GE a 93 felâketi Tefrikamız bitti; fakat mektuplar h “Milliyet” in tarihi tefrikası olarak | nin mürevviçlerinden, hattâ bu felâ- ketin başlıca müsebbibi olarak göste- rildi ve öyle tanıtıldı. “Katiyen yanlıştır, biç bir esasa ve vesikaya istinat etmiyen tarihi yazı lar hurafedir, efsanedir, iftiradır. “Namusu ile yaşamış, bu millete hizmet etmiş ve bugün de ölmüş bulu nan bir kimse için bu iftira pek çir- kindir. Bi “Eğer bu tefrika muharririnin e- lindeki vesikalar eksik ve ibticaca ki- fayet etmiyorsa ya tetkikatımı tamik etmeli ve yahut yazmamalı idi. ki kalmış, Ali Suavi va- kasmı müteakip Ankara valisi olarak A ya ö: ilmiştir. itibaren vefatına kadar günü gününe hatıratını bilâ ikmal, olduğu gibi ve bizzat kendisi yazmıştır. “Neşrettiğiniz işbu tefrikayı tek- içi felâketinin mü- sebbibi olmadığını ve o zamanın sair zevatı olduğunu isbat edeceğim. Bu- nun için babamm kendi el yazısı ile olan hatıratmın yalnız 93 muharebesi ğüm. “Matbuat kanununun maddei mah susası mucibince gerek bu mektubu- mun, gerekse bu mektubum basıldık- tan sonra babamın hatıratından gön- dereceğim kısımların gezetenizin ayni | sütunlarında neşrini rica ile hürmetleri- mi takdim ederim efendim | Müşür merhum Sait Pşnm oğlu SAİT ».. Tarih, hisse dayanmaz! Yukarıki mektubu okuduk. Yaza- nın kullandığı “Hurafe, efsane, ifti- râ” gibi tabirleri nasl bir duygu ile yazdığını anladığımız için hiç te gü- cenmedik. vs İgnatief | tefrika üzerine yazılan alâ bitmedi rı basılmış bir eser olsaydı, tefrikamı- zı yazarken ondan da İran eder. tur. Harbe girmek kendi kanaatine daha muvafık olmuş olabilir. Hattâ Mithat Paşanın teb'idine âlet olmak işi bile İngiliz Sait Paşanın kendi ba- sına yaptığı bir iş değil, Abdülhamit ten aldığı emre itaattir. O devrin dev let adamları arasında vicdanma mu- yı, menkübiyeti göze alanlar ise nadi- rin nadiri idi, Ali Suavi vakasından #oora İngi- liz Sait Paşanın menlcübiyeti ise, Ali Suaviyi himaye edenlerden biri olma- sı yüzünden husule gelen şüphelerden ileri gelmiştir. Mahmut Celâlettin Pa- şanın “Mirat Hakikat" inde «Âli Su- avi vakası” için yazılan satırlar bu hi mâyeyi açık surette gösterir. Görülüyor ki yazdıklarımız içinde bu mektuptaki iddialara meydan ve- recek bir şey yoktu. Bununla beraber, eğer hatıralar bize —Denildiği gibi— verilirse, tarihe malümat olarak bun- ları da meşretmekten geri duracak değiliz! Halkevinde Kitap sergisi Önümüzdeki sonbaharda Halkevin de geniş mikyasta bir kitap sergisi açı- lacaktır. Sergide bazı mektep ve ders levazımı da gözlerilecetkir. İş takip bürosu | Halkevi köycülük şubesi bir iş ta- | kip bürosu tesis etmiştir. Bu büro köy lülerin İstanbul resmi dairelerindeki işlerini takip edecektir. Gezmeler Yeşil gün Yeşil Hilâl cemiyetinden * Her sene daha parlak bir surette te- sit edilmekte olan Yeşil gün bayramı gezintizimin 7 incisi 9 haziran cuma gü nü Şirketi Hayriyenin 69 numaralı va porile yapılacaktır. Vapurda muhtelif Bir evlâdın babası için duyduğu sayğıya karşı sayğı gö isteriz. Fakat lar diye iki takım a; Sait Paşayı o zamana, yazanların hepsi bu İki takımdan bi- rincisine mensup diye göstermişler. dir. İngiliz Sait Paşanın hatırala- eğlemeler, car ve blife mevcuttur, Muh- terem âzâmıza ve mefküre arkadaşları mıza tahsis edilen vapura Yeşil gün bayramı için hazırlanan rozeti hamil 6 lanlar girebileceklendir. e Binacnaleyh muhterem misafirlerimizin cozetlerini o günün sonuna kadar yakalarında mu hafaza etmelerini rica ederiz. r Gülhane müsameresi Gülhane altmcı tıbbi müsameresine 28-5-033 pazar günü sazt 17 de başlana cağından bütün meslekdaşların teşrifle ri res olunur. Beşiktaş askerlik şübesinden : 1 — Har sene olduğu gibi bu sene de mütekait ve müstati İhtiyat Zabitan ve memurini askeriyenin yoklamaları- na 1 Haziran 933 tacihinde başlanacak 20 Haziran 933 tarihinde bitecektir. 2 — Bu muayyen müddet zarfında şö bemizde mukayyet ihtiyat zabitan ve as 'keri memsurlarının yoklamalarını yap- trmek üzere müracaatları. 3 — Mektulpa yoklamalarını yaptıra cak olanlar adreslerinde, ahvali sihhi- yelerinde, meşgale ve memuriyetlerin- de bir değişiklik, olup olmadığının ve şübenin ihtiyat zabitan defterindeki si Ta No. larını veya sınıf ve Sicil No. la te yazmaları ilân olunur. Hikâye . .P Kitabın dili Hulki bu ılık odada kendini mesut hissediyordu. Etrafına bakındı, bir ke- re daha saadetini ta içinden duydu. Karısı kanapeye oturmuş, dikiş diki- yor, çocuğu yerde oyuncaklarile oy- bıyor. Hulki kitaplarını le meşguldü. Bu kitaplar evvelce Pen- dikte babasinm evinde idi. Fakat Pen- dikteki evi sattıkları için şimdi bütün siyası ve bu arada kitapları da bura ya getirmişlerdi. bir zevce, güzel bir çocuk ve kıymetli kitaplar... Hulki saadetini kâfi buluyordu. Kitap- ları yerleştirirken tozlarını alıyör; a- Yada bir de karıştırarak, sahifelere göz atıyordu. Karısı dediki: — Pendikteki ev aklıma geldi, Ne güzel bağçesi vardı ö evin. — Evet ama, üzaktı cicim.. Sattığı- mız iyi oldu. Gerçi orada çok tatlı ha- tıralar bıraktık. Seninle orada tanış- mış ve sevismiştik, ç Evet orada tanışıp (| sevişmişlerdi. Hulki o evde doğmuştu. Karıs: Melâ- hat babasının ahbaplarından bir kom- şunun kızı idi. Çocukken beraber oy- narlardı. Hulki mektepten çıktıktan sonra senelerce Beyğlunda yalnız ya- şamış ve Melâhati adeta unutmuştu. Bir gün bir telgraf alarak eve koştu, Geç kalmıştı. Babası o &* öL müştü. Meyus ve teselliye muhtaç ol. duğu bu sıralarda genç kız onun nma gelerek elini tuttu. Bu kadın İâhatti. O da Hulki gibi kimsesizdi, babası da ölmüştü, annesi de.. Geder. li kalpler hemen birleşiverdiler. Hul. ki Pendikte bir hafta kalacakken bir ay kaldı. Döndüğü zaman, meyus, Fa- kat mesut, öksüz, fakat nişanlı Şimdi ise evlenmişlerdi, murtopu gi- bi çocukları vardı. Hulki zihninde bi- rer birer canlanan eski hatıralar ara. sında kitapları yerleştirmekle devam etti. Bu aralık bir kitap nazarı dikka. bir üçüncü cilt.. Diğer ciltleri aradı, bulamadı: ie yazık! Dedi karıştırırken ilk sahifelerde üne ilişen bir cümle onu hayrete lüşürdü. O cümlede bazı kelimelerin altı kurşun kalemi ile çizilmişti. Öte- ki sahifelerde de bir çok altı çizik ke- Hmeler vardı. Bu, şüphesiz gizli. bir mubabere usulü idi, Eline kâğıt kalem alıp altı çizilen kelimeleri yanyana sıraladı. Şu mek- tup meydana çıktı: “Bir günah işledim. Fakat mütecş- sif değilim. Aşkın beni o kadar mesut ediyor ki.. Artık beklemek istemiyo. rum. Gel, ihtiyatsızlıktan behsetme,. Bu akşam kocam evde yok..,, Bu, hararetli bir aşk mektubu idi. Babasının gençliğine sit bir hatıra. Hulki vakayı görür gibi oldu. Bu mek- tubu tertip eden kadın evli i,ir çin, Hulkinin babası onunla istediği gibi serbest ie. Mektup- Taşma da güçtü. Ne yapsınlar? Muha- bere için bu çareyi bulmuşlardı. Ka- dın belki elinde bu kitap, kocasının “ Romanı: 113 | MAKEDONYA Aşk, Ati; tramvayların önlerinde koşarak boru öttüren çığırtkanlar, şaklayan kamçılar, pirinç düğmeli rı içinde bir gurürile in. Banka- İnr caddesinin iki yanından ve orta» sımdan son süratle geçen insanlar ve arabalar arasında, bu tempoya ayak uyduramayan tek tüz adamlar da ge- ne tam © sırada yerden biter gibi be- lirivermişlerdi. Süreyya bunlardan bir ikisine yak- laşarak bir şeyler söyledi. Sonra bir yılan gibi karşı kaldırıma geçti. Os- Kin, Politika, ve Kan.. Müellifi: Nizamettin Nazif aaeasereetetereeessayane bakıyorlardı, Süreyyaya hayretle lerdiveni işaret ettiz — İkinci kattan dama çıkılır. Dam- dan bitişik evin damına demir merdi- ven vardır. Odamın yanındaki dama İ gıkacakamız, iyi © bilmiyorum aman MİLLİYET PERŞEMBE 25 MAYIS 1933 e Askerliğin Psikolojisi Genç ruhiyat hocalarından Kuleli ve Maltepe liseleri Felsefe ve İçtimaiyat muallimi Ahmet Faik Bey psikoloji sahasında bize güzel bir etüt verdiler. Bizde bu tarzda yazılmış eserler ara- sında orijinal kıymeti haiz olanlar pek azdır. Müellif, kitabını bir kaç kısma ayırmıştır. Askeri otorite ve as kerliğin psikolojisi lar, bizi yakından alâkadar eden bir bahis olduğu için ehemmiyetle üze- rinde durarak okudum. Kuvvetli bir tahlil ve terkip kudretine malik oldu- ğu, eserin mütalâasile de anlaşılan Fa | ik Bey, eserinde ferdin beşikten itiba- ren tekemmül safhaarmı çok esaslı bir surette tetkik elmiştir. İrade ter- biyesinin hayat ve bilhassa cemiyet hayatı noktai nazarından ehemmiye- tini, seciye ve otorite arasındaki yakın münasebeti, güzel tahlil etmiştir. As- | ri tababeti ruhiyede bir insan içtimai muhite tetabuk kudretile muhakeme edilir. Askerliğin psikolojisinde de yalnız askerlere değil, bir çocuğun doğduğu zamandan itibaren ruhi ve bedeni neşvüneması tetkik edilmekte ve bilhassa irade ve seciye mefhum- ları üzerinde inceden inceye işlenmek tedir. Cemaatlerin müşterek ruhiyatı, manevi hayatm içtimai kıymeti, fert- lerin kayrcet bükümlerine karşı alâ- kası, otoritenin teessür ve inkişafı ve fesadı hakkındaki bahisler yalnız as- kerleri değil, sivil idarecileri de alâ- kadar edecek şekilde yazılmıştır. Bu eser için, irade torbiyesini tat. biki bir şekilde izahta da çok muvaf- fak olmuştur “diyebiliriz. (Harp ve Medeniyet) faslı ile (İçtimaiyat ba- kışından askerliğimizin yakın tarihi) denilen kısımlarda, müellif medeni dünyanın bugünkü zihniyetini, Cemi- yeti Akvam prensiplerini, mütalâa et tikten sonra, askerliğimiz tarihinin muhtelif safhalarını da ince bir tet- kik görüşü ile aydınlatıyor. Bu kısım- lar hakkında söz söylemeğe salâhiyet ve ihtisasımız müsait değildir. Fakat heyeti umumiyesi ile Askerlik paikolo- İ ğisi milli irfan ve kütüphanemiz için kıymetli bir eserdir. Doktor: Fahrettin KERİM İş isteyenler Arzubalcilik mühürcülük, yaztcılık, Odacılık buna benzer her türlü işi ga- yet ehven şeraitle yaparım isteyenlerin Milliyet İş bürosu Eyüp Mehmet adre sine müracaatlaeı. TÜRKİYE İŞ BANKASI Mehmet Suavi efendi namma mı kayyot Mülga İtibari Mili Bankasının 213268 - 273307 No. 40 adet hisec senc- di zayi edilerek ikinci nüshaları dta edi Ieceğinden eskisinin hükmü olmadığı itân olunur. İstanbul ikinci icra memurluğundan : Muhcuz ve paraya çevrilmesi mukarrer ev eşyası 29-5-933 tarihine müsadif pa- gartesi saat 9 dan itibaren Beyoğlu tar la başı eğri sokak 29 No. iu apartma- nın kapuau önünde birinci açık artırma süretiyle satılacağından taliplerin ma- hallinde memuruna müracaatları ilân o Tunar, (3740) ——————— — Hulki, artık yoruldun. Gel biraz söyle otur, dedi. Hulki bir şey söylemeden, yerde oy- mıyan çocuğun önünden geçti, karısı- nın yanma oturdu, Karısmın mı? bel- kide hemşiresinin. Zihninizi beyhude yormayınız. Bu- lamıyacaksmız, Resim sanati mi diye- ceksiniz? Hayır. Ne resim, ne heykel- traşlık, ne oymacılık, ne tiyatro, ns de güzel söz söylemek ve yazmak sanat- leri değil, Bu sanat o zamandenberi yalnız Makodanyada yaşayabildi. Çinin Pors- lenlerini Avrupada taklit edebildiler. En güzel boyu, şimdi Goblin tezgâh- vuruluyor. Heykeltraş çekicini kalemini aldı, az PER Gü vE ti. Eski Yunandan, eski İrandan, caki Mısırdan, eski Türk sanatinden hangi şube bugün medeni dünyaya meçhul- dur? hiç biri. Fakat Makedonya milli uzun asırların ve uzun asırlar öğrenmek susuzluğile yanıp kav rulanların hiç birine çaldırmadı. İtiraf ediniz dostlarım. Bir Make- donyalı gibi soğan doğruyabilir misi- niz? Neğezer.. Soğan doğramak Makedonya kız- larına, Makedonya kadınlarma tabi- atin yaradırken bahşettiği ilâhi bir vergidir. Soğanm hakkını ancak onlar verebilirler. Mahalle bakkallarmda hakir göz atışlarınıza hedef olan 30- ğan bir Makedonyal eli deydiği kikada maverai bir kıymet alır.. İtiraf sanati içinde üdrtndeli ) kismi | | itirar türkleşi Liste:: (68) Maarif: okuma, yazma, ve iş bilgile- ri. Mabet: Tanrı evi. Macun: Bulema. Maden: Marifet: Ustalık, bilgi. Maraf Bilinen, tanımış, ünlü. Masfahat: İş, yarar, iş. Masuniyet: Korunulmak. Mat buat: Basılı yazılar. Mazbata: Dernek dileği, Mazbut: Korumlu. Engel, Mazmun: Maznun: Suçlu sanı- lan. Mazhâriyet: Mutluluk. İstanbizl 24 üncü ilkmektep müallimleri vss Liste: (67) Ifşa: duyurmak. İkhal: yücelik, /& ilm: ülke. İkramiye: armağan, İkrar: doğruyu söylemek. İktibas: örnek ok mak, İktisat: biriktirmek. İktiran: yok Taşmak. İktiza: olacak şey. İlân: ortaya yaymak; İtibar: ün. İtidal; orta. İtiraz: beğenmeemk. İtanbul 25 inci ilkmektep muallimleri ». Liste: (67) Işa: yayma, o İkhal: İkramiye; İk zar: dil ile... söyleme. İktibas: tıp kr- sun alma, İktisat: biriktirme. İktiran; yaklaşma, iktira: işe yarama. İlân; mey dana çikarma, gösterme, İtibar: saygi, Sayma. İtidal; yavaşlık, üygünlük. İti - râz: karşı koma. 30 uncu ilkmektep muallimleri ... Liste: (64) Merhem: türkçedir. Mesafe: uzaklık. Mesaha: ölçme. Meslek: o Meskenet Beceriksizlik, uyuşukluk. Meskün çinde oturulan, Mes'uliyet: Mesire? gezilecek yer, gezinik. Meşguliyet: Bir işle uğraşma. Meşrep: yazadılış. Meşru Meşruhat: Meziyet: 30 uncu ilkmektep muallimleri ... Liste: (67) Ilşa: duyurmak, duyuruş, ortaya 2- uş, İkbal: parlaklık, sutlu görünüş ak yüksekliği. çıkınışlık, yücelme. İklim: ülke, par- a,bir yerin (sıcaklığı ve yarartısı, m ame güzelce karşılamak. İkramiye : iyi düşüne, tat vergi, oğurulu kazanir. İkrar: söyle- ktlpas: iğreti almak, yârantılı İktisat: ölçülü gidiş, iyi kullanış, çevrinti göz açıklığı. | İktiran: yanaş- mak, yaklaşmak, birleşmek. İktİza: a- yrunsız olmak, eyrrlışsızlık. flân: or- taya çıkârmak, dört yana < bildirmek. İtibar: saymak, değer vermek, aldırış etmek, aldırışlık. İtlda/: taşkıntısızlık, ölçülü bulumuş, sirayi İtiraz: karşı geliş, tersleyle, öle düşünü veya söylentiyi hırpalma atılganlığı, Filorinalı Nâzım *.» Liste: (67) İfşa: duyurmak, boş boğazlık, gizli. | yü açığa urmak, ifşa dürkleşti.. İkbal; mutluluk, istek. İklim: ölke, iklim türk leşti, İkram: ağırlamak rmek, verkülü olmak, saymak, saygili bukun- mak. İkramiye: beleş, bağışlanan para ge saire. İkrar: doğrumunu söylemek, inkâr karşılığı olup (ikrar) ve Çinkâr) türkeli . Tktibas: almak, söz ve yarı gö İletizat; İcısmak, yoluli- ie kul uslu davranmak, iletime İktiran: randerler, İktiza: gerek, oliklik, iktiza *örkleşmiştir. İlân: duyuruk, açığa vurmak, ilân türkleşti, #t/bar: değer, ib Tet almak saydirmak, o saygılık, itibar türkleşti, /tida/: ortagidiş, uslulak, iti da! türkleşmiştir. İtiraz: karşı koymak, Göztepe haznedar oğlu Baha ... Liste: (70) İlga: Bozmak, kaldırmak, işlentisiz, bırakmak. İlham: içe doğmak, duygu buluşluğu. İltibas: benzeyiş kaarışılelı- ör. Itifat: Değer vermek, gönül oksa mak, tatlı bakmak, yüze gülmek. /lti- ne almak, İltizam: Kurcalamak, ayrım» #ız tutmak, üstüne almak, istiyerelk Yap mak. İmkân: olabilmek, oluşluk. İzsti- han: yoklama, deneyiş, bi edin! İçinizde, bir Makedonyalı e le doğranmış soğana yan gözle baka- bilecek aslan kimdir?.. Var mıdır ki? Lübinska soğan doğruyordu. Geniş yüzlü bıçak yuvarlak soğana her do- kunuşta; ince vuran mahir bir marangoz nasıl soğan zarı gibi talaş çıkarırsa; tıpkı öyle ince talaş gibi ta- bağa kıyılmış soğan düşüyordu. irkim ve acemice yapılmış mavi resimli tabakta büyük © bir yığın ol- muştu. Demek ki genç kız epey o za- mandanberi mutbakta bulunuyordu. Tencereyi uzun saplı bir tahta ka- şıkla karıştırdı. Sonra soğanları boca etti. Bir yanında küçük bir bakır tep- si içinde ayıklanmış fasulye duruyor- du. Tencereye bir avuç kırmızı biber attıktan sonra soğanları kavurmağa başladı.. Mutfak bir an içinde misk gibi (1) Bir soğan kokusile doldu. Bu koku az sonra evin üç katını birden kaplamış bulunuyordu. —Öö5. Boğulacağım, kusaca- ğım; — Şimdi bu kibarlığı bir tarafa bı- rakın da işimizi bitirelim.. Gürültü et- meyin.. Bu heriflerin ne belâlı olduk- Dil anketi 7İ nci liste ve gelen karşılıklar Mazeret: | 7İ inci Liste ANKARA; 24. A.A. - T.D.T.Ce miyetinden verilmiştir Karşılıkları aranacak arapça Tara ça kelimelerin 7İ numaralı listesi şudur! : — MAĞRUR 8— MAKSAT 7--MAHABET (© OC MAKTU İİİ 3—MAHARET © 10 Makut 4— MAKALE 11 — MAMUR 8 MAKAM 12 MANA 6 —MAKAR 13 MANZARA İ4— MASUM 7— MAKBUL Ven, sikinteli siayiğ. İzitiyaz: biricik verilti, üstünlük, başkalarından ayrılış. İmza: Adını yazmak, bir kâğında anılı şınr geçirmek. İtina: çekince düşlin- mek, değer vermek, baştan atmamak. İ- tiraz: ilişmek, karşı gelmek. İtiyat: ya puş , aleşış, karışış. Filorinalı Nâzm Bugünkü program İSTANBUL : a ders Çilerlemiş olanlara mah- 19 alütürlem ser (Nebil oğla İmali Hak ke » 194S Olicü Hamam. 20,30 Tanburi Refik B. ve arkadaşları 2120 gramofon 21 Ajans, baran haberleri ve inat ayarı ANKARA 120 Gramafon konseri, 18 alaturka sar 18440 viyolonsel kenseri (Edip Ber). 19,20 alaturka saz devam ediyor. 20,10 ajanı haberleri, hava vapsru. ismindeki ekeç. 21,05: orkestre. 234061 Dans vonaikisi, BUDAPEŞTE, 550 ım. 201 Gnlera mahsus neşriyat 20,48: macera sarkları. 2155: Tiyatro (Zasallı gözel Anna) 2335: Car musikisi. 532 m. > Viyama musikisi (Koro ile). 22,18: ka- tipik mepriyak, m arkalı bir fanlari operet, Pir 22,06: Yozaf Haydan eserle- üdrin cati, MİLANO - TORİNO - FLORANSA 22: Verdinin (Puritana'klar) isimli opereti, PRAG G8 m. 7 > 190: Şarkılı almanca neşriyat. 20; Piyano- Harim kestor konseri, 3,20: salon musi- BÜKREŞ, 4M4 m. 13: Plâk. 1420: Plâk. 18: konser 10,18 sl Bachenin eserlerinden konser. RESLAY sn 20,38: Çocuk. halk kaları, 21, Banda manik. 30, Hakarler. 28, - musiki (Kolonyardan) 9335. Dana ve hafif ISTANBUL HAVAGAZI Şirketi 27 Mayıs Cumartesi (günü saat 14,30 da Beyazıt'ta Elektrik Evinde verilecek olen ameli yemek ve posta pişimme dersine bütün hanımefendi” leri davet eder. (3749) Jililliyet Asrın umdesi "MİLLİYE T”tir. ABONE ÜCRETLERİ : diğrmiz malâmata göre bugün baya kız men bulutla ve sakin olarak devam ede. bilirim, Bunlar, Süreyyanın dama çıkardığı adamlardı. Tabancalar: ellerinde, ber tarafta azrail arayan korkulu gözler- le üçüncü kattan ikinciye inen merdi- vende duruyorlardı. Demek ki Sürey- yanın bahsettiği kız Lâbinaka idi. Ne garip, ne iz bir (istihbarat teşkilât vardı bu İstanbulda? — Haydi canım. Ne duruyorsunuz?! Zaif yüzlü, kıranta bir adam bir da ba “haydi!” dedikten sonra fotinle- rinin düğmelerini çözdü, ayakların: dan çıkardı. Diğerleri de istemiye is temiye onu taklit etmişlerdi. Kanduraları merdiven basamakla" rında bıraktılar. Yalnayak, ses vermi" yerek merdivenden indiler. Bir ikinci merdiven daha indiler: Simdi soğan koktsu, burun direkleri" ni kıracak derecede kuvvetlenmişti. Öndeki mutfak kapısına şiddetli bir tekme indirdi. Hep birden içeri daldı” lar. Lübinska, ininde basılmış bir dişi kaplan gibi zıpladı. Mangal tencer? tekerlenerek altüst oldu: — Yorgi! Mihal? (Devamı var) j