine bir çay verilerek 47 senedenberi muallimlik eden Fatma hanımın için me- rasim yapılacaktır. Yunan mebuslarının dev!et demiryollarında seyahati ANKARA, 17 (Telefonla) — larında Yunan mebuslarının mec- canen seyahatleri hakkında Mus - tafa Şeref (Burdur) , Mükerrem (İsparta) Beylerin teklifini kabul etmiştir. : gaK va Çarpışan tayyareler LONDRA, 17 .A.A. — Birer kişilik askeri tayyarelerden altı tanesi, manevra icra ederken, bunlardan havada taklak atan ikisi çarpışarak yere düşmüşlerdi. Her ikleiin da yilüllme paraşllk y Bütçe encümeni devlet demiryol - AŞT Faideli yağmurlar" Her tarafta Zürra memnun! AYDIN, 17 (A.A.) — Dün öğ- leden sonra şehrimize kuvvetli bir yağmur yağdı . Bu yağmurun buğ İzmiz - kasaba hatti ANKARA, 17 (Telefor İzmir - Kasaba hattının mü sı müzakeratının bugünlerde maline intizar edilmektedir. | Onuncu yıl pullar! ANKARA, 17 (A.A.) —! uriyet yıldön day, afyon ve emsali mahsulât ile incir bahçelerine çok faydalı ola - cağı tahmin ediliyor. SİİRT, 17, (A.A.) — Şiddetli yağmur devam etmektedir. Şehre yakın bir yere yıldırım düşmüş - tür. Hasar yoktur. Posta geleme- miştir. MARAŞ, 17 (A.A.) — Fay - dalı yağmurlar devam etmekte - dir. MUĞLA, 17 (A.A.) — Dört gündenberi vilâyetin her tarafına yağmakta olan yağmurlar tütün Zzürramı çok memnun etmiştir. Tütün dikme işi bitmiş gibidir. Havalar iyi giderse bir kaç güne kadar çapaya başlanacaktır. Ge - çen ve evvelki senelere ait tütün- ler h ta satılmıştır. Bu sene fidanlarda katiyen has- talık yoktur. MUĞLA, 17 (A.A.) — Vilâ- yetin her tarafına faydalı yağ - murlar yağmıştır. Kuraklık tebli- nin bir defa da milli müdafaa en - cümenince tetkikini muvafık gör- kesi kal ştır. Bugün öğleden sonra muğlaya bol yağmur yağ « dı. dükleri ve kü ya- pılan tetkik neticesinde bir muha- life karşı milli müdafaa encüme- ninin de arzuhal encümeni kararı- nı tasvip ettiğini, milli müdafaa encümeninin velev bir muhalif rey ile karar vermesi üzerine selâhiyet- li bir daire olan divanı muhase- battan da bu hususun sorulması- nın tasvip edildiği ve divanca da kahreman Lütfü Beyin tekaütlüğe istihkakı olduğu kabul edildiği an- laşılmış ve tekaütlüğün ya hak ve- ya lutuf olarak kabulü takdirinde kahreman Lütfü Bey de her ikisi- nin de mevcut bulunduğunu kay- dederek encümen kararının tasvip ve kabulünü rica etmiştir. Bunun üzerine muvafık sadala- riyle müzakerenin kâfi olduğu ile- ri sürülmüş ve söz alan Yozgat me- busu Avni Bey de, meselenin huku- ki cepheden izah edilecek bir nok- tası kalmadığını kaydettikten son- ra kahreman Lütfü Beyin hizmet- lerinden ve bilhassa lâğvedilen a- şiret alayları içinde yegâne Türk a- şireti kumandanı olduğundan ve mümaileyhin ailesinin eskiden be- ri bu millete büyük hizmetleri ol- duğundan bahsetmiştir. Müzakere kâfi görülmüş ve maz- bata reye konarak kabul edilmiş- Gre « Divani muhasebat Bundan sonra divanı muhasebat teşkilât ve vezaifine dair olan lâ- yihanı nencümenden gelen kısmı- nın Mmüzakeresine başlanmıştır. Encü tası okunduktan lâsa ettikten sonra l bir zatın tekaüt maaşını alıp alamı - yacağı olduğunu ve mevcut aşiret alayları nizamnamesinde tekaüt hakkı kazanabilmek için üç sene staj görüp imtihanda muvaffak ol- Ması