Tilliyet umdesi «MİLLİYET» tir 29 T.EVVEL1932 Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 kam ll aa a ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için İdarehane: Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me- #'uliyetini kabul etmez BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezindan verinn malümata nazaran bugün hava kismen bulutla ve mütehav vil olarak rüzgürlr geçecektir. 27.10-932 tarihinde hava taz yili 758 milimetre, en fazla sicak! hık 23 en az 12 dir Haftanın yazısı Borcumdur vane misin? Hüsnü ahlâk sa- hibi olacağım diye vefat ede . İşin fenası şimdi türbe falan da yapmıyorlar ki; gü- nün birinde birisinin aklına ©- sip te “bu adam ahlâkını boz- mamak için açlıktan vefat et- mişti” diye bana bir taş diksin. gelen geçenler de ziyaret etsin- ler... Açtım aç! Anlıyor mu- sunl...” Bana bu sözleri söyleyen 4- dam tâ küçük yaştan beri tanı- dığim bir arkadaşımdır. Bir çok arkadaşlarım gibi o da pek © feyizlenemedi. Hangimiz feyiz lendik ki zaten... Benim uğur- | suzluğum geliba bütün kom- partımana sirayet etti. Arkâa- daşlarım içinde iki kişi meb'us olabildi, Birisi oldu. çıktı şim di müdürü umumidir... Bir ta- nesi de sertacımız belediyede" çok ileri bir memurdur. Ve iş- te o kadar... Ne ise uzatmaya- lum. Bir çocuk polislik etti, be- lediyeye girdi, tramvay şirke- tinde çalıştı. Son zamanlırda Samsunda bir iş tutmuştu. Ha- vasile imtizaç edememiş. Kara ciğerinden hastalanmış buraya gelmişti, Geçende bir polis me muru bana bir kefalet dı getirdi. Bizim ahbabı karakola götürmüşler - kefalete raptede rek salıvermek istemişler. Ke- falet diyorum amma, bilmiyo. rum bu merasimin hakiki adı nedir?. Kalktık gittik. Karakol © dan çıkardık... Ve bana hâdise © yi anlattı. RO şam evvel elindekini avucunda ! kini bir yerde pokere bırakmış. Zaten işsiz kaldığı zaman bu belâ oyuna başlar ve onun iddi asına göre kazanır. Ben ku- marda kazanana rastgelmedi- ğim için bu sözleri lâkırdıya dinlerim. Kumarbaz şi ni görmez... Size sorsalar: — Dünyada en çok ne yaptı- nız? Ve ne yaparsınız?., Düşünür, düşünür, ya okudu lunuzu, ya yürüdüğünüzü söy- lersiniz de aklınıza uyuduğu. nuz gelmez... Halbuki insan ha nda diğer hiç bir meşgale- sile nisbet edilemeyecek kadar gok zaman verdiği iş uykudur.. Amma dikkat etmez. Kaybet- mek te kumarbazın uykusudur. Velhasılı kelâm. elindekini ver diği bilmem ne kadar da borçlanmış. O akşam yemek ye memiş, ertesi günü sabahleyin yememiş., Öğle gelmiş dayan: mış gene yememiş ve nihayet adl gibi bir zirzop bulmuş Ve bir plân tertip etmişler. Bu İ plânın tatbikatı şudur: Bizimki Beyoğlundaki yan İ lokantalardan birine girmiş... kebap: bir pilâv, bir komposto Tabii cebinde metelik Bu sırada içeri bir polis memuru ile birisi . Öbü rüsü polise bizimki rek: — İşte söylediğim adam bu- - Kendisinden © şüphem is tabii hiç tereddüt etme 4 ; den bizimkine- İnkâr etmiyorum — Azıcık gelir misin?.. De- — ölecektim yahu! | MİŞ.. z Sen ne söylüyorsun! Artık ah- — Nereye?.. lâk mahlâk kalır mı?. Sen di-| — Kn kadar... — Neden?, — Uzatma da kalk! Yok amma polis efendi! alım, kabahatimiz ne i- miş — Şu beyi tanıyor musun?. m Isırıyor... Onun gözü de seni Tabii bu sırada seninki otu- ruyor ve aldırmıyor.. Polis bir az yaklaşıp: — Kalk dedik yar Belâ ok Sonra pişman olut- - Kalkmazsam ne olacak!, Bu sözü işidince polis bunun yakasma yapışıyor.Zaten etrafı Bı sarmış “olan müşteriler ve garsönlürm ârâsmdan söküp çi karıyor. Karakola gidiyorlar. Plânı en mühüm noktası da tat bik edilmiş oluyor.. Düzdükleri pli şu: Bizimki yemek yemek için lokantaya girdiği zamau, yuka rıda söylediğim zirzop arkadaş da doğru polis karakoluna siliyer: Komiseri bulup diyor iz — Efendim! Ben Zonguldak tan dün geldim. Orada kömür işi yaparım (yalan he!) dün tramvayla Beyoğluna çıkarken cüzdanımı çarptılar.. o Carpan adamı gördüm. lâkin tramvay- dan atladı.. Ben de arkasından atlayamadım., Sonradan indin: amma herif kaçtı.. Simdi bu a- | damı şurada bir lokantaya gi- İ rerken gördüm. Bana bir polis ; 29 “Müliyel,, in edebi romani MAN Bir kılınç balığı, arkasından bir | göstere- | Mübaşir Monin oMadam Plut'a bir celpname uzattı: — Kocanızı Rubinano mah- kemei asliyesine şahit çağırı- yorlar, dedi. ti, Mdam Plut imza edecek yerde açtı ağzını, yumdu gö- zünü.. Ve devletin resmi bir memuruna gösterilmesi icap e- den saygı kâidelerini unuta- rak bağırmağa başladı: — Siz utanmaz mısınız? Siz ne kepaze heriflersiniz. Siz ne diye kocamı baştan çıkarır: nız? Al bu kâğıdı kafana çı Bir daha kapıma gelirseniz. zında kalır. Boğarım herif se- ni,. Siz namuslu bir adami, ço- luk çocuk sahibini kandırın. e vin ekmeğini meyhanelerde ye yin.. Vallaha, tallata, bu işi yanınıza bırakmam, De- fol kapıdan bir daha gözüm görmesin seni. Madam Plut daha bir hay- lı küfürler savurduktan sonr Plut'un ne çenesi kuvvetli ka- İ rt olduğunu bildiği için, terbi- İ yesini muhafaza ederek, sesini çıkarmadan çekilip gitti Bu ne bicim iş? diyecel Bakınız. ne biçim iş! Bir gi Mösyö Plut bir kaç arkadasile oturuyorlardı. Şöyle Rubiano'- | ya kadar giderek, bir meyhane âlemi yapmağı tasarladılar. Fa İ kat Plut dedi ki: İ — Aman, nasıl olur? Bizim karı. |) Arkadaşlarından Tayol is- | minde biri vardı. Hemen bir yolunu buldu: — Dur, dedi, önün kolayı İ var. Monin de bizim ahbabı- mız. O da eğlenecek. Şimdi verseniz de şunu yakalasam... Komiser hemen bir polis ve- riyor ve gelip bizimkini lokan- tadan kaldırıyorlar., > Karakol. daki sahne gayet basit oynanı- yor. Bizimki iktiza ettiği ka- dar yüksek sesle hüviyetini, kim olduğunu ve kimleri tanı" dığını söylüyor. Kendisini yan- kesici zanneden hakkında dava açacağından bahsediyor. Yan- kesiciler albümünde de resmini bulamıyorlar... Nihayet bana imza ettirdikleri kâğıt mukabi- linde akşama doğru bırakıyor- lar... Ben kendisine: diğim zaman yazımın bi fındaki felsefi, sözleri söyledi ve sonunda: — İnkâr etmiyorum. Bor- cumdur.. Param olunca gidip bir kere daha yemek yiyeceğim ve borcumu £ vereceğim. dedi. Neler var bu dünyad Anadolu köylerinde yor, “Fetih ordusuna fazla, almak yaraşır, “Kemalizmin de CELP Şurasma imza edin, diyecek- | alimallah beş parmağım böga- | billâha, ; kapıyı şırakkadak mübaşirin yüzüne kapayıverdi. Mübaşir Monin Madam | —— Yahu ayıp değil mi? de — Fransızcadan — gitsin, karına bir celpname va: rakası versin, Hattâ imzasını da alsın. Güya seni Rubiana'da mahkemeye şahitliğe davet e diyorlarmış gibi.. Bundan kolay bir şey yok- tu, Monin de hemen razı oldu. Madam Plut celbi telüş ta etti, Fakat mübaşir te- mimnat verdi: — Hayır. bunda bir şey yok! Yalnız gidip şahitlik ede. cek; o kadar,. Hile mükemmeldi. Arkadaş lar hep birlikte'R o'ya git tiler, içtiler. güldüler. eğlendi- ler,, Dahası var, O günden son- ra artık ay geçmezdi ki Ma- dam Plut'a kocası namına bir celpname gelmesin. Fakat bir, üç, beş on; nihayet Madam Plut'un kulağına karınca girdi. İ nunda da bilenin farkına var. dı. Şimdi anladınız ya Madam İ Plut kapıya gelen mübağiri ne İ den böyle haşlamıştı? Akşam İ kocası 6ve geldiği zaman ona du açtı ağzını, yumdu gözü İ nü, Elin adamlarile uyuş karıcığı- İ nı yalnız evde bırak. Çocukla. rım ekmeğini rakıya ver. Sende arlanmak, sıkılmak mı? Bundan sonra zor bir yere gidersin sen.. sas Yalnız işler oralı kalsa iyi i, Bu defa bir otomobil kaza- ın dolayı “Mösyö Plut'u | sahiden mahkemeye çağırıyor- lardı. Fakat gelin de karısına meram anlatın: — Arkadaşın olacak herifleri yine kurtlar yiyor galiba! de- sensiz edemiyorlar.. Amma zor gidersin bu sefer. Kocası, işin şakaya taham- İ mülü olmadığını! söyledi. Yal- i vardı olmadı. tehdit etti,olmadı ikna etmeğe çalığlı; olinadi.. Olmadı, olmadı met!, | Madam Plut kocasının ka- dar elbisesi varsa, hepsini bir bohçaya doldurup. gizlice kom şulardan birinin evine götür. .müştü. Kimin evine? Söyleme yordu.. | Hulüsa muhaköme günü gel di. Şahit Plut'u aradılar, ça- EMD Gidiniz keyline bakı- aldı, hattâ | Bu ne çok şahitlik böyle! En 80 | — Seni utanmaz herif seni! | almadı | /Beyhude zah | | © Mahkeme gününün sabahı | MAJİK sinemasında ,KRUVAZÖR filmini mutlaka gidip görünüz. Dünya havadisleri, Bugün 11 de tenzilâtlı matine, TRADER HORN (Tüccar Vahşi Afrika'da hakiki olarak çevrilen sözlü harika filmi salonu bütün * seanslarda hımcahmç | doldurmaktadır. Kitap Hamişi emele tırları yazarken 20 teşrinievvel- Bugün Cümhuriyet Bayramı Şerefine « ALKAZAR SİNEMASINDA Türk Tarihinin Şanlı Bir Zaferi Olan AN AKKALE Türk ordusunun iştirakile yapılan SESLİ ve SÖZLÜ büyük harp filmi EF Bugün Melek”te Iki saatlik kahkaha KARIM Olacaksın! İlâveten: Rus-Türk futbol maçı ve Paramount Jurnal, Bagün 1 den itibaren matineler. | Paris'te 26 hafta sıra ile gösterilen JEAN MURAT ve ANNA BELLA'nn en mükemmel ve en zengin temsili muhteşemleri OTOMOBİLDE İZDİVAÇ Mediteranee) M jisör JOE AY Mevsimin en büyük sinema hadisesi olacaktır. sinemasında EVLİLER ve SEVDALARI (Un coup de Telephone) Kamedi Française'den Jean Weber İcanne Boitel ile COLETTİ DARFEUİL tarafından file İİ Bazün Cümhuriyet Bayramı İİ şerefine ZENGİN ve YENİ program | ŞİK SINEMADA İİ LUBIÇ ve ŞTRANS gibi iki temsil edilmiş şen ve eğlenceli Şehzadebaşı HİLÂL Sineması Bugün: Cümhuriyet Bayramı Şerefine Gala Prog Bu gece İstanbul sinemalarının bütün muvaffakiyet rekorlarını kı Yabancı Bir Bayrak Altınd. Almanca sözlü ve şarkılı büyük harp ve casusluk filmi büyük n vaffakiyetlerle devam ediyor. Bu film İstanbul'da yalnız sinema 'da irne edilecektir. İâveten: (ÇETECİ LUPEZ) Fransızca sözlü ve şarkılı büyük sergüzeşt filmi Ayrıca: (EN SON DUNYA HAVADİSLERİ) Bugün devami matineler 12 den itibaren başlar. Suvare 9 buçuk dehâkârın eseri olan ŞEN MÜLÂZIM sevimli artist MAURİCE CHEVALİER'nin Fransızca SÖZLÜ ve ŞARKILI sengin mizansenli büyük operet İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Bu akşam saat 21,30 da BLÖF || ATLANTİD PİERRE BENOİT'nın şaheseri Vazu sahne, PABS BRİGİTTE HELM, J. ANGELO ve P. Blanch: tarafından 3 Teşrinisani Perşembe akşamı: bei Il İl GLOR Y A'da Delance. Fevkalâde bir temasa !! Nakle den; | İ M.Feridun. Bugün: ELHAMRA Sizemnsina iksüneli 3 Berdi İ Cihanşümul bir muvaffakiyet kazanmış olan Halk gecesi, e MARLENE DIETRICH rae b blm lar. Hasta veya mazereti oldu. | ğuna dair ne raporu ne de ka- | bili kabul ıstarı da yoktu. | Mahkeme hemen oracıkta gelmeyen şahit için elli frank para cezası ile bir hafta hapis | kararı verdi. CLİVE BROOK ileberaber temsil ettiği ŞANGHAİ - EKSPRES Tamamen Fransizca sözlü fevkalâde filmini görünüz. Hâveten: Rus-Türk futbol maçı ve Paramount Jurnal halihazır Dünya havadisleri, Bugün ilk matine saat Ido KORSAN Bugün seyredeceğiniz yegâne film po ALEMDAR SİNEMASINDA Kemali muvaffakiyetle gösterilmekte olan JEAN MURAT ve KATE DE NAGY'nin temsili muhteşemleri AŞKTA GALİP Gündüz 24.6 gece 9,30 da MAM İlöveten: R.K, O. halihazır Horn) görünüz. Dinyeper yerim rın üst amele teri ka: teri, m iddiasını bıraktım. Ondan ve öte- ki dostlarımdan bir noktada ayrı- Dumlupınarı, saraya ve tanzima ta karşı göz kırpışın sonu idi. “Yalnız ihtilâldir, ki duramaz, geri gider, Yalnız ihlâl politika- ve ğıdır ki duşmez, yuvarlanır. “Kalabalığın bunağına | karşı yaşımı <“İrasına .karşı .başr mi umhuriyetin dokuzuncu - yılında kollamak! Cümhuriyetin dokuzun cu yılında alacağım öğüt bu mu o- » Jacaktı? “Biz Kemalizmir:, ber şeyde, terbiyede, ahlâkta, dinde, ilimde , »r şeyde hür, korkusuz, heyecan- çtefekkürünün ışık saldığını gör iyoruz. “Yapılacak yapılmış gibi, alaca- almış gibi yumuşak opor- izme yaslanmış hareket'e kar. şr, İstatüko yumruğu sıkıyorsu- ouz. “ Kalabalığınız biz o olacağız. Redif devşirmekten vaz geçecek- siniz. 907 tevellütlüler asker ya- şımı beş sene de aşmışlardır. Genç Yazan: Falih Rıfkı Şu cevabı verdim; 'etih ordusunun neferini $€- Jâmlarım' ve Erenköyündeki Bek taşi o sofasının fethini. kendisine kutlularım. “Dediklerinizir: bir kısını doğru, birazını da düzeltmek isterim. “Mütemadiyen: “ — Ver? “Diyen fetih otdusunun alaca- ı şeye hediye denir. Kemalizmin 'sküdardan Kafkas hudutlarına kadar hangi kabiliyetin hangi tec | rübesine set çektiniz bilmek is- terdim. “Politi| kadrosunda gördüğü nüz gençler. oportünizme karşı, gençler kadrosunun İstanbul sine- kürü'tam bir karşılık değil midir? Erenköy, köy değildir. 'etih ordusuna bir köy fethet dilerim, : nköy sofasından ve bütür solalardan softa kovmak güç de- Kemalizmin de soltalığı olabilir: Ondan çekinmeliyiz. “Kemalizmin temeli nedir, bi- lir misiniz? Etzurum duvarların- da içinde tek başina Mustafa Ke- mal! “İstanbulda toplanıp ateşten geçmek için bir taflanlı tak bekli- yen orduya fetih değil, para ordu- su denir, “Hak, hukuk, alıp vetmek, söz lerine gelince, Rejiden kimse ala- caklı değil, herkes onun borçulu- suduru. Yaptığımız, o yaptığınız, yapacağımız, yapacağınız bütün hizmetler, rejimin bize verdikle- rinden yalnız birinin şerelle yaşa- manın karşılığı değildirler, “Söylediklerinin . - doğrularını benim dediklerimin doğruları ile tamamlayınız. Büyük fetih, Ana- dolunun kasaba kasaba, köy köy ihtilâlin içine alısması demektir. “Fetih ordusunun ilk işi Devlet İstanbul ve Müstemleke Anadolu ananesinden arta kalan ne varsa evvelâ onu kökünden ve İstanbul- da kammaktır. © ze çarpıyor.” nu. Ankara kışlağınm kuru, sert pimgârlarma yedirmek iyi bir şey- dır. arıki — satırların O sonuna “bitti” klişesini koyup çantamı hazırlayacağım sirada, iki mek- tup. fakat bu sefer ikisi de tanın- mış dostlarımın imzasını taşıyan iki mektup geldi. Biri diyor ki: “Hiç şüphesiz eserine başlarken. bildiğimiz ro- man olmasa da. ona benzer bir şey “ yazmak isteyordun. Günlerden be- ri okuyorum, roman mı, hikâye mi, fıkra mı. makale mi, nerede yürüyor, nerede duruyor. anlaya- madım gitti (Bu tecrübe sana başlı başına sanatın güçlüğünü Süral sanırım. Acele etme- seydin daha eğlenceli bir şey, da- ba çok kimse tarafından okunur bir şey yazabilirdin, Güzelliği gö- zünden, saçı başından, kıravatı boynundan daha enteresan insan- lar vardır, senin bu eserindede her şey, bizzat sanattan fazla gö- a dım ettiği kadar alırı kıymet veririm. Türkiye davasmdan, Türkiye- nin baştanbaşa; toptan yekün, hal- kı ile, toprağı ile, köyü ve şehri ile. kafası ve gönlü ile yeniden ya- radılışı davasmdan, bu memleket- te her hangi bir fikir aramağa yal- nız kendini veya başkalarını hoş- landırır işler artabileceğine inan. mayorum, Türkiye davası ile da- valanmayan hiç bir kimsenin ve mesleğin, hizmetini değil, şerefini de anlamayorum. Davanın sıcak iy kurtulan keyf için sanat, eğlence için yazı, hattâ tuhaflık içi mizah yapabilenlere, şaşar, kalırım. Sanat için sanat sözünü çocuk lukta mektepte öğrenmiştim; ge- çen sene Rusyada büsbütün unut. tum. oradaki sanatı, musikisi ile, resmi İle, romanı ile, şiiri ile. hey- keli ile, e N katılmış gördüm. “Dünyanın en büyük”, “dünyanın birinci”, “düyanm ik” diye baş- layan ibeilsl eserlerinden hepsini ; o kadar istemekten | deyim. Ankara izinim bitti, Kum- | Jıyoruz: Ben gerçekten dava eri- kişinas teri dökülmüştür. Sani sal sıfırından yaylâ binine doğru yim, Sanatı, edebiyatı, makaleyi, yeni zaman ihtilâllerindeki i* demagojisi, .| çdcmağa hazırlanıyorum. gazeteyi, mecmuayı, seyahati, her | HAMLACI'dır. İstanbul rahatın uyuşukluğu- | şeyi, davama yardım için Toprakta ara sıra sekip ba lanan kanatlı sanatın katı top üstünde nasır bağlamış elini 4 düğü vakit, asıl o zaman, #9 gözümte büyüdü. Davanın duraladığı, durduğu, şaşala! yere sanat, bir ruh gibi gi si, hepsi herkesten, her şeyden vel davaya lâzımdır. İhtilâl di sının harici, insan 'kabiliy. hepsinden birden hamurudur. Gene orada ıstirapları dindi en iyi ilâç sanat olduğunu * düm. Sanatın en maddi en hor va işlerinde neye yarar ol göstermedikçe, sanatı himay* tiremeyiz . Sanki bu sanat küçüktür terbiyesi davamızın başlıca İf lan kalabalığın şimdiki *“ meraklarını kollayan. pe) balığa | şehvet tellâl sirk # : AŞA