Tarihi tefrika: 1 93 felâketleri ve İgnatief 93 den evvel İstanbulda Rus entrikaları Birinci kısım ölcü Petersburg'da bir konuşma 1884 yılındayız. Neva'nın buz tutmuş sula- rı ayna gibi parlıyor. — Aşkolsun, Niki (1). ger ie kurnaz bir diplomat ol- Ü yaklam beri e Hibe | NÖ A eği alk; vat. oturan çar ikinci Alexandre, | tiz babası çarın elini öptü: kışlık sarayının kabul salonün- dadır. Kerşismda parlak cenoral üniforması İçinde dik vücudi- le, içinde kurnazlık ışıkları ya- Bu adam. yakında in'den dönmüş olan. çarm vaftiz oğ- lu ceneral İgnatief'tir. Baş başa kalmış olan çar ile vaftiz oğlu konuşuyorlar. — Ey. Nikola, söyle baka. İm: İstanbula gitmekten mem nun musun? — Evet. haşmetlim, mem- Bumum, Bunu çoktan beri ka- famda kuruyordum. — Çoktan beri, ha? — Hem bilseniz ne kadar çoktan beri... — Ne kadar? — Sekiz yıldan beri.. Çar, ortası traşlı yan sakal- larını elile okşadı: — Paris kongresinden be- ri. demek? — Evet! Haşmetpenah bi- lirler ki o zaman Parise gi den Rus ” heyetinde ağ müşavirler (arasında dim ii —ı ek i den Hk besni kli yönde tek başını iş göremiyor. As- ker kılıcına diplomat kalemini de katmak — Bravo. Nikola, bravo. — Türkler yüzünden yü zümüze çöken yenilme kızar- e reel | nz ve Fransa. 1854 te ve gibi. bir daha Türkle- bize “karşı tutamıyacak bir hale gelmelidir. — Ingiltere ile Fransayı kuvvetten düşürmeyi mi düşü- nüyorsun? — Hayır. Türkleri onların gözlerinden düşürmeyi... Haftalık Edebi Musahal > - Sayenizde. o haşmetlim, dedi; kaç sönedir şarklılar ara- yım. Hayve'de. Buhara da, Pekin'de şarkın biribirine benzemez sanılan milletleri a- tasımda dolâştım. Şunu gör- düm ki bütün şarklılar, ruhça. aşağı yukarı biribirine benze- yorlar, Bunların hele zayıf nok taları hem her yerde biribiri. nin aynidir, — Öyle mi ? — Evet. küçük babam (2). — Nedir bakalım bu zayıf noktalar? — Bir kere şarklılar, toprak sevgisini pek az ıyorlar. Onları duha çok din kaygisi tutuyor. Dinlerine bir şey ol. mazsa toprak sahibinin değiş- mesini o kadar acı saymıyor- lar. — Amma Türkler öyle de- il- Daha Kırımı bile unutma- Ellerine fırsat geçse Kı- rımi geri almayı candan ister- 1858 | ler, — Doğru haşmetlim, fakat bu isteyiş Kırım topraklarına, oranın iradeye. veya ticaretineKa radeniz birinciliğinin Sivasto- pol ve Odesa'sız olamıyaca- ğına bağlı bir şey değildir. İs- HARİCİ HABERLER | “Hayır!,, politikasının semereleri görünüyor Fransız plânı muhtelif mem. leketlerde nasıl karşılandı? BUENOS-AİRES, 31. A.A, — La Nacion, M. von Papen'in bir mii Kikatını peşretmektedir. Mümaileyh, bu mülâkatında bilhassn Fransz-Al man mukarenetinin cihan sulhumun mihveri olması lâzım geldiğini ve Fransanın Almanyanın askeri hazer- liklarına müteallik endişelerinin asıl | 8ız olduğunu beyan etmiştir. Müri'ey', şu sözleri ilâve etmiş- te: ” Sön senelerde iki memleket ara- sında muallak bir halde bulunan ve halledilemez gibi görünen birsok me seleler m birer hal swreti bulun | amp EŞ ay ledendir. M. von Papen, hukuk müsavatı meselesinde Fransa ila Almanya ara sında bir itilâf husulü mümkün ve “— şayan olduğunu beyan etmiş Almanyada fikirler PARİS, 31. A.A.— Alman harici- nezareti erkânından bir zat Le İrani gazetesinin Berlin muhabi beyanatta bulunmuştur “ Fransız plânmun ihtiva etmek te olduğu bazı tekliflerin fevkalâde nazarı dikkatimizi celbetmekte ol. rine Bilhasış mesleki ordular yerine servis müddeti kısa milisler ikamesi bu cümledendir. Maaniafih, Fransız hükümeti erkâ M. Herriot, asıl teslihatlan bahset memiştir. ç M. Herriot'nun bahsetmekte oldu. ğu mmtakavi muvakelelere gelince, bl öle ik çene le Gi) tanbulda Kırımı andıran. ora- | hiriz. nın bir müslüman toprağı ol- masrdır, Kırımlıların Türk s0- yundan olduklarını bile düşün- mezler. Onları “Tatar” diye ayrı ve yabancı tutarlar, Yal- mz din duygusile bağlıdırlar. — E. bundan ne çıkar? — Osmanlı padişahınm kuv vetini kırmak için. İstanbulda ilik önce başı sarıklı din adam- larını elde etmek lâzım oldu. ğu... Çar, bulutlanan gözlerile genç elçinin yüzüne baktı: — İstanbulda dini bir ihti- Hil çıkarmak mı istiyorsun? Ceneralin apuletleri hafifçe oynadı: — bunu söyliyemem. İşine göre ihtilâl çıkarmak ta (1) İgnatisPin vaftiz adı (Ni- kola) dır. (Niki) Nikolanm kü- alı Lele (Küçük baba) diye anarlardı. akla gelir. Fakat ben. daha zi- yade ihti Istanbula uzak hıristiyan topraklarında çıkar- mak isterim, - Bak. bu çok iyi... Mora inek ne bel mer bir işti. ürkiyede Moraya bem zer Ri sz değildir, haşmet- lim. Yunanlılar Sisam ve Gi. rit adalarını elde etmek için ikinci bir ihtilâle hazır görü- nüyorlar, — Amma. oraları adadır. Bir deniz ablukası ihtilâlcile- rin işlerini bitirir. Bizim de Akdenizde filomuz yoktur. — Navarin zamanında Bal- tık denizinden Akdenize do manma göndermedik mi? — Evet, amma o zaman İn- gitlere ve Fransa da bizimle be raberdi. (Devamı var) İ bir “Şark Locamo” Bu edebi birşey telâkki edecek vazi yette değildir ve bu şerait altında su akdine im- kân görememektedir. Fransa, ağlarını BERLİN, 31, AA, Havas 2- is. muhabirinden: Nasyonalistle- rin ve büyük s#anayiin naşiri efkârı evşeligor etler içim ayal br skeci rejimini tizam etmesini heyocanbahş bir ha- dise addeylemektedir. Bu gazete, bu hadisenin Almanya nin göçen temmuz ayında rede açmış olduğu “Hayır” rm nin ilk mahsus muvaffakiyet ğu mutaleasnı ilâve eylemektedir. Avusturya matbuatına göre VIYANA, 31. A.A. — Avusturya hepsi, Fransız plânı müsait bir surette hiristiyan sosyalist Reichspost, bu plânı, Cenevre konferansının dur- muş olduğu ölü noktayi aşmak İmk- 'nmı arzetmekte olduğunu yazmak- tadır, Bilhassa, en ziyade teveccühle kar | İ prensipinin ikame edilmesi Fileridir. İtatyanın fikri ROMA, 11. A. A. — Matbuntım Fransız plânına ait mutalenları çok “ © ihtiyatkârenedir. Bunun başlıca se- | yeniden bebi, M. Mussolini nin seyahatte bu human ve eşizmin 10 uncu yal dö-| yapılan muhtelif inle harici siyasete müteallik bütün meseleleri (o ikinci plâna dü- sürmüş olmasıdır. Maamatih, Popolo ditalianm Pa- ris muhabiri, M. Herrlot'nun anava- tandaki kuvvetleri; mâstemlekeler- deki kuvvetler arasında bir fark gö- zetmiş olmasını protesto etmektedir. İngtterede İntibalar LONDRA, 31 A.A, — Fran sız plânt şumüllü ve cüretkâra ne mahiyetile hayret uyandır. imiş olup, herkes bu plânın Ce- nevre'de mühim inkişaflara yol açacağını kabul etmektedir. Maamafih, Londra'da kat'i bir hattı hareket o kabulünden evvel, deniz ve hava silâhları hakkında mütemmim izahat gelmesine intizar olunmakta. ir, Şimdiki vaziyet, İngiltere'- nin yeni hâdiseler muvacehesin | de intizar vaziyetinde kalmak itiyadına riayet etmesidir. İngi Biz efiri umumiyesi. ötedenbe ri mecburi askeri | hizmetten oldu- | tuk söylemişlerdir. karşılamakta ve| Londra Nümayişleri “Açlık yürüyüşü, mürettip- leri ne yaptılar? LONDRA, 31 A. A, — İttihar edilmiş olan ihtiyat tedbirleri ve bilhassa mütemadiyen yağan yağ | mur sayesinde “ Yürüyüşü” mürettipleri tarafından yapılaca mayiş Trafalgar Sama de büyük bir sülün içinde icra edilmiştir. Yalnız bir köşeye çıkmış olan birkaç yüz kişi, kaçmak isterler- ken süvari polisler tarafından iti- lip kakılmışlardır. Tahrikâtçıların halkı, “Saraya | gidelim, camları, çerçiveleri indi» | relim” nidalarile sürüklemek te şebbüsleri boşa gitmiştir. evvelce haber verildiği gibi kişi değil yalnız 2,500 mayiş davetine icabet etmiştir. Hatipler, henüz üzerinde lenkler bulunan Trafalgar'daki Nelson abidesinin kaidesinde nu- kâin bulunduğu White Hal- lerin a rafında 3 veya 4 kat polis korde- nu vücude getirilmişti. Samlin kütlesinin iki bariz vas- fı vardı: Sükün ve Şevk. ge — bu meseleler hakkında itilâf doğil, fakat bir ana değişmesi hissini #8 ğu halde civardaki büyük yollara | mekte daha fazla hâz duyduğumuz böyle . Daş şahsiyetlerin müdahalesi ve rolü Saat 5 de Tarafalgar Sguare'- | Conte de Chambrun Cenapları da şahsiyetinin müsbet müdahalesini e Nelson abideşinin tunç arslan. | hissettirmiştir. Kendisinin ve kendisi ile birlikte çalışmış olanları lara tırmanan bir takım çoculr. | hâsası Fransa ve Türkiye münascebtleri faslında Leh hududunda | öan çenç Türk devletinin sna hatlarını daha iyi tebarüz bir hadise e "ul ve vazifeli vaziyetlerin eserlerini YUM RE LA AE Fevzi ve Ismet Pş. ların meri” takip ederek tüfenkle yaralamış. yet kolaylıkla anlaşılır. M. Herriot'nun son nutha Ajansından: Alman hükümet mahafili, M. Herrio'nun nutku İ hakkında büyük bir sükünetle büküm vermektedirler. Bu ma- hafil, Fransa başvekilinin — bu defa söylemiş nutkun son zamanlardaki nutukları. müteneffir ve bu İngilizlerde bir anane olduğundan bu vazi- Dil cemiyetinin çalış- ma programı.. Şimdilik en ziyade derleme, ıstılah, lügat ve 4 gramer işlerile uğraşılacaktır ANILARA, 51 ÇTebafomlu) —- | Bunun için cemiyet bön gani Dil Cemiyeti mağa başlamıştır. Baçünkü tep | lanmada çalışma programın a- Da hatları üzerinde konuştur. Sa- | ten çıkaracaktır. at 16,5 ta Maarif vekili Reşit Ga- | lip Bey Cemiyet merkezine gele- İ rek konuşmalara roislik yapmış” tar. Cemiyet nizamnamesindeki al- tı çalışma kolundan şimdilik en ziyade derleme, ıstılah, lügat, gra mer üzerinde içe başlanması ye- rinde Derleme işi halkça bir sefer 49 | berlik yolunda başa arman tır. Vilâyetlerde valilerin, kazalar da kaymakamiarın, nahiyelerde müdürlerin reizlikleri altında top lantı kurulacak, — bunlarda o asker kumandanları, maarif, lise, orta mektep , türkçe, edebi- yat hocaları ve dil meraklıları bu İcik, köylerde de köy hocala» mizlenerek vilâyetlere kadar çıka Aa şoradan merkeze gelecektir. Bütün çalışmaları kam seki gözü önünde geçecektir. Türk - Fransız dostiuğu hakkım da Falih B. in bir makalesi ANKARA, 31 (Telefonla) — Falih Rıfkı Bey Hâkimi; ye Mik haç inkişaf bulacağına dair kanaatini söyledikten sonra diyor ki: yaklaşmalardı. yö metli yer tutacaktu muhitlerine kalıyor. pek iyi tanırlar. Frantadaki ni kıymetleri ne olduğunu, Oşmanlı im; teşekkürleri ANKARA, 31 (A-A.) — Büyük Erkâm Harbiye Reisi Mü cümhuriyet bayramının yıldönümü münasebe” Gözle ordu namına alınış oldukları resmi ve hususi tebrillera ayrı ay. cevap vermek inümkün ulmadığından bilmukabele samimi tebrik teşekkürlerinin Anadolu Ajansı vantasile iblâğımı emir buyurmaf Başvekil İsmet Paşa Hazretleri o GÜN BERLİN, 31 A. A, — Volf | puriyet bayramı münasebetile aldıkları tebriklere ayrı ayrı vermek imkânsızlığı karşısında kendilerine tebrikâtta bulunmuş zevala teşekkür ve mukabil tebriklerinin iblâğına Anadolu Aj: Fevsi Paşa Hazretleri cü lardır, ANKARA, 31. (A. A.) — memur etmişlerdir. Rus sporcuları geliyorlar ANKARA, 31 (Telefonla) — Rus futbolcüleri bugünkü venifi İstanbula hareket etmişlerdir. Ruslar istasyonda Ankara sporcu selâmlanmışlardır. Rusların burada bulundukları müddet ında aldıkları derin dostluk intibalarına dair kendilerin» Ank& nin hepsinden ziyade müsbet | trgemden noktaları ihtiva etmekte oldu | va sporcuları namına ğu fikrindedirler. tarafından hazırlanan bir ka geyler söylediğinde şüphesi var- | k gözden kaçamar. güzeli vali EL enli eaEcak Si yor. Türkiyenin fikir adami meslektaşı namına Hülimiyeti Milliye fotograf muhabiri albüm verilmiştir. | lerin yardımlarını isteyecek, hef kolaylaştıracak, lecek türkçe sözler yazılacak bunlar şimdilik bir teklif sayıl&” rak başka türlü düşünenler de dü şündüklerini bildirmeğe ça caktır. İstilah için bir ya derleme sözleri arasında karşılık” İarı aranacaktır. Küçük san'atlsf da'kullanılan sözler toplanaerli fakülte ve lise hocalarından si lah projeleri istenecek ve bunla rm karşılıkları için akla gelenler? anlamak yolunda tır. Maarif vekâletinde resmi yağ larda kullanılan ıstılahları iğ İİ ? E tır. Bunlar toplandıkça cemij verilecek, son söz cemiyetin caktır. İstılahlar için ilk adım ol? rak lise ders kitaplarında Yi sözlere karşılık aranacak, satıl” lar bu lügtalere yazıldıktan ş0n(? toplandıkça ayrica risalelerle def bal herkese bildirilecektir. iyi Selefleri tbuadı Fransajf ye Fikirler ve insanlar “Hayırlı bir hadise,, Bilmem söylemeğe lüzum var mı? Bir münekkidin en çok sevdiği kitaplar, tenkit kitaplarıdır. Bittabi “sevmek” kelimesinin burada, nefret ve kini dahi ihtiva edebilen hususi manası vardır. Remy de Gourmont bir yazısında: “Üç dört yüz satır. hk bir makale yazmamın müsait her hâdise, M. Emile Faguet'nin in- dinde hayırlı bir hâdisedir” der. Ten değildir. Fakat münekkitlerin de on- isra mevzuu hemen hemen bir olam iki romanın biribirine benzemedi- ğini, hattâ birinin öbüründe bulu nan fikirleri yıkmağa çalıştığını gös tererek bunu roman diye bir şey bulunmadığının delili saymağa o ka- dar hakları olur, Bence doğrusu tenkit de, roman da, şiir de yoktur, münekkitler, romancılar, şairler ve onlara mevzu olan birtakım fikir. ler, hâdiseler vardır. Meselâ zama- mmizm örf ve âdetlerini tasvire kalkan iki romanın biri bedbin bir ruhum, öbürü mikbin bir ruhun ma kesi olabileceği gibi o romanlar hak- kında yazılacak tenkitler de biri- birinden tamamile farklı olabilir ler. Her tenkit yazısı, bedii hâdiseler karşısında bir ruhun aksülâmellerini ve ancak onları gösteren bir yazı. dır. Tenkit bundan başka bir sey, meselâ bazı kimselerin istediği gibi bir ilim olsaydı, birde ve bugün “de &ilse bile başka memleketlerde, baş ka zamanlarda bir tane olsun örne- ği bulunması lâzım gelirdi. Halbeki hiç bir memleketin edebiyat tarihin- de âlim bir münekikii, yani bahset. tiği eserler hakkmda yanılmaz ölçü- lere göre yanılmaz hükümler ver. miş bir münekiit gösterilmez. O hâl Zaten hüküm ile ilim biribiri ile uz- laşamıyan iki mefhumdur. Hüküm muhakkak mevzuatın mahsulüdür; iyi, fena, güzel, çirkin gibi #ınım aldığı mevzular hakkında. ken- di görüşlerini de söylemekten, hat- lâ meslekdaşının söylediklerinin ak- sini söylemekten hoşlanır. Bunu mu- halefet ruhunun (espri: tion) bir eseri zannetmek doğru e ğildir. Şimdiye kadar çok defa tek .rar edildiği gibi sözlerimiz. düşün mez, birtakım “nuance” İarr kay beder, Halbuki münekkit “nuance”" lara bilhassa ehemmiyet veren bir adamdır. Meslekdaşı ile bir fikirde olan bile onun yazısında ö fikrin ifade edildiği zaman ne kadar na“ tamam veya mübalâğalı bir hâl al dığımı görür. Bir fikir, kafamızda iken, yani henüz his ile fikir arasın "da bir hâlde iken, hiç bir şeyin zade dı, hiç bir şeyin muhalifi değildir; daha doğrusu sıtlarına da, muha- liflerine de yer verir. Halbuki ifa- de edildikten sonra kırıcr, meydan okuyucu, atlarını inkâr eden bir hâ- li vardır. Bunun için o münekkit, meslekdaşmın yazısında kendi fik- rini dahi görse, pek tabii bir suret te onun aksini iltizam eder. Başka bir cihet daha var: münek- kit hususi hükümlerinden ekseriya umumi kaideler çıkarmağa kalkar. Tenkit diye bir ilim olmadığı için bu vakın yanlış bir harekettir, fa- kat hergangi sahada olursa olsun bususi hâdiseler karşındaki aksül, âmellerimizden umumi O kaideler çi- karmağa kalkmak insan oğlunun iyileşmez illetlerindendir. Münekkit de bundan kurtulamaz ve onun ese- ini okuyan meslekdaşları, bahsetti. ği yazı hakkında onunla bir fikirde Ben hayırlı bir hâdise diye Nahit Sırrı Beyin Edebiyat ve san'at ba- ” Bu üç imısra da resim yapı- yor. Nahit Sırrı Bey bunu da, mumi kaideye uyarak, çirkindir ye atabilecek mi?.... Fikrini ifade e- derken istediğinden büsbütün baş- (0) Ankara, 1 cilt 98 sayıfa, 35 ku- ruş, sa Verlaine'in, hiç şüphesiz bildiği, “Votre dme est un paysage ehosi..” wsraı ile başlıyan manzu. Bunları Nahit Beye itiraz olsun diye söylemiyorum. Bunlar her münekkidin başma gelir ve eserinin değerini azaltmaz. Tamamile haklı olmağa, yani her şeyin bem iyi, hem fena taraflarını arayıp kaydetmeğe kalkarsak işte o zaman tenkidimize ilmin, daha doğrusu ilim olamıya- cakları bâlde ilim olmağa kalkışan fikri faaliyetlerin ağırlığı çöker. Nahit Sarı Beyin kitabı, gerek ilbam edeceği itirazlar ile değerli .. Kl ara ne | aman e pepe İçme lr ir | ri bir Cileri ihtiva ettiği için değil, Ma Mei deri Ah! Nahit Sırrı Bey, romanet ©. yar ea ürlmizi,eeki | amm aman değilse bile mii musikimizden de fazla bir ahemei, | Çaldağ zaman haşirden iü mari oldağem söyledikten 509- || çeneli cümlelerden. kaçan sini pe ze hiç olmazsa o sahada anlaşmak Tİ “On sekiz yaşında | kendisini ye. | olur... Bakın ben de insanın bir * man diye anılan ikinci Osman, güya ihtimal verdiğimi U zannettirecek idare ve güya zaferle tetviç eyledi. | söz söyledim. Halluki “genre MÜ Bi bir seferi harikalarla dolu bir | hususiyetleri olduğuna ins muvaffakıyet şeklinde san'atin te | Bunu başka bir zaman, Ne rennüm etmesini dileyince, ba hu | hit Sorı Beyin “Tenkit ve sasa bir bestekâr. doğil fakat Er | yide dair” söylediklerini münalit surumlu NeP'iyi, sazlar yerine keli. | çderken anlatacağım. melerini biribirine çarparak masi- 'Narullak AT kiyi yaratan ve heyecanlarını rahu- nan hümmasından — ziyade lâfızlerm (2) Bilmem Saint-Sağns başki tantana ve ahenginden, debdebe we | &e vefat etti mi?