icap ettiğini, mevzuu bahis Kahraman Lütfi Beyin ise bu şe- raiti haiz olmaması dolayısile dai- rei âidesince tekaütlüğüne imkân görühnediğipi ve heyeti celilenin vereceği kararın tabit olarak muta olacağını söylemiştir. v Zekâ: TYeyden sonra arzuhal en- tirâk edecek klüp azaları 23-5-1934 ak- Ş kadar ka kitsdsetine isimle- rini yazdırarak programı öğrenmeleri tebliğ olunur. meni r-azbata muharriri Ziya - ettin Bey (İstanbul) söz alarak sonra geçen içtimada kabul edilen Hakkı Tarik Beyin takririnin na- zarı dikkate alımmadığı anlaşılmış ve Hakkı Tarik Beybir takrir ile, Meclisi âlice kabul edilmiş — oldu- ğunu ve encümenin o takrir müci- bince maddeyi:tanzim etmesi icap ettiğini y kta ve ü in ona göre hazırlanması için tekrar | encümene havalesi istenmekte idi. | Takrir kabul edilerek müzayede ve münakasa kanununun müzakeresi- ne geçilmiştir. Bu lâyihanın 17, 18 ve 19 uncu meseleyi izah etmiş, i ka- rarının Kahraman Lütfi Bey lehi- ddeleri de müzakere ve kabul e- dilerek tesi günü topl k geçen içtimada verdiği takririn | Amerikadaki grev SAN FRANSISKO, 17. A.A. — Grev- ci rşhtım işçilerine 7000 gemici de ı;.;_; râk etmiştir. Yükleri b hatırası olarak P. T. T. id. ce üç gün için tedavüle çıl posta pullarından kullanılmarY şelerde kalanları merkeze gel lerek kâmilen yakılmıştır. Cümhuriyet bayramından ra tedavülden kaldırılan bu © ra pullarımızın üç gün zarfın cak pek az bir kısmı kullan mişti. Erzurumda hazırlık ERZURUM, 17 (A.A.) — kında Erzurumdan geçecek / İran şahı hazretlerini karşılaf için büyük hazırlıklar yapılm dır. I Askeri tebliğler İhtiyat zabiti yoklam Kartal Askerlik şubesinden: 1076 No, ihtiyat zabitan ve askı murlar kanununa tevfikan her senf tat olan yoklama dahi bu sene 1 ilâ 30-6-934 dahilinde icra edilec şubeye mensup bilumum ihtiyat nının muayyen günü bizzat şube: tları ve tahri üracatları de âtide gösterilen malümatın bir tupla bildirilmesi. ç z lSınıfı: Rütbe ve nasıp tarihi: i gemi Sitle'de abluka edilmiştir. Staviski tahkikatı PARIS, 17. A.A. — Stavisky işini tetkika memur komisyon dün — mebus bas ismi ve doğum tarihi; tarihi; Memleketi; Sicil veya ka; sı: Mütekait veya mustafa veya olduğu; En son tekaüt veya terhis diğ kıt'a veya müessese ve tarihi; | memuriyet ve meşguliyeti; İkamet | Şubede kaydi ol hariç sı; yıp üştir. Mebus, kendisi nin mebusluğu için çl_hîlll başvekil M. Chautemps'e miileıdlııl defalar Stavisky MRR ASAT 1 “KORİ A Sayar bar y y ı g ğini ve başvekilin ise, “Stavisky ile gö- rüşüp görüşmiyeceğini ben sana haber veririm” dediğini ve binaleyh Stavisky ile olan işlerine huzıru galple devam et- tiğini söylemiştir. yakBE ge Çemberlayn bir kaza geçirdi LONDRA, 17. AA. — M. Austen Şemberlayn bir bil kazası neticesi vücudunun muhtelif yerlerinden bere- lenmiştir. Her iki taksi devrilmiştir. Ya- pılan muayenede sabık hariciye nazırının hiç bir yerinin kırılmadığı anlaşılmıştır. E LKON Yoldan çıkân tren HANOVRE, 17. A.A. — Hanovre - Breme sürat katarı tamir edilmetke o- lan bir yol üzerinden pek fazla bir sü- ratle geçtrken yoldan çıkmıştır. Tren memurlarından üç kişi ölmüş ve dördü ağır olmak üzre dokuz yolcu yaralannış- tır. Daily Ezpres'in Berlin muhabiri tevkif edildi BERLİN, 17 A.A. — Deyli Expres- ön Beıçlıı;u ıl;u.lıı;biri Filip Pembreko ile ÖrEÜ ee 5nn evkifili li Ğjlev;kıf ed.ılmıjı.tır. Bu ler mıntıkasından gelmişse hangi k dan ve hangi tarihde gö), ve evvelki şubedeki kayit No. su; HK sihhiyesinden müşteki” ise şubey? zat gelmesi değilse bildirilmesi; Iki vesika fotoğrafı; Hanği lisanlara olduğu ve derecesi; Sivil hekim, ve dişçi baytarların diploma No. il€ nıflarına göre ihtisasları: Ihtar: Müracaat etmeyenler 1076 kanunun 9-10-11-12-13 cü maddeli göre cezalanırlar. Gümüş para Amerikada gümüş kıymetlendiril- mesi kabül ediliyor VAŞİNGTON, 17 (A.A.) Ruzvelt ile bir konferanstan ra, âyan gümüş bloku — azal gümüş madeninin kıymetlendi mesi hakkında yeni bir kanun ? pılacağını haber vermişlerdir. j VAŞİNGTON, 17 (A.A.) Gümüş üzerinde bir anlaşma ©' tur. Bu anlaşmaya göre, gümü$ deni, kısmen para karşılığı ol_ kullanılacaktır. Anlaşma , gt'”i satın alımnmasını M. Ruzveltin habir serbest bırakılmış, f: z öğle üzeri Magdeburg ,î::l'.heıi racat edeceği hakkında söz ve lti — t Londra liman amelesi grev yaptı LONDRA, 17 .A.A. — Liman amelesi grev ilân etmiştir. Bu grev Londranın iaşesini tehdit ecmektedir. Tred müsademesi KARLSROHE, 17. A.A. — Pforz- hein istasyı d: kta - lan bir lokomotif istasiyona — giren bir Teğnla masenı tmiştir; Yokcular üç kişi ölmüş, bir çokları da ağır suret- ne tecelli etmesi üzerine mesele - üzere içtimaa nihayet verilmiştir. a lmnim OT TTT _l;ii—iüyet’in _t;îşrikası: 12 Tanıdığım Casuslar a (Meli. Knokaert'in hatıraları ) Tercüme eden: Agnes te arasıra yanlarına gelerek kendilerine hizmet ediyor, fakat bir müşteri gelince işinin başına koşuyormuş. Agnes böyle odaya girip çıktıkça işitiiği birkaç cümle- den bu Prassek'in yeni vazifesinin Roulers havalisinde çalışan bizim casus şebekesinin emniyet ve selâ- meti ile pek yakından alâkadar bu- lunduğunu işitmiş ve iki misafiri- “nin ne mal olduklarını ancak o za- man anlıyabilmiş. Fakat hiç belli etmiyerek kendilerine hizmette de- vam etmiş. Bir aralık Volf kendi- sine hitaben: — Ağnes, benim cici gülüm, de- miş, arkadaşım Prassek bizi terke- derek mühim bir vazife ifasına gi- diyor. Kendisi muvaffak olup av- dei ettiği zaman — pek çok şerefle dönmüş olacak haydi sen de kendi sinin muvaffakıyetine bir bardak şarap yuvarla bakalım!.. 'Arkad a bü kaddi; karşııında' Prassek te tefahürden AHMET CEMALEDDİN nefsini menedemiyerek azametfü- ruşane bir tavırla arkadaşına: — AÂzizim, demiş, ben buradaki sıçan yuvasını temizledikten sonra bir daha buraya döner miyim hiç- göstermesin. Brüksel civa « rm_dı cephe gerisinde bir vazife is- terim. Hiç olmazsa — orada hayat var. Burada biz ya 'Oruz, sü- rünüyoruz. Bu ne_tıme:i yerde ya- şanır mı ÂAllahaşkına. . Diğer taraftan Agnes Alman me murunun vazifesinin neden ibaret olduğunu anlamıya karar vermiş lduğundan ikram edil şarabı iç- miş ve yanlarından ayrılmış. İki aş sonuncu şişeyi devirirken, tabif şarabın buharı altında, — bir bayli gevezelik etmişler ve kurnaz Agnes bunları kapıdan dinlemiş ve şu neticeye varmış: İdam edilen bi zim 63 numaralı casusun odasında elde ettiği malümatı Ekloo'daki müttefikin karargâhına bildirmesi için talimat ve şifre bul Lâ kin hiç bir