Hergün bir yazı Adamına göre deve, Adamına göre kuş.. Adı ucuzcuya, malları kelepüre çıkan Mahmutpaşaya ne oldu? Hani şu Mahmutpaşa yok mu? Adı ucuzcuya, malları kelepire çı- kan Mahmutpaşa. .. Gidin de bayramüstü pahalılığın dik alâsını orada seyredi Yokuşun bir başından öteki başi-| na kadar, en aşağı yirmi yerde mo- la vermeden geçebilene aşkolsun | ya derim: — Küçük hanım, hey küçük ha- ram Efendi, aradığın burada, efen- di... — Teyze hanım.. Yolu şaşır- ma, dükkânrmiz sağdadır!.. Kırk yılık ahbabıız bile sizinle bu kadar teklifsiz olamaz. İçlerin- de yolunuzu kesenler, kolunuzdan tutup dükkânının içine çekenler, yakanıza yapışıp dut ağacı gibi sil- keleyenler vardır. Hepsi de nabza göre şerbet verir, mizace göre hizmet öderler. Yet- mişlik koca karılarılara: — Hemşire hanım.. Diye seslenen, kıranta herife, ç0-| cukların beğeneceği alacalı kumaş- tan paltoyu giydirip —Aman, ne yakıştı. . diye eline ayna tutuşturan açıkgöz tezgâhtar- lar hep buradadır! Bu kalabalık geçit yerinde, hiç bir dükkâncıya: — Şunu kaça veriyorsun? deme- ğe gelmez. Dediğiniz gibi, kapana tutulmuş olursunuz. Artık ne ileri, ne geri.. Mallarmı satmayınca yakanızı bı- rakmazlar. Mahmutpaşada ucuzluk, deveku- şuna benzer. Adamına göre deve, | adamma göre kuş olur. Meselâ, bir kumaş mı alacaksı- nız , ilk fiati; sekiz liradan açar- lar. Eğer Mahmutpaşa dilile konuş- masını bilmezseniz, bu sekiz lira- Mal sahibi , adeta ağlar gibi, s€-. titriyerek başlar dert yanmağa: — Allah sizi inandırsım!.. Alın- mışı sekiz buçuk lirayadır.. Beher metreden yarım lira ziyanım var! Ve çırağma seslenir: — Mehmet, oğlum.. Getir şu fa turaları. .. Gördünüz ya efendim, zatiâlinize fatura fiatinden eksiği. a takat ka izahat karşısmda, nutkunuz tutulur. pazarlığı orada bırakıp de- diği fiat üzerinden parasını verir, NIZ, Ayni kumaşı, ayni dükkândan bir başka müşterinin sizden yarım | saat sonra, üç liraya aldığını duyar. sanız hiç şaşmaymız. , Mahmutpaşa, asıl bayrama ya- kım günlerde Mahmutpaşalığını eli- | ne alıyor. Satılamadığı için dükkânlarm tozlu raflarında birikmiş ne kadar gorap, mendil, gömlek, basma, fa- nilâ, caket, kazak, hırka ve buna benzer giyeceğe dair ne eşya varsa, ortaya dökülüyor. | Her müşteriye ayrı dil kullanıla | rak, öyle bir satış vaveylâsı kopu- | yor ki, kulağını tıkamadan geçebi- İene ne mutlu... —Bilânçonun gülleri.. Bilânço- Tarihi roman:29 —ş2şa Güneşin Oğlu elimle koyduğum yasağı, kendi e- Himle bozamam. Onu sadece uzak- tan göreyim.. yetişir... — Ananın yanma gönderirsin! Evde tutsak gibi kullanırlar... — Bir arkadaşm kaçırdığı kızı, zorla elinden almak kahpeliktir. Ben bu alçaklığı da yapamam, Cey lân! Beni kendimle bırak... Beni © “ateşleme! (Mersâ) Sertelliye giderken Sabahleyin güneş (doğmadan Ayrı ayrı iki at üstünde.. Kapmın önünde duruyorlardı. | tek kapıya gelmişti, . Onları şehir | dışma kadar götürecekti, Mersâ'nm yüzü örtülüydü.. Fa- den dışarısını görebil'yordu. Ceylânm evinden ayrılmışlardı. | türmedin? Sokaklarda kimseler yoktu.. Doğuyeri pembeleşmeğe başla- İsi sokağa saparsam, siz de oraya e k isti ? dedi — Gidecek Ceylânmoğlu, başka bir ata bine-| başka yol yok muydu? iizü açık değil, korkma! ; isi; göz yöklerindeki ufak JelbiMa| 00 ÜNE Mi İ yanımızda bir kadın'a Dinini : nun gülleri. .. — İpekliler, yünlüler, fantazi ku maşlar,... — Çorap mendil... Çorap men- — Alan kazanıyor.. Tayyare pi- yangosu!, Yarın çekiliyor. Bö. ... yle basmalarımın met- re on yedi buçuk!.. — Dükkünda kırk beşe alma!.. Otuz beşe piramit mendil!.. — Dörtyol şekeri.. Kayısı gibi yeniyor.. bedestenine git, gü- müş diye sat!. On kuruşa bu kaşık- 1, — Çocukları sevindiriyor. Ba- looon!.. Boynuzlu balon verelim efendi... Bu arada iki sıralı yokuşu inen- lerle yokuşu çıkanlar arasında ku- lağa çarpan kesik muhavereler: — On yedi lira bozmuşum..Daha göze görünür bir şeycikler yok!.. — Yürü kız.. Arafat maymunu gibi sağma soluna bakımma!. — Kadifeler de pek adileşti a- yel... — Herif on para inmem diye yet mini billâh etti de.. — Aaa... nemelâzım.. Dinince İsin iyi keferedir! —Velur dölenlerden olsun.. — Yırtık çorapları 80 kuruşa göz göre yulturacaktı.. 7 Nerede bizim gençliğimizde giyilen kaşmerdikoslar?. Şimdiki kumaşlar, tüttürü leylâya benziyor. — Samiye, kızım.. Ben küsüldüm gitti, Bir adım daha atamıyazağım! — Aman, anne.. Sende hep böylesin! Bu gürül gürül akan insan seli iki taraflı dükkânlara çarpa çarpa ilerliyor. Mahmutpaşa, ağının de gıdasını bekliy. tetkikte duruyor. var hızı ile yükleniyor; nereye kadar geçirebilirse. . On liradan pazarlığı açıp bir bu çuk liraya inmek işten değil ama, bu tenzilâtın ağır ağır yapılması lâ- zım.. Mahmutpaşa esnafı, kafa göz yaracak yeminlerle sözünü perçin- lemeden pazarlık etmez. —— Güzel başmız üzerine hanıme- fendi ” , — Hayrinizi görmeyim, valideci- ğim.. — Yediğim ekmek, gözüme dizi- me dursun ki.. — Kazandığım paranın bereke- tini bulmayım.. Daha böyle ne yeminler , ne ye- minler. . Yokuşun alt yanında işportada basma satan bir Yahudi müşteriden aldığı parayı teberrüken kırçıl sa- kalma sürerken: — Siftah, senden.. Bereket Alla- hımızdan.. diye mırıldanacak ol muştu. Dükkâncılardan biri hemen yalanmı yüzüne vurdu: — Sabahtan beri yüz liralık bas- ma sattın yahu.. Utan be!. İşte bayramüstü dan size bir kaç sahne! M. SALAHADDİN Yazan: İskender FAHREDDİN Ceylânmoğlu önden gidiyordu. Ara sıra arkasına dönerek: — Benim peşimden geliniz..Han- Diye beğirdi. Ceylânınoğlu, Batıkuşu'nun © gü ne kadar hiç geçmediği sokaklar- dan gidiyordu. na çıkı i Batıkuşu uzaktan reisin çadırmı gördü. . sinirlendi ve Ceylâna diş- lerini gıcırdatarak: — Benim başımı belâya mı sok- Ceylân gülerek cevap verdi: — Nöbetçilerden başka kimsenin — Beni başka yoldan niçin gö- — Sorguya çekerler, sabahleyin eği —” MILLIYET PAZAR 14 Celâl Bey Ankaraya gitti (Başi 1 inci sahifede) mıştır. Madencilerle başbaşa Vekil Bey buradan Tokatliyan ö- teline giderek madenciler birliğinin vekil bey şerefine verdikleri samimi bir öğle yemeğinde hazır bulunmuş lardır. Yemeğin sonuna doğru kâtibi umu- mi Sadrettin Enver Bey bir nutuk irat ederek Vekil beyin madencilere gös- terdiği yardımdan dolayı teşekkür et- tikten sonra: “Gazi diyarınm Celâl Beyi ve İsmet Paşa hükümetinin iktı- sat vekili bize çakıllı yollarımızda reh ber oldu, bundan sonra da muvaffak ..İ olacağından eminiz.” demiştir. Sad - İ reitin Enver Bey nutkunda madenci- lerindileklerini izah etmiştir. Bu di - lekler şu suretle hülâsa edilebi 1 — Yeni maden kanununun çık - ması uzun zamana mütevakkıf odu- ğ#undan saltanat zamanında yapılan kanunun, bugünkü iktısadi şeraite uy an birkaç maddesinin şimdilik ta Yüksek olan şimendifer tari - indirilme: 4 — Madenlerin ihraç edilmekte ol duğu Derince li tahmil işle - rini kolaylaştıracak bir şekilde tersii. 5 — Madencilere ihtiyaçları nisbe- tinde kredi temini. an sonra Gezinin ve İsmet Pa sanm şereflerine içilmiştir. Celâ! Bey de bu nu'ka cevaben de- iler Türkiyenin ihraççı zümresi Binaenaleyh memleket çok nafidirler, kendilerine yardım et- mek bir memleket borcudur. Ve bu - nu yapmaktan geri kalmıyoruz. Ma - dencilerin çalışma (tarzlarından çok memnunum, bunun daima da böyle temenni ederim.” Bey bundan sonra kendileri izhar edilen hissiyata ie - gekkür etmişlerdir. Birlik Celâl Beye otuz senelik bü- tün maden istihsalâtımizı gösteren programın albümünü vermiş ve bir de beynelmilel madencilik işaretini Celâl Beye hediye etmiştir. Ziyafet sa at üçü geçerek bitmiştier. Deniz ticaret mektebinde Vali Bey Tokatliyan otelinden son- ra Ortaköyde Deniz Ticaret mektebi- ni ziyaret etmişlerdir. Mektep müdü- rü Zeki Bey vekil beyi dış kapıda kar #layarak bütün mektep gezilmiştir. Vekil Bey Zeki Beyden mektebin ta- lebe mevcudu, tedris vaziyeti hakkın- da izahat almıştır. Zeki Bey izahat v Vekil Bey umami ders vasıtalarının ikmali için icap eden tahsikâti derhal vermeği v. işlerdir. Bu.meyanda mektebin tamir ve tadili de; muvafık görülmüştür. İş Bankasında Iktısat Vekili Celâl Bey saat 16 da iş Bankasına gelmişler ve burada bazı heyetleri kabul etmişlerdir. Bu me - yanda banka müdirile de görüşmüş - lerdir. Ölçü ve âyarlar işi Vekil Bey tarafından evvelâ ölçü ve âyarlar başmüfettişi Kudret Bey kabul edilmiştir. Kudret Beyden yeni ölçülerin memlekete tatbik: hakkımda taşradan aldığı günlük haberlerin de çok iyi olduğunu söylemiş beye rakamlar'n terminat vermi İstanbu! vali ve belediye reisi Mu hittin Beyi de kabul eden vekil bey kendisinden bazı mesail ve ölçüler me s0 dakika kadar görüşmüştür. Sanayicilerin dilekleri Vekii Bev bundan sonra Sanayi birliğinden Ur heyeti kabul etmiştir. | İstanbul mebusu (o fabrikatör Vasıf, birlik kâtibi umumisi Nazmi Nuri ve İbrahim Beylerden mürekkep olan he yet vekil beye Türk sanayicilerinin di KANUNUSANI 1934 leklerini arzetmiştir. Heyet evvelâ vekil beye sanayie kar- laşan nöbetçileri görmüyor musun? — Buradan geçerken kimse &0r- mıyacak mı? — Zannetmem.. çünkü © senin, Mersâ'yı Sertelli'ye © götüreceğini Bora biliyor. Buradan geçmemiz ii halde senin için daha hayırlı- ır, < Batıkuşu kendi kendine söylen- is ik ne ka- e MİZAM- Reisin çadırı önünden geçiyor- lardı. Ceylân, evvelden, Mersâ'ya tem- İ bih etmişti (Fırat incisi) çadırm önünden geçerken, Batıkuşuna | sezdirme- den yüzünü açacaktı. Bora uyanıktı, At seslerini duyunca hemen ya- tağmdan kalktı. Çadırın kapısına koştur. e aralığından — dışarıya Tıpkı konuştukları gibi.. Mersâ, çadır önünden geçerken, yavaşça Stavisky rezaleti (Başı 1 inci sahilede) olunması istenmektedir. Meclis müteakiben mebus Bon- naure * un masuniyetinin kaldırıl- masını reyişarile kabul eylemiştir. İtimat reyinden sonra PARİS, 13, A.A, — Mecliste hü-| kümete verilen itimat reyini mev- zuu bahseden fırka gazete'eri ser- best bir lisan okullanmaktadırlar. Sağ taraf gazeteleri parlâmento tahkikat komisyonunu reddeden sol taraf ekseriyetini takbih etmek- te ve sol taraf gazeteleri iseM. Tardieu'nun nutkuna ve cağ cenah- cıların Stavisky meselesini kendi siyasi emellerinde kullanmak iste- melerine karşı şiddetli bir surette hücüm eymektedirler. Mamafih bü- yük matbuat müttefikan M. Chaw- temps'in parlemento komisyonunu reddetmekte hak'ı olduğunu yaz- makta ve böyle bir komisyonun an cak havayi zehirleyeceğini ve ihti- rasları alevlendireceğini kaydet- r 13 .A.A. — Meclis ko- misyonu, Pau müddei umumisinin, Paris mebusu M.Bonnawre, masuni yeti teşriyesinin kaldırılması hak- kında bir talebini tetkik etmekte- dir. Müddei umumi, M. Bonnaure'un Staviskiye “ La Volonte” gazetesi- ne tahsisat verdiğini bu gazetenin tahmineti bir milyon frank aldığını bildirmektedir. Diğer taraftan Staviski, mütead- dit defalar. ve muhtelif şekillerle M. Bonnaure'a büyük meblâğlar vermiştir. Komisyon, masuniyetiteşriiyenin kaldırılması hakkında müsaade ver miştir . Bir meb'us intihardan şüphe ediyor PARİS, 13. A.A. — Mecliste Staviski meselesinin müzakereleri esnasında muhalefet meb'usların- dan M. Ybarnegaray, Staviski'nin intiharı hakkında şüphelerini bil- dirmiş ve Staviskinin intihar etmek niyetinde olduğunu Voix isminde bir sabıkalının bildirdiğini ilâve etmişti, Son cenah tarafmdan şiddetle al- kışlanan M. Chautemps hükümetin tahkikat yaptığını ve jandarmala- rın, köşk sahibinin, tabibi adlinin ifadelerini havi bir dosyenin mev cut olduğunu bildirmiş ve demiştir ki: Eğer meb'uslar da en eyi bir şe- kilde tesbit edilmiş vak'alardan şüphe ederlerse hakikat nasıl mey- 4: gösterdikleri yüksek alâkadan do - İayı teşekkür ettikten sonra Almanya ile yapılan yeni elearing mukavelesi mucib'nce ithal edilecek makinelerin vekületin takdirine bırakıl nın çok iyi neticeler verdi işbaa gelen azla genişlemesinin ö- geçtiğini yalnız dikiş makineleri gibi örme makinelerinin de burdan istisna edilmesinin doğru olmadığını arzetmişlerdir. Sanayiciler bu meyan. da gümrük tarifesine ait mevadd ip- tdaiye cetveli çıkıncaya kadar şek- W hazıra sit bazı taleplerde bulun- muşlardır. Vekil Bey sanayicilerden bu listeye ait'bir raporu âcilen vekâ” lete göndermelerini istemiş ve sanayi” lerle çok yakmdan alâkatlar olduğu nu ve kendilerinden çok şeyler bek - lediğini sövlemiştir. Ankaraya hareket sanayi müdürler e »rikânı, madenciler birliği Sadrettin Enve: Bey, İş 'usuf Ziya Bey ve İş mı teşyi etmişlerdir. yılmıştı. Birden bire perdeyi açıp görün- mek istedi... Fakat, böyle yaparsa, kendisini zaten çok seven kızcağızı büsbütün çıldırtacaktı. Sonra, söz de vermişti. arkadaşının karısı ve-”| ya gözdesi.. Her nesi ise ona yan- gözle bakmıyacaktı. Bu kahpelik Bora'dan beklene- mezdi. | Vücudunda şiddetli bir sarsıntı duydu.. Arkadaki direğe dayanma- saydı, yere düşüp bayılacaktı, Herkesin, hattâ Ceylânmn anası- nın da hakkı vardı: Mersâ, ona lâ- yık bir kızdı. O yeni uçmağa başla- mış sevimli bir gövercindi.. Bu ka- dar zarif bir gövercin ancak reisin sarayında beslenebilirdi. Onu keşki görmeseydi! Keşki bu yeni yasaklar çıkmasaydı... Yolcular yollarına devam ettiler. Güneşin oğlu yatağına döndüğü zaman, damarlarımda bir kaynaş- ma ve beyninin içinde bir uğultu duydu. Bu kaynaşmalar, bu — uğultular zaman geçtikçe artıyordu.. Mersâ' yüzünü açtı... İri siyah gözlerini ça- nereye gitti. ik . Etrafta dıra doğru çevirerek gülümsedi. Mersâ güzellerdendi. ü nm hayali Boranın gözünün önün- den gitmiyordu. dana çıkar. M. Ybarnegaray, 44 mebustan müteşekkil bir tahkikat komisyo- nu yapılmasını istemiştir. Bundan sonra derhal ruznamele- rin müzakeresine geçilmiştir. Macar bonoları meselesi PARİS, 13 .A.A, — Ayandün saat 15 te harici siyaset hakkında rin münakaşasımı açmıştır. ite mecliste Staviski mese- lesi münakaşasına başlanmı: Bas-es Pyrenes mebusu Barne- garay'ın mecliste Sta' meselesi münakaşası esnasında, Macar bo- noları meselesini hatırlatması üze- rine maliye nazırı M. Bonnet, Bale ye kefalet etmediğini söylemişti En mühim mesele hakkında is- rar etmeme müsaade ediniz. Stavis ki hakkıhiyar sahibi Macarlara ait bonolardan tedarik etmişti. Staviski Stresa o konferansında macar bonoları üzerine muamele yapmak istemişti. Fakat konferans sadece zirai meselelerle meşgul o- lacaktı ve macar bono'ari ile bir başka konferansta meşgul oluna- caktı. M. Paul Boncour maliye nazım beş milyonluk bir ihracm tehlike- lerinden haberdar etti, Adliye na- zırı bundan malümattar li bir tahkikat açtı. Stavisl dolandırıcılıktan vazgeçmeğe mec- bur olarak beynelmile) tediyat ban- kasının “muhtar kasasına” gözleri- ni çevirdi. Eğer dolandırıcılıkta muvaffak olsaydi, Bayon belediye kredi bankası bonoları ödenebile- dilmesine mani oldu ve Stavir! sıkı bir ne- zaret altında bulundurmak suretile dolandırıcılığın daha ziyade geniş- lemesine mani oldu. Stavisky Belçikada da bir iş çevirece! BRÜKSEL, 13. A.A. — Matin Belge gazetesinin verdiği bir ha- ber göre, Staviski tevkifinden çok az bir vakit evvol “tediyat ve na- fia işleri” muhtar sandığına men- sup iş mulavassıtlarından birinin delâletile Belçikanm şark kısmın- daki istihkâmlarrminşası işinin ken disine ihale edilmesini temine ça- lışmış, fakat çarçabık baştan savul muştur. Stavskinin Belçika plâkları taş- yan iki otomobili olduğu da söylen mektedir. Halbuki, bu plâka sırf Belçikada mükim ecnebiler ait oto- mobiller için verilmektedir. Türkiye ve Balkanlarda sulh (Başı 1 inci sahifede) “Arkadaşımızın muhterem Bulga » ristan ve Yugoslavya (hükümdarları arasındaki mülâkattan Türk gazetele 3inin hoşnut olmadıkları hakkındaki hükmü nasl çıkarabildiğine saşma - mak elimizden gelmez. Balkanlarda »uih ve sükün siyasetine yardım eden ber hâdiseyi biz kökünden benimse - riz. Balkanlar sulhü hakkındaki yük - dost devlet hükümdarlarının mülâ - katları haberinin Türkiyede ferah ve sevinçten başka bir his ile karşılana- bileceğine ihtimal vermek için bir si - iü tutulmuş olmalıdır. senede Balkan merkez- i bütün seyahatler Bal- İ kanhılar arasındaki bütün toplantılar ancak şu iki hakikatin anlaşılmasına yandım etti: EE Türkiye Balkanlarda hakiki bir sulh siyaseti güder. Balkanların haki- ki menfaati tam ve daimi bir Balkan Ortalık uyanmca Bora atına di.. Şehir dışına gitti.. Saatlerce do- İ Taştı. Kuş avladı.. Ve geç | vakit, | kimseye görünmeden çadırına girip ii ! lâzımdı. i Bora, her şeyden evvel kurultaya söz vermişti. Yeni ilân edilen yasa- ğa evvelâ kendi sadık kalacak; ken di soyuna yabancı kanı Karıştırmı- İ yacaktı, Bu söz, Bora için, he r şeyden üs tündü.. Ana sevgisinden de.. Oynaş inden de... Ve o günden sonra Mersâ'yi dü- şünmemeğe karar vermişti. ... Fıratlıların elçisi ve bir karar Aradan on beş gün geçmişti, Mersâ'nın Batıkuşu ile beraber Sertelli'ye gittiği günden beri, Bo- ra'nın beynini saran bir odüşünce vardı: “Acaba, Mersâ Sertelli'de rahat yaşıyor mu?,, z Gere oğlu Mersâ'yı bir görüş- Eğer onun Sertelli'de rahat ya- sek fikirlerini yakından bildiğimiz iki | | ler, atlıların (Fıratlı 100 bin desya Yandı (Başı 1 inci sabifede) | OO Belediye.e tahkikata devam ede adliye, mülkiye müfettişleri ile müh” dis mektebinden gönderilen bir disten müteşekkil bulunan yüksek (ES kii komisyonu da diğer bir kaman 'GEİ aber adliyeden de tabiri bazı sualler sormuştur. A Bu sualer yangının zuhuruna, ya” şina, yangın Yerinde yapılan hafri kasalar mehteviyatının saireye müttallik şeylerdir. Adliye b lara lâzım gelen cevapları vermiştir” Yangınlara karşı tedbirler irelerde yanıgma karşı Şİİ ihaz edilmektedir. Bu yanda da adiliyonin şimdiki muvakkat! nalarında da mekte, en alıla gelmiyen köşe, ateş kalması ihtimali düşünülerek taraf indeden inceye aranmaktadır. Bundan başka dünden itibaren BÜ tün odacıların, hademelerin sıra ile # bet biklemeleri usulü ittihaz edilmiş ** bir nöbet listesi yapılmıştır. Her gece her bina dahilinde büyüMÜ| Tüğüne göre ikiden dörde kadar çi odacı ve hademe kalmaktadır. Adliye taşınmakta acele ediyot, Muhtelif binalara taşınmış olan Biye dairelerile icranın postahane bi” sına nakli meselesi ile dün de iştignl © dilmiştir. Müddelumumilik kroki zerinde yerleştirilme tertibatını tetii ile meşgul olmakladır. Diğer : posta ve telgraf idaresi de tahliye ii ne devam etmektedir. Müddeiumumilik yeniden posta İ resine binanm biran evvel teslimi müracaat etmiştir. Adliyenin tan itibaren postahane binasında ve ha bir halde faaliyete başlaması icap mektedir. Başmüdürlük daireleri evvelce yazdığımız. veçhile Beyoğlu telgrafhi nesinin üzerine taşı . Radyo keti kendisine bir başlı daire bu tar. irketin postahanede 50 bin Wi stüdyo tesisatı olduğuna dair olan hs doğru değildir. (50) bin tirahık posta ve telgraf idaresine ait mürsile tesisatıdır ve bunun sına iüzum görülmemiştir. Ba (S0) bin liralık tesisat olduğu bi gene kalmaktadır. Ne adliye but siz dairesinin işine, ne de telsiz daf adliyenin işine sekte vurmıyacağı bu tesisatın olduğu gibi ipkasımda zur görülmemiştir. Buna rağmen ye bütçesinden posta ve telgraf sine bu işgalden dolayı her sene 15 ira tahsisat verilecektir. Evvelce de yazdığımız veçhile p8 ve telgraf idaresi hususi bütçe ile İf re edildiği için bu tahsisatın veril Yangından kurtarılan dosyalaf Adliye yangınmda kurtarılan de#9 ların ve evrakın tasnif muamelesi Föv günü hitam bulmuştur. Bey gene dün ba Ekrem teslimi sellüm zabıt varakaların mü sun da değildirler. Biz bütün düm) sulh için çalışmakta olanlara maz Balkanlar emniyetini hem bir sal, hem de bir destek olarak ve istiyoruz.” “La Bulgarie'ye daha fazla nişlerde bulunmak istemeyiz. fl Balkanlılar arasındaki güzel eriği hissine uygun gelmiyen şüphelerdEği Tunmanm en başta dost ve komşt garistanm menfaatine zıt o'duğfU bu frrsatla hatırlatmak istiyoruz bin. bir daha hatırlağıyacaktı. © O gün bakır ocaklarını de ya gidecekti, Genç reisin alını hazırlı Tam bu sırada reisin çadırı ö de iki atlı durmuştu. Çadırın önünde dolaşan nöbf. kabilesi) den geldiğini kıyafetlerinden mışlardı. Derhal reise haber verdiler: — Fıratlılardan iki elçi Sizi görmek istiyor... r Güneş'in oğlu hemen kapıy? * t.. Elrileri gördü. — Buyurunuz... Fakat, ne saygısız adammış! Diye İçeriye j ö sözünü tamamlamak © li: — Ur'u yaktırdıktan son benden daha ne istiyor? Sizi *? bangi yüzle gönderdi. ne konuşmak istiyorsunuz? Elçiler hayretle biribirleri"* g kıştılar ve bu sözlerden bir lamadıklarını anlatarak: — Ur yangınında bizim ğmız yoktur, dediler, biz çoktan dost olmağa karar ve”'$ — Bora hiddötlendi: ”