İKİ İNKILÂP Nazilerin memleket dışına attı- ğı sayisız sanatkârlardan biri ve Alman tiyatro tenkidinin en mü- him siması olan Alfred Kerr ge- çenlerde, bir Fransız mecmuası - da, doğrudan doğruya fransızca yazdığı bir yazıyı neşretti. Memleketten bir daha dönme- mek üzere çıkışın acısını, kendi di lile artık hiç bir zaman yazı neş- redememeye mahküm La tırabını içli bir ifadeyle anlatan bu yazıda kalbi merhametle bur- kan bir eda var, “İsteyerek vatan değiştirilmez. Çocukluk zamanlarının geçtiği yerler sevilir. İnsan vergi ödediği yerlere bile merbut kalır... Ve son ra, yabancı bir dille meramını an- latmaya mecbur kalmak, güçtür. (bunu hissediyor musunuz, kari?) Diye başlıyan bu yazr hemen hepsi birer kıymet olarak Alman menfilerinin hislerine tercüman o luyor. Pen Club'ün bütün eski Alman azaları, memleket dışında kalma- ları dolayisile Almanyayı temsil e- demiyeceklerinden istifa etmek mecburiyetinde kaldılar. Yerine tayin edilen isimleri hiç işitilme- miş nazist muharrirlerin çıkardığı müşkülât yüzünden Pen Club'ün i içtima bir netice ğıldı. Almanyadan hicret etmek mec- buriyetinde kalanlar iki cins insan lardır: Alman ırkından olmadıkla rı için vazifeleri ellerinden alman ilim adamları veya sanatlerini ser- bestçe yapmalarına imkân kalma- yan san'atkârlar, bir de halis Al- man olup eskiden rejim aleyhin- de bulunmuş olnlar. Bu cezri ayıklamadan sonra Al- man sanati, Alman ilmi, fazla kan kaybederek anemiye “ uğramış bir yaralı gibi zayıfladı. Haklı olarak Alman ismini dünyanın her köşe- sine yaymış olan Einestein'ler, Reinhardt'lar, Thomas Maun'lar ve daha bunlar gibi pek çok büyük adamlar, ilmini, tiyatrosunu ve sa natini yükseltmek, şereflendirmek için, muhacir kuşlar gibi, başka memleketlere akın ettiler. İ Üniversitemize yapılacak ta- yinlerden sonra bizim hissemize de ehemmiyetli bir pay düşecek olan bu tensikatile Almanya, öl- meden mirasını dağıtan hastalara benzedi. Şimdi koca Alman bedeninden birer zerre gibi ayrılan bu çok kıy metli uzuvlar başka kültürlerin i- çinde kaynaşmaya, onların mal ol maya gidiyorlar. Daha birkaç yıl evvel Nobel mü kâfatmı kazanarak milletine bü- yük Kir şeref teiin etmiş olan Thomas Maun'un bile artık Al manlıktan kovulduğunu düşün- mek, Nazilerin inkılâp uğurunda ne kadar az insanca hareket etmiş olduklarmı göstermeye kâfidir. Bu, daha ilk adımlarında, taş- kın hareketlerile kredisini düşü- ren inkılâpla uzun yıllardan beri en düşman milletlerin bile takdir hislerini uyandıran Türk inkılâbı- nı mukayese ediyorum. Türk inkılâpçıları, davalarını kazandıktan sonra, bilfiil şüpheli enirikslera karışmış birkaç sereo- ri müstesna, inkılâbın aleyhinde vaktile kalemlerini kullanmış olan ları bile affedecek kadar müsama hakâr davrandılar, İnkılâbımız il- me va sanata karşı hiç bir memle- kette görülmemiş bir alâka ve hür- met gösterdi, insanlık (hislerini her şeyin üstünde tuttu. Asırlarca Türkiyede, Türk ır- kımdan olanlarm katlandıkları bü- tün vatani borçlardan bile azade, bir müstemlekedeki efendi gibi ve ecnebi himayesinde yaşamış olan yabancı unsurlar, milli mücadele. de aleyhimizdeki Il ken Türkün büyük uluvvücenabın- dan gene istifade etmekte geri kal | madılar, "Türkiyede oturan, Türk toprak- larmdan kopardığı serveti ecnebi diyarlarnda harcayan, nimetile beslendiği yerde ecnebi dilleri ko nuşan yabancı unsur Türkten da- ima insani muamele, ve hattâ ifra ta giden bir müsamaha gördü. Alman milletinin şerefini ve is- mini yükseltmek için asırlarca a- Im teri dökmüş olan, almanca ko- nuşan ve her şeylerile Alman olan Musevileri, inkılâp balonunu yük- | seltmek için bir safra gibi atan Na | zilere ne ilim ne de sanat yolun- | da Türklüğe hiç bir faydaları do- | kunmamış, daima yabancı ruhu taşımış ve memlekete yabancı kal. mış olan Türk Musevilerinin gör- düğü insani muameleyi kıyas et- mek bile iki inkılâp arasında in- sanlık bakımından ne kadar bü- yük farklar olduğunu gösteri Yaşar NABİ İttihadı N Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz | | Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir | Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan (şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 4029 Emniyet Sandığı cv 00 Mü idürlüğünden: , Vadesi Hulül eden tevdia t sahiplerinin verilmeyen fai lerinin iadesine müracaatları. (3638) Devredilecek ihtira beratı emniyeti * hakkındaki ihtira al edilmiş olan 1 Temmuz ve 1082 nümaralı ihtira be- yatı üzerindeki hukuk bü kere başkası na devir veya icar | olunacağından bu hususta fazla malümat edinmek İste- yen zevatın İstanbul'da, Bahçe kapu- da Taş Hanında 43-48 numaralarda | vekili H. W. Stock efendiye mürecaat | ilân olunur. (5818) | 4767 DOK Rusçuklu Hakkı Galatasarayda OKanzük eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa- ralı apartımanda İ numara, rı harflerle: Burada akılhastası vardır. arlarını yırtarak na içeriden yapıştırdı. Biraz gülüştük. Ben de Zomzomun becerikliliği saye- sinde geceyi rahat geçirdim. bahleyin deli yaftasını yırtık. Haydarpaşada ise bir poli: önüne ge- lene: mk İn mm 1 | 'manda?.. diye soruyordu. FELEK başlanılmış tır. Alâkadarların gişelerimize Meşhur misaldir; Can boğazdan Gelir; İştihasızlık, iyi netice vermez, iştiha dilin altındadır derlerama sen İnanma; BEŞİR KEMAL KINAKINA HULÂSASI eninatçı işiihasızlık- ların önünü alır. (5082) Devredilecek ihtira beratı « Hidrokarbon yağlarının. tahv hakkındaki ihtira için istihsal edilmiş olan 25 Eylül 1929 tarih ve S24'numara Isihtira beratı bu kere bağllaşına devir viya icara verileceğinden © bu hususta fazla molümat edinmek isteyen zeva- uda Taş ba- #fân oluniz, MILLIYET CUMARTESİ 29 TEMMUZ 1933 (Lİsiav EM Falcı Salı günü uğursuzdur, derler. O gün bir iş yapmağa kalkanların işleri sallanırmış. Lâf ya, salı gün- lerinden bi arkadaşım İhsan bana gelmi: — Sen fala inanmazsın. Fakat işin yoksa gel beraber gidelim, sali yokmuş. İnsanın gelmişi mişini, göreceğini ayna gibi oku- yup söyleyormuş. Hayret ettim: — Allah Allah, yahu halâ falcı, lar var mr ? — Var ya, vızır viz l — Tuhaf Kd yahu sen fala i- | nanır mis — Belki saflığına gülersin am- ma, inanmayorum desem yalancı- lik olur.İnsanların aldanmağa o ka dar ihtiyaçları var ki.. Yalan doğ- ru orasını geç... İşin yoksa gel se- ninle şu falcıya gidelim. Hem va kit geçer, hem de eğlenmiş oluruz. İhsan anlattı : — Bilirsin ya on yedi senedir bizim karıdan haber yok. : Bir sa- bah çıktı, gitti. Gidiş o gidiş... Öl dü mü, kaldı mı bilmeyorum. Bu vesile ile onu da sormuş oluruz. O gün hakikaten işim yoktu. Sonra İbrahim arkadaşlığını da se verim.Daha sonra dostluk kanunla rının bazan böyle icapları olur. Bu muhavereden bir saat sonra, gaipleri daha iyi görmeleri için lâzım gelen papeli karıya bayıl- dıktan sonra dinlemeğe başladık: — Efendim, siz çok kibirli, mağ rur, fakat cessur bir adamsınız. Hangi işe girseniz muvaffak olu- yorsunuz. Ekmeğinizi taştan çıka- ran adamsınız. Hayatınız iyi geç- Onun için sizi imdi ben da | Huyunuz da i seven kadmlar ç: ha iyi görmek için istiareye yata- cağım. Eğer bir mü açık bi rakırsam, şaşmayın. Çünkü geçen defa iki gözümü de kapadım. Gü- | ya müşteri olacak herifin biri bir seccademi aşırdı, gitti, “ Efendim, sisler arasında bir güneş görüyorum. Çiçekli bir el- ma dalına beyaz karga konmuş. Anlayorum ki siz evlisiniz! ' Karı- nız kestaneye yakın sarışın, İyi yorsumuz. Size çok; temiz bilye O da sizden, #iz .deon- dan memnunsunuz. Bir yeşil kedi geçiyor. Demek ki'seadetiniz de- | vam edecek. Üç çocuğunuz “ola- cak. İhtiyarlığınızı size hatırlatmı- yacaklar. İri başakları olgun bü- yük bir buğday tarlası görüyorum. Yakında zengin olacağınıza alâ- met. Bu sırada kapı çalındı. Kadın müsteri geldi. Gidip Hokiyali Giderken bana döndü : — Efendim, siz de falınıza baktırmayacak mısınız? a zaman. Be- nim hayatım biraz karışıktır. Çü kü ben bekârım. da — Ne iş yaparsınız? — Tellâlım. — Aman ne iyi. bir ey bulsanıza.. suyu yok, Kapıya doğru yürüdü. Biz de a- yağa kalktık ve çıktık. İhsana dedim ki : — Senin falcı da amma yaman Bu bizim evin biliyor ha.. Halısmı çaldırmış, o- turduğu evi beğenmeyor, | ev bulamayormuş. İhsan gülümsedi Sana bir şey söyleyeyim mi? dedi, bir defa verdiğim papele a- sımadım. Sonra bu semte bir da- ha uğrarsam, ayağım kırılsın. — Neden 7 — Neden olacak be birader, Falcı kadın kimdi biliyor musun? — Yooo! — On yedi sene evvel kaçan r. Kumandanlığı Yeşilköy Hava mektebi ihtiyacı için on altı Bana başka | | Fravunlar galiba son zaman mü- | hendislerinden daha iyi malümat- İ cundan öbür ucuna gidebilmek i- makinist | kalem erzak 13-8-933 pazar | günü saat 14,30 da açık müna kasa ile satım * almacaktır. “İs | teklilerin şartnamesini o gör- mek için her gün ve münaka saya girişeceklerin belli saa- tinde Merkez Kumandanlığı Satm alma Komisyonurda ha | zir Gulunmaları. (100) | (35) “a, | sü istimal ederlerdi. Bunun Dünyada neler oluyor? Mısırda eski bir kanal Milâttan yüzlerce sene evvel Nili kır- mızı denize bağlayan kanal bulundu Müverrihler eskidenberi kadim Mısırlıların Nil nehrini Kırmızı de- nize bağlamak için muazzam bir teşebbüse girişmiş olduklarını bi- | lirler, Fakat bu işe ne zaman baş- | andığı, kimin önayak alduğu, baş- lanan işin başarılıp başarılmadığı münakaşalara mevzu teşkil ediyor- du. Uzun seneler yaptığı tetkikattan sonradır ki Mısır tarihçilerinden Dr. Hipppolyte Baussac bu kana- lın yerini tespit etmeğe muvaffak olmuştur. Doktor uzun mesaisi €s- nasında bir çok mühim keşiflerde bulunmuş ve bu kanalı kimin aç- mak istediğini meydana çıkarmış- tır. Bu şahıs Mısır tarihinin en şa- yanıdikkat kadınlarından olan kra Jiçe Hatshepsut tür. Son zamanlardaki tetkikat neti- cesinde bu şayanıdikkat kadının Musanın annesi olduğunu hakika- te yakın bir kat'iyetle (meydana koymuştur. Kanal Yusufun ve İs- rail cemaatinin Mısıra gelişinden iki yüz sene sonra, yani milâttan bin beş yüz sene evvel açılmıştır. Şimdiki makine vesair vesaitin mefkut olduğu bir devirde bu ka- nalı açmak muazzam bir işti. Fa- kat kraliçe bir şeye karar verdi mi, hiç bir şey onu fikrinden caydıra- mazdı. Hindistana doğru yol aç- mak için Nil ile Kırmızı deniz ara- sındaki büyük kanal bu kraliçenin emrile açılmıştır. Kraliçe Hatshepsut'ten (sonra “Yusufu (o tanımıyan Fravun,ün şahsı ile yeni bir sülâle Mısır tah- tına geçmiştir. Bu kanaldır ki Mr sırdan kaçan Yahudilere geçit va- zifesini görmüştür. Bir çok Yunanlı müverrihler bu eski kanaldan bahsederler. Fakat anlattıkları şeyler mütebayindi ve bir çok noktalarda hakikate uygun | değildir. Herodote kanalın bir u- çin dört gün lâzım üç gemi yanyana. gidecek kadar geniş bulunduğunu söyler. o Ayni” müverrih kanalın çok derin ve bü- yük gemilerin girmesine müsait olduğunu söyler. Müverrih Plme bu derinliği kırk kademe olarak söyler, ki her halde bunda mubaleğa vardır. Kanalı açtıranlar o hakkında müverrihlerin anlattıkları da bir- birine uymamaktadır. Herodote bunun Fravun Nekho, Aristote ise Fravun Sesostris; Diodore ise İran Hükümdarı Keyhüsrev olduğunu söyler. Bazı müverrihler de'kana- lm ikmal edilmediğini, Fravunun Kırmızı denizin su sathınm daha yüksek olmasından ve binaenaleyh Ülya Mısırı su basmasından kork- tuğunu anlatırlar. Kırmızı denizin Ak deniz sularından daha yüksek olduğu itikadı son zamanlara ka- dar bile devam etmiş ve hattâ Sü- veyş kanalının inşasını geciktir- miştir. Her iki deniz sathının müsa vi olduğu ancak son zamanlarda olduğunu ve Deniz seviyeleri hakkında eski tar bulunuyorlardı. Bu kanal sahilindeki eski bir şe- li indeki bir abidede yük Ramsesin ismi ve ha yatı yazılıdır. Bu da kanal ile bu sehrin milâttan bin üç yüz (sene evvel mevcut bulunduğunu © gös- termeğe kâfidir. Mısırlılar dini merasimlerde ga- yet mebzül mikdarda koku ve tüt- için gemilerini böyle koku ve tütsü ot- lari ve ağaçları yetiştiren memle- | ketlere gönderirlerdi. Kanalın a- çılmasmda da bu ihtiyaç âmil ol- muştur. Doktor Boussac Dirülbahri Ma- bedindeki kitabelerde de bu hu- susta bir çok şeyler (o bulmuştur. Kraliçe Hotshepsut anber vesaire bulmak için bir çok deniz seferleri tertip etmiştir. Gemiler Nildeki bir limandan kanalı takiben hareket ederler ve kırmızı denize çıkarak cenup memleketlerine giderlerdi. Süveyş Kanalının ceddi telâkki e- dilen bu kanalın milâttan bin altı | yüz sene evvel yapıldığma doktor tamamen kani bulunmaktadır. Kraliçe Hatshepsut Hükümdar fazifesini daha iyi yapabilmek ve | halk üzerinde daha müessir olabil. | mek için erkek elbisesi giyer ve cinsiyetini belli etmemek maksadi- le.bir çok sun'i vasıtalar kullanır. dı. Hahâ o iğreti sakal bile ta- kardı. Saltanatı Mısırın en müref- * feh zamanma rastgelir. Açtığı ka- naldan sonraları Romalıların ve Medineyi kıtlıktan kurtarmak i- çin Arapların istifade ettikleri de muhakkaktır. Fakat yavaş yavaş çölün kum- ları bu kanalı da kapatmıştır. (American Weekly) Kobra Yılanının zehri Kobranın başı Üç senedenberi Nevyorkta Mo- nadesser ve Pariste Taguet ismin- de iki doktor profesör Calnetti'in kendilerine gösterdiği yolda Kob- ra yılanının zehiri ile muhtelif has- talıkların tedavisi çarelerini ara- makla meşgul bulunuyorlar. Telgrafların da haber verdi gibi, bu sahadaki faaliyet hayli i- lerlemiştir. Gözlüklü yılan denilen ve fenni ismi Naya tripudiano olan yılan zehirli hayvanların en müthişidir. Bu yılan yüzünden, bilhassa Hin- distanda, binlerce insan ölmekte- dir. Kadim Mısır abidelerinde de bu yılanın şekillerine tesadüf edi- liyor. Kobra yılanları bazan boy itiba- rile büyük olurlar. Başlarını bir te- irler. Gece ve sabah uyumazlar. Cü relkâr ve canlıdırlar. Bilhassa kü- çük memeli hayvanlarla, sir ve balıklarla teayyüş ederler. sana hücum etmezler, fakat önün- İ den de kaçmazlar. Hattâ faresi bol olah evlerimizde bile ferih ve fü- hur yaşarlar. Kobranın ısırdığı adam, ısırılan yerinde hafif ve mahalli bir reak- siyon hisseder. Fakat bu ısırılığın tesiratı bilâkis müthiştir. Baygın- lık, nefes darlığı, nabzın zayıfla- ması, ateş ve yedi sekiz saat son- ra da ölüm.. Eğer ısırık öldürücü değilse, ısırılan adam bir kaç gün içinde iyileşebilir. Kobranımn zehirinde bilhassa Neu- rotoxine vardır ki, bu (sebepten cümlei asabiye (Oüzerinde tesiri fazladır. Kobrarim zehirindeki şid- det te bundan ileri gelir. Bir kaç sene evvel cüzzamın te- da in de yılan zehirinden bah sedilmişti. Muhtelif memleketler- deki misyonerler, cüzzamlı hasta- ların kendilerini ısırmak için zehir» İ li yılan,bilhassa kobra yılanı aradık larmı bildirmişlerdi. Fakat Kobra | cüzzamlı hastaları hiç sevmez. Bu sebepten hastalar kendilerini ısırt- mak için hayli müşkülât çekerler- vmiş, /ukarıda isimlerinden bahsetti- ğimiz iki doktor son tetkiklerin- den sonra zehirin ıstırabı azalttı- ğını ve hastaların ahvali umumiye- lerinde selâh hasıl olduğunu mü- şahede etmişlerdir. Bir defa ıstırap mutlaka azalıyor. Şayet hastanın tümörlerinde selâh hasıl olmazsa, bu da hastalığın gayet ağır olma- sından ileri geliyor. Tedavi, kobra zehirini kal rezk bir solüsyon halinde kullan- maktır. Enjeksiyon deri altına ya- pılıyor. Sızı vermiyor. Hastada sa- deme hasıl etmiyor. Hararette re- aksiyon görülmiyor, taharrüş (te olmuyor. Görülüyor ki, kobranın zehirini beşeriyeti kemiren en müthiş has- talıkların tedavisinde kullanmak için yol açılmış demektir. (Matin'den) Askeri tebilgat l Beşiktaşta tütün ikramiyeleri Reşiktaş askerlik şubesinden : Şü- bede ailelerinin 933 senesi tütün ikrami yeleri tediyatına 31 Temmuz 933 pazar tesi gününden itibaren Beşiktaş kaza- 81 kaymakamılığında teşekkül eden ko- misyon tarafından başlanacaktır. Bu tediyatın muamelesi haftanm üç gününde cumartesi, pazartesi, perşem- be günleri öğleden evvel - sağt 9 dan 12 ye kadar icra olunacaktır. Bugünkü proğram İSTANBUL : 1945 4 Dans musikisi. 2015 : Ajanı haberleri VARŞOVA âli ma 21 hafif musiki, 2230, — Lehli eserlerinden iki, E: 20,15 plâk, 71 Stüdyoda bir temsil, Sigan YILANA Gsm 2020 Sakeburg'tan naklen, FİDELO İsimli Bethoven'in oparası, (Richard ida 5 2038 plâk, 21 çarklar, 22,50 konser, 2120 orkestra, IRTİHAL Devlet denizyolları işletme şefi Ze- keriya B. in validesi Şerife H. irtihal etmiştir. Zekeriya B. e ve kederli aile- sine taziyet beyan ederiz. İstanbul Tramvay Şirketi ve Şark Demiryolları Kumpanyası Muhterem ahali. banyolarma de- vamını kolaylaştırmak maksadile 14 temmuz 1933 ten itibaren, tec- rübe olarak ve yeni bir karara ka- dar İstanbul - Florya - Plâj arasın- da gidip gelme tenzilâtlı birleşik biletler satılmağa (başlanacağı muhterem ahaliye ilân olunur, Bu biletler tramvayla şehrin her hangi bir mahallinden kesik- siz seferle Eminönü veya Sirkeci- ye, Demiryolu ile Sirkeciden Flor- yaya, (Küçük Çekmece) azimet ve Haylâyf, büyük Plâj, Çekmece plâjı ile Küçük plâjdan birine gir mek ve demiryolu ile Sirkeciye ve Sirkeciden ayni araba içinde şebekenin her hangi bir mahalli- ne tramvayla avdet için muteber- dir. TARİFE Nakliye vergisi ve köprüler rüsumu dahil olduğu halde : 4 ten 10 ya- Büyükler şmakadar için çocuklar kuruş Tramvayın her o 9875 s0 hangi mevkii ve Demiryolu 1 nci mevki Tramvayın ber hangi mevkii ve Demiryolu 2 nci" mevki Tramvayın ber hangi mevkii ve Demiryolu 3 cü mevki Bilet yukarıda isimleri beyan o- lunan dört plâjdan her hangi bi- rine girmeğe salâhiyet verdiği gibi bu plâjlar (o dahilindeki tek- mil tarifeler üzerinden (Yo 20 ve Küçük Çekmecedeki İstasyon bü- fesinden Yo 10 tenzilâta dahi sa- lâhiyet verir. İşbu biletler Sirke- ciden geçen veya-: Eminönüne va- ran tramvay arabalarında biletçi- ler tarafından verilir. Ahali mezkür biletleri tramvay hatları müntaha noktalarınm bir çoğunda plântonlardan dabi te- darik edebilirler. (5472) 4428 gJllliy yek girecek in ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LK. LK. “ > | | işler için müdiriyete mü. | ir. Gazetemiz ilnların mes'w- yetisi kabul etmez. Karam akn