adres zikredilmiyormuş Bund | htelif a - larla şifre olarak Lora ismini muh- tevi bir kâğıt ta ele geçmiş. Hiç şüphe yok ki karilerim — Lora'nın kendi müstear ismimi ve numara- ların da refikim diğer casusları gös terdiğini anlamışlardır. . Şu suretle faaliyetimizden Al- manlar resmen haberdar bulunu - yorlar demekti. Bereket versin ki ele geçen her şey (63) numaranın el yazısile idi. Artık Almanların neden dolayı casus yakalamak kâ- busu altında bunaldıklarını kâfi de recede anlamış bulunuyordum. Ay- nı zamanda düşmanın fazla bir şey öğrenememiş olduğunu da görerek müsterih oluyordum. Alman me - mşırlı.rınm Lora'nın ve ele geçir- Tniş oldul:lan rakamların kimler ol- ği Böneneanlerime p: kân yoktu. Alfons tütüncü kızdan aldığı malümatı bildirmekte de - vam ederek şu ciheti de ılâve etti: Yerli dillere iyice vâkıf bulunan Prassek bizim mıntakadan kaybo-. larak sahte bir pasaportla ve mül- teci bir Belçikalı sıfatile diğer bir mıntakada meydana — çıkacak ve kendisinin Holanda hududuna gö- türülerek hududu geçmesini istiye- cekti. Aynı zamanda Belçika or- dusuna iltihak etmek tasavvurun- — Sle sütem L te yaralanmıştır. (Lille) şehri Alman da olduğunu da söyliyecekti. Bi - zim teşkilât bu sahte mülteci vatan daşa yardım etmeğe başlayınca Al- man istihbarat memuru da bizim- kiler$ ele geçirmiş olacaktı. Belki bu suretle (Ekloo) hakkında bir çok şeyler öğrenebilecekti. Bina - enaleyh bizim için Prassek'in faa- liyete geçmesine mümaneat etmek icap ediyordu. Şayet bu adam Ek- loo'daki teşkilâtnmzı keşfedecek işgalı altında iken... olursa bizim için felâketler biribi- rini takip eylyecekti. Alfons bütün bunları bana bir titrek zi- yası altında bir ölü çehresi kadar sararmış simasını buruşturmadan söyledi ve gözlerini gözlerimden ayırmıyarak dedi ki: — Hemşire, buraya — gelmeden evvel zihnimde bir plân - tasarla - dım: Şayet bizim arkadaş Stefan bu’;:: bırakmıştır. —- Y istir | M. Maksimos Cinevrd'| gidiyor 'ATINA, 17 (Milliyet) —Âh nan malümata göre Hariciy? zırı Mösyö Maksimos silâhsı?” | ma konferansında bulun 2 Türkiye, Romanya ve Yugoslâ' hariciye nazırları ile göriişnı&:; zere bu hafta sonunda Cenev' ye gidecektir. Dört nazır aras da Ankarada cereyan edecek lâkatın tarihi de Cenevrede 16 edilecektir. bu tehlikeyi sayuşturmuş _ol Diğer taraftan miralayı bizim fan'ı fazla sever. Ben kendisi rürüm ve bir izin koparmıya v rım. Ben gidiyorum hemşire: ' benden bir haber alıncıya —© hiç bir harekette bııluıııl!l_î Ben ne yapıp yapacak bu izif parıp elde edeceğim ve Prasst evvel o mın! a , bulunac#” Siz şayet Romany kadını gör” -olursanız kendisi icabı hal ” netine müracaat edeceğim bir mı hazır bulundursun! Sizif olduğunuzu hiç bir kiııue_b miz olsun. — Derin bir nefes aldım. Şıfcı fons Alman memuru PrıllJ evvel Eekloo mıntakasına cek olursa Almanın bizim t€ imha etmesine vakıt bırakm muhakkaktı. m N . Alfons çekilip gitti. Ertes! Alfons'un bahsettiği uk.du’,, zıcı Stefan'a tesadüf ettim- , dam bizim esrarımıza vâkı! "gf di. Kendisi beni görünce y& yaklaşarak: YU — Bizim Alsaslı Alfons bir arkadaşını görmek için b':ı bah Geheut kasabasına gitti: alelâcele harekete geçecek olursa — Bitmedi — —

Bu sayıdan diğer sayfalar: