26 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

26 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mançurya'daki idarelerini istiyorlar, Bunun için de 1912 senesinde hal'edilen Çin İmparatoru (Pu Mançurya imparatoru tayin etm. rar vermişlerdir. Japonların - bu si hedefleri 1 — Mançuryayı Japonyaya ilhak et- mek istemediklerini dünyaya göstermek istiyorlar. 2 — Mançurya'nin artık Çin'e inde edilemiyeceğini bildirmek istiyorlar. Filhakika imparatorluk payesine yük- selen bir memleketi Çin'e veyabut Ja- ponyaya ilhak etmek binnisbe daha müş- küldür. Ancak Pu Yi'nin o Mançurya tahtına oturması azacık endişe uyandır- mıştır. Pu Yi 1912 senesine kadar Çin İmparatoru olduğuna (o nazaran acaba bir defa Mançurya'da yerleştikten son- ra Çin üzerinde de bir hak iddia etme- ğe kalkışmıyacak mı? Eğer böyle bir iddiada bulunup ta Japonya'nın yardı- mile bunu tahakkuk ettirecek olursa, © zaman Mançurya gibi, Çin de Japon- ya'nın nüfuzu altıma girecektir. Bu en- dişeyi izale etmek içindir ki Japonya, | min kuvvetleşmekte olduğunu görerek i perçinlemek Cenevrede toplandı. Bir zamanlar Milletler Cemi- yeti içtimaları Avrupa diplomasisinin en ehemmiyetli hadiselerinden sayılırdı. An- cak son seneler zarfında, “ bilhassa Ja- ponya hakkında Milletler Cemiyeti tara: fından alman tedbirlerin bir netice ver- memesi “üzerine artık Milletler Cemiyeti m eski ehemmiyetini kaybetmiş- ehemmiyetli siyasi meselele- ri Mi Cemiyeti teşkilitenm kadro- $u haricinde görüşülmektedir. Milletler Cemiyeti — içtimaları ikinci plâna atılmış olmakla beraber, bu defaki Yüzmame arasında Fransa ile Almanya arasındaki tümasebetleri yakından, alâ- kadar eden bir mesele vardı. Bu da Saar meselesidir. Saar'da gelecek sene ârüya müracaat edilerek © 1920 senesinde bu mıntakuda nizin olan halktan şu sual. ler torülscaktir: i — Şimdiki beynelmilel devamı m: isteniliyor? 2 -- Fransaya iltihak mı iltizam edi- iyor? idarenin v M; eyi 3 — Almanyaya avdet etmek mi i- || pazaşorlağumu!> tanıyacağını ve hü a yin kümdarlığının Çine teşmili asla mevzuu- Bu reyiâm için hazırlık yapılmasına | bahis olmadığını ilân etmiştir. Ancak Ja- başlanmak üzeredir. Almanya Milletler | ponların sözlerine pek itimat edilemedi- Cemiyetinden çekildiği cihetle müzake- | gi ileri sürülmektedir. Her halde Pu Yi” nin Mançurya'da imparatar olması Çin için daima bir tehlike teşkil edecektir. v.. Silâhsızlanma meselesi: Milletler Cemiyeti Cenevro'de toplan makla beraber, Avrupa devletleri arasın- daki münasebetler bakımından en ehem- miyetli mesele olan silâhsızlanma ihtilâ- fanın balline Milletler Cemiyeti teşkilât haricinde çalışılıyor. e Malümdur ki 14 İ teşrinievvelde Almanya Milletler Cemi- yetinden çekildikten sonra Fransa ile Ak- manya arasında yapılacak doğru temas- lar ile bu meselenin halline çalışılması kararlaşmıştı. o O zamandan beri bu iki devlet