21 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

21 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | Tevfik Rüştü B.dün a (Başı i inci sahifede) Tevfik Rüştü Beyle mezunen (o Ankarada İ Bükreş sefiri Hamdullah 2 B. de şehrimize gelmiştir. iğ, Tevlik Rüştü Bey, bir. müddet Gazi Hz. nin nezdlerinde kaldık ie sonra İngiliz sefiri Sir George üği ziyafet- i ; Siyar Tevfik Rüştü Bey- manda, Fransız sefiri Kont de elen, Bern sefirimiz Ce- (7 mal Hüsnü ve Siirt meb'usu, M. ” | Meclisi Hariciye encümeni Mahmut Beyler ve İsviçre sefiri , M. Henri Martin, Danimarka se- * firi M. Schon, Alman maslâhat- güzarı Von Fabricires,, Belçika , maslâhatgüzari M. Motte, Ame- rika maslâhatgüzarı M. Schaw ye ve İngiltere sefareti erkânı haz bulunmuşlardır. * saat 15 te Toka * derek bir müdd ve saat 17 de İsviçr: Henri Martin'in ziyaretini kabul bundan sonra !, Dolmabahçe yı giderek , Gazi Hz. tarafından kabul buyu» rulmuştur. i İtalyan merahhas heyeti 1 ROMA,20.A. A. — Başvekil M. >» İecek içlimaia iştirak edecek İtal yan başmurahhası ve hariciye neza yeti kalemi mahsus o müdürü baron Alcisi ile dün görüşmüş ve İtalyan murahhas heyetinin göt. termesi lâzım gelen faaliyet hakkın- i , i i : i id , 1 , i | Osmanlı Borçları (Başı 1 inci sahifede) ye nisntie çok Borç miktarı faizlerle birlikte ta tabi tutulmuştur. Fransa ile olan bütün ihtilâf- * hnoktalar yakmda o tamamen * halledilecektir. Cereyan oeden nuniyete şayan haldedir. Fransız sefiri kont de Cbam- brun'un iki devlet münasebatm da hayırlı hizmetler © gördüğü temin olunmaktadır. İ' bir rivayete göre sefir. mesele- © lerin hallini müteakip terfian | Vaşington sefaretine tayin olu vacaktır. Kabinede Tebeddülât Olmayacak (Başı 1 inci sahifede) ederek tebrik etmişlerdir. Reşit Galip Beyi makamında ziyi ret ettim. Bana kısaca şu beyanatta bulundu: — İşe başladım. o Umumi maarif meseleleri hakkında Başvekilimden talimatlarımı aldım. Şimdilik söyle yecek başka bir şey yoktur. Esat Beye telgraf Reşit Galip B, sabık maarif vekili Esat Beye bir telgraf çekmiştir. Telgrafında ezcümle Mya ki: * O kadar faziletle üzerinde çalış- tığınız işe başladığım bu günde ha- tıranızı börmetle yadederim.” Maarif Vekili cumartesi günü Dil kurultayında bulunmak üzere İstan- bula hareket edecektir. Tamim ANKARA, 20. A. A.— Yeni Maa if Vekili Dr. Kaç Gelip Heyafasdl işe başlarken maarif | teşkilitima şu ia gö varmak için bilgi ile imanla intizam la usanmıyan azimle çalışmaktır. Maarif Vekili Dr. Reşit Galip Reşit Galip B. geliyor Yeni Maarif Vekili Reşit Ga- lip B. in Dil Kurultayında hazır bulunmak üzere iki üç güne ka- dar şehrimize avdeti beklenmek- tedir. Maarif Vekâlelinde deği- şiklik olacak m? Maarif Vekâletini Reşit Galip B. in deruhte ederek Ankara'ya oradaki ikametini bir iki gün için, temdit '4/ Mussolini, Milletler cemiyetinin ge- | da kendisine bazı talimat vermiştir. Yeni esaslar. eski mukavele: | lehimizdedir. | yekün itibarile mühim tenzilâ- | mükülemeler ve temaslar mem | Kuvvetli i | | etmiştir. İ Reşit Galip B. in Vekâlet vazi- fesini ifaya başladığı dün resmen şehrimiz Maarif idaresine tebliğ edilmiştir. Vekâlet makamındaki bu tebeddül Maarif erkânı ara puda bam değişikliklerin. taki yözceği söylemekle beraber, hususta şehrimiz Maarif meat Binde hiç bir müsbet ü mevcut değildir. Şu veya bu İki mühim Birinci Sahifeden Geçen Yazılar MİLLİYET kararname daha neşrediliyor (Başı 1 inci sahifede) tarı tadil mahiyetinde olacak tar, Tadil olunan esaslar Yeni kararmameler ile ta- dil olunacak ve ipka edilecek esasları bildiriyorum: 1 — Beş numaralı para kıy metini koruma kararnamesi- de olunacaktır. Hattâ ihracat mallarımı zı kabul etmeyen ve ihraç e- dilmiş mallarımıza döviz ver memek suretile menfi tedbir alan memleketlerden yapıla- cak idhalât kredi ile alındığı takdirde bonolar ibraz edilse bile nazarı itibara alınmaya. cak ve kıymetlerinin mukabi li Türk parası Merkez banka şahıslar İböyle ellerme geçecek döviz- leri Cümihuriyet Merkez ban kasına bildirmeğe mecbur ol- İmayacaklardır. Beş numaralı kararname i le vazedilmiş bulunan bu hü İküm bir çok kimselerin para ları kaçırmalarını. bir çok- İarımın apartıman yaptırmak suretile servetlerini taşa top rağa bağlamalarını ve milli sermayenin bir kısmının bu yüzden harice gitmesini in- taç etmiş ve umumi bir emni vetsizlik havasi uyandırmış- lar. Hükümet yeni kararname ile endişeli bir vaziyet doğu- tan böyle bir esası kaldırma- ğı faydalı görmüştür. Zaten hükümet bu esası koyarken ancak ihsai bir malümat elde rüklerde muamele vergi tediye eder. makbuzunu alır ve bu makbuzla banki ü İracaat ettiği zaman dövizini derhal tedarik edebilirdi. Son zamanlarda bu esas kaldırılmış ve muamelenin ihürakabe © komisyonundan bazı ufak kayıtlarla lunacaktır. Yani bu tâli ka- yıtlara riayet şartile banka gişelerinden döviz tedarik e- dilebilecektir. Beyanname 3 — Gümrüklere ihraç o- lunan mallar için dört beyan name verilmek usulü konmuş tu, Bunlardan biri İktısat ve İkâletine gönderilirdi, Bu usu lün fazla külfetli olduğu ka dar faydası da görülmemişti. Tatbikatta müşkülâtı mucip görüldüğünden vekâlete gön İderilmesi lâzım gelen beyan nameden sarfmazar edilmesi takarrür etmiştir. 4 — Döviz mürakabesi i- İkame etmiş olup ta evvelki sene Türkiyeden idhal edi- len Türkiye eşyasna ait dö- vizlerin tedarik — ve ihracına müssade etmeyen veya bu İmüsaadeyi tehir eden memle- ketlerin Türkiyeye vaki idha İâı için mevcut kayıtlar mu hafaza olunacaktır. bu idhalât için talep edi wizlerin karşılığı Türk olarak Merkez Bankasına ya tırılacak ve ancak bu suretle sına yatırılmadıkça idhalleri ne müsaade edilmeyecektir. Hariçten şeker girebilecek mi? Riyasada şayi olan bir ha bere göre memlekete şeker idhali Heyeti vekile kararile menedilmiş ve bu karar icap edenlere tebliğ edil kerin idhali memnuiyeti mu- vakkat bir zaman içindir. Bundan evvelki kararnameye göre şekerin £ bazı kuyut ve şerait altında idhali serbest bırakılmıştı. Şekerin idhali menedildiği takdirde piyasa- da şeker buhranı olacağı hak kındaki endişe varit değildir. Bizim tahkikatımıza göre U- şak ve Alpullu şeker fabrika Jarı istihsal devresinde bulu- nuyorlar. Bu milli fabrikala- rın şimdiden mühim stokları bulunduğu gibi her gün vasa ti olarak 25 - 30 vagon şeker istihsal ediyorlar. Yer “İli şekerler memleketin dört aylık ihtiyacına tekabül edi- yor. Tabii ki hükümet şeker istihlâk edilmeden hariçten şeker celbine müsaade ede- mez. Onun için hükümetin milli fabrikaların mahsulâtı bitinceye kadar şeker idhali- ni menetmesi kuvvetle muh- temeldir. Piyasanın şekersiz kalması varit deği Mem leketin şekerleri istihlâk edil dikten sonra hariçten istenil diği kadar şeker getirtmek daima mümkündür. Bu hususta Ani muha birimizden gece şu malümatı aldık: ANKARA, 20 (Telefon- la) — Pazar günkü Heyeti vekilede şeker. kahve ve gay hakkında bir kararname mü- zakere ve kabul olunmuş ve tasdika arzedilmiştir. Ma lâmudur ki şeker ve kahve ve çayın bir elden idaresi hak- Vındaki kanununa ilâve edil miş bulunan bir kayıtla 31 mayıs tarihinden evvelki si- parişler kanun hükümlerin den müstesna tutulmuştur. Ancak bu mallar memlekete geldiği zaman kontenjana tâ bi olarak idhalleri lâzım gelir ken bir kararname ile serbest çe idhallerine müsaade olun muştu, Bu vaziyet bir çok sui istimallerin hususlüne sebebi yet vermiş o bulunduğundan yeni kararname ile 31 mayıs tan evvel yapılmış siparişle- rin kontenjana ( töbi olarak memlekete idhalleri esası va- bu malların idhaline müsaa- | zedilmiştir. Kola” nın Kurtuluş günü Kalenin selindi nahiyesinde Kurtuluş bayramı candan ve bü; tezahüratla yapılmıştır. Resmimiz yapılan merasimden bir inti. bat tesbit etmektedir. edilmekte ve yeni Vekilin tetkikatı netayicine ve ic- beddülütin vuku ağı yolun tma intizar o edilmesi daha! nan Maarif erkânından | a A e İRİLİĞİ nk Gm a daimünn ener <orlerinde. gene | olinamıslır. Reşit Galip B. in R AMB; Ankara'ya gitmesi üzerine şehrimizde bulu- bazıları 2 EYLOL Henüz bir şey Yok (Başr 1 inci sahifede) iki büyük Kumpanyadan başka bunlardan sonra gelen İstenua Romano ve Türk Petrol Şirket leri başlıca faaliyette bulunan teşekküllerdir. Türkiye'nin senevi petrol is- tihkâki vasati 45 bin tondur; İstanbul bu mikdarın yarısına yakın kısmını sarfetmektedir. Memleketimizin senevi benzin sarfiyatı da takriben 30 bin ton dur, Bu miktarların 4; 45 ini Standardöyl. 4, 35 ini ONeft Sendikat ve üst tarafını diğer şirketler satmaktadırlar, Son zamana kadar bu Kumpanya" lar, Anadolu ve Trakya'yı satış mıntakalarına taksim etmişler- di; birinin satış teşkilâtı olan yere diğeri gitmiyordu. İstan- bul'da bile satış mıntakaları, da taksim edilmiş bulunuyor du. Bu fili tröst yüzünden: gaz ve benzin piyasası bir miktar yük- benzine konan kiloda 2 kuruşa yakın resim de son te- | reffüde bir 4x müessir olmas tur. Vaziyet bu merkezde iken Standardöylün her tarafta, köy lere kadar a rı bulunması yüzünden gittikçe (sarfiyatı İ arttırdığını gören, diğer şirket. İler, kendilerinin sarfiyatını da tezyit çarelerine © başvurmıya | başlamışlar, Eskişehir'de, Bur- İ sa'da ve semt semt şehrimizde İ satış barakaları vücude getir- | mişlerdir. Kumpanyalar arasın da ilk rekabet bu suretle başla- mış, petrolun kilosu 21,5 kuruş iken şirketler tüccara ve bak- kallara 20.5 kuruştan satış yap | muşlardır. Benzirin şa kadar düşmüştür. Perakende ciler, bu fiatlara bir iki lar, Bu rekabet devam ederse fiat lerin bir az'dahii'düşeceği tah- min edilmektedir. Maamifh, bu rekabet te şafka ve Karadeniz sevahiline şamil bir mahiyet ve nüs'at alamıyacaktır. — Çünkü yolcu vapurlârına gaz kabul e- dilmemekte, yalnız gez “yükle- tip vapur sevki ise Standradöyl ve Neft Sendikat'tar *aşkala- rının hesaplarına uygu” gelme mektedir. Bu itiberla, oralarda rekabet imkânı zaiftir. Gaz Kumpanyaları arasında bir vaziyeti hususiye daha mev cuttur, Standardöyl, tüccar ve Neft Sendikat'la İstesua o Romano maden sahibidirler. Standard, sattığı gazı, madencilerden sa- İtm almaktadır. Madenci şirket- iler için gazın bedeli ikinci dere- cede gelmekte © onlar evvelâ navlun. #izorle ve seir masraf- ları çıkarmayı düşünmektedir. Rekabet şiddetlenirse, Standar döyl'ün indirmek meçburiyetin de kalacağı mali: memleketin uzak yerlerinde rakipsiz bulun- 'duğundan oralarda fiatleri yük seltmek suretile te" fiye mec- bur kalacağı rakipleri tarafın- dan tahmin edilmektedir. Vaziyet, onu ( gösteriyor ki, İ halkın binnisbe ucuz petrol ve i benzin tedarik edebilmesi,Kum panyaların elindedir. Kumpan- yelar arasındaki rekabet te hal kın e olacaktır. Herşeyden evvel, memlekette petrol sarfi - yatını azaltmak için elektrikten istifade edilmesi &lkzem gelmek- te ise de, petrol Kumpanyaları. petrol satışında lâmba tenviratı nın yüzde 10 nisbetini geçme- diğini, elektrikten istifade hu- dudu ne kadar tevsi vi pet- rol istihlâkâti umumi in Di hayet O 15 - 20 nisbetinde a- zalacağımı ve Türkiye'de 5 - 6 gaz kumpanyası için kâfi faali yet sahası bulunduğunu iddia etmektedirler, bu meta için Benzine gelince her sene harice külliyetli para- mız gitmektedir. Benzine ispir- to karıştırmak ve bu sayede ih tiyaçtan fazla ispirto istihsalâtı mıza mahalli sarf bulunma: rin yapılmakta olan tetkikatın i bir an evvel neticelenmesi hara retle beklenmektedir. İzmirde de tahkikat Petrol ve benzin fiatleri Ana- semt semt, Kumpayalar arasın- | kilosu da | 27 kuruş 10 para iken 26 kuru- | kuruş | zam yaparak satış yapraktadır | Lisant Tetkikler , Her fikri ve edebi değişiklik | elzem olan şey: o tahi lü taşıyabilecek (o metin bir Dil” vücude getirmeye bağ dır. Bu görüş noktasından san meselesi son derece ehem- miyetle tetkik edilmek lâzım gelir. Dil, ilim ve inkılâbın en kuv vetli ve nafiz © va biri ve belki birinci: sakat bir hatibi kadar yüksek ve cazip olursa olsun. birisinin dinleyiciler. di- inin okuyucular üzerinde tesiri derin ve | devamlı ola- maz, Milli bünye ve sün tetebbülere başlamak, sonra da | gramerimizi tedvin ve tanzim etmek icap eder. Dilimizin bu- | günkü hali devam ettikçe mu- asır cemiyette lâyık olduğumuz mevkie erişmiş (| sayılâmayız. İ etmiş Dil Meselesi | ve nahiv fransızçalaşıyor ve bir İ taraftan da Fransız lisanınm kamusu, Akademi (o tarafından J ikmal ve tedvine şalışılıyordu. Bu vazife, altmış senede yapıla | ildi. Bütün bu faaliyetlerden ik edebiyat -intişar ediyor- günkü Fransız dili XVIL ırda tekarrür ve tebellür Voielâ'nın: dile hâkim olan âmil ilim ve iştikak değil, İ kullanış tarzıdır nazariyesi e sas ittihaz edildi; dil, bu mesai, ve mücadeleler sayesinde vah- İ detini muhafaza etmiş ve ma- halli tesirlerden uzak kalmış- tı. Kibar sınıfın lisanı, ilim ve edebiyat dili olmuştu. Bununla beraber. o zamana kadar lisana giren garabetler de kaide ha- linde tecelli etmişti. Lisanda bu. edebiyat kolaylıkla istihsal fmda müca vam etmiş ve ikinci muvaffakıyetle neticelenmişti; Bundan en çok zarar görecek müstakbel nesildir. Halbuki, | yeni hayat ve yeni maarif temine nazaran Türk cümhuri. yetinin her şeyden mukaddem | talep ve istihdaf (o ettiği gaye | geleceğin hâkimi olacak Türk | çocuğunun en asri ve en müte- | kâmil şekilde yetişmesidir. Garp milletleri bu” yolları | bizden evvel geçtikleri için on- latin meseilerinden ve tecrübe- lerinden azami derecede istifa- de ederek, matlâp (o hedef ve gayemize sür'atle vasıl olmak mecburiyetindeyiz; zira Türk milleti, parlak ve çabuk bir te- rakkiye susamıştır. Garpta ve bilhassa | XVİİ inci asırda Fransa. bugün bi- bulunduğumuz, “ müş | | külâtr içinde çırpımiyordu; XIV öncü Luis'den evvel Richliei Fransız Tisanının ıslah ve tan- zimine memur (olmak üzere kedemiyi tesis etmişti; | XV inci asır, Fransız dil ve çdebiyatının en Oomes'ut ve dikkati ci bir devridir. Esa- san bu devir, ilim ve san'atin terakkisine çok müsait an- İsa Avrupada — kaybettiği eski nüfuzunu kazanmış ve dahilde ise Derebeylik'i ezmişti; bu su- İretle hariç ve dahilde Fransa- nin nüfuz ve itibarı temin edi- lerek ilmi ve fikri inkişafı için çok müsait bir zemin zırla- mi Bu asrm ikinci nısfı | Fransa için fikri terakiyatın en | parlak bir devridir. O zamana kadar. Rönesans. Reform'un yıktığı İskolastik devir ve zih- niyet, Fransada da yıkılmış ve onun yerine Fransız dil ve ede- | biyatımın klâsik (devri denilen milli cephesi doğmuştu. XIV üncü Luis muharrir ve müellif leri himayesine | alarak onları | kibar tabakanın dalkavuğu mer tebesinden © siymrmişti; © artık muharrirler, kâfi derecede ilim ve san'atla iştigal | edebilecek bir kuzur devri idrak etmişler- | İdi. Felsefe ve riyaziyatta: De: | kart'lar, Paskal'lar. Laroşfoko' İ lar, Fönelon'lar, temaşa ve san- at — hayatında: (o Molliğre'ler, Korney'ler . Vatür'ler. Rasin'- iler. Balzak'ları Mm. de Sevin- yi'ler, alo ve La Fontain'- ler, bu devirde en harikalı be- di le klâsik nümuneleri ib- da' ediyorlardı. Esasen milli ve kaideci demek olan klâsik vasfı bu güzidelerin yarattık- ları eserlerden çıkarmıştı. Bu lâyemutlardan evvel Fransız milletinin İisanı —ev- velâ bizde olduğu gibi— mah- İ dut ve muayyen (bir zümreye hitap ediyordu. XVMİ inci asırda İhtilâli kebir ile cihana hayret ve tak- dirlere garkeden Fransız mille- ti milli benliğini bu asırda ya- Tatmışta, Fransız dili. artık eskiden olduğu gibi —bizim arapça ve | gi acemceye mukabil— Yunan. Lâtin dillerinin bir karikatürü. | olmaktan | kurtulmuştu. Sarf | erim artmıştır. İzmir ticaret müdü- | riyeti İzmirdeki kumpanyalar | hakkında tahkikata başlamış» bu hususta İstanbul ticaret mü- diriyetinden de izahat istemiş- | tir, Buradaki tahkikat henüz bit- için İzmir ticaret müdi- | riyetine bir cevap vermek kabil İ lardan değil bu ıslahatı nazımda vücude ge iren Malherbe. her şeyden ev- vel âliman tarzda ilânı harbet- ti. O vakte kadar (lisanda bir türlü temin edilemiyen vahdeti | siddetle istedi; önüne çıkan bü- tün muhalefetleri yıktı. Yunan ve Lâtinceden mürekkep. ka. Jrişık lehçenin düşmanı kesildi. Malherbe, lâgetlardan. halkın öz dilin- den. milli sermayeden istifade ediyordu. Şu izabattan sonra diyece- giz ki, Türk (milleti, orta-çağ içinde teşekkül eden Fransız milletinden ve hattâ tarihten daha eski bir mazi | makla b ü | eştirebilecek büyi | sahip bulunuyor; yalnız. her şeyden evvel, dilimizin tarihi te kâmülünü asır asır araştırarak bir kül halinde * metodikman tetkik etmek iktiza eder. Kitap hanelerimiz İisanımızın geçirdi ği istihaleleri bize bol bol gös- terebilecek eserlerle doludur. Bugün islâm âlemi dahilin- de hars ve medeniyetçe en yük sek bir mevkide bulunduğumuz cihetle bu âleme mensup mil- letlerin hiç birinden ilmi ve fen ni ıstılah almaya mecbur deği- | medi liz, Milletimiz, beynelmilel kül- tür ve tekniği hummalı bir fa- aliyetle topraklarına çekmiye zmetmiştir. Bu meyanda, di- imizi zenginlettirebilecek kıy- metli membalara da malikiz. Türk dilinin muhtelif uzun asırlar arasında nasıl bir deği- şiklik geçirdiğini anlayabilmek için önümüzdeki mühim vesi- bakmak kâfidir. Bugün ilim âlemince türkçe'nin en eski (M. 4 üncü asır. milttan evvel de o- labilir) vesikası» Orhun kita- b Türk beyler, Türk atın iti tapgaçgı Beyler tapgaç atım tutupen — manası; Türk Bey- ler türk adını bırakıp Çinli Bey lerin adını alarak.” U — Hicri 5 ırda ya- zılan ve fakat islâmiyetten ev- velki devirlere ait eserleri ihti- va eden Kaşgar'lı Mahmut'un maruf kitaplarından: “Ağtı kı- zl bayrak - Toğtu Kara top- rak - manası; Kızıl bayrak yük- seldi - kara toprak tozdu. HI — Kara - Hanlılar dev- rinde ve islâm medeniyeti tesi- ri altında (H. 5) yazılan Ku- datkubilik'te artık tek tük arap ve acem kelimelerine tesadüf olunur: Kitap kadrini mabilik lik bilir. Manası: Kitap kadri- ni ancak ilim erbabı bilir. IV — İbetüllhakyık'tan (H. 6): Bilik bırla bilinür saa- det yolu - manası: Saadet yo- lu ilim ile bilinir. V — Çağatay şairi Sekkâki” den: “Eymenim göglümnü zül fü tâk perişan eylayan — ma- nası: Ey benim gönlümü zülfü perişan eyleyen. VI — En eski Azeri şairi | (H. 7) Hasanoğlu'ndan Apar- dı göşlümü bir huş kamer yüz canfeza dilber. : VI — Selçuki şairlerinden (H. 7) Seyyat Hamza'dan: E- cel tutmuş elinde bir ulü cam. Nihayet, Hicri sekicinci ve do- kuzuncu asırlarda Osmanlı li- san ve edebiyatı Arap ve Â- cem dillerinin tesiri altında milli benliğini kaybederek Ner kisi ve Veysi'lerin ellerinde an- Jaşılmaz, berbat bir sekil almıs- Vilâyette | Jandarma i Kumandanı Yeni kumandan dün işe başladı İstanbul jandrama “kumar İdanı Hüsnü Bey kaymakamlı ğa lerfi etmiş ve Konya vilâye tine tayin edilmişti. Mumailey* bin yerine tayin “edilen Şebin: karbaisar jandarma kumanda- nı binbaşı Ziya Bey, dün vilâ- yete gelerek yeni işine başlamış tır. Ziya Beye muvaffakıyet te- menni ederiz. Fazlı B. Ailesini götürmek üzere me Zunen şehrimize gelen Birinci umumi müfettişlik başmüşaviri Fazlı Bey bugün Diyarıbekire gidecektir. Fazlı Bey, dün ar- kdaaşlrama veda etmiştir. Hasan Bey geldi ve Balkan Birliği cemiyeti reisi san B. dün Ankara'dan sehri- Akşam refikimiz Akşam refikimiz intişarının 15 im- ci yılını dü: ak etmiştir. Refiki- mizi tebrik eder ve daimi muvaffa- | kiyetler dileriz. Bir yıl dönümü Tes'it mi ediliyor? İ Teşrinievvelin ikisinde Balkan har binin ilânının yirminci senesi bitiyor. Bu münasebetle Edirne muhasarasım da bulunan muharipleri yadetmek ü zero Sofyanın Üçpinar mahallesinde ki Nikolay bahçesinde yapılmış olan abidenin resmi kişat ve takdis ci gün yapılacak ve hatta bu merasime Edirne muhasarasında bulunan alay lar da iştirak edecek ve bir çok ves mi ricslde bulunacaklardır. Askeri tebligat | e ni Beşiktaş As. Şubesinden: © Mn- lâl zabitan ve efrat ile şehit yetim- lerinin 932 senesi tütün ikramyie defterine herhangi bir sebeple ithal edilemeyenlerin yeniden bir defterin tanzim ve makamı aidine takdim edi ecektir şube muntekasinde mükim ve mukayyet bükabil zevatin onbeş in zarfında şubeye müracastları, tı. Avrupalılar. o Rönesans'ın kuvvetli cazibesile milli mev- cudiyetlerine ka biz medreselerdeki mugalataları bi lâmünakaşa dinlemeye koştuk. Yukarıdaki misallerden de anlaşıldığına nazaran lisan mü temadi tebeddül etmekle bera- > aradaki yakınlık pek bariz- lir, Hiç şüphe yok ki ölen bir dil, sun'i vasıtalarla ihya edile mez ve fakat, lisanın tekâmü lüne meş'ur bir istikamet vere- bilir, Hicri IX uncu asırda “Mu- haketüllügateyn” i ile i ve lisancılarının en veri olduğunu ilk defi den Çağatay şairlerinden Ali- şiri Nevai bu hakikati dört asır Son söz olarek maalımıza Dazs ran yapılması lâzım olan en mü him iş. güzel dilimizin * tarihi tekâmülünün filolojik esaslara göre etüt edilmesi. Bunun için de Orhon âbide- lerinde başlıyarak Uugur: Ça- ğatay, Azeri. Selçuki, Osmanlı lehçelerinin “Dislectigue” bir lügatınr vücude getirdikten sonra gramerimizi tedvin ei- mek, bilâhara da büyük Türk kamusunu yaratmak. Görülüyor ki. bu da az bir zamanda kolayca yapılabile- cek şey değildir. Bu ameliye haricinde bir milletin di ve yahut bu kelime mez. Çünkü yaşamaz ve yaşa” leri altında, (T.D. T.C.) nin İ mesaisi neticesinde, bu kutlu işin de muvaffakıyetle başarıla İ cağından emini Güzel türk ve milli hüviyetini kazandıran” (lar, bu uğurda ilk defa — türk“ çenin faikiyet ve kudreti için— mukayeseli bir eser yazan bü” yük Türk alimi “Alişiri N. nin ruhunu şadetmiş olacaklar” dır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: