Milliyet Asrın vmdesi «MİLL “5 T.SANİ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 Idare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için! Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen müshalar 10 ku ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me suliyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri rasat merkezin! den aldığımız malümata göre, bu gün hava bulutlu devam edecek, rüzgâr kuvvetliesecektir. 4-11-932 tarihinde hava tazyiki en fazla sıcaklık kaydedil (765 milimetre, 15, en az 10 santigrat miştir. Haftanın yazısı Benne imişim?! Benim gibi her gün yazı yazan ve okuyucularla temas eden o mubarrirlerin (o günlük | muhabereleri vardır. Ona sık sık mektuplar gelir. Ben bana yazan karilerden bazılarının tahammüllerine hayran olu- rum, Sahifelerle mektubu hem yazı makinesinde inci gibi çarpıp gönderenleri gördükçe gıpta ederim, Bu mektupların içinde küfür eden, metheden, akıl öğreten, teşekkür eden ve | bilhasa size mevzular hediye edenleri vardır. Bunları mutla- | ka okurum, Enteresan olamı- yan bu mektupların hepsini o- kurum, Bu bir borçtur. Her gün sizi okuyan. ister istemez, alışkınlıkla sizi okuyan bir x- damın ayda yılda bir size gön- derdiği bir mektubu okuma- ieik ayıp olur, haksızlık olur. Muharrilik, radyoda konferans vermeye benzer. Karşınızda sizi dinleyenlere sözlerinizin ne tesir yaptığını göremezsi- niz, Bu bazan bit kârdır. Söz- lerinizin yaptığı fena tesiri px ve cesaretinizi kırmaz- mız. Lâkin bazan da zarar- ap Çünkü hoş yazıyorum ve- ya söylüyorum zanneder kö kötü devam edersiniz.. Güni birinde radyo ve gazete yol verir.. İşte bundan dolayı. dır ki okuyucularla teması dai- ma muhafaza ederim. İyi, kö- tü, mantıklı mantıksız onların ber sözünü dinler. hele hak- kımda ne düşündüklerini alâka ile beklerim, İşte bu beklediğim mektup lardan birini de evvelki gün Ma okudum ve lala katıldım. Bu mektupta bir o- kuyucum bana yazıyordu: Azizim Felek Bey, i her gün okuyan ve ya. zılarımızı artık bir düğme ilik- | ler gibi teklifsiz ve şuursuz bir hareketle arayan bir okuyucu- nuzum, Sizi şahsan tanımadı- ğrm gibi tabii kim olduğunuzu da bilmem, Ara sıra “spordan bahsettiğinize bakıp spor işle rinde parmağınız (olduğunu tahmin ediyorum, İnsan tanr. | madığı adamlara bir takım kı- İ lıklar yakıştırır. Ben de sizi | söyle durmuş durulmuş, | başlı, dürüst ahlâklı. sütbesüt Türk evlâdı zannederdim, Va- kıa bu zannım hâlâ baki amma biraz tezelzüle uğradığını da | emem. Bu te- zelzülün sebebini size izah e- deyim. Zaten bu o mektubumu | da bunun için yazdım: inkâr etmek Bundan üç dört İ Kadıköy vapurile Köprüye ge- liyordum. Yanımda şahsını hiç görmediğim iki kişi oturuyor- | du. Birisi elinde tuttuğu (Mil- liyet) in (Felek) sütununu yanındakine göstererek: «— Bak! Yine ne yazmiış?. dedi.. Öteki de — Tanır mısın?., | —Kimi?, | — Felek). — Görsem tanırım örüşmeyiz.. Ben tanırım,. Aldırma! | Sağlam ayakkabı değildir. Ya — Evetl. Hem © Türk te değildir. Ak araptır. | — Amma yaptm hal. benzemez.. amma Hiç | Ak arabın benzemesi o- | | har mu yahu! Evlerinde arap- gi ça konuşu Dili | , Eskiden