7 Ağustos 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

7 Ağustos 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

illiyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 7 AĞUSTOS 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç içini LK 3 aylığı 4 — 6 7160 2 W— Gelen avrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracant edilir. Gazetemiz ilânların mes'a- BUGUNKU HAVA tigrat kaydedilmiştir. Vakit geçti, gece | ilerledi. Mahallenin gürültüsü kesildi. Sokaklar tenha.. Arada bir u- zaktan geçen otomobilin motö- rü duyuluyor ve az sonra o da gecenin içinde kaybolup gidi. yor. Sakin sokakta muayyen me- safelerdeki hava gazı lâmbaları ne için, kim için yanıyor, bili- nemez. Yatan yattı ve çoktan uyudu. İki hava gazı (o İâmbasının orta yerinde, 28 numaralı evin karşısındaki apartımanın kapı- sında bir adam uyukluyor gi- bi.. Evinin yolunu şaşırmış bir sarhoş mu, bimekân © takımın- dan mı, ne mene adamdır? Kı- yafeti öyle emniyet verecek gi- bi değil.. Arada bir başmı kal- dırıyor ve 28 numaralı evin pen cerelerini dikkatle tarassut edi- yor Tam ayağa kalktığı sırada köşeden başka bir yolcu belir- di. Bizimki sanki (O kundurası- nın bağları çözülmüş te, bağlı- yormuş gibi bir vaziyet (o aldr. Meçhul yolcu yanı o başından geldi, geçti. Fakat göz ucu ile de kendi gibi sokakta geç kal- mış adamı şöyle (o merakla bir süzdü. Sokak yine eski sessizliği a- lınca, nemene olduğu belli ol. ayan adam karşı tarafa ti ve 28 numaralı evin inde- ki parmaklığı kedi gibi bir ham lede tırmandı ve “hop!,, | öbür tarafa gürültüsüzce atladı. Bir müddet kıpırdanmadan odur. du. Etrafı dinledi. Mükemmel, dünya uykuda! Yavaşça doğruldu ve evin arka tarafındaki mutfak kapı- sına gitti, kapıyı şöyle bir zor- seç | | ladı. Kilidi Hemen il dört beş anahtar çıkardı. Kapı daha birinci anahtarla açıldı. Beş altı günlük tahkik ve ta rassutlarından sonra, biliyor- du ki bu evin sahipleri toptan sayfiyeye gitmişlerdi. O gece de, evin sessizliğine ve karan- lığına bakılırsa, içeride kimse- ler yok demekti. Kulak kabart tı. Çıt yok! Yavaşça mutfağa geçti, sonra bir koridoru geçti ve salona gir İ o Duvardaki saat 7,15 te dur- muştu. Alâ! Kim bilir kaç gün den beri durmuş? Nemene şey olduğu belli ol- mayan adam ,üst (kata çıktı. Bir yatağın koyu renkteki b taniyesini çekti ve başladı orta- lığı karıştırmağa... Eline ne | geçti ise, battaniyenin içine at- İtı.. Açılmadık dolap, çekmece | kalmadı. Alt kata inip te ev- | den çıkmağa hazırlandığı za- İ man bu battaniyenin içinde ne- İler yoktu. Yükte hafif, pahada ağir ne varsa hepsi oradaydı. Tam o sırada salonun kapı- sı açılmaz mr? İyi otuz dört, otuz altı yaşlarındı güçlü kuvvetli olduğu bir elinde de tabanca, namluyu hırsıza çevirmiş, o gözleri ateş püskürüyor. Bu yeni peyda olan adam: — Kıpırdarsan, gebertirim, dedi, Ayni zamanda da, tabancı nm namlusu daima hırsıza mi | teveccih, salondaki telefonun ahizesini açtı: — Allo, Matmazel, bana en yakın polis karakolunu veri- BiZ. niz Muhsin! Evimde bir hırsız yakaladım. Çabuk yetişin... Hırsız tehlikeyi sezince, bir aralık cebine davranmak iste- di. Fakat karşısmdaki meydan vermedi ve tabancasını o ateş- ledi: — Bavvv!! Kurşun hırsızm kulağının dibinden vızlayarak © geçti ve duvara saplandı. kıpırdarsan, göğsüne boşaltırım, dedi. O zaman hırsız, tabancanın polisten daha tehlikeli olduğu- nu anladı ve vallahi hiç kıpırda madı, Tam o sırada polisler gel. diler ve bir fırtma gibi salonun içine girdiler. Muhsin Bey izah etti: — Biz sayfiyeye taşınmış- tık. Bugün İstanbula © inmiş- tim. Birçok işlerim vardı, tam evime gireceğim sırada içeride bir takım gürültüler — işittim. Yavaşça girdim. Bir de ne gö- reyim? Bu herif ne var, ne yok, Jşu battaniyeye toplamış, alıp götürüyordu. Bereket versin, tam zamanında gelmişim. Yok sa bizim ev tamtakır kalacak- tı. Şimdi son posta ile döne- cektim. Fakat dönmiyeceğim. Yarım sabah karakola gelir, ifa demi veririm, Polisler vaktin geciktiğini düşünerek, hemen o gece ifa- Milliyet'in Edebi Romanı : 55 Ölüler yaşıyorlar mı? Yazan: HÜSEYİN RAHMİ Bu komik macera (o üzerine üç genç arasında bir hayli a- lay geçtikten sonra (© Dilâver sözlerini irmeye uğ- raşarak £ — Münireye yüz o batman sevda gösterip te ağzından ala bildiğim beş dirhem sır şu ol- du: “Küçük hanıma biribirine rakip iki ruh © âşıkmış... İkisi de, fangimizin olacaksm diye üzerine (yürüyerek Şehameti klima Siz buna ne Omn şimdi biras ğin: celi: — Olabilir. Ruh vak'ala. rında buna benzer isbatlı, şahit li çok misaller okuduk... Dilâver — Şimdi keyfiye- #n umumiyetini bırakıp husu- Lin Dilâver — Maceranın bize taallük eden cihetini (tetkike çalışalım. Bu sözün zımnında neler olabileceğini biribirinden sorar gibi iki kardeş bakıştılar... Dilâver devam etti: — Eğer ruhlarm ihbarları doğru ise bize uzaktan erişecek felâketin bu aileden gelece; n8 benim şüphem kalmadı.. Fa anlamak istediklerimi Mü- nireye tamamile (© söyleteme- Çünkü onun da derinden derine bu esrardan (o haberi İ yok... Orhan — Anlamak istedik- lerin nedir?, Dilâver — Bize ihbarları şu şekildi ta bir cinayet vuku ruhların “Uzak. buluyor. den belli bir adam peyda oldu. | İktisadi Bahisler a Umumi vaziyet ve Türkiye Lausanne'da beynelmilel anlaş ma yolunda ümitli bir adım atıldı. bu anlaşma hakiki yak- kadar sonra temin ede- Her halde harbin ve ga- verdiği hodbini ile ve , cebri bir müvazene daha çok devam edemez. Yer yü- zünün her tarafa zehirli gaz gi- bi yayılan iktısatta sulcut, itimat- ta tezelzül, mali buhran ve müş- külât ne yüksek gümrük duvar- ve mevzii tedbirler | len yer yüzü fennin te o kadar daralmıştır ki, zii, cebri tedbirlerle küçültmek; ufak ufak parçalı ayırmak tabiatın kuvvetli yürüy şüne karşı komaktır. Nitekim bü- tün tedbirlere rağmen büyük, kü- çük, fakir, zengin bütün hükümet | lerin önüne yığılan dertler: Ter- ki ticaret, iflâs, bütçe açığı, vergi» lere zam, işsizler... İlk tedbirler şiddetlendikçe dertler kuvvetlen- . Senelerce her cins mütehassıs- lar yazılar, etüdler neşret Pıştılar, harbi aratı hercümerç arasında ber kafadan bir ser yükseldi İşte bir kaç hu- makineleşme rasyonalizm, bunun doğurduğu sermayenin fazla kâr, fax imadm tonaku- tinin, ticaret ve iş hayatının cebri muahedelerle gayritabii ve gayri âdilâne bir tevzda taksimi... Buna çare olmak üzere Lau- sanme ve Cenevrede resmi Paris, Nevyork, Londra hususi şampan- yalı konferanalar aktedilir. Ak- | herkes biribirini atlatmağı memleket en fazla tatmin edilme | ğe, buna mukabil en az fedakâr. | lık etmeğe mütemayil, Binası leyh, neticede ümitler biraz daha münkesir, darlık biraz daha müte zayit, Umumi harbin o mezahiminin yorgunluğunun, yarlarının sizismi unutmak için sulhun refahını bek leyen milyonlarca insan, dünün cr lız gençleri işsiz, o haip ve hasir beklediler, alar. Kolunun kuvvetini, erme; bilgisini sata- rak yaşamak, evet haklarımı, i tediler. Şüphesiz namma cali bir gün alınmasını münasip gör- düler. Bittabi hırsızı da, bilek lerine kelepçeyi vurarak, kara- kola sürüklediler. Polisler ınce, meydan bo | şaldı. Eli tabancalı adam, bu sefer bir de kendisi rahat o ra- hat evi yukarıdan aşağı dolaş. tı. Hırsızm nasılsa göremedi. | gi bir çekmeceyi daha açtı. O- | rada bir hayli mücevher ve bir zarfa konulmuş beş yüz lira ka dar para buldu. O Battaniyeye göz attı. Orada da yükte daha hafif ve pahada odahaağırne buldu ise aldı ve bir sigara ya karak evden dışarı | çıktı, git. ti. Ertesi sabah, evin o hakiki sahibi, hakiki Muhsin Bey, ga zetesini okurken, evinde geçen | 1 öğrenince, soluk solu. ğa sayfiyeden İstanbula Evinin perişan halini gördü. Ve sahte Muhsin Beyin ye- rine polis karakolunda o ifade verdi. hun Şehamete tutulmaları çok garip bir vak'a olmakla bera- ber bunda bir cinayet göremi yoruz., İki ruhun kıza olan aşk ları bir cinayetten o doğuyor. Yahut bu ikiz aşktan bir cina- | yet doğuyor.. Bunu keşfetme- ye uğraşalım. İki kardeş şimdi daha zi- yade düşünmeye vardılar... Dilâver yine devam etti: — Çok müşkül bir muamma düşünmekle bulunacağa benze- miyor, Bunu bize yine ya ruh lar haber verecektir. Ve yahut zamanla esrarın düğümü ken di kendine çözülecektir... Orhan — Bize merak veri- yorsun Dilâver. . Dilâver — Merak vermiyo- rum. Sizi dikkat ve (basirete davet o ediyörüm.. Çünkü işin asıl meraklı cihetini daha söy- lemedim.. Turhan — Söyle... Dilâv&r — Bu ailenim bize komşu gelmesile ruhların 'ke- haneti yarı yarıya kendini gös- terdi demektir... Şimdi mace- Tanın ikinci kısmına bakalım. niz var mı? hürmet ve debdebe ile âbideler kurulan meçhul asker önünde hu- şü ile çıkan silindir şapkalardan, atılan demet demet - çiçeklerden değil, fakat yaşayarak bugünleri görmediğinden müteşekkirdir. İş- te kuvvete, tagallübe istinat etti- ği için vahşet dediğimiz ve onun aksi olarak kabul ettiğimiz “Me- deniyet!”.... Pırıl pırıl parıldayan elektrikli yirminci asrın tarihine ik sahifeler... Dürüst görenler, hırsmı beşeri hissine feda etmeyenler için bu- gün Lausanne'da başla, Tahmin olunur ki, artık yirminci asrın kapitalist âlemi de bunu tak dir etti; Lausanne'a bir ip hare- keti ile yeni bir cephe tayin etti. Bilhassa umumi harpten sonra te- şeddüt eden terörlü mali siyaset: | teki diktatörizmin tahfifine müle- mayil bu cephenin ihdasında â- mil, kendi muhitlerini de adam a- kıllı kemirmeğe başlayan iktısa- di felâket ejderinin istikbale doğ- ru açılan ve sırıtan korkunç diş- leridir. Evet altın yığınlarına gö- mülü en müreffeh zannettiğimiz. leketlerde de buhran —umu- nhitat — durdurulmaz bi faizlerin, vergilerin tenkisi, gayet geniş kredi açılması gibi sun'i ve mevzii refah aşıları hiç bir faide H hususiyele sahip Amerika badirede kendini koruyamadı. Dü şünülecek olursa Amerika bir hü- kümet olmaktan ziyade bir kıl'a- dır; iptidai maddeleri, sanayi teş- kilâtı, geniş ve bol pazarları iktısadi tecrit siyasetine en müte- bir ülke zannedilir. Hal- kı “5 8 idi. Hattâ bu mikdar bazı şe hirlerde daha çok yüksektir. Bil- hassa iş hayatı için cenmet adde- dilen Detroit şehrinde Ford ima- lâtmı tatil ettiği zaman 200.000 kişi sokakta kalmış idi. 1.200.000 nüfuslu bir şehirde bu mikdar hiç te istisgar edilemez. 1932 senesi ilk ayları istatir tikleri henüz ferah (göstermiyor. Vakıa Federal rezerv bankaları müşkilâtla mücadele, yeni iflâsla- ra mani olmak üzere iskonto be. delini yüzde üçe indirmiş, kredi sahasmı gayet genişleştirmiştir. Bugünkü kredi yekümu 1929 se- mesine nisbeten “4 40 fazladır. Beklenen faide hasıl olacak mı?.. Her halde Amerika afakını saran kâbusun ibresi aleyhte ve 1932 senesinin mütebaki aylarını pek ıkıntılı ve karışık gösteriyor. Diğer memleketlerde de umu- vaziyet ayni çerçeve dahiline girer. Görülüyor ki, harpten son- ra takip edilen rejim hakiki bir çıkmaza girmiştir. - Şimdiden bu yeni sistemin ne olacağı, ne şe- alacağının bütün hududu kes- tirilemezse de her halde beynel. milel rabıtaların kaeviyesi, Banar- ların birleşmesi, tının umumileşmet ler siyasetinin aksi olacağı muhak kaktır. Bunun gayri dahili ve ha- rici siyaset hatalı olacağı şüphe- sizdir. İşte Lausanne itilâfı bu dö nüm noktasmın başıdır. Bakalım bu herkes tarafından Le ne kadar sonra sana girecek, ne vakil ma mesut a- kıbetine kavuşacaktır. ?... Son seneler buhranmı her mem leketten daha az hisseden Türki- azisi, bakir servetleri Yine ikisi birden: — Hay hay var... — Sizin biriniz ve yahut ikiniz birden Şehamet Hanımı seveceksiniz. Bora buradan ko pacak.... Muadeleyi müsbet bir Orhan — Tuhaf söylüyor. sun. Daha yüzünü görmediği- miz'bir kızı ein sevemiye- de yanılıyorsun Dilâver... Ağa beyimin gönül verdiği bir kızı sevmeğe kalkışmak ( küstaklı ğını asla benden © bekleme... Buna farzen bile ihtimal yok- tur... Dilâver — Ben © önümüze çıkan mutihmanm hadlerini tayine çalışıyorum... Aklım bu raya kadar © varabiliyor. Eğer | Destappe'ın kullandığı bu kamyon değiş tokuş haya: | — İelecek Geliiketi siz bu meçhulün ilersini, geri- Geçen sene mayısta | Bavyoradan | havalanıp 16,000 metre irtifaa çıken Pr. Piccard, bu defa tekrar hava- lanmak üzre şimdi Zurih'te bulunu. yor. Profesör geçen seneki uçuşun. da bir çok fenni tetkiklerde bulun- makla beraber, ümit edilen bütün neticeleri temin etmemişti. Geçen sene 14000 metre mikâbında olan büyük balonun stratosphere'e doğ- ru çıkışı pek seri olmuş ve bazı a- letlerin bozulması İ bazı tetkiklere imkân berakmamaştı. Onun için işe yeniden başlamak lâ- | zum geliyordu. Hayatı bahastna ilk | tecrübesinden hayli ders alan Pro fesör uzun zamandan beri inceden inceye hesapları ve hazırlıkları ile ihtimamla uğraşarak, şimdi tekrar bavalanmak üzre bulunuyor. Profesör bir kamyonla ayın birin- de Brükselden haraket etmişti, Ba- İ lonun 2,20 metre kutrundaki küre şeklindeki madeni sepeti de kamyo- na yükletilmiş bulunuyordu. Profe süzrüüka esi ilimiz mille da şoför mevkiinin yanına oturmuş- tu, Kamyonun arka tarafında da iki | muavini oturuyordu. Bunlardan biri geçen — sene profesörle havalanan Kipfer, ötedi de bu defa profesöre refakat edecek olan o Brüksel fizik Isboratvarı müdürü Max Cosyus di. Kipfer ve Cosyus tam kürenin ar kasına oturmuşlardı. Bunların va- Zifesi, küredeki | hassas aletlere za- yar gelmemesi için, en e kök sadme lere dikkat etmekti. Her hangi mü- himce bir sadmede sesleri vaktinde işitilmemesi ihtimaline binaen mua- yinlerin yanı başlarma birer zil de konmuştu. Bu şerait dahilinde yonun en düz şoseyi ve gayet yürüyerek katettiğini söylemeğe lü- zum yok. Netekim kamyon Brüksel den Zürih ü tard kendisile görüşen gazetecilere şunları söylemişti — Mümkün olduğu kadar yakın bir zamanda havalanacağım. Yalnız bütün aletleri muayene o etmek ve her şeyin yerli yerinde olduğunu an lamak için daha bir kaç gün geçe çek. Bundan başka hava rasat mer- kezlerinin yalnız bir gün için değil, hatta bir kaç gün için, havanın çok sakin ve müsait olduğuna dair ra- porlarını du beklemek (lâzım gele- cek. Zira tecrübelerinin muvaffaki- yetle neticelenmesi için stratosphere de hiç rütgür olmamak Hizundır. — Yeni sepet (o eskisinden farklı madır? | — Hayır. Ayni eb'addadır. Yalnız. “ defn telsiz de alıyorum. Eğer tepelerine düşersek — veyahut öne bizi alır Afrika çöllerine «- tarsa imdat istemek için yanımıza | telsiz alıyoruz. Yoksa bu telsizin bi ze başka eyi yoktur. Strato, here'de saatt, İ ratinde Tügirler vardır. Bu rüzgâr lar bizi bir hamlede Afrikaya atabi- lir. Geçen seneki tecrübemde böy. le bir rüzgâra tesadüf etseydik, ba- | İonumuz ta Basra körfezine inebi tirdi. Diğer taraftan madeni (sepeti bu defn beyaza boyadım. Bundan mak- sat hareketi bertaraf etmek içindir. Geçen defa soğuğu bertaraf etmek için, kısmen siyahtı. Geçen seferki çıkışımızda madeni küre dahilinde sıfırdan yukarı 40 derecei hararet i çinde bunalmıştık. Bu defa hararet derecesi sıfvda (o kalacağını tah- bu yeni beynelmilel anlaşma atında da en çok istifnde ede- bilir vaziyettedir. SADREDDİN ENVER niçin bizim tutulacağımız sevdadan çıkarı- yorsun? Dilâver — Öyle yor... Turhan o — Komşumuzun yüzünden diğer suretle bir ke- dere uğrayamaz mıyız? Dilâver — Nasıl? Orhan — Meselâ orada bir yangın çıkar... Bizim (dama bir kıvılcımı sıçrar biz de yana- Dilâver — Evet ruh orak- ısı öyle diyor.. Oradan bir yang.ın çıkacak amma (o kıvıl cım evimizin saçağına mı yok sa sizin gönlünüze mi sıçraya- cak?... Bu istifhama yakın bir istikbal cevap verecektir. Her halde kendinizi denk almalısı- nız küçük beylerim... İki komşu arasında dostluk tesisi Doktor Muammer (o Feyzi Bey Şehametin baygınlığı ge- cesi o köşkten bu köşke şu me- 16,000 metre havada! 6 Sdeten onlardan Hava müsait olursa Pr. Piccard! İ de yüz liraya talip balonu ile yarın havalanıyor | min ediyorum. Bu takdirde üçüncü dola çıkışında vasati hararet (dere cesi elde etmek için, madeni sepeti griye boyayacağım, Yukarıya çıktığımız zaman hiç tel siz haberi gönderebileceğimizi zan netmeyorum. Zira muavinim ve ben fenni tedkiklerimizle son derece meş gul olacağız. Onun için telsizle hı ber yetiştirmeğe vaktimiz olmuya caktır. Bu defi cak mışmız? — Fazla irtifa meselesi benim i- çin tali meseledir. Olur ki 16.000 metreyi geçerim, olur aşa İ #rda kalırım, Benim için asıl mesele İ fenni tetkikattır.” Hava müsait olursa yarın havalanması muhtemeldir. Kari ” | Bir salata 40 kuruş.. Pahalılığa karşı şiddetli müca- dele lüzumunu her zaman ileri sü ren gazetenizin daimi karilerin. denim. Fakat her şeyin ucuzladı- ğı bu günlerde sermayesi azami beş kuruş bile tutmayan bir toma irtifa rekorunu kıra- funu | tes salatasını 40 kuruşa yiyeceği- mi hiç hatırama getiremezdim. Cuma günü oğlum ve kızımla z hava almak için Bebeğe git miştik. Dönerken Arnavut köyün deki sahil yazinolarından birinde şer peyni hakikaten muntazam kesilmiş iki tomates, bir salatalık, on onbeş | zeytin ve ilki üç biberden mürek- kep bir halite geldi. Diğer bir ta- bakin da şüya kızarmış k nirini de ekmekle beraber ze koydular. Şeri gibi biz de hesabı gör“ bir porsiyon sala- mi için 40 kuruş, peynir için 50 kuruş, iki şişe Taşdelen suyu için 30 kuruş ve ekmek için de 10 ku- ruş vermek mecburiyetinde kaldı- ğumızı yazarsam siz de benim bi şaşırıp kalırsınız zannederim. En lüks yerlerde görülmeyen bu fahiş fiatları o kontrol eden yok mu? Alâkadarların nazarı dikka- tını celbetmenizi rica ederim. Feriköy: Mütekait: Ahmet Saim. Harem veSalacıktan kalkan vapurlar Harem ve Salâcaktan mekte- | be giden talebe için Harem'den 7,15 ve Salâcaktan 7,25 vapuru pek erken olduğundan bu ay ni. hayetinde mezkür vapur saatınm Haremden (7,30 ve Salacaktan 7,40 a tadilini Şirketi Hayriyeden bu civar mektepliler & namma is tirham ederim. Nüzhet Enis Harik (Hayat Sirgortalarmızı | profesörün | | | Astanbul yedinci içra mı dan: Kâzım efendiye bor Hakkı beyin bacz olunan Hoca üveiz mahallesinde ğında 5 No. lu kayden İ len üzerinde 4-13. » i | hanenin üç hissesi haril sesi tarihi © ilândan 15 gün müddetle katyyesinin icrası için deye vazedilmişlir. İhalei zuhun lap talip olanların kiyme mene olan 672 liranın yüz betinde pey akçası vermel de 5 zâm etmeleri | lâzme katiyesi 28-B-932 tarihind da dnirede icra olunacaj ait dosya numarasmın 3 duğu ilân olunur. Ayazma kapusunda Y nan mahallesi Sığırcılar « eski 36 ve cedit (3Z mum kün kaydında © ve haciz yalnız 6 Haziran 95 tarihi ka bir izahat mevcut deği len taharriyat tarih delâle evrakı müsbite mevcut ole aşılmıştır. Şube ile yapıl berede fazla bir kayıt ve elde edilemediğinden işbu alâkası olan tanbal tapu bilvekâle vesaikle müracaa takdirde bu tari ği ilân olunur, İstanbul asliye mahkeme hukuk dairesi ticaret ke Artin Dedeyan efendiye on yedi lira otuz yedi buçuk kı lu Galatada. Perşembe ; Zencefil sokak 6-7 No, da Koço Kostantinidis. efendi kür borç için mukavele ile | tiği emvalden iki bin iki yü teneke benzinin tediyeyi de memesinden dolayı açık art retile satılması ve satışm tarihine müsadif salı günü s; da Çubukluda İstanbul be İnn 11 No.'ka deposunda'le karrer bulunmuş olduğunda anların yevmi vakit ve mah kürda hazır bulunmalı nar, Beşiktaş icra dairesinden: dan dalayı satılmasma karar | olan bir İran balısı bir ceviz çini soba, paravana levha or) e pencere perdesi 138.932 müsadif olan Cumartesi gü 14 tebilmüzayede sandal ninde paraya çevrileceğind olanların hazır bulunan mahsusuna müracaatları | mar, ZAYİ — İstanbul İthalât ünden 29-3-932 tarih ve merolu beyannameye ait merolu makpuz zayi olmuş! si ahnacağından hükmü yoktl Kaza kırköy Bez Fabrikası. Otomobil ve Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız, Türkiyede bilâfasıla icrayi muamele etmekte olan UNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır. maymız. Telefon: Beyoğlu 4886. bekliyo- Eski terbiye (o perverdesi Mahınur Hanrmefendi kenlikte bulunmamak gün Lemanı Çeşmi beraber alarak komşuyu ziya- rete gitti. Her iki taraf ta kırk yıllık: tanıjıklar. gibi: biri- birinden çok hoşlandılar... Ma- hanur” Hanımefendi bele Şeha- metin güzelliğine, terbiyesine bayıldı. Çok geçmedi. ötekiler de ziyareti iade ettiler... Şimdi iki aile oarasındaki yabancılık çekingenlik gittikçe gevşiyor ziyaretler sıklaşıyor. . Fakat nasıl oldu da ruh. ların taarruzları altında ezilen bu aile birden bire biraz serbest Paşanınkiler şimdi lik bu sırra akıl erdirememek- le beraber kendilerini komşu- ların cezibesinden de kurta- ramıyorlardı. Artık bahçeden bahçeye ge çiliyor, Orhan, Turhan, Kera- met, Şehamet, Leman, Dilâver arasında gittikçe sıcak bir dost pelerde edebiyattan, it içtimaiyattan, spordi hisler açıyorlar. Biribirl taplar irae ediyorlar... Her iki aile efradı rafta kendine denk bir d karşılaşmıştı. Mahınurla sime Hanımlar, Talâtla Iâtif Beyler biribirinde r: na birer vefadar | bulm açıkta kalmış biye Dilâverzannettiğind yade bir belâya çatmış b yordu ., İki sile © arasınd dostluk teessüs etmeye ymea Münireden gizlice anlamaya pek lüzum mıştı.. Binaenaleyh'a perili bahçenin karanlık lerinde © aşkımı bir ilâhi okuyan yalancı âşık şimdi şukasile yüz yüze gelme mümkün olduğu kadar yor, onun müvaceheden H ki sn hizmetei kadını

Bu sayıdan diğer sayfalar: