15 Haziran 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

15 Haziran 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 15HAZİRAN 1932İ İdarehane: Ankara caddesi, 100 Ne, Telgraf adresi: Tat, Müliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318. Yazı işleri Müdürlüğü 24319 ABONE ÜCRETLERİ: Törkiye için o Hariç için| Müddeti geçen nüshalar 10 ku ruştur. Gazele ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- liyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat merke zinden verilen malümata göre bu gün hava kısmen bulutlu olacak, rüzgür şimal istikametlerden © secektir, 14-6-32 tarihinde hava tazyik 760 milimetre en fazla arcakivk 22 len az 10 santigrat kaydedilmiş tir Gene Karamanlıca Bahsi (Va â) nun açtığı ve benim iliştiğim ( Fransızcanın karamanlıcası bahsine (Selâmi ) de karıştı... Büfe mesinin bufe olduğunu güzel bir fıkra ile anlatıyor. Lâtife bertaraf bizde türkçeleşmiş ve (Va - Nü) ya göre karamanlı. ! calaşmış tuhaf tuhaf terkipler de var. (Pain d'Espagne)dan (Patis panya (Satinde Lyon) dan ( Setentilyon ) d'Ecosse) dan ( kaşmertikos ) (Gİ d'Ecosse) den o (filtikos) olduğunu izaha hacet | yok! Hattâ (Seli İzzet) in fık. rasında yazdığı (dressoir) keli mesi (transuval) şekline gir- miştir. Eğer çarşı içindeki kol tukçularla görüşse bu kelime. | e bulur (bitikara' yi söylediğim (Petit carre&) yapan kuvvet ne ise biz onu bu | İup kozumuzu onunla paylaş. malıyız. Yoksa Hattâ o kadar çemeyiz.. İz çukolata; ge sin bizi züppelikle ittiham et. mesi ve pek o cür'etkârlarının gülmesi karşısında sinirlenmek ten başka bir şey yapamayız. | İmdi ya bu kelimeleri kulla: mıyacağız, yahut âlemin dedi ği gibi diyeceğiz... Başka çaresi yok! bir hayli mektup gelir... Bun. keli. ! ( Kachemire | çemeyi (şo. | kola) dediğimiz zaman herke. | mantıki LE olduğu I sacma sapan olanları da Idır. r- | İ Lâkin benim en ziyade me- | İ rakımı celbeden bunların için- İlde benim şahsıma hücum eden, İçen, hakaret eden mektup- ili Bunların o arasında iyi gerili olanları yok değilse de müstehcen olanları ekseriyeti teşkil ederler. Bu tarzda mek- tupları — seyrek te olsa — al- | dıkça düşünürüm., Bu adamların işi mi akılları mı?.. Karşı yok, karşıya gelmeden bir adama mektup. | la çatmaktan ne zevk alınir!. İçlerinde o kadar namülâ- İ yim yazılmış olanları o var ki; İ böyle manasız şeyleri yapmak (için nasıl mesai ( sarfettikle- rine cidden şaşıyorum. Geçen. | de birisi bana diyor ki; İ o “Efendi, sen işinin ehli de- | ğilsin! O işi bırak ta gazete- | nin kalörifermi yak!.. Müret- i tiplere dondurma ve civardaki musevilere pide sat!,, İ Ey sabırlı karilerim!. Vakıa bizim © yazılarımızı ber gün okumak suretile gösterdi sabir ve tahammül ve vefakâr. lığın minnettarıyız!, Bizde de şüphesiz birçok tahammül tü- keten yazılar, muharrirler var dır. Lâkin o kariler içindede İ öyle münasebetsizler var ki!. Benim dostlarımdan bir zat İ vardı. Bir gün bir yerde mü- nasebetsiz birisile otururken İ demiş ki: | — Zatiüliniz başlı © başi- İna Allahım birliğinin canlı bir delilisiniz!, | Neden? | Neden — olacak?. Sizin gibi o münasebetsizi Allahtan başka bir kuvvet yaratamaz!.. | Ayni sözü bu mektubu İzan kariimize söylersem bana İ gücenmez ya! FELEK Şerifzade Süreyya Bey Hazin bir irtihal Odamızm ikinci reisi Şerifzade Süreyya Bey irtihal etmiştir. Bu İçel cave tecellisi Haberi. düm aldık. Kendileri uzun bir zaman danberi rahatsız idiler. Tedavi i- sin Avrupaya gitmişlerdi. Avdet lerinde, çok sevdikleri memlekete kavuşmadan bir gün evvel Pire de ölüm, onu, sevgi ve saygılar ln bekliyen bizlerden ayırdı Süreyya Beyfendi Türk iktisat ve ticafet hayatınm en güzide ve kaymetli uzuvlarından birl idi. (Kendi müesseselerinden manda İmütenddit senelerdenberi Odamı- zan ikinci releliğinde, emret “ve ire borsasmda, diğer arkadaş biribirimizle | 4lay etmekle bu işin önüne ge- | İlisi âzalığında memleketimize çok lıymetli hizmetlerde | bulunmuş- lardır. Süreyya Beyin telâfisiz bu ö lümü ile Odamız genç ve kıymet-, I li ilkinci reisini, ticaret “ve iktisat baytı çalışkan, doğru ve yaratıcı bir unsurunu, memleketimiz Ode çok temiz ve fnziletli bir evlâdı nı kaybetmiştir. Bu ziya karşı sında Odamız sonsüz bir teessür içindedir. ISTANBUL TİCARET ve SANAYI ODASI Milliyet'in Edebi Romanı: 4 Ölüler yaşıyorlar mi? (Felsefi fantastigue roman) Yazan: HÜSEYİN RAHMİ Hasılı yaptığı hüneri becere- meyince sağ kalmamalı.. Bu ö Tüm aşkı onlara muharebenin biraktığı bir yadigârdir.. Her şeyde son şiddete atılmak. Bi maenaleyh romanda, tiyatroda, sinemada da, sinirleri şah ahen gine gerecek, kalbe dakikada yüz elli attırtacak heyecan ma cernları lâzm.. Sizin bu kadar sakınmalarınıza rağmen oğulla rmız da bu müstevli gençlik has talığından bu suretle mütees- sir oldular... Dirileri bıraktı- Jar ölülerle konuşuyorlar. Müs bet şeylerden kaçıp gözlere gö rünmeyenlerin arkasından ko. suyorlar... Hanımefendi e biraderinin yeğenleri hakkındaki bu söz- Terini biraz mübalâğalı bula. rak: — Canım ölülerle konuşup *e na vznevorlar' da tıkır tıkır eğlenceden iba- ret zararsız bir oyun... O tık. tıkları sanki ruhlar mı yapıyor lar? Kendileri yapıyorlar, Ken di sunllerine gene kendileri ce vap veriyorlar. Talât Bey — Hayır o tıkir. tıları kendileri (o yapmıyorlar.. Masa parmaklarının © altında meçhul bir kuvvetin tesirile rn geliy. Oğullarını. de de mediyumluk is- idadi var... Bir takım temrin. lerle bu psişik kuvveti deve ope etmeye uğraşıyorlar... Hanrmefendi — Etsinler ne olur? Talât Bey — Ne mi olur” Bugün bir eğlence tarzında başlayan şey yavaş yavaş bir illet ve bir felâket şeklini alır. Hanımefendi — Nasıl? ?.Masa hasın. / binl | Asıldılar? İânkaradaki cinayet | faillerinin i son dakikaları... ANKARA, 14.— Ankaranın ileri gelen eşrafından Fahreddin. efendi ile zevcesini servetine tama ederek katledenlerden Kımız ve Paragon bu sabah asıldılar. Şehri heyecana veren şeni vakanın faillerinin bu sa bah cezalarını bulacaklarını duyan kesif bir halk kütlesi daha gece ya- rısında sehpaların kurulduğu yerle ri doldurmuştu. Sabahın ikisinde Cebeci hapisha- pesinde bir fevkalâdelik göze çarpı- yordu. Cumhuriyet müddei umumisi Ekmel bey wuavinlerile jandarma, polis erkânı hükmün tatbikine ipti dar için gelmişlerdi. Kımız ve Paragon birlikte yattık- ları odada uyandıkları vakit cezala- rını çekme dadikasınm geldiğini an- lamış olacaklar ki helecanle yatak- larından fırlamışlar ve pantalonları- nı üzerlerine çekmeğe | başlamışlar» dir. Kımızdan evvel hapishane müdi- riyeti odasına gitmeğe davet edilen Paragon yastığının. altına sakladığı küçük bir kitap ile bir gün evvel yazdığı bir mektubu koynuna koy- muş ve elleri arkasına kelepçelendi. ği vakit: — Galiba gidiyoruz!.. Demiş, şaşkın adımlarla — hapishanenin İoş merdivenlerini — çıkarak kendisine hükmü tebliğ edecek heyetin huzu- vuna gelmiştir. Müddei umumi Ekmel bey Para- gona hükmün infaz edileceğini, bir söyliyeceği olup olmadığını sorduğu vakit idam mahkömu itidalini muha- Diye mmıldanmış alan mektubun olunmasını flar iy köşesinde duran ve dini merasimi ifa için getirilen papas bu vazifeyi yazımın fazla kötü olması na i yapamayınca Paragon mektubu bizzat okumak teşebbüsün- | de bulunmuştur. Helecanı buna ma- İ ni olmuş: — Ne okuyayım?... Alacaklarım İ hakkında kardeşime bazı şeyler İ yazdım, onları tahsil etsin, demiş- tir. Parâgon bu ifadeyi | birkaç defa İ tekrar etmiş ve mektubun biraderi İ me raul ilmesi hususunu © hemmiyetle temenni eylemiştir, ken disine verilen cevap şu olmuştur: Paragon ümitsiz bir tavurla ilâve etmiştir: — Mektubu verseniz de o, bu pa raları aımıyacaktır. Ben bile uğra- İ sip ta alamamıştım. — İnklir ediyor. lar. Paragon Ermeni papazınm önüne İ götürüldü ve burada dini merasim yapıldı. Papas elinde | tuttuğu ipek İ mendile sarılı gümüş bir. kutudan nun ağzına hamurdan yapıl | mış hir küçük haç koydu. Elile ona iki üç yudum su içe keceksin, Allah seni affetsin!” dedi. ya | sonra odadakilere: nıdık bir sima arar gibi merakla ba- kendı. Kımıza gelince, yakayı ele verdi- ği dadikadan beri cürmünü kolaylık- la beklemiştir. Adliye heyetinin ar asma çıkarıldığı zaman “hiç bir larinı oynatmış, büyü ve sihii le uğraşa uğraşa perilere ka- rışmış meczuplar, apt ba. balı araplar, hütdamlı şeyhler vardı -.. İşte bu oyunun sonu da oraya çıkar. Çünkü göze görünmeyen mahlükatla konuşmak ne de- mektir? Simdi şurada siz, ben Orhan, Turhan dört | kişiyiz. Aramızda seksen bilmem kaçta vefat etmiş halamın ruhunu, Hacı Hüseyin Efendinin uhre. vi hüviyetini, tanıdık tanıma- dık bir çok ölülerin gözlere gö rünmez omâneviyetlerini bi. zimle beraber farzederek.. sen- hi benli onlarla konuşursak akıl İı yani normal insanlar smıfın- dan ayrılmış olmaz” mıyız? O halde gaöplerle konuşan delile ri niçin tedaviye uğraşmalı? O zamana kadar ince bir te- bessümle dayılarını dinleyen de. likanlılardan Orhan artık sü. küta tahammül edemiyerek: — Dayı bey Londrada, Pa. riste, daha bir çok medeni memleketlerdeki spri- tisme teşekküllerini, cemiyet. lerini, ve bunların gazeteleri- risaleler | Gazeteciler (Başı i inci sahifede) donsko Edinstvo” gazetesi muha- | biri M. Dimitri Pop Evtimoff, “İs- karaky Far” ve «tetçestror gaze- teleri muharrirlerinden M. Yor- dan Crastev, sabık valilerden ve gazeteci M. Teodor Boyçeff, Sli- venika Poşna gazetesi müdürü M. Panayot Çorbaciyeff, Postelna Posta gazetesi muharrirlerinden M. Yurukoff, sabık valilerden ve gazeteciler cemiyeti veznedarı M. Vasil Popoff, bulunmaktadır. M. Boris Sakazoff bilhasıs hosgü ve hos sohbet bir zattir. Balkan kon feranımda Bulgaristan başmurah hası bulunmuş olan M. Sakazoff” un kardeşidir. Dün öğle üzeri M. Anton Bayçeff ve M, Sakazoff $6- reflerine matbuat ce: fından bir öğle ziyafeti verilmiş- tir, Il Bulgar gazetecileri ile artistle- ri bir kaç gün şehrimizde kaldık tan sonra Ankara'y, & Repertuvarlarında Bulgar hayatı- nı temsil eden şayanı dikkat par- çalar vardır. Şehrimizde bir kaç | temsil vereceklerdir. Posta müdürlüğü- nün bir tavzihi İ. P. Başmüdürlüğünden: 27-6- 932 tarihli nüshamızda (Postahane- de ardiye parası) başlığı ile münte- sir yazıyı berveçhi zir tavzih ediyo- rum: Babendilen paketin ihbarnamesi 245-932 tarihinde-ki salı günü- M. ileyhe teslim edilmiştir. 25 mayısta bir banım müracaat ediyor, Bu hanı | mın paketi almıya tavassut edildiği İhbarname zahırındaki cirodan anla şılmış isede muktazı Damga resmi tediye edilmediğinden £ paket veril. miyor ve Fordası perşembe bizzat müracaat eden M.İleyhine teslim e- diliyor.Binaenaleyh Ardiye kanunu- nun emrettiği şekilde alınmıştır Müh let meselesine gelince eyyamı tati- İiye için ardıye aranmaz eyyam adi- ye için kanum24 saat Mühlet koy- muştur ki kâfider mabaza bu müh letin artırılması “pesin kanununun | tadil edilmesine yeyaklaftar ayni sutunda derced ' ” 7 maalihtiram reca ederim ef. «öyliyeceğim yok! Kimsem de yok. Yalnız Pariste bir kardeşim var, on senedir haber alamıyorum, vefatım- dan onu haberdar edersiniz” dedi. Fakat kardeşinin adresini bilmediği mi de ilâve etti. Kımızın da koynunda bir mek- tap vardı. Bu mektup & Puragonun kardeşi kel ağaya hitaben yazılmış. tı. Eşe dosta selâm ve veda mektu- bu idi. “İşte geldim, İşte gidiyorum” diyerek papasın önüne kadar ilerli- yen Kımız mütekit bir insan gibi papasm duasını derin bir vecit için- de takip etti. Papasın verdiği suyu sine sine içti. Gömlek giydirildikten | — Cümleten hakkınızı belki edi niz.. Dedi, İnşallah son posta ile gidiyoruz. Allah düşm: İtında masadan kesildiği vakit o, hâlâ bo- uk bir sesle: — Hakkınızı helâl ediniz... Diyor. du, sayarak mensuplarını alel'em. ya budâla, meczup telâkki et- mek hakkına malik misiniz? Dayı bey yan gözle yeğeni. | di ne bi ve dudaklarının bü- | kük istihzasile: — Galiba zatı âlileriniz de bu cemiyetlerden birinin fah- ri azalığile mubahi 1. Orhan — Olsak ta ne lâzım gelir.. Fakat bizim naçiz var- lığımızın böyle yüksek cemiyet lerce ne ehemmiyeti olabil! Şarıltılı bir yağmur başla. tı. Bu, sudan kamçılar al tında oluklar, çerçeveler, kap. lamalar, kiremitler her taraf kendine mahsus bir ses çıkarı. yordu. Dışarıda bir gezinti ol du, perilere inananlar, inanma. yanlar en ufak bir pıtırtıdan kuşkulanır gibi etrafa kulak veriyorlardı. e Pantom nedir? Odu kapısı hafifçe bir gi- artı ile aralandı mürebbiye Madam Sermin açık göğsünü omuz şalile örterek içeriye gir di, Doğruca şakirtlerine hita. ben fransızca: — Korktunuz mu yavrular “ (Başı 1 inet verilmiştir, sahifede) Müsabakanın fevkalâde güzel | cuma günü sabah saat 9 da her | vürut etmiştir. Mikdarı olacağı şimdiden tahmin edil. lebilir. Yarış cuma günü sabah 10 da başlaycaktır. Ancak işti- rak edenlerin ve seyircilerin o - 6 şeyin oradân geçmesine müsaa | de edilmeyecektir. o Onun için kes yerini işgal eylemiş bulun- ması lâzırıdır. İştirak edecek ! olan otomobillerin ilân ettiği. | İ miz saatte moltörleri çalışır bir hancı partısa sayıma Baker ımağa a O: Me duğundan vaktile tedarik eği EFA Tıp Fakültesi kötübi J sün 9,15 ten evvel yerlerine git | halde start hattında bulunma- | öreleği muallimi Doktor İmiş olmaları şarttır. Çünkü tam 9,15 te yarış güzergâhı ları elzemdir. Ufak bir teahhur | İ kendileri için büyük bir vakit bit Beyin Kaym valdesi ve mf Riza Beyin zevcesi Hanım seddedilecek ve hiç bir otomo. | kaybettireceği için bu tenhhur- | ça tür. Ca 5 bugü bilin, arabanın veya başka bir Bektaşiler Kadınlı, erkekli Bektaşiler nasıl yakalandılar? | İZMİR; 14 — Şehrimizde Bozya kada Srvaslı Hasan babanın tekkesi nin müştemilâtmdan olan küçük bir kulübede 13 derviş ve mürit bir bek taşi ayini esnasında yakalanmışlardı Yakalananlar arasında çok genç ve iki münevver o hanım © bulun duğu gibi bir de 18 yaşlarında tale- be vardır. Uzun müddetten beri bu tekkeyi İ göz hapsi altında bulunduran zabıta, nihayet perşembe günü akşamı tek- kede bir fevkalâdelik olduğunu sez İ miş ve bizzal polis müdürü Feyzi B. tekkenin bulunduğu mahalde terti- bat almıştır. Cuma sabahı erkenden tekkede dördü kadın olmak üzere on üç kişi toplanmış, deve derisinden posteki ler yere serilmiş, ayin kürsüleri or- taya getirilmiş ve şamdanlar üzeri- ne konan mumlar yakılmıştır. (Âyinicem) saat on bire doğru başlamış ve rakilar içilmiştir. Ö; den sonra dervişlerin ve müritl bir kısmı hafif bir uyku kestirmişler ondan sonra yine ayine devam etmiş lerdir. (AÂyinicem) esnasında (Nec- mi) babanın nefesi okunurken zabı- ta taharri hareketine başlamıştır. Bektaşiler bu âni harelest karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlar v2— vazi yeti tevil yoluna sapmışlardır. Adli. ye hhdiseye vazıyet etmiştir. Maznunlar zabıtaya verdikleri ilk ifadede: “.— Arkadaşlarla beraber bir ra- kı âlemi tertip ettik. Şöyle bir kaç kadehten sonra coştuk. Mey başıms- za vurdu. Bektaşi olduğumuzu gizle miyoruz. Eyvallah Bektaşiyiz. Fakat kimseyi bektaşi olmıya teşvik etmi- yoruz. Hükümet gizli tarikat toplan tılarını menedeliden beri erenlerin bağından istifade edemez olduk. Ka dınlar yabancıdır. Onlar bizim âle. mimize iştirak etmedi.” Haklarında o müddeiumumilikçe tevkif müzekkeresi kesilenler Yunan Konsoloshanesi Kavası Tayyip, Der viş Mustafa, Hasan Baba ve Sökeli Mehmet Tevfiktir, Diğer maznunlar serbest bırakılmıştır. Adliye bu hâdi kula çok yakından alâkadar olmak - —— sema — Bir tavzih Türkiye Eczacıları ve Farma- koloğları Birliği | Riyasetinden: Son zamanlarda gazetelerde mes. leğe müteallik gayri mes'ul şahıs ların verdikleri, hakikatten uzak bavadislerin birlikle alâkası ol- madığını meslekdaşlara arzeyle- rım?, Yıldırım çok dehşetliydi. Zannettim ki odama indi... Al. Jaha şükür hava biraz serinle- li. Beyler yaşlarında ne kadar ilerleseler | mürebbiye onlara gene hep mes petits, mes en. fants, yavrularım, çocuklarım tasgirlerile hitap ederdi. Delikanlılar o korkmadıkla- rı cevabını vererek mürebbiye. erine teşekkür ettiler... Dayı bey yarıda bırakmış olduğu istihzalı bahse tekrar girişmek isteyerek: — Korkmuşlar.. Korkmuş. lar amma cesur görünmek için inkâr ediyorlar. Baksanıza be- nizleri hâlâ düzelmedi... Mürebbiye — Göğün ateşin den korksalar da ayıp mı? Be. nim bile hâlâ çarpıntım savuş- madı... Dayı bey — Sizin çocukları nız göğün ateşinden ziyade Karacaahmedin o ruhlarından haşyetleniyorlar.. Mürebbiye (Spritisme) in ateşli taraftarlarındandır. Ya- şı elliyi geçmekle beraber aşk, tuvalet, koketri mevsimleri de savmıştır.. o İhtiyar © olunuz, gerç olunuz hayatta ruhunuzu dan içtinap e etmek lâzımdır. den sonra sani 330 da Al İ tanesinden kaldırılacak ve 'de ayini biliera Feriköy o Frenk m naklolunacaktır. Istanbul sekizinci | icra d den: Bir Oboredan dolayı | eşyası 19-6-832 tarihine İncirden Hastalık Dr. Hulüsi Behçet | Beyin izahatı Cildiye mütehassısı Dr. Hu lüsi Behçet Beyin bil mem İeketimizi alâkadar eden bir cilt hastalığının sebep ve men- | şeini bulduğunu, vikaye ve ta- | haffuz çarelerini tesbit ettiğini | yazmıştık. Dün bu hususta Hu lâsi Behçet Beyden melümat rica ettik, Bize dedi ki: — Senelerden beri memleke timizde bilhassa ilkbahar * ve yaz mevsimlerinde ham incir ve incir ağaçlarile temasa ge- İlen şahısların ellerinde husule gelen ve bir “Disedrose” şeklin de görünen maraz, nazarı dik- katimi celbediyordu. Bir çok bahçelerden muhtelif incirler | toplattırarak müteaddit eşhas üzerinde tetkikatta bulundum. Ve bu suretle mını verdiğimiz umumi ve bi yük bir sınıf cilt rahatsızlığı. nın memba ve menşeinde bir takim mantarların âmil olduğu gibi, incir usaresinin de se bep olduğunu gördüm. Muhte- lif mahlâller yaptım. mütead. dit eşhasta ve muhtelif maraz. lara duçar olan kimselerde tet- kik ettim, Hassasiyetlerinin de recelerini öletüm. Bu suretle | incir Confiture'ü yapanlarda, ve incir yapraklarmı kaynata- rak elbise lekesi çıkarmak iste. yenlerde, Disedrose'a müşabih tagayyüratı cildiyeyi tesbit et- tim. iBttabi Disedrose'a düçar olan şahısların sebebi i yalnız incir değildir. Muhtelif sebepler meyanında incir usare sinin de bir âmil olduğu anla. şılmıştır. Bunların haricinde | incir işleyenlerde ve paketleme Harik (Hayat Türkiyede bilâfasıla icrayi bir çok sıkıntılara karşı oyala- yacak bir meşgale, bir iman tesellisi lâzımdır. Esasen dindar bir kadın 0- lan Madam Sermin bu Ruhiy- yun mezhebini yaşlı günlerinin kalp boşluğunu doldurmak için bir deva telâkki etmiğtir.. Za- ten şakirtlerini ruhlarla tanış. tıran da odur. Mürebbiye ruhlar hakkında istihfaflı sözlere hiç tahammül edemezdi. Binaenaleyh Dayı beye cevap verdi: — Lâtif ruhlar vardır. Ha- bis ruhlar vardır. İnsanlar da böyle değil mi? Fenaların şer- lerinden daima kendimizi ko- — Madam affedersiniz siz- den mühim bir şey soracı ğım.. Lütfen cevap verir misi. niz? — Eğer anlayacağım ve an latabileceğim bir ise niçin Cevap emilyeplai — Ruhlara inanıyorsunuz?.. — Şüphesiz. bütün dinler ve bütün dindarlar gibi.. İnanamıyanları inandır. mak için birilim ve mantık kuvvetine malik misiniz? Kaza Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. zar günü saat dokuzdan o: dar Beyoğlunda Derviş 29 numaralı hanede satılacağı olunur. Istanbul ikinci iflâs memur dan: Müflis Vitali Efendiye tasfiye edilmesi mukarrer Ti je mütesllik Yelek Kazsk yünlü mallar açık arttırma ile İl ziran cumartesi günü saat 18 palı çarşıda 107 numaralı mağ da satılacağı ve 10 mumeroya olunan alacaklı Sedat Beyin Mart, Nisan, 832 icarı 36 Tire kabul edilerek sıranın dö Istanbul yedinci icra menatir dan: Bir boretan dolayi mahe paraya çevrilmesi mukarrer al rikle müteharrik © makkap desti hı ve müdevver destere 19 Hasi 832 tarihinde saat onbuçuktam baren İstanbulda Cerrahpasada yar caddesinde 66 No. lu dül önünde paraya çevrileceği ilân © Bur. ZAYI — Üsküdar Karabetyan fi sinden 1930 - 1931 de aldığım rifçe müsaddak | şehadetnamemi zaen sayettiğimi ilân eylerim. kar oğlu Yeram Serabyan, zamanında kuru incirlerle eni teveğğil amelelerde rastladı! mız diğer sınıf bir takım ek#i malar da vardır. Ham incir toplaması, soy sı ve konfiture yapması, kaj natması ve ilâh.. ameliyel ellerde incir depatitlerinin bi sule gelmemesi için şahıslı vikaye edici usuller yani gayi hassas yapma meseleleri de bit ettim. Umum tecrübe ve kikletimin netayicini | ayrıd Tıp âlemine bildirmekteyim. Otomobik ve muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır. mayınız. Telefon: Beyoğlu 4886. tıktan daha mi — Ne gibi Madam? — Ruh ciyadeti.. Dayı bey bu terkipten $ bir mana çıkaramadığını anlatır bir tebessümle tekrar etti: — Ruh ciyadeti... — Evet efendim ruh ciyade ti. Yani ruhan uyanıklık. Benim ruhum uykuda ol malı ki böyle hayalât kabilin* den şeyleri aklım bir türlü kav rayamıyor.. — Affedersiniz amma öyle olmalı... — Şakirtlerinizi irşat etmit olduğunuz gibi benim ruhumu da bu ağır uykudan uyandıras ir Haremi eden © İyİ sam, musikişinas, dâhi Babil” ü? (Devsmı ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: