Maslak yolu adeta bir insan mezbahası oldu! (Başi 1 inci sahifede) mesleğine emek vermiş, bu sanalle ustalığile kendisini tanıtmış bir şoför- dür. Seyrüsefer merkezi, onu birinci sinif şoför olarak tanıtmaktadır. Oto- büste bir polis efendi ile on beş kadar yolcu bulunmaktadır. İçlerinde bir a- vükat, dört kadın vardır. Ayazağa çeşmesini geçince Otobüs, henüz ortalığı kaplayan #laca karanlık içinde süratle ilerile - mektedir. Alman çiftliğini, Ayazağa camiimi geride bırakmıştır. Öndeki yo kuşu da çıkınca ilerideki su terazisini da geçecek ve az zaman sonra Şişliye varacaktır. Tahkikatın ilk verdiği ne- üceye göre, işte bu wrada karşıdan büyük fenerleri'e otobüse mütevece.h bir otomobil belirmiştir. Karşıdan ge- len bu otomobilin fenerlerinden fışkı ran şiddetli ziya, şoför Hakkı Efendi. nin gözlerini kamaştırıyor. Hakkı Ef, derhal şoförler arasmda müteâmil usa le baş vurmuş; otobüsün ön tarafın. daki lambaları yakıp söndürerek, kar itomobile (lâmbaları söndür) işareti ermiştir. Fakat meçhul oto- mobil, buna hiç aldırış etmemiş, lâm- baları söndürmeğe lüzum görmeden dehşet âmiz bir süratle otobüse doğ - ru ilerilemekte devam elr/;tir. Bu va ziyet, ancak gözyumup açıncaya ka- dar devam etmiş, Hakkı Efendi mu - hakkak bir müsademeden kurtulmak için freni esasen sağından geldiği 40- anın biraz daha çevirmiştir. Bu manovra vükıa zamanında olmuştur. Filhakika © karşıdan gelen meçhul otomobil de, nihayet bu vazi- yeti görebilmiş ve freni biraz sağa çe virmiştir. Fakat artık iş işten geçmiş bulunuyordu: Meçhul otomebi!, olduk. ça şiddetle otobüsün sel tarafını sıyı - rarak geçmiştir. O sırada görebilenle tin söylediklerine göre, bu otomobil, bususi p'âkalıdır ve açıktır. Hususi o- tomobil, bunu müteakıp hiç durmadan yoluna devam etmiştir. Korkunç âkıbet kendisini gösteriyor Otobüse gelince, Hakkı Efendi fre narında onar metre mesafe ile ağaç- lar ve yanında çukür vardır. Otobüs, evvelâ bir ağaca şid. çarpmış, son ra ikinci, daha sonra : yırarak geçmiştir. Bu sırada otobüs, yolun yanmdaki çukura girip çıkmış, Üçüncü ağacıda sıyırdıktan sonra Hakkı Efendi a pe - tür, Bu kıvrılıs, otobüsün ortasın- —— biraz gerisinin şiddetle dördüncü ağaca çarpmasını mucip olmuştur. A ğaçla otobüs arasındaki bu şiddetli üsademedir ki karoserinin sağında, i bölmelerin kırıl- tıktan sonra 60 metre kadar ilerile - dikten sonra durabilmiştir. Bundan şu petice istidlâl ediliyor: Tecrübeli bir nı sağa almıştır. durması lazımdı. Durmaması, nizami haddinden fazla sürat vermiş olduğu hükmünü verdirmeğe müsait- pir, Netekim, araları onar metre mesa fede bulunan dö . ça sonra 60 metre daha ilerilemiş olması re Meçhul otomobilde "en kullananın da acemi olduğu mu- 'addedilmektedir. Jik tahkikat Kazayı müteakip, | yaralanmayan otobüs yolcuları yere atlamışlar ve ya ralıların imdadına koşmuşlardır. An - cak bunlarm hepsi de şaşkın vaziyet. te bulunuyorlardı. Yolcular meyanın- daki polis efendi, birkaç düdük çal - mış, biraz sonra hâdise mahalline ar- kadan birkaç avcının bindiği bir oto- mobil yetişmiştir. Bunu takiben de j ve yoldan geçen diğer iki otobüs mahalli kazaya varmışlardır. Zincirlikuyu jandarma karakol ku - ki fren hakak mış, biraz sonra da nöbetçi müddei - umumi muavini Ekrem Bey mahalli kazaya giderek tahkikata vaz'ıyet et miştir. Ölü ve yaralılar ! Yolcular arasında Amerikan has- tahanesine mensup bir zat bulunmakta idi . Bidayette hastahane sertabibi ol duğu söylenen, fakat bu rivayet ta - hakkuk etmeyen bu zat, hemen yara- lılarm Amerikan hastahanesine kaldı rılmasını tavsiye etmiştir. Bunu müte- akıp otobüs yolcularından ağır yaralı w diş ta- bulunan dişçi mektebi müdürü diş bibi Kâzım Esat Beyin kerimesi 17 yaşlarında Seniye Hanımla otobüs bi- İetçisi Mustafa Davut Efendi Ameri « kan hastahanesine kaldırı'mışlardır. Bütün müdavata rağmen Seniye Ha- nım evvelki gece sabaha karşı ve Mus tafa Efendi de geceyarısı vefat etmiş- ierdir. Mustafa Efendinin kafama otobüsün, kırılan bölmeleri batmış, ba cak ve kolları kırılmıştı. Seniye Hanı Bey de yüzünden yaralanmış, bacağı kırılmıştır. O da Amerikan hastaha - ii » kaldırılmıştır. Ahvali sıhhiye - şa camii | keci mahallesi Musalla sokak 5 No. lı hanede oturan Ali Efendinin de sağ kolu kırılmış; Macar tebaasından Lui Goldenberg te azçok yaralanmıştır. Bunlar da Etfal hastahanesine kaldı - rilmışlardır. Kanor Levi isminde bir kadın da Etfni hastahanesinde tahtı tedaviye alman yaralılar meyanında bulunmaktadırlar. Bunlardan o Levi Efendi dün hastahaneden çıkmıştır. Diğerlerinin vaziyeti sıhhiyeleri iyidi i ir. diğer yolculardan hafif berelerle kur- tulanlar da vardır. Meçhul otomobil Meçhul otomobilin kime ait oldu - ğu ve kimin tarafından idare edildiği henüz lâyikıyle tesbit edilememiştir. Kazayı müteakıp hâdise mahalline ye tişen ve Büyükdere cihetinden gelen avcıların otomobili de yolda, ayni meç hul otomobilin müsademesine uğ- ramış ve bereket versin bu müzademe zararsız geçmiştir. Kaza mahalline civar bir yerde üzerinde E markası bulunan madeni otomebile. Kiryako Efendi isminde birinin husu- si otomobilinden öldün tesbit etmiştir. Derhal Kiryako Efen- dinin otomobili muayene edilmiş, fa- kat henüz fabri çıkmış kadar temiz ve ârızasızbulunduğundan oto- büse çarpan otomobilin bu otomobil olmadığı anlaşılmıştır. Kiryako Efendi kazadan lığı yolda düşürdüm, haberim yok, demiştir. olmasından şüphe edilmiştir. M. Al - bert, evvelki akşam saat 6,5 ia kaza mahallinden geçtiğini, fakat o sırada kazanın vuku bulmuş ve üç yaralının kaldırılmakta olduğunu — görmüş bu - lunduğunu söylemiştir. Bu otomebil de muayene edilmiş ve varındaki garajma getirilen otobüs, dün akşam bu ikinci keşif için tekrar kaza mahalline götürü'müştür. Otomobili bir kadın mı idare ediyordu? Tahkikata bizzat müddeiumumi muavini Ekrem Bey devam etmekte - dir. Ekrem Bey, dün akşama kadar Pangaltı pelis merkezinde höditeye yı bilin direksiyonunda şarpalı - bir kadn bülunduğunu gördüğünü söylemiştir. Diğer taraf'an Sarıyer ve Deycğ'u jan darmalarile seyrüseferde tahkikata de vam etmişelerdir. Hâdiseye, Adliyece vaz'ıyet edilmesi üzerine jandarma, evrakı tahkikiyeyi olduğu gibi, müd- 'deiumumiliğe devretmiştir. fer mühendislerinden Muzaffer ve ko miser İsmail Haklı Beyler, dün ma - halli kazaya giderek yapılan keşifler de hazır Otobüs G ş» i, tahtı nezarete a - lmmuş ve sün Pangalir polis merke ne teslim edilmiştir. Hakkı Efendi, dün akşam yapılan ikinci. keşifle de hazır bulunduru'muştur. Şoför Hakkı Efendi. anlatıyor... Şofür Hakkı Efendi, dün kendisi - le gi en muharririmize şunları söy- — Karşıma birden bire niithiş bir sürat ir otomobil çıktı. Esvelâ rı tamamen yahılıtı. Korna çal dım. Lâmbalarımı yakıp söndürdüm. Aldırmadı. Meçhul otomobi'in deli #ibi gelişinden kurulmak için sağa kaçtım. Esasen reglâtörün müsaade ettiği süratten faz'a gitmiyordum. Bu vaziyette iken meçhul araba gelip, sol dan çarpıp geçti. Bu sademenin de te sirile sağdaki ağaca çarpım ve kaza EREN Karşıdan gelen o' ildi. Başka birşey farkede medim, va Otobüsteki polis ne diyor ? Kaza esnasmda otobüste bulunan polis cfendi de ifadesinde demiştir ki: — Karşıdan ânide bir otomebil ge lip bize çarptı. Lâmbalar, yanıktı, bu kınvetli ziya içinde arabanın şeklini tenbil edemedim, ki n'miarasın: ala - bi'eyim.,, Sarıyerli İsmail Beyin söyledikleri Kaza esnasında otobüste bulunan yolculardan Sarıyerli İsmail Bey de tunları söylemiştir; — Bon, otobüsün sağında otutu - yordum. Karşıdan fenerlecini yakmış, müthiş bir süratle gelen bir otomobil göründü. Hemen şoföre seslendim: — Aman Hakkı, dikkat, dedim. Cevap almaya vakit katmadan birden bire karşıdan gelen etomobil, sol tarafımızı şiddetle tarayarak geç ti, Bu otomobilden kadın sesleri, na - ralar geliyordu. Akabinde bir sademe ağlıyordu. eğilmiş idi, — Ablacığım, diyordu. Bir şey olmadı ya?, O kadar şaşırmıştım, ki biri bana bir tokat attı. Kendime güç'belâ gel - dim. Bu sırada avcılar yetişmişti. Bizi hastahaneye götürdüler. Ben, ucuz kur tulduğum için çıktım." “Nen var?, alâmeti görül. ir. Meçhul otomobilin tesbitine ve ta- harrisine ehemmiyetle devam edilmek Kaza mahallinde yapılan keşiller Kazanın sureti vukuu hakkındaki tahkikata başlandığı zaman, vaziyet şöyle İdi: Otobüste, karoserinin solunda ça - murluk ve ayak basılacak yer ”Malş piyeri” harap olmuştu. Sağ tarafta o- tobüsün çarptığı dört ağaçtan sıyrık- Jar vardı ve otobüste karoserini üzerinde hiç bir sıyrıntı ve çarpışma İcmemişt bir keşif yapı'mıştır. Dün akşam, ev - velki gece kaşının vuku bulduğu sa- atte hâdise malfllinde ayni suretle i- kinci bir keşif icra edilmiştir. Kaza - dan sonra Topbanede Seyrisefain ci- Mecruh Ali EF, anlatıyor Etfal hastahanesinde yaralı Ali Efendi de demiştir ki: “ — Ben, pek ne olduğumu, doğru » #u anlamadım. Bir gürültödür. koptu, Kendimi kaybstmişim. Gözümü açtı - mekte bulunan Macar Levi Golden « berg türkçe bilmemektedir. Kendisi - Bin bugün yarın taburcu edilmesi muh temeldir. Son dakikada öğrendiğimize göre, dün mahalli kazada yapılan tetkikat - ta, meçhul otomobilin, kazayı müti kıp bocalayarak yandaki çukura | PAŞA ŞA A MİLLİYET PAZAR 21 KANUNUSANI 1934 Yenileme büroları (Başı 1 inci sahifede) lardır. Birinci yenileme bürosu ikinci tica- ret mahkemesi azasmdan İsmail Hı (Başi 1 inci sahifede) natını ıştar, Balkan misaki ATİNA, ZD.A.A. — Atina ajansı bil. or a kame edilmiş davaların dosyalarını ye- tir. İkinci yenileme bürosu beşinci hu- kuk azasmdan Fazıl, Kadıköy sulh hö- meler hakkındaki mütalaalarını beyan eden Bulgar gazetelerinin neşriyatından bahseden Messazer d'Athenes bu neşri» yatın Bulgar ef iyesinin salim kimi İbrahim Sanuhi ve üçüncü hukuk | kısmının, Bulgar siyaset aleminin ve bil aza mülâzımi Tahsin Beylerden müte- | hassa çok tedbirli ve baslı şelikildir. Bu büro da ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı hukuk mah- olan Bul. gar zimamdarlarının düşüncelerine hiç de tevafuk etmemekte (olduğunu yaz- kemelerinin dosyalarını yenileyecek - | maktadır. lerdir, Her büronun 3 kâtibi bir mübaşiri i vardır. Kanun bu bürolara ye bir po! zayet Ba yeceği hakiki veya hükmi şahıslar ve- ya şahitler gelmezler, istenilen malü- mat veya vesaiki ve vermekten kemesinde itiraz edilebilecektir. Ağır cezanm vereceği karar kat'idir ve temyizi kabil değildir. Eğer bu ce- zadan sonra cezayi müstelzem ve hareket tekrar edilirse o zaman büro bu adamı doğruca sulh mahkemesine sev kedecekiir. Sulh mahkemesinde duruş- ma yapılarak tayin edilecek ceza 59 li- radan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ve bir haftadan 3 aya kadar ha- pis cezası i Bürolardan birincisine dün bir tek müracaat olmuş, ikincisine hiç müra- caat vuku bulmamıştar. ——————— rip tekrar çıktığı anlaşılmıştır. Çukur daki lâstik izleri benm göstermekte - dir. Bu meçhal otomobilin 1661 veya 1671 numaralı olduğunu söyleyen ol muş ise de, henüz | kazaya sebebiyet veren araba tesbit edilememiştir. Bu münasebetle taksi şoförleri, Büyükdere - Maslak arasmda fren tut Diğer taraftan seyrisefer memur - Jarımın âni vakalar için otomobil ya motosiklet olmadığından böyle vak'alara çabuk gidemedikleri de rülmektedir. Bunun için bu son kaza- ya da memurlar derhal yetişememiş- lerdir. Bu vakaların önüne geçmek İ- çin yolları çift yapmak ve yahut bir az daha genişletmek Jâzım geldiği i- leri sürülmektedir. Otomobil “Ankara” plâkalı mı?. Dün gece aldığımız malümata re, evrakı tahkikiye Beyoğlu hâkimliği- ne verilmiş ve otobüs şoförü Hakkı Ef, tevkif edilmiştir. Henüz meçhül oto - mobil bulunamamıştır. (Ankara) p'â bir otomobil ile kaza santinde oradan z Dişçi mektebi bugün tatil. Seniye Hanımın vefatı münasebe- tile dişçi mektebi bugün tatil edilecek, cenaze merasimine iştirak ede Seniye hanımın cenazesi Dişçi mektebi müdürü, Profesör Dok- tor Kâzim Esat Beyin kerimesi ve İzzet Melih Beyin yeğeni Seniye Hanım pek ümtaz ve mutena bir surette yetişmiş ve çok halük on sekiz yaşında bir genç kızdı. Böyle feci bir vak'aya olması herkesi ve bilhassa kendi sini tanıyanlar büyük bir dehşet ve e- Jem içinde İstanbul Üniversitesi diştababeti | cemiyetinden : Muhterem mü: müz Kâzım Esat Beyin cenaze merasimine İştirak etmek için bütün talebe arkadaşlarımızın sabah saat sekiz buçukta mektepte bulunmaları i- Tün olunur. Tarihi Toms 133 Güneşin Oğlu . — Bu kız sokağa çıkmak için bir daha bana yalvarırsa, ne olur- sa olsun, dedi, evin büyük kapısını Beam ey Ulum hatunun rüyası — Hayırlar olsun, oğul, iki gece- dir seni rüyamda görüyorum! Ben yarasadan hiç hoşlanmam. Bir ge- ce Ertesi günü avda karşısına, kuzu- ların bile sallanarak geçtiği bir yok dan, ağzından köpükler saçarak ko şan bir yabanöüküzü çıkmaz mı?! Sinek te bulunur akrep te. Bazan kuzu ban öl , Ulun Hatun sözüne devam etti: hayvanı alnının tam mandan beri yarasayı uğursuz $a- babanın başına da konmuştu.. | kaç yıldır seyrediyorsun? Yaşın liyorum, senin de yanacak dertle. rin var! Sen de galiba, benim gibi, — Çıkar ya, anacığım! Dağ bu... | eşin tarafından ( sevilmemişsin..? Senin eşinin de yüreğinde başka | eylön çıkar, bazan da ya- | bir erkek kuşun sevgisi mi var? Sen| i de, benim gibi, eşinin başını döndü. ren rakibini buralarda aramağa mı — Baban ilk defa o vakit dağda | geldin? Söyle bana, dağların sevim bir yaban öküzü ile boğuşmuş ve | İi kuşu: Sen de, benim gibi, yüreği ortasından | yanık ve eşinden bezgin bir dertli hançerliyerek öldürmüştü. o O za: | misin?! Düşük kanatlarını birden bire kaldırdın.. Boynun dikildi. A- yarım, oğul! Bu gece rüyamda onu yaklarnla sert dalları sallamağa senin omuzlarında gördüm! Yapış| başladın. Yazan: İskender FAHREDDİN kan kanatlarını soynuna doğru ser- mişti! Aman oğul, sakın bugünler- de ava filân gitme..! Korkarım senin de karşına bir yaban öküzü çıkmasın. — Söyle bana, dağların sevimli kuşu! Akşamları güneşin battığını kaç... Yavruların var mı..? Eşi Ç sedef Kellik Ka e ss! Onu şimdi elegeçir- sen, hemen gazalayıp bi, böbürlenerek göğsünü şişirdin.! Demek ki sen de benim gibi dert lisin.,?! Bu ıssız köşelerde onu ara- mağa geldin, öyle mi? Batıkuşu ormanın yüksek bir yerinde, büyük bir kayanın üstüne oturmuş; karşısındaki ağaç dalına kon. i bir kuşla konuşur Batıkuşu'nun konuştuğu - den bire kanatlarını en ki rarak başka bir ağaca uçmuştu. Batıkuşu başmı sallıyarak ba- ğırdı: cağım, sevimli mahlük! Ben de, se. nin gibi rakibimden öç almak için buraya geldim. Onu uzaktan görür görmez, tıpkı senin yaptığın gibi, uçarcasına koşacağım ve hasmımı bir hamlede yere devireceğim... Batıkuşu kendi kendine © söyle- nirken “su uyur, düşman apn sözünü zihninden geçirmemişti. O, kayanm üstünde, o gün oralardan geçeceğini umduğu adamı bekli- yordu. O gün her şey bitecek... ve Bo- ra'nın kanı esrarlı dağların koymu- na akıp gidecekti, Batkuşu, Güneşin oğlu'nu öldür- meğe karar ti. Bu sırada, Batıkuşu birdenbire sersemliyerek gözlerini kapadı.. ba şı döndü.. ve yere yuvarlandı. Ne oluyordu?! Beynine yıldırım mı çarpmıştı? Rüya mı görüyordu? Başma inen kuvvetli bir yum- ruğuna sersemliğile bir (müddet yerden kımıldıyamadı. nu cinler mi sarmıştı? Gözlerini oğuşturarak araladı.. Bir gölge.. hasmının gölgesi! Ve bir ses: — Haydi, kalk..! O Ne duruyor sun..? Hasmını öldürmek için bu- raya geldiğini söyliyen sen değil Diye haykırdı. Cesaretini topladı.. yerden kalk- — Alçak. insanı (arkasından vurmak yiği midir? Güneşin oğlu belindeki piçağını yere fırlattı: — Sana sadece geldiğimi haber verdim.. başma ufak bir fiske vur- dum! Arkandan vurmak istesey- dim, deminden beri söylediğin saç maları işiten kulağımı lıkar ve bir tı. geçen bir hüsusi otomobilden | İerinin tevkif Bunlar da tesbit:| şiddetle tecziye edieceklerini iâve ey- Mossager d'Athşnes, diyor ki : * M. Maksimos'un iddia etmekte oldu ğu tezi kuvvetlendiren mülahazalardan bri de Balkan misakının hiç bir devle- te karşı tehdit ve tazyik mahiyetinde olmaması ve Yunanistanm bütün kuvve tivle Balkan misakınm — daha bidaye- tinden itibaren — Bulgaristan da ka- bulü ile itmam edilmesini istemesidir. Balkan misakının daha ından ra cezası kararı vereceklerdir. Bu ce. | itibaren yeni bir mukarenet ve teşriki zaya bir hafta zarfında ağır ceza mah. | mesai devrei açacak olan sulh eserinin amillerinden birisinin de Bulgaristan ol- ması kaydiyle aktedilmiş olması da gös- teriyor ki, Yunan hükümetinin kaygusu, olan hal | alelacele hiç bir hal sureti kabul ve tat- bik etmemektir. Ayni gazete, yakında Sinaia'da icra © dilecek mülâkatın bu istikamette büyük Bulgar kükümeti teessürünü bildirdi 'da umumi kararlara iştirak ile bu yol da larma ilân etmişlerdir. hiliye nezareti Trakya'ı'arm usulü inde izin almıyarak | Svilen toplanmalarına müsaade ettiğinden d0 layı Svilengrad kaymakamı Penü Tran dafi'ov'u azletmiştir. Trandafilof Trak iddia etmektedir. kongrenin toplanmasma kimin tara * fından müsaade edildiğinin araştırıl * ması için nezaret yi umumisi Ps“ nitsayı 'memur etmişi sa, tah kikat için, Hasköy ile Svilengrad ş€ hirlerine gitmiştir. Şaşkın tahrikçi Yakalandı Sabrinin hüviyet ve eşköli ba suret- le tesbit edilince kendisi yakalanmıştır ve evrakı aranmıştır. Odasında bazı tali” rikâmiz evrak bulunmuştur. Sabri mektubu kendisinin yazdığın! inkâr edememiştir. Karışık ifadeler ver- miştir. İ Sabriniz bandan iki ime evvel dö böyle bir harekete tevessül ettiği anlar şılmıştır. Kendisi mevkuftur. bir terakki teşkil edeceğini ümit etmekte dir. Bulgaristanın Yunanistan ancak mali ihtilâfları vardır. Mahreç meselesi- ne gelince bu mesele Nenilly munhede- namesinin mafz ve manası ve Lozan kon- feransı protokollarınm ahkâmı ile kati öştür. Eraziye malikiyet- abeden bu iktisadi kati akitler imza edilir edilmez stanın emrine amade tutulmuştur. Bulgaristanın yapacağı şey, Yumanista- İ mın hiç bir zaman itiraz etmemiş oldu- ğu iktisadi haklarını kullanmaktır. Bulgar hükümeti teessürünü bildirdi Dün gelen Zora gazetesinde şu sa turları okuduk: Sivilengrad hâ mek üzere mahalline gi lem ce - meral Paniça buraya avdet etmiş ve gazetecilere hiç bir şey söylememiş - re, Trakya teşkilâtım. Sivilengraddaki kongreleri gizli tutulmuştur. Kliseler. 'de içtima edimiş ve oradan dağılan - lar sessizce evlerine dönmüşlerdir. Bulgaristanın Ankara sefiri M. An tonov hâdise hakkında Başvekil İs - met Paşa ve Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beye izahat vermiş ve hükü - metin bu gibi tahrikâmiz harketlere karşı şiddetle ımuarız olduğunu söyli- yerek Sivilengrad hâdisesinden dola- yı Bulgar hükümetinin tecasürlerini bildirmiş, hâdise mesul ve müşevvik - demiştir. Kongre nasıl toplandı ve ne ka» rarlar verdi?. SOFYA, 17 (Milliyet) — Pazar günü (14 kânunusani) Svilengrad (Mustafa Paşa) Trakya komitesinin muazzam bir kongresi olmuştur. Kon- grede takriben 10,000 kişi bulunmuş ve Tarkya komitesinin gençler grupu Teisi Ivan P. Dimitof ve diğer lider - ler tarafından pek ateşin nutuklar i - rat edildikten sonra, klisede Trekya istiklâli uğurunda ölenlerin istirahati ruhu için dua yapılmıştır. Kongre“mü- zakeresini bitirdikten sonra Balkan feshi, Bulgarların Akdenize ayak ba- sışı, Türkiye ile olan dostluk muahe- 'desinin feshi, Türk - Yunan ittifakına karşı tedbirler ittihazı ve saire... 15 Kânunuevvel pazartesi günü Trakya cemiyeti kadmlar grupu da toplanmış, reis Madam Mihnilova ta- rafından bir nutuk irat edilmiş, onlar vuruşta yere düşürürdüm! — O halde benden ne istiyor- sun? — Hiç... Benim senden bir iste- ğim yok! Madem ki burada beni öldürmek için bekliyorsun., Haydi kalk mertçe dövüşelim. At pıçağını Batıkuşu şaşalamıştı. Kâşki bu meşum kuşla konuş- masaydı.. Kâşki ağzını kapayıp ta- şın üstünde otursaydı. Bora ile dövüşmekten başka ça- re yoktu. Onun bu mertçe hareke- tine karşı merdane davranmak lâ- “Bej kardı, Yı linden pıçağını çıl 1, Yere 'koydu., ii — Haydi, çık meydana! Güneşinoğlu zaten meydandaidi. İki adım yürüdü. Batıkuşu'nun yanma geldi. — Altta kalanın yere leşi serile- cek.. anladın mı? — Pekâlâ. Biribirlerine sarıldılar, Bora em idi, — Aslanla farenin dövüşmesini görenler pek azdır, Batıkuşu! Kâş- ki seninle şehirde (Ermeydanı) n- da dövüşseydik.. Batıkuşu eski arkadaşına boyun eğmek istemiyordu. Vali Beyin beyanatı Bu çirkin ve nefretle karşılanan hâ- dive hakkında dün vali ve belediye reisi Muhittin Bey bir muharririmize şu be" yanalla bulunmuştur; ” — Haber gazetesinin Petrof imza" sile alıp neşrettiği mektup münderica* tı, dost Bulgar milletine karşı bazı tah- rikâtı tazammun ettiği cihetle şiddetle nazarı dikkatimizi celbetti, Türk Üniversitesini ve üniversite gençliğini tahkir ve tecat 8 hedef ittihaz ederek tabrikâta cür'et eden bu mektup sahibinin gerek mektubun mas hiyetine, kullandığı lisana nazaran bif maksadı mahsus takip ettiği sarahaten bissolunuyordu. Bu noktadan hemen tahkikata baş" yarak az zamanda neticeyi almak müm kün oldu. Bu mektupta Petrof imzasını kulla" nan Sabri namında bir şaşkındır. Bunuf hakkında umumi fikri tahdiş, halkı e© nebi bir devlet aleyhine tahrik, Türk Ü“ niversitesini tahkir ve bir Türk memu” runa iftira suçundan kanuni takibata başlarımıştır. Efir: umumiyeye hitap eden mat“ buatın bu kabilden aslı, mahiyeti, mak* sadı meçhul ihbarata karşı çok dikleat” Ji, çok hassas ve müteyakkız bulunma ları, memleketin yüksek menfaatleri v€ karilerin kanaatlerinin muhteremliğine hürmet noktasından lâzım ve zaruri bif YKr ağam göre, Sabri Çala toğln Bülgarinamlan giksrlime Bi Ti tür. İki dost milletin arasını ri matuf böyle bir mektubu yazmak cür'et ve cinnetini gösteren bu şaşkınım zabi” tamızın teyakkuz ve süratile meydani çıkarılmış olması Türk ve — b ri umumiyesini hiç şüphe yok ki; t« ve teskin keyi Sabri Efendi polise verdiği ilk if” dede bu yazmaktaki maks” Ajansın tebliği ANKARA, 20. A.A, — Haher gaz” tesinde Petro imzasiyla Türk üniversi. < tecavüzkârane Aldığımız malümata göre'bu meself Bakkında yapılan tahkikat, mektep if barririnin son zamanlarda türk tabüş$ tine gir bir dişçi mektebi talebesi olduğun! zi Mİ meni li Efendi. adliy?” Bu hadise matbuat z bul. ve tir tahrik kaleci ze DE gibi heğriyata karsı ne kadar uyanık vE ve daha isbeş se Mizmgeldiğini hir kari Birden bire ikisi ye: düf müşlerdi. DEE Bora'nın ayağı burgulmuştu. Batıkuşu bu fırsattan istifade © derek , yerden eline geçirdiği sivri uçlu bir taş parçasını, sek dirmeden kaldırdı ve ani bir saldı” rışla Bora'nın başına vurdu. Güneşinoğlu, can acısile yerde” fırladı. Ve pm derhal ez de virerek omuzlarına sarıldı. Bors' nın başından kan akıyordu. Bat” kuşu fırsatı kaçırdığını ve bir VE ruşla Bora'nın işini bitiremediğini görünce, canının tehlikeye düştü” ğünü anladı: Bana kıyma, Bora! Diye bağırdı. Batıkuşu'nun dermanı kesilmif” ti. Bora'nın altında bir yığm et “6 kemik halinde hareketsiz dı Bora, Batıkuşu'nu o kadar şid dele sıkıştı ki. biraz sonra #yA ğa kalktığı zaman, arka, kolunun yerde ar emaye le gördü. Balıkuşu'nun sağ kolu omuzu” dan kırılmıştı. al Güneş'in oğlu yerden hançeri. aldı.. beline taktı.. ve hain arkad şın: ayağı ile dürterek: j (Bi Dar N ai ih EPŞEŞAZSPEI ZFERELE BEJEDS LI PERSE ELON So EPESE