gg A YAN YA MANŞ SA gg Ag A ee PAÇA © lâmımız? Şimdiye cek münasip kuvvetli bir — bulsak gi 6 Hergün bir yazı Nasıl selâmlaşsak?.. Bu gidişle doğru dürüst selâmlaşa- mayacağız galiba! Bari çocuklarımız bir birlerindenselâmı sabahı kemese'er Şüphe yok ki bir çok hareketle- | rimizde garplılaştık. Garplılar gibi gülüp eğleniyor, garplılar gibi otu- rup kalkıyor, garp! i yor, garplılar gibi diyor, garplılar gibi garplılar gibi döşenip dayanıyo- ruz. Yalnız.. Ne yazıkki hâlâ garplılar gibi selâmlaşamıyoruz. Bir kere, her şeyden evvel muay- yen bir selâm tarzımız yok. Tanı- birine rastlayınca; ya teklifsiz- ce sırıtarak: — Yahu!.. Nerelerdesin? diye fâf kapısı açıyoruz, yahut ta; yük- sek bir şahsiyet karşısında isek, şap kamızı başımızdan yarım metre yu- karıya kaldırıyoruz. Şapkayı tutuşumuzun, başımıza giyişimizin, başımızdan çıkarışımı- zın garplılara benzeyen tarafı yok. Kimler, şapkayı çıkarılarak selâm- lanır. Kimler için başla selâm ver- ce ayırt edemedik. Hattâ bugü: kadar selâmı ifade edecek muay- yen bir kelime bulmuş değiliz. Di- İimize hangisi kolay gelirse, “bon- İjçur!,, “sabahlar hayrolsun!,, “mer- m gym yar » yahut düpedüz frenkçe “sa- İut,, der, geçeriz. Aramızda selâm alırken züppe- Tik olsun diye faşist usulü kolunu havaya kaldıranlar, elini göğsü üs- tüne kapayıp tekke usulü “huu...,, “ diye eğilenler, beş parmağını dim- dik tutarak askerce başına götüren ler vardır. Bazan şu tarzda selâm alıp ver- me muhavereleri duyarız: — Bonjur beyefendi.. ./ — Merhaba efendim!.. 0 — Sabah serifler aysel haz- ret! — Eyvalah erenler... Biri arapça başlir, Erenleye biki- i np başlar, frene b orir. Öteki frenkçe karar a - Peki ama, nedir bizim milli se. | lar bunun için bir şey düşünmeli idik. Mademki i zamanı boş geçirmesek te selâmı Türk dilinde ifade ede. - kelime Sonra benim tutulduğum nokta şu: Hâlâ kandilli selâm usulünü bir türlü bırakamadık. — Vanaaay efendim, le karışık yerlere kadar eğilmeler, başta şap- ka olduğunu unutup kırıla döküle temenma etmeler. Hâsılı selâmlamak O bahsinde kendi kıvamımızı bir türlü bulama- dık. Türkçe selâm alıp veremiyo- Tuz. Aramıza karışan bir yabancı i mari edip te “siz biribirinizi na- sıl selâmlarsınız?,, diye soracak ol- sa, kestirme bir cevap bulup vere- meyiz, Selâmımız “merhaba !,, dır, diye- meyiz. Çünkü herkes merhabalaş. « maz. “Bonjur,, u kabul ettik, hiç di-| yentsyiz. Çünkü bonjur, bonsuvar, bonnüvi gibi kelimeler, bizim de- ğil frengin malıdır. “Tarihi roman 22 “Sabahlar hayrolsun,, u ortaya atsak gülünç oluruz. Malüm ya, Karamanlı bakkallar da böyle söy- ler. Bir zamanlar, “günaydım.. tün aydım..,, modası çıkmıştı. Aramız- da bir türlü kökleşemedi, bir kaç ay misafir kalıp O halde ne demeli? Ne demeli ki biribirimizle selâm laşmış olduğumuzu bütün dünya anlasın? Sabah için, akşam için, gece için ayrı ayrı selâmlaşma (kelimeleri bulmaktan vazgeçtik. Şimdilik zaman ve mekân kay- dına bağlanmadan, günün her han- geçirsek o da bize yeterdi!.. Biz ba gidişle anlaşılıyor ki öm- rümüz oldukça doğru dürüst se- lâmlaşamıyacağız. Bari çocukları- mız, biribirlerinden selâmı sabahı kesmeteler... M. SALÂHADDIN Yangın tahkikatı (Başı 1 inci sahifede) letçe kendilerine salâhiyet verilen temyiz müddeiumumiliği muavinlerin den Bedri Beyle İzmir ihtisas müddei umumisi Arif Bey dün bu tahkikatı Ramazan ve Muhlis Beylerden devir almışlardır.. Bedri Bey müstantik sa. lâhiyetini, Arif Bey de müddeiumumi muavini salâhiyetini haiz bulunmak. tadır. Her iki zatın yapacakları tah- kikat Ramazan ve Muhlis lin bı Jadıkları ilk tahkikatın lam ve ri ticelendirilmesi olacaktır. Bu zevatın dünkü gazetelerde yazıldığı gibi ida- ri noktai nazardan ve müfettişler ta- rafmdan alelâsul yapılan tahkikatla alâkaları yoktur. Bedri ve Arif beyle- re hapisanede bir oda tahsis edilmiştir. Bu zevat dün müddelumumi Kenan be- ii siyaret etmişler, birinci kimi Ramazan beyle ei Dn yim elenir aş ugünden itibaren isticvaplara racaklardır. ayı Bedri beyin müstantik, Arif beyin 'de müddeiumumi muavini salahiyeti i- le ve münhasıran bu işle ok mak üzere İstanbula gönderimleriniz İİ yengın mazmunlarından ve mevkuflar - dan bayani Ahm BE talep ederek vekâlete müracaat! etmiş bulun- görülmektedir. vestiyer, kapıcı ve serhademe isticvap edilmiştir. İdari tahkikat yangında idari noktki bir raporla dahiliye ve adliye vekâlet- lerine bildirilecek, mes'ul olup olmadı- ğına göre haklarında takibat yapılma- 2 veya yapılmaması hakkında vekâlet: ten emir verilecektir. dik tahkikatın mahr ve inen mecl Bunun için müstantik Bedri ve eüddaiammımi mmavini Arif beyler bu hususta gayet! ketüm davran- maktadırlar, Belediye dairesinde mülkiye mülettiş- vas tarafından yapılan tahkikat ta mah- cereyan etmektedir. Bu tahkikatın seyi adliye mifelişleri tarafından da takip edilmektedir. »£; MILLIYET PAZAR ZKANUNUSANI 1934 Sekiz bin Mevkuf var (Başi 1 inci sahifede) M. Duka'nın katli ile iki suç or- tağı Bükreş'e getirilerek altı saat istintak edilmişlerdir. Bunlar, ha- diseden yalnız kendilerinin mes: olduklarını ve sırf kendi irade le hareket ettiklerini söylemişler: dir. M. Titulesco Bükreşte BÜKREŞTE, 6 .A.A.— M. Ti- tulesco, dün akşam gelmiş ve doğ- ruca kendi evine giderek, orada M. Tataresko'nun ziyaretini kabul etmiştir. M. Titulesco'nun hükümetle teş- riki mesai edip etmiyeceği ancak bugün belli olacaktır. Henüz nezareti kabul etmedi BÜKREŞ, 6. A.A. — M. Titules- conun hariciye nazaretini kabul et- tiğine çıkan haberler doğru değildir. Mümaileyh liberal fırka- sı reisi M. Bratiano © ile görüştük ten sonra başvekil M. Tataresco ile de bir mülâkatta bulunmuştur. M. Titulesco bugün Sinaiada Kral tarafından kabul edilecektir. Yeni nazırlar yemin ettiler BÜKREŞ, 6. A.A. — Yeni na- zırlar Sinaiada Kralı ziyaret ede- rek yemin etmişlerdir. Başvekil M. Tataresco ticaret nazaretinden mada hariciye nazaretini de mu- vakkaten idare edecektir. Başve- kil yeni kabinenin gerek program Şe teşekkül itibarile sabık Duca kabinesinin bir devamı ol- duğunu söylemiştir. İlk kabine iç- timai pazartesi günü olacaktır. Na zırlar hususi trenle dün akşam — 21,30 de Bükreşe dönmüşler- ir, Yeni kabinenin siyaseti PARİS, G.AA.— “İntransi- geant ” gazetesinin Bükreş muha- birine verdiği bir beyanatta M. Tataresko bütün Romanya kabine leri tarafından takip edilen siya- sete merbutiyetini söylemiş, buna delil olarak ta M. Titulesco'nun yeni kabinesinde yine hariciye ne- zaretinde bulunduğunu ilâve et- miş ve demiytir ki : “ Fransa ile teşriki mesaimiz Romen ananesi dahilindedir. O- nun bütün gayretlerinin, bizimki. ler igbi, yalnız bütün milletlerin iyacı oan İsulhu temine matuf olduğunu biliyoruz. Şehirde su ihtiyacı Kalmıyacak (Başı 1 inci sahifede) rüşen bir muharririmize Terkos hak- kında şu izahatı vermiştir. — Terkos şebekesinin | genişletil - mesi ve ıslahı için bütün gayretler sar folunmaktadır. Terkos belediyeye geç tikten sonra su mikdarı kalâde artmıştır. Şehrin birçok yerlerinde bü yolar değiştirilmektedir. Önümüzde - ki kış İstanbulda artık bir su mesele- si kalmıyacaktır. Her şey sa kâfi su bulunacaktır. Bügün bile İstanbula kâfi su veriyoruz. Sabah saat 6 dan gece saat İl e kadar su verilen bir şehir susuz değildir. Şimdi şebre gün- de 35 bin metre mikâbr su veriyoruz. Önümüzdeki kış bu mikdar 45 bin metre mikâbma çıkarılacaktır. Şimdi bazı semtlerde geceleri ve hattâ gün- düzleri birki: saat su akmamasının sebebi yollarcan bir ârıza bulunma - masıdır, Tesisat çok eski olduğundan borular sık sık patlamaktadır. Sık sık tn tamirat yapmak ihtiyacı vardır. Terkos için a; Sigortacılar Zararda mı? Artık yeni müşterilerine iskonto yapmıyorlar Sigorta şirketleri, son zamanlarda zarar ettiklerinden şikâyet etmekte - dirler. Sigortacılar birliği, bu hususta gazeteler vasıtasile yaptığı bir tebliğ-. de, şirketlerin badema müşterilere is- konto yapmamak hususunda muta - bık kaldıklarmı bildirmiştir. Bu husus ta birlik nezdinde tahkikat yaptık. Verilen izahata göre, birlik, hükü metçe kabul edilmiş olup tatbik mekte bulunan tarifenin tezyidi işin hükümet nezdinde teşebbüsat icrasi- nı düşünmüş ve bu hususta milli rea- sürans ile de mutabık kalmıştır. Fa- büsten sarfmazar edi'miştir. Bunun üzerine şirketlerin, aralarındaki reka betten sarfınazar ederek tatbik edil. * mekte bulunan tarifelerde yazılı üc- retlerden iskonto yapmamaları ileri sürülmüştür. Uzun müddetten beri bu vaziyetin temini için yapılan temas - lar, kuvveden kalan müsbet netice - ler vermiş, fakat tatbikatta, her şir- ket müşterilerine iskonto yapmıştır. Yeni anlaşma, meselâ yüz kuruşluk bir sigorta ücretini bilfarz yetmiş beş kuruşa hiç bir şirketin yapmaması merkezindedir. Bütün şirketler, bunu birlik içtimamda kabul ve imza etmiş leri Ba üreti şirketler belki za - rar etmiyecek, meselâ yeni müşlerile- re iskonta yaptıramayacaklardır. Tütünlere mevzu takyidat Sigorta şirketleri, tütün depaların- da sık sık yangınlar zuhur ettiğini na zarı dikkate alarak tütün sogartasma karşı bazı takyidat yapmışlardı. Eski seneler tütünleri hemen kalmadığın - dan sigorta şirketleri, yeni mahsule karşı artık bu takyidatı kaldırmışlar. dır. Kibrit fiatının İndirilmesi (Başı 1 inci sahifede) buğday veya üç, dört yumurta paasi Je ancak bir kutu kibrit tedarik et - mektedir, ki fiyat ifibarile nisbetsiz - Jik ve ademi tevazün pek bariz bir surette göze çarpmaktadır. Kibrit fi- yatlarınm indirilmesinde şirketin de irde mın artacağı ümit © - ir. Bu itibar ile meseleye esas itibarile halledilmiş nazarile ba- Şirket, 26 bin sandığa ka - dar istiblâkât için 1,800,000 lira hü- kümet hissesi tesviye etmektedir. Fa- akt bugün istihlâkât 20 bini sandığı da bulamadığından ve 125 liraya satı Jan beher sandık başma verilen hükü met hissesi 90 lirayı tecavüz ettiğin- den, fiyatlarm indirilmesi halinde, satışın artması ve şirket zararlarının kısmen telâfisi ihtimalleri vardır. Bu takdirde şirketin beher sandık başına vereceği hükümet hissesinin 85 lira « ya düşeceği ümit edilmektedi. İkramiyeli kibritler Şirketin bazı kutular içine konu - lacak yeşil alev çıkaran çöpler muka- bilinde halka ikramiye vermek usutü 'ükümet nezdinde vâki rilecek ikramiyenin mikdarmı tesbit ile uğraşılmakıtadır. Az kimselere çok mikdarda ikramiye vermektense, çok kimsek)p az mikdarda ikramiye ver- mek, daha ziyade maksadı temine hâ- düm addedilmektedir. İkramiyeden maksat istihlâkâtı arttırmak olduğu - na göre bu cihet daha (faydalı görül. mektedir. ————— sisatın bir kısmı şimdiye kadar sar - fedii Önümüze için dahi bol Terkos suyuna malik o- Beş senelik Iktısadi program | (Başı 1 inci sahifede) satış bürosu mahiyetinde idare edi- Iİ lecek ve hiç bir cebri mahiyeti ol- İİ mıyacaktır. İhracat mallarımız için bir milli enret markası tesisi düşünülmek tedir. Merkezi Ankarada olacak ©- lan dış ticaret ofisinin İstanbul ve İzmir gibi merkezlerde bir şubesi Ofis vazifeleri meya nında milli ticaret markamız da mürakabesini yapacaktır. Sınai fanliyetler gümrük hima- ve inkişaf edebidiğin - addeler muafiydtinin kuvvetli bir ihtimal dahilindedir. Ancak gümrük resmi le kâfi derecede himaye edileme - yen sınaf şubeleri için bu seneye mahsus olmak üzere iptidai mad - deler muafiyeti temin edilecektir. Gümrük tarifemizde lâzım gelen ta İİİ düser yapıldıktan sonra ise iptidai maddeler muafiyeti tamamen kal- il enleri — Yeni teşkilât Projesi (Başı 1 inci sahilede) vaziyette, bir çok tesisatın noksan bu- lunduğu bir halde ıslahat bitmiştir , de- nemez, Bundan başka açılacak bir çok enstitüler vardır. Henüz iki enstitü faa- liyete geçmiştir. Üniversite bir ilim merkezidir. Her şeyde, her yerde olduğu gibi üniversite deki ıslahat da tedrici ıslah kaidesine tâ- bidir. Bu tabii kanunun dışma çıkıla- maz, Her'şey amam olduktan sonra üniversite tekâmüle doğru yürüyecek, senelerce mesaiden sonra imeyvalarını eceltir, O vakit İstanbul üniversite- bir mevlsi kazanacaktır. lah edilebileceğine kanidir. Bir ilim mü- essesesi bilhassa, tedrici tekâmül kanu- nuna uymağa dur, Bu nokta göz önünde bulundurulmak lâzımdır. , ——— Hayvanat kitabmızı elinize alınız we orada “su aygırı” yahut (hipopo- tam) denilen hayvanın resmini bulu- muz. Resmin altında bu hayvana dair epeyce izahat bulacaksınız. Onları da okuyun ve sonra kitabınızın size bil- dirmediği ve daha tuhaf olan tafsilâ ti da şu aşağıki yazıdan okuyorum: Bir kere “su aygırı” suda ve kara- da yaşayan (emphibie) hayvanları i- çinde kocaman ciğerleri, içerlerinde- ki fazla hava ile bu hayvanm wzvn müddet su altında kalmasma yardım ederler. Kocaman ve kalın bacakları “su aygırmın” yalnız ayakta durmasını değil, bataklık bir yere gömülmesi İ çin yere basmadan yüzmesini de te- min ederler, Şüphesiz “su aygırmı” diğer hay vanlardan ayıran bir yeri de kafası dır. (Hem çirkinliği, hem de tertibatı ile). Bakınız nasıl: “Su aygırı” eğer suda ise daldığı yerde üç çifl siyah kabarcık görünür. Bun lar sıra ile aygır suyun dışmda ka- lan: Burun delikleri, gözleri ve kulak larıdır. Ve tuhafı, bu üç noktadan başka (hipopotam) m hiç bir azası suyun yüzünden görünmez. Şu halde ütün suya gömdü- Güneşin Oğlu “( Batıkuşu ) nun ihaneti | Doğu, beş ay içinde yurdunu çok değişik görmüştü. Herkesi çalışı. yor. maden ocaklarından akşam- ii dönen işçilerin yüzleri gülüyor- , Menlekette bakırcılık sanati i- Doğunun babası da bir pe nın yanında nakış , beyaz iükahısa ve bükük balo bakanya > lu ihtiyar halile o bile çalışıyor- e yurduna döndüğü gü- nün il gecesiydi. Birdenbire > önünde bir kaç ayak sesi işitildi. Kırmızı ir Asu, Doğunun babasile karşıya oturmuş ko- 4 aylardan beri kendisini a- tıkuşunun sesini tanımış- it .— Batıkuşu i içeriye o kadar zi zavallı Asu bir ye- Yazan: İskender FAHREDDİN Batıkuşu: Nihayet elegeçirdim, kırmızı bilki Diyerek Asunun omzunu sert bir okşayışla çökeltmişti. . . Doğu: — Bu adam kimdir, baba? Evi- e pa açıp zorla nasıl içeri- “orirp Delikanli: — Bana Batıkuşu derler, yav- rum! Ben şarkta batar, garpten çı- karım. Beş ay evvel batmıştım. şimdi meydana çıktım. Ve kırmızı sakallı sihirbaza dö- nerek: — Ey, söyle bakalım kurnaz tl. ki! dedi. iye limden ii kur- tulacaksın gilimi aydır bekliyorum. . Hani ya onu benim ayağıma düşürecektin? Doğu'nun babası tehlikeyi görün. © ru köpüren Batıkuşu'nu teski- “Yann geti halan A, gul! O gece kaçırılan kizim sokak larda ararken Asuyu yolda bul. dum.. ve koluna girip evime ge- tirdim. O zamandan beri bizde ya Asu ün yalan söylemeğe mecbur oldu: — Mersâyı senin ayağma dü. remedim, fakat, içine senin leşi düşürmeğe muvaffak oldum! Atını o lara sürersen, yolda evvelâ onu göreceksin! Batıkuşu biraz yumuşamıştı; 7 O tarafa mı gitmem lâzım. . ? seyi başmı salladı: — Evet.. gitmek lâzım, Ondan ötesi kolay. Yakalar, buraya geti- rirsin!. Doğu içinden gülüyordu. Mersâ'yı yakalayıp kaçırmak ko- lay bir iş olmadığını biliyordu. Fa- Asuyu bu belâlı adamın teca- ünden kurtarmak için sesini çi karmadı. Batıku; şu: —— Buradan başka bi, ç cek misin? vE AN. ile: — Hayır; öğ — Gitsen gene arar bulurum! Ben yarın yola çıkacağım, Sözünde ur. , netim, Byz e me Dua etti. Batıkuşu kapıdan çıkarken, Do- ğu gülmemek için, kendini güç zap tediyordu. Mersâ'yı kaçırmak.. Bu, Batıkuşu'nun yapamıyacağı bir işti, Mersâ göçebelerin arasmda çok sıkı bir tarassut ve muhafaza altın- da yaşıyordu. Onu kendi kabilesi efradı bile kolay kolay göremiyor- du. Batıkuşu gittikten sonra Asu ge- niş bir nefes aldı: — Bu budaladan başka türlü kur tulmak kabil değil. Fıratlıların e- line esir düşer... ben de serbest ka- Jırım, Mi mzlelilkkn .... Batıkuşu ertesi sabah kimseye haber vermeden Fıratlıların yolu- nu tuttu.. ve yola çıkmadan evvel Güneşin oğluna uğrayarak, gene kimseye sezdirmeden (Bora) nm duvarda asılı olan o zümrüt saplı hançerini çalmayı ihmal nie Boranm zümrüt saplı hançerini yalnız kabile reisleri kullanırdı.Bu hançer Türklere atalarından inti- Bakma bu hançeri gi çok iyi an ui yan Bor! ya ber çıkmışlardı. Bora bakır madeni ocaklarına gidiyordu. — Ben dereireteki köyleri dola- ğım. . Şüpheli yollardan bah- Mttiler, . onları arayıp bulacağım. Demişti, Şehrin kapısından çıkınca biri sağa, diğeri sola ayrıldı. $ol tarafı sahil boyunu ta- kiben Fıratlılara doğru uzanıyor- du. Batıkuşu bu yol üstünden iki saat kadar süratle gittiken sonra yavaş- ladı.. Yollardan gelip geçen köy- Tülerle ve etrafta olup bitenleri öğrenecekti. Geçen yolcular Batıkuşu'na gö- nül ferahlandıracak bir şey söyle- memişlerdi. Delikanlı tekrar atını sürdü.. To- zu dumana katarak Türk sınırını in oluyor. Artık Fratlı kabilesinin hâkim Fıralılar daha uzaklara mr gt nişlerdi z Geli, 7 Çi a Tuhaf bir hayvan Sabahleyin çadırdan ikisi bera- Küçük sanatlar Kanunu (Başı 1 inci sahifede) metlerinin mutabık kaldıkları, Türk e baasına geçmek istiyenlere mür dileceği ve diğerlerinin kariben pi larını birakmak mecburiyetinde buluMği dukları bildirilmiştir. Bu Vebliğ üzerine merileketemizd#iği İş güç edinmiş bulunan Yunan tebasriği smdan bir kısmı Türk tabiiyetine meyi tercih etmektedirler. ' Diğer taraftan bu suretle hükü tin, kanunun tatbikatına hazır olduğu anlaşılmış olması, esnaf ve Gi” ğer küçük sanatlar erbabı arasında lâka ve hasretle karşılanmıştır. Dün aylık içtimalarını yapacak iken Vi kıf hanındaki buna mahsus | salonla adliyece işgal edilmiş olması dolayı toplanamayan esnaf cemiyetleri reisi ümümü kâtipleri, bu hususta mürak#” be heyeti ile hususi hasbiha'lerde bul muşlardır. Telefon ucuzladı (Başi 1 inci sahifede) Şirket abonelere vaziyeti ilân etmiştir. Yapılan tenzilât yalnız telefon müz kölemelerinde değildir. Techizat ve tes” satila da yüzde yirmi kadar tenaülât var” dır, Evvelce bir telefon (110) küsü” liraya konuyordu. Şimdi (80) liraya ko” nabilecektir. Perakende surette ahize ve sajrf alacak aboneler de, ayni tenzilâttarı is“ fade edeceklerdir. Hususi ikametgâh telefon mükâleme ücreti olarak sened? 45 — 50 liraya yakm para veriyorlar” dı. ücret 3A lira idi, Üst tarafı fi la müleâleme, makine, rehber ücreti v8 selredir. Fakat, bu yekün normal şekil de, yani senede 500 mükâleme veya bi kaç fazla mükâleme yapan makinelef içindir. Yeni yapılan tenzilâltan sonra me selâ senede elli lira veren aboneler, şir di 40 lira kadar bir parn vereceklerdir. Evvelce mükâleme ücretleri, um yerlerde , 13 kuruş olduğu.halde, ber kesten 15 kuruş almıyordu. Yeni tari" a ücretler (10,5) kuruşa indirilmiş” ir, Bu miktardan on para fazla alan we mumi telefon sahipleri hakkmda, şü tarafından derhal tahkikat yapılacak ve © telefon mukavelesi fesholunacaktır. ME yaptığı bir ilânda, fazla mü" kâleme ücreti istiyenlerin ihbar edilme" sini bildirmiştir. ğü halde, nefes alıyor, görüyer ve işi“ tiyor! | Meselâ, hayvanım kafası ile sırt” na temas etmek üzere düz bir hat ç€ kecek olursak bu hattım yukarısmds © kalanlar, yukarda söylediğimiz üç â“ zâdır: Kulak, göz, burun. Böylece etrafında olan bitemi mü” kemmelen gören bu hayvan tehlike hisseder etmez suyun dibine dalıyof ve dalarken de kulaklarını o şekilde kısıyor ki, içeri bir damla bile su »127 mıyor, Suyun dibinde çok kalmadığı için» © “su aygırı” bir dalışta bütün bir yiye İİ ceğini karıma dolduruyormuş, het de ağzını bir açışta! Nasıl denizalii gemilerinden daha tertibatlı değil © mi? Galatasaraydan: Necat AZİZ Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassıs j | Cumadan başka günlerde saat (230 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Kabina tele“ fon : 22398. Kışlık ikametgâh Telefon 42519, l l | iie Gn Çat incisi) kar” şıla; Uzakta görünen ağaçların üzeri ne esmer gölgeler düşerken, Bat” kuşu'nu yeni bir merak sarmıştı : — Ya düşman eline esir Mi ... Batıkuşu düşman elinde Batıkuşu o akşam bir süsem gi ak tında gecelemişti. Fıratlıların ak” şam olunca erkenden oyudukların! ve sabahleyin çok erken kalktık” larını biliyordu. ne çıkacak ve yoldan gelip gesi leri gözetliyecekti. Evdeki hesap, çarşıya uymamıf tı! Batıkuşu ağacım dibinde uyuy” zi ve etrafını Fıratlılar sarmıf” Delikanlı gözlerini açtığı zama | evvelâ yükselen güneşi, sonra etr9” & fında baltaları kendisine uzan göçebeleri gördü. Gözlerini uğuşturdu.. O, ömründe böyle bir korku”