5 Ocak 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

5 Ocak 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün bir yazı Dirhem yok gram var! Alış veriş aleminde gülünç pazar- lıklar da oluyor Yeni yılın işi bize yeni tartıları ve yeni ölçüleri ye etmek oldu. Artık okka yok, lo var, dirhem yok, gram var. Arşın (o yok, metre var. Batman, kile, şinik, çeki, miskal yok. Ton var, kilogram var, krat var, Fakat halk, yeni ölçüleri henüz kavrayacak kadar zaman bulama- dı. Şu bir iki günden beri alış veriş &leminde epeyce gülünç pazarlık” Jara şahit oluyoruz. Meselâ çarşafının ucunu, çen- gelii inğe ile burnunun hemen altı- na iliştirmiş (o altmışlık bir hanım, oru; ağız, Balıkpazarında dolaşır- ken burnuna pastırma kokusu geli- yor. Şemsiyesini koltuğunda, tıpış tıpış dükkânm önüne doğru yürü- yor: — Hu.. Oğlum.. Bana baksana. Pastırmanın okkasını kaça veriyor- sun? Nevşehirli pastırmacı, pıçak sır- ile ince bir dilim keserek uzatı- yor — Helül olsun, valdeciğim., ye- de tadını anla!.. Hanım 4ine,pastırmaya dokunur dokunmaz orucu bozulacakmış gi- kası kaç EA sorduk... Pastırmczı tabelâsnı gösleri- yor: — 60 kuruşa valde!.. Hanım ninede bir tereddüt: — Kusura bakma, ama, oğlum.. Sakm eşek pastırması olmasın bu. — Halis inek.. Hem de Kayseri- Dile. Verilen teminata rağmen büyük hanım, pastırmadan bir kere şüp- helendi. Artık, bedava verseler al. maz. Hakkı da var. Okkası altmış kuruşa satılan pastırmadan kim ol- sa şüphe eder. Fakat, bunun okka değil de, kilo üzerinden satıldığını büyük hanı- mın kafasına sokmak kolay mı? Dün iki kadın, tramvay bekleme yerinde — gene böyle babayani takımdan — hararetli hararetli ko- — Vallahi de ucuzlamış, billâhi — Paranm gözü kör olsun. Şim- diden tezi yok, gidip bir çuval alır eve atardım.. Bu key orta yaşlı bir erimeri manayı Amasya elması satım mak m Fiati sorup ta: — beş kuruş! Cevabmı a- lınca, boş bulundu, Pazarlık etme- den “tart bir okka..,, diyordu. Neden sonra, okka, kilo farkı ak İma gekerek: kimim erme ğa rakladı, şimdi okkası kaça bunun?.. Manav gevrek gevrek güldü: Tarihi roman:20 — Okka (kaldı miki beğum?.. Şimdi, her malı kiluya veryik.. Amasya elmasını pazarlıksız otuz beşe alan müşteri, bir yolunu bul- sa, elmayı geri verecekti ama, ar- tık iş işten geçmişti. Anlattıklarına göre arşın hesa- bina alışan bir çok kimseler, mese- lâ iki gün evvel o arşınmı lerek beş kuruşa aldıkları (o patiskayı altmış kuruş istemesinden hayrete düşe- rek: — A. Bu ne çabuk fırladı böyle? Siz anlaşılan birden zengin olmağı kurdunuz... Yürü kızım yürü. Mağazaların kıtlığına kıran girme- di ya. Diye alıp yürüveriyorlar. miş. Ellerinde çantalar, gidiyorlardı. Yanlarına sokuldum, birisi; telâşlı telâşlı soruyordu: — Diye ki müşteri altın bir bile- zik istedi. Artık dirhemle tartma- yacağaz, he?.. — Elbet tarimayacağaz.. Grama vuracağaz.. Ne ki tutulursa hesabı- nı yürütüp parasını alacağaz.. Dirhemin grama nasıl vurulaca- Zını sağlamca belledik?.. — Kolay canım.. Dirhem, grs- mm üç keret fazlasr.. Mal bir dir- hem gelirse “demek üç gramdır. Şimdicik ağnadın? Kafasında yaptığı hesapların i- ka çıkamıyacağımı aklı kesin- e dedi, müşteri gelsin, > İezik alacak olsun da o zaman dü- şünürüz!., Yeni tartılar ortaya çıkınca es- naf, kendine göre bir şaşırtmaca yolu tuttu. Meselâ, kasap (o dükkânlarında | büyük harflerle şöyle levhalar: “Karaman 40..., Ama, dikkat İsterlini; kilo hak- kında ayrıca sarahat yok. Bu lev- hayı okuyan, biraz dalgınca ise ilk | ba etin ucuzladığına hükede- ir, Halbuki, ince bir hesapla, etin u- cuzladığını değil, okka ile kilo ara- ye farktan satıcının kendi le- X & > alışmak, şüphe yok ki nihayet bir kaç günlük iş.. Bir kere alıştıktan sonra, eskiden nasıl her yerde okka dört yüz dir. hemse, şimdi de kilonun bin gram ettiğini anlamayan kalmıyacak?.. M. SALÂHADDIN | 3 üncü kolordu ilânları l M. M. V. Satınalma Komis- yonundan : İzmirde Gaziemirde bir ef- rat paviyonu ile bir matbahın yaptırılması kapalı zarfla mü- nakasaya konmuştur. İhalesi ze MİLLİYET CUMA 5 KANUNUSANI 1934 Postahanede Tahliye hazırlığı (Başi 1 inci sahifede) da adliyeye kalır şekilde koridor sa bit paravanlaria ayrılacak, bu su- retle birinci katta da postahane i- le Adliye dairesinin irtibatı tama- men kesilmiş olacaktır. Bundan sonra üçüncü ve dördüncü kat ta- mamen Adliyeye tahsis edilecek - tir. Bu daireler icra da dahil olduğu İ ve baroya da bir daire tahsis edil- mek suretile bütün Adliye daireleri ni istiap edecktir. Mahkeme salonlarının tefrişine evvelâ ağır ceza mahkemesinden başlanacaktır. İlk tefriş edilecek sa lon ağır cezanın salonu olacak ve Si zarif bir şekilde inşa edilecek- Diğer mahkeme salonları inşa edilirken kavislerin ve kürsüler cem edilirken kavislerin ve kürsülerin hâkim münferitlik teşkilâtı takdi - rinde işe yarayacak ve ihtiyaçtan azla azamette olmayacak şekil- de inşası tasavvur edilmektedir. Adliye daireleri için lâzım olan sa ir mobilye de kabili nakil, zerafet ve metaneti daima muhafaza eder neviden olarak inşa ve mübayaa edilecektir, Yangından mütevellit hukuki ve cezai vaziyetlerin tayini ve dos- yalrın tesisi için Büyük Millet Mec lisince kabul edilen kanun dün de Adliyeye tebliğ edilmemiştir. Maamafih mahkemeler müracaat ü zerine dosya tesis muamelesine de vam etmektedirler. Yalnız altıncı hukuk mahkemesinde şimdiye ka- dar üçyüz küsur dosya tesis edil- miştir. ———— Komisyonuna müracâtları. (4449) (7140) 68 Satmalma Darıca Askeri münakasa ile 10,000 kilo kuru fasulya satın alınacaktır, İha- lesi 8-1-934 pazartesi günü saat 14 tedir.Taliplerin şartna meyi görme e her gün ve münakasaya iştirâk içindeo gün ve vaktinde Darıcada As- keri Satmalma Komisyonuna müracatları, (3435) < (7012) 55 #se M.M. V. Satmalma Komis yonundan : Hava ihtiyacı için kapalı zarfla muhtelif renkteboya ve vernik almacaktır. İhalesi 25-1-934 perşembe günü saat 10,30 dadır. Taliplerin şartna- meyi görmek üzere her gün öğ leden sonra ve münakasaya iş- tirak edeceklerini de teklif ve te minat mektuplariyle o gün ve vaktinde Ankara'da M. M. V. Satınalma Komisyonuna mü- 24-1-934 çarşamba günü saat 10,30 dadır. Taliplerin şarina- me ve plânları görmek üzere her gün ve münakasaya iştirâk - de o gün ve vaktinde tek- ve teminat mektupl l Ankarada M.M. V. varma Güneşin Oğlu — Dogu yakında (gelirse, seni ölüncüye kadar evimde saklıyaca- ğım, Asu! Kırmızı sakallı sihirbaz, Dogu'- nun babasını umguya düşürdü: — Mutlaka gelecek.. Fakat ben sizin yanınızda uzun müddet kala- al e yalvardı: — Seni yanımızdan bir yere bi- rakmam, Asu! Ne olur, yuvamızda sen de bizimle beraber ye, i iç.. Seni ele vermem.. Bizi terketme! Sihirbaz, kendi hayatının tehli- kede olduğunu yıldızlardan anla- mış gibi görünerek sordu: EBakıkuşl 'nu tanıyor musun? — Bora'nın yanmda gördüm. Yakışıklı bir delikanlı. — O sana beni soracak olursa ne cevap vereceksin? > —Ululara karşı yalan söylenir mi, Asu? Evimde misafirimdir, dö- rim ve sana hiç bir fenalığı dokun- Yazan? İskender FAHREDDİN KM Bulk itündö düimE — Onu mert bir adam olarak ta- Mertlik başka.. Bu iş başka, kuzum! Onun içine sany ni Başı dönük insanlar sözünde dura- mazlar.... — Bir şey anlamıyorum, Ne Biri istiyorsun? de Sihirbaz işin doğrusunu söyledi: — Batıkuşu (Fırat incisi)ne gön- İünü kaptırmış. Gözü ondan başka bir şey görmüyor. Mersâ'yı elde etmek için, benim gibi on Asu'yu ele vermekten çekinmez. — O halde dilimi tutarım. Sen- den bahsetmem! — Ben de bunu istiyordum. Beni bu evdesen bile yok bileceksin! Çünkü Urlular o Güneş'in oğluna racaatları, (3457) (7175) 70 FRANSIZ TİYATROSU i MARİKA KOTOPULİ Yunan tem- matine saat 17,30 te | Agorastria (L'A- chteuse). Akşam süvare osaat tam 20,45 te Trois et... üne (Tria ke mla). — Hiç..... Kimseyi iğfal etme- dim. Kimseyi © doğru yoldan iğri yola çevirmedim. Kimsenin zorla gördükçe kıs- kançlıklarından küplere biniyorlar. Ben ölürsem, meydan onlara kala- cak. O vakit halkı kolay kolay al- datacaklar ve ( herkesi biribirine katmak fırsatını bulacaklar., Seni çekemiyorlar desene... — Bunu anlamıyacak ne var?! İhtiyar elini göğe uzattı: — Ulu Tanrım şahit olsun: Kr. zıma kavuşmasam bile, seni ele ver- miyeceğim! »14 Geneşin oğlu, Ur yangının- dan sonra, bir bakır ma- deni keşfetmişti.. Altay dağlarının pek çok yerle- rinde eodadının pek çok maden o. cakları işlettiğini işiden (Güneş'in gitmişler ve kendisinden benim ba- şımı istemişler... İhtiyar bu sözleri işitince şaşır- iŞ i G0 Lâ oğlu), Ur yangınından sonra, şehir etrafında dolaşırken yeni bir bakır madeni keşfetmişti, İki ırmak arasına yayılan eski Türl Poliste Yakalanan Hırsızlar Üç kişilik bir hırsız şebekesi yakalandı Üsküdarda İhsaniye civarında bir evden çalınmış olan kıymetli elmas küpeler, pantantif ve daha bazı kıy- metli eşyaları çaldıkları anlaşılan Ali, Bahaettin, Leon Boda ismindeki üç kişilik bir hırsız kumpanyası yakalan mış, eşya kâmilen ellerinden almmış- Ur. Yapılan tahkikata bunların daha birçok hrsızlıklarla alâkadar olduğu görülmüştür. Bunların daha başka ar dilmektedir. Çengelkö; ei bir köp ke girerek bazı eşya çalmış olan İbra- him de yakalanmış ve eşya meydana çıkarılmıştır. Bunun da Çengelköy ci- varmdaki hırsızlıklarla alâkası görül müştür. Bir evin arka kısmı yıkıldı Evvelki gece Taksimde bir evin arka kısmı yıkılmıştır. Bu ev kereste- ciler sokağında 8 numaralı bir ev 6 - lap emvali metrukeye aittir, Ve bir müddetten beri boş bulunmakta idi. Evin bir kısmının yıkılmasile nüfusça zayi olmamıştır. Dün belediye mü- hendisleri yıkılan evde tetkikat yap- mışlardır. Bar artistine dayak Beyoğlunda Şanovar barı ai rinden Melâl Hanım polise caat ederek Muharrem Veysi ininde bir şahsın kendisini dövdüğünü iddia etmiş ve şikâyette bulunmuştur. Kalp sektesindan iki vefat Beyoğlu caddesinde âni bir ölüm vakası olmuştur. Ölünün, üzerinde bu- lunan nüfus tezkeresine nazaran, Kayserili Pamukçuyan veledi Bedros olduğu anlaşılmış, belediye ve zabıta doktorları tarafından yapılan muaye ne neticesinde kalp sektesinden öldü ğü anlaşılmıştır. Tepehaşında Müeyyet sokağında Ferhat Bey aparptımanmnda 3 numa- ralı dairede oturan piyanko müdüri- yeti memurlarından Mehmet Nuri B. de arkadaşlarile birlikte otururken ü- zerine bir fenalık gelmiş ve neticede ölmüştür. Yapılan muayenesinde bu- nun da kalp sektesinden vefat ettiği anlaşılmıştır. Kabahat şoförde mi çocukta mı? İsveç sefareti ceneral konsolosunun $0- förü evvelki gün garaja girerken manev- ra esnasında otomobilin arkasına asılan bir çocuğu çiğneyerek kazaen öldürmüş- tür. Şoför yakalanmış tahkikata başlan- tar, Bırakılan çocuk Aksarayda, Namık Kemal caddesinde arsada 3 günlük bir kız çocuğu bulun- muştur. Üzerinde zuhur eden kâğıtta is- minin Feride olduğu anlaşılan çocuk Ha- seki hastanesine gönderilmiştir. Ruhsatiyesiz silâhlar Evvelki gec zabıta muhtelif semtlerde şüpheli kimseler üzerinde araştırma yap- muştur. Bu araştırmalarda, Beyoğlunda Meh- met ve Asım isimlerinde iki kişinin ü- zerlerinde kama ve bıçak, Uluköy'de Na- zif isminde birinin üzerinde bir tabanca, Süleyman isminde bir adamda kaçak çak mak, aF'tih civarında Celâl isminde bi- rinde bir tabanca ve bir çok Fişekler, Eh ak İsminde bir adam bur lunmuştur. Şilühlar ve kaçak çakmaklar müsadere eilmiy, sahipleri hakkında evrak tanzim olunarak adliyeye verilmiştir. Ölüme sebebiyet Yirmi gün kadar evvel İngiliz ban- dırahı Beme vapuru Kuruçeşme açıkla- rında demirli iken makine dairesinde bir kaza olmuş ve tayfadan birisi öldü- ğü için müddelememilik tahkikata va- siyet baş- etmişti. Tahkikat neticesinde vapurun makinisti Velâdimr ile imi mi makinis- tin ölüme sebebiyet verdikleri tesbit Iki ölüm (Başı 1 inci sahifede) tahaneye gö.ürüldüğünü, ikinci defa ise çeouğu kendisinin hastahaneye gö türmüş olduğunu söylemiştir. Sıhhiye müdürü Bey ise, hastahaneye ilk mü racaatın İS kânunuevvelde yapıldığı- nı ve müracaatta da çocuğun annesi tarafından hastaha' götürülmüş bulunduğunu söyle, ayni zamanda, çocuğun ailesi tarafın dan bu hâdise etrafında herhangi bir şikâyet te vuku bulmadığını söylüyor du. Çocuğun b: matbaalara müracaatı ise, bunun yanlışlığını gös- terdiği kaydedilmiştir. Dün bu husus ta kendisine müracaat ettiğimiz Sıh- hiye müdürü Ali Rıza Bey, bu tarzda münakaşalara girmekten içtinap etti- ğini, söyliyeceğini söylemiş bulundu - ğunu ve artık bu mevzu üzerinde şak ve şakayı katiyen doğru görmediğini beyan etmiştir. » Diğer taraftfan verilen malâmata e ilk müracaatın 18 masının, meseleni nesasını değiştire - meyeceği, maamafih hastahane pro - tokol defterinin 1 kânunuevvel sahi- fesinde küçük Nerminin kulak, bo - ğaz ve burun hastalıkları mütehas - sısı İhya Salih Bey tarafından muaye- ne edildiği yazılı bulunduğu söylen - mekte ve şu mütalen ilâve edilmek - tedir: — Ölen çocuğun ailesi tarafından herhangi resmi bir şikâyet vâki olma dığı muhakkaktır. Küçük Nerminin babası, ancak evvelki gün bir gazete- ye müracaat etmiş; resmi ve salâhi - yettar makamata daha evvel de mü- rTacaat edebilirdi. Sonra mahkemele- rin kapıları da açıktır. Netekim Zey- nep Kâmil hastahanesinde ölen Sabri Beyin ailesi, geç tedaviye başlandığı içim mecruhum vefat ettiği iddiasiiş Adliyeye müracaat etmişti k Nerminin aili in ise Adliyeye mü - racaatına dair Sıhhiye idaresinde ma lümat yoktur. Ali Rıza Bey, çocuğun ikinci defa annesi tarafından ha: haneye götürüldüğünü, çocuğun bası ise bizzat kendisinin götürdü nü söylemektedir. Her iki şık esa: müessir olamaz. Teter ki, tahkikat, ço cuğun, nöbet geldiği zaman görül - mek üzere hastahanede bırakılması teklifine anne veya babasının muva- İskat etmediğini göstermiş olsun.” Dün bu hususta şehrimizde bulu- nan Sıhbiye vekâleti başmüfettişi Fu- at Bey de demiştir ki: “— Henüz tahkik7! raporunu al- mış değiliz, Bununla beraber şimdilik bildiğimiz, hâdisenin tamamen Sıhhi- ————— edildiği için her ikisi de tevkif edilmiş lerdi. Bu suçlulardan makinist Velâdimr kalp sektesinden tevkifhanede ölmüştür. Arkadaşı da kefaletle tahliye edilmiş- tr. Kahvede kumar Şehremini civarında bir kahvede ku- mar oynanmakta olduğu polis ikinci — müdürlüğü tarafından haber alın- miş ve memurlar gece bu kahvede araş- tırma yapmışlardır. Bu araştırmada my ra arka tara- funda Rasim, Şükrü, İbrahim, Rasim, Edip, Mehmet, Tahsin ve Yunus isim- lerinde sekiz kişi masa başında kumar oynarlarken cürmü meşhut halinde ya- Öldüren ilâç Samatyada oturan madam Mannik gn bir kadın, epey müddetenberi Zezi gün hastaya bir doliler çağı rılıyor. or muayenesi bittikten som Ta bir reçete yazıyor ve bu reçetedeki ilâcin ne şekilde kullanılacağını anlatı. yor, Doktor gittikten bir müddet sonra Mi Müdür Bey, - hadisesi ye müdürü Ali Rıza Bey tarafında gazetelere izah edildiği şekilde cere kuk eden neticeye göre icabını ifa & deceğiz.” Zeynep kâmildeki hâdise Usküdarda Zeynep Kâmil bastahit mesinde geçen cuma gecesi kurşunlâ yaralı bir halde hastahaneye gö:ürü” len ve ancak ertesi günü ameliyat YA pılırken ölen sporcu Sabri Beyin ölü" mü etrafında ailesi tarafından vâki ne Adiiyece tahki” kata devam edilmektedir. O gece nö* betçi doktoru bulunan dahiliye asiz tanı Tevfik, namı diğer Mete Beyin tarafından ifadesi-alnmı$" Sabri Beyin morga naklen cese * dinde otopsi yapılmıştır. Sıhhiye mü “ dürü Ali Rıza Bey, bir taraftan Ad" iyenin, diğer taraftan Sıhhiye mü * iğinin tahkikata devam ettikle” rini söylemiştir. Bu meselede, Mete B# yin, Sabri Beyin vücudündeki kurşun yarasını ufak bir sıyrık halinde göre“ rek ve ahvali umumiyesini tabii bu * © larak âni bir ameliyata iüzum göste“ recek derecede ad ve telâkiki etmedi" ği anlaşılmakta ve bu, kendi itirafile? de müeyyet bulunmaktadır. Mete Beyin ifadesine göre, ertesi © sabah saat 8,5 ta kalktığı zaman has © tanın ahvali umumiyesinin vahimle$” © miş olduğunu görmüş ve hemen tele- © fonla Kuzguncukta oturan hastahane #peratörü Tevfik Beyi çağırmak üze“ miştir. Mete Bey, operatörün saat İİ de geldiğini de ilâve etmiştir. Şimdi aranan noktalar, hasta bakt cı tarafından operatör Tevfik Beye 18 lefonla vuku bulan müracaatın şekli & nin ve âni bir vaka olduğu merkezin © de müracaat vuku bulmuş ise operatö rün ne için üç, üç buçuk sast sonr hastahaneye gitmiş olduğunun tesbiti ne matuf fbulunmaktadır. Hastaha * ne sertababetinin Sıhhiye müdürlüğü ne verdiği rapor üzerine vekâlete lâ zım gelen malümat verilmiştir. Yeni vapurlar Alınacak (Başı 1 inci mari m le tetkik edilerek en yeyan edilen vapurlardan b bayaası cihetine gidilecektir. Bununla beraber, almacak bir iki, hattâ üç vapurla da, idareye bugünkü | taksimata göre kendi hissesine düşen soderierin idamesine imkân bulamıya- tar, Mili Vapurculuk şirketinin ende Öğ ufak tefek bazı vapurlar varsa da, bun- lardan şirket bile — küçüklükleri hase- bile — istifade edememektedir. Esasen şirket te, yeni vapurlar almak için faa © biyete girişmiştir. Binaealeyh, Devlet Denizyolları ida resi, hariçten vapur alsa bile, mevcut! seferleri idame edemiyecektir. Diğer ta“ raftan bugün filen Karadeniz hattına, de. denizyollarına, biri şirkete ait ol mak üzere, haftada dört sefer tahsis € bayaası halinde kaputaj nakliyatınm © pekâlâ temin edilebileceği mubakkak ad“ dedilmektedir. N Zamanı gelince, bu cihetler de tet- olunacaktır. ni kik Bir heyet geliyor ilet Denizyolları, Akay, fabrika .. ÜR idarelerinin kânunusaniye —— geçen altı aylık hesaplarını tet- kik etmek üzere, divanı muhasebat, B. M. Meclisi bütçe, iktisat ve müvazene | encümenlerinden ve İktisat den müntehip hir mürakabe beyeti, bie ay sonra şehrimize gelecektir, Bu heyet, bu üç idarenin geçen al- b aylık hesaplarında yapacağı telki- kat neticesini bir raporla, heyeti umu” İdirecektir. miyeye bil 1 Heyeti urmumiyenin tetkikatı neti cölmda hesabat ve sarfiyat maxafık yö”. ür ve tasdik —— edilirse, i icra €- deni de işletmek istedi. Yanmda bu işten anlayanlarla konuştu.. Ve madenin işletilmesine başlandı. Madencilik sanatinin bütün şe- killerine ve bütün usullerine vakıf olan Türkler bu işte büyük kazanç görüyorlardı. Bora'ya bir gün, babası, Orta rürsen, herkesin line bir kazma ver ve rı kazdırmağa baş- la! Yerin altındaki hazineler, yer üstünde müşkülâtla dolduracağınız efzak anbarlarından çok kıymetli. dir. Bora, babasının sözlerini unut- mamıştı. Bakır madeni ocakları gittikçe büyüyor, | genişliyor veilkçıkan madenler halka bedava olarak da- gıtılıyordu. Bakır ocakları işlemeye başladı. ğı günden beri Ur halkı büyük bir faaliyet gösteriyordu. Halka maden tevziatı bittikten sonra, Güneş'in oğlu, maden o Hye etrafını dıvarlarla kabil .: — Ur halkın Dedi, Bakır aki işliyen amele, madenleri tasfiye ettikten sonra, bu iş için hazırlanan anbarlara ge- tiriyorlardı. Madenler bu anbarlar dan tüccarlara satılıyor, onlar da küçük esnafa ve sanatkârlara tevzi ederek bir çok işler yaptırıyorlar- Asyada bırakılmış bir çok altın ma-! dı. Bora, Ur şehrine geldiği beş ay- danberi şehir dahilinde büyük mikyasta ticari faaliyet ve alış ve- riş başlamıştı. Türklerde madencilik gayet ün- lü bir sanat olarak tanınmıştı. Sa» natkârların yaptığı muhtelif bakır işleri az zamanda etrafa yayılmış, bu sahada temin edileri menfaatler halkı madenciliğe sek ve teşvik et- mişti, Urlulardan bir kısmı sallarla Fr- rattan karşı sahillere geçerek, yer- li ve yabancı kavimlere, yaptıkları eşyayı satıyorlar ve yahut kendile- rinde bulunmayan maddelerle mü- badele ederek” büyük istifadeler temin ediyorlardı. Meselâ o devirde (Tukyu) Türk- lerinin vergileri madenden eşya yi suretile ödedikleri malüm- Mei) mlkeller gidi ilerliyor, bem de halk kolaylıkla vergi borcunu ödemiş oluyordu. İki mak arasında yaşayan Türk lerde bu suretle vergi borcunu öde“ mek usulünü, Tukyu Türklerinden sonra, ilk defa Güneşin oğlu vazet- mişti, Büyük Göçten sonra, Türklerin Fırat kıyılarında zenginleşmesini temin eden madencilik, evvelâ ba- kır ocaklarının büyük mikyasta i iş“ letilmesile başlamıştı. ğj Etraftaki köylerde tarlalarını is- temiyerek süren köylüler £ şimdi ssahip oldukları toprakların altın- da büyük ve zengin hazineler yat- tığma kani olmuşlar ve bu tarihten sonra (Toprak Bayramı) yapmağa “ başlamışlardı. | Köylüler, toprağa: “Uğur ve refah mabudu,, diye tapıyorlar, uğur ve refahın topraktan geldiği kanaatini en ku” vetli bir iman halinde kökleştiri yorlardı. Fırat boylarında sayısız bakır © madenleri vardı ve köylüler | bot zamanlarında topraklarını — bira? derince kazmağa başladıkça bu m3 denler birer birer in çıkı .yor, en fakir insanla bu yüz

Bu sayıdan diğer sayfalar: