e illiye desi “MİLLİYET” tir. rümiz) diye mektup yazan oku yucunuz! — Bu kâfi değill, İsminiz ne dir?. — Nermin!, İstanbulda 1582 tane Ner İ min vardır. Hangi Nermin?. | — Nermin Hakla deyiniz!, Asrm u 5 ŞUBAT 1933 | areheme Ankara caddesi Bİ S0 kadar da Hakkı var | N ee İİ dr. Maamafih madem ki; öy- İFelegvaf ndresi : et, Mülüyet || yk arsanuz! Öyle olsun Ner Telefon Numaralar» mii Hi İ Başmuharrir ve Müdür: 24318 —Bi Si : p Yazı işleri Müdürlüğü 24319 Bir de buradaki hanım İdare ve Matbaa 24316 mek istiyor. — Gazel mi okuyayıml, — Hayır!, Telefonda görüş ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye işim — Hariçişin Sİ! mek istiyor. | LK. LK | — Buyursunl, i 3 aylığı 4 — 8— İ — (Bir diğer ses) Bonsuvar | 8. 7s0 14 — ği Fdek Bey! ME , w— »— — Bonsuvar efendim!... | İ — Siz beni tanıyor musur Gelen evrak geri verilmez — |ğ| 07. — Vallahi Hanımefendi! He nüz fen telefonun öteki ucun daki görüşeni gösterecek ka- edilir. Gazetemiz ilânların me. | dar ilerilemediği için tanıya" i : ie. i #7) s'uliyetini kabul etmez. an i İ BUGONKU HAVA İİ, Tevle oynaması bilir mi | — Bülürim, — O halde boyuma gele atr- İ yorum demektir. Çünkü siz be Iİ) Müddeti geçen nüshalar 10 ku- rİj ruştur. Gazete ve matbaaya it İĞİ isler için müdiriyete müracast # olarak . ni > Ü 4233 tarihinde hava tazyi- tanıyorsunuz, ben sizi tanr İĞİĞ ki 785 milimetre en çek meak. İğ| 'adrğım için boşuna çene çalı ekeni ee in ya — Ti imz O kâfi! i ve) — Eğer beni evde bulama" | A yaydınız, görürdüm o zaman ni düşeş mi? İki bir mi atardınız?. . : ir aneme bir Beri lar ma mi pi — Siz bana nereden telefon Mh laarruz li yermişi?. li Bizim evin havasında bugün | , — Evden!. Annem #e babam İİrde aşk perileri uçuşayor,, | dışarı çıktılar. Evde yalcızım, vğilemen Allah encamını hayır — Ya içeriden gelen şamata İL İlyliyel Ufak bir beslememiz | edir? la skiinya evine girmek arzusunu | — Ova arkadaşlarımı. İdi har etmişti. Dar yakalattık.. |, — Allah bemen annenizi ba İ izi bamızı sizin başımızdan eksik et a izim sarı kedi var, kömürlük” i z £ yuvarlanmaktan rengi karar | O Ayin amma neden?, — Neden olacak bir akşam gaybubetlerinde neler yapıyor suruz, ya bir hafta gaybubet etseler halimiz ne olacak! Tele fon sizin mi Hanımefendi! — Evet! Neden sordunuz? — Mükileme fiyatları daha 1, Kanaryaya bir çiftehane al- "fık.. Evin kilitlerinin anahtar "İirme yaptırdık. Ve dün akşam Ha başıma şu geldi: Gece sant on buçuğa doğru £ rahat oturup elimdeki ki bı eme eme okurken telefon se iğ ve bir kadın sesi sordu: | ucuzlamadı da. el eği — Felek Bey! Siz misiniz?. | — Yoksa sizi fazla mı rahat- 5 — Evet #re ettik. A — Öyle ine dinleyiniz! Biz — Yaok estağfurullah... Ha- beş tane genç kızız! | Yi” zi NE — O halde bonsuvar efem Oi şerde kadın | dim, Yarm yazımızı bekleriz. mız, Biz bunu protesto et | , 1119 efendim! Beş genç kız için bu akşam Bey. olduğunu iddia eden hüviyetle- mk ri meçhul bir takım hanımlar apartmanda toplandık. le | bizim eve böyle telefon vasıtasi flim le tanrruzda bulundular. Bir i fel Ve burada biz barak müse: | müsait zamanımda bunların hü ajfrisi bu müsabaka viyetlerini meydana çıkarmağa Lİ agd > çalışacağım, Bakalım o zaman Mid irilik Miş beş kardan Üldei fen | düşeşi kim atacak! güzel. yuva ei Ağ bir diyim. Bir tane daha | Yine hüviyetini bil- #mfenim gibi var.. : bardan Hanmetendit pa irrsiyen kariimize! Hfüsabakanın hakemi kim?. e a İp mek — Ben!, tubunuzu aldım.. Nasıl oralar- — Siz kimsiniz? da da tango çalıyor musunuz?. — Hani size (meraklı bir ka FELEK 7 Müliyet'in edebi romanı: 11 — —— | | Tiyatro — Pransızcadan — — Sizinle şerefyap olduğur ma çok memnunum azizim. Lütfen oturmaz mısınız? Han gi sebepten tiyatroya bir defa uğramanızı rica ettiğimi anladı ederim, Geçen sene iüsveddelerini bana gönderdi- ğiniz tiyatro piyesi için biraz görüşmek isterdim. Piyesin is- mi “130 numaralı maden oca” ğı” di. Bu dramı repertuvara a” İp temsil ettireceğim. Yalnız sizden bazı küçük tadilât yap- manızı rica edeceğim, O kadar mühim değil. Piyesin heyeti umumiyesi çok canlıdır. İtiraf ederim ki hoşuma gitti. Hattâ bazı yerleri bende derin bir intiba bıraktı. İkinci perdenizin sorunda, eğer feryat demek lâ- zımsa, bir feryat var ki, insanın tüyleri başiyetten dimdik olu- yor. Hangisi diyeceksiniz? Ha ni maden ocağı yıkılıyor, bir ta raftan da su basıyor. Amelenin sesi dyuluyor: — “Aman Allah yetişin, su basıyor, Anam, anam..” Acayip bir gözle bana bakıyorsunuz. Ancak hakikatin ta kendisini ifade eden ve bundan daha mü | essir yazılamayacak olan bu fer yadı siz muhayyelenizde duy | dunuz.Hakikatin de böyle olabi leceğini ben herkesten iyi anla” yacak vaziyetteyim. Realist dramlardan hoşlandığım için değil, çünkü sizin muhayyele- nizde duyduğunuz bu feryadı, ben bizzat en müthiş şerait İ- çinde işittiğim için söyliyorum. Geçenlerde müthiş bir vapur kazası olduğunu hatırlarsmız. Fernand - Dumont vapuru bat mıştı, Gazeteler birçok tafsi lâtımı yazdılar. Bu faciadan bir piyes vücude getirmenizi rica edeceğim, Piyeste en canlı nok ta vapur süvarisi Bomneval'in ölümü olacaktır. Size bu ölümü anlatayım, fkirinzi söylersiniz. Fernend Dumont vapuru ile ge Tiyorduk, Akşam olmuştu, Erte si sabah Marsilyaya varacak- tık, Yani demek istiyorum ki, sahil o kadar uzak değildi. De- niz göl gibi sekindi. Vapur e lektrik ziyaları içinde neşeli bir ece âlemine dalmıştı. Kimi ise Mor: kimi konser dinli- yor, kimi briçe dalmış, kimi de gi ever ea) yok tu, t yı lar prıl par İsyorlardı, Kakkalın. musiki, aşk, lüks, neşe her tarafta taşı yordu. Yolcularm nasıl bir mu hit içinde seyahat ettiklerini an yorsunuz. Vapurun serseri bir torpile çarparak battığını söylediler. Fakat bu teknik mütaleaları bir tarafa bırakalım, Boğuk bir sademe oldu, o kadar.. Ve onu takip eden sükünetin içinde ma kinelerin durduğunu işittik. Ar tık herşey bitmişti. Panik olmadı. Tahlisiye işi kolayca yapıldı. B fende, üstümden geçmedik bir karış “İ patika bırakmamıştı. Netice zifos- lar indirilmişti, Ben en son san dala bindim, En son vapurdan çıkan gemi süvarisi Bonneval de bizim sandala binmişti. Bonneval soğuk kanlı, seri kararlı bir bahriyeliydi. Vapu- runu, içeride hiç bir insan kal- madığma kanaat hâsıl ettikten sonra, en son dakikada terketti. Filhakika vapurun batışı artık hızmı almıştı. Bizim de civarm da bulunmamız tehlikeliydi. Birkaç dakika sonra vapur ba- tarsa, sularm husule betireceği çukura. bizim de sürüklenme" miz pek muhtemeldi. Pek tabii idi. Vapur gittikçe eğiliyordu. Biz Bonneval'in hayaletini hâ- lâ gü görüyorduk, San- dalımızda bulunan gemi komi- seri kendisini çağırdı: — Kumandan, atrık geliniz. Bütün vazifenizi yaptınız. O zaman Bonneval hiç bir şey söylemeden sandala bindi. Fakat komisere bir kere daha sordu: — Vapurda kimse kalmadı a?.. 3 — Hayır kumandanım. Za* İ bitler her tarafa baktılar ve si- ze de haber verdiler. Gemide kimse kalmadı. En son çıkan sizsiniz. — O halde açılalım, Kürekler işlemeğe başladı. Ambarlara hücum eden sular gecenin sükünetini ihlâl ediyor du. Fakat Bonneval ne olur ne olmaz, mütemadiyen kulak ka bartıy: Birden bire yerinden oynadı. Kendisi 8 de, vapurdan doğru bir *es duyduk. Birim İsan sesi, kamaralardan birinin dibinde bağırıyordu; — Aman Allah, yetişin!, Su basıyor, anam. anam... Süvari kendisini tutmağa va- kit kalmadan hemen tıldı. Se gi yüzüyordu. Va pura çıktı! gördük. Artık vapur d kadar alçalmıştı ki bo yu iki metre ya vardı, ya yok- tu, İ Sandallia yaklaştık. Fakat Bonneval sür'atle uzaklaşmamı xr emretti, Mü: kabul et miyordu. Emrini yaptık ve se- lâmetimiz de temin edilmiş ol- İ du. Çünkü vapur tahminimiz. den daha , ân de tecede, birden bire suya gömül dü. Süvariyi ne ölü, ne diri hu- lamadık, Vapurda bir kişi kal- dı diye onu kurtarmak ister ken, kendisi de boğulmuştu, Fakat facianm Garip tarafı şudur: Yolcular ve müretteba- tın hepsi, imdadımıza gelen bir vapur tarafından kâmilen kur tarılmıştı, Yalnız Vazife kurba nr Bonneval aramızda değildi. di. — Acaba vapura gizli gir- miş bir serseri filân mı vardı? alen yelrereğ imdi piyesinizin, bilhassa © feryatların bende biraktığı denize a-| Sadri Etem Beyin seçilmiş cü- çük hikâyelerinden birçoğu “Ba- cayı indir, bacayı kaldır” v indir şapka giyen köylü” i | H altında toplanarak iki cilt halin- de neşredilmiştir. Sadri Etem'in en güzel ve en kuvvetli hikâyelerinden & mürek- | kep olan bu ciltleri tavsiye ede- riz. —m— Şen Çocuk Çocuk mecmuası olan (Şen Ço- cuk) un 14 üncü sayısı da çıktı. İ- çinde dünya çocuk edebiyatı şiir- ler, masallar, hikâyeler, resim- | ler, büyük adamların £ hayatı, bil| meceler ve saire vardır. —am— Çığ Çığ mecmuasının ikinci nüsha- 8 çıkmıştır. Bu nüshada Ağaoğlu Ahmet, Şevket Süreyya, © Kerim Sadi Beyler arasındaki münakaşa- ların bülâsalarile, pamuk tarlala. rı, işe giderken şiirleri, (o hikâye, Çin - Japon hadiselerime dair ya- zılar vardır. —a— Albüm Karikatörin Togo'nun neşret- tiği albüm, büyük bir rağbet ka- zanmıştır. Gayet zarif ve Tenk- li bir kap derununda itina ile ba- sılmış olan bu karikatür albümü maruf zevatın karika- türlerini ihtiva etmektedir. Fev- kalâde muvaffak olunmuş bu ka- rikatürler herkes tarafından çok beğenilmiş ve sevilmiş: i | kadaşımız Togo'yu bu muvaffakı- yetten dolavı tebrik ederiz. — Affedersiniz. Vapurdaki ses tıpkı benim piyesimdeki ma den amelesi gibi mi feryat edi- — Vapur da 16 mayis akşa mu batmıştı, değil mi? — Evet, doğru.. O halde bu çok müthiş e .. Ben piyesimden bir a- daptasyonu radyoya vermiştim. | Vapurun battığı gece Paris rad yosunda benim piyesim okunu yordu. Mutlaka yolculardan bi ri, kamarasmda radyoyu açık bırakmış olacak. Binaenaleyh vapurda kimse yoktu. Evet, bir İnsan sesi duyuluyordu. Fakat bu insan sesi radyodan gelen sesti, — Allahım, hakikaten müt- hiş.. O halde bundan hiç bah- setmiyelim ve süvari Bonneval in bir insan kurtarmak isterken öldüğü tahminlerini bozmıya- İm. İnsanlar o kadar zalim ki, kimseye yanlışlıkla kahraman olmak hakkımı vermezler. Oy- leyse piyeste bu kısmı değişti- relim. Bu feryat evvelce bende derin bir intiba bırakıyordu. Fa kat şimdi haşyet veriyor. kor kutuyor, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu | Darülbeday: Temsilleri | Bugün suvare sast 21,30 da Sarı MARTHA EĞGERT'in msi EMELE Zeybek Yeni İcra ve İflâs Kanunu Şerhi Muharrirleri: Kayseri Meb'usu: SAİT AZMI Tokat Meb'usu: NAZIM İZZET Pek yakında çıkıyor 1v54 Umuma Bu hafta son haftasıdır. Bir güne mahsus olmak üzere pa zartesi günü akşamı 3 perdelik; “ Renkli Fener ” oynanacaktır. 919 Harik Hayat Otomobil Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır- mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886. 89) Kaza ve İ taşını dahi derhude ederim, Milliyet - | Iş bürosuna | İs ve İsçi | Müliyet bu sütunda iş ve iyi istiyenlere tavassut İm İş ve işçi istiyenler bir mektup- la İş büromuza müracaat et- melidirler. İş isteyenler Uzun © senelerdenberi piyasada Ithalât komisyoncular nezdinde sey- yar komisyonculuk (plasye) vazife- sile müştegil idim. Piyasayı eyi ta- nırım ve tanımış müşterilerim var- dır, ciddi bir komisyoncu iş arıyorum. Yerli fabrikaların #- (teşebbüs) rumuzile tahriren müracaat, ... İyi tahsil görmüş ciddi bir muha- sip (müssise töcarethanelerde kâtip- lk ve muhasiplik aramaktadır.) Fa- tih Post-restant (Necati) o adresine helak sal ... 329 tevellötlü Bursalı bir gencim. kimsem olmadığından o gurbet ele düştüm. Bu sefil gurbet hayatımdan şehir için- bekçilik yapmak istiyorum, gazete i- darehanelerinde dahi çalışmak isti- yorum, az bir ücrete kana'at ederim. Büni bu sefil hayattan kurtarana bin duacıyım, Mercan han Bursalı Kâ- mil ef. nezdinde Bursalı Recep. “.$ 21 yaşındayım Rum milletinden ve Türk tabalıyım, Türkçe, Rumen, ve Böyle bir adamı | ihtiyacı olanların zirdeki adresime mektupla müracat larını rica ederim Sirkecide Hamidiye endessi Yalo- va Birahanesi, Kosta Taşcoğlu. ia Kötüplik, hususi © muallimlik; ma- kastarlık, fanilâ makinelerinden ve buna mümasil herhangi bir iş olsa chven şeraitle yaparım. İsteyenlerin Kadıköy Acıbadem Necip Bey soka- İn 12 numaralı hanede Nihal Hant- ma müracaatları rm. oynatarak sormuştu. Yani Spor Haliç Kulübü futbolcuları Cuma günü Kasımpaşada Cami altı sahasında Kasımpaşa klübü i- le yeni teşekkül eden Haliç İdman| futbol takımları arasında iki maç! yapılmıştır. Maçlar her iki klübün birinci ve ikinci takımları arasında olmuş tur. Maçlar samimi bir hava için- de yapılmış ve Haliç Idmanlılar| tam bir muvaffakıyet kazanmışlar! dır. İkinci takımlar o maçını 13 yeşil lâcivertliler kazanmışlardır. Birinci takımlar maçı daha ha- raretli olmuş ve Haliç İdmanm tam ve kat'i bir hakimiyet tesis et- miş olması yüzünden Kasımpaşa lılar büyük bir şey yapamamış ve 146 mağlüp olmuşlardır. Voleybol Müsabakaları Voleybol heyetinden: Voleybol lik o maçlarınm kat'i fikistürü 6.2.033 pazartesi günü sant 17 de mmtaka Oo merkezinde kararlaştırılacaktır. Müsabakalara iştirak edecek) kulüplerin murahhas göndermele- ri, aksi takdirde haklarını kaybe decekleri son defa olarak ilân o- hamur. Teşekkür Validemizin vefatı — dolayısile gerek bizzat cenazeye iştirak e- den ve gerek bilâhare ziyaret et- mek suretile lütuf ve tesellilerine mazhar eden sevgili arkadaşlarım la muhterem aziz. bi 5 ayrı ayrı teşekküre imkân bulama dığımdan bu vazifeyi muhterem tebliği şükran eyleriz. gazetenizin o vesaletine o tevdi ile Postacı Zade Hüsameddin ve| Kemaleddin biraderler Kadınlar Birliği tarafından. ü Beliiile Ve ep ye Bu suali Kemik kıran, avurtla- “ i i (İVİE Eğer, cemaat az olsaydı, Bir ya ncı nasıl olsa göze batar, sezilir- , Fakat aksiliğe bakm ki bu cami akşam tıklım teklim dolardı. Kemik kıran tabakasmdan iki ara çıkardı, birisini Saki Beye Bİ 'tattı; diğerini de komiserin çak- fel ğı kibritle yakıp kendisi tellendi- Nİ Şemsettin Efendi.. - dedi - beri en; bbeni sana teslim ediyorum. Al bir daha dikkatli davran. Çün- bu akşam mahalleyi alt üst &- Ün gürültü, hep bu cübbenin yü- nden çıkmıştır. Haydi Allah ra- 9 İatlek versin. “ği Kemik kıran ileri fikirli idi ve tihassa softalardan zerre kadar e etmezdi. Onun için Şemsettin di dakika sektirmeden yerim ”&n kalktı, ve sanki havada erimiş $bi gözden kayboldu. Kapıyı na- ik Ab p yar Ehil açmış; nasıl çıkmış, nasıl kapa” TP “ Bu cihet hiç belli olmamış” | Vali MAKEDONYA Aşk, Kin, Polilka ve Kan. Müellifi: Nizamettin Nazif Meaaamenenesararersssemrese Komiserle binbaşı, sabah horoz ları ötünceye kadar odada karşıkar şıya oturdular. i Evvelâ binbaşının paketindeki sigaralar; sonra Saki Beyin kutu” sundaki saçaklı ve kokulu İskeçe tütünü suyunu çekti. Ve ancak en son sigaralarını izmaritlerini ağız. lıklarından istemiye istemiye çıka” rip tablada söndürdükleri zamanda idi ki, mülâzim Fehimin müfreze- si avdet edebildi. Nal seslerini işitince Kemik kı- ran âni bir ümitle yerinden fırlaya- rak hükümetin kapısına koştu. Ma amafih bu ümit te boşa çıktı. Fehi- min müfrezesi “Kuruçay” ım (1) az ötesinde, V. 'a (2) giden ka- ranlık esiniz birimle yalnız getirmişti. Yüzbaşı Nedim ise ertesi gün ancak fkindi üzeri avdet edebilmiş ti, | Zavallı Yüzbaşı! sayısız dağlar dan, derelerden, orman ve vadiler den dolaşmış; şehrin dört bir tara” arabayı bulabilmiş ve beraberinde | tu. Atı alan Üsküdarı geçmiş, “Der vişyalı mahallesi” vak'asınn es- Yarengiz kahramanı, sırra kadem basmıştı. Yüzbaşı Nedim, bu yorgunlu” ğun acısmı çıkarmak, çekilen zah” metin intikamını almak için ola” cak ki, “Baklaciyef” i gömdütmek ie e reyi "“zumundan iraz çol lerin kazdırmıştı. Artık Drama baştan başa bu vak'a ile meşgul oluyordu. Bere- ket versin işin asıl can alacak tara fanı kimse bilmiyordu. Eğer bu gü- rültü patırdı arasında, jandarma dairesinin içinde bir de adam öldü- rüldüğünü, millet haber almış ol- saydı, binbaşı da, yüzbaşı da; mü- lâzim de, hattâ hiç bir suçu olma” dığı halde mutasarrıf ta okkanın altma gidebilirdi. Bunun içindir ki, “Baklaciyef” in gömüldüğünü haber aldığı zaman “Kemik kıran" rahat bir nefes almış ve derhal ya” lağa girip deliksiz bir uyku çekmiş si, Fakat Hüseyin Muhittin Beye bugünlerde rahat etmemek galiba mukadderdi, Çünkü bu uykudan w- yanır uyanmaz az kalsın kan beyni ne vuracaktı. Bakınız ne olmuştu? | Hüseyin Muhittin Bey. Drama" | elli senelik fayton, landon ve kupa | daki zabitlerden birçoğu gibi Divi | arabalarmm sayısız modellerile do mahallesinde oturuyordu. Kuş | luidi. mein ve diki bakma ği ik merakli olduğu için bahçesi büyük bir ev seçmişti O: Yüz lane güve bir o kadar da kanaryası ve bül lü vardı. Ahırında iki tane burma boynuzlu, alacalı Kırım ineği böğü rüyor, ağılımdan cins maltız keçile- rinin sesleri geliyordu. Bu hayvan lara binbaşının emirberi Hasip ba- kardı. Hasip, Selânikte jandarma ya- zılmış, üç sene evvel Drama tabu- runa gönderilmişti, Kıyafeti temi ve düzgün, kendisi terbiyeli bir a- damdı. Hüseyin Muhittin Bey bir teftiş esnasında onu görmüş; son- ra bir vesile ile-güvercin meraklısı olduğunu da öğrenince, akı yanı nra almıştı. İşte o gün, bugün Ha- sip Muhittin Beyin evinde oturu” yordu, Binbaşımın bahçesi, Drama eş rafından Deli Mahmut Beyin (3) bahçesine bitişikti, Kemik kıran gi bi onun da bazı şeylere pek merakı vardı. Faraza arabanın iyisini ve köpeğin cinsini gördü mü, hazret biterdi. Muhitti Beyin evindeki mutfa- | im arka tarafında onun muazzam bir arabalığı vardı ki; burası son | Mahmut Beyle (4) binbaşının arasında bitmez tükenmez bir mü- nazaa vardı, Deli Mahmut Bey na sıl kızmaz ve münazaa etmezdi ki; “Kemik kıran” m gövel tan rının günü arabalığnı damıda tü- neyorlar ve zaman va rm ğın içi irerek patarn, tay- tonlarm 6 canım ipek döşemeleri üzerine pisliyorlardı. İşte bu sinirli komşu, kalıpsız siyah fesinin uzun püskülünü salla ya sallaya, sabah sabah damlamış- tı. Binbaşmın zevcesi Ha- nım (5) pencereden bakıp ta onun bahçeye girdiğini görünce; — Eyvvah.. yandık! - diye bağır mıştı » Kimbilir gene arabalıkta neler oldu? Ve hemen binbaşı uyanâdmıl- mıştı. Mahmut Bey ne kadar asabi adamdı, Sırtında acele ile geçi miş bir rop döşambr. çıplak rındaki pandoflaları sürüy. ürüye taşlığa inen Muhittin Beyi göüm ce derhal teminat verdi: — Komşu! İçine birşey gel mesin, bu sabah kavgaya niyetli | değilim, — Ya neye geldin Mahmut B.? “A efendi! madem ki kavgaya ni- yetli değilsin, sabah sabah ne işin var burada?” demek istemişti. Ve böyle demek istemesinde de onu haklı bulmak lâzımdı, Çünkü zaval İ binbaşı,senelerden beri komşuluk ettiği Mahmut Beyin kavgasız geç miş bir ziyaretini hatırlıyamıyor- du. Misafirini yukarıya davet edip ağırlamak istedi. Fakat Mahmut Bey bunu da kabul etmedi. Bilâkis koluna geçerek, Muhittir. Beyi bah çeye indirdi. Binbaşı bu halden birşey anlayamamıştı: — Hayrola Aretli diye ho- emar - Nereye gidiyoruz böy” le?. — Bize gideceğiz.. — Niçin? — Sana birşey göstereceğim.. (Devamı var) (1) Dramanın ortasından geçer sellerin yatağı. (2) Hıristiyan mahallesi (3) Bu lâkap çok akıllı olduğu i çin kendisine takılmıştır. (4) Birkaç sene evvel vefat etmiş tir, (5) İstanbulda, emlâk sahibidir.