Süheylâ şen ve mes'ut Eski- şehirden birinci mevki kompar - tumanda İstanbula aya. Üç hafta Eskişehirde hasta annesi - ne bakmıştı. Biliyordu ki İstan - bulda kocası kendisini beki © Haydarpaşada kendisini kar - gelen kocası Cemili üç de çok ihtiyarlamış gör- dü ve içi ezildi. Eve girdiği (ozaman her şeyi yerliyerinde buldu. Hayatın ahen- ginde hiç bir bozukluk yoktu, Bir kahvealtı etmek için bahçeve çık- trlar. Kadın sordu: — Cemil, ben yokken (neler yaptın? — Hiç .. sadece can sıkıntı - sı geçirdim, o kadar.. — Hiç bir yere gitmedin mi? — Hayır, bir iki defa Hâmit Erer e Orada biriç oyna- Sana da yazmıştım ya. — Fakat ben bu Hi yin metresinden hoşl Cemil omuzlarını silkti, Hâmit Beyler komşu köşkte oturuyor » lardı. Süheylâ sordu: — Sen de onları mi? — Hayır, Mer. Cemil dedi ki: ben gideyim, istas - yonda Dö vakit kaybettim. Bi- lirsin ya, patron iş başmda olmak gerek. Akşama erken gelirim. Süheylâ içini çekti, Bir. insan ietediği e am serbest kalamadık- on olmuş, neye Ya- Yar? Fakat gelişinin daka ik gü - nünde kafa tutmak istemedi; — Evet, evet, dedi, git! Köşkün bahçesi biraz. genişçe idi. Süheylâ yorgunluğunu aldık- tan sonra, şöyle biraz hava alma- ğa çıktı. Bazen felâket pembe bir kurdelâ şeklinde Be - davet ettin kimseyi çağırma- de tecelli eder - Genç kadın bir gül dalında bir gül kadar taze ve pembe bir kur- delâ gördü. Evvelâ ehemmiyet ver medi, fakat sonra merak etti. Bu kurdelâ da değil, bretelâ.. Eline aldığı bu şerit parçası parmakla. rını yakıyor gibiydi. Acaba kendi bretelâsı mı? Fakat nasıl olur da kendi bretelâsı böyle gül dalına bağlı kalır? Bir defa üç hafta Es- kişehirde kalmıştı. > bu kur- delâ parçası yepyeni bir şeydi. De- mek ki kendisinin değildi. Birden ayakları gevşedi, kalbi burkuldu. Elinde tuttuğu bu itham edici bez parçasının manasını an- lamağa çalışıyordu. Bu bretelâ el- lisine yaklaşan aşçı kadının ola - mazdı ya Süheylâyi birdenbire bir hıç - Tarihi roman 4117 Güneşin Oğlu süne düşmüştü. Semira yavaşça Baykut'un başı nı yastığın üzerine bıraktı.. Ve ye- miş bir nefes aldıktan sonra, gözle- rini kapıya dikti... Gece yarısına kadar bekledi... Semira'nın kimi beklediği belli değildi. Yalnız, o gece belli olan bir şey vardı: o Semira, Baykut'u sevmiyordu .. Artık, Baykut'u, dünyanın bü- tün mabutları bir araya toplansa- lar ayıltamazlardı. Semira, dışarda dolaşan bir a- yak sesi duymuştu.. Yavaşça kapı- yı açlı.. Ve karanlıkta beliren bir gölge gördü: —— Sen misin, Mirva? Bir erkek sesi cevap verdi: — Benim... Gölge kapıya yaklaştı. Semira seslendi: — Haydi, gel... — İçeride mi? Baykut'un başı Semiranın göğ- | kırık tuttu, ağlamağa başladı. Akşam Cemil köşke erken dön- düğü zaman, karı koca arasında müthiş bir kavga © oldu. Cemil de hayret içindeydi, fakat karısının da bu kadar kıskançlığına tahammül edemiyordu. Feveranlı bir zama - nında kapıyı arkasından şiddetle kapattı ve çıktı, gitti. Gece geç va kit köşke dönmüştü. Tekrar yeni bir sahne.. Süheylâ diyordu ki : — Ben geldim diye metresini buraya alamıyorsun. Beraber İs - tanbula gittiniz değil mi? Ertesi sabah Cemil erken git- tiği için tekrar yeni bir (o sahne.. Artık sonra Cemilde ev mu habbeti kalmamıştı. Altı ay geç - meden de ayrıldılar, Süheylâ çok muztaripti. Çün - kü Cemili severdi. Kocası kusu - | runu itiraf etse: onu affedece- hanet göreceğini düşünerek için i- çin zalimane bir memnuniyet'du - yuyordu. Aradan aylar geçmişti. Balıke- sirde çok canı ça İstan - bula geldi. Güzel bir yaz günün - de evvelce oturdukları köşkün et- rafında dolaşıp, eski © hatıralarile başbaşa'kalmak ihtiyacını duy - muştu, Eski köşke tanımadığı yeni bir aile taşınmıştı. Fakat komşu köş- kün sahipleri orada idiler. Hattâ biz aralık eski mı ziyaret imek fikrine geldi ve köşkün ka- vk Kaça Hâmit Beyin met - resi evde idi, eski komşuya büyük bir hüsnü kabul gösterdi. Dereden tepeden, eski hatıralardan bah - sederlerken, bir aralık bu kadın dedi ki; — Bir gün farkına vardım ki, kocam beni aldatıyor. Kızma. dım, bağırıp (o çağırmadım, fakat (dişe diş) dedim. Zarifiyi tanır- sınız, onun bana temayülü oldu - ğunu daima hissederdim. Ona si- zin köşkün arka tarafındaki bahçe- de, gül ağaçlarının arasında ran - dee verirdim. Küçük duvarı at - lar, bahçeye girerdik, Bir akşam sizin ahçı kadın az kaldı bizi ya - kalıyordu. Kaçarken | acelemden kombinezonumun bretelâsı gül a - gacına takılıp o kalmıştı. Ondan, sonra Zarifi Kadrköyünde bir oda tutmuştu. Fakat kadın hikâyesini uzat- madı. Çünkü karşısında sap sarı, Yazan: İskender FAHREDDİN Mirva Mi kapıdan baktı: — Uyuyor mu? — Öyle derin bir uykuya daldı ki.. Belki yarın bile uyanmaz. Kral Oşaser'in muhafızı yavaş yavaş yürüyerek odadan içeriye girmişti. Mirva, bir kaç gün evvel Baykut- tan dayak yiyen delikanlı idi. Se- mira onu “kardeşim,, diye tanıta- rak Baykut'un elinden kurtarmıştı. Mirva, Baykut uyurken bile kor- kuyordu. — Birdenbire uyanırsa.. Ne ya- parım? Diye düşünüyordu. Fakat, delikanlı bu sefer çok ih. tiyatlı gelmişti. Belinde zehirli bi, hançer vardı., Eğer Baykut birden- | bire gözlerini açacak olursa, ye- rinden kalkmasma meydan verme- den derhal üzerine atılacak ve göğsünden vurup öldürecekti. ————---- hasta ve sanki cansız bir heyulâ i- LUvEY CUMA m NSAN e. MÜTEFERRİK HABERLER Belediye varidatı Bazı resimlere zamlar yapılıyor, bazı yeni resimler de ihdas ediliyor Belediyelere varidat membar a- rayan fırka komisyonu mesai, devam etmektedir. Alınan m mata göre , fazla varidat şu su - retle temin edilecektir: Belediye vergi ve resimleri ay- nen Yeya tadilen ipka edilecek, tan zifat ve tenviriye bir misli attırı - lacak, kantariye resmi mecburi o- lacak, içkilerden belediye icin his- se, plâk ve büyük Fotoğraflardan yüzde 15 resim alınacaktır. İşgal edilen yollardan bir mik- tar resim almacak, otellerde ka - lacak yolculardan da yüzde beş i- Maliyede Mürakabe Mütakipler her hafta vekâ- lete rapor gönderecekler Istanbul maliye mürakipler heyeti nizamnamesi dün yete gelmiştir. Nizamname 10 nisan - dan muteberdir. Mürakipler mmtakalarında da- ima teftişler yaparak işlerin doğ- ru gidip gitmediği hakkında her aym ilk haftasında Maliye vekâ- İetine rapor göndereceklerdir. Ve her ay da en az iki defa top lanacaklardır. Nafia muhasebeciliği İstanbul nafia sermühendisli « ği muhasibi Saip Bey 31 sene bi- lâfasıla hizmet ettikten sonra ta - lebile tekaüt edilmiş ve dün mus- melâtını devretmiştir. Konferans Doktor İbrahim Zati Bey, Anadoluhisarı Halk Fırkası ta- rafından vaki olan davet üzerine bugün saat on beşte Hisar fırka merkezinde (Kumar ve içki ipti- lâları) hakkında bir konferans ve recektir. İ Küçük haherler | * Umum mütekaidini askeri - yenin senelik kongresi bugün