“Bursada gözeteciler! Bu su şehri gitgide mükemmel bir Konfor şehri oluyor. Hüsmü güzel bahçesinden ayrılma- sm hiç canımız istemiyordu. Fakat ne yapmalı ki vakit gecikmişti. Çekirge otelleri, sıcak ve şifalı sularile bizi bek- De rorlar, Halil Lütfi Bey, bugünkü işini yarı- na bırakmasını liği için: — Çocuklar, dedi, elimiz değmiş- ken hamamları bugün gezelim! Artık, Çekirgepalastan başlıyarak, bütün hususi otel ve banyoları birer birer dolaşıyoruz. İlkin şurasını söyliyeyim: Çekirge otellerinde bu sene sahiden büyük de- ğişiklikler var. Bir mütehassısm, otel- lerin bütün ihtiyaçlarını ayrı ayrı tet- kik ederek bir ıslahat raporu hazırla- ğına ve bu rapor, kusursuz tatbik e- dilerek bugünkü neticeler alındığına insanın inanacağı geliyor. Bir kere, her odaya muşamba dö- şemişler. Duvarlar, tamamen yağlı bo- ardrop, ayna, komodin, karyola gibi yatakodası için lüzumlu olan eş- yanın hepsi yeni. ,. Pencerelere, ince teller germişler: sivrisinek girmesin diye... Karyolalara, eniyi ( cinsten somyalar koymuşlar: gece kalacak mi- safirler, deliksiz bir uyku O çeksinler diye, Eşya üzerinde bir küçük toz zerresi arasanız bulamazsınız. Her ta- rafta ince bir titizliğin, ürkek bir iti- | nanm izleri var. İnsan, burada, kendi evindeki raha- t bulacağından emin olabilir. Çekirge otellerine şimdiye (o kadar yalnız müşteri girmezdi. Arasıra, bir | kaç tabtakurumu ie beş on siyrisineği de girdiği olurdu. gündenberi, bu ik boya le dn hiç bir böcek dikiş tutturamıyor. Bakım ve temizlikten, banyo daireleri de hisselerini almışlar. Müşteriler tedikleri kadar havlu veriliyor. Bütün | banyolarda soğuk su (tertibatı var. Mermerler, kar gibi beyaz... Uzun sözün kısası, ihtiyar Çekirge birden bire gençleşmiş. Ot minderli o- dalar artık yok! En az para ile çok te- miz bir yatakta, yatılıyor, tabidotta en nefis yemekler yeniyor ve dünya- ön en sularile doldurulmuş bir havuzda yıkanılıyor. Bir otelden çıkıp bir otele giriyoruz. Raif Efendi, Saffet Bay, Fevsi Bey, | Biraz sonra; haydi başka ote- apıda bir karşılama: — Safa geldiniz beyler! — Safada daim olun efendim. . . Otelin ismini okuyorum; Safa oteli. — Bu Çekirge hayattır vallahi ha- at. "a Demeğe kalmadan Hayat otelinden içeri giriyoruz. Dala çıka Mahmut Yesari Beyle be- nim gözlüklerimiz buğu içinde kaldı. Ömer Rıza Bey, ihtiyatlı hareket edi- yor. Gözlüklerini çıkarmadan, hiç bir hamama girmedi. Bir aralık Mahmut Yesariyi, müziç gıcık yakaladı. Öksürür de öksürür. . Ömer Rıza Bey; — Mahmut, kardeşim, dedi, fena öksürüyorsun, Biraz kendine baksana. Mahmut Yesari Bey kızdı: — Hamamlara bakmaktan kendime bakmıya vakit yok ki... Çekirgede, yakm £ senelere kadar, ortalık kararmadan el ayak | çekilir, sokaklarda kimsecikler görünmezdi. Şimdi ise, sabaha kadar ışıl ışıl ya- nar her renkte ampuller altinda sula» rm şakırtısmı dinliyerek kapı önlerin- de sabahı bekliyenler var. Gecenin ilerilemiş