| CİNNET DİYARINDA YAZAN: Mahmut Yesari 2 Yan yana oturan, fakat ayrı, meçhül âlemlerde yaşayanlar! — Genç bunaklar! — Neye 8 taşımaktan yorgun çocuk! Şosenin soluna tesadüf eden bi- rinci paviyonun yan cephesi kapı nın de soluna düşüyor. Siyah kesik saçlı, çekik yüzlü, boyundan ilikleme kahverengi fa- nilâlı, kısa etekli genç bir kadın tel örgünün önünde yüksek sesle söyleniyor: — Bu, olur mu? Gelip seni alı- rım, dedi, gitti. Bir daha da uğra- madı.Bana burayı belediye diye an lattılar. Ne bilirim kadın hastaha- nesi olduğunu... Hem ne diye be- ni hastahaneye bırakıp gidiyor. Al laha şükür hasta mıyım? Neyim var? Bir şeyciğim yok bugüne bu- gün maşallah! Ama ben biliyorum maaşım çıkacaktı, çıkmadı. Sonra bir de mektup göndermiş, beni bi- raktığını yazm Zaten beraber miydik? Aldığını, bulduğunu elin kaltakalrına yediriyordu. Evdeki- ler aç mıdır, tok mudur; aradığı sorduğu var mıydı? Bir aşağı bir yukarı dolaşıyor; söyliyor, $i or. Uzun saçları örgü yapılarak ar- kadan sallandırılmış, soluk pembe benizli, henüz ancak on sekiz ba- harın koncası bir genç kız, | telin kenarına oturmuş, yanındaki be- yaz yemenili, kır saçlı zayıf buru- şuk yüzlü ihtiyar kadını dinliyor. İhtiyar kadın, kollarmı makine çar kı gibi döndürerek yorulmak bil- miyen bir çeviklikle anlatıyor. Ayakta dolaşan siyah kesik saç- lı, çekik gözlü boyundan iliklen- me kahverengi fanilâlı, kısa etekli genç kadın da, beyaz (o yemenili, kır saçlı zayıf burüşuk yüzlü ihti- yar kadının öbür yanına oturdu. Şimdi ikisi de söylüyor, arasıra bi- ribirlesinin yüzlerine, sonra uzak- lara diger taraflara bakıyorlar. So- luk pembe yüzlü henüz ancak on sekiz baharın koncası genç kız iki sini de dinliyor... Siyah sık kesik saçlı, dar omuz- lu karakaşlı, kara gözlü esmer bir genç kız da geldi, onların yanma oturdu, o da dinliyor! Uzaktan bakılmca iki kişinin ha varetli Kararetli konuştuğu ve di- gerlerinin merak ve alâka ile din- lediği bir grup zannedilir. Fakat onların dördü de biribi ni dinlemiyor, duymuyor ve hattâ | yor? — Kafasını taşıyamıyan, hilkatin sırlarına, kanunlarma mı gülüyorsun? Gülüyor... Gülüyor, Beynini oyan, kemiren kurtlara mı gülüyorsun? Doktorların sana bakıp bakıp kollarını kavuşturup kalmalarına mı gülüyorsun? Yok- sa yanındaki arkadaşlarının düşün celerine, konuşmalarına mr gülü- yorsun? Yaşayan bir bahar gençli- ginin buraya gömülüşüne mi gülü- yorsun? Geride bıraktığın ailene- mi gülüyorsun? Kendine mi gülü- yorsun? İnsanlara mı gülüyorsun? Hayata mı gülüyorsun? Ağlayamadığın dm kızım? Kadınlar pavyonunun yanındaki için mi çıldır- boy boy çocuklar dolaşıyor. Kafatasının cümcümesi yamyas- sı, saçları diken diken bir oğlan sırıtıyor: — Bana kitap versen e.. Okuya- cağım ya... Bana kitap versen e! Gındıklanmış gibi sıçrıyor kesik kesik gülerek kaçıyor. Pavyonun ön duvarına dayan- mış tahta sıra üzerinde iki çocuk oturuyor. Biri sekiz dokuz yaşla- rında, bacaklarını. sıradan aşağı sarkıtmış alık ahık sallıyor, Öbürü dört beş yaşında küçük kavruk vücudu, içi dolu kocaman kafasını taç amıyan bir zavallı; çocuk... İncecik kalem parmaklı minicik el (lerini dizlerine yapıştırmış, .mah- Zun mahzun bakıyor. Dar ve sıska omuzları üstünde bir türlü doğru görmüyor! Onlar, biribirleri için | tutamadığı kafasını ya duvara, ya- mevcut bile değiller. Böyle yanya- | na, diz dize oturdukları halde, bi- ribirlerinden o kadar uzaktalar ve o kadar ayrı, meçhül âlemdeler Uzun saçları örgü yapılarak at- kadan sallandırılmış, soluk pembe yüzlü, henüz ancak on sekiz bah. rın koncası genç kızın gözleri isli isli, bunak bunak bakıyor. Kızım, neye, hangi devasız dert seni bu genç, taze bahar çağında bunattı? kaç dertler, bazan bir günde dimağı- muza, sinirlerimize zehirli tırnak- larını geçiriyor da, biz, gene yaşa- mak sar'asile'o zehirli tırnakları çekip söküp atıyoruz! O dertler ve | öyle dertler ki bugün yakanı bıra- kırsa, yarın affetmiyecek, öbürgün hiç affetmiyecek ve ondan kaçıl- dıkça, o kovalıyacak! Senin daha on sekiz bahar güne- şi görmemiş gözlerini hangi dert kararttı? Daha on sekiz bahar gör- meden, göstermeden hayat senin hen neye ezdi, neye ihtiyarlat- Bu bahar güneşi altında parlı- yan, kamaşan renklerde, sen, ne renkler görüyorsun? Gühöş, bahar, renk, çilek, ha- yat! Bunların hepsi, dimağının karanlık boşluğunda gömülü, de- ğil mi? Eğer dimağına bir bahar güneşi gömdüysen, dığının farkında olmadığın silk izan dığının da farkında olmıyacaksın Siyah kesik saçlı, çekik | gözli boyundan iliklenme © kahverengi âlı, kısa etekli kadının yanına gelip oturan siyah sık kesik saçlı dar omuzlu, kara kaşlı, kara gözlü #smer genç kız, birden bire başını önüne iğdi, yumruklarını dizlerine dayadı, gülmiye başladı. Gülüyor... gülüyor, gülüyor. ... .Ne gülüyorsun kızım? Bu kadar güldüğün ng? Seni, akıl melekleri. hin terkettiği iyarda gülün. €ek neler var? Nelere gülüyorsu: Gülüyor... gülüyor... gülüyor... Dimağmı bozan irsi hastalıklara Mu gülüyorsun? İrsiyetin kuklalığı- Şe Me ee Yoksa insanla- 'n irsiyet kuklalığına mı gülüyor. | ei Senin hiç bir suçun, günüdin, abahatin olmadı; halde, sırf şkalarının behimi keyifleri, hay hut yanmdaki çocuğun omuzuna dayıyor. Öyle korkunç kafa ki İsen battal numara şapkayı geçirse- niz, cümcümesi üzerinde limon ka m di Li > ğzını açıp bir şey söylemiyor, dudakları bile aldi me ları, kolları, ayakları, vücudunun bütün azası, bu içi su dolu şiş ka- pa zeykleri uğruna kurban edi. | iŞ mi gülüyorsun? Tabiatin, * fanm ağırlığını çekmekten, taşı- maktan yorulmuş, bıkmış, o usan- imrü karartacak | miş gibi... Onun yorgun duruşu ve susması kadar feci bir şey olamaz! Halile : — Ne diyeyim? İşte görüyorsu- nuz ya, kâfi Pavyonun içerisinde küçük bir çocuk, bir el arabasına binmiş, oy- nıyor. Biri yerde yatıyor, uyuyor- mu, dalgın mı, kendi halinde eğ- leniyor mu? Belli deği Kim bilir; belki, o da böyle a- !.. Akıllılar da, hayatı, ha- yatın badirelerini tesellilerle geçiş- tirmiyorlar mı? Avunma dünyası! Mahmut YESARİ — ——— Şark Şimendiferlerindeki Suiistimal Bundan bir müddet evvel zabıta meinurları iki kamyon içerisinde nak ledilmekte olan bazı, eşyaya tesadüf etmişler ve şüphelenerek bu eşyaları p tahkikata başlamışlardır. Yapı" lan tahkikat neticesinde de zabıtanın şöpbelenmekte haklı olduğu tezahür etmiş ve eşyanm Şark Demi sim mm e amy lümatı olmadan çıkarıldığı anlaşılmış &r. Yapılan tahkikata kumpanyanın Pariste bulunan umum müdür rauavi- ni ve yol dairesi müdürü M. Kris ile çağğazalar müdürü Salâhattin, Baş asiktör et, atel; i Di, de iştirak iler 2 ye İdarenin 46 senelik mamuru telg- raf başmüfettişi M. Val ile atelye müstahdemininden Ahmet, Hay ri efendilerle tüccardan Avaz efendi nin de bu münasebetle malâmatlarma müracaat edilmiştir. Anlasıldığını rö re idareden iki sene © zarfında çalınan eşyanın mikdarı ve tutarı 5 bin fira- dır. Tahkikat ikmal edilmiştir. Bu tah kikatla mesgul olmak üzere Ankara: dan sehrimize gelen Nafin vel e müdürü umumisi Nazir Müd a Paskal hâdise hakkında ahilik ver mekten ictinan etmistir küçük dört köşe pavyonun önünde | MİLLİYET ÇARŞAMBA 6 EYLUL 1933 Emsalsiz Bir reklâm Varşovada Ti k musikisi Lehliler ötedenberi par küryozite yabancı memleketlerin musikilerini radyoları vasıtasile dinleyicilerine din letirler. Bunlar bazan yabancı plâk- larını dinletirler, bazan da İstanbul- dan Türk, Cezairden Arap havaları, Bükreşten Romen ve Belgrattan da İs lav havalarını nakil suretile radyola- rında neşrederler. Böyle kablosuz na | killere parazitin az olması dolayısı, bilhassa kış mevsimlerinde Kattovitz ve Lemberg merkezlerinde — sık sık tesadüf edilir. Fakat Orta Avrupanın bir çok mer- kezlerinde birden ve büyük bir senfo- nik orkestra tarafından — verilen bir Türk konserine şimdiye (o kadar hiç Leh radyolarından işittik. Bu konser. bu hafta (2 eylül) Sumartesi akşamı saat dokuzda Varşova ve bütün diğer Leh radyolarndan işittik. Bu konser- de dinletilen parçaları türkçe söyle- mek için bir Türk spikeri de bulundu. rulmahta ve telâffuzundan İstanbullu olduğu anlaşılan bu gencin gür sesi bütün Leh radyolarından işitiliyordu. Evvelâ Türk ve Leh mili marşla: terennüm edildi. Arkasından tamami- ie garp tekniğine uygun olan “Adnan Beyin Diversmanı,, isimli senfonik bir İ parça dinletildi. Bunu ayni tarzda Ce- mal Reşit Beyin üç şarkısı takip edi- yordu. Sonra bestehârı bilinmiyen iki Türk halk havası söylendi. Bu kısım prog- ram bir saat kadar sürdükten sonra Riyaseticüml orkestramız tarafın- dan çalınan “Bir güzel hız salıncak- ta,, isimli bir plâk ile Mediha Hanım, Münür Nurettin ve Mes'ut Cemil Bey- lerin ve daha bazı muganni ve beste. kârlarımızın o plâkiarından havalar dinletildi. Avrupanın en kuvvetli merkezi © lan Varşovadan verilip ayni zamanda bütün Leh merkezleri tarafından da nakledilen bu konserin memleketimiz | hesabına büyük bir reklâm teşkil et- tiğine şüphe yoktur. Bundan dolayı Leh radyo müdürlerine samimi teşek- kürlerimizi beyan ederken İstanbal radyomuzla buna revanş olarak bir neşriyatta bulunmayı bir borç bilmeli- yiz. Turgut MİTAT Viyana radyosu ve, Türk muhasarası Türklörin Avusturyanın bir kısmını işgal ve Viyanayı muhasara ettikleri: nin 250 nci yıldönümü olması hasebis le Viyana şehrinin her tarafında bu sahneyi hatırlatacak temsiller verile mektedir. Bir müddet evvel Viyana radyosun- da da neşredilmek üzere ve muhasara zamanını hatırlatan bir eser hazırla ması için roman ve tarihçiler arasında bir müsabaka yapılmıştı. Temsili ha- zırlıyanlar meyanında Dr. Aslan ile diger biri tarafından hazırlanan “Kur tarılan Viyana,, (Das befreite Wien) isimli kendisince o zamanın sahnele- rini tasvir eden bir eserdir. Dr. Aslan tarafından yazılan piyes bu haftaki programımıza dahildir. Diger zatın hazırladığı piyes te 12 eylül sale gü- ny akşam İstanbul saati ile 22.10 da Viyana ve bütün diğer Avustarya rad yolarının naklile neşredilecektir. Ameli bilgiler Yeni sistem bazı radyo aletlerinde bi- risi gündüzleri, digeri de geceleri kulla- nılmak için iki anten deliği yapılmıştır. Bunlardan geceye mahsus olanını gündüz veya gündüzünkünü gece kullanmak hiç bir mahzur yoktur. Bunların gündüz kul | lanılanı anten üzerine daha gevşek bir reaksiyon ile bir tertibatı havidir ve has | sasiyeti fazlalaştırır, daha fazla istasyon bulunmasına yardımı dokunur. o Fakat geceleri dalgaları yakın istasyonları biri- birine karıştırır. Bununla beraber gece leri dalgaları yekdigerine pek yakın ol- mıyan merkezlerden bir çokları gündüz anteni yerinde daha yüksek bir sada ile enleri Cereyan çeşitleri 110 voltluk şehir cereyanında işliyen bir alet yazın sayfiyeye gidilen yerlerde 220 voltluk cereyana kolaylıkla tebdil €- dilebilir, o Alette yapılacak bir tertibat cereyanı 220 ile çalışmasına müsaittir. Ancak gidilen mahalde hususi bir koni- tü cereyan bulunmakta ise ayni makine burada kullanılamaz. Anten yerine toprak kullanılırsa Fazla lâmbalı ve yüksek sada veren radyo aletleri bazan anten ile çok para- zit yaptığı halde anten yerine (toprak hattı istimal edildiğinde ümit edilmiyen neticeleri vermektedir. Yalnız parazite benzemiyen anormal sadalar neşreder ki bunların nereden geldiği bir türlü anla- şilmaz. Şu takdirde toprak (o hattınızın aletten su borusuna kadar giden kısmı- nın telini ya kapalı (izole) bir (telden kullanarak yapınız veya bir yere temas ettirmiyerek izole olarak teşkil göreceksiniz ki çatırtı, patırtıdan hiç bir eser kalmıyacaktır. ar Toprağın ehemmiyeti Toprak hattı muhakkak kullanılmalı dır, Unutulmamalıdrı ki bir toprak hat- bnm anten kadar lüzum ve ehemmiyeti vardır. Anten ve toprak hatlarınız takılı gelen bir uzak mer- toprağı yerinden çe- kerseniz, göreceksiniz ki toprak varken | “avulan bu istasyon büsbütün kay» —| Şimdiye kadar İngiltereden başka hiç bir Avrupa fabrikasında cismi naklet ye mahsus televizyon aletleri imal edi memekte idi. Buna başlıca sebep fazl resim ve sesli film neşreden mürsile me — ———— Televizyon dl Telefunken tara- fından imal edilen ilk modeli kezlörinin pek az olmasidı Bu sefer bu aletlerden ilk o modelihi Telefunken müessesesi seri halinde imale başlamış mükemel neticeler alınan bu Sansasyonel Bir alet V.E. 301 modeli *V.E 301 Model, Alman halk öleti i V.-Ewişareti Alman propaganda Nezaretinin halka mahsus yaptırmış olduğu 100000 radyo aletinin model hartleridir. V. E. (V. Bu. aletler her ailenin alabileceği ko İlay taksit şeraiti ve ucuz bir fiatle muhtelif elektrik cereyanlarına mah- sus cinslerden imal olunmuştur, Son sistem ve hoparlörü bir arada olan 301 model bu alet Propaganda Nazı- rı Göbbels ından en tanınmış Al- iştir. Aletlerin bir kısmı bakel kısmı da tahtadan yapılmış, 76 $âr mark ki bizim paramızla 36 liraya satılmaktadır. Bu ayarda bira- bizim piyasamızda maalesef 200 liradan aşağı alınamamaktadır. Bu aletlerin başlıca sebebi imali 30 künunusani 1933 tarihinde vukua ge- len Alman inkılâbına bir hâtıra olma- sıdır. Bu parti aletlerden başka daha li Yüz bin aletin imali muhtemel Viyana radyo sergisi Bu seneki Viyana radyo sergisin- den bahsetmiştik. Sergi 3 eylül pazar gününden 10 eylüle kağar açık bulu- nacaktır. KARARLA a DADA MARAME .> € GEVA 2S Malül gaziler heyeti tasdik edildi Malülgaziler kongresinde yeni ida- re heyetine intihap edilenlerin listesi tasdik edilmek üzre vilâyete bildiri- mişti. Tetkikat neticesinde kongrede mukayyet azadan © hizamnamenin em- rettiği munyyen nisbetin hazır bulun- duğu ve intihabın kanun dairesinde yapıldığı anlaşılmış, intihap tasdik €- dilmiştir. Yes merin huzurile tetki emiş, v yetçe bu talep te kabul edilmiş! ki idâre heyetinin hesabatı tetkik e- dilecektir, amli Bir ayda neler tutuldu? İstanbul İnhisarlar başmüdürlüğü takibat idaresi memurları tarafından son bir ay zarfında yakalanan kaçak sanddeler şünlardn 208,935 sigara kâğıdı, 725 çakmak taşı, 28 çakmak, 42 deste iskambil kâ gıdı, 1 kilo barut, 1 tabanca, torba içinde 25 kilo esrar, beş buçuk kilo rakı, hali faaüyette bulunan bir rakt kaaznı, 400 kilo cibre , 14 tezkeresiz meyhane, 294 paket mamul sigara ve tütün, 26767 paket köylü sizarası, 309 paket halk sigarası, 402 paket asker sigarası, Bunları satanlar ve işlet ler ihtisas mahkemesine tevdi edilmiş mofon pliklarını çalmıya mahsu: Berlin Radyo sergisi Dünkü ve bugünkü alet Her sene olduğu gibi bu sene de Berlinde büyük bir radyo sergisi 18 a- Hustos cuma günü açılmıştır. Bu, Almanyada açılan sergilerin 10 uncusudur. Geçen on sene zarfında radyo tek- ğinin ne kadar terakki ettiğini dü- şünecek olursak hayret etmemek ka- bil değildir. 1924 senesinde ilk radyo sergisi kü şat edildiğinde serginin en kahraman radyo aleti bir galenli dedektör Bugün çocukların oyuncağı olan lâ basız ve kulaklık ile yalnız mahalli merkezi dinleten bu alet bu senenin €n yeni sistem bir aletinden daha yük- sek bir fiztle satılmaktaydı. Bundan bir kaç sene sonra lâmbalı ve fakat batarya ve akümülâtör ile çalışan, çamaşır sandı: yakın bü yüklükte ve boyu nispetinde bir atte hoparlörlü alıcı aletler vücuda getirilmişti. Yüksek fiatlerle satılan bu aletlere bir türlü rağbet olamıyor- İı, ucuz aletler meydana ui. Bir müddet sonra fabrikalar çoğal- | cereyana merbut tansiyon ile bataryadaki cereyanı vermeğe mu vaffak oldular. Aletlerin tekâmülü ile beraber bit- tabi gönderici merkezler de o derece uslah ediliyor, seneden seneye iki, üç 5 yeni merkez imal ediliyordu. ir gün bu sayede sesli film ve gra- “pik up,, denilen diyafrağım icat edildi. Bununla plâklardaki iğne gürültüsü muş ve söyliyenin s6- hoparlörden akset- yordu. Son senelerde akümülâtör de kaldı- rıldı. Artık her şey aletin içerisine İ- mal edilerek evvelce 5, 6 parça olan bir alet 2 parçadan ibaret (alet ve ho- parlör) kalıyord Şimdi yalnız bir güçlük kalıyordu. Aranılan her hangi bir istasyonu bul- mak için iki üç ayar düğmesinin ayrı ayrı numaralara getirmek lâzm «e liyordu ki bu herkesin harcı değildi. Bu yüzden bir çok kimseler evlerine radyo almaktan çekiniyor, tecrübe çin eve getirdikleri aleti kull, kolayen bulamamaktaydıl Geçen seneki modellerde bu güçlü- ğün de kolayı bulunup bir kaç ayâr düğmesi yerine bir tek düğme bırakıl mış, iki parçali olan alet te hoparlör il İeşip komple alet tek bir parça İmıştar.. Makinelerin ço- yazılı, yazılı olmiyanların da bir liste halinde nerede hangi merkezin bulun- duğu gösterilmektedir. İşte bu seneki Berlin sergisini yal- nız bu çeşit son sistem aletler işgal ©- diyor. Dünya rekoruna kıran tayyareci Wiley Post ile General Balbo Nevyork rad- irlerini tebrih ediyorlar. Ziraat sergisi tehir ediliyor 28 eylülde açılacak Ziraat sergisi- nin tehiri için tavukçular farafından acaat vaki tur. Tavukçular di tavukları tüydökme zamanı ol duğunu ve teşhiri imkânı bulunmadı- ğını anlatmışlardır. Serginin 15 - 20 gün tehir edilmesi muhtemeldir. Tütün ikramiyeleri 1580 numa: kanun mucibince tütün © ikramiyelerinin o münhasıran harp malüllerine verilmesi lâzımdır. Halbuki bu her nasılsa yanlış anlaşı!- mış ve şimdiye kadar alelitlak bütün askeri malâl mütekaitlere ikramiye verilmiştir. Bu sene ikramiye yalnız şehit yetimlerine verilmiş, malüllerin- ki tehir olunmuştur. Vekâlet harp maalüllerini tesbit ettirmektedir. Bu se ne tütün ikramiyeleri münhasıran harp. malğllerine verilecektir. bulda bulunan Ziraat umum müdü: Tevfik Bey dün Ankaraya gitmişt Halkalı Ziraat mektebi — Hal- kalı ziraat mektebinin bulunduğu a“ i te gayrisalih içi yeni bir bina ve arazi pılan araştırma neticesinde şimdilik müsait bina bulunamamış ve mekte- bin şimdiki halde eski yerinde kalma ga ka erilmiştir. Erzurum - Sıvas hattı Malatya hattı 293 üncü kilometrede Malatya demiryolu inşaatı hara» retle dovam etmektedir. Fırat istas- yonuna kadar giden Demiryolu ve tren 293 üncü kilometrede Bekir Hü- seyin istasyonuna kavuşmuştur. Ulukışla, Boğazköprü demiryolu tamamlanmış ve Karadenizle Akde- niz demiryolile biribirine bağlanmış tır. Vatanı demir ağla örmek azı bu yeni verimile beraber cümhuriye #in en büyük nafia eserlerinden biri olacak olan Sivas - Erzurum demiryo- lunun 1 eylülden itibaren inşasına başlanmıştır. İsmet Paşa Hazretleri nin bu ay içinde Sivasa giderek res- men ilk kazmayı vurmaları ve ilk ta- İ şı koymaları muhtemeldir. Başvekili- mizin kullanacağı kazmayı ve malayı mühendisler gümüşten o yaptırmışlar. dır. Bunlar, Nafia vekâleti müzesine konulacaktır, SİVAS, 5. A, A. — Sivas - Erzurum battmın inşatma oOdün başlanmıştır. Van'ı esas resmi birkaç gün sonra yar pılacakıtır. Derleme fişleri ANKARA, 5. A. A. — Vilâyetlerden Türk Dili Tetkik Cemiyeti Umumi met kezine Ağustos ayı içinde 6647 derle me fişi gelmi; Bu suretle şimdiye kadar gelen fiş- lerin yekünu 122.511 * i bulmuştur. Bunlardan Vilâyetlerin © hisselerine düşen miktar şunlardır : Afyon 2177, Amasya 1408, Ankara 12171, Antalya 2350, Aydm 797. Balı- kesir 1373, Bayazit 794, Bilecik 2429, Bolu 1602, Bordur 617. (Bursa 2998, Çanakkale 3775, Çankırı 878, Çorum 885, Çorum 1984, Denizli 2686, Diyarı bekir 1813, Edirne 21241, Elâziz 720, Erzincan 782, Erzurum 570, Eskişehir 1615, Gaziantep 1850, Gümüşhane 976, İçel 3048, İzmir 1973, İsparta 4039, ls» tanbul 17436, Kars 1085, Kastamonu 1808. Kayseri 3060, Kırklareli (o 355, Kırkçehir 2675, Kocaeli 1452, Konya 5515, Kütahya 2838, Malatya 850, Ma- nisa 1214, Maraş 737, Mardin 134, Muğ» la 2052, Muş 195, Niğde 2516, Ordu 2036, Samsun 2460, Seyhan 5774, Siirt 95, Sinop 1386, Trabzon 1781, Tekirdağ 1040, Tokat 1255, Urfa 703, Van 289, Yozgat 973, Zonguldak 2096. Şehitlikleri imar cemiye tinin seyahati Şehitlikleri iymar cemiyetinden: sadiyle Çanakkaleye mürettep seyahat- ia tahsis olunan Gülcemal © vapuru 7 eylül perşembe günü saat 18 de Galata rıhtrmından kalkacak ve cumartesi sa- baku dönecektir. Bu seyahat ve merasime iştirak ede. cek zevalın vaktinde vapurda hazır bü lunmaları rica olunur. Bir vapur gezintisi Şark Demiryolları Memurin cemi yeti tarafından bir vapur intisi ter tp olunmuştur. Programı gayet zen- gin olan bu gezinti 8 eylül 933 te köprüden kalkacak olan Akanın Bü- yükada vapurile Boğaziçi, Filurya, Adalara gidecek ve vapurda güzel bir cazbant ile mükellef bir büfe vardır.. Gayet ucuz fiyatla satılmakta olar biletler de, vapur gezintisi ile beraber hem öğle yemeği, hem 'de akşam da: hildir. Yeni neşriyat e Posta tarihi tetkikleri Türke. telgraf ve posta tarihine ait tetkiklerden birincisi olarak "Telgraf- ın ana dilimiz ve Mustafa Efendi, mindeki proşür A. Baha Bey tarafım: dan neşrolunmuştur, Etiler (Hititler) Anadolunun tarihten evvelki devir. leri hakkında yakın zamana kadâr pek az şeyler biliyorduk. Arkeoloğya ilmi bize yurdumuzun çok eski hayatına da- ir kıymetli vesikalar vermiştir, İşte Hititler hakkındaki bilgilerimiz de bu ilim sayesinde günden güne artmakta. dr. Salâhattin Kandemir Beyin yeni neşrolunan ETİLER (Hititler) isimli kitabı bize bu meraklı ve faydalı mev. Zuu tanıtması ve bu sahada yazılmış ill eser olması itibarile okunmağa değer Etiler, ilmi bir eser olmaktan ziyade bir vulgaristanion'dur. Türk münevverleri. ne bu kitapla anlatılmak istenilen şey şudur: Etiler kimlerdir. Bu kavim hakkın- da nasıl malümat sahibi olduk Kimler, nasıl çalışarak bize bunlar hakkında malümat verdi? Anadoluda nerelerde hafriyatlar yapıldı. Hafriyat medir, ma: sal olur? Meşhur Eti şehirleri nereler. dedir? Etilerin dinleri, hukukları, as- kerlikleri, sanatları, yazıları, siyasi $- yatları hakkında neler biliyoruz? Kür çukasya 5000 sene evvel nasıl bir me deniyete malikti ? Bu mevzular kitapta iyi bir tasnil altında sade ve açık bir di tabakanın anlıyacağı bir şekilde işlem miştir, Kitabın fi ine bir göz gez yeli < tarafından neşrolunan ETİLER 212 sahifedir ve resimlidir, Fiyatı 75 kuruştur. Bütün okuyucularımıza tavsirs ederiz,