ya i vi ” k ii Hergün bir yazı Posta havale kişesinde neler görür, neler işitiriz? Koynu koltuğu yüzlük ellilik liralarla dolu memur efendiyi görünce... A gözümün bebeği.. Ben şimdi beş lira para alacağım diye fellik fellik dolaşayım mı? Posta havale dairesinin gişesi | hergünkü gibi kalabalıktı. Üç memur, başbaşa vermiş, ka rışık bir para hesabile meşguldü- ler. Kır saçlı, zayıf bir adam si - nirlendi; fakat hiddetini belli et- memeğe çalıştığı bir sesle: — Acele işim var da... dedi, şu benim işi görüverseniz diyecek - tim. İhbarnameleri tayan zat, başını yavaşça kaldırdı: — imdi başlayacağız. Gişenin etrafındaki halka, git- tikçe daralıyordu. Bir fsultı kala - balığı dolaştı: Para geliyor.. Para geliyor.. koltuğu yüzlük, Vakıa, köynu koltuğu e Bilik, beşlik ve tek li- ralarla dolubir zat, iç kapı dan başını uzattı: Üzerinde en aşa ğr 50-60 bin liralık bir servet taşı- yordu. Fakat bu servetin bir tek meteliği kendine ait değildi. Para nım nasıl hakiki bir baş belâsı ol - duğunu veznedarlardan sormalı. Adamcağız, kocaman bir yığın teşkil eden paralara göz alarken âdeta düşman görmüş gibi oldu. Birazdan santimine kadar hesa- 'bını vereceği bu müthiş yığın onu korkutmuştu. Paketleri birer birer önüne çekerek saymağa başladı. Tereddüt ett kçe, parmağını tutka la hafifçe dokundurarak bir yan - lışlık yapmamağa çalışıyordu. İn» san, hatâdan salim olmaz, derler. Fakat bu söz para işleri mevzuu bahsolduğu zaman hükümden dü - şer. Her hatâ, mazur görülebilir. Fakat, para yüzünden vukua gelen bir hatâ mazeret kabul etmez. — Farkına varmadıydım da... mere bir dalgınlığa mı gelmişti Gibi lâflara kulak asan bulun - maz. Meselâ, gişede oturan şu me- mur efendi; on lira yerine birine yanlışlıkla yüz lira verecek olsa doksan lirayı maaşından tıkır tıkır keserler. Hattâ, bu kadarla da kal maz, eyi i bir de ayrıca sor- ai bir de kendisine baktıktan sonra sordu: — Nüfus kâğıdınız yanınızda ? Sldsğdi; sağ elini kulağına götür- dü: -— Oğlum az hızlı söyle... Kula- Zam ağır iş'tir!.. Bir perde yüksek sesle: — Nüfus kâğıdın yok mu, ya - Dört elif mikdarı: — Senin kim olduğunu biz na - sıl bilelim? Nihayet işitti: —aA..... Ben, benim işte... — Anladık ama, nüfus kâğıdını görmeliyiz. — Nüfusum kayboldu... — Öyleyse, nüfus çıkart, gel pa ranı al... Rengi sarardı: — Bak başıma gelene... Ne yazı- yor o kâğıdın içinde?. — Fatma Hanım.. Hah... Tamam.. Fatma be - işte... Verin paramı da gide - yim. Zati ayaklarım romatizmal... Sopaya tutuna tutuna geldim, — Olmaz Hanım... Sen, Kayma kamlıktan bu hanımın sen olduğu- na dair kâğıt alacaksın! — A.. Gözümün bebeği... Beş lira için ben şimdi fellik fellik do laşayım mı? Memurlar acıdılar amma, ne yapsınlar, kanunun müsaadesi yok. Ya, ertesi günü bir başka Fat - ma Hanım, çıka gelip parasını a - rayacak olursa... İhtiyar kadın, sallana sallana gitti. Hüviyetleri belli olanlar, kâ- ğıtlara imzalarını atıp tıkır tıkır paralarını çekiyorlar. Birisi k: koşa e Pe — Bizimki yıldırım!... Defteri açıp baktılar : — Yıldırım amma, sen manda arabasile geldin. Havale verileli dört gün olmuş. Cevap vermedi. İhtimal ki yıldı- rımın hızı geçsin diye beklemiştir. İlk gelenler arasında sarışın bir a- dam vardı. Herkes savulup gittik- ten sonra, gişeye yanaştı: — Kalabalık azalsın, diye bek - ledim hani... — Ver bakalım kâğıdını... Heyecanlı heyecanlı sordu: — Nereden geliyor acaba?.. Kaydımı buldular: — Tokattan... Ellerini uğuşturarak kimin derdiğini bire türlü eeiremediği paranın larmı öğrenmek ay ii memur, önüne bir bronz beşlik fır- lattı: — Buyurun! Beşliğe şaşkın şaşkın bakıyordu. İhtar ettiler: — Paranızı alsanıza... Tokattan size beş kuruş göndermişler! Parayı aldı ama o kadar mahcup olds ki, paltosunun yakasını kal- dırıp arkasmdan biri kovalıyormuş gibi koşar adım uzaklaştı. Anlaşı- lan gurbetteki ahbaplar arasında biribirlerine böyle azizlik yapan - lar oluyor!.. M. SALAHATTİN NE MİLLİYET ÇARŞAMBA 21 ŞUBAT 1934 Avusturya ve Macar başvekilleri (Başi 1 inci sahifede) letin Avusturya'nın istiklâli lüzumu bak kındaki müşterek beyanatları Viyana hü- kümet mehafilinde kıymetli bir tasvip 2- lâmeti olarak kabul edilmiştir. Fakat bundan lebilecek fili ne- tce hakkında bedbin kalınmakta devam olunuyor ve yakm bir zamanda Avustur- ya için milletler cemiyetine o müracaat emi gittikçe elzem gibi görünmekte- Almanlaş sinirlendi BERLİN, 20.44. — Havas ajansı muhabirinden : Üç büyük devletin Avusturyanın is- öklilini alıkındaki be- talcalar, Almanya'nın fazla sinirlenmiş olduğunu göstermek- tedir, *“ La Correspondance Politiguc et di- plomatigve”, Avusturya siyaseti sahasın da Almanyanm alacağı yeni vaziyeti ih- sas etmektedir. Avusturya meselesi, beynelmilel bir münakaşa mevzuu olduğu takdirde, Al manyanm büyük devletlerin siyasetine karşı Avusturyada umumi reye müracaa- tı teklif etmesi muhtemeldir. * Macarlar bir şey söylemiyor PEŞTE, 201A.A. — Avusturyanın ma- hafazai istiklâl tehine üç büyük devlet tarafmdan müştereken vaki olan beya- nat Peşte gazetelerinde pek az tefsira- ta meydan vermiştir. Gazeteleri bu me- sele hakkında ne kadar teenni ile dav- randıkları, böylece bir kerre'daha sabit tar, - Müstakil “Az Eşt“ gazetesi, Avustur- yanın istiklâli Macaristan istiklâlinin kâ: filidir, diyerek devletlerin bu teşebbüsün- den memnuniyet beyan ediy: “ Peşti Hirlap ” ta diyor vusturya - Macaristan iştirâki mesaisi ve Anschluss şiklarından birini tercih et- mek vaziyetinde bulunuyoruz. Hitlerci reislerden Habitch'e cevap VİYANA, 20, A.A, — Propaganda ko- miseri M. Seidil. M. Habiteh ile milli sosyalist fırkanm Avusturyadaki sosya- list isyanında mesuliyet hissesi olduğu- nu, Zira, Avusturyada (tethiş devresini milli sosyalistlerin açmış olduklarını söy- lemiştir. Sosyalistler ile kızıl muhafızların is- yan etmelerine sebep, her ne behasma olursa olsun milli sosyalistlerin idardyi ellerine almalarına mani olmak içindi. Bu sözlerden sonra M. Seidic, Hitler. €leri milli sosyalist isyanı hazırlamakla ittiham etmiş ve Avusturya haller ile hü- kümetinin bu hücumu da bertaraf ede- teklerini bildirmiş ve demiştir ki vusturya, halkının böyük bir ek- seriyeti, Almanya ile birleşmek isteme- mektedir. $ Ihtilâle Hitlerciler de karıştılar mı? VİYANA, 20 A.A. — Divanı harp tarafından idama mahlcüm olan Goethe- bof'daki Sehutzkund kuvvetleri kuman- danı'âsi Krbic, "ın müdafaası na bir nazı grubünum müdahale ve 500 nazinin asileri müdafan ettiğini işa etmiştir. Bu ifşaatın doğru olup olmadığını meç- huldur. VİYANA, 20 .A. A. — Divamharp ta» rafından idama mahküm edilen asi Krbç, seisieümhur tarafından affedilmiş ve cc- zası küreğe tabyil edilmiştir. Bir idam daha VİYANA, 20. A.A. — Loeben divanı barbi tarafından idama mahküm edilen Güneşin Oğlu — Tanrı istemiş. Mersâ'nın ka- 'dumuza sığınmış bir tutsağın kanr- nı istemez. Mersâ'nın kanını sahi- den akıttılar mı? e — Yalâncı..?! Sarı asu bucişi yaptığını ve civardaki köylerden birinde kızcağızı saçlarından ağa- ta astığını kendi ağzından işittim. — O halde bundan sonra (akrep yağmuru) tehlikesi kalmadı. kn — Hiç korkma. Zaten böyle bir tehlike yoktu. Günlerce (yağmur yağdı da gökten bir böcek bile düş- medi. Biz Tanrıye karşı gelmiş in- sanlar değiliz. Tanrı bizden neden öç alam? —Doğru.. Zaten buna ben de pek inanmamıştım. Mabette kıya- metler 1 pug. ilirim?! — Senin dünyada yatacak ye- anki Yazan: İskender FAHREDDİN yere akıttılar. sin oğlu çobanların muha- veresini işitince kapıyı açtr.. Yan- larına sokuldu. me birdenbire reisle karşı- benim insan yedi Ve itimat verici bir tavırla ön- lerinde durdu: — Batıkuşu'nun Sertelli'ye yü- rüyeceği haberini nerden duydu- nuz, yiğitler ? Delikanlılardan biri bildiklerini | anlattı; — Yurdumuzda iki (Sarr Asu) vardır. Bunlardan ihtiyar Asuyu kollarını sallaya sallaya şehre dön- müşlür. İşte biz Batıkuşu'nun Sert- elli üzerine'yürüyeceğini ondan i- şittik.. Geçen akşam Enhil mabe- dinde dua ederken, ellerini ma- “Ulu Tanrım, Bora” bir göçebe kızının pe- şine düş! için, sen bize başka bir felâket verme! yurdumuza döğru yola çıkmak ü- zere olduğunü duyduk. Eğer onlar galip gelir de yurttaşlarımızın ba- şıma geçerlerse Güneş'in soyu sö- necek.. Bu yürdu kuran Güneş'in soyudur.. Sen onun © soyunu başı- mızdan ayırma ve sen onun oğulla- rı aykırı yollardan o doğru yola çevir..!,, dedi. Bu duayı herkes hay- retle dinledi. Sarı Asu çok hiddet- liydi.. — O halde bu adamda öteki Asu gibi Batıkuşu tarafından elde edilmiştir.. Alacağı olsun. Ve delikanlıların omuzlarını ok- şiyarak: — Mersâ'yı bir ağaç dalına asa- rak boynundan yere kan o akıtan Sarı Asu'nun ayni âkibeteuğ'a- masını görmek ister misiniz? dedi. © Çobanlar ağızlarını açıp bir şey söyleyemediler. Bora kulübenin O kapısmı açtı: öldürmüşler. Fakat öteki sağdır ve| | — Mersâ.... Genç zabitimiz Dün defnedildi (Başi kinci sahifede) |. ği, Çanakkale Halkevi, sahil shhiye ve sair birçok teşekküller ve müesse- seler namına gönderilmiş çelenkler göze çarpıyordu. Tabutu asker, sivil, binlerce kişi takip edi Merasim çok hazindi. Yollardaki halk makamı bürmette £ şapkalarmı çıkarıyorlar, kadılar ağlıyorluardı. İki otomobil i- çinde merhumun hemşiresi ve valdesi Ye yakm akrabaları cenazeyi gözyaş- larile takip ediyorlardı. Cenaze Alay. ile Sirkeci Ankara caddesi, Babıâli, Di vanyolun tarikile Ayasofya camiine götürüldü ve cenaze namazı kılındık- tan sonra ayni merasim ile Sallımsö- güt, Sirkeci, Eminönü, Galata tarikile Tophanaye gidildi. Cenaze Tophane - den deniz kumandanlığının Selânik gemisine konulmuş ye cenazeyi takip edenler için Şirketi Hayriyenin 53 nu maralı vapuru tahsis edilmiştir. Ce - naze Kandilli iskelesine çıkarılarak ar kadaşlarının elleri üstünde olmak ü - ezre Kandilli aile kabristanma göt! rülmüş, orada i makamma tevdi edilmiştir. Kabri başında Talebe birli- ği ve yüksek tahsil gençleri namma Rüknettin Fahri, Deniz harp akade- misi namına yüzbaşı Refet, Yüzbaşı Ekrem, harp filosu kumandanı Mira- lay Şükrü Beyler heyecanlı hitabeler irat ettiler. Hitabeleri müteakıp bir manga Bahriye askeri tarafından ha- vaya üç el ateş edildi. Bahriye muzi- kası matem havası çaldı, merasime çok hazin bir şekilde nibayet verildi. Miralay Şükrü B. in hitabesi Harp filosu kumandanı Miralay Şükrü Bey şu hitabeyi irat etmiştir: “Arkadaşlar, Bugün ölüsü başında yokluk ve acr- #rmı duyduğumuz Yüzbaşı Şevket, bun dan dört yıl evvel kalbinde büyük va- tan duyguları ile öz topraklarımızı ter kederek Japonyaya gitmişti. Bugün | mizde umumi ölü olarak aramıza döndü. Bu arka - an duyzularile ör - haya tı ve filoda geçirdiği kurslarda daima birinci dereceden ayrılmamış ve bu - Kâzım Hüsnü Beyin cenazesi (Başi 1 inci sahilede) inkılâp, nesli memleket, millet sevdasile ölenlerin arkasından daima artan aşk la yürüyeceğiz. Ölenler, ve bahusus aziz Kizm Hüsnü kardeş müsterih ol. Bize emanet bıraktığın biricik yavrunu da bir kardeş gibi, bir baba gibi bağrı- marza basacak, senin yokluğunu duyur- mamağa çalışacağız. Ruhun emin ol sun aziz e. Fuat Beyin nutku Refik Beyin hitabesinden sonra sa- bek Konya mebusu Fuat Bey tarafından da heyecanlı bir hitabe irat edilmiştir. Fuat Bey ezcümle demiş! is — Burada elli senenin bülün tefer- rüatını saymanın şimdi zamanı değil - dir. Sen arkanda büyük bir aile fazi- leti, bir memleket muhabbeti bırakarak gömüldün. Bu toprakta müsterih uyu- mağa lâyiksin.,, Hitabelerden sonra merasim bitmiş, göz yaşları ile hermuhun mezarı beşm- dan ayrılımmıştır. tenizin hissiyatımızın tercümanı olma- nı rica ederiz. Merhumun zevcesi o—o|o Kızı Fazilet Bakoy Memlekette Çankırıda umumhane ÇANKIRI, (Milliyet) — Şebri- nin açılması için faaliyet ilerlemiştir. “Buğdaypazarı” civarında es- kiden bu iş için yapılmış olan ma- halle açılacaktır. Orada bulunan e pavyonlar ba- nun mükâfatını da bir dost memleke- | dana edilmiştir. Ve odalara elek- i gelirmek va- sifesini üstüne almak şerefine najl ol- mak suretile görmüştü. Japon donanmasındaki muvaffakı yet ve gayreti bütün Türklerin göğüs- İerini kabartabilecek bir vaziyette idi. Bunu adım adım takip ediyor ve do - nanmamızda onun görebileceği hizmet lerle şimdiden iftihar ediyorduk. Fa- kat tali onu Japonyadan bizim Iwca- ğımıza ölü olarak teslim etti. Bütün arkadaşlarını onun boş bi - raltığı yeri doldurmağa davet ediyo- | -aklar ve esaslı rum, ve buna lâyik olmağı vatan ve 'donanmamız namına bütün arkadaş- lardan isterim. Biz, Denizciler onu da ima hürmetle hatırlayıp ilelebet kalp lerimizde saklayacağız. ü temsil ve | trik tesisatı yapılmaktadır. Aydın incireileri teşkilât yapıyor AYDIN, (Milliyet) — Aydın mtakası incir müstahsisllerinin lâ hususundaki düşün çeleri tahakkuk etmek üzeredir. Müstahsiller bu ayın 19 uncu Pa- zartesi günü Aydın Halkevi salo- nunda umumi bir toplantı yapa- ar- dır. Bir tarla için dedesini öldürdü BOLU, (Milliyet) — Tağçılar Bu kıymetli ölünün dört yıldanbe- | köyünden İlyas oğullarından Se- ri hasretini çeken ve bu hayırlı evlâdı | yit Ahmet oğlu Tevfik Efendi bir yetiştiren iki şerefli baş daha vardır ki, bu muhterem ana ve kardeşinin a- cılarma da bütün donanma namına iş- trak eder ve onları hürmetle selâmla rum. Ahademi namına söylenen hitabe tarla vergisi meselesinden dedesi Halil'i bıçakla öldürmüş, müdaha le eden kardeşi Sattar ile karısı Haceri de Suçlu aüliyeye tes Deniz harp akademisi namına yüz- | Jim ve tevkif edilmiştir. başı Refet Bey irat ettiği hitabede ezcümle demiştir ki: “Arkadaşlar... Deniz harp akademisinde çalışan zabit arkadaşlarımın bugün duyduk - ları ye'si bütün acıl'ğile söylivebilmek | düriY için söz Bu ye's Türk de- niz ordusunda umumidir. Türk deniz ordusu Şevket Cavidin beklenilmez ö- Tümü ile çok büyük ve değerli bir cev- herini kaybetmiştir. Kuvvetli çığırda yükselmesi uğurunda hayatmı feda ©- den Şevket Cavit Türk milletinin y8- ratıcı kudretine canlı bir delildir... Müvezzi elbiseleri SİVAS, (Milliyet) — Posta ve xelgraf müvezzilerine her yıl mü- eti umumiyeden gönderilen elbiseler bu yıl henüz gönderile. başına geldik!.. Sen içimizden doğan, nkin. a > e yayılma: te, dağılmadan uzak ve yabancı diyarın ufkunda ansızın söndün?. Seni binbir Yüksek cephesi, parlak zekâsı, temiz | ümitle gönderdiğimiz o uzak yerlerde vicdanı ve iman dolu kalbile vazifesi- nasıl ebedi bir küsufa uğradın?. Se - ne sarılışı ve mesleğine tapışını uzak | nin aylardan beri aşıp gelmeğe çalış diyarlarda mensup letin ferdi karakterine “Müteakiben Yüzbaşı Ekrem Bey de ezcümle şunları söylemiştir: “Şevket!,. Ey benim bahıtsız kar - deşim olduğu büyük mil örnek raktığın öz “kardeşlerin, yaşlı gözleri- 'miz ve hıçkıran sesimizle mezarının | beklediğimiz büyük ümitlerin, kafa - (Fırat incisi) kapıdan göründü. Boynu sarılıydı.. e Uzun saçları omuzlarma dökülmüştü... Bora, çobanlara: oluyor. | cak olan varlığını, 1. : > aca ve ıztrap içinde geride br. | bir bilin sonsuz. denizlere bile sığmaya - duygularını ve bilen bizler seni bu bi vuç toprağa nasıl terkedip gideceği 'Gürbet ellerinde, memleket ve ai- le hasretinin acıları içinde sessiz ve kimsesiz, dudaklarımda naçar ve acı tebersimnle sözlerini İs Slip dun!. Buna mı ağlıyalım?. Senden lie agi be fırat kıyımda yeni bir şehir kura- <ağım.,, Tarzında gönderdiği haber Bo- — İşte, dedi, Sarı Asunun kuru | ra'nm kulağına irişince, delikanlı yerinde oturamamıştı. ağaç dallarına astığı (o göçebe kızı budur. Büyük Tanri, onu, ölmüş- ken diriltti ve bana bağışladı. Şim- di ölüm sırası ((Sarı Asu) nun dur. Çobanlar hayretle zerek çekildiler. Güneş'in oğlu atlarmı hazırla “Ön Mersl'yı Hitay'la beraber Sertelli'ye indiriyorlardı Büyük akına hazırlık.. Etraftaki köylerden, Batıkuşu” > Güsepin oğla 6 gün derhal ku- vakayı tepladı E Tükülaiin salt kaçan genç kızı sü- | bu adamı yakalayıp derisini ağaca germek gerektir. Eli ayağı sağlam yurttaşları başıma Mn elin evvel yola çıkmak istiyorum, Dedi. Kurultaycılar reisin fikri- ne iştirâk etmişlerdi. Sertelli yakılacak bir şehir de- nun Sertelli'ye doğru büyük kuv. | gildi. Bahçeleri, sokakları, evleri vetlerle yola çıkmak üzere olduğu-| mabetleri çok güzel ve sevimliydi. nu haber alan köylüler kafile ka- file şehre iniyorlardı. N Sertelli telâş ve heyecan içinde idi- Mersâ'nın reisin evine getiril- « Zaten can ve mal korkusu herkesi şaşırtmıştı. — İşimizi, gücümüzü, dertleri mizi bırakıp reisin oynaşile mi uğ- raşacağız?! Diyip omuz silkiyorlardı. Batıkuşu'nun gönderdiği xon ha- ber Türklere dehşet salmıştı. Batıkuşu'nun gönderdiği haberi işitenler: — Yurdumuzu © yaktırmayız.. Pa hiç kimse haberdar de- | Yeceğiz- Hep şehir kapılarında nöbet bekli- Diyerek sokaklara dökülmüşler- li. Bora, kurultayda: — Batıkuşu'mun şehir içinde eli var. Kapılarda nöbet (o beklemek faydasızdır. Demişti. Kurultay üzemm:.. 600 çocuk akim bırakılacak” Strazburydan Mat'n gi A yazılıyor: Birkaç günden beri man gazeteleri Renin Fransi, li zamanında Faslı ve Cezairlk. kerlerle münasebette bulunan man kadınlarından doğmuş &0İ cuğun mukadderatı mevzuu 9 maktadır. Dent sebe Zeitung yazdığı Xİ yazıda bu çocukların bilâ ten” akim bırakılmasını hükümeti temektedir. Bu gazete diyor K£ “Zencilerin bıraktıkları bu Eğl ler şimdi on beş yaşlarına bas” üzeredirler. Binaenaleyh bu mi dan ırkın temizliği büyük bite likeye doğru gidiyor. Binaensffi! vakit geçirmeden bunları aki! | rakmak icap ediyor.” ğ z i Jaçonya Balkan piyasası N i gi) da lutmak istiyor Japonya iktisat nezaretinin diği malümata nazaran son larda Japon müesseseleri B mektedirler. Maliye ne: mütabık kalarak iktisat ne3i başta mensucat emtaası olm zere Japon ihracatının tevsiin€. dim olacak hususi tedbirler haz etmiştir. Balkanlarda Yy: Japon ihracatının teşvik ve yesinde kullanılmak üzere krediler tahsis edilecektir. / “Voelkischer Besbachi | Almanyada Hitler genç iğ Easter bayramından sonra Pt Alman talebelerinin dört , müddetle iş kamplarında veği hafta da hücum met etmeleri mecburiyet altın? İımacaktır. i Easter de mekteplerini BİGİ de bir Üniversiteye girmeğe b lanan talebeler, sali iks bil Yi ti ifa etmeden daha yüksek mektebe kabul edilmiyecekk Kız talebeler için de buna be bir emrin bir kaç güne kadar cağı ümit ediliyör. Bundan böyle alman çocuğu yaşımdan itibaren mütema. mazi tesiri altnda ( büyüyec On yaşında “Jungvolk” teşk na girecek ve on dört yaşınd diği vakit “Hitler gençliği” 08, çecektir. Burada da dört sen€ dıktan sonra otomatik bir sureli hücum taburlarıma lee" Ve fazla olarak bir kampta d# met görmesi muhtemeldir. | y Bu hususta çocuklar üzerinde! yik yapılmamakta, ve genç bif cuğun arkadaşlarnma bakti “Jungvolk” teşkilâlma girmek, susundaki arzuya mukavemet 8 miyeceği tahmin edil p kere oraya girdikten sonra bii terfi imkânlarını bir tarafa rak çıkabilmesi kabil olm tır. C Timi) mızda kurduğumuz geniş aka 7. rin yıkıldığına mı yanalım?. ne e alan tabiatın dn enik fennin ve in aczine mi di gazetenizin delâlet bü; ederim efendim. Miralây — Bu eli meydana rm onu ezelim. i — Ben bu elin sahibini na, yurdunun selâmeti için $ bir adama fenalık yapman” nı siz verini.! Dedi.. Ve o gün kurul tün birleşik Türklerin * baz” öt akına iştirâk etmeleri t raldı. il Bütün Türkler Batıkuşu” şının ezilmesini iştiyorla”d”. Güneş'in oğlu, geri ede Neşesi ve cesareti artt” lerin (toplanma) da tu dırdı.. Etraftaki köyler gisi kollara haber gönderdi v9 tutanların iki gün içinde de toplanmalarını bildirdi Yaylalardaki ihtiyar CA sürülerinin başına. geçti p/ çobanlar herkesten o kapılarına koşmuşlardı. kar köylerdeki Mr bellerine atla Sertelliye seğirtmişlerdi- v4 Birinci gecenin m şehrin etrafı in a