arasında üç nota taati edilmiştir. Evvelâ Almanya silâhsızlanma hakkmda” relere iştirak etmediğinden Fransız mur rahbası M. Massigli, bu meselenin mü- zakeresinde | bulunmak üzere bir Al- imiş ve Milletler Cemiyeti de Almanya- yı davet etmişse de Alman Hükümeti bu davete icabet etmemiştir. Meclis bunun üzerine Almanyanın gıyabında Saar me- selesini müzakere ederek ittifakı ârâ ile karara varmıştır. Bu karara göre, Mil- letler Cemiyeti munhede ile uhtesine te- rettüp eden vazifeyi, yani ârâya müra- taati yapacaktır, Bu ârâya müracaatin bitaraflıkla yapılmasını temin etmek için küçük bir komisyon teşkil © edilmiştir. Komisyon şunlardan terekküp (ediyor: İtalya murahhası Baron Alcisi, İspanya murahhası Senor de Madarioga, Arj: Senor Cantilo. Bu üçler komisyonu bir rapor hazırlıyarak Mil- etler Cemiyetinin gelecek mayıs içtima- ma takdim edecektir. Rusya Cemiyete girecek mi? Milletler Cemiyeti, Japonya ve manyanım cemiyetten çekil e zayıflamış olmakla beraber, Fransa ta- rafından takviye edilmeğe lıyor. Fransızların Rusyayı Milletler Cemiye- tine iştirak ettirmeğe çalıştıkları anlaşı- iyor. Filhakika Almanyada Hitler ida- resi başladıktan sonra Rusyada Fransa- ya doğru meyletmek cerevanı başlamış- ter. Fransız Hariciye Encümeni Reisi | M. Herriot'nun Rusvayı ziyaretile hız li şimdiki detli yüz bin askerini — dağıtacak ve on senelik te bir ademi tecavüz misakı im- zalıyacaktır. Fransa bu Alman notasına 1 kânunu- sani 1934 tarihinde bir cevap © vermişti. Cevap Alman noktai nazarını reddetmek” le beraber hor halde müzakere kapısını açık bırakmakta idi. 390 bin askerin faz- la olduğu iddia ediliyor. Saar meselesi- nin Fransadan ziyade Milletler Cemiyo- #ni alâkadar ettiği bildiriliyor. Fransa tayyare kuvvetlerini yüzde elli nisbetin- de indirmeyi teklif ediyor. Şimdi Almanya bu Fransız © motasma cevap vermiştir. Cevabın metni henüz malüm olmamakla © beraber, her halde müzakere kapısının açık bırakıldığı söy- lenmektedir. Telgraf haberlerinin bildir. i diğine göre Almanyanın itirazları şöyle tün tehdit altında kalmış olacaktır. ME ni fer taraftan Rusya da Uzak Şark'ta J,, | hülâsa edilebilir: ponya tarafından tazyik ediliyor. Hitler 1 — Almanya tecrübe devresine itiraz Hükümeti de Sovyet Rusyaya karşı âde- | ediyor. Malümdur ki Fransızlar silâhsız- ta muhasım denecek bir siyaset takip | lanmayn başlamazdan evvel bir te-ribe ettiğinden Ruslar şarktan Japonya garp- | devresinin geçirilmesini istemişlerdi. AL ten de Almanya'nın arama sıkışmış | manya silâhsızlanma konferansında çe- kalmış bir haldedirler. Bu ozeruretler | kilmezden evvel bu tecrübe devresi be- dn menfaatine uygun bi g Fransa Almanyaya karşı kuvvet topla. mak ihtiyacındadır.. Çünkü Almanya ib müsavstında rsrar ediyor. Eğer bu, tahakkuk edecek olursa, Fransa büsbü- altında Fransa ile Rusya birleşmişler- | heri dörder sene olmak üzere dir. Denilebilir ki bu, harpten sonraki | idi. Sonra Fransız eda siyaset cereyânlarının en ehemmiyetli. | tayin edilmemekle beraber tecrübe dev- sidir. Adeta harpten evvelki Fransa - | resinden bahsediliyordu. Almanlar buna Rusya ittifakı ihya ediliyor demektir. | itiraz ediyorlar. Silâhsızlanma hakkında iyor a Ancak bu hadisenin ehemmiyeti bu nok- ida da kalmıyor. Rusya, statükoyu muhafaza © siyasetini kabul ederek halihazırın muhafazası taraftarı ohvvor, Halihazırın muhafazasını kabul ettikten sonra artık Rusyanın Milletler Cemiyetine girmesi ortada bir mâni kalmamış demektir. Filhakika © henüz Rusyanın resmen Milletler Cemiyetine girmesi için bir teşebbüs yapılmamıstır. Ancak Rus devlet adamları | bu filre muhalif olmadıkları kanaatini uyandıra- cak sözler söylemişlerdir. Cenevrede de bundan ısrarla bahzedilmektedir. *.. Mançurya İmparatorluğu Japonlar Ru ik De karar verilecekse derhal tatbik edil. mesini istiyorlar, 2 — Almanlar tayyare kuvvetlerinin Fransa tarafından © teklif edildiği gibi, üzde elli yerine yüzde yüzünün ilgasını istiyorlar. Çünkü Fcansanm tayyare kuvveti o kadar büyüktür ki yarısı imha edilse dahi genc kahir fa'kiyet Fransız. larda kalacaktır. Bu faikivetin meselâ 3.090 tayyare İle temin edilmesile 1,500 tayyare ile temin edilmesi arasında bir fark görmüyorlar, 3 — Fransa silâhsızlanma mukavele. sinin tatbikini bir beynelmilel polis ve zabıta kuvvetinin teşkiline bağlamıştı. Almanlar buna da itiraz edivor'ar. Ajans telgraflarının verdiği kısa hülâ- Bir kadının 24 saatlık hayatı Yazan: o Stefan Zweig Tercüme eden: İsmail MUŞTAK 16 Bir müddet sonra pencerenin ö- | size bir defa deha tekrar ederi nünü terkedip sakin adımlarla tek. | ki bütün re ki genç li rar geldi koltuğa oturdu, hikâyesi. ne devam etti: — Artık meselenin en güş kısmı. nı anlatmış « bulunuyorum. Bütün müşkülât bu kadarını söyliyebil- mekti. Şimdi bütün mukaddesatı- ma, şeref ve haysiyetime, çocukla- rumın başına yemin ederek sizi te- min ederim ki bu otel odasına gir- diğim dakikaya kadar yabancı bir erkekle birlikte kalmak bir saniye bile aklımdan geçmemişti. Ümit e- derim ki bu sözüme inanırsınız. Emiz olunuz, ben o dakika haki- katen iradesiz, şuursuz hareket e- den bir insandan başka bir şey de- ğildim. Açık bir tavan penceresin- den bir adam, gafletle, nasıl aşağı düşerse ben de hayatımın munta- zara ve dürüst yolundan bu vaziye- te biran içinde öylece düşmüştüm. Vak'ayı bütün o hakikatile hicbir noktasını ne sizden, ne de kendi nefsimden saklamıyarak an'ntaca- ğıma yemin etmiştim. Bu itibarla tarmaktı. Başka hiç bir hissim yok- tu, hiç bir şahsi emel taşımıvordum. O gece bu otel odasında olup bi- ten şeyler, bu odada atıldığım (: Gialı macera kalbimden ve kafam- bir saniye bile geçmemişti. , Bu genç adamla o otel odasına Hk zam zi o gecenid kiç bir ye etmeyeyim. madım ve ömrüm oldi unutarar yacağım; çünkü o gece benbuo- dada bir insanla mücadele ettim. Bu mücadelenin gayesi onun haya- tını kurtarmaktı. Evet tekrar ediyo rum: O gece bir adamın hayat ve mematı mevzuubahis idi. Bu mücadelenin âsabım üzerin- de yaptığı tesirden, muhakkak su- rette, şunu anlamıştım ki yarı mah- volmuş bir insandan farkı kalmı- yan bu genç adam öldürücü bir tehdit karşısında duyduğu şiddet! teessürün sevkile — bana, tpkt bir | | ezazedlenin son selimet, garesi o i ile coşan bir erk Çapras kelimeler Arif Bey bir fartma giki börakaneden | i Geç "kaldığına o kadar ©- di, girmez derhal duvarda ki saate baktı. Bakar bakmaz da içi fe- rahladı. Oooh, zannettiği gibi geç kal- mış değil, bilâkis on dakika evvel gel- mişti. » Makbule ona: “Saat üç buçukta ge- lirim,, demişti. Halbuki daha saat üçü yirmi geçiyordu. Erkek kısmı böyle- dir, hoşlarına giden bir kadından © bir randevu kopardılar mı, dakika sektir. mek istemezler. Bu Arif Bey de ellisi- ne yaslanmış köklü tazelerdendi. Bil- hassa yirmi beş yaşlarında dul bir ka- dınla da muarefe peyda edip randevu kopardıktan sonra, pastahaneyo fırtına gibi girişine hiç te hayn: etmemeli. Arif Bey ömründe Makbule Hanım kadar güzel, kendi gustosuna muvafık bir kadın görmüş değildi. Daha evvel bir kaç defa buluşmuşlar, © Arif Bey, Makbule Hanımı gezdirmiş, kendi max ğazasma götürmüş, hattâ bir defa da sinemaya gitmişlerdi... Dün kendisine demişti ki — Yarın birahanede buluşalım. (Siz kendinize göre hangi birahaneyi gözö- nüne getirirseniz, getiriniz, işte orası) Sakin ve tenha bir yer.. & Orada daha serbest konuşuruz. Ben salı günü saat üç buçukta gelirim. Arif Bey birahaneye girince, bir ma- saya oturdu. Burası günün bu saatin. de hakikaten tenha bir yerdi. Müt diyen sol gözü duvardaki saate, sağ zü kapiya bakıyordu. Bir aralık kendi. sinden ne emrettiğini sormağa gelen garsona: — Azacık bekle, birisini bekliyorum, dedi, Saat üç buçuk oldu. Görünürde Mak- buleden eser yoktu. . Kadınların söz verdikleri. saatte işlerinin tatl Emini ni gelmeyişlerinin tatl yok. Arif Bey düşündü. Her halde ya tramvayda kuran kesildi, yahut tramvay yolunda bir otomobil kazası oldu da, Makbule Hanım ondan gecikti. Bir ka- dın sevdiği bir adamın randevusuna gi- derken (Arif Bey nedense kendisinde bir kadın tarafından © sevi olmak hassası görüyordu) elbette çek değil mi idi? Fakat bu tramvaylar, bu otomobiller, maazallah bir kaza. Ka- za ibtimali Arif Beyi aşağı yukarı sars- &. Lâkin kendi kendini teselli eti — Canım ne münasebet! Durup rurken kaza olur mu? O sirada garson bir kaç defn önün- den geçti. O zaman, Arif Bey bir bira ismarladı. 5 Saat 3.50.. hâla BE gelen var, ne gi- den? Garson işi çakmıştı. Kadın bekliyen İnsanların hâleti ruhiyelerini pek iyi bil diği için, Arif Beye,can (sıkıntısına i- İâç makamında bir gazete sundu. Arif Bey gazeteyi aldı amma, okumak için almadığı gene halinden belliydi. Ga- zeteyi açtı, üst tarafından kapıya bir göz attı, Makbule nerede kaldı? Gele- cek mi, gelmiyecek mi? Acaba cebi de- lik birine mi çattı? Bütün bu faraziye ve tahminler İ- çinde Arif Bey, nede olsa gene gaze“ teye ne var, ne yok diye bakıyordu. — —— — e —— salardan anladığımız ihtilâ noktaları bun lardan ibarettir, Şimdi İngiliz ve İtalyan- ların iki devlet arasında bir uzlaşma te- mini için tavassut etmelerinden bahsedi- liyor. Ancak üçüncü noktaya İngiliz ve İtalyanların da muvafakat etmiyecekleri şüphesizdir. Bu, beynelmilel polis ve za- brta teşkilâtı zaman zaman Fransızlar ta- rafmdan ileri sürülmüş ve kabule maz- har olmamıştı. Her halde şu muhakkak- tır ki "i"“helanma meselesinde bir kara ra varabilmek için duha çok çalışmak lâ- , Fransız » Alman muhaberesi Al- manya ve Fransa arasmdaki derin ihü- lâflarm halini kolaylastırmış wihi görü. nüyorsa da henüz aradaki ihti'âflı nokta- lar çok ehemmiyetlidir. Ahmet ŞUKRU larak bir tahta parçası yakalama- sı kabilinden sarılmıştı. Onun bu sarılışında ayaklarının bir uçurum kenarına geldiğini'histeden bir in- san telâşı vardı. Bana gelince, ben Onu bu düştüğü vaziyetten kurtar. mak için elimden geleni yapıyor, bütün kuvvetimi bu uğurda sarfet- mek istiyordüm. İnsanm hayatında böyle bir saat ancak bir defa geçebilir ve böyle bir vak'a ancak milyonda bir insa- nın başına gelir. Hayatta metrük ve perişan bir insanın o bir kan için kuduz bir çılgınlık ve son bir ümitsizlikle nasıl bir arzu ham- lesi yapabileceğini, eğer başımdan bu vak'a geçmeseydi, mümkün de- ğil tahmin edemezdim. Çünkü ben © tarihte şehvani ve şeytani telkin- lerin tesirine veda edeli yir- mi sene olmuştu. Tabiatin bir insan. da ateşi ve soğugu, hayatı ve me- malı, zevki ve ümitsizliği - bir kaç nefeslik bir fasıla içinde - bu kadar kudret ve azametle cem ve mezç edebileceğini havsalam almazdı. Mücadele, muhavere, kin ve hırs, hiddet ve gazap, yalvarma içinde dökülen gözyaşları o dereceyi bul- duki bana o gecenin | saatleri bin MİLLİYET.CUMA 26 KANUNUSANI 1934 ralarımı bir parça anlatmak mak istiyordum. Ağır, yorgun, pe- rişan bir uyku içinde görülmüş va- zih ve şeffaf bir rü Bir tarafta Maslak faciası. Maslak, ya- vaş yavaş kafasında insan mez gibi bir isim almıştı. Şimdi o kadar sa İ brsızlıkla Makbule hanımı beklediği bir ia Maslak faciası okunsmazdı. Sa- | hifeyi çevirdi. Haric haberler, okunamazdı. Sahileyi bir da- ba çevi özü, dipte, köşede çaprast kelimeler diye gazetel okuyucula- rma vakit geçirmek icat ettikleri murabba hanelere bir illetti. Mutlaka o boş haneleri, a- sağıdaki ufki ve amuği tariflerine gö re doldurmazıs, edemezdi. Kendi ken- dine düşündü. Makbule gelinceye ka- dar, şunları bir doldursa, ne olur. | | Tariflere şöyle bir göz gezdirdi. Ve | bu iş kendisine o kadar kolay göründü ki, hemen cebinden kalemi çıkarıp, ev- velâ amudi bir kelimenin harflerini ha- nelerine yazdı. Ufki bir kelime daba vardı ki, o da pek uygun © geliyordu. Bu kelimenin de harflerini ufki hanele- re geçirdi. Sıra üçüncü kelimeye ge- lince Arif Bey başını kaşıdı: — Hümmmm! Diye durakladı. A- caba bu üçüncü kelime ne olabilir? Ta- rife göre suda yaşayan bir mahlük o- ik Iacaktı. Fakat suda yaşayan bir yon mahlük var. Hangisi? Arif Bey dör i 2 ömidiyle öteki kelimeleri | düşünmeğe başladı. Her kelimeyi düşündükçe ken- di kendine mütema: — Humminm! Diye duraklıyordu. Bu sefet garson dayanamadı: — Beyefendi, bir şey emreder misi- niz? dedi. : — “Ha, öyle ya. Bir bira getir. Bira geldi, köpükleri © kurudu, A- rif Bey çaprast muammaye | daldıkça dalmıştı. Zihninde kelimeler invazzam bir geçit resmi yapıyorlardı. Tam o sırada kulağının dibinde bir ses, bir kadm sesi. — Huwuuu! Bu ne dalımlık! Makbule hanım gelmişti. Geç te ol- #a, âşığın kalbine hâkim & olmaktan dın gelince, erkek hemen mar, sevinç alâmeti izhar © mi? Halbuki Arif Bey Makbuleye ceb- ri bir tebessümle şöyle baktı: — Hoş geldiniz hanımefendi, de a li, Fakat zihninde kelimeler boyuna gi- dip geliyorlardı. Makbule şaşırdı. Zihni örümcekle- nen Arif Bey de kendi kendine şöyle İPEK Bugünkü Program İSTANBUL : 1230 Türkçe plâk neşriyatı. 170 Gramefen, Gramofon 1930 Hanımlar H 31 Gramefon 2130 Anadolu Ağı ANKARA: 1230 Gramofon, 18 Keman kanseri Ekrem Zeki dan, 1340 Fransrsen ders, 19,18 Gramafon, 20. Ajans hüberleri VARŞOVA Miz m. 16,40 Salon orkestrası, 1755 Oda musikisi, 18.25 tapanni ,18,50 Zirai müsahabe, 19 Konferana, 1920 Dans musikisi, 20 Muhtelif müsahabe- ler, 21,15 Senfonik konser, 23/40 Dans mu kisi, 24 Müsahabe . 24 Dans musikisinin vam, eti. Borsa haberi, Saat B. tarafın BÜKREŞ 34 m 13 Borsa haberleri, plâk, haberler, plâk Gica Jonasko takim hafif musiki, 19 Haber ler, 19,15 Konserin devamı, 20 Üniversite rad yosu, 20,20 Plük, 2045 Kenlerane, 21 Senfo- nik konser, Remen bestekârler cemiyeti ke- yeti tarafından, 22 Mütalen, 2,15 Senfonik kon serin devamı, 2248 Haberler. RÜDAPEŞTE s50 m. 1630 Müsahabe, 18 Stenografi dersi, 1840 Çimbal aletile konser Krudy Andor tarafın- dan, 19,15 Ameleye mahsus © neşriyat, Bachmann triosunun konseri, 20,10 Harici si- yasiyat hakkında konfaranı, 2030 Richard Siraass'un eserlerinden Josefs Legende isimli bir perdelik opsra temsili ile müteakiben Mo- sart'ın 3 perdelik Saraydan Kaçırılmı düşünüyordu: — Ona da bir bira ismarlarım, o i- çinceye kadar ben de muhakkak çu bon riz kelimeyi bulurum. , İsterse Makbule gitsin. No olacak- isale . Sonra bu Arif Bey tekrar daldı. Denizde ya- şayan mahlükun ismini bula- caktı, O kadar daldı ve kafasını kazı. dı ki, nihayet buldu: Balina... O sevinçle başını kaldırdı. Karşısin- da garsonu gördü. Garson gülümseyor- du. Dedi ki — Beyefendi, demin yanmızda otu- ran hanım, kapıyı şırrak diye kapata- rak çıktı, gitti. A Arif Bey şöyle bir düşündü ve sor- laz — Hangi hanım? SEM —————— Gülhane müsamereleri 1 — Gülhane seririyatınm tamiri hitam bulduğundan hariciye #ervisle- rine hasta kabulüne başlanmıştır. 2 — Gülhanenin mutat tibbi müsa- merelerine 268-1934 Pazar gününden itibaren başlanacaktır. İşbu günde sa at 16,5 da arzu eden etibbanın teşrif- rica olunur hissi kablelvukuun tesirini duyma» mış bir kadın, o ve ben, tıpkı ku- cak kucağa bir uçurumdan yuvar- lanan iki insan ogibibu gecenin koynunda sabahı bulduğumuz za- man bu öldürücü mücadele ikimi- zi de tamamile değiştirmiş ikimizi- de eskisine hiç benzemiyen birer insan yapmıştı. Artık o da, ben de başka yolda düşünüyor, başka türlü hissediyorduk. Hayır, bu gecenin hatıratını sü- küt ile geçeceğim; bunları anlat- mağa ne arzum var, nede kudre- tim.. Yalnız ertesi sabah gözlerimi açtığım müthiş dakikaya ait hatı. O gecenin sabahı | kurşun gibi ağır bir uykudan kalktığım zaman kendimi kapkaranlık bir derinliğin içine düşmüş sandım. (Ömrümde böyle bir sey | bilmiyordum. Bir müddet sonra gözlerimi ak kındım: İlk önce başımın üstünde- ki tavanı gördüm. Tanımadığım bir tavan. Biraz sonra manzara da- Yabancı bir oda, na- sıl düştüğümü hiç bilmediğim kor- kunç bir yer... Bu (o gördüğüm bir rüya olduğuna kendimi ya diyordum. opera temsili , 23,30 Haberler , cazband, VİYANA S07 m. £ , 20 Neşeli musiki Rudolf Peli, Vi- yana oda musiki heyeti, 7105 Morart konse- ri, 2238 ler vesnire, 22,58 Josef Hal zer radyo orkestrası. BRESLAU 316 w if musiki, müsahabe, 18,50 Ender ii kalar ve 200 sene evvelki ew musikisi, 21 Gi nün kısa haberleri, Dörbu meseller , halk çar kıları, 22 Karışık musiki, 23,30 Berlin vasıta sile ve Amerikadan naklen günün havadisleri, 24 Gene Konseri, Teşekkür , Aramızdan ebediyen ayrılan aile reisimiz Hüseyin Kâzım Beyin cenaze merasiminde bizzat hazır bulunanla - ra ve gerek tahriren tâziyetlerini lâğ edenlere ayrı ayrı minnet ve şük- ranlarımızı arzeyleriz. Damadı Kızları Zeveesi Dr. IHSAN SAMİ Gonokok Aşısı Belsoğukluğu ve ihtilâtlarma karşı pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyolu Sultan Mahmut türbesi No. 189 (11649) 205 ren güneşin parlak ziyası inkâr ka- bul mez bir hakikat idi. Dışardan sokakğın velvelesi, araba tekerlek- lerinin gürltüsü, tramvayların çan» ları, nihayet insan sesleri geliyor- duz p O dakika hükmettim ki bu, bir rüya değil bir hakikattir ve ben bir uykudan © uyanmıştım. Müfekke remdeki perişanlığı dağıtmak için yatakta irkildim ve başımı çevirin- ce yabancı bir erkeğin yan tara- fımda uyumakta olduğunu gördüm. Birden vücudumu nasıl bir dehşet kapladığını tarif o edemem. Evet yanımda bir erkek vardı; hiç tanı- madığım bu adam benimle birlikte ayni yatakta £ yatıyordu. Bu yarı soyunmuş erkek benim için tama- mile meçhül bir yabancı idi. Biran içinde bütün mevcudiyeti. mi saran korku ve dehşet o kadar kuvvetli i cansız bir halde tek- rar düştüm. Bayılmış mı idim? Ha yır! Bu, insana şuurunu kaybetti- ren o bildiğimiz bayılmalar nevin- den bir şey değildi. Şuurum bir şim- şek süratile çalışarak bütün vaziyet. ti kavramıştı. Si vo ii e her şeyi anlıyordum. Kendimi, hiç malin bir erkekle karanlık ve şüpheli bir otelin yabancı bir ya- tağında yanyana bulmaktan müte- vellit nefret ve hicap beni öyle bir Bugüz senenin engüzel“ TURKÇE - sözlü ve şarkılı tlmi MILYON AVCILARI sinemasında” gösteriliğör. Dikkat: Bu film yalnız Pazar günü son seanslara kadar gösterilecektir. Buvtin saat 11 de tenrilâtli matine vardır. Pazartesi günt matinelerden itibaren İPESFİLM STUDYOSUNDA TÜRKÇELEŞTİRİLEN LÜKS VAPUR YOLCULARI TAMAMİLE TÜRKÇE SÖZLÜ En zengin, en şık tuvaletlerle, harikulâde meraklı ve heyecanlı mevzuu ile Amerikan kibar hayatının içyüzünü gösteren nefis bir film İPEK SİNEMASINDA HAR (12620) Bugün MELEK SİNEMASINDA Paris'in en güzel 366 genç kırı ile en sevimli Fransız artisti ARMAND BERNARL ANDRE BERLEY - EDWİGE FEUİLLERE tarafından temsil edilmiş, en güzel musiki ve şarkılaria süslü çok eğlenceli bir mevzulu 366 KARILI KRAL Fransızca zözlü Ayrıca: Komedi ve Paramount dünya havadisleri Bugün saat ilde tenzilâtlı matine vardır. (12622) Bugün ELHAMRA SİNEMASINDA senenin en büyük filmlerinden VALS MUHAREBESİ Oynayanlar: FERNAND GRAVEY JEANİNE KRİSPİN Dühuliye 30 kuruştur; Rucün saat 11 de matine vardır (12619) İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatrosu mere gündüz saat 14 te akşamı saat 20 de UVEY BABA İİİ Yazan Arnald ve Bach Arzuyu umumi üzerine salı gü- nünden itibâren Lüküs Hayat © peretini başlanacaktır. Asrın umdesi “ MİLLİYET ” tir. ABONE ÜCRETLERİ : a Hi İariş » ————— Gelen evrak geri verilmez— Müddeti geçen nllihalar 16 matbaaya ait arzum şu idi: Ölmek İ Pek iyi hatırlıyorum : Bir aralık kalbim durur gibi olmuştu. Ben bu” nu fırsat bilerek teneffüsümü de zaptetmeğe çalıştım. Böyle yapar" sam, bir müddet nefes almazsam ölümün çarçabuk gelmesine yar” dım edecekmişim sanıyordum. Şu” urumla her şeyi görüyordum. İşte ben şuurun bu korkunç berraklığı" nı boğmak istiyordum. Yatağın içinde, burka üstü vaziyette ne kadar müddet kaldığ” mı bilemiyorum. Vücudumun bütü azası donmuş gibi idi. Ancak ölü” ler tabutun içinde (o böyle kaskati durabilirlerdi. Yalnız şunu biliyorum ki, gö” lerim kapalı, dua ediyordum. AF laha ve göklerin tanıdığım tanım#” dığım bütün kuvvetlerine yalvarıf? dum ki bu gördüğüm şeyler hak” kat olmasın, bir rüya olsun... Fak gören, duyan, anlayan hislerin * kadar keskin bir kuvvetle çalışıy9” du ki kendi kendimi aldatmağa: bi, yale kapılmağa imkân yoktu. Za' bir taraftan da yanımızdaki dan kulağıma erkek sesleri, bir suyun şarıltısı geliyor, ke dan ayak patırdıları i Bunlar hissiyatımın uyanık old*” ğuna birer delil idi. d

Bu sayıdan diğer sayfalar: