Milliyet) AZ ani MİLLİYET 6 MART 1933 İdarebane : Ankara caddesi, 100 No. Telgraf sdresi : İst, Milliyet “Ta Numaraları: Başımı ve Müdür : 24318 | Yanı işleri Müdürlüğü : © 24319 İdare ve Matban 24510 Ee Ve İN kay ABONE ÜCRETLERİ : Galen evrak geri verilme — Müddeti geçen nüshalar 10 kuruştur.— Gazete ve mutbazya ait işler içim müdiriyete m. racmat edilir. Gazetemiz Mknlarm mös'u. hiyetini kabul etmez. "BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkeninden aldığımız malümat sararan bugün hava «x balet la ve mütehavvii ve rüzgüriz geşsenktir. 5-2-083 tarihinde hava tazyiki 765 ei. Hmetre hararet en farla 12 em ex 5 dere Eyvah!. Saf kahv. Kalmayacakmış! Gazetelerde bir keder. larını bıçak açmıyor. Piyasada saf kahve bulunmıyacakmış. Ar- Ağız- sünün bir kere felâketi.. Saf kahve bulunmıyacakmış. O sig demek ki, bittik, mahvol- Ben bunu biraz gülünç bulu- yorum. Bir gazetenin kayguları arasmda piyasada saf kahve bu- lamamak endişesini tasavvur bi- le etmem.. Bu havadisi okuyan kari kendi kendine sorar: — Canım! Piyasada saf süt, saf yağ, hattâ saf su bulundu da iş saf kahveye mi kaldı. Ben daha ileri giderim... Ara- mızda saf yürek, saf niyet ve saf muhakeme bulundu da, iş yiye- ceğe, içeceğe mi kaldı?.. Vahşi hayvanlar nereden geçecek? Bir belediye nizamı yahut em- ri, vahşi hayvanların sokaklar. dan geçmesini o menetmiş. Ba emirde (Ayı ve maymun gibi vah- şi hayvanlar) tabiri varmış... Ben ayı ve maymunun vahşi hayvan olması noktasında belediyemiz. | le beraber değilim... Ne ise bunu | sonra münakaşa edebiliriz. Lâ. kin hayvanatı vahşiyenin sokak- lardan geçmesi menedilirse bun. lar nereden geçecekler?... Meselâ bundan iki sene evvel İstanbula gelen (Sirk) in filini Sirkeciden Taksime geçi yin Avni Bey biraderimize sor- dum: — Tünel tarikile Beyoğluna ve andan tramvaya rakiben Tak- sime sevkedilebilir.. Dedi. Dedi Milliyet'in edebi romanı; 40 ————— ! hetlerden tahlil Dinler tarihi tetkikleri İsa yaşamamıştır İsa'nın yaşadığını iddia edenlerin hiç, hiç bir delili yoktur (1) Sa Bundan evvelki yazımızda M. Eis- ler'in, İsanm tarihi şahsiyetini her türlü hücumdan koruyan bir vesika | olduğu iddiasile Yahudi edebiyatı i- çinde, altını üstünü kırpıp işte diye gösterdiği tek fıkrayı tetkik ederken, bu işlerde ihtisası olmıyan okuyucu” lar da ilk bakışta derin bir tesir yap- mak maksadile bu muharririn metin- İsa” ya çevirdiğini göste, di bu fıkranm mahiyeti edeceği sh mevzuu b freradalki ayni şekilde bahsederken iğer İsalar da buraya ilâve edilirse bu meşhur vesikal şu şeldi alır: “... Ebizer, Akibe'ye dedi kir bir kere sepphoris pazarında gezinir- | ken N. Yeshu (yahut Y. ben Pantere lmizlerinden yahut Ben Stada) nn birine rastgeldim. İsmi kuptu. Yakup bana şeriatinizde, lahın beytine fahişe ücreti götürmiye sin, diye yazılmıştır. O halde böyle bir ücreti baş kâhine abdesthane yap trmak için kullanmak caiz © lar mu. Fakat Oben cevap vermedim, o Yakup Oobana (dedi ki: Y. M. (yahut diğer isimler)in b. na öğrettiği şudur: Onları fahişe ü toplattı. Gene fahişe ücretine gi. decekler, onlar pislikten geldi, gene Eisler'e göre Yakup Hıristiyan, bun- dan daha çok ehemmiyetlisi İsanın tilmizidir. Yani bizzat İsayı görmü; ondan öğrenmiş, ağ i leri Eliezer'e nakletmiş olan bir a- dam, bu itibarla İsanın tarihi şahsiye daha tex elden, M. Eisler'i bu Yahu- di edebiyatından istifade ettirmiş olan başlıca müellifler, yani Laibla (8: 60- 71), bilhassa Travers Herford (5: 108, 143 - 145), Yakubum doğrudan : il, İz ancak ikinci nesilden bir tlmizi olduğunu kabul ederler. Biz Yakubun bu meselede bu kadarcık bile himmetini görenler. den değiliz. Çünkü bir kere bu fıkra- da “tilmiz, şakirt” diye çevrilmiş o- lan rumca masitai kelimesi, karşısın. da oturup ders almış, hocayı dinle miş talebeyi değil, fakat sadece bir mezhep mensubunu göstermek için kullanılmış tepki hıristiyan kelimesi gibi, umumi bir tabirdir. O halde bu tilmizlerinden Ya kup” sözlerinden anlaşılan mana, İsa yı gören, dinliyen Yakup değil, kıris- tyan Yakup demektir. Biz bu Y. bun hıristiyan olmadığını da aşağıda östereceğiz. Yeni ahdin “Amali rü- * ismini taşıyan kitabında “tilmiz, tilmizler” hep hıristiyan manasını Bu kadar senx edi. Eliezer'e söylediği lâkırdılara gelince: Bunlar da Yıfxu- bun koyu bir yahudi olduğunu anla- tal elnlei le dursun, hattâ mabette . ea men ahdin sert tekrar ediyor. elinden, MİLLİYET PAZARTESİ 6 - Ömer Rıza Beye - bânisi hakkında, hıristiyanların besle dikleri yüksek meziyetlerle alay et- mek, onları tezyif etmek maksadile bahseder. ç Yakubun mezhebine gelince: Tal. mecd Yakubun Min (cem' olduğunu söyler. Şu halde minim'ler kimlerdir? M. Eisler'e göre hiristiyan Tar.. Fakat hakikaten öyle mi? Min ib ranicede (nevi), (çeşit) manasma ge. len bir kelimedir. Netekim eski ahdin. “tekvin Gönöse” ismini taşıyan kita. bın birinci bahsi, 12 inci fıkrasında bu kelime “cinsler”, (neviler) muka- bili “olarak kullanılmıştır. Flavi Josephüs ise bu Min kelimesini “fır. ka”, mezhep omanasmda alarak | (Ant XII, X, 6) mukabili rumca | “niresis” ile, (phorisiem: (Saddu. | (Essönions) ler £ hudiler ve mezheplerini Josephus'ün Min kelimesini de kullanması demek, hiç değ lâdın birinci asrile, ikinci asrının baş- nu, bunlar heristiyanlı iç lış verişi olmadığını isbat etmiş ve bu mesele de bu noktada halledilmiştir, (Friedlönder, Antichrist, 5: SAF), Artık bu fıkraların, M. Eisler'in hül. yasını şüphe götürmez surette isbat et mekten başka bir şeye yaramadığı ta. mamile anlaşılmıştır zennederiz. Bun lara aşağıda İsalar münasebetile söy leyeceklerimiz de ilâve edildiği takdir de, Talmecd'de tarihi İsayı aramanın ne kadar boş bir gayret olduğu daha ziyade meydana çıkar.. Talmecd'in cumartesi gününe mahsus kitabı, yani bugünde yahudilerin yaj yapa mıyacağı, şeylerden bahseden Şabat kitabı (fıkra: 104) hahamlar arasın. etmiş şöyle bir meseleden bahseder: “Cumartesi gi e rin hiç bir işle, hiç bir sey olması caiz değildir. Fakat bir kimse « kol üstüne yazılan yazı çabuk sili. neceği için - söylediler. Fakat haham, Eliezer, Ben Stada'nın Mısırda öğren- diği büyüyü koluna yazıp getirdiğini söyliyerek, ewmartesi günü velevki kola bile yazı yazıl günahtır dedi. SEE eşle Benn İM da uzun K metin, gerekse diğerleri bizö bur öi mın kim olduğunu öğretiyor. Yuka- rıda Sekanya'lı Yakuptan bahseden Abodazarah'ın kitabımın 17'inci fık- rasına o Hasronot (o Achor'da © şun ları ilâve ediyor : “Ben Sta da'nın oğlu | diyorsunuz? o Hal buki biz Pandere'nin oğlu olduğunu biliyoruz. Bu suale haham Ravhazda cevap veriyor: kocası Stada, dostu Pandere olan Meyrem'in oğlu imiş. Buna karşı kocası nasıl Stada olu” yor? Hahamlardan biri cevap veriyor- Kocan Stada değil, Pappus ben J hrin kitabım müşabih fikrasında yeshu ha nosri - farh bayramının ari- fesinde Lydda'da asılmıştır.” Bütün bunlarda, yani yahudi edebiyatın, i iği pek tta - bizzat Travers Herford'un da tini mucip oldu- ğu gibi (bakınız « inciller, a- pukrif inciler, haristiyan ve müşrik müelliflerin öğrettikleri haricin- de, İsaya dair tarihi herhangi bir kıy» meti haiz en hafif bir iz bile bulmak mümkün değildir. Çünkü İsa ve mez- hebi hakkında Talmud'da toplanan | menkıbelerin membaları bizzat i lerin apukrifleri ve hıristiyan ve üş- rik müelliflerin polemikleridir. Filha | kika biz Meryemin Panthara isminde Romal « z çıkarıldığını ilk defa söyliyen meş- ik müellif Celsus'tur. Bu mü duğu "doğru söz" adlı eseri, Origen- in milâttan 248 sene sonra yazmış ol duğu “Contra Celsus” kitabında al dığı onda dokuz hisbetindekci iltibas lar ile bugüne kadar gel : kilde oldu. Yani an sufa nişanlı iken, dah evlenmezden evvel ruhulkudüsten hâmile bulundu. Kocası Yusuf salih olduğundan Mer- nden amı kız anadan doğmuş büyük adamlar, tarihe değil, doğrudan doğruya halk hikâyelerine aittir, Böyle yüzlerce hi kâye gösterilebilir. Sözü beyhude ye- re uzatmamak için bunu mümune ola- rak gösterdik. İsaya dair Talmud ve Midrosh'ta alay ve tezyif edilmek İ- çin ne söylenmişse hepsini, yukarıda söylediğimiz inciler veya apukrif incil ler, Celsusçda bulabilirsiniz. Şu halde Talmud ve Midrash'ta İsa hakkında tarihi malümat bulup çıkarmaya ça- lışmaktan daha boş bir şey yoktur. Bunun böyle olduğunu bizim kadar M, Klnusener de biliyor. Fakat ne yapsın ki Kudüste İbrani darülfününu > hıristiyan Mesihinin başına gelen tarihi ohâdieeleri Tal. mud âlimleri hakiki şekillerinde hatır | acak kadar zaten İsa zamanm- dan uzakta bulunuyorlardı: Burflan dolayı İsa ve hayatıma dair halk ara- sında deveran eden hikâyeler ile ikti- fa ettiler (bu hikâyelerin bir çokları müşrik filozoflara Celsus'a da malüm du). Hristiyanlığın muarızları müş- rikler ve iler ağızlarında ba hikâyeler tezyif mevzuları oldular...” Şimdi M. Kiausenor'in lan hakkındı uzun kalmaz, M. Eisler'e gelince: İlâhiyat çılar zavallı adamlardır. 1910 senesin den beri İsa meselesinde tamamen İ iile ii MAKEDONYA Aşk, maz” derlera.. doğrudur. İnsan kadar ihtiyatlı olursa olsün zaman ge. i usulayı şaşırverir, Bakım size e anlatayım, . Hikâye değil ya neyse. Selânikte göçen sene Or manlı Bankasına atılan bombayı ha- tirleyor musunuz? Demindenberi susan komiteci; — Nasıl hatırlamayız ?.. — dedi — Şu Kılkışlının attığı bomba. . Papas güldü: — Evet Kılkışlı'nın. . daha doğru- su benim. Komiteciler aval aval metropolide baktılar. — Ne 07 İnanmadmız mı? Metro- Kin, Politika ve Kan. Müellifi : Nizamettin Nazif polit “Kerâsimoff” u siz yalnız dün okumakla tane keşiş aldım. Sakallarımızı traş pis bi başlamıştı. Şarabı bir yudumda yuvarladıktan sonra bıyıklarını slatan © damlaları — laa hakki için? — dedi — Mü #diyordum ki, hani bir başkası olsaydı, bu kadar para bol- luğunu görünce aldığı | vazifeyi de, komiteyi de, her şeyi de unutuverir- di. Görünüşü için gazete- lere ilânlar verdim. “İyi fasulya, s8- lah (1) domates ezmesi yemek isti- yenler bakkal “Voleff” o uğrasınlar. Memnun kalmzalarsa paraları geriye verilir” diye... Pöğüüüh! Millet Yür. ya etti İki keşiş, bir de ben, müşte- rilere güç yetişebiliyorduk. © Yalnız ahali mahalle o bakkalları da bizden başlamışlardı. Gün oluyordu ki on çuval on beş | çuval Siz zahmet edip buraya gelmeyiniz. Çünkü öbür al kaybedi- yoruz.” Bakkallar bunu kabul etmez- İer mi? Canlarma minnet, Papasın velfecri okuyan gözlerin de son derece zeki bir parıltı belir- mişti, Yüzünde müstehzi bir gülüm- ir nefer tarafndan baştan | kâr tahminlere gö | re milâttan 150 sene sonra yazmış ol | OPERA sinemasında Almanca sözlü film Şimdiden tanıdıklarınızla FERNAN YAV Cemiyetlerde Kadın heyeti gidiyor Marsilyada toplanacak Bey- nelmilel kadınlar birliği kongre- sine Türk kadınları namına işti- rak edecek olan Lâmin Refik ve Seniha Rauf Hanımlar bu akşam Avantino vapurile limanımızdan hareket edeceklerdir. Murahhas- larımız kongrede Türk kadnlığı- nın tekâmülü, inkılâbımız ve cüm- huriyetin Türk kadınlarma 'verdi- ği haklara dair konferanslar ve. receklerdir. Ressamlar memnun! Güzel san'atlar birliği resim, heykel ve tezyini senelik kongresini heyeti idarelerin intihap etmiş- tir. ik azaları, aralarında san” at mesaili hakkında bazı müsaha- beler yapmış, bilhassa Maarif ve- kâleiinin san'atkârlar lehinde itti- baz ettiği son mukarrerat dolayı- sile büyük bir ve bhassasi- yet göstermiştir. aldığımı. za göre devlet bütçesile yapılacak olan binalar müsabaka ile Türk san'atkârlarının resim ve heykel. lerile süslenecektir. Yani yapıla- cak olan binalarm keşiflerine ve müteahhitlerin taahhütlerine bu resim ve heykellerin ücretleri de yüzde iki nisbetinde ithal edile- cektir. Bu haberler ve rat dün içtima eden san'atkârlar tarafından çok samimi bir alâka ve tezabürle karşılanmış, alkış- İ lanmıştır. Alayköşkünde sergi Bu ay içinde İstanbul Halkevi Güzel san'atlar şubesi merkezi o- lan Alay köşkünde bir resim ser- gisi açılacaktır. Ankara Resim sergisi Ankara resim sergisi 23 Ni sanda açılacaktır. Eserlerin ka bul müddeti ayrıca gazetelerle i- lân edilecek olan bu serginin ih- zaratına şimdiden başlanmıştır. Bu sene Ankara resim sergisinin geçen senekilere nisbetle daha mükemmel olacağı tahmin edil mektedir. - İSTANBUL BELEDİYESİ Dirik ala 00irli ll A ' kazma lâzım oldu; nereden bulduk bilir misiniz? Komiteciler artık şarabm tadını almışlar, kadehleri doldurup doldu- rup boşaltıyorlardı. Metropolit bir an onlardan cevap çıkmasını — bökledi, sonra bir kahkaha fırlatarak; — Bekçi Mehmet © Ağadan.. — diye devam otti — ondan — aradık. Gitti, nereden buldu buluşturdu bil 8 Mart Çarşamba akşamı TANNENBERG HARBIf İm FLORELLE - BARON FİLS tarafından temsil edilen Fransızca sözlü ve şarkılı kadar güldüren, eğlendiren bir film görülmemiştir. Çarşamba akşamı MELEK Sinemasında OPERA sinemasında sözlü film bahse tutuşabilirsiniz ki: GRAVEY RUM Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti- yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro“ maza müracaat etmelidirler. İş isteyenler rar mahalline inde edilmişse de halen nerede olduğu belli değildir. Şimdi 18 19 yaşmda olan bu çocuğu bilenlerin Usküdar Bankinbağı Seferiye sokak 8 No. da Zöhre Hanıma bildirmeleri. ... Kendim 12 şenelik ustabaşıyım. E- limde diplomam vardın. Gazöjen, benzin, gaz motörleri mütehasamıs- yım.Buhran dolayısile şimdilik açıkta yun, Bon servislerim var. Taşraya da yeni yazıdan iki adet şahadetnamem vardır. Sanatim yoktur, her ne gibi bir iş olursa olsun çalışmak istiyorum. Yaşım ise yirmidir İsmim Halil . eski yazıdan tasdiknamem vardır. Adres: Kumkapı Nişancasında Ka- zancı Sadi mahallesi Camili gerif 80“ kak bahçe içinde Halil No. 8. ... Dört sene daktilo, kasadar ve mu- hasebe muavinliklerinde bulundum. Bonservisim vardır. Türkçe, fransız” ca tamamile ve kısmen ingilizce bili" rim. Kefalet verebilirim. Ufak bir maaşla iş arıyorum. Arzu edenler &- şağıdaki adrese mektupla müracaat etsinler: Milliyet gazetesi iş bürosu S. N. Hanıma. döv Kendim namutlu aile terbiyesi gör- müş bir gencim. Yaşım 18 dir, Orta hal tahsilim vardır. Yazıhanelerde ve — Peki be Papas Efendi. — de” — Dükkünda ne yapıyordunuz kis böyle kazma kürek arıyordunuz? — Nemi reğirerdeki Töpre ki be . ite bi: yorduk be arkadaş. . Komi in raya fasulya satıp para göndermemişti ya. . Bir tünel azıyo” lışıyorlardı.. Çıkardığımız toprakl”” büyük çuvallara dolduruyor, üstleri”? de birer okka kadar fasulya koyuyO” duk. Bunları arabaya yükletip b9f” ka yerlere taşıyorduk. — Peki ama arabacılar farkın” arımıyorlar mıydı? ie (Devamı var) (1) Mükemmel manasına m mm ymm MİKİ ak mii S9 5 EN eme çimi mg um dü Vade ari D iran ae m