Celâl B.in iktısad tısadi vaziyeti msöhiine nfuvazi olarak eyi evsafta pa- mule yetiştirmek gibi vazifeler düştüğü nü izah etmişlerdir. Vekil Bey Aydında Vali ve diğer hü- kümet erkânı ve bir müfreze asker ta rafından merasimle karşılanmış, kalaba- lık bir halk külesi tarafından alkışlar» ymaştar. Vekil Bey Aydında ancak beş dakika kadar tevakkuf etmiş ve refakatine Ay - dın Valisi Fevzi ve halk fırkası idare be- yeti reisi Etem Kadri Beyleri alarak Na- zilliye hareket etmiştir. Vekil Bey Nazillide hararetle istikbal olunmuştur. Vekil Fey Halkevine igde- rek bir müddet istirahat etmiş ve ken- disine “boş geldiniz” deyen ve Nazillide bir fabrika tesisinden dolayi halkın şük- ranını ifade eden batibe cevaben bir nu- tuk irat etmiştir. Celâl B. in nutku Vekil Bey mutkuna halkın samimi a- Kikasına teşekkürle başlamış ve demiştir bi; “ Cümhariyet hükümeti memle- ketin sanayi noktasından her 24“ man milli ihtiyaçlarını tatmin ede- cek esaslı kararlar almıştır. Bu ka- rarların istinat ettiği prensipler memleket iktisadiyatını ve halkın refahını yükseltmek ve milli bir lim. Bu muhitin kabiliyetleri nazar: dık kate alarak burada bir fabrika tesisine karar verilmiştir. Vekil Bey müteakiben Nazilli fabrika- in ihzari faaliyetlerin de- Iacağını şi fakat tesisinin kat'i bir surette karar. laşmış bulunduğunu, fabrikanın ince men sücat ve bu meyanda basma dokuvaea. | ğrm, senevi pamuk sarfiyatının 22.000 balya tahmin edildiğini buna nazaran Nasillinin bariçe bir miktar pamuk sev- ketmek üzre istihsalitını yüzde yüz ar- tırması İözem geleceğini söyleyerek pa“ inuk politikasma temas termiş pamuğun fatlar mütehavvil beynelmilel spekülâr- yona mevzu teşkil eden bir madde oldu- ğunu, bu itibarla m istikrarı bele lenmiyeceğini, pamuklarımızın cihan is - #hsalit: mevanında bir dereceye kadar evsaf itibarile zaif olduğunu, fakat bu- na rağmen bir iki sene evveline gelin- ceye kadar kaliteye tabi olmaksızın sa- tılarak kazanç verdiğini söyledikten ton- ra demiştir ki * “ Bugün pamuk fiatları beynelmilel piyasay tabi olarak düşkündür ve dahil- de beynelmilel parite fevkinde satılma- sına rağmen müstahsillerimizi memnun etmeyecek haldedir. Buna karşı bugün için tasviyemiz, müstahsillerimizin mali- yet fiatlarmı indirmesidir. Yerm için oemleket dahilinde arz ve talebi idare ede cek milli bir piyasa sizin için daha mü- fit olsun ve aziz milletimize daha büyük kârlar temin etsin. Vekil Bey, müteakiben pamuklu doku- in biran evvel tesisine ehem- miyet verilmesi sebeplerini anlatmış ve bu gün kontenjan gibi gayri tabü tedbirle. re rağmen memlekete giren pamuk ma- mulâtenm bedeli 22 milyon lira oldu- ğunu hatırlatarak pamuk sanayiinin tees süsünden sonra bu mühim (o mebaliğin memleket içinde kalarak mevcut iş hac“ mini o nisbette arttıracağını ve İstihs al hacmini harjete de ihramat v- mak imkânını verecek bir maliyet fiatı le calışmak mümkün olduğu takdirde bu- günkü miktarı 8 bin belyadan 220 bin balyaya çıkarabileceğini söylemiş ve de- miştir sevk ile ifnde ettiğim bu meti- seyi cümhuriyet rejimine medyunuz. Cüm burivet rejimi demek, bizzat büvük türk milletinin kendine has olarak yarattığı kuvvet demektir. Bu büyük kuvvetin te- sisinde rüneş gibi bize daima nur veren büyük Gazinin hatırasını hürmtele tek» var ederim. (alkışlar) O Büyük Gazi ki, memleketi kurtar. miştır. Asıl milletimizin ruhunda vasa- yan medeniyet cevberini yükselterek eli- mizden tutmuş bizi daima refaha, dalma ii :37 Tarihi reman Güneşin Oğlu ,onun tarafından geliyorsan, eğer | bana bir fenalık yapmayı göze al- mışsan, vakit © yeçirmeden haber ver.! Çünkü ben onu sana bağışla- mıştım.. Onu, senin için öldürme- miştim! Ben, çiftleri biribirinden ayırmaktan korkarım. Onun kolu- nu kırdığım gibi, başmı ve bütün vücudunun kemiklerini de kırabi- lirdim... A Mersâ yavaş yavaş gözlerini aç- tı... Esnedi. N Bora'nın yüzüne bakarak, sevinç ve neşe içinde sordu: — Burası neresi... Ben nerede- odasındasın, Mersâ, Güneş'in oğlunun dizlerinde yatı- yorsun..! Mert ve içi dışı bir bir er- keğin dizlerinde. Mersâ yavaş yavaş kendine gel- di.. İri sehhar gözlerini delikanlı- ya çevirdi: — Ben Batıkuşu'nun zülmundan kaçtım. Benden o korkmayınız! O, beni bir esir gibi kullanıyordu. Bora hayretle şenç kızın yüzü: —Pir esir gibi mi...? | vassıtlardan kurtarılması temenniya- saadete götürmektedir. Gayet taki ve | gok snmimi' olurak kndisine uzun özür. Pu münasebetle bana verdiğiniz vari» feyi büyük Gaziye ve Cümhuriyet hükü meti Başvekii muhterem Şefimiz İsmet Paşa Hazretlerine tazimlerimizi, şükran- larımızı bildirmek vazifesini büyük bir zevk ve memnuniyetle. ifsde deceğim. ka ekil Beyin bu mutku giddedle alkışı yenilmiş hum islah istasyonunun temel atma me râsimi bizzat Vekil Bey tarafından icra edilmiş ve buradan avdetlerinde tesis e- dilecek dokuma fabrikasınm yeri görül. müştür. Vekil Bey ve refakatindeki zevat ayni suretle ve hararetle teşyi edilerek Ay- dına hareket etmişler, saat 16,30 da şeh rimize gelmişlerdir. smda Halkevine teşrif buyurmuşlardır. Celâl Beyin Aydın müstahsil - lerile hasbıhali AYDIN, Z4.A.A. — İktisat Vekili Manınut Lelal bey Halkevnde müs İausinerin mumeur mesai ve bulmana inracat teşsilatı MakKındaki BOMLAJ BA zararını unlemış ve kendileriyle u- zun bır nasvima.ve bultumuştur. Ha- zır bulunanıardan bir zat texrar af- yan zıraatına müsaade edilmiş oldu- #undan golayi Yuyoslavyadan gele- rex buraaa afyon zıraatı ile meşgul olan uç bin mususluk afyon çittçisi namına şükranlarını arzetmiş, incir ziramuan bir zat rençberlerin mah» sul.erinden layıkiy.e musiefit olma. dıklarını süyliyerek çiltçinin bir koo- peratifle birleştirilmesini ve müta- öyle iştirak etmişlerdir. visa izey hauprere" cevap vererek CVVOla May kesime tedi eUMğ | Ve bu meselenin mükümeln esasiz siya BELEK sl AAA AV ZAM veğikai ©U tiği, ayon ucaretının maami “gaye- here höwrul hankındakı Deynekmlel teannuuma işuraxımızın heücem ola Tak âyon zusamrtandit etmek İ- cap ettiğini, Ayamın memnu munta kadan avüedilmesi — dolayısiyle vaki mir acaatiarın nazarı dikkate amdı- ısadı cepnecen tevessül cauen le fıyadarın bir liradan on buçuk liraya yukseldiğini izah etmiş ler, müteakiben incir mahsulünden bansile, Vekil Bey, Cümbhuriyet hü - Muzun icar ühümünkeilerimi tep kumuuhurmaya — ©s45 muvaryle ka- buu Ote süylemiğ ve Gemuğur — hair nracım veşkulaamuraca- diz. Fakat, bunun kadar kuvvet bir yesumpumiz be visa 1e hareket © Mick, #assıkiya Mafal bDirasmadan neuceye vasıl olmakur. hernangı Dır teşexaul kendisine nas arızalar göste- rir. mangı smracat mahsulumuzu ele alırsak nıustahsılerinin iki sene dahi sarsintıya tahammuheri olmadığını gö Turuz. şu halde bır teubir alen, bır vazıyetten diğerine geçerken milli bünyemiz üzerinde sarsıntıya mey- dân vermemek lazımdır. Benim bu ha valide dolaşmamın sebebi, buradaki temayulatı yakında görmek, hüküme- ti. Ankaradaki arkadaşlarımı tenvir . İncir, üzüm meseleleri bana yabancı değildir. eden tüccarların vaziyetlerini ve ni- hayet Avrupadaki alıcıların zihniyet- lerini de biliyorum. Fakat, herhangi bir maddenin akibeti hakkında kı rarı kat'i verebilmek için bu fal leri daha iyi bilmek lâzımdır. Bu gi iledir ki bir karara vasıl olmak is- terim, İhracatımız, memlekette pek çok inkılâplar yapılmış olmasına rağ: "navi seyrini takip etmekte Yazan: İskender FAHREDDİN ve hava görmiyen bir bodurumda yaşıyordum. Sabah akşam, her $ey- den evvel bir kamçı dayağı yer- dim.. Sert bir urganla vücudumu ok şar, sırtımı simsiyah çürütür.. Göğ- sümden kan fışkırıncaya kadar vu- rur.. Ve sonra ( karşıma geçer, bir baykuş gibi gülerek sorardı: “Beni niçin sevmiyorsun?,, Onu seveme- dim. Bu işkencelere iki yıl taham- mül ettim.. Evinin bodurumunda çiyanlarla sırt sırta yattım, Bir gün dağda vahşi bir hayvana kolunu kaptırmış. Demek ki, onun kolunu sen kırdın, öyle mi? > Güneş'in oğlu dişlerini gıcırdat. — Alçak... Senden utanmış! O- nun kolunu ben kırdım.. O, dağda bir yaban kedisile bile boğuşamaz. Bir müddet biribirlerine bakıştı- lar. Mersâ, ağlayan bir sesk: derdini yandı: — Seni üç yıldan beri seviyor- dum! Babam sana baber gönderdi- ği zaman, elçilerin getireceği ceva- bı sabırsızlıkla bekledim. O vakit beni niçin reddettin? Bora susmuştu.. , Mers#'nm başı, inde yatıyordu. delikanlının di- | izah ed zanmaklığımız dah kuvvetli gelir. Aksi taku:rde nedamet getiririz, Be- nim şahsi fıkrim budur. Başka türlü olabitir wi: Buna Cümburiyet hükü- meti kararlaştıracak. Hükümet karar vermeden kat'i bir şey söyliyemem, ” Vekil Bey, incirin malüm olan hu- susiyetlerinin rekabete daha az ma- ruz oluşunun ve bu muhitte alıcıların vaziyeti müstahsiller ikame ederek kooperatif hareketlerine ve dolayi- le müstahsile kuvvet vermiş bulunma- sının teşkilâtlanmak için cesaret ve- rici olduğunu, bu itibarla incirin ihra- cını müstacel bir surette salim bir şek le bağlıyarak bu kiymetli ihracat maddesine bir istikamet vermek günü mustahsilin kazançtaki payının büyük olması pek tabii olduğunu. Fakat tüc- carın hususi menfaat şekli altındaki hizmetlerin de unutulmamak icap edece- ğini ve müstahsl büyük payı bihalden aldıktan sonra diğer el içi kanç lâzımgeldiğimi, husı şekilde satılması bizi rencide eder. Bi- ze resmi mes'uliyeti tahmil eder, devlet idaresinde aczi ve zafı gösterir. Fakat, her hangi bir malın fiati, beynelmilel pi- yasa tesir ve cereyanları ile düşerse bu- na karşı maalesef tesir yapamayız. Bey nelmilel piyasada fiatler yükseldiği za- man, bundan nasıl kendimize bir iftihar hissesi çıkaramazsak, düşünce de kendi- mizi wes'ğl addetmek istemiyoruz. Bey- Belnilel piyasaya bir şahdm hattâ bir memleketin müessir olmasına imkan yok tur.. Fakat, bu noktaya nazaran mem- leketin ilânihaye başıboş, teşkilâtsız kal- masını da kabul etmiyoruz. Her madde nin hususi hüviyetlerine göre teşkil vin in iyoruz. Bu teşkilâtm mi, kooperatif veya başka bir isim bilir. “Takip ettiğimiz prensip, en çok e- meği sepkedenlerin en çok müstefit ol. masıdır. Kooperatif, bir devlet rejimini ifade etmez. Bir gaye değil, bir vasıta dır. Liberal İngilterede kooperatifler mevcut olduğu gibi, Sovyet Rusyada da Keyral vardır. Müdahaleciler de le | kooperatife bağlanmışlardır. Devletin kooperatifle alâkası bir tesa- nüdü ifade eden bu teşekküllere yardım dır. Tesanüt milli serveti'artırır. Bu iti- barla tesanüdü takviye etmek lâzımdır. Bunun içindir ki, frkamız programın- da kooperatife büyük yer vermiştir. Tes kilâtlanma hususunda şahsi mütaleamı söyledim. Şekli hakkında henüz kararı- mız yoktur. ,, Yalnız ihracat maddelerimizi teş- kilâtlandıracağız . Bu meyanda inci- rin de ele alınmasını, kizmm bir mevu olarak birinci derecede göz önünde bulunduracağız. ” Vekil Beyin bu mutku şiddetle al- kışlanmıştır. Müteakiben hazurundan bazıları söz alarak kooperhtif teşkilâ- tnın mecburi olmasmın İşh. ve aley- hinde mütaleada bulundular, Alrve- re satışlar, Yumanistanla yapılan tica- vet itilâfının hayvan ihracatma büyük bir imkân verdiği ve on kuruşa düş- müş olan et fiyatlarının 38. kuruşa kas dar çıkarıldığı mevzuu bahsoldu. Aydın - İzmir şosesinin bir an ev« vel birleştirilmesi temennisi izhar e- li Vekil Bey tekrar izahat vererek, müstahsillerin mecburi bir şekilde teş Klâlandırılmasının doğru ve tesanüt hissine müstenit bulunduğu: söyledik- ten sonra alıvere sâtıslarınm meka- nizmesini anlatımı: ve bu evi satıs ya yanların fiyat teklifinde İâubali dav ranıp davranmadıkları husumunda söz sövlemiveceğim. ve fakat bugünkü şerait dahilinde herhanmi bir tacirin müstahsil aleyhine tecelli edebilecek şekilde daha cerürnne hareket etme- sina imkân yarakilan sehenlerin mev- ini kebwl ettiğini, çünkü müs | tehsi'den abıcak'ı olanların, alacak varinl»ini mabel mevsimine tesa- ettirdiklerini ve hı vaziyette tümrarın karısına «kan zürram, mahevlünü her na pehuama olursa olsun. satmak mevkiinde hulunduğunu, teşkilâtlan- Fırat incisi sözüne devam etti: — Batıkuşu, kendisini Türk kabilelerinin reisi diye tanıt- mıştı. Beni de, bu suretle babamı kandırarak aldı.. Ur şehrine getir- di. Fakat, ben, Ur'da ber şeyi anla- muştım. Keşki orada iken, beni yo- lumdan çevirip çi alıkoy- saydım! O sabah çadırının önün- n mühim nutku manın buna cevap vererek bozulan tevazün etmiş bir teşkilât olursa ih- racat tacirleri hesaplı harekete mec- bur olacaklardır. Aksi takdirde en ev- vel cezasını kendileri çekeceklerdir. İşte bunun işin teşkilâtlanacağız. Teşkilâtın ruhunda şahsa ve şahsiyet lere karşı teveccüh etmiş bir hüsumet yoktur. bütün emelimiz kendi istih- salimizin bize verebileceği menfaatle ri tamamen almış olmaktır. Eğer bun- danda kuşkulanan varsa © da hiç u- murumuz değildir. Bu münasebetle şahsen vermek istediğim veçhe bu- dur. Eğer hükümetin noktai nazarı beni teşvik ederse, bu zemin üzerine yürü mek niyetinde demiştir. Mütcak'ben. Türk - Yunan ticaret mü nasebetinden bahseden Vekil B., müd - deti biten ticaret itilâfivle esaslarmı an- mü ktin iktisadi münasebetler temini mak - sadivle görüşüleceğini söylemiş ve demiş tir ld; “Biz Yunan mallarmın memleketimi. ze girmesini kıskanmıyoruz. Yunanistan bizim bir vakın müşterimizdir. Bilmuka bele kendilerinden mal almamız lâzüm ve zarvridir. Buna imkân ve—evi, milli men faatlerimiz icabından addediyoruz.” Celâl Bey, Aydın - İzmir şosesi hal- kında, İzmir valisi Kâzım Paşa ile Ay - dın valisi hevin nazarı dikketerini cek bettiler, Vekil Beyden sonra Zirsat Ban kası umum müdürü Kemal Zaim Bey, Sö ke mıntakasından buğday mübayaa edil mesi hakkındaki tmenniye cevav vermiş tör. Kemal Zaim Bey, bu hususta demiş tir ki: “Hükümet, buğday mübayası husu - sunda aldığı salâhiyeti ku'lanmak icin Ziraat Bankasının tavassutunu istemiş « tir. Renk da memnuniyetle kabul etmiş tir, Evvelki sene un merkezde mübayaa yapıldı, 932 mahsulü haddi zatında az ol duğu için, bankanın bu on merkzdeki mü dahalesi fiyatı sabit tattm. Müteakip se- ne tekrar mübayasta devam edildi. Ve mübayaa merkezleri, icra vekilleri heye tinee çoğaltılarak 20 merkeze iblâğ o - Tundu. Geçen sene mahsulü , yani geçen yaz mahsulü, evvelki seneve nisbetle çok fazladır. Bankanın mübayaatı, birimci s6- ne on sekiz bin tondan ibaret olduğu | halde, bu sene 120 bin tonu geçmiştir. Bu yet karşısmda kanunun maliyeye verdiği salâhiyet, yani senevi bir milyon liraya kadar zarar karşılığı kâfi gelmive cek bir manzara arzetti, Esasen satım alı nan buğday bir mikdarmı barice sat - mak mecburiyeti vardı. İki kuruş otuz santim üzerinde buğday satıldığını bura da şimdi söylediler. Geçenlerde Pirede bir münaksa açılmıştır. Arjantinliler üç kuruşa teklifte bulundular. Binaenaleyh bizim için harice ihraç edliecek buğday» lardan daha zarar ver demektir. Bu vazi yet karşısında yeni bir tedbir düşünül. dü: Hükümetçe ekmeiiin kilosundan bir kuruş vergi alınması için bir laviha ha- zırlandı. Lâyiha henüz kesbi kat'iyet et» medi, İcra vekilleri heyetince müzakere edilmektedir. Böyük Millet Meclisince kabulü takdirinde, hasılatı doğrudan doğ ruya buğday mübayaatı işlerine tahsis €- dilecektir. Devlet bütcesinin herhar- bir acığını bununla mevzuu bah - solmayacaktır. Bu surtle halkı rüstah-il halka yardım etmiş olacaktır. Bittabi mü bayaa merkezleri Aydının da mübayaa nma almması mümkün olabilir. Maaha- za bu hususta müracaat edilecek merci, Ziraat vekâletidir.” Vekil Bey, refakatindeki zevatla,bu sabah saat sekiz ms Küçük Men - deres kazalarına müteveccihen şehrimiz” den ayrılmıştır. Celâl Bey Ödemişte ÖDEMİŞ, 24. A.A, — fkısat Vekili Mahmut Celâl Bey ve refakatindeki zevat Aydından le, Tepeköy. Bavmdır ve Tirede bir müddet te Aydında güreşler AYDIN, (Milliyet) — Bayramda Cümhuriyet mektebi himaye heye- tinin fakir ve kimsesiz çoc menfaatına tertip ettiği deve güre$- lerine dün de devam edilmiştir. - Güreşler büyük bir rağbet gör- müş, 2000 den fazla halk seyretmiş tir, İki gün zarfında 30 çift tülü ve Tök güreşmiştir. Birinciliği yeni pa- zarlık hacı âlim âğanı tülüsü, i- kinciliğe üzümlü köylü Memis ağa- nm tülüsü, ve üçüncülüğe de ayni köyden ak kuş oğlunun lökü kazan- mıştır. l Bu lök dört tülü ile güreşmiş hepsini yıldırmıştır. Ak kuş oğlu nun İökünün bu muvaffakiyeti de- vecileri ve deve güreşçilerini hay- rete düşürmüştür, Bir lökün biribiri ardına güreş yap ması, ve dört tülüyü yıldırması şim diye kadar görülmemiştir. Aydında define arayıcılar AYDIN, (Milliyet) — Aydında iki senedenberi bir çok define ara- yıcıları türedi hatta Yuanistandan bile define bulmağa gelenler oldu. Bütün bu aramalar boşa çıktı, Fa- kat bayramın ikinci günü. kendi kendine bir define belirdi. Nazilli köprüsü civarında eskiden meyha ne yatağı olan bir arsada yağan şiddetli yağmurlardan topraklar çökmüş ve bir çıkm içinde yirmi iki buçuk osmanlı altunu meydana çıkmıştır. O sırada tesadüfen ora- dan geçen jandarmalarımız bu al- bn çıkınını bularak o yeri muhafa- zayı almışlar ve altınları da mali- yeyi teslim etmişlerdir. Maliye başka define de olmak ih- timaline karşı şimdi meyhane ar- sında kazdırmağa başlamıştır. Kazaen yaralandı SULTANHİSAR, (Milliyet) — Malkaç köyünden yirmi yaşlarında Ali ava gitmek üzere hazırlanmış ve divarda asılı olan tüfengini alır | ken kazaen tüfenk ateş almış ve Ali basından ağır surette yarlanmıştır. | : Yaralı, Aydın memleket hastane- sine gönderilmiştir. —— — — —— öğle yemeğini yemişler ve kendi zi- raat vaziyeti ve tiyatıarı, işleme şart- ları hakkında malümat almışlardır. Tirede istıkbalciler arasında toplu bir halde bayraklariyle yer almış olan ur dan dolayi Cümhuriyet hükümetine karşı duydukları şükranı arzetmiş- lerdir. Urgancılar, hükümet caddesinde kendi ve kendir mamulâtından güzel bir tak yapmış ve üzerine — hoşgeldiniz — kelimesini yazmış bu- lunmakta idiler. Ayni zamanda cadde kenarına faaliyet ha'inde bir çıkrık kurmuş bulunuyorlardı. Vekil Bey, Tirede şerefine verilen çay ziyafetinde hazır bulunduktan s0 ra ve bu esnada alâkadarlardan mü- tehassıs raporlarında izahat aldıktan sonra bazı kendir imalâthanelerini gör müşler ve saat beşte Ödemişe hareket etunslerdir. Celâl Rey ve refakatindeki zevat, saat altıda şehrimize gelerek istasyonda hük(- met ve müessesat erkânı ve kalabalık bir halk kütlesile askeri bir kıta tarafından, diğer istayonlarda olduğu gibi, tezahürat. ln ışlardır. Vekil Bey, doğru bü kkümet giderek istirahatten son kuf ettikten sonra bu akşam şehrimi- ze gelmişlerdir. Vekil Bey Bayındırda Köylü kadm sordu: — İçeriye mi gireceğiz? — Hayır.. Beni odama götür. Ve yolda giderken, köylü kadı- na şu sözleri (o söylemeğe lüzum gördü: — Oğlum, kız kaçırmaktan nef- ret eder. Sesini işittiğimiz kız, Ba- tıkuşu'nun yanındaki göçebe kızı- Ulun hatun kapımın önünde faz- la duramadı. Bütün bu konuşmaları dinledik- ten sonra, Mersâ'nm kim olduğunu ve buraya nasıl geldiğini anlıyarak, genis bir nefes almıştı. Genç kızı Bora'nın getirmediği anlaşılıyordu. Mersâ, reisin evine, Batıkuşu'nun yanından kaçarak gelmişti. Zaten Bora'nın: “Ben seninle iü Ulun hatu Dun yüreğini serinletmişti. Güneş'in oğlu, kadınlara karşı, kolay kolay bükülmiyen bir a dalı kadar sert ve duygusuz gi nürdü. Ulun hatun oğlunun ne sarsıl maz irade ve azim sahibi bir erkek olduğunu biliyordu. Yanındaki kadma: — Haydi yürüyelim.. D Diye fı “... İsterim ki, bu gece sabah olmasın...,, — O vakit neden benimle evlen- mek istememiştin? — Soyumuza ( yabancılar gire- mez, Mersâ! Türk kabilelerine mensup bir kadın, göçebelerden bir erkekle nasıl evlenemezse; kabile- mizden bir erkek te kabilenizden kız alamaz. — Ben insan değil miyim? Be- nim sizden neyim eksik..? Ağzım | burnum.. Elim, kolum.. Yürüyüşüm oturuşum tıpkı sizinki gibi! Gece olunca uyuyorum.. Sabahleyin si- zin gibi güneşle beraber uyanıyo- rum. Tıpkı sizin gibi yemek yiyo- rum.. Su içişim de sizden farksız! Bir farkımız var: Siz o bizdençok daha sert ve o merhametsizsiniz 2 Yahut, ben, çok sert merhametsiz ra şereflerine verilen akşam yemeğinde tün Türkleri Batıkuşu gibi zannedi- yorum. Batıkuşu kabilemize geldi- ği zaman, babam onu arslan post- ları üstünde ( yatırmıştı. Ben ise Batıkuşu'nun evinde aylardan beri güneşsiz ve havasız bir bodurumda toprak üstünde yatıyorum. Güneş'in oğlu bu sözlerden çok üteessir olmuştu. "“Batıkuşu'nu o dakikada ele ge- çirse tumaklarile parçalayıp geber- tecekti. Bora içinden: — Bu kız bir tesadüfün yardımi- le kendi kabilesine o kaçmağa mu vaffak dümydi De li aleyhinde neler tmazdı? Diyerek dislerini sıkıyor ve genç kızı omuzundan okşıyarak: — Yavrum, sen Türklerin içine değil, bir canavar (o inine düşmüş- sün! Mademki Batıkuşu'ndan bez- miştin.. Şimdiye kadar neden onun kahrını çektin de sustun ve bize bir haber göndermedin? Bizim hafta- da bir defa toplantı yapan ihtiya, larımız bu hâdiseyi duysalar, der- bal Batıkusu'nun derisini yüzmeğe | karar verirlerdi. | © Diyordu. Mersâ, tekrar, sözün gidişini ev- | lenme bahsine getirdi: | — Seninle evlensek, iki kabile arasındaki işler ne kadar düzgün gidecek, Bora! Babamın dünyada bir dileği var: Benim başımın, se- nin belindeki sırma püsküllü kuşak- la bağlandı gn görmek istiyor! z zl ları da Vekil Beyi sakimenüşiar ve mıntakalarında | mamalarını çok sıkı takip ve k€ bir kendir havuzlama (fabtikasiyie, | Tol yapıyorlar. Fakat şöförler 7 kendir imalât fabrikası tasavvurlarm | terilerin şehir haricine gönderet” Korktuğu başına geldi: AYDIN, (Milliyet) — Zabita” zn teyakkuzu ve aldiğı tedbir neticesi bayram günleri en bir vak'a bile olmadan geçmi Her sene bayramlarda otom kazalrı olurdu. Belediye seyri: memurlarının mütemadi takipler" bu bayramda otomobil kazası ol” mıştır. Yalnız bir vatandaşın K di dikkatsizliği ve tedbirsizliği zünden feci bir kaza olmuştur. Belediye Gazhane memuru fız Abdulah ef. bayram dola; dalam nahiyesine bağlı oynak yüne gitmiştir: Hafız Abdullah ef. oynak yünden Aydma gelmek üzere k3' yona binmiştir. Hafız Abdullah dan ötedenberi kamyona ve 0 mobile binerken devrilmek tel kesine karşı çabuk kendisini 4! bilmek için kapu tarafma otu ve kapıyı açık bırakarak atlams!) hazır bir vaziyette ayağının bi dışarda bırakmış. Dün de ayni #9) retle kamyonun kapısmı açmış bir ayağmı dışarıda bırakmıştır. Kamyon yolun dar bir yerind geçerken yol kenarında bulunan ğaç kütüğü hafız Abdullah ef: dinin dışarıda bulunan ayağ” çarpmış ve ayağımı iki üç yerini kırmıştır. Büyük iztirap o ve acılar içi Aydına gelen hafız Abdullah doğru memleket hastanesine gö rülerek tedavi altına alınmıstır. Buna benzer on beş gün e bir vak'a daha olmuştur. Pazar yalayn tuhafiyeci Aksekili 20 y8f larında Abdullah oğlu Hasan kamyonun çamurluğunda gide! kolu bir ağaca çarparak kırılmı Anası ve babası Hasanın kırık lunu çıkıkçıya sardırmışlar ve b ğur tarhana lapası vurmuşlar. E vaziyette yine pazarlara giden sanın kolu fenalaşmış. Nihayet ziyetin ciddiyet ve vehametini t4 dir eden inat babası çocuğu haneye göndermiştir. Hastahanede hemen ameliyat Pılmışsa da kurtarılamamış ve İiyattan sonra 24 saat yaşaya? miştir. i ii Belediye seyri sefer kamyon ve otomobilleri retelerinden fazla yük vö muayyen mıktardan fazlasını dan bindiriyorlar ve gidecekleri re vararak kasaba veya şehir & da indiriyorlar. Bu yüzden de gili kazalar sık sık oluyor. almak suretile kanunun takibat dan kurtulmak yolunu bulan şö lere aldanmamak ve kamyon Ül lerinde ve çamurluklarında etmemekte yurttaşlara düşen! vazife ve borcudur. 7 hazır bulunmuşlardır. Yarın bazı te dan sonra Vali Paşa ve refakatlerind emi ogi zevatla birlikte İzmire dö den çok uzaklarda yaşıyor. Bati şu sana bir şey söylemedi mi? — Ne gibi..? — Biz geçen yıl Fıratlılarla ge tutuştuk.. Ve onların peşini vahyarak, çok uzaklara sürdük” ,-> Babam şimdi eski yerinde ğil mi? — Hayır... O topraklar bizi” mize geçti, Fıratlılar şimdi F! aşağı kıyılarına yerleşmişler. — Zavallı babam, cenup bs” liklarına kadar indi demek...?,. Mersâ, doğduğu ve o büyü toprakların şimdi Türkler elin€ tiğini anlayınca ağlamağa baf Biz fena insanlar değiliZ" 4) ra! Bizden niçin nefret edi nuz? Biz de sizin gibi in: « Yurtsuzluk kabahatsa, bir vok siz de Orta Asyadan Fırat i na göç ettiğinizi neden unul nuz? O vakit sizinde £ yurd) yoktu..! Buraları istilâ ederek ?#| yurtlar kurmuşsunuz! Ana 79 #| muzdan ayrılırken, — elbette bizim gibi, yollarda yıllarca © lar içinde yasadmız! Koyun“ leriniz yıllarca © susuz ve o” kaldr, binek hayvanlarmız3 ? ğ recek saman bulamadınız! Kd) sizin gibiydik, Bora! Fakat, atalarımız ana yurtlarını 6 nutmuşlar.. Nerden geldikle'E 4” miyorlar.. Evvelâ çöl ortası9© li! naklamışlar.. Susuzluktan iye kalmışlar.. Göçebelikten Kİ & mamislar. Belki biz (de si? SK .—