m iliyet Asrın umdesi «MİLLİYET» tir. 4 K. SANI 1933 İdarehane: o Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbam 24310 (ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç iç e LE 3 aylığı 4— 4 e M— , 4— 8— oL Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- vuştur, Gazete ve matbaaya mit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me #'uliyetini kabul etmez. RAMAZAN: 7 &... b; Imsak 5 4 İftar 16 S4 BUGUNXKU HAVA Yeşilköy askeri rasat merles- zinden aldığımız malümata göre bugün hava İyem bulutlu A a KL AA em 3eğenmediğim Nokta İÇ Lâtife bertaraf! (Terkos) işi diyeye geçmesi münasebeti biz yarı şaka, yarı ciddi yazı Kilirla belediyeye takıldık. Ben nları, bundan sonra belediye h yapacağı işler için yazma * Daha ortada fol yok. yu- v yok iken böyle şey yap | İk doğru değildir. Biliyorum muhabbeti hepimiz için bir net olan Belediye Reisi Mu Bey bu yazılara içerler. i şahsına ait olmadığı hal küçük memuru lan tenkitlere kızar. gazetecilere karşı çok da- yet ve izzeti nefsini kefil | başlayınca tabii | iyeti arttı, Terkos ve mü | rde benim ilişit Ün ve beğenmediğim taraf şu n bir adamı alıp yerin di geçiriyoruz. Ağzımıza ge söylüyoruz, mahkemelere oruz. Gazeteler onu bir umumiye mücrimi di - hir ediyorlar. Müddeiumu k hakkında mülâkat veri Her yangında itfaiye ku- nı yana yakıla» Ahi Bu Terkos, ah! Boru Eski- | Jar er idi... Diye büyıtlini İyor.. O sırada Terkos işi bele Giy eye geçiyor.. Ve bütün bu şikâyet edilen şey, mazmun, adam. müdür günün en iyi te kilâtı ve adamları arasına geçi yor.. Gazeteler hakkında sita- yişkâr yazılar yazıyorlar... Ve Istanbul halkının can damarı o lan su şebekesini gene bu adam idare ediyor. Bu iki hareketin ker ikisinde de samimi olduğumuza Eski- moluları bile inandıramayız. İş te benim sinire dokunan hepi- mizdeki bu gramofon ruhudur. Hangi plâğı koyarlarsa onu ça Mıyoruz. Tasarruf nazariyatı ve tatbikatı Ben iktısadı ve tasarrufu 86- ver bir adamım. Ve bütün ta- sarruf hakkında — söylenen söz | ve yapılan (jest) lerin mânası İm da pek rana anlarım.. Tasar ruf haftası diye geçirdiğimiz şu | yakın haftada tasarryfa ait hiç İ bir şey yapmadıktan başka bir sürü füzuli masraf ettiğimize de şahit olarak acınmıştım.. O yola sarfedilen parayı mektep- lerde aç okuyan fakir çocukla ra verseydik, paradan değil, candan tasarruf etreiş olurduk. Neyse bu da ayrı bir derttir. Ge lelim sadada: Ziraat Bankasınm İstanbul şubesi o Karaköyde, dün küşat resmini yaptığı, şehrin en gü- İzel binalarmdan birini satın al idı ve bir hayli para verdi... Bu binanın tamiri içinde kucak | dolusu para sarfolundu.. Ban- kaların güzel binaları. mükem mel şubeleri olmak şerefleri ica bındandır. anıma, Bunlarm bi- naya koydukları paranın kendi sermayelerile bir nisbeti vardır | ki; onu geçerse işte barbar ba | ğırdığımız, bayraklar açarak mitingler yaptığımız tasarrufa zıt bir iş yapılmış olur. Ben bu mediğini bilmiyorum doğrusu. | Yalnız bu bina işinde öğrendi- | ğim garip bir şeye ilişeceğim... Eski Viener Bank merkezi olan rıhtımın köşesindeki bu muhteşem binanm üst katı mü ikametgâhr imiş.. taabul şabesi müdürü bayi tas: yen emini be bilmem, MR İ sele o zatm şahsr hakkında de | gildür. Iş şudur : 400,000 lir- | alındığı söyleme bu mate | manlı Bankasından bir banka. müdürüne gâh vrememiştir. Eğer Ziraat Bankası şube müdürlerine İka dar ikametgâh tahsis ediyorsa - ki bu bir israf olur - o zaman bu binanın üst katını çok kâr lı ücretlerle kiraya verir ve bu kiranın belki beşte birile müdür beye bir apartıman tutar... Zan nediyorum ki; bir taraftan ta- sarruf lâfı ediyor. Diğer taraf tan tatbikatını ihmal ediyoruz. İ gün yeni arkadaşlarile oturur- | İzorla iki kadeh daha içirmişler nisbetin muhafaza edilip edil- | ; MİLLİYET R HİKÂYE ERME ea Yanlış Takvim Kasım Fettah Efendi eski sa rıklılardan idi, O da şapka çık- | tıktan sonra fesini, sarığı at- | mış, başına gnünasi bir kasket geçirmişti, Kasım Fettah Efen di fazla muhafazakâr görünme | sine rağmen hiç te eski kafalı | bir adam değildi. Ahbapları, | dostları, arkadaşları (arasında | eski hocalığını kaybetmemekle | beraber yeni gençlerle de pek âlâ düşüp kalkması bilir. on- ların muhabbetlerine, eğlence- | lerine karışırdi. Fakat Kasım E(, bu eğlezcelerden, bu yeni | arkadaşlarından eski medrese | ahbaplarına hiç bahsetmez, ge ne mütevekkil, iğ ve gar Acem kılıner idi. İki taraftan da keserdi, Daha doğrusu o bir zamane adamı idi. Her şeye ça buk uyan hoşgören bir insandı. Kasım Fettah Efendinin yaşı şöyle böyle bu sene elli iki ol- | muştu, Elli iki sene yaşamış bir insan yorgunluğu. durgunluğu onda yoktu. Bütün ömrünü | gamsız, neşe içinde geçirmişti. | Allah büyüktür, der, hiç bir şe yi kendine dert yapmazdı, Ka- | sım Fettah Efendi yeni arka- daşlarmdan bazı yeni itiyatlar kazanmıştı. Meselâ artık o rakı | içiyordu, | Rakı diyip geçmeyi içi büyük bir hâdise idi. Rakıya na rl alışmıştı?. Bu gayet kolay olmuştu. Beş altı #ens evvel, bir ken zorla, ısrarla bir kadeh ra | İı içmişti. Aradan birkaç gün | geçmiş, gene bir mecliste ona İlan Fettah Efendinin yüzüne MBA 4 KANUNUSANI | zan başında idi. Ramazana üç İ gün vardı.” Kasım Fettah Ef. İ Ramazanda rakı içmemeğe, ©- ruç tutup namaz kılmağa niyet | etmişti, Bunu muhakkak yapa» | caktı, Sonra maazallah ne bü - yük bir günaha (girecek, ruzu mahşerde rabbin karşısma ne yüzle çıkacaktı?. Ramazan gel mişti, Kasım Fettah Efendi. bir akşam evvel sahura kalktı, niyet etti. Ertesi günü oruç tu İ tacaktı, Dualar ederek yatağa girdi. Sabahleyin kalktı, Vazife sine gitti. Öğleden sonra idi Ka sım Fettah Efendiyi arkadaşla rından Halit Bey ziyarete gel mişti. Kasım Fettah Efendi bu iyarette © kadar hoşlanmıştı — Ayol, dedi, seni Allah mı gönderdi. Zaten canım sıkılıyor du. Oruçlu halile.. şı birden şaşkın şaş- baktı: — Ne orucu, dedi?.. — E,. bugün Ramazan değil mi?. — Yok. Ne münasebet. Ra | “eleme mazan yarın başlıyor.. Halit Bey ayağa kalktı. Du vardaki takvimi yerinden çıka rarak Kasım Fettah Efendiye gösteriyordu. Fettah Efendi bu | işe şaştı. Bir müddet konuşa- madı; — Peki yahu, dedi, herkes bu gün Ramazan biliyor, Bu nasıl iş böyle?. — Sen takvime bak Fettah Efendi. Bugün boş boşuna di. Bu ısrarlar, ır için sunu | lan kadheler biribirini takip et ti. Bir bafta, beş hafta. bir ay, Birgün geldi ki Kasım Efendi artık rakıya alış mıştı. O şimdi âdeta bir akşam cı idi, Her akşam şöyle beş altı arkadaş toplanıyorlar. Kafaları hafif tertip tütsülüyorlardı. Bu rakı âlemlerinde tabii tahmin edersiniz ki Fettah EF, eski med | rese arkadaşlarından bucak bu | cak kaçıyor, onlara görünmek- ten, onların böyle bir şeyden ha berdar olmalarmdan © müthiş | korkuyordu. Öyle ya, bir duysa lar maazallah Kasım Efendiye | ne demezlerdi?.. Artık Kasım Fettah Efendi o mükemmel bir hayat sürüyordu. Eğleniyor. gü or, hülâsa dünyanm kini çıkarıyordu. Senel ap. ıztırap içinde geçirdiği €s- ayatını, medrese senelerini ızlıyarak anıyordu. Ah,o günler ne feci zamanlardı. Fa kat bütü mn bunlara rağmen Fet tah Efendi bütü bütün hocalı ğını, dinini unutmuş bir insan değildi, Hattâ bazı geceler eve çok sarhoş gelince, karısı ile kavga eder, yatağa girince Al laha yalvararak tövbe ederdi. Gene onun içinde bir Allah kor kusu vardı, Geçen sene Rama kendini yoruyorsun.. Bir müddet oturup konuştuk tan sonra Halit Beyle Kas Fettah Efendi daireden çıktı- lar.. Halit Bey mütemadiyen Kasım Fettah Efendiyi kandır yordu, Kasım Efendi leke orda eliz Fil hş yazabilir.'fakat bugün Ra- mazandır... Halit Bey nihayet Kasım Fet tah Efendiyi o kandırabilmişti. Doğruca bir meyhaneye girdi ler. Ve oturup bir güzel içtiler. Kinin: Leyfindin pek memnundu, Arasıra: — Sahiden Ramazan yarın başlıyor, diyordu; İRTİHAL Serez eşrafından AKİL Bey Ada- na'da bulunduğu sırada rahatsızla. nwp vefat etmiş olduğu ve cenazesi | lâyık olduğu mertebede bir çok dost- | ları ve jandarma, polis, ve belediye | memurları arasında ebedi istirahat. | gühma tevdi olunduğu o Adana'dan bildirilmektedir. Müteveffa Serez'de bulunduğu zamanlar daima belediye riyasetini işgal ve hayirperver, asil, ve son derece nezaketile iştihar ey- lemiş muhterem bir zat olüp vefatı burada olduğu gibi bütün kendişini tanıyanlar arasında derin bir teessür bırakacaktır | Celâl, Kızı Sürü Celâl. Cuma Maçları İ | İstanbul Futbol heyetinden: 6 Kânunusani 933 cuma günü yapıla- | cak resmi futbol maçları: | Taksim Stadı | Vefa K. Kapı - Beykoz B. takım- ları sant 11,30 da , bölen İzzet Bey. Beylerbeyi - Kasımpaşa 2 ci küme | #nat 13,16 te , hâkem İzzet Bey. Vefa K, Kapı « Beykoz Birinci tas) kumları sast 15 te , bâkem Emin B. Fenerbahçe Stadı iye B. ta- hükem Adil E vü kamları saat 11,30 te, Giray Bey. Anadolu - Eyüp 2 ci küme — saat 13,15 te, hâkem Kemal Rifat Fenerbahçe - Süleymaniye Bi takımları saat 15 te , hâkem Adil Giray Bey. | Gençler | Fenerbahçe - Kasmpaşa saat 9 da | Hükem Adil Giray Bey. Galatasaray - Beşiktaş saat 10 da) da , bükem Adil Giray Bey. Galatasaray - Hilâl 6-1-933 cuma günüGalatasaray lokalinde yapılacak turnuva maçı: Galatasaray - Hilâl saat 17 de, hâkem Sami Bey, 1 —Bu hafta yalnız bir maç ya pılacaktır. Geri kalan üç takım bir- birlerile ayrı ayrı çarpışacak ve bu va şampiyonluğu neti- inden 15 dakika geç ka umlar mağlup adedileceletir. Kongreye davet | İ İstanbul spor klübü umumi kâtip | iğimden: 61083 cuma günü saat) 10 da Şehzadebaşında Letafet apar- tımanında, İlüp lokalinde senelik w- | mumi kongre yapılacaktır. Arkndaş- | ların teşrifleri ehemmiyetle rica olu- mar, Bir terkini kayıt Galatasaray Spor Klübü reisliğin- den: Azamızdan Eşref Şefik Beyin kendi klübünün şahsiyeti maneviye. sini ve oyuncularını haltsız ve müs tekreh mütemadi neşriyatı ile tah- kör etmiş olmasını © bayret ve tees- maeieyhin klüyten kaydını terkini ne karar vermiştir. Keyfiyet tebliğ olunur. Davet 5-1.933 petşembo günü 14,5 da Adana ve havalisinin kur- tuhüşu (Halkevinde test edilece- ğinden bilümum alâka gösteren- lerin teşrifleri rica olunur. Toros Gençler Birliği TEŞEKKÜR Ufulile dilhun olduğumuz aziz ba- ba ve dayımız Behçet Beyin cenâze- sinde hazır bulunmak suretile tees- sürütemeza iştirak ve telgraf, mektup | ve Suveri — süire ile bizleri teselli | buyuran zevâtı kirâma ayrı ayrı te- gekküre fartı — tecssürümüz olduğundan muhterem gezetenizin buna delölet ve tavassatunü rica © deriz efendim. Merhumun zevcesi Nazlı Behçet, Yiğeni İnhisarlar mürakiplerinden Halet, Yiğeni İnhisarlar umum mü- dür muavini Münür o Hüsrev, Oğlu Ziraat bankası memurlarından Sedat Oğu Avukat Vedat, Damadı Dr , | 1933 seneleri mem ey — le) EN LİLY DAMİTA - ADOLPHE MENJOU Maurice Decobra'nın S F-E.N K.S şaheserinden müktebes K O'NGU Ş“WU İki erkek arasındaki arkadaşlık ayni kadını sevdikten sonra devam «debilir mi sanıyorsunuz? Bu film; kadılar için bir aşk hikâyesidir. Aşkla oynayan bir kadınım uğrayacağı felâketi açık bir surette gös- terir. Güzel bir kadının bir çılgınlığı için bütün bir dünya mahvola- bilir. Fakat kendisi girdaba düştüğü zaman o aşk düfiyası da kendi sini öldürür. Bu bir çok kadınlar için sayan ibrettir Pek yakında MAJİK Sinemasında Otomobil Sahiplerine Turing ve otomobil lübünden: Otomobil sahibi âzamızdan 1832 ve vermemiş 0- lanların Klübe mahsus olan Otomo- Yeni eserler Muhit Mühit'in kânunusani — nüshası üç renkli nefis bir kapak içinde çılemış- tm. Bir çok kıymetli yazılar vardır. Karilerimize tavsiye ederiz. Matbuat Cemiyeti tarafm- dan tertip edilen 1933 Almanağı | çıktı. Bir çok tanmmış muharrirlerin © debi, siyasi iktisadi, tarihi yazıları- &1 havidir. Her kitapcıda bulunur Fiati 1 liradır. Holivut Holivut üçüncü sene birinci aa- yısı zengin münderecat ve resimlerile fevkalâde bir şekilde intişar etmiştir. Matbaada Akşam Reşat Feyzi Y n güzel şiirleri, bir kaç güne kadar çıkıyor. Sühulet kütüphanesi, fiatı 25 ler. T.-A.'T. Ertuğrul Sadettin Bu gece Kadıköy Kuşdili Tiyatrosunda Kör ve Hissei Şayih Yakında NERON Harik (o Hayat bil plâklarını inde etmeleri rica olu- Kaza ORTA MEKTEPTEN EMİL ve Arkadaşları Bu hafta MAJİK Sinemasında görünüz Bir kere daha genç olmak, ço- cukluk zevkini ve neşesini tat- mak isteyenlerin muhakkak gö wecekleri bir filmdir. İlâveten : Radyo dünya havadisleri, Bu akşam ELHAMRA sinemasında Muazzam program: DENİZLER DEVİ (ERKEK EVLAT) Hakiki hayattan alınmış Fran szea sözlü büyük film, mümessili » GEORGES BANKROFT Filme ilâve olarak: 25 sene evvel bir KARAGÖZ GECESİ Oynatan Darülbedayiden: Z EM Filme iştirnk edenler; Karagöz Hüseyin Ef, Kemal Baba Asım Baba — Kanuni Tevfik Bey — Şarkılar: Emine Hanm — Bozacı — Helvacılar — Bekçi — Çocuklar, firürmnler v re.. 1000 metroluk yani takri ben yarım saat süren bir film İpek Film Studyosunda çevrilmiştir. Fiatlarda zam yoktur. Istanbul Beledi) Şehir Tiyatrosu Darülbedayi vii Bugün suvare saat 21,30 de Komedi 3 ii perde Pazartesi - Zabıtan Gecesi Perşewb? Yazan: Müssh'p zade Celâl Bey Otomobil ve Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâ fasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptır. mayınız, Telefon: Beyoğlu 4886, Milliyet, in romanı: 25 Bedi Muammer Belldn evvel gel- — Pek mi sevişiyorlar? SEN ve BEN Yarından itibaren eski itiyadı um: Sabahları © sandal iz başlıyacağım. dedim. u söylerken kalbim tatlı bir 8 çarpıyordu. cat, Bedi Muammer, birlik- ek için bir teklifte bulun- Tabağmdaki eti, lüzumun- fazla bir itina ile kesmekle teyzem muhabbetle yü- tr: zem, bütün kış çektikleri- İtun mu? Sakın ihtiyatsız. im, fazla yorulup terleye- ; yine hasta olursun! geçmiş olsun teyzeci- ci çelik Leylâ avdet etti; hastalığa tövbe! Muammer, «ende ge- e Leylâ ile birlikte çıkar- sene çıkmıyacak mısın? Se er olursa onun için ü- sinirli ve ağır bir hele- 0 Bir saniye. iki se- "üç saniye. Bedi Muammer p verecek? Evet mi? Ha- Muazzez Tahsin yır mı? Bütün ömrüm bu ceva ba bağlı imiş gibi titreyorum. -— Leylâyı rahatsız etmezsem.. Nejat gürültülü ile güldü: — Hâlâ merasimden ayrılmıyor sun » Bedi Muammer... Böyle bir şeyi nasıl hatırına getiriyorsun? Bedi Muammerle göz göze geldik. — Geçikirsen beklemem, gide rim. Gülüştük... Bedi Muammerin gözleri acı ve ıstırapla dolu idi. Sabah hafif ve sevinçli uyan- dım.. Hatırladım: Bedi Muammerle yalnız oli cağım.. Ne saadet! Bugün gözleri nasıl olacak? Onların yeşil de rinliklerinde beni sevdiğini oku- yacak mıyım? Bu sualleri kendi kendime sorarken, bir taraftan da alelâcele giyiniyorum, Beyaz tül elbise.. Beyaz kabı.. beyaz şemsiye... Kalbim temiz ve beyaz bir hisle çarparak sandala | koştum. ayak. bir kahkaha | düşünüyordum. miş, çam dallarını suda yüzdüre rek eğleniyordu. — Bonjur Bedi Muammer. Bu İ ne dalgınlık? — Dalgm değilim Leylâ.. Seni Kalbim sert bir rinden oynadı: — Niçin? — Gelmezsin diye korkuyor- dum, akşamdan — Geleceğimi dün Elimi tuttu. sandala atladım: Bu sabah nişanlısma ko şan saf bir genç kıza benziyor. sun Leylâ., Beyaz bir nişanlı! İlk defa olarak gözlerinde kine ve hiddete bezzeyen karanlık * bir gölge uçtu. Nereye gideceğiz Bedi Mu- ammer? Kürekleri elinden bıraktı, dü- hareketle ye- İ söylemiştim, | sündüz — Bugün seninle uzun bir zinti yapalım... bağa gidelim, — Denizden tepeye tırmanmak çok müşkül olacak. ge- İster misin Eski Bazı saatler olur ki, insan ko- muşmayı boş ve lüzumsuz bulur. Hissettiği şeyler o kadar kuv- bir ses.. bir nefes, bu güzel- Bunu gözlerimiz ve bütün ben- liğimiz bağırarak söylerken, ağ- armızdan çikacak kelimeler ne ka. dar sade ve manasız olacaktı! Sandalımızı bir taşa bağladık, güreş tamamile ısıtmadan Es- ki bağa varmak için acele adım- | larla taşlardan atladık. Ne güzel sabah! Ne temiz, ne baş döndürücü kokusu! Yü rüdük mü? Uçtuk mu? Ne bileyim | ben? Yalnız hatırlıyorum., Gölgelik bir ağacın dibinde uzanır gibi otur duk. Bedi Muammer karşımda idi. Bir şeyler konuştule.. ne (o konuş- tuk? Bir şeyler yedik.. ne yedik? Bedi Muammerle karşı karşıya yalnız kaldık. Başımız üstünde bi- zi gölgeliyen bir ağaç.. Karşımız- da mavi, nihayetsiz deniz < vardı. Bunu hatırlıyorum ve bunu düşü - süyorum, Bedi Musmmerin, ufuk. larm derin uzaklığından gelen se- si: — Saadet ne güç, fakat nede | kolaymış meğer!... diyor. Niçin böyle diyor? Gözlerim kapalı.. uzun ömür ! yeli ve güzeldi! pa inek dir ii | yorgunluğundan dinleniyorum. İ nin rşığı gibi... Serin bir rü Marını sallıyor. Bedi iksemerii başını vakit vakit gölgede bırakıyor. Göz İ leri bazan koyu.. bazan yosun ye - | asili... Her taraf yeşil. onun gözleri ağaçlar, yerler, hat t& taşlar, hattâ dağlar... Eve döndü yere ve se ten sa um. orgunluğu MR e ei dim, Saadet ıstırabı, tatlı bir gibi içime akıyor. zehir Büyükada.. odamda Güzinle Feridunu karşılamak i- İ çimiskeleye gidiyordum. Badi Mu ammer bal seslendi: — Dur gitme Leylâ! Ben de ge leceğim, Sandalda karşı karşıya yerleş tik.. kürekleri aldık. Bu sabah meyustum.. Hayatı- mın karanlığı yüzüme çökmüştü. Bedi Muammer bunu belki anladı. Alelâde şeyler konuştu. — Arkadaşın hangi vapurla ge lecek Leylâ-? — İşte uzaktan vapur göründü. Bunda çıkarlar. — Nişanlısile beraber mi? — Tabii, onlar hiç ayrılmıyan bir clk — Çok! Gözlerime bakan yeşil ışıkların alevinde kör olacağım O sandım. Gözkapaklarımı indirdim. — Güzinle kaç senelik arkadaş- İl sınız Leylâ? — Senesini (o bilmiyorum.. her zamandanberi... ayni mektepte o- kuduk.. annelerimiz çok sevişirler di, çocukluğumuz beraber geçti gi bi bir şey. Vapurun yolcuları o çıkmağa başlamışlardı.. sustuk ve acele et- tik. — Halo! Güzin! — Halo! Leylâ! Kucak kucağa öpüştük.. Güzin bilsen., bir ay sonra evleniyoruz. Kendi evlendiğim günü hatırla dım. Acı bir zehir kalbimi örttü. Bedi Muammerle Feridun yeni /| kabinedeki tebeddüllerden bahse- derlerken, ben, hem kürek çekiyor, bem de Güzinin saadet (o masalını dinliyordum. Leylâcığım.. bundan sonra artık Feridunla beraber yaşıyaca- ğız.. hiç ayrılmıyacağız.. sevgimi- zi daha kuvvetli bir ağ ile örtece- giz, Nekadar memnunum bilemez- sin!.. (Devamı var)