saatlerinde oto- mobiller durmadan işliyor ve Bursa- dan Çekirgeye müşteri taşıyor. Hamamları gezdikten sonra, riyaset makamı bize programı hatırlattı 'emeği Kükürtlü'de yiyeceğiz! Kükürtlü kaplıcası, Bursa - Çekir- ge yolunda Çekirgeye varmadan bir kaç dakika evvel sağda, geniş bahçe- sile göze çarpar. Bu yetmiş odalı muhteşem k, ca- | da suyun fışkırdığı toprak (sathı, bir parça kaydığı için hamamlara bir do- lap vasıtasile su neklediliyor. Dolabı da çeviren gözü bağlı | bir beygir... 80 şu kadar derecelik suyun hararetine, hiç bir motor dayanama- eğ için bu işi bezle harabe e atmak ten başka çare bulamamışlar. Kapi sahibi Fersi Bey, sayu çeviren —— çıkarılı kurumuş kü- kürt lele bize gösterdi: — Çark, sık sık bu yüzden bozulu- yor. Hafta geçmez, değiştirmiye mec- — Toplanınca satın bari. . — Kim alır ki?.. — Satmayı tecrübe ettiniz mi hiç? — Hayır! Biraz düşündü, zihninde bir hesap cak... Hatırımda öyle kalmış. — Evet. . yanmasına yanar! O zaman tavsiye etti: — Kış gelince sobada yakarsmız! Bunu söylerken bir büyük parçanın da kendisi için saklanmasını, tembih esinde, Mahmut Ye- sari, Ömer Rıza, Halil Lâtfi, ben. o dinliyoruz. Bahçenin her tara- ündüz gibi aydınlık. . Yarım saat geçti, bir saat geçti zi sofraya çağıran yok. Meğer, bir yanlışlık olmuş. Ev sahibi biz gelmeden sordurmuş: — Beyler uhatabı tirahat ederler mi? vi ük telefonla kı istimal ederler mi? istimal, ederler mi sua- anlamış ve: — Hay hay.. muvafık! Bahçede istiçahat ededursunlar! demiş. Neden sonra, yanlışlığın farkına va- rıldı. Ve biz sofrada yer aldık. İçki i ğa halde rel kaplıcası sahibi Fevzi Beyi terdiği misafirperverliği, doğrusu u- mulamayız. Geç vakte kadar sofrada kaldik. Ö- mer Rıza ile Mahmut Yesari, geceyi Kükürtlü otelinde geçirdiler. Wi Lâtfi ile “Adapalı tesi sabaha kadar, Allaharsmerla- dık.. M. SALAHADDIN fen ve sanat müesseselerini dolaşıp tet kik etmek için bir program hazırlamış- tır. İstanbul muallimlerile, tatil ayla- rında İstanbula gelmiş bulunan veya burada askerliklerini o yapmakta olan muallimlerin bu tetkiklere iştirâk etme lerinden faide hasıl olacağını ummak tayız. Bu tetkiklere iştirâki arzu eden lerin bir program üzerinde konuşmak üzere 296-933 perşembe günü esat on yedide Evimizde bazır bulunmalarını rica ederiz. | Askeri tobilgat İ Üsküdar askerlik şubesinden : i — Her sene kanunen haziran ayın da yapılmakta olan İhtiyat zabit ve as 'keri memur yoklaması 30 haziran 933 tarihinde bitirileceğinden şubemizde kayitli ümera, zabitan, ve askeri me- dan henüz müracaat etme: at gelemiyenlerin i tarih etmek şartile mektup- 329 doğumluların 1130 haziran 933 de biteceğinden henüz gelmiyenlerin cezaya maruz kalmama. İarı için bu müddet zarfında hüviyet cüzdanları ile şubeye müracaat / eyle mele Milliyet'in edebi romanı: 17 YAYLA KIZI. — YAZAN: Aka Gündüz. — Son kağnmın arkasına katılm- ca güvenle şehre girmek kolayın kolayı. Son birkaç kağınının adamı önde gidiyorlardı. Kağınmın ardı- na takıldı. Bu da yetmedi. Madem ki kimseler yok, neye yayak git- sin? Kağnınm arka tahtasına ar- dıldı. Bacaklarını sarkıtı. Keyfi- ne, sevincine ölçü yoktu. Şehrin yolunu gıcır gicir kısaltıyor, kı- salktıkça içindeki heyecanı artıyor. du. Petek'in ayakları yerden kesil - di. Dizlerinin yorgunluk sızısı ge- çer gibi oldu. Şehir & yaklaştıkça yaklaştı. Her işi tıkırma girdi. Ne gören var ne kollayan. İşte o zaman üşüdüğünü sezdi. Gecenin ayazı her yanmı kapla mıştı. Yolun gidi den esen ince ruzgâr ensesini çakmak kavmdan daha sert kavlıyordu. İçi titreme- ğe, sonra dişleri (o zangırdamıya başladı. Titremeğe çoktan alışmış- te ama ne de olsa bir ahır dammın He tünde bir çatı, dört yanında dört ta ne tezekle srvalı duvar bulunuyor- du. Gövdesinin her yanı, varıncıya kadar ayrı ayrı yorgun- du, fakat henüz duymuyordu. Diz- lerinin sızısı, topuklarının çivilen- mesi geçti ya... Bütün yorgunlu- ğu geçti sanıyordu. Eli yavaşça ve istemeden arkasma uzandı. Bir şeyler © yokladı. Boş o kağ- nm içinde ne var ki? E. line yumuşak bir şey ilişti. Biraz kurcalayınca anladı ki bu oraya bırakılıvermiş bir yorgandır. Ba. şını çevirip önde giden kağnıcıla gözetledi. Kimi konuşuyor, k türkü söyliyordu. Arkasına bakan yoktu. Yorganm ucunu & yavaşça çekti. Sırtma aldı. Geriledi. Kağ- nının arkasında bağdaş oturdu. Ö- bür ucunu da dizlerine örttü. Dir. seklerini kasıklarına dayadı, başını iğdi, yorganm altına büzüldü. I- lık bir tüy bütün derisinde dolaştı ve yavaş yavaş ısmmiya başladı. Şu insanlar ne tuhaf! Yorgunluğu o sidinne üsüvarlar. ısınır. . ısınmaz İ çıkardı, sonra bir gözünü. .O da ne Sarı- Kırmızı Sadun Galip Bey cevaba cevap veriyor Tevfik Âli Beyin mektubuna - cevap olarak Sadım Galip Bey hir mektun da- ha göndermiştir. Bu mektubu da meşre. diyoruz: “Galatasaray klübünden Tevfik Âli | cevabumdır. Tevfik Ali Beyin ag aş dübü- ne iki sene evvel yazıldığı ve idare he- üç sene kı- girdiği o haklımdaki sözlerim, muhterem Milliyet'te kendisi- nin dün çıkan cevabile de bir kore daha tamamen sabit olmuştur. Tevfik Âli Bey bu iddialarımı kabul etmekte, ancak kanunu medeninin 68 in- ci maddesi mucibince bir ay zarfında i. tiraz edilmediği için nizami hir vaz'iye te girdiğini söylemektedir. Kanunu medeni bizde de var, Icabın- da açıp okuyoruz. Madde 68 diyor ki: (Azadan her bi- ri, kanuna veya cemiyetin nizamname- sine uygun olmayıp ta kendi muvafaka- Une iktiran etmemiz bulunan hir karar aleyhine ona ıttılâdan bir ay içinde mah- kemeye müracaalle itiraz etmeğe kanu- nen salâhiyettardır). Benim veya herhangi, bir âzanın bir ay icinde itiraz etmemekliğimiz ancak benin veya o âzanın itiraz hakkımızı 15- kat eder, fakat Tevfik Âli Beyi nizami vaziyete sokmaz. Çünkü kendisinin (ni- zamname hilâfına üç sene kıdem zammı alarak heyeti idareye girdiğini ve bu su. ğunu) heveti idare le mükelleftir ve bil Kaldı ki ben da kedilerine kanunu medeniden Kir madde nakledeyim: Ce. miyetlere temas eden ikinci faslın 60 m- cı maddesinin som fıkrası: (Nizamname sarahaten müsait olmadıkça, ruzname haricinde karar verilemez). Saygılarımı sunarım Efendim.” Sadun Galip Beşiktaş kulübünln bir izahı Beşiktaş Jimnastik klübü Reisliğin. | 26 Haziran 933 tarihli Haber gazete. sinde idare heyeti azasından Kılıç oğlu Ziya ve Nuri Beylerin istifalarından bahsedilirken şahsa mal edilen hizmet. ler kayit edilmekte ve hâdise haddin. den fazla izam edilerek Besiktaş klübü. Dün varlığı üzerinde adeta bir tehlikeye işaret edilmektedir, Nuri ve Ziya Boy arkadaşlarımız da dahil olduğu halde Beşiktaş klübünün varlığı en küçüğün. den en kadar klüp içinde fernentle çalışan insanların doğurduğu ir. Su veya hu arkadaşım lde tata Kâr ME hüdisesi mahi- yetini geçemez. Beşiktaş klübü her za man olduğ bugün de kuvvetlidir. Bu kuvvetini ferayatle ların idealinden alır keyfiys In nesrine lüzum hâsıl olduğu için muh- terem gazet bu hususta tavassu- tunuzu rica ederim efendim. Kongre kaldı Tetanbul Mintakası Riyasetinden; Mıntaka senelik edi kongresinin 30 Ha- ü tonlanması ev- velce tebliğ edilmiş ise de hir hafta müd detle tehiri zaruri örülen ku toplanma- nin 7 Temmuz 1933 cuma Cağaloğlun- da Halkevi salonunda saat tam onda Ya- pılacağı tebliğ olunur. Galatasaray-Fener maçı İstanbul Futbol Heyetinden: 30 Haziran 1933 cuma günü yapıla- cak malar; Taksim Stadında Şild maçı » Galatasaray saat 17,30 Hökem Kemal Halim B. İngiliz şampiyonu galip .CARDIFF, 27 A.A. — Ağır siklet Ingiliz boks şampiyonu Jack Petersen, Avusturyalı George Cook'u on beş dev da uykuları geliyor. Acep karınla rı da tok olsa nidecekler? Oynar- lar mola? Hele bir o uyumadan koynundaki yarım bazlamayı da yesin de sonrası kolay. Kağnının sahibi gelip te kulağından yakalı- yarak aşağı atıncıya kadar bir iyi- ce uyur. Yolda da bıraksalar kor- kusu yoktu: Kağnı, yaylı değil ki iki kamçıda atlarını sürüp uzaklaş- sm. Yere atsalar, yolda bıraksalar da ardlarına düşecek, gene şehre varacaktı. Yorganm altından önce burnunu si? Ayazlı havanın yukarılarda | bir pırıltı vardı. Gök, han tarafın- daki kara gök değildi. Buraların göğünde bir şınlaklık vardı. o Ve gittikçe çoğalıyordu. İki © gözünü kullandı. Sağında solunda uzak ışık noktaları gördü. Acep bunlar damlar mı ki? Buralarda demek geceleri damlarda çıra yakarlar? Onlar yakmasın da kimler yaksın? Şehre zengin demişler, Şehirde çı- ralar yanar, Ballı gözleme, pek- | mez peltesi, yağlı ekmek te yapı- lir, Gökteki şınlaklık gittikçe artı- yordu. Sırtı iyiden iyiye ısınmıştı. Gidilen tarafa şöyle bir o döndü. Hay anam hay! Bütün karşısı yer. den gi ğe din pırpır, parpar sın - id zider den e BE hin keri:,,leri Fatma H. la operatör ve İgün Hamit B. in kayinpederleri Servet Pş. nin Göztepe'deki köşklerinde akraba Ima birdenbire babası geldi. O da böyleler söyler, böyleler çalardı. Ama İzmirin alındığını di. Bu İzmir de nacap bem ki bü. tün millet IR m Ü— öĞÜTLE Başağrısı Hafif ve ufak rahatsızlıklardan sa yılan baş ağrısı bazan o kadar devam W olur ve sık sik gelir ki insanın ha- yatmı zehirler ve hiç bir şeye kadir olamıyacak derecede rahatsız eder. Bu halde ea büyük hastahklardan ön yılmağa değer. Bunun çin baş gelen Çün üyeniz e rd bulmağa çalışmaz ise büyük hata iş- lemş olur. Bir çok hallerde baş ağrısı kara ciğerin. kolaylıkla sökemediği fazla (Toksin) lerle yüklü olmasın- dan ileri gelir, Çokça yemek yemek, böl bol yemeklerle midesini doldur- mak kara ciğerin vazifesinde durğun luk yapmağa sebep olur. Baş ağırısı başlamadan önce yenilen bir iki ye- mek hakkında araştırma ve yoklama yapılır ise çok defa rahatsızlığın se- bebini meydana çıkarmak mümkün o lur. Meselâ evvelce yenilen soğan, sar- mısak veya içilen ekşi bir şey, kurmı- | 71 şarap, (koktey)) gibi şeyler mesa- menin taharrüşünü davet eder. Ve bura- dan aksülâmel ile göze veya başin te. pesine tesiri olur. Baş ağrısı yapan başka bir aksülâmel de inkibaz ha- linde havsala azası ile nsabı şevkinin | alt kumundaki his ösabi üzerine vur Ku bulan tazyikten ileri gelir. Her va- | kit tesadüf olunan baş ağrısı da göz gerginliği ve göz yorgunluğunun se. bep olduğudur. Bu da gözlere müna- sip ve uyzun bir gö: men yeçiverir, Bunun ağrıyan hususiyle bir şey okuduktan sohra baş ağrısı gelirse bir göz heki- mine muayene olmalıdır. Bazan baş ağrısı daha mühim bir talim sebeplerden ileri gelebilir. Bu da ya başta veya vücudun diğer aksa- mından ileri gelir. Sebebi başta olur- #& bu halde ya bir çıban veya bir ye mal bir halde bulunmaması neticesi hâsl olur. Bu da ya böbrek veya ka- iğ l sından birinin ehemmiyetli bir hasta lığından ileri gelir. Eğer baş ağrısı bu sebeplerden hiç birisile alâkadar değilse o halde kanm saf olması lâ- ii maddeleri ise merkezi asabiye giden. böyle bir kan baş ağrısına sebep olur. Bu iti- barla baş ağrısına sebepleri daha zi- yade başka yerde olduğunu hatırdan çıkarmamalıdır. Yüksek tansiyondan ileri gelen baş ağrısı çok zahmetli ve âdi Ayni anmanda zil kulaklarda nabız vurmaları da ela dan aşağı tansiyonun se- ğu baş ağrım ise ekseri bir hissolunur, Bu da en çok ile ziyade uğraştıktan veya sinirlendirici sebeplerden sonra çoğa lir.v$ artar, Büyükada Dr. ŞÜKRÜ | Akdi müteyemmen — İnhisarlar Hukuk Müşaviri Hamit ya E. in nikâh merasimi evvelki Ye ehibba huzurile yapılmıştır. Tara iğne saadet dileriz. Sigortalarınızı Galetada Dil anketi Liste 101 ANKARA, 7. AA. —T.D.T. yetinden Karşılıkları aranacak ürapça Ve & kelimelerin 101 numaralı tistesi yudur &— Nektsi nazar 7 Nararı dikkat 8— Cümleten — bilcümle — 9— Alenen — aleni — İİ 16— Muntazaman 11 — Mehtasaran Münhasran 13 — Bazen — bazi kere, bazısı 14— Kusman .. Tamamen Gelen karşılıklar Liste : (94) Hasebile : Vesilesile bilvesile: nasibetile: ilişikliğile, İt sile. Etrafile: çevresile. Nisbet göre, buna göre. Ekseriyetle çokça, umumiyetle: Bütünlü susile; ayrıca. Hakkile: iştenğil tenğiçle, Lâyikile; değerile. “ Bigayrı- hakkın: Bigayrikastın: > Bilmeyerek, düşünmeyerek; Çarnaçar: ister istemez. Sex Liste : (96) Binsen: dayanarak. o Binaenaleyh: Bunun üzerine. Maamafih: Bunun için. Vesselâm: Bitimi. Merhaba: İânhiri: Bitimaiz. Ilânib kadar. Vesüire: diğer sından. Bilâhara: Bilvasrta: Bağla, tekle. Bilavasrta; Bağsız, (desteksiz. Şayet: olursa, Meğer; Meğerki: ös Liste : (97) Evvelâ; önden, önce, ikinci, üçüncü olarak. Evvelce: eskiden. Evveldâhir: Başı, bitimi, Evvelemirde: ön işte. Fil hakika: Doğrusu, oluşu. Vaktile; Bi dirik. Vakti zemanile; Vaktaki; (o Binefsihi: ğin Bilkarrve: güsi ile. Bilfüil : işleyerek Bihistihkak; kazanarak. Biddefcat: ar. ka arkaya. Bilhesap: sayarak, sayılı o larak. Bililtizam: Bilerek, isteyerek, ».. Liste : (98) Haddi satine; aslını ayni mayasmda, doğruçesi, kökçesi, Mümkün mertebe : Mehmaem ken: olabilecek, yapılabilir, oldukça, yetişebilecek. Kabi) dı olamaz. İzekân: yok: maz. Fazla olarak; Lâalettayin: belli edilmeksizin, or Iamadan, bangesi olursa olsun. Behe- mehal, mutlâka, herhalde, muhakkak, nasil olursa olsun, elbette, özke, özkes, ne türlü oluraa ols oğruluğu anlaşılmış, man yel toplanmış olarak, topluça. Jeahi haj: icab maslahat, oluru, bulu- nuşun gereki, için gösterişi, işin geli- işine göre. Emri vaki: olmuş İş, itmiş, yapılmış O iş, Kesnlemyekün: sanki olmadı, değersiz, hiç gibi, pek az, hükmü yok, saçma, dutulmaz, dutu Mü- alan değil. G İ mü yok. tanılmaz, uyulmaz, İlimaşasi- Jah: tanrinin istediğine dekin şimdiye dekin, bugüne dek. Hemen: imdiçek, tez ancak. Kâmilen; bütün bütüne, nok sansız, olarak. Göztepe Hazinedar oğlu Baha Kaza ve Otomobil Ünyon Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA (yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 nin kalın sesini : —Şehre yaklaştık.Kağnılarınıza, neyinize zaap (sahip) olun! — Dihi — Uhüââââ - Gidinin gara çıkmasa ya! — Anşa yenge! Ali dedenin kağ nısını hizaya getirivir! Ayşe yenge en arkadaki kağnı- ya seğirtti. Hizaya getirdi. İçine | bakmadı. Petek yorganm altına tortop olmuştu. Ayşe yenge sondan iki kağnının sağ ortasında yürüyor ve bir şeyler mırıldanıyordu: — Ali Dayı da böyledir işte! Kağ nısını bırakır hep öncek gider. Ya- renliği bırakamaz ki... Bunak! Biraz daha önden ince bir kadın sesi: Dumlapinar önünde Türk ordusu kuruldu. Anababa gününde Düşman kökten vuruldu. s5 Gazi dedi: İleri Milletin gazileri! Ulaştılar İzmire Gazi Paşa erleri. Yorganın altındaki Petek'in ak- üzü! Sıradan göreme- p onun yolu düş- 3266 müştü? Babası bile o yoldan dön- memişti. Babasının sesini, tezene- sini eker) yarım yamalak Düşmana 5 öleli kıyısında Dimdirek kalacağız. aldık. Merice dayandık. Şehirde sabahlaracak çıralar ye- | kıyoruz. Şimdi şehirde iş çok. İş bulmadı, Çalışmalı. Ahır sekilerin. de satlıcandan yatan. anaları ba- kıtmalı. Petek'in sesi, dudaklarından ok hızı ile fırladı; Solfasol boğa zından Kubbeli, Geçiören ve çıra yakmış Ankara sırtlarına bir ses dalgası döküldü. Ayşe yenge ür- perdi. Acep iyisaatte olsunlar mı türküye başladılar? Kağnıcılar adım adım ürperdi- ler. Bu ses ne ki? Kimin ki? Nere- den geliyor ki İnsan sesinin bu kadar tatlısı, böyle ( cana yüreğe değişi görülüp işitilmemiştir. Önden bir ses haykırdı: — Noluyoz? Ayşe yenge karşılık verdi: — Huuy! Peri kızları mı var ya- maçta ne? Petek hiç bir şey işitmiyordu. İ- çi coşmuştu. İçi kaynıyordu. İçi 26 ağustos sabahından daha çok kay- “Bütün Anadolu, Anadol Bugünkü proğram ISTANBUL ; 18 den 19, ender Gramefem, 9 , 1845 , Mahmure hanim 1045, 2000 Bay tarafından 2030, 240 2100 22 22 itibaren Ajanı haberleri ve'saat 20.— VARŞOVA 1411 m. B: Ruhi şarkılar, 8.05: Cimnastik. 8209 Plâk, ew kadını anti, 1305: Plâk-Haberler. 16: Plâk - Haberler. 1615: Plâk. - Haberleri 151 Konfe- Siyam musikisi. VİYANA 817. m. 2016: Şarkılı konser. dair Pirana ve kemi Çekoslovak yadaki banyolara dair 3208: ,Opelo” isimli temsil veşarkılar, 22.35; retten sahsel BÜKREŞ 384 m Haberler - Plük. 1415: PAK. 1. 20: Ders, Zi: Keman kı konser, 2220: Sele Türk Anonim Şirketinden: Bedelleri tediye olunacak Tesisati Elektrikiye Türk Anonim Şirketi tah” vilâtmin 2 nci keşidesi, 1 temmuz 1933 tarihinde öğleden sonra saat 3 te No- ter hazır olduğu halde (Beyoğlunda Tünel Meydanında Metro hanında Şir- ketin İdare Merkezinde dora edileceği, tahvilât hâmillerine ilân olunur, j Amortisman cetveli mucibince itf&” akğesi 31 adet tahvil üzerine yapıla caktır. Tahvilât hâmüllerinden Büğel'ii ran zevat keşidede hazır bülunmağsı davet olunuclar, i İstanbul, 14 Haziran 1933 1 Müdiriyet gtlilliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” &r. rak geri verilmez.— Müddeti #syen nüshalar 10 kuruştur— Gazete ve müdiriyete mi ilkelarım mes'e- 21: bi hisler sn sil erik Mef vel idi. nun bütün benliği, sesi ve yüreği Yayla kızım dudaklarma toplan | maş. ği Genç Ayşe yenge hem elindeki ucu çivili diyreni hazırladı, beni bir tebbetyeda ile iki elham okur yarak son kağnının yanma yak Taştı : — Destur! Destur! Kim ki o? Petek kendine geldi. Hemen su#” tu. — İn misin, cin misin kız? Etrafı tatlı tatlr korkuttuğu içi belki dayak yer diye işkillenen P& tek kağnıdan atladı. Ayşe yengf bakınca, cin olsa da korkulmıys” cak kadar küçük bir cin e saplamıya hazırladığı değneğini indirdi. — Sen kimsin kız? — Bana Petek derler. Deminki çmlıyan güzel sesi şinf di titriyordu. — Ne aran burada? — Heç. . Ben Tatlar köyünd nim, — Bu yollarda ne işin var? Öteki kağnıcılar da başma üşü müşler dinliyorlardı: hi — Heç.. Ben Ankarada bir “i fendi ağanın yanında çalısır Köyüme izinli geldim de.. Şirn€ şehre dönüyorum. Yolda köylüy” yitirdim de. « gördüm de