mızikada da İ hünkür müezzinliği de etmiş tir, Yok canım!.. Demek sesi iyil,, — İyi ya! Ben Süleymani. yede onun bir mevlüdunu bile dinledim. Hafızdır da... — Allah Allah!.. termez yahu!, — Budala gibi söylenme, ha fizm gösterişi olur mu?.. Yook yani sarıklı değil — İmam değil de öndan... — Olur şey değil!., — Dahası var.. Bu vaktile Berut defterdarı Edip Beyin kazmı almıştı... Ondan bir ço- cuğu oldu.. Hiç gös — Ya hep bekirlıktan bah. seder?.. — Aldırma! Mahsus söyler. ! Evlidir, evlidir. amma karısı bir Fransız vapur kaptanına kaçmıştır... — Süphünallah! — Yal... Çocuğunu almış, Fransaya gitmiştir. Dikkat et- medin mi?.. (Felek) ara sıra Fransaya gider. Çocuğunu gör mek için... gün evvel | MATE U — Şaşılacak şey ni Vapur Köprüye geldi, çık- tık, Bu söğler bende birer uk- te oldu, Rica ederim ii | bunlar doğru mu? Sütununuz- da izah ederseniz memnun o- lurum...» Hayret!.. Ben ne imişim ya" hu! Dünyada işi gücü olmiyan ve karihası ne geniş hayaller | binasına müsait adamlar var. Vaktile birisi bir hocaya de. | sml kd: | «— Hasan ve Hüseyin Ma- âviye'nin U kızlarıdır. Kâfede kurt yemişti: Hoca da — Hangi yanlışmı düzelte- yim be adam! Cevabını vermiş. Aziz kariim, hakkımda bu kadar sahih malâmat veren bu zat eğer sizinle alay etmel tememiş ise muhakkak birisi o- nunla alay olsun 'diye bu ya- lanları söylemiştir. Her fırsatta söylediğim gibi musikiye zerre kadar istida- dım yoktur ki muzikada mü- ezzinlik edeyim. Hele mevlüt okuduğum © hakkındaki söze | çatladım gülmekten. o Acaba İ benim asıl ismimde © meşhur bir hafız vardır. Beni o zannet mesinler.. Sütbesüt Türküm. Bir çok- larımızın yapamadığı bir şeyi yaparım. Yani dört kat ecda. dımı sayarım. Berut şehrinin rsemini bile görmedim. Hele defterdarm kızile evlenmiş ol- maklığım parlak bir uydurma- dır. Başımdan henüz nikâh geç medi... ki; O karım Fran. İ kaçsm! Büyük söylemiyeyim amma evlenirsem, karımı baş- kasına kaçırmam. (Bilinmez İ amma öyle sanıyorum) Avru. paya gidişim ya bir spor veya gazetecilik seyahati, yahut te- | davi zaruretidir.. Lâkin diye | ceksiniz kiz i — Canım bunun hepside İ mi yalan? Âlemin senin hak | İ kında bu kadar yalan söyleme. sine sebep ne?. lı bir sual. İşte ben de | FELEK | İş ve İşç | Milliyet bu sütunda iş ve iz istiyenlere tavassut ediyor. İş iyenler bir mektup- iromuza müracaat et- melidirler. İşçi istiyenler Ankarada bir şirket nezdinde çalışmak üzere İransızca ve iste melen aşına bir müstacelen aranmaktadır. Almanca veya İngilizce lisam- larından birile usulu mühasebeyi bilenler sayan tetcihdir. Türkçe iyi bilmek şarttır; Emin ve muteber bir sile nezdinde ilikmet ve isşesi temin edilecek ve dolgun maaş verilecekti Terin matbaamız (idare müracaatı, Bir daktilo Hanım aranıyor 50 lira ücretli. Dördüncü Vakıf han dördüncü kat | - 6 numaraya ğine nografi ve daktilografiye mükem | " hanım SEE me . Jk5i > Aİ Hikâye | Kırk yılda Bir kere Muzaffer Ağabey, Zarif R Sedat Veysi.. Bu üç candan ari daşı siz tanır o musınız?... Ben size burada arkadaş diyorum amma, aş kelimesi bu üç kişinin a- rasndaki sıkı, samimi rabıtayı imkânı yok ifade edemez. Hani bir söz vardır: İçtikleri ayrı gi mez, derler. İşte öyle.. Biribi sesi diğer ikisinin neşesidir. Mese lâ bir akşam bir yerde toplansa» lar, içlerinden biri i bıçak aç- bu mahzunluk ayni önün kalbini birden | istilâ etmitşir. İçlerinden birisi de ık bu 'akı tutar, Sorarım size neşe ve teessür neye derler? Çok kim- #eler, fazla neşeli veya müteessir olmak için büyük sebepler arar- lar. Hayır ne Muzaffer Ağabey, rif Raci, yoktur. Meselâ onlar dün akşam çok neşeli idiler, niçin?. Belli de- Bazı akşam da üç arkadaş sa atlerce otururler, pek az konuşur lar, içlerinde bir üzüntü vardır. Boyunlarını büküp evlerine gider- ler. Bu tesirin de gene sebebi yok üç arkadaşm hâleti ne kadar anlatmağa ça hışsam gene tamamile onları tanı Ne bileyim, 00- Bu eminim ki hiç bir ne de ismini işitirsiniz. Fa- için onu tanımamak ne ir. Ya Zarif Raciyi?. kızar, Çünkü dünyanın kend ğu sualleri şöyle anlatıyordu! — Adın ne?. Ve Zarif Rabi adğver bir eda ile şöyle diyordu: — Tabii reis arük ne iş yaptır ğimı sormadı, çünkü | karşısında büyük bir şöhretin balunduğunu anlamıştı. Sedat Veysiyi bilmem tanır mı- siniz ?.. O da kumazca hareket e- Söhret için de can atar. Aşa- Zarif Raci gibi bütün dünyanın değilse de, fakat İstanbulun kendisini tanı dağı kanaatindedir. Fakat bu his- izhar etmez. Dün akşam onlara rastgeldim. Gene neşelerine pâyan yoktu. Üç candan arkadaş bir araya ge ince zaten mesele yoktu, artık.. En küçük seylere kahkaha ile gö. Tüyorlardı. Maamafib pfogrem bir hayli me Program demek doğru değil. Çünkü onlar hayatlarında“ prog- ramla hareket etmiş de- Bildir Yani dün gece bir çok yer. lere gittiler, eğlendiler, (bir çok ven gördüler. Bütün bunlar ex- kararlaştırılarak yapılan ne kadar ne ka-| nlatmak 5 sevdiklerini, bi dar İçe olduklarını 1932 ii Yeni neşriyat | Yeni Türk mecmuası | Bu Kültür Mecmuasınm ikinci teşrinisani sayısı çıktı. Falih Rıf- kı, Ruşen Eşref, Faruk Nafiz, Ah- met Cevat, Hasan Âli, Ragıp Hu- Müsi, Şüküfe Nihâl, Bürhan Ümit, Aptullah Cevdet, Mustafa Şekip, Uşaki zade Halit Ziya, Muhlis E- tem, Salih Murat, Nusret Kemal beylerin makaleleri vardır. Meh- met Emin Beyin. (Berğs meşhur eserlerinden cüme ayrıca ilâve halinde veril- mektedir. Her münevver okumalı dar. Eski eserlere ait yeni kitaplar Eski Medeniyetlerin en coşgun | kaynrğı üzerinde kurulmuş olan İz mir ve Havalisi Asarıatika Muhiple | ri Cemiyeti geçn | esene bastırdığı Bergama ve Küçük Asyada ölmüş | şehirler eserlerinden sonra bu sene | dahi neşriyat silsilesine İzmir Hak- | kında Tetkikat ve gittikçe zenginle- | şen İzmir Müzesinin o Rehberi, Şart ve Halikarnas (Bodrum) eserlerini elif ve terceme suretiyle ilim ve maa | hizmet eylemiştir. İzmir Hakkım da Tetkikat isimli esere İzmirin 250 #ene evvelki bir resminin litoğrafla basılmış nefis bir nüshası duğu gibi İzmirde Roma atlı mühim bir tetkik de kitabın 30- nuna konulmuştur. Her ve kadar İz- | mir Müzesi; 927 senesinde hasıl. | muş bir rehberi varsa da o tarihten beri Müze mütemadiyen gelen asar | k | ila zenginleşmiş ve yeniden tasnif ve tertip edilmiş olduğundan yeni bir rebere ihtiyaç hasıl olmuştu. Büyük bir özenme ve ihtimam ile hazırlan- mış olan yeni rehbere it fotoğı rin çinko klişelerinden 28 i Berlinde Alman Enstitüsünde, 16 adedi Viya | na Enatitüsünde, - üst tarafı İstam- bulda yaptırılmıştır. Türkçe nüsha lar bastırılması bitmiş olan reh berin Fransmen nüshaları da tab'et- dirilmektedir. | Fakir Göcyiluri meccani kitap Gemlikten bildiriliyor: Bu sene mekteplerimiz, kitapları vöcude ge- | tirdikleri mektep sandıkları vatıtasi- | le doğrudan doğruya İstanbuldan ge tirtmişler, bu sayede fakir çocukların mektep kitaplarını da meccanen te- | İ mişlerdir. Birlik toplanan © paraları! vankaya yatırmakta e ve bu sayede! yavrularımız banka, tasarruf ve faiz muamelâtin da öğrenmektedirler Tekirdağda üzüm bolluğu Tekirdağdan bildiriliyor: Bu sene | üzüm mahsülü pek mehzuldür. ls-| tanbula hâlâ üzüm sevkiyatına — de-| vam edilmektedir. o Üzümler yetmi. | ger sö eli küfelere konulmakta ve | her motöre 400 küfe üzüm yükletil- mektedir. Bu sene Tekirdağ, İnhisar idaresi şerap fabrikası için bir buçuk | milyon okka üzüm satmıştır. İ çin size bir şey söyleyeyim. Bu üç arkadaş her gece beraberdir. | ler... Gece geç vakit evlerine git- | mek üzere ayrılırlarken, imkân İ dirler ici haki İ saat, beraber olmağa karar verirler.. KADINLARIN SEVGiLis MARTHA EGGERT ve LEO SLEZACK tarafımdan parlak bir surette temsil edilmiş meşhur Viyana öper Pek yakında ELHAMRA #inemasmda Musikiperverlerin memnuniyetini | mucip olacaktır | RADYO Bugünkü proğram ISTANBUL 18 — 19,30 Orkes tra, 19,30 - 21 saz (Tamburi Re fik Bey arkadaşları ve İnci Ha- nım) Zi - 22 Orkestra. KÖNİGSVUSTERHAUZEN : saat, 22.05:! “Dünya mek tepleri” 23,50: Caz. VARŞOVA İdii:m. — 17,30 Gramofon, 21.05 Hafif musiki 23.10 Şopen'in eserlerinden kon- ser. 23.45: Monolog. 24.05: Caz BUDAPEŞTE: 18.35 Piyano.| 19.35: Gramofon, 20.2 neşriyat. 21,50: EMMERİCH RLMAN''ın bizzat idare ei di eserlerinden mürekkep 23,80: Sigan musikisi VİYANA 517 m, 17.4 Man- delin konseri. 18.50: Hafif musi- ki. 20.25: Opera parçaları, 21.05: | Komedi 3 perde Schiller'in “arin Stuart” piyes 233.50; Müntehap parçalar (gra, | Halk gecesi mofon ile). PRAĞ 488 m. 18.55 fon. 20.25: Kabare numaral 22,05: Askeri musiki, 23,28 kılar ve solo aletler ile fantaziler. BERN - BAZER - ZÜRİH 459 1,50: Keman ile sonatlar. 2548: Kabara sumaraları, ROMA: 441 m. — 18.35: Mü tenevvi musiki, 21.50: Senfonik (on3er. BÜKREŞ 394 m. — 14.05: Mü tenevvi konser. 21.05: Bando mu sika. 21.35: Tiyatro 23,05: Kon- ser, BRESLAU 325m. — Alp dağları halk havalai Av müsahabe ve musikisi 23. Hafif Ke ve dans musiki: ŞIK SİNEM) Bütün hafta büyük muvaff, yetle gösterilen MAURİCE CHEVALİER ' ni en güzel temsili olan Şen Mülâztı Gileni; Bugün ve yarın son günü Görmeyenler için son (ri İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsil! 21.30'da iM i Jİ Kadıköy'de Diş Tabibi ZEKİ HALİT Her gün Hastalarını Altı) ağzmdeki o Munyenehanesin kabul ve Bir. “Ölü ken | ner. ve azan: Hik met tedavi eder, Doktor Rusçuklu Haki Galstasarayda Kanzük &w zahanesi karşısında ; Sahne kağında 3 numaralı apartım da 1 numara, — Telefon İTTİHADI MİLLİ TÜRK SİGORTA ŞIRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi ic:. eyleriz, Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. m : Beyoğlu : 4887 m ” Bakırköy Müdürlügünden: Semti Mevkii Cinsi Muhammen senelik Bakırköy Kartaltepe İncirli Çiftliğinde kireç ocağı 240 00 ik »“w zay'y" Bikrkdi; Kartaltepe İncirli Çiftliği arazisi dahilinde hükü: ait iki kıt” ve kireç ocağının iki seneliği icara verilmel zere müzayedeye çıkarılmıştır. Yevmi ihale 20 teşrini tarihine müsadif pazar günü saat onda icra kılınacağındari i- | lip olanların Bakırköy Mal Müdürlüğünde müteşekkil ko yona müracaatları. (5771) ELE in romanı: 5 ÂDEM ve HAVVA için!.. Şüphesiz ki Oo maceramızın ilk üç ayını teşkil eden bu plâto- nik safhasında çok, pek çok mes” outtum.. Çünkü bekliyordum, ümit ediyordum; ona kalbimi açabilece- ğim zamanlar: tahayyül ederken i çimin hazla ürperdiğini hissediyor dum. Ve bir gün kalbimde ğalan selleşen, köpüren bu his hiz dudaklarımı yakan itirafı içimden © boşalttı, Tanınmıyacak kadar tat. lilaşan bir ssele ona bir gün: — Seni seviyorum, Deniz, de- Gözlerimin belki o zamana ka- dar yüzlerce, binlerce tekrarlamış olduğu bu itirafın söz şeklinde or” taya atılması ne kadar büyük bir ehemmiyet alıyordu.. - Denizin bakışlarında biran mü- “zaffer bir parıltı yandı. Sonra ba- şını on.zuma yasladı: Buna emin olabilsem, dedi. Büyükderede, korudaydık..Par lak bir güneş altında vazıh hatlar. 2 sert renklerle çizilen Boğazın lı boüa bir peysaj Yaşar Nabi özlerimizin önündeydi. Havada benizi aşlinim ilikidaz. e- diyor. beyaz bulutlar beniti aşkım la genişliyor. Deniz benim aşkımla ürperiyordu... — Emin olman zn ne yapma- yorsun, Ne yapmazdım ki.. Bu, bütün müşküllerin. oObütün maniaların gözden silindiği bir andır, bir an ki insan kendini tabiatten (daha kuvvetli, Allahtan daha. mağrur bisseder, Denizin bütün hatları incele- yen. derisi şeffaflaşan yüzümde be- fif bir üzün vardı. Müphem saa- detlerin verdiği bir hüzün.. Göz- leri denizde beyaz bir iz çizerek giden bir kotrayı takip ediyordu. — Zaman; dedi, zaman herşeyi isbat'eder... İmünn bir'an içim sev. diğiniszanneder, belki de sevmiştir sonra unutur ve zaman © geçer.. Ben, öyle bir sevgi tahayyül ediyo- rum ki sonu ölümle nihayetlensin. Ölümün kucağında aşk ne muhte- şem bir şey değil mi? — Fazla romantiksin Deniz. Böyle güzel bir günde; çk sevdi: ğim bir insanın yanında en az aklı- ma gelecek bir şey varsa oda ö- lümdür. Aşka muhakkak ölüm mü Izımdır. Mesut bir aşk, saadet için- sıl emin olabilir?, Söyle, insanın e- linde ölümden daha kuvvetli bir inandırıcı kuvvet var mıdır? Aşktan bahs açılmıştı — artık. Bana hayatında henüz hiç kimseyi sevmemiş olduğunu ve ilk macera- «rm. yaşadığını anlattı. Yirmi ya şını geçmiş ve bahusus Deniz gibi güzel bir kadının hayatında - hiç bir macera olmamasını adeta bir hilkat garibesi işitiyormuş gibi, hayretle. dinledim. Fakat her zünde öyle inandırıcı bir kuvvet ve her söylediğini noktalayan öyle candan bakışları vardı ki... Onun ruhunu yavaş yavaş an- lamağa başladığımı hissediyordum Her halde çok roman okumuş .çok tahayyül etmişti. . Esasen rom. lara delice düşkün olduğunu bili yordum... O da, tıpkı benim gibi daha ziyade muhayyelesile yaşa- mıştı. Hayatta aşkı o muhayyele- sinde olduğu kadar kuvvet ve azametle bulamamaktan korkuyor “ Öyle âni tahavvülleri, en koyu bir neseden. en kovu bir hüzr» dü meleri vardı ki... Asabi mizacı, en ufak bir şeye kızması, en ehemmi- yetsiz bir ağ ike bir çocuk gibi sevin mesi çok yama gidiyordu. Bizi birbirimize İk her an daha fazla yak laştıran günlerim öyle büyük bir saadet, o zamana kadar bilmedi. ğim öyle tatlı bir sarhoşlukla ge- çiyordu ki.. . O akşam, iyi hatırlıyorum, De- nizin ağzından i sevdiğini işittiğim günün akşamı sevincim- den deli gibi idim. Sokakta biraz dikkatle yüzüme bakan yabancıla- ra tebessüm ediyor ve herkesi se- lâmlamak arzusunu duyuyordum. Yıllardan beri hasretini çektiği o- yuncağa kavuşmuş bir çocuk gibi zıplamak, sevincimden haykırmak tanıdıklarımın boynuna sarılmak istiyordum. .. Evde bile bu hiç te mutatolmıyan neşemi - annem de farketmiş: — Ayol, ne oluyorsun, çocuk” diye gülüyordu. Neşemin herkese sirayet ettiğini hissediyor dum, Mesuttum, dünyanm en mesut insanı benim diyordum. Sevmenin ne kadar güzel, ne tatlı bir şey ol- duğumu hiç bir zaman bu kadar kuvvetle hissetmemiştim.. Fakat mesut günler çabuk ge- İ içer... Ve kara günler uzundur. ÜNE imleisnveme sanilm 33 Evde misafirleri | olduğu için, bana, dışarı çıkamıyacağını söyle dıköyüne geçecektim. İskelede bek lerken vapurdan çıkanları seyredi- diyordum, Birden bire kalabalığın içinde Denizi görür gibi oldum.. Evvelâ o mu diye tereddüt ettim. Sonra biraz daha yaklaşınca anla- dım ki odur. Ona doğru ilerliyecek olduğum sırada, yanında, kendisi- ne hararetle bir şeyler anlatan bir düğünü farkettim. Uzun inmiş, yakışıklı bir müthi tebesümüm dudaklarımda donmuş ayaklarım yere mıhlanmış ve şuu- rum bir sürü düşüncenin birden hü cumuna uğramıştı. Yanımdan ge- gerken Deniz beni gördü ve benzi kül gibi oldu, yüzünün hatları bir. denbire değişti,cansıkıntısına ben- zer bir ifade hasıl oldu, fakat bu bir saniye bile sürmemişi başımı öbür tarafa çevridi. görme- miş gibi yaptı ve geçti. Evvelâ arkalarından ip et- mek, nereye gittiklerini öğrenmek arzusuna kapıldım.. Fakat guru rum böyle âdi bir hareketten beni | rayacaktı?Şüphesiz mişler, şimdi geri Sonra, birdenbire görmemesin kân bıakmıyacak bir şekilde D: e çıksam ne yapar. şündüm, durup o konuşur yoksa sadece bir selâm verip & mi?. Ya ben durur ve yanında ehemmiyet vermeden konuşml tersem nasıl hareket © edetel Çünkü böyle bir vaziyette iki raftan birini tercih etmekten ka çare yoktur.. Biraz d nünce bu fikirden de vazgeçt Kendimi küçültecek böyle çol centilmence bir hareketten çel miş olduğum için memnun, b hayallerimin bu âni yıkılışı mustarip, şaşkın ve perişan bi kilde eve döndüm.. Bu darbenin kalbimde açtığı evvelâ taze olduğu içi az hissettiğim yaranın dayanı 8 güç acısı biraz sonra başlad” ve gider gitmez. ( düşüncelei İ baş basa kalmak için, derhal 8 narak, yemek bile yemeden Yi ğa grmiştim.. Fakat biraz — * ıstırap ve sıkıntım öyle bir bal ki verimde duramıyacağımı dim ve sokağa çıktım.. Bütü cudümün, bir humma nöbeti