RP z : : i Almanyada derslerinden çıkarılan Yahudi O hocalardan © bazılarının yeni ll Üniversitesine (o davet edilmeleri bize Yahudi âlimlerinin bir memleketten başka bir memlekete ilim götürmek hususunda tarihi hiz- metlerini hatırlatıyor. 5. İsrail. oğullarının kendi müstakil Rülcümetleri zamanında ortaya koy- dukları ve din haricindeki malüâmatın umumiyetle ilim tarihindeki | izleri pek büyük değildir. Fakat Yahudile- rin, diger kavimler arasına dağıldık- tan sonra, ilim ve felsefeye ve bilhas- sa bunları henüz câhil bulufan kavim- İcre tanıtmakta büyük hizmetleri ol- muştur, İslâm devri medeniyetinde tanınmış tabip ve feylesoflar arasmda Yahudi isimleri göze çarpacak derecede çok- tur, Bunların arasında İbni Meymun gibi “Musâdan sonra cn büyük Yahu- di,, diye tavsif edilmiş büyük bir fey- medreseler açmışlardı. — Daha sonra Avrupanm ortalarma ve şimal taraf- larına kadar yayılmışlar ve her yerde yerleşen Yahudi kolonilerinin âlimle- ri medreseler yapmışlardır. Eski Avrupa Darülfünunlarından bir ceği İspanyadan çıkarılan Yahu- i hocaların medreselerin açtıkları lal meydana (o gelmiştir. Denilebilir ki — İngiltereden © baş- — bugünkü Avrupa memleketleri- nin hemen hepsi serbest ilim lezzeti- ni ilk defa olarak Yahudi hocalarm derslerinden tatmuşlardır. Bu Yabudi hocalardan pek azınn ismi tarihte kalmıştır. Ancak on dör- düncü asırda Messcr Leon diye tanın- mış olan Levi ben Gerson ve Messer Vidal diye tanınmiş olan Narbonne'lu Musa felsefe tarihinde isim bırakmış oldukları için Avrupalıların hocala- rından olarak bilinmektedir. Bunlar Aristot ve İbni Rüşt felsefelerini tef- sir etmiş olduklarından © Avrupada serbest ilmi yaymıya çalışan âlimler arasında sayılırlar, Eski İslâm devri âlimlerinin yunan- cadan aldıkları veya kendi yı rı kitapları lâtir nun İsimleri 6 kitaplarla birlikte za- ımanımıza kadar gelmiştir. Bu müter. hatırla cimlerden en meşhurlarını İstiyorum. “.. On ikinci asırda Toledo şehrinde baş peskopos Raymond iki âsır kadar yaşıyan ve eski devirlerin ilim kitap- İarını Avrupada tanıtmak için en bü- yük hizmeti yapmış olan meşhur Tor- cüme Akademisini teşkil ettiği vakit topladığı mütercimler arasında başlı- ca Yahudi âlimleri vardı. Avendaut diye evvelâ babasının adı ile, sonra hıristiyan olduğundan Se- Türk erkmın yetiştirmiş olduğu en büyük ilim ve felsefe adamı İbni Sina yı İâtinceye tercüme ederek, sonradan asırlarca Avrupada bütün hâkim olan o büyük ismi o Avrupada ilk defa olarak bu Yahudi âlim tanıt- mıştır. İbni Sina'dan sonra Aristol'nun zannolunan Sırrul - esrar kitabını ter. cüme ederek bu büyük ismi de Avru- pp bildiren gene o âlimdir. Vâkıâ kitabın hakikaten Aristot'nan oldu- ğunda şüphe edilirse de bu büyük Yu- nan feylesofu Avrupada bu kitap ilç tır, Avendaut eski İslâm devri âlimlerinden daha başkalarının kitap- larmı da tercüme ettiği gibi başlıca Maşa Allah ismindeki Bağdatlı Yahu- di âlimin nücum kitaplarını da lâtin- teye çevirerek Avrupada müneccimli- ği de gene O tanıtmıştır. Gene on ikinci asırda Savasorda lâkabı ile tanınmış olan Yahudi âlim Abraham da arapçadan riyaziyat ki- taplarını lâtinceye çevirmiş, kendisi de ibrani dilinde kitaplar yazmıştır. tertip ettiği vakit sarayma Pa âlimler Zone başlıca ler vardı. Bunlardan Musa ben al en meşhurudur ve daha ziyade Elkâ- hin yahut Elfakih lâkapları ile tanm- mıştır. Bu âlim lâtince bilmediğinden kitapları araş den Kastılan “TÜSOD emeği azlık kiki > İçtimai bahisler İlim tarihinde Yahudiler 13 Ağustos 933 Pazar MİLLİYET PAZARTESİ 7 AĞUSTOS 1933 rin yüzünden kitap © tercümesi için böyle zahmet çekildiğinin daha başka misalleri de vardır. Gene Alfons'un sarayında çalışmış Yahudi âlimlerden Yahuda diye ta- nınmış Ben Musa ve Yakop Aben Se- na ile Aben Ragel, Haham Saz ve Sa- muel Levi meşhur mütercimlerdendir. “s3 On üçüncü asırda Alman İmpara- toru İl nci Frederik, altıncı Haçlılar seferine çıkmakla beraber, eek İslim dan kitap tercüme ettirmek için bir çok Yahudi âlimleri vardı, Frederikin oğlu Manfred dahi babasının izinde gitmiş ve o da Yahudi rağbet göstermiştir. O vakitler Alman ya İmparatorları"Sam oğullarmı Ari- İerden ayırt etmezlerdi. Şu suretle Yahudi âlimlerinin Alman kültürüne hiç olmazsa başlangıcında ve unutul- maması lâzımgelen hizmetleri olmuş tur. O devrin o Yahudi O mütercimleri Ferragus Hakim Razinin Elvahi kita- bını lâtinceye çevirmekle meşhur ol- muştur. Sicilya Kralı Şarl bu kitabin aslını bulmak için mütercimi mahsus bir sefaret heyetile birlikte o Tunusa göndermişti. Tercüme o zamanm aranmış hekimleri tarafından edilmiş ve ondan sonra meydana çıka- rılmıştır, ii rapça; en iyisi diye tanmmıştır. Gene bu dev- rin meşhur mütercimleri arasında Ab- raham ile Ferrarius vardır. Bu Yahudi mütercimlerin — İslâm devrinde yazılmış kitapları lâtinceye çevirerek onları Avrupalılara tumıt- makta hizmetleri büyük olmakla be- raber, bir de unatulmıyacak kadar za- rarları ol Yahudiler İspanyada lslâmlarm a> rasmda bulunurlarken arapça okuyup yazarlardı. İspanyadan çıktıktan son- ra ve oradan uzaklaştıkça — galiba Avrupalı kavimlerin a: ü rapçayı bırakarak ibrani dilini canlan dırmıya ve kendilerine lâzım olan ki- tapları da 6 dile çevirmiye başlamış- lardı. Onun için bilhassa vasati Avru- pada Yahudi âlimlerin çevirdikleri kitaplardan bir çoğu afapça aslından değil, ibrani den lâtinceye çev- rilmiştir. Bu mütercimler © arapçayı unuttuktan sonra diger taraftan İğ tinceyi de iyi o öğrenemediklerinden böyle dilden dile ve acemi mütercimn- | ler elinden geçen kitaplar asıllarında- ki. kıymetlerinden çok kaybetmişler, müelliflerin isimleri de çok defa an- laşılamıyacak hale gelmiştir, Bu mü- tercimlerin kaleminde İbni Sina Avi- cenne, İbni Rüşt Averross olmuştur. Hele Albucasis'in Ebulkasım olduğu- nu anlamak haylice bir iş olduğundan hâlâ Avrupalı âlimlerden o bazıları, yalnız | ile b nin yerlerini değiştire- rek o büyük operatörün ismini Abul- kasis zannederler. Yahudilerden evvel Nasturi ve Süryani papasları eski yu- nancadan arapçaya çevirdikleri kitap- larda dahi böyle sakatlıklar yapmış olduklarından yunancadan alınan a- rapça kitaplar zaten bozuktu. Zarar daha büyüğü © kitapların manalarında olmuştur. Yunanlı bi yük hekim Galien kitaplarında ii na en yakın hayvan olarak waymun tejrihini yazmış ve bunu tasrih etmiş olduğu halde kitapları sıra ile müter- cimler elinden geçerken maymun ke- lmesi ve asırlarca (müddet zarfmda insanlar maymun azasının tarifini kendi vücutlarının tarifi diye okumuşlar ve okutmuş Arapçadan çevrilen kitaplar iptida- onda Avrupalılara hayret ve hürmet verdiği halde bu imlerin yap- tıkları yanlışlıklar düşünenleri sıkmış ve o kitaplardan nefret (o edilmesine sebep olmuştur. Arapçadan gelen her şeye nefret devri Avrupanın ilim tari- binde bir asır kadar sürmüştür. Yahu- di âlimlerin Avrupa ilmine hizmetleri hatırlanırken bu nefrete sebep olmak ve bilhasan maymun teşrihini insan teşrihi diye öğretmek (o hatasındaki hisselerini de unutmamak lâzımdır. Bu hatalardan dolayıdır ki Avrupa ilminde hakiki yenilik ancak Avrupa- lılar eski yunanca kitapları asılların- dan okuyup anlıyacak kadar Yunan dilini öğrenmelerinden sonra başla- mıştır ve gene bundan: dolayıdır ki eski İslâm devri âlimlerinin Yunan il- mine ilâve ettikleri şeyler unutulmuş ve hattâ inkâr edilmiştir. Galiba, medeniyetin anası olan ki- tapları okumak için en iyi şey o kitap- lar hangi dillerde yazılmışsa o dilleri öğrenmek ve mütercimlere bel bağla- mamaktır. G. ATA Gedikpaşada Jandarma Satınalma komisyonundan: Satın alınması mukarrer aşağıda cins ve miktarları ya hari (4) kalem (Eşya ve malzemenin) ayrı ayrı kapalı zarf isimleri hizalarmda gösterilen tarih ve saatler m yapılacağından isteklilerin şartnamelerle nümuneleri gör mek üzere her gün ve münak asalara girmek için talip ola .cakları kalemlere ait ilk teminat ve teklifnamelerile beraber "mezkür günün muayyen saatlerinde komisyonumuza müra- “caatları. (3383) Cinsi ve Miktarı Münakasa tarihi günü ti MA ekme za diri cak çamaşır 13 Ağustos 933 “pazar (o 10 8100 adet kilim 13 Ağustos 933 pazar o 1l 11500 Ekmek torbası 13 Ağustos 933 Pazar (15 16 KUR. Ax DEERE BOA Ardından okunan mektup! Tramvayda iki kişilik sıradayız. Önümüzdeki sırada hanımlar var. Sarışm bir başm ancak ensesini ve ensesine düşen kıvırcık sarı saç- larını görebiliyoruz. Ben bir aralık oturduğum yerde, şöyle hissettirmeden bir parça eği lerek, bu sarışın hanımın yüzünü görmek arzusuna kapıldım. Hay, aksi Şeytan.. Kadın, bu s€- | fer, sola döndü ve (tabii gene bir | şey göremedim. O zaman bizim arkadaşın gizli- | ce kulağına eğilerek: — Tuhaf değil mi, dedim, deb. ! şetli merak ediyorum!.. | Sordu: — Nesini merak ediyorsun? -- Güzel mi, çirkin mi diye.. Sağ elinin (o parmaklarını boru | şeklinde kıvırarak dürbünle uzak bir şeye bakar gibi kadınin ensesi- Bi uzun uzun tetkik ettikten sonra kararını verdi: — Güzel! Hem çok güzel. Se- ninle bahse girişebilirim. Ben hayretle: — Nerden anladın? Diye sorun- ca: — Eh. Azizim,. dedi, biz güzeli ensesinden tanırız! Ve meşhur beytin ikinci mısra- | ımı gözlerini süzerek mânâlı mânâ- hı tekrar ettı: “Gayim, ardından okur, arif olan mektubu!,, M. SALAHADDİN Bugünkü proğram ISTANBUL 18 Gramofon. 16,30 Franszca dere (Müptedilere mahatı). 19 Hikmet Riza hanı , Saz hey'eti il 20,30 Münir Nwrettin Bey 21,30 Gramolen 22 Anadolu Ajansı, Borsa haberi ve saat ayarı ANKARA, 1535 m. 1280 : Gramofon. 20,15: Ajans haberleri. VARŞOVA, 141 m. ekür Davit Popperi hatırlayıp müsame plâkları, e n naklen: Giek'un eserle nden ÇOREHE US ve EYRİDYKE), 2110: Plük, konu MİLANO, TORİNO - FLORANSA Mozart'ın (DONJUAN) operast. AĞ, 4A8 m 20,10: Sele parçaları; tağknni ve sand'2I, ânı 23,20: BÜKREŞ, 384 m. 131 Haberler, — PM. 18: Orkestra manik. | 18: Orkestra. 19,20: Devamı. ik ile 22,20: Kanser nakil Aleni teşekkür Eski Maliye Nâzirlarından Hüsnü Beyin torunu ve kaymakam Suud B. kerimesi ve Mühimme müdiriyetinden mütekait Ferit Beyin refikası mer- hum Hesna Hanımın vefatı dolayısi- le elemlerimize iştirak eden aziz ve ve- falı dostlarımıza teşekküre muhterena (Milliyet) in tavassutunu rica ederiz efendim. Merhumenin zevci Ferit, çocukları: Şefika ve Nejat Ferit. İ dah ziyade mevzii bazı | olsun sinir kuvvetile çalışır. Sinirli | yade temiz ha Artistler İnsanlar ya bedenen veyahut fik- ren çalışırlar bir iş ve vazife görürler, Her iki türlü sayiamele göre de bi takım rahatsızlıklar vardır. Maamafih munyyen mihaniki işler ve salışmalar lake. lar daha doğrusu belli başi isimler altında malüm Kk hatsızlıklara sebebiyet verdikleri gibi muhtelif kafa ve fikir işlerile uğraşan larım da kendilerine mahsus rahatsız- lıkları vardır. Bir şey yaratan herhangi bir artist muharrir, ressam, veya o musikişinas den ilham alar. Doğrudan doğruy: sanm enerjisini böyle sinir kudretini sarfetmekle yapılan. işler en çok yo- rucu ve ziyade yıpratıcıdırlar, Hayat makanizmasını heyeti umu- miyesile harekete getiren ve kontrol eden sinir merkezidir. Binaenaleyh sinir yorgunluğu insanların dayanabi- leceği en büyük yorgunluktur. Artist. lerin shhatleri çalıştıkları şartlar al- tındaki sebeplerden müteessir olur zannolunmasın, Umumiyetle onlarm çalıştıkları şartlar ve hall ticaret ve fabrika işçilerinin hal ve veziyet- lerine nisbetle çok iyidir. Artist ek- seri daha iyi bir vaziyette ve daha zi- içinde çalışır fakat onun İşi ve kendi yaradılışı ziyade ti- ve sinirlidir. Ekseri çok haşin ta- bistli olan artistler hekim muayenesin den hiç hoşlanmazlar, Hekime görün- mekten ise hastalığın ıstrrapları altın- da inlemeğe katlanırlar ve nihayet hastalığın zebunl olurlar. Pek çok ar- i sandalyesine oturmaktan ise rinin çürümesini tercih eder- ler. Olrürürkes tıkanır boğulurlar da doktora gitmeğe razı olmazlar. Apan- disiti apse oluncuya kadar beklerler- de ameliyat için operatöre müracaat etmezler. Artistilerin en büyük o kor- kulu düşmanı nevresteni hastalığıdır. Bunun için bu hastalığa müptelâ olan artistler ya içki veya uyuşturucu ecza kullanırlar veyahut intihar ederler iş- te ya yorgun veya aç veyahut muvaf- fakiyetsiz artistin yıpranık ve düşkün vücuduna girip hüküm süren şeytan- lar bunlardır. Eserlerile insanlığın şeref ve iftiha. rına sebep olan artistler ayni zama da bazan pek çabuk sinir düşkünlüğü ve melonkoliye tutulurlar. O kadar ki, sanki kafaları üzerine bir kara bulut iş gibi hiç bir hayat ve varlık e seri gösteremezler. Artist ruhu yaşa- yan kimselerin cümleiasabiyesi gibi bir sinir merkezine pek tabii olarak musallat olan bu (o rahatsızlıklardan kurtulmak mümkün müdür. Her hal- de artistin tabiatini değiştirmek müm kün almaz. Değiştirilmek mümkün ol. sa artistlik kalmaz bununla dımağınn yaradılış kusurlarını kayıt altında bu- İundurup idare etmesi de mümkün- dür, Hayata karşı daha feylesofane şekilde bir vaziyet almakla beraber daha basit âdetler takip etmeğe baş- lamalıdır. Meselâ her gece muayyen saatte yatmak ve ayni suretle sabah- leyin de muayyen saatte kalkmak, ber gün sabahleyin kalkınca bir bar- dak soğuk su içmek ve on dakika ka- dar vücut hareketleri yapmak, daha sonra tekrar başlasa bile her gün işi- | ni, », çalışmasını muayyen santte tatil yemek zamanlarından koymamak, günde yalnız bir kere et yemek, her gece taze yemiş yemeden yatmamak. Bu basit âdet ve kaidele- re riayet etmekle bir çok artistler nev rasteni hastalığından kurtulurlar. Kartal Belediyesinden: Kartalın en güzel ve havadar yerinde şimendifer istasyonu. arka- sında ve istasyona yarım dakika me safede müfrez 8 parça arsa 24 tem- muz 933 tarihinden itibaren 21 gün müddetle açık arttırma ile satılığa çıkarılmıştır. Beher metrosunün mu hammen kıymeti 12 kuruştur. 17 A- ğustos 933 perşembe günü saat 15 de ihaleleri yapılacaktır. Taliplerin 4 7,5 teminatlerile muayyen gün ve saatte Kartal Belediyesi Daimi Encümeninde hazır bulunmaları ilân olunur. (3642) İnhisarlar Umum Müdü rlüğünden: Sahibinin İsmi: gn ismi: Tirebolulu Kara Mehmet Kaptan Sahavet Sait Bey ve İshak kaptan Cümhuriyet Arif kaptan i “Kısmet Bahri Hüdaverdi Zekeriya kaptan Bebek Telci Mehmet kaptan Hüdaverdi İnhisarlar İdaresi için muayyen evsafta satm alınacak Mo- törlerin heyeti mahsusa tarafından muayeneleri icra kılmmak üzere motörleri olup ta satmak arzusunda bulunan motör sahip lerinin motörlerile birlikte Cibalide İnhisarlar İskelesine gelme leri evvelce ilân olunmuştu. Bu ilân üzerine muayyen günde sahipleri tarafından teklif olunan motörler heyeti mahsusaca birer birer muayene edilmiş ve isimleri ve sahipleri yukarda gösterilen (6) motör kabule şayan görülmüştür, Bu motörler- den (3) adedi idarece kapalı zarf usulile satın alınacaktır. Sa- hiplerinin son fiatlerini ve bu fiat Yüzde Yedi buçuk : teminat parasmı veya mektubunu kapalı zarf derununda olarak ve ağ 22.8-933 salı günü saat on beşe kadar Galatada İnhisarlar İda e: übayaa komisyonuna" vermeleri v ve o saatten sonra vuku- Arkadaş rolü Ekrem Arif dün bana telefon etti: — Aman gel, dedi, mühim bir me- sele var. Bu işi sensiz halledömiyece» ğim. Ekrem Arifi on dört senedir tanı- rim ve aşağı yukarı içtiğimiz su bir dir. Nesi var, nesi yok bilirim. O da el- bette beni iyi bilir. Içli dışlıyızdır. him mesele ne ola! acaba? Kendisi kazancı yerinde, bekâr, ho- vardameşrep bir adam olduğu için, bu dayetin yeni bir kadın işile alâka- dar olması ağlep bir ihtfmaldi. — Telefonla anlatamam, diyordu, hemen işini bitir. İki elin kanda olsa gel. Hani, bende de deheştli bir merak yok değildi. Akşam işlerin acele ar- kasmı alp kalktım, gittim. rk yapmış. İçeriye girdiğim zaman baktım, muhteşem bir tofra.. Çiçek- ler, meyvalar, envaı mezeler, bira, ra- kı, Gerçi Ekremin evinde bu nevi s0f- ralar eksik olmaz. Fakat başka za- manki sofralar kendisi, kendimiz, ni- hayet tanıdık aşinalar için hazırlanır. Fakat telefon davetinden sonra, bu sofranın ayrı bir manası olmak lâzım- Ni Geldiğimi görünce yüzünden her za- mankinden başka neşe taşan Ekreme, gö züm ve başımla; — Ne var, ne oluyoruz? kabilinden sordum. — Acele yök, dedi, şimdi buraya Sâkibe gelecek. — Ece, Şehimenin baldızı mı? — Ta kendisi.. Fakat mesele ora- da değil. Sana bu akşam mühim bir vazife teveccüh ediyor. o Rolünü iyi yapacağını bilirim. Biz evvelâ | ara- mızda kouşalım. Muhakkak Sâkibe, Şehime için mühim bir haber getire- cek. — Ne haber getirebilir ki. . — Orasını bilmiyorum. Fakat ben bir şey seziyorum. Galiba Şehime ev- lenecek. — Bu haber fena.. Sen de onu se- versin, Şehime de gelip sana anlata- maz. Anlaşılan onun için © baldızını gönderiyor. Demeğe kalmadı, kapı çalındı. Sâ- kibe Hanımefendi teşrif buyurdular. Kendisini aşağı yukarı adeta mera- simle karşıladık. Masayı | görünce, kedinsi için yapıldığı şüphesiz'olan bu hazırlığa ferahlandığı yüzünden belli i- di, Oyle ya, ağırlanıyor. Nibaye oturduk. Dereden tepeden ko nuştuk. Ben rolümün ne olabildiğini mu baverenin cereyanından kestirmeğe çalı #ıyordum. Derken canlı noktaya temas ettik. Sakibe m dedi ki; y, arkadaşımız yabancı değildir. Nel kz birbirinizi sevdiğini. zi bilirim, Onun çin kendisinden saklı nacak bir şey yoktur. Ikimiz de can kulağı ile dinliyordu! Sakibe Hanrm devam etti: — Şehime kendi kendine düşünüyo Bu münasebet böyle he zamana kadı devam edecek? Şimdi kendisine zeng b lime Gerçi henüz kararı amma, Be yapacağım diye di şünüyor. Düşündüm. Acaba Şchime Ekrem evlenmek için böyle bayağı ve harcı lem bir şantaj mr yapıyor? Yoksa hak katen evlenecek mi? Evlenirse Ekremle olan güzel sebetleri kesi demektir. Diğer £ raftan ema işleri bir az bozulmu tu, Evlenecek vaziyette değildi. Ekrem dedi kiz — Sâkibe Hanım, bilirsin ki, ben e İnecik vaziyette değilim. e Şel me hakikaten dediğiniz gibi, özen t rini bulmuşsa ben onun tikbaline mani omak istemem. Evlen Sakibenin gözlerinden bir haz dali sr gecti, Derhal anladım ki, bu kad oyun bozanlık ediyor. Ve.... Ekremi $ viyor. Bu vaziyette benim ne rolüm olabil ie üçünün arasında kalmış bir me Artık Sahibe sek sik Ekreme uğra Şehimenin evlenme vaziyeti hakkım: yeni yeni tafsilât getirir ve kendisini « Elereme tsmdurmağa çalışıyordu. Fakat e dersiniz, ben de Sakibe hoşmesrep, cana yakın buluyordum. E kat Ekremin ona karşı vaziyetini anl mak lâzımdı: — Katiyen, diyordu, Katiyen... Şe me gittikten sonra ben bir başka kad Is evlenebilir miyim? Bu vaziyette Sakibe ile meşkul olu sam, arkadaşımın . hislerine hürmetsi like etmiş olmuyacaktım. Aradan epey zaman geçti, Ekrem i lerini düzeltti, Şehimenin de evlenn bahsi uzryordu. Hakikaten onu istemi erdi. Fakat kadının Ekreme karşı ola zâfı mu nedir, bir başkası ile evlenm: hususundaki tereddütlerini uzatmıştı. işlerini düzelttikten sonr bir gün bana dedi — Ben de evle Gözlerim açıldı: — Kiminle? — Şehime ile.. Demez mi? Mutabık kalmışlar, Şehime caki ta bine kati ret cevabı vermiş. Çok para fakat hoşlanmadığı evi iyektenen, mutavazı kazan, fakat ve O zaman ben de dedim ki: — Mükemmel şey.. Ancak bumu noksan tarafımı. tamamlamak i için, be baldıza talibim, Hakikaten mükemmel oldu. O Şeh me ile, hon de Sakibe ile evlendim, Ekrem ondan sonra elimi sıktı: — Bravo, dedi, hakikaten rolür yaptın.. BERL ANKARA YAZ TA Rİ F E S İ panama lk ıllulle BÜYÜK TENZİLÂT TERAKKİ EDİNİZ, ASRİ LİSANLARI ÖĞRENİNİZ MECCANİ BİR TECRÜBE DERSİ ALINIZ KAYDEDİLİNİZ. İSTANBUL Hacı Bayram caddesi 373, İstiklâl caddesi (5986) yan İstiklâl harbi malülleri İstiklâl harbi malül zabitler cemi- yeti riyasetinden; İstiklâl harbinin hususiyetlerini ve doğurduğu büyük neticeleri daima yat ve tebcil etmek ve bu uğurda ma- Jâl kalanların bu günkü refahlan ta- mamile müstefit olmalarını temin et- mek için bir cemiyet teşkil edilmiş ve hükümetçe tesçil olunmuştur. Gerek İstanbulda ve gerek taşrada bulunan İstiklâl harbi malül zabitle- rinin veya İstiklâl harbine malül oldu ğu halde çalışıp İstiklâl harbi malülü i tekaüt olunan zabitlerin isimle- rini, babalarmın isimlerini, rütbeleri- ni, der: numara- larmı, halen almakta oldukları tekaüt maaşlarmı, malül oduğu kıtalarını halen bulundukları askerlik şubeleri- ni ve adreslerini bildirmelerini. Aza kaydolmak suretile cemiyetin mesaisine filen ve müddeten iştirak etmek isteyen arka, bulda bulunanlar pazar, perşembe günleri saat dokuz ilâ 12 ye kadar taşrada bulunanlar da bir mektupla beceri merkezi idaresi olan İstan- in Asmaaltında Lazari beye leffeylemeleri rica olunur. Vecihi sivil tayyare mektebi Vecihi Sivil Tayyare mektebi ilk mezunları şerefine 10-8-933 perşembe akşamı Fenerbahçede Belvü otelinde | bir tayyare gecesi tertip (o edilmiştir. | Müsamere sabaha kadar devam ede- mel bir cazbant refakatinde dans ta» kip edecektir. İstanbuldan gele | İs ve İşçi Milliyet bu sütunda iş ve işçi isi Kürler mekapn b bir mektupla İş Meeir iz 0 bür rize arayanlar Kıbrıs İngiliz Darülfünundan mezu İngilizce, Türkçe, muhasebe, muhab re ve daktiloya vakıf bir genç bank ve sair mücssesatta iş arayor. İngilizc detsler de verir. İş bürosu (Kıbrıs). > Yüksek ticaret mektei Sindenim her gün öğleden sonca he hangi bir müessede İş arıyorum. A.Ş .... Eczane veya Ecza deposunda ize bir yerde çalışmak İstiyorum maaş radan. Galata Küçük Hendek Han Han t kat Türk tebaasından. Jak B. gililliyet geye ABONE LE İ: i LE ai aylığı 5 $ 3 eğ > v5 BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri Rasat Merkezinden 6-882) tarihine hava tazyiki 760 mili e giye m rk pi ved