srat 13 te cemiyet merkezi olan Vez - necilerdeki binasında yapılacak - tır, EVLENME Haden kazası kaymakamı Ve - dat Hamza bey ile Mukaddes Mus tafa Fehmi Hanımın evlenmeleri dün Türkuvaz salonunda verilen çay ile kutlulanmıtşır. Yeni çiftle- re saadet dileriz. mişsiniz gibi acayip acayip bakan, gözlerinde anlaşılmaz ışıklar dola- şan ve “onra da başımı iki elinin a- vana alıp hüngür hüngür ağla - ge başlayan bir genç kadma Artık her şey anlaşılmıştır Se- | beni Türkler çabuk yakalarlar... 2 bulaştırma, M kamet vergisi istenecektir. Belediye hudutları dahilinde - ki madenlerden bir miktar resim a İınacak, bina vergisine belediye his sesi olarak yüzde 15, kazanç ver- gisine de bir miktar zam yapıla - cak , inşaat ruhsatiye resmi arttı- rılacak, su tesisatından ton başına 40 para alınacaktır. Yol parasma 50 kuruş beledi- ye hissesi ilâve edilecek, kanali - zasyon, su, mezarlık, ve saire için muayyen bir müddete (münhasır bere üzere maktu bir resim alma er. POLİSTE Nüfus tezkeresi Ticareti İki suiistimal meydana çıkarıldı İli nüfus kâğıdı meydana çıkarılmıştır. Bir müddet evvel siki Hüsamettin isminde birisinin Ermeni vasıtasile ötekine bi - kine 50 — 60 lira ile nüfus tez - keresi sattığı kaymakamlığa ha - ber verilmiştir. suistimali Bunun üzerine gizli takibat yap tırılmış ve Hüsamettinin Artin is. minde bir Ermeni ile sık sık dü - şüp kalktığı görülmüştür, Nihayet Beyoğlunda Agop is - minde birine 55 liraya nüfus tez- keresi satarken, her ikisi de yaka- lanmıştır. Hüsamettin ile Artinin altmış, yetmiş kadar tezkere sattıkları an laşılmıştır, Hüsamettinin evinde bir çok boş nüfus tezkereleri bu- Tunmuştur. İkincisi de Eyüp şubesindedir. Alâkadar memura işten el çekti- rilmiştir. Yankesici Karaköyde tramvay müşteri - İcrinden avukat Rüstem Cemal Be yin cebinden 65 lirasını çalan sa- bıkalı yankesicilerden Halit ya - kalanmıştır. Pantalon hırsızı Yenişehirde Madam Antoni « ğin evinden pantalon ve saire ça- lan Agop yakalanmıştır. Elini kaptırdı Alemdar Rıza efendi fırınında yardımcılık yapan Hüseyin, bu sa- bah elini hamur makinesine kap - tırarak yaralanmış, Cerrahpaşa has tahanesine kaldırılmıştır. Dayak Beyazıt Halk kıraatanesi müs - teciri Hamdi efendiyi | bir cama vurma meselesinden çıkan kavga da fena halde döven Mehmet e- fendi yakalanmıştır. Çarpan otomobil Şoför Durmuşun idaresindeki 2090 numaralı otomobil bir bilet- çiye çarparak yaralamış, şoför ya- kalanmıştır. mira Baykut'u sevmiyordu . Onun | — gece elini kana asıl sevdiği erkek Mirva o, bütün bu sahte severliğ vanın için yapıyordu! Zavallı Baykut o güne kadar bir şey anlayamâamıştı. Semiranın kendisini fazla sevdi- ğine inanmıştı. Mirva hançerini çekti.. — Onu öldürmek sırası geldi, Semira! Dedi, Kral yeryüzünde kendisinden başka !Kuvvet ilâhı? görmeğe tahammül edemiyor. O. nun vücudunü mutlaka ortadan kaldırmalıyım, Semira, delikanlının bileğinden tuttu: - — Hayır... Onun evimde ve gö- zümün önünde öldürülmesini is- temem.Çünkü Baykut'un ölümü bi le tehlikelidir. Bu koskocaman ay- girin cesetini saklayacak yerim | yoktur. Mirvanın gözleri dönmüştü. Bırak beni, Semira! Böyle bi: w benimi elime her zaman mez. Oşaser, onu bu gece meden geri dönmemekliğimi em- retti, Bu adam ölmeyince Güneş'in oğlu ölmiyecek, i geberteyim..! * Semira, delikanlının kolunu bı- ordu: y gore i Kral çok muztariptir, Semi- ra! Haftalardan beri Hibar dağı- nın korkunç mağaralarında yatı- yor.. Onun hayatımı kendi hayatı- mızdan ziyade korumağa ve dü- şünmeğe mecbururz. Artık Türkle- rin elinden kurtuluş günleri yak- laşmıştır. Dün gece Oşaser gökte dolaşan felâket bulutlarının sıy- rılıp dağıldığını ve (saadet yıldı- zı)nın tekrar parladığını gö görmüş. Gece yarısı beni çağırdı: “Semiraya git, Baykut'u onun e- vinde bastır ve gebert..! Diğer ta- raftan da karım Bora'nın işini bi tirecektir.,, Dedi. Bu gece Suriye- nin semasından iki kara bulut bir- den sıyrılacak. i onun kanile boyamazsam, Kral benim buraya geldiğime inanmaz.. Beni bırak, Semira, bu Sertelli boğasını boğup Sihirbazlar ne söyliyor? İki gün, geceli gündüzlü, Hamat şehrinin her köşesinde Baykut'u a- ramaktan yorulan Türk akncıları reise gelerek: Onu sihirbazlardan başka Yunanistanda Kararsızlık (Başı 1 inci sahifede) hareket te olmadı. Bilâkis vaziyet muttarit bir inkişafa doğru mey - letti. Zira bir taraftan Mösyö Çal- daris intizamsız bir harekete kar- şı gelmektedir. Fk az tarat halk fırkası me- busli ihtiyaç hisse - dildiği takdirde bu husustaki ka- rarın halk fırkasına ait bulundu - ğu fikrindedirler. Muhalefet liderlerinin dünkü içtimat ATİNA, 19 (Milliyet) — Dün saat 11 de milli birlik fırkaların | Tiderleri Mösyö Venizelosun evin- de toplanarak son vaziyet etrafın. da görüştüler. Muhalefet liderle - rinin bu içtimamda hükümetin tef- siri bayanatına dair hariciye na- zırı Mösyö Maksimos tarafından verilmekte olan izahat memnuni - yetle karşılanmıştır. ATİNA, 19 (Hususi) — Dün gece Yunan bankası müdür mua - vini Mösyö Çoderos, Mösyö Veni- zelosu evinde ziyaret ederek hü - kümet partisi ile muhaliflerin an - laşmaları için hükümet (namına muhalefete bazı teklifler yapıla - cağını söylemiştir. Alınan malümata göre, hükü- met tarafından muhalefete yapı - lacak teklifler şunlardır: Cümhur riyasetine yeniden M. Zaimisin intihap edilmesi, öyan | ve mebusan meclislerinin müşte - rek içtima yapması fikrinden vaz. geçilmesi, Balkan misakı etra - fında yapılan eri münakaşalara nihayet vej Libersiler veisi M. Venizelos , bu teklifler oltimatum mahiyetin - ak olursa, derhal red- | i, fakat makul şekilde i- leri sürülürse, üzakeresine mu - vafakat edeceğini bildirecektir. Venizelos, bundan başka, İtal- yanın müttefikleri bulunan Bul - garistan ve Arnavutluk tarafın - dan Yugoslavya arazisine bir te - cavüz yapıldığı takdirde, Yuna - nistanm ne Bulgaristana, ne de Arnavutluğa karşı harbetmek mec buriyetinde bulunmadığınm hari - ciye nazırı Mösyö Maksimos ta - rafından alenen beyan edilmesini istiyecektir. Uyuşmak mümkün değil ATİNA, 19 (Hususi) — Ye - ni muhalif zümreye mensup Si; si mahafilin mütaleasına göre, hü- kümetle muhalefetin © uyuşması mümkün olamıyacaktır. Vaziyet bu takdirde, hükümet erkânınm dik tehditleri dolayısile çok bir safhaya irecektir. ilâ ilmeli imiş. ATİNA, 19 (Hususi) — Bü - tün muhalefet liderleri, gazetelere verdikleri beyanatta hükümeti dik- tatörlük ilânma davet | ediyorlar, Bu davet, bir nevi tehdit mahiye. tindedir. Çünkü, muhalifler, hüküme - tin diktatörlük ilân etmesine ihti- mal vermemektedirler. * Çaldörie diktatörlük istemiyor. ATINA, 19 (Hususi) — Sa - pilini mahafilden temin edil- diğine göre ,başvekil Mösyö Çal - daris, diktatörlük ilânma ve her hangi bir kanun harici hareket ye- pılmasına muarız bulunmaktadır. 40 mebusun verdikleri karar ATİNA, 19 (Hususi) — Dün, halk fırkasına mensup (40) me - bus Atina Halk Fırkası merkezin- de toplanarak vaziyet etrafında mü Bora, delikanlının mutlaka bu- lunmasını istiyordu. Baykut'un bir denbire ortadan kayboluşu herke- si meraka düşürmüştü. Baykut gibi iri vücutlu ve her- kesçe tanınmış bir adamın bek e e ka; lerek geçicelek EN Bora: , — Yarın ben de bu âkibete uğ- rarsam, demek ki beni de bulamı- yacaklar.. Diyerek yanına aldığı muhafız- larla şehri tekrar dolaştı. Kenar sokakları, bahçeleri, dereleri gez- di. Baykut'un izini bulmak kabil değildi. Reis sokakta giderken iki Suri- yeli kadının küçücük bir kulübe. den çekinerek çıktığını görmüştü. Borâ bu kadınların niçin çekindik- lerini anlamak istedi.. Yi sokuldu.. Ve kadınlardan birine sordu: — Nerden geliyorsunuz? bir hâdise Sile diktatörlük | Zeki Bey kon Moskovada Çok alkışlandı MOSKOVA, 19: A.A. — Türk musikişinasları Zeki rem Zeki beyler konsei büyük salonunda konserlel mişlerdir. Konserde Türk, Afganistan sefaretleri et hariciye ve maarif kom yüksek memu-ları ve Vok$ ti mümessilleri, Türk talel zevat hazır bulunmuşlardı. Konserden evvel, Voks ! tircisi M. Arosef bir sel söyleyerek büyük Türk naslarının Moskovaya geli yet Rusyanın büyük Tü o riyetile olan hars m ğ sında mühim bir hâdise t€ği tğini bildirmiş ve demiştir Sovyet musiki alemi ki aleminin harsının inkişöl tane bir dikkat ve daima 8 alâka ile takip etm çok Sovyet bestekârları manlarda bestekârlık çok büyük bir ehemmiyet 88 halk musikisinin tetkikin€ muştur. Zeki Beyin ikameti bu daha ziyade canlandı! Türk.Sovyet musikiş da musiki eserlerinin ne hadim olacaktır. M. Arosef netice memleket arasındaki hars batırın büyük Türk mill yet Rusya milletlerine bal gişmez ve metin dostluğa # lacağı kanaatini izhar ey!& Konser programi, Çi Borodin Bah ve Umbrozy9' serlerinden mürekkeptir. Türk musikişinaslarını alkışlamıştır. Elçilikler müsteşa arasında ğ ANKARA, 19 (A.A) ira bü; e mü: ikinci daireden Sedat Zeki rit elçiliği müsteşarlığına | müsteşarı Süleyman Saip, elçiliği kâtipliğine Madrit kâtibi Kemal Nejat, > solosluğu kançılarlığıla besinden Arif Emin Bey! - yinleri, Londra büyük e! teşarı Nurettin Ferruh B€? 4 keze nakli ve Berlin dçüDEğ İsmail Uşaki Beyin de vek rine alınması âli tasdike MW lemiştir. Cat kazası ANKARA, 19 (Telet Erzurum vilâyeti dahili mile bir kaza teşkili , bu hususta bir lâyiha ha?! tir. “ Yugoslav mebuslar! Pazar günü şehrimize goslav mebusu £: lar buradan Ankaraya dir. zakerelerde bulunmuş ve rarlar vermişlerdir. Müzi neticesi Mösyö Çaldarise miştir. 40 mebus, başvekil M. se ir değişmeme! ettiklerini, fakat m zl Tüzum hiss, iği li törlük tesisi teşebbüsünü hasıran Halk Fırkasına leceğini bildirmişlerdir. — O ihtiyar bu (okulüt oturur? — Evet.. — Haydi si Kadınlar uz. gin Bora kulübeden içeri Atlı muhafızlar kap bekliyordu. Güneş'in oğlu odada, girince yerde bir ihtiyar gi i de içi ateş dolu bir m iki ince demir parçası “ Bora bu adamın Sur birbaz olduğunu zaten e ların konuşmalarında" “ihtiyar sihirbaz etraf mütemadiyen bir #€İğ yarak ateşin üzerine üf”” Reis bir kaç defa ök Aksırdı.. Ayağile gürültülü İhtiyar sihirbaz beyi bakmıyordu. Bora'nın daha fazls vakti yoktu., Sabrı tüke”' vaşça ayağmı uzatarak , çarptı.. Ve mangal de