Milliyet Asr umdesi “MİLLİYET” tör. 2 ŞUBAT 1933 İdarehane : Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf udresi : İst Milliyet mi izli asi çetin | Hikâye Hattâ biraz e (ris- K Ka maruz olan yabancılar ol | Sevgili Canan; zıyorum. Biliyor musun, masamın üzerini dolduran yığın yığın kâğıt varya Ve mi ğe parçası nat il ıyor?. Ban hayatımda çok aşk mektubu Telefon Numaraları: muhtıra mı olur otuz kırk ku- ma Sl ir ve Müdür: 24318 Ü| ruşhuk bir şey hürmet colber | yaptığım kızlara birkaç Yazı işleri Müdürlüğü 24319 | den ve hamiyet hislerine hitap | şairane mektubum vardır. İşte hep «dare ve Matbaa 24510 İğ eden isimler altında yapılmış ce | vi < kadan Di ee emmden mek RET ERİ miyetler, şirketler, oya tup kadar sinirime dolanan bir RE' Rİ: | seseler namma acezeye - eli &- | sey yoktur. Zaten güzel mektup İEFONE DCRE ea ye İİ yağı tutanlara, dili ve eli ye | yazmasını da bilmem. Gi LE. tenlere değil - tehditle bir, iki, | © Simdi sana bu satırları yazar i 4 Z üç liraya satılır... Bu satışta dn | iken kendimi on sekiz yaşında toy, . öm 750 14 — İl müessir olan şey Pe e aa b . —ı , ge a - Simi 28 — İğ) tana hizmet et DA öy, Çazmn İZA, 5 gün We) Gelen evrak geri verilmez— üddeti geçen nüshalar 10 ku- tur, Gazete ve matbaaya ait 1 iler için mü?riyete mürsenat « edilir. Gazetemiz ilânların me- gö eliyetini kabul etmez. — — — — “/ BUGÜNKU HAVA İ toprağını böyle sansar kapanı Benim elimden gelse, Türk lodan çıktıktan sonra berabar ka- lacağımızı söylemiştin. Bilmem nasrl oldu. Seni saat dörtten son- , İ ya bir daha göremedim. Salonun her tarafını aradım, altüst ettim.. Galiba biraz da sarhoştum. Büfe- nin yanında, duvara yaslanmış, dü sünüyordum. Herkes bana bakı- yordu. Bunu sonradan farkettim, Kendime geldiğim vakit etrafım- da on beş yirmi çift gözün bana di- kili olduğunu gördüm.. Bilsen ne 8 Yeşilköy askeri rasat mer. Ü gibi kullanan, türklüğün misa- | kadar utandım.. Düşün ne kadar kezinden aldığımız malümata İğ) firperverliğini beş on kuruş içim | orada öylece kalmış ve dalmışım.. İazaran bugün hava temamen Gi) bir zindan bekçisi ruhile müsa- | Canan, o gece beni atlatmana © doylullu ve şimalden hafif rüz. ği vi gösteren ve türklük hissini ben hiç Bir sebep bulamıyorum. A ! Esiri olacaktır. Yağış ihtimali İ| bir, iki , üç lira almak için bie | caba hasta mus, diye düşündün. E azdar. (Demokles) kılıcı şeklime s6-| ai, yatmıştır, diye düşündüm. Fa 11-2.933 tarihinde bava taz- kara yüzlüleri topraktan dı | kat hana haber vermeden gitmek! yiki 764 milimetre, en fazla s- İk 7, en az 3 derece kayde. F dlikmiştir. a - Nizamettin Nazif'in a Hayvandan tabii halde bulu- | ni unutturacağı ve bu suretle mu bir sözü.. tifi halde seni aramadım. Hattâ | olsa onun iç Bk ancak in | nan İnsana geçelim. Musukini kasamistin gankimeme nasl. ala senin beni araman içim bekliyecek büyük üstatları | sanlarda teneffürün genisliği ve | cağı için taun salıınında herkesin Yılışık bir tanış ile görüşür | tim. Fakat kendimi üç gün zor tut anlar. Piyano basından imei: örelim: ildir: amus yordu... Muttamr sukululk olam, | taz Maske keçi #9'g yaşi en | kane Kitapan emmesi, Sedan, | çok eyer ikin bir. tesiri ver. | tavsiye bei “ akla. - şiyara istiyen, soğuk Soğuk Şa | yakın bal devam ediyor. Salon | nn tünde uçan br ebemimle e emye Kh lere yar e ) Satarak!.. sinirine dokumu; Elinde" | va vaziyeti Nİ vğreğ > İşm hrrlaşıyor. Müsilinin © türlü En anlam ağrmdederr | Ki Gezeri, eeirip çevirdikden — Ve nihayet, tabiat kann larını da bana inkâr ettirecek” “kdesi olmayı, civanmertlik lnayı kaybetti © | sin be herif! iyet ğ ğa Talebe sözün kıymeti ka) | donmuş, Meriç soğuktan dom | ka İş muştur... Bunun yerine “pa: | muş, Dicle bile soğuktan dom kazanılır” deselerdi da- Ylgüs İş olurlardı. Amma o da bu bir cepheli hale gelmiş bu- | üstümden geçelim!.. Erenköy lisesinde İurdu. Vakıa para tür... Lâkin bu güçlük her ie göre değildir. Size bir w- skeç: İNE O. işsiz yürür ndan 12, diye düşünmüşler... : Aşk, “İkinci kâtip: İzzet” yapacak işleri kalmamış- müdürü limba tutarak şarı kovardım.. Türk hapisha- nelerini bu bedbahtlarla kirlet mezdim. Doğrusu bunu bir törlü aklım al- randı. Nihayet ben de seni evine kadar götürür, bırakır, rahatmı temin edebilirdim, Canan.. Görü- yorsun ya, sana biraz değil, epey- çe dargınım.. Aradan üç gün geç- MİLLİYET PERŞEMBE Musiki.. Mevlâna ney'in sesinden dılışın sırlarını duyar!,, Düny. rın ve rını bulan Keplerde bu nağmelerin birleşmesile, kulağım işitemiyeceği bir konseri | azgın canavarları sakinleş! - ök yüzün- | leri hep müsilinin lehindedir. | de dolaşan büyük yıldızların her ğı birinden ayrı bir nağme duyar ve | inanmak çok eskidir. Eski efsane İlâç gibi “Musiki coşkunlukların di- lidir.” (Kant) “Ben de maskiyi severim; hiç olmazsa herkes kadar. Lâkin düzgün, denkli nağme- leri; gürültüyü değil” İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Bugün suvare “Gönlüm dinle, bu neyde kır çiçekleri kokularının; ci- lâle yaprakların, parlayan Gölgelerin musikisinde kanat ların haşırtısı, arddarın vrzelte- miyiz saat 21,30 da Ney sevgilimin dudakla- cm sie canlandır- Sarı İl İl ve onu hayatımın üstüne yaydu” (Rabindranat Tagor) Zeybek > lerd wemmiyetli mü m : Yapily Dalin milleri Kaba Opereti İl verelim ki münakaşaların netice- Umuma . Musikinin şifa verici tesirine 9ı9 lere göre Orfe sazım tatlı tırsanız, söndürseniz.” Bu & darin bir dalşmlk içinde dinler. | Bu hususta kestirme karar vermek | usulü her vakit umulan tesiri yap miş. Besbelli ki Hindin büyük şai-| için fizyoloji ri de onlardan ilham alarak, yu karıda yazılı şiiri söylemiş. Msile lusikiyi, bilerek © bilmiyerek | insanlar üzerinde tecrübeler yap- lmaz- | mışlar; hattâ bazıları ha; sa can sıkmatısını savan bir ilâç gi | kapılan insanlardan daha bir tedavi vasıtası gibi, hik bi herkes lanır. İşte bir adım. - | denemeler yapınak gerel İ dan dolayı bazı kimseler sağlam toksit d'azota bir kaç parça musi- ki katarak duygularını giderirmiş. Dotkor Tabord tıp akademisinde bundan bahsetmişti; lâkin kulak - | bitaraf olan hayvanlarda mus Akşamın alaca karanlığı her ta- |.nin yaptığı tesiri araştırmışlardır. | asan olmadı. rafı sarmıti salonda yalnız başı- İlk tecrübeler filler üzerinde na. İçini dökmek için piyanonun | yapılmıştı Bazı romanslar iki her-| len ısırmasını, ve daha başka bir başına geçmiş. #hoven'nin bir. sonatı; öld; Şormak'n bir Lari bir ân musikisi; X i i inci isi maral ia ii be e re | grlmrstir ki mesanedeki ve barsak | zinci asırda birisi çıktı liği. Bun: bei hem avutur, hem kasavetlendirir. Lâkin © me de hem kasa “ nda nota defteri açık Mozart'ın yahut Bee- çok hastalıkları iyi ettiğine dair Fi anlamamakta haklıyız. On seki- bir eser yazdı. Diyordu ki musiki sıhhate bulunanlarda hastalık düşüncesi- lardaki ince et iplikleri musikinin tesiri oluyor. SEVİMLİ - ŞEN - MAURİCE CHEVALİER ile, beyaz perdenin ilâhi kraliçesi JEANNETTE MAC DONALD BU GECE BENİ SEV! filminde simdiye kadar yaptıkları eserlerin en güzelini yaratmışlardır. Rejisör : ROUBEN MAMULİAN KARIM BENİ ALDATIRSA Büyük Türkçe operet ELHAMRA MELEK sinemalarında misilsiz bir mu- vaffakiyetle devam etmektedir. dokunduğu içini nir ve akıl hastalıkları e. ki tesiri ziyadedir. Diğer taraftan *-İ Drosner isminde bir dişçi müş- | eheremiyetini henüz anl inin dişlerini çekerken Pro. | ladığımız sempatik siniri vasıtasi- le dö tesir etmetkedir. Şu halde doğru olarak tesir tarzı hangisi? Meselenin halli için bugün pek Musikinin teumu, sağırlığı, yı- | davi usulü muvakkaten tehlikeye | eskilerin söylemiş oldakları sözler | tal güz bir muş. 4 dayanıklı bir mesel darbet- Si Bahsettiğiniz muhatriri tanı melek e hmm pia ç oplunmışlar. me yapa | belki miişkülünüzü halledebili- Karısı, kızı mı olur.. İma- | fabi ve tahriri taziyet lütfunda bulu- j ette bunlardan bahsedilir. | Dan zevatı kirama ve Belediye ve HE 9 bahisler pek hoşa gidecek Ticaret Odaları reis ve azayi mah- zda değildir. Bu yazılar Mat | teremelerine ve matbuat ve wiesse. Lemmen kalburundan | satı maliye ve ticariye ve arkadaşla- Kn Hebilecek kadar incedirler am | "ma ayrı ayrı teşekkürde bulunme- herkes kime ait olduğunu | #a tecssürümüz mani olduğundan Bu neşriyattan sonra | bu vazifenin ifasma delâlet buyurul- masını rica eylerim efendim. Tuna soğuktan Sen soğukların soğuğu halde hâlâ sulusun! | kadar. belânı versin!.. Don da| bir G, Hanıma Tur ma? MAKEDONYA Kin, Politika ve Kan. Müellifi: Nizamettin Nazif sereeiaserereeeeesemeeaeee ler, Fakat henüz ikişer adım at- mamışlardı ki, durdular ve hayret- riten acı bir çığlık işitilmiş ve akı- binde iki el silâh patlamıştı. Hüseyin Muhittin Bey, dakika sektirmedi. Tabancasmı çeker çek mez basamakları dörder beşer at- Jandarma kumandanile | leyarak aşağıya indi. Sokağa çık- Sasarrıf odadan çıktılar. Muta | tığızaman, Arnavudun frrmı önün İf Rauf Beyin elimi sıkarak; den geçen bir araba (o son sür'atle Size zahmet verdik müdür | “Yeni Mektep” istikametinde w m, e bu saatinde yapılan “e bir teklif, müdürü pek keyif 3 zaklaşıyor, tabancası elinde bir m. avaz avaz bağırarak Arap camiine doğru koşuyordu: — Tutun! Yetişin!, Tutum! Hükümet konağının cümle ka- pısında nöbet bekleyen jandarma- seslerini işitmişler ve nöbet kulübelerinden dışarı fır- lamışlardı. Tabancalı adam onları görünce; — Durmayın! - diye haykırdı - arabaya ateş edin! Arabayr kaçırı" Yoksa o yece çok mu sarhoş ol- dan, bir sey mi oldu?.. Bale pece si dansederken mütemadiyen sa- ti bile celbediyordu. halarm hAlA kulaklarımda çınlı seni göremedim. Seni gör yaz. Sana bir şey de itiraf ede- yim.. Sarhoşlar ne yaptıklarını bil mezlermis., hayal meval bir şeyler hatırlryo- rum. Gözlerimin önüne bir kısa o | Bir otomobile tomobil seyahati, bir yabancı ev, bir kadın gelivor.. Bu kadın kim? Bilmivarum.. Herhalde fazla içmi | rak edivormuş?.. Sana & sim. bilmiverek. hem de senin te- | rim. esürünle kimbilir, hani fena, ya | lavabil yanında vatmışım.. Beni affet, affet beni Canan ©- Merak içindeyim.. Sen- Bir sorgu Ve kendi evimde idim. Hayatımda | Cünkü kendini Simdi düşünüyorum, İ yor. Haydut kaçıyor. Yakala" Ve üst üste iki el daha ateş et- ti. Jandarmalar da derhal silâha sarıldılar; bir yaylım ateşidir baş- | adı. Boş sokaklarda yankılanan fişek sesleri üzerine camlar kafes- ler açılmış, kafalar uzanmıştı, Ne olduğunu pek anlamadığı halde binbaşı da bir kaç el sık- mıştı. Camiin parmaklıkları & nünde tabancalı adama yaklaşın- ca; — Vay Nazif.. Sen misin? - di- ye hayretle bağırdı * Mahalleyi bir harp meydanma döndürdün be birader.. ne var? . Binbaşınm Nazif diye hitap et tiği adam, Dıramanm ileri gelem lerinden ve Garbi Trakyanm o de- virde en meşhur avukatı Tepede- lenli zade Nazif Celâl Beydi. Gözlerini kan bürümüştü, bur eriş soluyordu. Telâş ve acele ile; — Mahittin Bey - dedi - ne ol duğunu şimdi anlarsm. Yalnız be- simle konuşacağma, süvarilerini koştur.. Bu herif bir azılı hayduda benziyor. Binbaşı jandarmalardan birini bölüğe koşturmak © istedi. Fakat buna lüzum kalmadı. Kalabalık bir süvari müfrezesi, kapının önünde | lerle eser yarılmış ve akademi- tiyorum. Fakat meyince o kadar müteessir oldum | tutuyorum. e titremeğe ki bir daha büfenin yanından ay» | başlıyor. Gözlerim kıılcımlanıyor rılamadım... Bilmiyorum, saat ka-| gülmek değil, » ça kadar içtim, içtim. Sabah olun ca ben nereye gitmiştim, ne yap- muştm, hiç bilmiyorum. Ertesi gü | cen'ne kadar “88: nü kendime geldiğim vakit, yani avıldığım zaman öğleyi geçmişti. ğlamak istiyorum. Necdet, senin bu halin ne o- Saat dörtten sonra #eni göreme- Sint Sirorun, Tabii göremezdin. | den başka hastalıklardan bile görecek hal | de istifade olunmak tabiidi dımdı. O bendim, ben. Anladınız mı, Şefik Necdet Ber? mez, coşkunluklar yor. Gözlerimin önünde bir neş'e | £ Necdet, denizi gibi çalkanıyorsun.. İşte o| | Bilmiyorum sana me söyliyeyini. ... Bu son sahneden sonra | Gülmek, katıla katıla v is- birden sinirlerimi | lunan bu tenllik hastalıkların & düm. Öğleye kadar bile kendine | ettiği ne kadar çok rivayet ohun- | p: gelemedin.. Evde bir hâdise ola. | muştur! Ne kadar delilerin ayni | bedenin içine döken bizler gibi enktı, Seni tekrar zorla givdirdim. | vasıta ile uslandıklarından bahso | uzviyetimizin derinlerinde yerleş- .. Saföre mn Arserikada bir | miş uzuvlar üzerine tesir eder.” di- var ki orada © | lunmustur.! Bu; . Sent Sesil en: böllrivürediğlr” , Atlar, silâh seslerinden ürktük- leri için © şahlanıyorlardı. Müfre- zenin başında yüzbaşı Nedim var: dı. Muhittin Bey; — Çabuk olun! - diye bağirdı - iie Politika meydanından ekili SMM e i mage serisi ai nin bahçesin Mülâzim müfrezenin yarısını aldı; dört nala uzaklaştı, Bir daki- ka sonra Nedim de arabanın git tiği istikamette geriye kalan sü” varilerle gözden kaybolmuş bulu” muyordu. Bir cübbe (| “Derviş Bâli” mahallesi alt üst olmuştu. Simdi . her kafadan bir ses çıkıyordu; e Rauf or üvezrilerdin birine şemsiye rmuş. mutasar rıfla sokağa çıkmıştı. Zi- ya Paşa Binbaşıyı görünce; ie Ne oluyoruz Beyefendi? * de- Muhittin Bey vaziyetin ciddiye" tine rağmen, bütün dişlerini gös- tererek gülümsemekten kendini a- lamadı: — Vallahi ne olduğunu ben de bilmiyorum Paşa Hazretleri. Fa- kat Nazif Bey biraderimiz bizi ten- vir ederler elbet.. Mutasarrıf bu sefer de Nazif Gilse de todavisi hususunda musiki öl larla vakit geçirmesini arayacağımız sinir | eee Şak ardar Ba seyle ekl | ne çaşlı bir musiki tatkiledece O-| mun tesirine a e Musiki ne tarzda tesir ederek | uykusuzluğa iyi türlü tesirleri herkeste bir olmar- | hastalıkları iyi ettiği her asırda | Brahm sinir düşkünlüğünü, Bethe- #n da mwsikiden müteessir olma- | bir türlü izah olunmuştur. (Por-| çen'le Bah romatizmanın bazı $6- vuşturan musiki hekimlikte iculla- An yoktur. Kant musiki tal) bu tesiri sazın yapıldığı odu- Taibilzeci bi ilâç. olabilir mi? | Karlaklane Gülle denir. Öz | men tiki aetağedi Şila sekizinci musikinin , Musiki ile iyi kabi- | tedavi meselesinde, işin haddizm- Gilt-| ua şunu da ilâve edebiliriz: Musi- | liyetine göre bu odunu seçmek |â- | tında haiz olduğu ei muha- ki yalnız çoskunlukları ifade et- | zım gelirdi. bu hususta hasıl ede- bilir, Her heyecan, coşkunlukta | asr busule gelen şahsa göre değişmek | tesirine dair bir eser Üzere bir taamül yapar. faza etmek istenirse böyle keyfi bir katiyetle hülemet memelidir. - | © Makamlardan, üsüllerden baş- yazmıştır. Daha mantıki bir izah tarzı ar | ka her sazm da ayrı ayrı bir te- yar | ler. i olarak isteğimizle i aim berdi | Beye hitap ederek ayni suali tek” rarladı: — Ne oluyoruz Beyefendi? Avukat tabancasmı arka cebi- ne koyarak; — Lütfen bize kadar zahmet buyurmaz mısınız? - dedi - — Hay hay.. - Ziy Paşa telgraf ldürü auf ve biz onu takip, diler. Biz, like ve Nazif Be yin, tam telgrafhane karşısmdaki konağının kapısından içeriye giri” yorlardı. Rauf Bey birden bire irkildi: — Bu da kim? Yerde, redingotlu bir adam, yüzü koyun uzanmış yet Binbaşı onu derhal tanıdı. Bu, Na | zif Beyin arabacısı “Mihal” dı. — Yahu Nazif., Ne oldu bur na? “Avukat, konağın harem daire sine geçmiş bulunuyordu. Oradan cevap verdi: : — Herifi tutmak istediği anla- şılıyor. Fakat haydut öyle iri yarı bir adamdı ki, bir çarpmada Mi | hal'i bu hale getirdi. Ve birden bire avazı çıktığı kadar haykırdığı işitildi: — Oooo bu da ne? Buraya geli- niz beyler! Buraya geliniz. Asıl sahne burada... İçeriden cırtlak bir çocuk sesi yor. İste yeni bir tevil tarzı. Lâ- all bozukluktur musiki duşu ile | kin mesele içinden mesele çıka- ede | tedavi olunur. Moliyer bunu bilir.) rıyor. yarını yamalak hat. | di. Malihulyasınn tedavisi için #in kadın ne bir sokak ka | hekimler vasrtasile bir musikişi- İ annesi Rüküş Hanımdı. vücut örgülerinde bu-| vır imiş; Violonsel ise heyecanla- pe e süphe yoktur | kaktır. Vücudumuzu teşkil edem |” durdumamaş. astalık meseleyi karıştırmış | et ve sinir iplikleri üzerinedir. ir Şefik yeri almaz. Hereemn husulünde başl | Sesler sinir seyyalesine ve bede. ime a ye lacak Allah aşkıma 7- 16 | ca âmil ğundan sinirlere mü» | nin hıltalarma dokunur. Rogec ve Kleron'u. shoş olmuşsum.. eşfiyesi © de- | nin bu sözleri ikinin tesiri hak | talıklarına tavsiye ediyorlar. i| kındaki nazariyenin taslağı sayı” Sözün kestirmesi, böyle bahis- lerde işi şakaya vurmak kolay ol im. H li bu kadar sarhoş olduğumu hatırla | de Anl eaatten mürn bala | bendkk delay barada Salla Feran 1895 meme edir makla beraber bazıların. tabii N rim. Hürmetler. ir sarhoş ol lin. O sasi an dolayı in dahn ziya- | demisinde şu sözleri sö ir mamak de ete çıkarmışlar.. İsim me © mazi FELEK | meroram-. Bele sabahı tahayyül «t-| da den irleştm, senden kaç | de sinir ve vaki hastalıklarla meş | Munikiyi ares karşı” beilamı” tum DRL Galli sa mi tne o tiğim bütün saadeti sen mahvet-| tm.. Cünkü senin vanında durma | gul olacağız. lan ilâçlar sırasma koymalı. Ye-| elinde, bazı vak'alarda faydalı bir İ sa olsun.. Ve bu gazeteyi bir miştin, — Canan... Bunu bayatımm| ga utanıyordum. Sabaha karı Asklapint zamanından bugüne ge-| nilerden Martine Tor: Kulak za- | eedavi İrm adamlara, bilmediklerine TEŞEKKÜR sonuna kadar unutmıvacağım... | Sen hâlâ Içiyordun. Baktım “büfe. | inceye kadar hezeyanların, man: | rı seslerle ihtizaza gelir; bu ihti | çeğlri yar olarak Ke işler... Bir hafta sonra | etmeni Tinea Odam easamdan | aorum © Klee ee yen mem e kei er rimel e az ie kürde 32 vi P orum, O gece ne sen ne baloda; w “ e ü nirine geçer ve © vai ala ve la am b | a Me İka | Şt ia > ii bay ini anlat, | İsr seni , otom . in peri muş, in kal uyandırarak ta | ik alla m e | işrek keneilei tiren öğe ve gi vg a Şam | sean ve lm. Evine götür | kanadı karıamış bir ayslyali teskin | bü için meseleyi biraz daha elddi ola işleyen sen- la ik siniri ve yaptıkları şeyleri | “ok #rertznilâmmn geliyor, Dr. Rusçuklu HAKKI eynin kabuğu vası- sasile tesir ettiğini kabul edebili- | ve kart gönderen dostlarimın cüm- bayağı, asağı bir sokak kadının | dımı ne de yahancı, AŞA: bir ka. | nastan şöyle bir ricada bulunmuş- | riz; beynin kabuğu ki az çok doğ | lesine teşekkür eder ve bayramlarını tu: “görüyorum, beynimde tutuş» | rudan do; ederim. mağa hazırlanmış tatsız düşünce» lâl ler var. Bunları musiki ile tatlılaş | dan doğruya sinir ruya bütün © uzuvlara | tebrik hükmeder. Ve bu suretle doğru" manzumesine Dr HAKKI ŞINASI Erzuram, | geliyordu. Avukatım henüz iki ya eni il Velit Sim çi tülerinden korkmuş, avaz avaz ba geye nefes almadan ağlayor- Yemenisi ile yüzünü sekr erki sarmış, tutan genç bir kızı ie pik m Ker emilir den gestiler, geniş bir taşlığa çıktılar. Sırtında bir redingot, avur kat Nazif tin Bey, ortada a- yakta duruyordu: — Paşa.. - dedi - Bakmız yap- tiğr işe. Kıyafeti düzgün bir yaşlı kadm, boylu boyunca uzanmış, yerde ya- tıyordu. Ak sakalı göbeğine kadar uzanan poturlu bir adam, bilekle- rini kolonya ile oğarak onu ayılt- mağa savaşıyordu. Bu avukatm Binbaşı ez çok iyi tanırdı. Endişe ile sor la: ir cinayet mi Nazif? — Hayır. .Fakat her halde es- rarengiz bir taarruz.. Yatağımdan don paça fırleyan uyku sersemi bir uşağım getirdiği sandaliyelere yerleşirlerkem: — Vak'ayı size anlatayım. - de di - Ben Rıza Beylerde idim. Az evel arabaya bindim, eve döndüm. «Devamı var) am İĞ İLİÇ ğin