Avrupâ mektupları Türkiye arpaları ve Klea- ring siyasetimizin faydası Arpa ticaretimizdeki devamlı kalkınma; rakip memleketler ve bir anket Belçika Türkiyeye ihracatını muhafaza için tercihan arpalarımızı aldırmak isteyor — Mühim bir gazetede rakiplerimizin propagândası ve verilmiş bir cevap — siyasetimizdeki isabet Takip edilen iktısadi ANVERS, (Milliyet) — Türki yenin son on seneli arpa ihracatı tetkik edilirse, Cümhuriyetin ilânı ta- şan ihracatın 1926 senesinde bir mil- yon sekiz yüz bin, 1927 de: Üç mil yüz elli dokuz bin, 1929 da: Yüz bin, 1930 da: İki yöz seksen dört bin, 1931 ve 1932 senelerinde üç milyon dört yüz bin lirayı bulduğu ve bu se- menin son ayı içinde ise: Memlekete iki milyon alı yüz bin lira getirdiği görülür, Arpa, 1931 ve 1932 seenlerinde ihracat mallarımız arasmda sekizin- ci ve 1933 ilk yedi ayı içinde dördün- cü olarak saralamen emme Bu rakamlar arpanm Türkiye ih catı noktasından ehemmiyetini, vw hassa son üç senedenberi ve muhafazaya muvaffak olduğu mi him mevkii sarahaten gösterir. Türki ye arpaları: Yemlik ve biralık iki büyük sınıfa ayrılmaktadır. Bilhassa bunlardan ikincisi taham mür intizam: ve kudreti itibariyle dünyanm en tanınmış biralarına şöb- ret menbar Buna rağmen Türk arpaları bey- pelmilel piyasada sahip olduğu vazi- yeti bihakkın istismar edebilmiş değil Bir, Bunun sebepleri şöyle hülâsa edi lebilir: 1) Beynelmilel piyasaya dahil bü- yük ticaret maddelerinden birisi olan arpanın alıcıları daima muntazam ve yeknesak bir halde piyasada mal bu- Te aim memleketleri tercih mecbu- İY Tike kipa ihracatını etlerin- de tulan gayri Türk bazı ticarethane- ler son senelere kadar, Türk arpası- nım istandarize bulunmasından ve sa- gin oldukları memlekete ihanete <- saret etmişler ve bu suretle talebi kır mışlardır. Bunun neticesi olarak Türk bira alelâde il ayni idame ihtiyacı karşısında başka memleketler ve ez- cümle Çekoslovakya ve Avustralya yepaları olan üzerinden büyük kasım larını tanzime Va yl slam bu iki memleketin biralık arpaları Türk arpalarının elde ettiği fiatin üç misline kadar çıkmağa mu- vaffak olmuş ve bu vaziyetten müste- fit olan memleketler ve bazı büyük komisyon evleri bu vaziyetin igmadi- m bilhassa alâkadar hale gelmiş. İS Sazlkakı Ziraat Enstitüsü iki esene evvel ticaret mümessillikleri yoliyle başlıca bira fabrikaları nezdinde u- mumi bir anket yaptırmıştır. Bu an- ket netayici alâkadarlarımızca dik- katle okunmağa Jâyiktir. Son senelerde Türk arpalarının esaslı surette kalkınmaya başlaması rakip alâkadarlar nezdinde endişe w- yandırmıştır. Bunlar her vesileden is- tifade ederek eski hâdiseleri ısıtıp or vr. sürüyor. Son telâş Belçidaka ol- “Belçika hükümeti hubudat ithali- ni mütekaddim müsaade usulüne rap- tetmiştir. Şimdilik yalnız yulaf ithalâ & bu kaideye tabi tutuyor ve diğer bububata da yavaş yavaş teşmil et- mek istiyor. Arpaya tatbik edilmesin- den ve Türkiyenin Mahmut Celâl Bey vekâlete gelelidenberi takibe başlan- mış sarih siyaseti neticesi olarak, Bel pele”e de bir beyet müracaat ederek 20 Birinci Teşrin 1933 tarihli nüsba- sında bir yazı neşrettirmeğe muval fak olmuşlardı. Bu yazıda, gazete baş muharriri, müracaat edenlerin “İzmir arpalarının, bira sanayiince Mü memleketler başlamış olmaları dolayısiyle Ge hkta istimali azalmış olduğu gibi ihti- va ettiği taş, toprak İtibarile yem o- larak ta satılamadığından” bahsedi- yorlardı. Ayni gazetenin 26 tarihli nüshası Ticaret mümessilimiz Kurt oğlu Faik Beyin Londradan gönderilmiş şayanı dikkat bir cevabını ilk sahifesinde harflerle iyor. Ehemmiyeti sobiyle bu cevabı aynen maklediyo- in 20 Birinci Teşrin hububat itba lâtı ve Kiliring serlevhalı başmakale- nizi dikkatle okudum. Bu makalenin İzmir arpalarından bahseden kısmı son derece hayretimi mucip oldu. Zan nediyorum ki, size bu malümatı ve- renler, sizi hakikate değil, kendi götürmek Fransızça çıkan gazetelerin içinde en mükemmeli olan La Metropole, Stresa konferansına ait malümatı da vaktinde en iyi bir halde vermişti. Ka rilerimizin şüphesiz hatırlıyacağı veç- hile bu konferansta cereyan eden mü zakereler esnasında denizaşırı memle ketler mahsulüne nazaran © Avrupa, Tuna havzası ve Türkiye mahsulâ nn hepsinde mevcut ve sırf büy mikyasta teşkilât ve tesisat yokluğun 'dan mütevellit müşterek noktanlar mevzuu bahsolmuş ve buna rağmen bu mahsulâtım denizaşırı memleket- ler mahsulâtında mevcut olmıyan hu susi vasıflarını vuhafaza ettikleri zikr ve bilhassa İzmir Ta sanayii noktasından rakipsiz mev- kül mevzuu bahsolmuştur. : Strosa'danberi © Türkiyede arpa 7i- raat ve ıslahatı yolunda çok büyük a- dımler atılmış ve müteaddit hububat mağazaları ve işleme tesisatı, Türk ar pacılığına hususi ve haldı bir inkişaf vermiştir. Suüistimalât yy cesaret ede- #hanelerin âk; miş yani memleketimizde faaliyet im kün > veteilikmi olduğunu söyliyebili- rim. Eğer hâlâ da Türk hububatı al. olup | ta bir şilâyeti olanlar varsa, dak e müdahale ve tahkikat ve tecziye için hizmetleri Sözümü bitirmeden evvel şu nok* talara nazarı dikkatinizi celbetmek iste rim 1 — 1930 rakamlarma | nazaran Belçika ihracatı 1931 de yüzde (11,4) 1932 de yüzde (42,6) düşmüş ve Bel- çikanın ear ihracatı ise 1930 ve 1931 de Belçika umum ihracatının yüzde 5,5 ve 1932 de yüzde 6 sına ba- iğ olmak suretiyle bilâkis artmıştır. 2 — Son yedi ay zarfında Belçika Türkiyeye ithalât yapan memleketler arasında dördüncü dereceyi muhafa- za etmiş ve Türkiyeden Belçikaya va- ki ihracat rakamı, Belçika ihracatı 28 müyen aşma ve ba suretle bu mik tar para altın döviz olarak memlekete ettiğimiz iktısadi siya- set ise: Malımızı alanm malını almak malımızdan aldıkları nisbette ken dilerinden mübayaat yapmaktır. Kon tenjan listelerimizi ticareti hariciye is w -— MİLLİYET SALI 7 TEŞRİNİSANI 1933 Sovyet misafirlerimiz dün geldiler (Başı 1 inci sahifede) inlalâbımızm başlangıcında doğan bu dostluk, yıllar geçtikçe daha (o büyük kuvvet, daha büyük bir kudret kazan- maktadır. Büyük Gazinin açmış oldu- ğu istiklâl savaşında Türklere en ön- ge el uzatan Sovyetler olduğunu ve Türklerin girişmiş oldukları büyük in- kılâp hareketini gene en önce Sovyet- lerin bütün büyüklü; takdir etmiş olduklarını biz Türkler unutmayız. Bu böyle olduğu gibi, Sovyet Rusyada da başlıyan büyük inkılâpların o bütün mahi en önce Türkler takdir et- miş ve büyük milletle dostça münase- bete girişmiştir. “Her iki millet şarkta uyanan yeni hâyat karşısında mazinin köhne anla- yışlarmı bırakarak, yakın hakikatleri, asl menfaatlerini gi iribirle- rini anlamışlar, ve sevişmişlerdir. İşte bu karşılıklı samimiyetin neticesinde- dir ki Moskova muahedesi doğmuştur. Bu muahede milli pa Sayma le yaptığı ilk a sü- bir <2 mâhimmidir; Türkiye tari- yetleri itibarile biribirlerile anl iribirlerini sevmekle mükelleftir. e mahi- yeti itibarile bi Zaldirler: Bundan başka ber iğ mamalar ket, terakki ve teali etmek, medeniyet için çalışmak ve yürekten bağlı bulun- dukları demokrasi prensiplerine sadık kalarak, şarkta sulh ve > idame etmek gayesinden başka bir arzu bes lemezler. Türk ticaret âlemi © Sovyet Rusya ile Türkiyenin servet membala- rı ve ihtiyaçları dairesinde iktisadi bir rejim tesis ederek her iki memleket a: rasında ahenkli bir mübadele kurul ması ve bu suretle Zal keme daha samimi olması gayesinde mütte- fik bulunmaktadırlar. o Sovyetlerle Türkler arasında samimi bir söy mü- şareketidir idir ki bu gayeyi temin edecek» tir. “Sovyet sanayi tekniği, mütehassıs- ie mimarileri lüzumu olan bazı sa- yi müesseselerinin tesisine müzahe- Tet etmeleri bu müşareketin — inkişaf ve terakkiye mazhar olması için bütün kuvvetlerile çalışacaklar ve böylece illet şarkta refah ve müsale- ei idamesi yolunda deruhte ettik- leri tarihi vazifeyi ifa edeceklerdir. “Muhterem dostlar, olduğumu: me hacet yoktur ,sanırım. lar güç zamanlarda olduğu gibi sevinç- li günlerde de sevdiklerinin yanmda bulunur, saadetlerine ortak” olurlar. karşı teşelektirlerimi- bütün nın duyduğu derin minnettarlığın' ve Gazinin şahıslara karşı gene bütün Ti in sayısız hür- metlerin bir tecellisi olmasıdır. “Cümhuriyetin ilânı ile #pemleketi- mizde görülen yükselme ve; ilerleme i ine manlı Saltanatında hiç misal gösterile- mez. Bi iyetin Türk ik- tsadiyatma temin etmiş olduğu fevka- lâde inkişaf derin şükranlara lâyıktır. Bu inkelâbin yapıcısı Gazi'ye ve ricali: derin hürmetler. **Türklerin Mai e. iftiharlı devrelerinden biri ola duydufumaz süscmmetlar, göt e milletlerinin muhterem sin e arkmmesila akya hir kak daha çoğalmıştır. Ve bugün şu güzide toplanışı da iki dost milletin gayet sa- tatistiklerimizle- bir arada tetkik e- ler Türkiyenin bu noktâya ne de- recelerde ehemmiyet verdiğini görür- ler. Binaeneleyh Türkiye malı aley- hinde bir propağanda Belcika ihraca- tı aleyhinde bir propagandadan baş- ha bir şey değildir. Belçika ve Türki; tamamlıyan iktisadi tir. İki memleket arasında karşılıklı ve denk ticari revabıtın - artması müş- mesaimizin en başın- miz siyasetin bu yazıdan da anlaşıla- cak ehemmiyet ve isabetine işaret et- mek isterim, Hâlâ Belçika, Türkiyeye fazla ithalât imkân: verebilmek için ciddi ve samimi mesai içindedir. Çün- kü aksi halde ihracat yapabilmesine imkân kalmıyacağına kanaat gelir- miştir. Hollanda da ayni his ve cere- yan içinde bulunuyor. ... mma i olan rabıtalarına bir timsal teşkil ettiği içindir ki İstanbul ve Ticaret O- 'dası hayatında mühim bir tarih ola- caktır. “Sözlerimi bitirmezden evvel gerek kendi namıma, gerek İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası, Türk ticaret o âlemi namma Türkiye ve Sovyet Rusyanın tealisi ve bizim için pek kıymettar o- Jan Türk Sovyet dostluğunun ayni sa- mimiyet ve kuvvetle devam etmesi te- mennisini ızhar eder ve davetimizi ka- bul ile lütfen teşrif buyuran muhte- Tem misafirlerimize ve bu dostluğun ük amillerinden olan Hariciye Ve- Beyefendiye hanım ve beyefendi- lere deyin teşekkürlerimi takdim ede- rim. “Yaşasm Sovyet - Türk dostluğu... Veroşilof Cenapları bu nutka muka- belede bulunmuş ve Türk iş adamları ve Sovyet - Türk £ teşrikimesaisi ve dostluğu şerefine içmiştir. Ziyafet saat on yediye kadar neşe içinde geçmiş ve bundan sonra misafir- ler odalarına çekilerek istirahat etmiş- lerdir. Dün ak;am ki ziyafet Dün akşam saat 21,30 da Tokatli - yan otelinde Moskova sefirimiz yin Ragıp Bey tarafından, Sovyet mi safirlerimiz şerefine bir ziyafet veril « miştir. Misafirler şerefine evvelce çi - zilmiş olan programda bazı tadilât yapıl mıştır. Misafirlerin bugün mektepleri ziyareti mukarrerdi, bu ziyaretler yarı - na tehir edilmiştir. Misafirler bu sabah saat sekizde e gidecekler ve ak- şam geç vakit şehrimize döneceklerdir. Bu seyahat için Ertuğrul yatı tahsis e- dilmiştir. Bursadan dönerken vakit mü- sait olduğu takdirde Yalovaya da uğra- maları muhtemeldir. Tevfik Rüştü B. Rus Sovyet misatırlere refakat et - mekte olan Hariciye vekili Tenli Rüştü Kii Bey, isime ati ka “Misafirlere refakat edenler sefiri M. Suriç, Moskova sefirimiz Ze- Mk Bay de ün Setra erik ye "Misafiri karşılayan itolar leri torpi in kolin ve Ee NM Kili a e m e ee VE etmişlerdir. Altı tayyaremiz e şehire döndü Evvelki gün Sovy: beraber Eskişehirden “Yeşilköye gelmiş olan altı tayyaremiz dün Eskişehire dön müşlerdir. Odanın hediyeleri , Ticaret odası tarafından misafirleri - Istanbul ma, mareken kaplarda a vi alhimler hediye “Çanakkalede muharebe meydan- ları ziyaret edildi İSTANBUL, 6 (A.A.) — İzmirden Istanbula gelirken Voroşilof yoldaş, ve Savyet heyeti Çanakkalede karaya in - miş ve Türk ordusunun o müttefiklerle yapmış olduğu tarihi mubarebe yerle - rini gezmiştir. Sovyet heyetile birlikte İunuyordu, iazettin | Paşa Çanakkaleden geçerken ve muharebe yerlerinde Sor > rova çi köylerde ve Çanakkalede roşilof yoldaş ile Sovyet heyeti halk te rafmdan hararetli bir şekilde alkışlan - amişter. İnkılâbımız hakkında film çevirecek Ruslar bolulâbmiz hakkında bir film çevi- recek olan Rus sinemacılar Cümhuriyet bayramının onuncu yıldönümündeki me rasimi de filme almışlardır. Aldığımız malümata göre sienmacılar Arkaradan giderek tiği. sahalarda filmin harici manzarala- rmi alacaklardır. Kadroyu Neşet Ömer Bey getirecek di gi olan o Üniversite Üinini Dr. Na Ve ie neee sör M. Malehe cumartesi günü şehri” mize döneceklerdir. Aldığumiz malâmata göre üniversite kadrosunu da beraber getireceklerdir. Kadroda bazı kârsülerin bu sene için vekâleile idare olunacağı söylenmek- ir, Balkan konferansında müzakereler (Başı 1 inci söhifede) kalacağını ileri sürerek bilâkis bu kar plapmalarda görüşülecek işlerin tesb. ti suretile Balkan devleti. daki ihtilâfların haline hü bileceğini iade eylemiştir. Bu bahis Komisyon- dan ileri sürülen mütalcaya iştirak et- ider Neticede bu mesele etrafın- da serdedilen mütaleaları nazarı dik- kate alarak bir formül bulmak üzere tâli bir komisyonun teşkili kararlaş - mıştır. Yarın sabah toplanacak olan tâli komisyona heyetimizden profesör Tahir Bey iştirak edecektir. Selânik Üniversitesi rektörü bu gece Üniversi- te binasında konferans azaları şerefi- ne bir kabul resmi tertip etmiştir. Ha- riciye nazırı M. Maximos bu gece tren le Atinaya dönmüştür. Yunan İktisat nâzırı sabah buraya gelecektir.Turiz- me lâzım olan dövizlerin ihracı için Macaristan ve Almanyanın Fransa, Holanda ve İtalya aralarında iki ta - raflı mukaveleler misillâ Balkan mem leketleri arasmda bu nevi mukaveleler komisyonda Balkan Turizm federas - yonu merkezinin masrafları tamamen Yugoslavya tarafından temin olun - mak üzere ve İstanbuldan Belgrada nakli Yugoslav murahhasları tarafın - dan teklif edilmiştir. Teklif yarın gö- ü Muave laşma komisyonu re- portörlüğüne Fazıl Ahmet Bey intihap edilmişlerdir. Heyeti murahhasalara dahil bulu- nan Balkan matbuatına mensup ga - zeteciler fikri yaklaşma komisyonu me #aisine iştirake davet edilmişlerdir. Hasan Beyin çok alkışlanan nutku SELANIK 6 (A.A.) — Atina Ajan - Dördüncü Balkan konferansı setin bir sulh siyaseti olduğunu, sulha ve samimi bir birlik yaratmak İstiyoruz. Balkanlılık fileri bir dönüm bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyor. İki konfe - rans arasında almacak uzun yolu hiç bir vakit bugünkü kadar kuvvetle sez - miş ve tasavvur etmiş değiliz. Biz mem- Ieketlerimizin maddi kuvvetine Balkan- kılar arasmdaki dostluktan doğan mane- vi kuvveti katıyoruz. Biz bu manevi kuvvete bol verim temin edeceğiz. Ma- ması iyice kavranan sulh, sadece harp yokluğu demek değil, fakat hiç bir giz- İli maksat gözetilmeksizin karşılıklı an - İsşma ve siyasi, ileri, öçtimai ve iktısar di sahalarda ahenkli bir mesai iştiraki nün birinde ğı şekli Gazi Mus - tafa Kemal Hazretleri Ankaradaki bir toplantıda kuvvetli ve emniyetli bir ses le açık surette anlatmışlardır. Gazi Haz retleri o zaman buyurmuşlardı ki: — Milletimizini ayni ecdada, Vi - rine yakm ve hasım ırklara sahip ol - dal asırlarca müddet müşterek bir hayat sürdüğümüzü unutmayalım. Ben Balkanlılar birliğini Balkan mem eketlerinin milli tarihleri köne gelen muhtelif fikir ve temayülle- re sahip hükümetlerin Balkanlılık fikri nin inkişafını telâkki ve teşvik hususun dn daima gösterdikleri hüsnü niyet ve samimiyeti minnettarlıkla karşılamamı- za imkân yoktur.” Yunan murahhasının nutku SELANİK, 6 (A.A.) — Atina Ajam- sından; Dördüncü Balkan konferansı - Ben dünkü açılış celsesinde M. Papanas- tasyu söylediği nutukta gelen murah - baslara teşekkür ettikten sohra ezcümle demiştir kiz Geçen martta Bükreşte £ toplanan meclisimizin müzakereleri tam sa mimiyet havası içinde cereyan etmiş- tir. Üçüncü konferansımızın mesaisin- den bildiğiniz sebepten dolayı çekilen milli Bulgar grupunun da mecliş mü- zakerelerine iştirak etmiş olduğunu bu münasebetle kaydetmekten büyük bir zevk duyuyorum. Bükreşte toplanan meclisimiz dür 'düncü Balkan konferansının ve sene içinde yapılacak “Balkan haftaları, toplantılarının ruznamelerini kararlaş- tırmış, evvelce verilmiş kararların ye- rine gel tetkik etmiş, bü” tün Balkan Hükümetlerini bu kararla” rı kabule davet eylemiştir. gene o içtimaında Yugos- Javya ve Romanya murahhas heyetle- ri ve bil yeni İpek Romanya ve Yugoslavya" nın Balkan konferanslarma iştirakine ve bu konferanslarda alınan kararları kabul etmelerine mâni olmadığını sa- lâhiyetle temin etmişlerdi. Resmi su- rette yapılan bu beyanat diğer murah- bas heyetler tarafından çok büyük bir memnuniyetle dinlenmiştir. Çünkü bu iki devlet Balkan Birliği hareketinden kazara uzaklaştırıtacak olurlarsa Ba!- kan Birliği düşüncesinin bile enikonu budanmış ve ehemmiyetini kaybetmiş bir hale geleceği, hepimizin ümit ve nihayet veren, her iki millet için yeni- den bir anlaşma devri açmış mumi bir hayret ve hayranlık hisai w- yandıran dostluk misakını tamamla- muştar. Bu yeni misak yalnız ili devlet era- zı prensiplere istinat ettiği içindir ki şek büzük bir biz ehemmiyeti haiz balım: ” Hülümetlerimizin karşı göster- duyarsak duyalım kararlarımız ve di- lakieikiislen biz çağ i mevkiine konmasının — makul se ea ki emerler tat- Bu cümleden peyami Balkan Hükümetleri Harbiye Nazır- larının sık sek buluşup görüşmeleri le- K har edilen dileği, Balkan po: olarak iştirak etmediklerini, Balkan Ticaret ve Sanayi Odasının bütün Balkan Hü- kümetlerinin Odaya karşı taahhütleri- Bi tamamile yörine getirmemeleri gibi bir hâdise karşısında kalmış olmasını misal olarak anmakla iktifa edec Bu seferki toplantımızda en gü mesai larmızdan ikisi nin, Arnavut ve Homen milli grap. mına kendilerine pek yakm» iyileş- melerini dilerim. iriştiğimiz işine kadar çetin o'- <oşunda şüphe edilemez. Tahat nef- #ımize olan imanımız bütün engeller; yıkıp yok etmek hususunda bize yar- dım edecektir. Sözün kısası, biz ele avuca sığmaz tabii kuvvetlere karşı değil, fakat her türlü fenalıkların ve her türlü iyi hare ketlerin kaynağı olan insan Hundan İliği Vat terskki husule getiren bu amillerin hepsi den yana ve bizimle beraber ae yor demektir. Bu amilleri kullanm. faa! bir hale getirmek işi bizs düyer., Gümrük davaları İstanbu! gümrükleri hukuk müşavir ve avukatlarının evvelki g“n, başmı dür vekili Memduh Beyin de iştiraki toplandıklarını yazmıştık. Bey, dün kendisil, harririmize demiştir ki; “— Mahkemelerde a davaları" mız var. Mahkemeler, bunlara dair bazı noktalar hakkında malümat iste- mişlerdir. Avukatlarımıza, gümrük iş- lerine taalluk eden bu meselelere dair izahat verdik.,, Milliyet'in romanı: 55 ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Yazan: VİCKİ BAUM Dudaklarını kızm yabanet saçları- na temas ettirdi. En aşağı bir saat zar fında tek bir kelime konuşmadılar. © Los Angelos' armada vel bulutlar sanki bıçakla kesilmiş gi- bi ortadan kayböldular ve şehir bü- tün ışıklarla, evlerle, elli, altmış katir binalariyle meydana çıktı. Los Ange- 1os'u Hollywood'a rapteden en uzun yolların bir olan Wine Street'ten gi- Jerry birdenbire dönüp Miss nereye bırakalım, Warrens? Bu geçen bir saat zarfında Fran- | | Terceme: KAMRAN ŞERİF cis zihnen ve hayalen çok uzaklara gitmişti. Mes'uttu. Oliver'in kolu o- muzlarını saramıştı; bu kolun sıcaklı ğmr ateş gibi yanan, fazla zayif o- muzlarında hissediyordu; dudakları şakaklarıma dayanmıştı; bu otururken hudutsuz, ölçüsüz bir saa- det duyuyordr. leğinde baş döndürücü bir süratle lerlemişti; keşfedilmişti Oliver'le bü yük filmler oynamıştı. Bu bir saat zarfında bütün bu zevkleri tatmıştı: Filmler, afişler, giyeceği roplar, Oliver'le - birlikte at gezintileri. Bir sabah onu Rita Mara, iki defa da Ma dam Moresko ile birlikte atla gezer- ken görmüştü. Bu, ona daima m tin son haddi olarak görünmüştü. O kadar yn bir şeydi ki... Sonra, sabah yaman, b birlikte e imiyet Ve hmsüsiyeti sanki | nl übilerinde çuyor gibiydi. Jerry genç kizı bu tatlı uyandırınca hülya atın- dan indi. Kemali itaatle: — Orange Drive'da oturuyorum, Her şey bitmişti. Otomobil ufacık Galf sahalarından, kavun ehramları, seftali dağlariyle meyve hall teş kil ettikleri parlak blokları önünden geçti. Hollywood'un daha serin hava- mdaha oradan başlıyordu. Vitrini pastalarla dolu bir değirmen, sinema afişleriyle kaplı bir duv. bir yer, duvar daha; bir Meksika lokantası, sinema afişleriyle kaplı bir duvar da- ha; önüne olkmeebiller irilemiş bir za bıta memuru, sinema afişleriyle kaplı bir duvar daha. Her şey bitmişti. Şu yoldan da sa- pınca otomobilden inmek icap edecek ti. Oliver Dent'le birlikte bir saatlik bir otomobil gezintisi yapmış olacak- tı. Hattâ Oliver kendisini öp öpmüştü bi le. Şimdi artık her şey bitmişti. Ken- disine stüdyoda rastladığı zaman tanı yamıyacaktı, Francis herkesin kendi- #ini niçin tanrmadığını, başkalariyle niçin karıştırdığını hâlâ anlıyama- mıştı, in felâketinin, tıpkı başkaları ibi olmaktan, taliin kendisini ba: larma benzemek gibi bir daire i hapsetmiş olmasından İleri geli bir türlü keşfedemiyordu. Memleke- tinde iken daha güzeldi. Fairmont'un en güzel kızı idi. Gölğede kalmıs güzellik sayılıyordu. Herkes ona “Kü- çük güzellik kraliçe, İywood'da güzellik kraliçesinden baş- ka bir şey yoktu. yaz saç, kırmızı tırnak, kiremit sarısı anak, mavi kirpik, Bu gün giydiğin İbiveyi dün bir sinema yıldızı giyi- Küçük rm muvaffak olup ta kendisinin ola- mamasındaki hikmete bir türlü akıl erdiremiyordu. Jerry arkasına dönerek sordu: cinde kuvvet vardı ve insana cesaret veriyordu. — Bana bakın, dedi. Ben sahte. kârlık yaptım. Benim apartımanım Jerey'nin geri bastığını görerek ilâve etti — Sonra Aldens'in gelmesi ler sürer. saat Jerry durdu. Küçi bıyıklı genç e i endişeli söllmüyordu. Yer Neden sonra sordu: — Miss Warrens'i eve alabilir mi- yiz? Oliver kendine gelmek için güç“ lük çekti. O da 2 görmüştü. Don- ka'yı öldürmüştü. Bu rüya ona çok iyi gelmişti. Sonra hemen, bir ie ğa inip olta ii başlamıştı. Bir gün bir dağda ilm çevrilirken bu irmağı görmüştü; o 28 mandanberi bu, irmak daima rüyası” na girerdi. Kendini Wine Street'te bulmaktan pek memnun olmadı. — Ne? Kim? Şü küçük hanım mı? Elbette... eve götür. Sonra kendisi Oliver Dent olduğu için, gözlerini tekrar kapamadan ev- vel, modası geçmiş bir pi tasir k sedi. Genç kiz lümsemeyi tefsir hususunda ha (Devamı var)