Sinema yıldızlarının aldıkları mektuplar Yazan: Jeanette Mac Donald inüünk Jeanette Mec Donald'ın yeni bir resmi Gönde binlerce teessür beyan €- den mektuplar alıyordu. Ayni za manda da günde beş on çıkıkçı, bu işteki maharetini methü sena ederek matbu kataloklarını gön- deriyorla: Bizim işimizde en çok Oka: nan Comstance Benett'tir. Bu ar tist haftada 30,000 dolar kazanı- yor. Bunu herkes bildiği için Cons tanos mütemadiyen para talebi karşısındadır. Bir dişçiye vermek için elli dolardan, mükemmel bir teşebbüs olduğu vadile bir mil yon dolara kadar | talepler çok- tur Garip bir nokta daha var: Me | selâ filmlerimde. daima şen ve şuh bir kadn rolü aldım. Çok kim seler zanneder ki, ben hususi ha- yatımda da böyleyim. Meselâ Wallace Berry filmle rinde haydut, hırsız ve saire gibi insanların en | kötüsüdür. Wallace Berry'nin hakiki ha- yatında da hakikaten böyle oldu irisi o kendisine Bu mektubun adam akıllı Bu tanımadığımız muhabirleri- miz, çocuk, muhteri, âşık, deli, İkim olursa olsun, har birine ayrı ayrı cevap vermek külfeti de var idir. Bereket versin, bu mühim işi | her firmanın tesis ettiği bir muha iması halle o yıldıza karşı göster diği alâkada bir delil addedilir. Onun içindir ki, hiç (o bir sinema artisti kendisine gönderilen mek- tupların azaldığını görmek iste- mez, Dişimden yol parası ya kadar geleceğim Uurnağımdan artt, nı hazırlıyorum.” Daha neleri var? Bir gün Doug Ins Fairbanks'a Obir o kadından söyle bir mektup gelmiş: “Çocuğum ,sizi taklit edeyim diye evimizin çatısından pence- relere, su borularma — tutunarak aşağıya inmek isterken düştü ve kırıldı. Bunun mes'ulü siz i insenaleyh © çocuğumun hastane parasını ödemek mecbu- riyetinde; Görüyorsunuz ki, bi hayatı güç bir meyi 3ayıf tarafı budur: Methü sena edilmek. Hattâ bu methü senay: lâyık olmadığını bilen a > insanlar bile, kendisinden sita Yişle bahsedildiği za: ihtiyari memnun olurla: Tm bu zayıf tarafıdır ki, 'dalkavukları meydana çıkarmış- | tır. Fakat artist karşısındaki ada mın samimi de olsa, dalkavuk ta olsa sitayişini olduğu gibi etmek ai mukabele etmek mecburiyetindedir. Hakikaten yorgun argın işin- den advet odön artistin masası ü zerinde mebzul bir mektup yığını bulması hoşuna gidiyor. Bazı de falar bana gönderilen mektupla da çok şayanı dikkat ve istifade Ni şeylere tesadüf ediyorum. yıldızın müstemlekesinde bir görü daha sarih bir ifa yor. diyor ki: “Ben na- bir gün kaçıracağım. a | İm beder.” Sonra sırf beni şahsan görmek arzusunda olanlar ne kadar çok Bunlardan bir tanesi bir gün az kalsın stâdyonun kapısını kırack b. Demek istiyorum ki, perestiş- kârlarımızdan aşağı yukarı kor- kumuz vardır. Değil yalnız şah- *mızı görmek, hakikaten bizi ka irmak için en akin gelmedik va- İara müracaatı bir hiç bilen kim bilir ne kadar insanlar var. Bunlar: bildiğimiz içindir ki, dai- na müteyakkız bulunuyoruz. Fa- kat bu teyakkuz bir kadın artist çin ne kadar üzücü bir şeydir, tn avvar edemezsiniz. Bütün bu tehlikelerin harisinde Halıştığımız işte de bir çok hama ar oluyor, Daha yakm bir zamam #vel, pek tanınım; — bir yıldız “ilm çevirirken düyeü ve bileğinin Mr kemiği yerinden çıktı. wn ilânat acentesi reklâm noktai wdan en küçük bir hödiseden bi © istifade etmeği düşündüğü içim | | * kaza hemen ertesi gün, dön-| | ümu oldu. Pek âlâ ta-| | iz ki, bu o yıldızın! Mektupları müthiş surette arti. İçki düşmanlığı ve sinema Mısır içki mücadele heyeti İsken- deriyede içkinin fomalığını gösteren bir sinem aşersiti çevrtmiştir. 3500 metre tulünde olan bu şerit te 250 artist çalışmıştır. Genç, dinç bir delikanlı... yaramaz arkadaşlarla görüşmenin neticesi o lsrak içkiye alışıyor, itiyat | iptila şeklini aliyor. Bir zamanlar mes'ut bir hayat yaşamış ve bu gün içkinin yeni bir kurbanı haline gelmiş olan zavallı genç evini barkımı galp edi- yor, kahve köşelerinde, © meyhena masalarında bile barındırılmıyor,ha- rabelerde yatıyor. Sıhhatinı, serveti- ni, haysiyetini, aklını zayi eden biça re bir timarhaneye atılıyor Şerit çevrilirken bütün bu acı, pek acı manzara bütün çıplaklığıyla gö- rünüyor! Görünen yalnız bundan i- baret değil.. Bir sarhoşun miydesi nasıl yıkanıyor, içki nasıl kn na karışıyor, kanla, ciğerleri, böbrek leri sinirleri hırpalıyor. Hulâsa içki nin maddi ve manevi zararları be- Inları çırıl çıplak göze çarpıyor. Cemiyet bu şeriti bütün Mısır şe- hirlerinde cevirtecektir. — Allah mu- vaffak sisin deyelimi. Kate de Nagy gazeteci Çok kimseler Kate de Nagy'- Bin sinemaya © gelmezden evvel gazeteci olduğunu bilmezler. Bir Macar bangerinin — kızı olan bu genç artisi, pek erkenden burju ayatından usanmış ve ailesi ederek Berline gitmi, bulmuştur. Fakat almanca bilmediği için yazılarını macarca yazmış ve mesai araka- mecmuada iş daşlarından macarca bilen birisi bunları tercüme etmiştir. Kate'in spor, san'at ve ruhi tahliller üze rinde yazdığı yazılar o çok hoşa gitmiştir. Bir müddet sonra genç | kız almancayı da kâmilen öğren. | miş ve tercümeye ihtiyaç göster. | memiştir. Kate de Nagy sadece | edebi muvaffakıyetleri ile iktifa | etmemiştir. Resme şinış, ve bir çok sergilere gi rdiği re. | simler nazarı dikkati eelbetmiş tir. O zaman döstları © sinemaya | heves etmesini tavsiye etmişler, o | maruf erkânı İle tanıştırruışlardır. Evvelâ bir tecrübe filmi çevrilmiş arkasından da “Firariler” ismin. deki filmin baş rolü (kendisine verilmitşir. Bu film genç istidada yol açmıştır. Kate o günden itiba ren gazeteciliği bırakmıştır. MN (Dsinema haberleri İl * Sinema artistleri arasında apandisitten ameliyat olanlar na zarı dikkati celbedecek derecede soğalmıştır. Acaba bu, biribirini takip eden bol ziyafetlerden mi ileri geliyor.? Clark Gable için “yeni Va- lantino” diyorlar. Müteveffa artis tin perestişkârlarından © çoğu bu yeni tabire itiraz etmektedirler. | Bunlardan hiç biri Rudolphe'un hatırasnn, kim tarafından olur- sa olsun, bu şekilde benimsenme sine riza göstermiyorlar. Joan Gravford'un yeni resimlerinden biri İkiz hissi SİNEMA ÂLEMİ Madge Evans'ın bir pozu Sylvia Amerikanın film semasında yeni yükselen yıldızlardan bir tanesi de Sylvia Sidney'dir. Nevyorkta doğmuş © olmasına rağmen, çıkık şakaklar, ve çe- kik gözleri ile daha ziyade bir Çinliye benzer Der ki : “Eğer yaşi. dişkin ölem lerini ve zevklerini tatmaksa, ne de son derece zenginliğin keyfini sürdüm. Şimdi yirmi bir yaşın dayım. On beş yaşında tiyatro ya başladım. Sinemada da bir | çok âşık kadınlar rolleri aldım. ğin azaplarını duydum; Fakat bu rollerimin o hayatta mukabili yoktur. Hissi noktai nazardan hayatımın bu & si bembeyazdır. Açık i daha şimdiye kadar sevmedim. , kimseyi Şu var ki Sylvia Sidney çok | genç görünür, adeta çocuk gi- bi.. Güldüğü zaman, dişleri tp ki çocukların dişleri gibi mini minidir. Sanki büyük adamla; taklit eden bir küçük kız gi Kendisini Clara Bow'a benzi tenler vardır. Clara © insanda düşüncesiz hareket çılgın bir bırakırdı. Halbuki Sylvia her hareketinde düşün. celi ve olgun bir kadın hissi bı rakıyor. Hani bazı küçük kız. lar vardır ki, yaşlarının bütnü tuhaflıkların, oyunlarına ve sairesine rağmen, insanda bü- yük bir hanımmış gibi tesir bı. rakır ya.. İşte Sylvia onlardan biri.. Gene anlatır * — Bir mecliste bulunduğum zamanlar, ne konuşacağımı bil miyorum. (Bütün muhavere mevzuları bana lüzumsuz görü nüyor. Halbuki etrafımda mü. temadiyen konuşanlar bu mev zuları hiç te lüzumsuz bulma- yorlar ve öyle uzatıyorlar ki. O zaman kendimi yabanc; bir memlekette, bedbaht ve kimse siz hissediyorum. Artık bir şey düşünüyorum. Bir fırsatını bu. lup meclisi terketmek, Biriçte. de dördüncü oyuncu olmak hiç hoşuma gitmediği işin, gitti. ğim ev sahipleri beni lüzum. suz bir mevcudiyet addediyor. lar. Hakları da yok değil! Hü- lâsa ben münzevi bir insanım. Olduğumdan yüksek görünemi yorum. Daha küçükken mek. tepte de böyle idim. Küküç kız lar mütemadiyen ip atlerlar. ken, niçin ben de onlar gibi lenemiyorum diye içime derin veis çökerdi. Hic dostum yok- genç bir kızsın, şimdiye kadar hiç sevişme, bu olur mu? — İşte olmuş. On beş yaşın | da iken tiyatro mektebine gir- miştim. Tiyatroya istidadı o- için burası çok güzel bir İlk ay her talebe ik bir piyeste her hangi beğendiği rolü oynayordu. Bu piyes tiyatro âleminin en ta- nınmış zevatı huzurunda oyna | nıyordu mimeyyizler talebenin rolüne dikkat ediyorlar, kusur lu taraflarile muvaffak olabil. diği noktaları not ediyorlar ve kendisini ona göre yetiştiriyor. Vardı. ! Hatırlıyorum ki, bidayette yüz beş kişi idik. Altı ay sonra yapılan eliminasyonda yirmi ki | şi kaldık. Ondan sonra mektep | idaresi halkım huzurunda oyna yacak bir piyes intihap etti. Prunolla! Besim halk karşısında ilk | oynadığım piyes budur. Piyes. | te kendimden bir iki yaş büyük | erkek bir eşim vardı ve rolleri | miz âşık rolü idi. Yani biribiri | mizi seviyorduk. Gençliğimizin | ateşi ile bu rolü o kadar i İ İ namışız ki.. Bilhara her bu rolü yalnız sahnede değil, | daha ziyade hayatta idame et- | mek imkânlarını aramıştık. Bu akılla da bir gün her ikimiz, mektep idaresinin sıkı talimat namesine rağmen, atla gezme. | İ ğe çıktık. Yolda bizi. tanıyan- | lardan birisi gördü ve mektep | idaresine haber verdi. Bu ge- zinti, o kadar masumane olma- sma rağmen, benim mektep- ten tardımı intaç etti, O zaman dan beri aşktan korkarım ve âşıklardan kaçarım. Sadece çe virdiğim filmlerdeki maceralar İ la iktifa ederim., . | Sidney | İ tu, Kibirli olmadığım o halde, | münzevi olduğum için öyle gö rünüyordum. Bugünde her hangi bir meclise bağlı olama- dığıma canım sıkılıyor. Her za man bedbinim. Hiç âşıkım yok tur. Ekseriya ölümün tatlı bir | şey — olduğunu düşünürüm. Ölüm, bana sonsuz bir uyku gibi geliyor.,, Acaba Hollyvood'un şen mu hiti bu genç kafadan bu siyah | düşünceleri söküp atamıyacak mı? Gone anlatıyor: — Belki.. ben kırmızı rengi hiç sevmem, Öyle olduğu hal. de kıpkırmızı bir elbise yaptır- dım, Değişikliğe (alâmet mi dersiniz? Hissetmeden ben de | ötekilere © benzeyecek miyim? Keşke öyle olsa.. Eğlenmeği öğrenmiş olmak, hiç te fena bir şey değil. Bir gün Sylvia'ya sormuş. lar: — Sen ki yirmi bir yaşında | İ sil Yenilerden Monigue Roland | grama indirmeli ve tercihan | kerli şeyl | ve bel İ maz, yahut kaybolabil KADIN Şişmanlık - Zayıflık Şişmanlık, zayıflık. Çok ka- dınlar vardır ki, şişmanlıleların. dan, bir çokları da zayıflıkların. dan şikâyet ederler, Şimdiye ka- dar bu bahis ü Si manlamak ve yahut mümkün olduğunu biliriz. Hiç yorulmadan, hattâ farkı. na bile varmadan, hafif bir mah- rumiyete katlanarak basit bir e sul takip o etmekle zayıflamak mümkündür. Bir deta alınan yemek madde lerinden hamur © işini ve şekeri çezri surette çıkarıp © atmalıdır Her gün alınan ekmeği günde 60 ek- meğin kabuk taraflarını yemeli, yahut dilimi ateşte kıratmalı. Ye mek yerken kat'iyyen içmemeli, hattâ su bile.. Ağır salçalardan ve çorbadan vazgeçmeli. Çorba- dan vazgeçmek, sadece mayi ol- dağa içindir. Bittabi içki hiç kul. lanmamalı.. Bazı kimseler Bu re irt bulurlar. Halbuki bu, zahiri bir jöydir. Çünkü zayıflamak isteyen lere her şey menedilmiş değildir. İstediği kadar b: een yiyebilirler. Hat y manlatacağı zannedildiği halde, zayıflamağa yardım eder. Çünkü yağ, diğer bir çok yemeklerden daha çabuk doyuyor ve vücut *e bu yağdan uzviyete lâzım oldu ğu kadarmı alır. Eğer yemek es asında sü ve #nir meşrubat kul. anılmazsa, faydası daha Filvâki hiç bir şey içmeden ye mek yemek o kadar h v bir şey değildir. T. miz rejimin en güç tarafı budur, fakat en mühim noktası da bu” dur. Beş on gün çekilecek sikinti. dan sonra, insan her şeye alışabi- lır, değil buna! Bu usulü takibe başladıktan sonra sekiz gün son ra vücudünüzden mühim bir sil- let kaybetti örecek ve o za- man rejime daha ziyade alışmak için kendinizde cesaret bulacak Diz. Muntazam, fal mayan mutedil jimnastik hareket leri ile gayet sıcak banyonun ve hamamın faydası olduğunu da söylemeğe lüzum yok değil mi? Buna mukabil bazı hanımlar da vardır ki şişmanlık isterler. | Bunlar ise fazla hamur işi ve şe- id yemelidirler. Gıda kuvvetleri az sebze ve otları sof ralarmdan © kaldırmalıdırlar ve bazmi teshil için seak, biraz acı menkular içmelidirler. Şişmanlık isteyenlerin erken tp geç kalkmal ini ii asgariye indirmeleri lâzım lr, Söylemeğe hacet yok ki, vücu dün muhtelif uzuvlarında güzel bir aüvazene âri bir shhate öla- mettir. Her ri bir ka, il sikhat urun önarln anam kat burada şöyle bir sunl akla va rit olabilir: Çok yaşamak için in san zayıf mı olmalı, şişman mı? Cevabı basittir: Zayıf, şimana nazaran ekseriya vasati tayattan fazlasını yaşar. Her biri otuzar yaşımda dokuz şişman ile, doküz zayıf almız. Hayat ilerledikçe, va sati hesapla, zayıflardan üçünün soksen yaşında hâlâ hayatta kal- ünüz. Buna Bilmek Lâzım Buz yerine Bu scaklarda hararet bastır. mak. için, insanm canı daima se rin meşrubat ister. Fakat her za. man da buz bulunmaz ya! İşte buzm ihtiyaç kalmadan meşrebatınızı soğutacak basit bir! usul! Soğutmak istediğiniz. şişeleri bir kovaya sıralarsmız.. Şişelerin boğazlarına kadar kum doldurur sunuz. Bu kumun üzerine bir ki. lo mutfak tuzu dökünüz ve her tarafını kalm bir tabaka halinde kapayınız ve sonra kovayı muslu ğun koyarak su doldurunu nuz. Tuz eriyince soukluk hasıl eder. Yarım saat sonra şişeler buz gibidir. Bu usul ekseriya buz bulunmayan yerlerde faydalıdır. Teneke kapaklar için anahtar Teneke kaplı şişeleri açmak i im bazan anahtar bulunmaz. İ- fiş, gazoz, bira şişesi gibi kapaklarını açınak için lizımdır. Anahtar ya evde bulun secik bir anahtar yapmak gayet kolaydır. Bunun iç mizi Birigitte Helm en son çevirdiği “Atlantide,, filminde Antinca rolünde bir tahta parç: dalı çivi. Çiv bir kunmanı tahtaya soktuğunuz zaman anah tarı Bu da di! pemrş oluratımı