Beethoven 1770 senesi 16 kânunda Almanyanın Bonn şehri de fakir bir evin üst katında doğ- e tecil için çalışmak mecbu- riyetinde kalmıştı 26 yaşından itibaren Beethove- nin kulakları hastalanmış ve sa- Zırlık tahribatına başlamıştı; bun- dan, Beethovenin hemen bütün &serlerini sağırlık zamanmda yaz- miş olduğu anlaşılıyor. Sağırlığı belli olmasın diye insanlardan ve bütün cemiyetlerden kaçıyordu. “Eğer san'atim musiki olmamış olsaydı bunun o kadar ehemmiye. ti olmıyacaktı, fakat musikide bu müthiş bir hal, y 45 yaşlarında işitme kabiliyeti- ni tamamile kaybetmişti. Tanıdık- larile yalnız tahriri olarak ü şüyordu. Arkadaşlarından biri ©- na hitap edince, mahzun bir tebes-| ! sümle cebinden mükâleme defteri- mi çıkarıyor ve ne istediğini. yaz- | marını söyliyordu. 11000 sahife- | den fazla olan bu defterler, Ber- in Royal müzesinde saklıdır. © 4,1822 de, yegâne opereti olan Fidelio” nun umumi repet munu bizzat e etmek isti sağırlığı yüzünden sesleri Mmiyordu, umumi bir karışıklık oldu. Artık Becthovenin idaresi altında devam etmek kabil ola- mıyacaktı. Fakat bunu ona nasıl pnlatmalı idi? Her vakıtki şef Dor- kesir Umlaoff, sebebini izah etme- den biraz istirahat etmesini teklif piti.“ Artık çekil! zavalir bed- t, idare edemiyorsun” demeği Wsenin vicdanı kabul etmiyor- du. Beethoven, karışıklığın nere geldiğini anlamak içi Takla sağa sola dönüyordu. bire Umlaoff * u amirane bir ile yanma çağırdı ve defteri- uzatarak ğını söyledi. İstirham ederim de- Vam etmeyiniz, sebebini | evde i zah ederim” diye yazdı; bunun ü zerine : “ Çabuk çıkalım” diyerek Aşağıya atladı ve hiç durmadan b este eve kadar koştu, elleri- ü kapayarak bir minderin ine hareketsiz düşi Yemek yaktine kadar o vaziyette kaldı, Sofrada ona bir kelime söyletebil- mek kabil olmadı. Yemekten son- ra, kulak hastalıklarında büyük bir şöhret kazanan hekimine ka- kendisine refakat (etmesini Umlaoff'tan rica etti. Beetho- em sonuncu dakikası. lar bu meş'um günü unula- madı ve daima bu dehşetin nufu- işi- lık hi Zu altında yaşadı. 1824 Mayıs 27 de “ Symphonie iniler için: wi, Küçük hikâyeler Bir gün bir arı, kovanmın Yanmda bir sinek gördü. Hid- İİ detle bağırarak dedi ki: alkışlamak i- çin büyük bir gürültü ile çmliyor, fakat o hiç bir şey işitemiyordu. Nihayet muğanniyelerden biri e- linden tutarak kendisini o ahaliye çevirince, halkın, şapkalarmı sal. layarak el çırptıklarını görmüş ve ancak o azman, alkışlandığınm farkına varmıştı. Beethoven Londrada yerleşme- i orada çal mü Fakat Viya- memleketi terk et- memesini kendisinden rica ettiler. Beethoven, asilzadelerin bu ha- | reketinden son derece müteessir | oldu ve 1824 te, 9Suncu senfoni ilk defa olarak Viyanada çalındı. | Muvaffakiyet son dereceyi buldu. | Beethoven #ahneye çıkınca bes | defa sürekli alkışlarla karşılandı. | iyanada kr ilesini ile adet üç def: tı. Polis bu nümayişlere yük bir heyecan | uyandırmıştı. Bir çok kimseler ağ- lıyorlardı. Beethoven o konserden sonra heyecandan" bayılmıştı. “ Schindler ” in evine götürüldü, orada, bütün gece ve ertesi sabah elbisesini çıkarmadan ve bir şey yeyip içmeksizin uyuklar bir va- ziyette kaldı. Yeğeninin irtikbalini temin için Yaptığı bir seyyahatta soğuk aldı, zatülcenbe yakalanarak Viyanada | Ceneral Kondilis Ankaraya gitti danı Feh 1 inci sahifedey anı Fehmi Paşa, Yunan jeneral konsolosu Mösyö Kapsolis ve kon- soloshane erkânı ve Yunan ataşe- milteri miralay Yoiopulos ataşena- val kaymakam Lundras ve Yunan konsolosu muteberanı tarafından karşılanmış ve bir müfreze asker tarafından selâmlanmıştır. Vapur geç geldiği için muhterem misafirler, istikbale gelenlerle gö- rüşür görüşmez vapurdan çıkmış- lar ve muzikanın çaldığı Yunan milli marşını kemali hürmetle din- ledikten sonra halkın alkışları ara- sında otomobillere binerek Pera- palas oteline gitmişlerdir. a e Saat te refi zevat ile birlikte Kikale in “rek o Haydarpaşa'ya işi Muhterem misafirler burada ie müvasaletlerinde olduğu gi i edilmişlerdir. treni kasına kendilerine mahsus bir va. gon ilâve edilmişti. Tren 19,35 ha- reket etmiştir. Jeneral Condilit'in beyanatı: Jeneral Condilis dün akşam Pera palas otelinde gazetecileri kabul €derek sorulan © suallere cevaben 1 beyanatta bulunmuştur; jene- ral cenapları, Ankarayı sebebi zi- Yareti hakkında demiştir ki: ürki, mhuru ve Baş eylemek, aziz dostum €vfik Rüştü Beyi ziyaret etmek Ye Etkânharbiye umumi ©Yzi Paşa Hazret'erile Milli dafaa Vekili Zekâi Şrkânla hü “e 5 ee! e için ral toprağı arasında bir fark göremi: yorum. Ve ümit ederim ki zaman ile bu müşterek hedefe varmak im- | küânı hasıl olacaktır. Esasen gerek Türklerin ve gerek Yunanlıların sulhün temini ve mil- letlerin refahı için besledikleri ar- zu bize bu fikri telkin ediyor. Müş terek gayeye varmanın yegâne ça- resi sulh ve teşriki mesaidir. Bizim üçüncü bir devlete karşı arazi emelimiz yoktur, Hiç kimse. ye hasimane bir düşüncemiz de yoktur. Yegâne istediğimiz şey evi. mizde efendi kalmak ve hiç kimse tarafından taciz edilmemektir. bittabi bazı siyasi ve askeri müzakerat cereyan edecek- tir. Fakat bu müzakeratın mahiyeti hep tedafüidir ve hiç kimse aleyhi- ne müteveccih değildir. Size, bütün Mmesaimizin yalnız sulhün istikrar. pa matuf olduğunu bir defa daha £ ederim, Biz hiç kimseye do- Valf istemi; Maksadımız “ap nızı temin için serbestçe in- pi edebilecektir, garistanm misaka iştirâkini kemali menmuniyetle kabul saci Gerek biz ve gerek Türkler şimdi. ye kadar kâfi derecede harp ettik. e da ancak sulhü elde etmek için i. b Belgrattan geldiğ öylediği. miz bu haberden Kem çi tur. Hattâ Atinadan hareket eder. ken Yugoslac sefirile görüşmüş. tüm. Bana böyle bir şeyden bahset medi, İki Yunan meslektaşımız: Jeneral Condili ile beraber ik — Murdar hayvan burada ne arıyorsun? Ben bal yapan bir arıyım. Sen vızlamaktan başka bir şey bilmezsin. Haydi defol buradan. Sinek şu cevabı verdi: — Ben kendi halimde yaşar | bir zavallyım, fıkaralık ayıp | değildir. Amat kendini me- tetmek, hiddetle bağırıp çağır- mak ayıptır. yo. ik : 4: Bir gün tenha bir sokaktan geçiyordum. Küçük bir çocu- gun kendinden daha büyük ve yaşlı olan diğer bir çocuğu dövmekte olduğunu gördüm. Büyük çocuk yalnız küçüğün tokatlarına siper almağa çalı- şıyordu. — Seni böyle döven bu ço- cuk kardeşin mi? diye sordum. — Hayır, komşunun çocu- gu! dedi. - Çok yaramaz şey, o seni dövüyor, sen onu neden döv- miyorsun? — Hayır, dövemem efen- dim. Çünkü ben ondan büyü- küm ve ondan daha kuvvetli- yim. Şu sözden büyüğün ne iyi kalpli olduğunu anladınız, de- gil mi? Kendinden küçüğüne iyi muamele etmek, kötü mua- mele etmekten iyidir. ... Bir gün bir çocuk!: — Ben kaplandan bile kork am, onu ayağrmla ezerim, >arça parça ederim, diye ku- ruluyordu. Bu sırada kapınm altından bir ufak fare göründü. Cesur şocuk titremeğe ve bağırıp kaçmağa başladı. Cesaret ağızda değil, yürek- te olmalı. yy Bir küçük tavşan topraktaki yuvasmdan sade burnunun u- cunu çıkararak bakıyor, hava alıyordu. e O sırada bir av köpeği geç- ti. Tavşanı yakalayıp parçala- mak istiyordu. Dedi ki —————————— İki yolcu İki yolcu günün birinde büyük yolda karşılaştılar, birisi aşağıdan yukarıya öteki yukarıdan aşağıya gidiyordu. Yolculuk âlemi böyle dir. Tanışılmasa bile selâmlaşmak, hatır sormak © lâzımdır. İki'yolcu selâmlaştılar, hattâ yolun kenarına oturarak biribirlerine nereden ne- reye gittiklerini sordular. Birinci yolcu dedi ki: >— Ben aşağıdan geliyorum. Şim- di orada tuhaf tuhaf şeyler var Yanar dağlar alev saçıyor, nehirler taştı, köyleri, tarlaları su bastı. Bir dağ yıkıldı. Daha garibini söyliyeyim, hay- vanlar konuşmağa başladı. Bazıları iyormuş gibi ba- kıyorlar. Belli ki hepsi deli... Adamcağız anltamğa devam e diyordu. Öteki sözünü kesti: — Birader, dedi, sen aşağıdan | geliyorsun, ben de yukarıdan geli- | yorum, Yukarıda ne var, ne yok, | sormayorsun. Sana söyliyeyim mi? Yukarıda senin söylediklerinden hiç mi, hiç biri yok. Herşey sakin.. Yalnız meclis yeni bir kanun lâyi- hası kabul etti. Öyle zannediyorum ki, bu kanuna göre yalancıları ya- kaladıkları gibi asacaklar. Allaha ısmarladık. 28 > Gölge oyunları — Küçük tavşan, gel seni güzel bir yere götüreyim, Ora da bilsen, otlar ne tatlı.. Hem şu güneşli havada beraber ko- şar, eğleniriz. Tavşan bu sözlere aldanma- dı. Şu cevabı verdi: - Yuvamdaki yiyecekler herhalde daha tatlıdır. Sen işi- ne git. Ben anam ve babam- Bazan kapalı odalarımızda hiç olmazsa yarı , tabii (o manzaralar görmek isteriz. Bunun kolayı var. Ve odanm da bir zineti olur, Klişede görünen A şekli tarif e- deceğimiz peyizajın ikmal edilmiş şeklidir. Dört tahta © parçası, bir kart postal ve biribirine yapıştırıl- mış çakıl parçalarından mürekkep- tir. Bu çakıl parçaları dipteki pe- yizaja nazaran iri kayalardan mü- rekkep bir mağasa manzarası arze- der. B şekli kart postalın dip plâna yapıştırılmış halini göstermekte - Çocukların Kızarmış ekmek Dört dilim ekmek için bir yu- murta ahnız. Çukur bir tabakta i- yice çalkalayınız. Sonra içine ya- rım bardak süt ilâve ediniz. İnce olmak üzere bir kaç dilim ekmek kesiniz. Bayat ekmek olursa daha makbuldür. Dilimleri sütle karışık yumurta tabağma koyunuz. Altir dir. Demek ki tahta parçalarını da kart postal boyunda kestireceğiz. Kenar tahtaların ebadı da şekilde görüldüğü gibi olacaktır. Yalnız çakıları zamkla yapıştırırken üzer lerine kalın kum serpiştirirseniz. daha iyi olur. Çakılları mutlaka A modeline yapıştırmak lâzım değil- dir. Model sadece bir fikir vermek içindir. € şekli mağaranın yukarı- dan bakıldığı zamanki halidi: nu yaptıktan sonra beğendiğiniz bir yere koyunuz, dostlarınızın da hoşuna gidecektir. sevdikleri: Çikolatalı gato 125 Gram çikolatayı toz hali. ne getiriniz. 50 gram toz şeker ilâ- ve ediniz. Diğer taraftan 125 gram kavrulmuş fındığı kırıntı halinde dövünüz. Çikolata tabağına boşal tınız Bundan sonra dört YE beyazını iyice köpürtünceye çalkalaymız. Tabaktaki çiko'stayı, şekeri ve fındığı karıştırılmış ola- “rak yumurta köpüğünün üzerine üstlü bulaymız ve bırakınız. O sı- rada hazırlanmış olan ateşte tere- yağını kızdırınız ve dilimlerin her iki tarafını güzelce | kızarttıktan » sonra üzerine tozşeker serpiniz. . Bu çok kolay işi anneniz yapıve- Karıştırırken de (yavaş yavaş bir avuç kadar un ilâve edi- zin, Saç kalıbı yağlıyarak bütün bun ları içine dökünüz ve fırına ve- riniz. Mutedil ateşte bir saat kadar kalsın. Bu çikolatalı gato soğuk alınır. dan başkasınm sözlerine ku- lak asmam. Lâzım olursa on- lar beni o güzel yerlere götü- rürler, Türk - Macar dostluğu (Başı 1 inci sahifede) Huszar da bulunmakta idiler. M. Almassi mebusan meclisi na- Erpa iy misafirleri selâmlamış mi €snasında yanya- na kan döken ve harpten ayni V Ziyette çıkan iki millet arasında| dostane münavebattan bahsetti ten sonra kadehini kaldırarak Ga- zi Mustafa Kemal (Hazretlerinin ve Türk milletinin refah ve saa- eti şerefine içmiştir. M. Almassi'nin çok alkışlanan nutkundan sonra M. Fabinyi söz almış ve ezcümle demiştir ki : 77 Ticaret nazırı milli turizm mec- disi reisi sıfatiyle beynelmilel alemin sulhperverane mesai sahasındaki asil musabakalarını ketimize gelen lm, Büyük Gazi Mustafa Ke- fazretlerinin yüksek ği al. tında azimkâr Türk millatinia yksek intibahın: derinden gelen bir sevinç, memnuniyet ve gıpte ile takip etmek- teyiz, Yarası çok derin olan Macaris. tanın da kendi hayati menafüni mü- dafaa için iktisadi münasebat saha- sında sarfettiği Fevkalbeşer | gayret üzerine nazarı dikkatinizi celbederiz. İki memleket arasındaki iktisadi mü- nasebatın ümidin fevkinde vereceğini ümit ediyoruz, Macarista- | nın coğrafi vaziyeti o memleketimizi #ark ile garp arasında bir köprü va- car şubesini vücude getirdik. M. Fabinyi kadehini Türkiye ve Macaristan atasındaki dostane mü- nasebat Türk milletinin refahı ve — mişlerdir. Misafirler salıya dönecekler: Muhterem misafir! faka- tindeki zevat p tı misafir Türk mebuslarnın sıhhati şerefine kaldırarak içmiştir. Bu nutklara mukabele eden Ha- san Bey altı ay evvel cümhuriyetin onuncu yıldönümü (merasiminde Türkiyeyi ziyaret eden Macar ar- kaadşlarma minnettarlığını beyan etmiş ve demiştir ki : ir ederi ir memnuniyetle güzel mem- leketinize gelmiş ve Türk milletinin ve Millet Meclisinin eş selâmları- nı getirmiş bulumuyoruz. Unutmama- hıdır ki bütün mebusların, münevver. lerin ve idare eden sınsfın vazifesi esasen hepsi bana mütemayil bulunan sınıflar arasında Türk - Ma- nu neşretmektir. M. Gö: 'yı, İsmet Paşa Hazret- Büdapeşteyi e ka bapelien deliyi bye canlı teşekkürlerimi takdim ederim. Hasan Bey nutkunun sonunda kadehini kaldırmış ve hükümet naiib amiral Horti Hazretlerinin mebusan meclis reisi ile bütün Ma- car mebusları şerefine içmiştir. Dün öğleden sonra Türk misa- firler mebusan meclisinin — diple- matlar locasında bulunmuşlar ve bütün mebusların alkışlariyle kar. şılanımışlardır. Külreiye giLaRimE bus M. Bano Macar milletinin mi- safirlerine hoş geldiniz demiş, ken bh Macar milletinin hakkı nasıl mücadele ettiğini görme- lerini rica etmiş, iki milletin dost- luğunun ehemmiyetini tasrih eyle- miş ve Gazi Mustafa Kemal Haz- retlerini selâmlamıştır. Bu nutuk bütün Macar mebuslarımın sürekli ve gürültülü alkışları arasında bit Şevki B. Bulgar Kralı huzurunda (Başı 1 inci sahifede) haşmetanelerinin saadetleri ve Bul kn refahı hakkındaki te- menniyatmı arz ile zatı haşmetane- leri nezdinde icrasile iz üksek memuriyet. ya müdrik olarak bütün cehdi « mi iki devlet arasında esasen şaya m iyi komşuluk ve dostluk münase - betlerini iki memleket menafiinin lehime olarak takviyeye hasretme « ği kendime vazife telâkki edece - ğim, Bu hususta zatı haşmetanele- rinin hayırhah müzaheretlerini ba hış buyuracaklarına ve hükümetle rinin yazifemin ifasında kıymetli la cevap vermişlerdir. Elçi Hz. Türkiye Reisicümhuru Hz. nin zatıâlinizi nezdime fevkalâde mu- rahhas ve salâhiyettar elçi olarak tayin eden mektuplarını elinizden büyük bir mahzuziyetle alıyorum. Bu münasebetle Türk em hitaplar beni pek ziyade mütehas- sis etti. Tarafımdan da, samimi dostluk hissiyatımı ve kendilerinin şahsi saadetleri ve Türk milletinin refa- hı hakkındaki temenniyatımı ken- dilerine bildirmek suretile şanlı Reisicümhurunuz nezdinde ter cümanım olmanızı rica ederim. Size havale edilmiş olan oyük- sek memuriyetin ehemmiyeti hak- kındaki sözlerinizi hoşnudi ile hüs- nü kabul ediyorum. Sizin fikir ve niyetleriniz ayni zaman da bizim d ve niye Asılsız bir haber Başı 1 inci söhifedey sathi bir bakışla © nazara çarpar. Yunanistan Balkan misakımı imza- layan ve bütün tasdik muamele - lerini bitiren devletlerden biri ol- duğuna göre bu haberin aslı ve &- sası olamaz. Bu olsa olsa, Balkan misakına karşı muhalefet edenlerin uydur - masından ibarettir. Tüririyeye ge- lince; biz Yunanistanın o misaka karşı olan bağlılığından asla çüp - he etmedik. Esasen bu haberi dün: kü nüshamıza dercederken ihti < yatla telikki edilmesini yazmış tl nı memnuniyet bir surette mev- cut ve eyi komşuluk ve dostluk münaseebtlerinin gittikçe daha faz la kuvvet bulduğunu görmekle çok memnun olacağım bundan do- layı vazifenizin ifasında daima benim samimi müzaheretimi — ve Bulgar hükümetinin şitapkâr yar- dımını bulacağınıza emin olunuz. Selefinizin vedanamesini aldı- ğım bu esnada yüksek memuriye- tinin kendisine tahmil ettiği vazi- feleri icra tarzından dolayı Tevfik Kâmil Beyden ne kadar memnun kalmış olduğumu Resicümhur Hazretlerine bildirmenizi rica €- derim. Memleketimde Türkiyeyi temsil için zatı alinizin intihabın- dan dolay pek mütehassis olarak bugün size hoş geldiniz demekle bahtiyarım, Elçi Hazretleri, Ali Şevki Beyi götüren saray a- rabasına bir süvari o müfrezesi Kral Hazretlerinin müşavirlerin. den M. Groef ile bir leri, el. e