j Milliyet Asrm umdesi “MİLLİYET” tir 17 MAYIS 1932 İdarehane: Ahkara caddesi, 100 Ne, Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmulınrrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için LK Ağ 19 .— 3 aylığı 6 2 Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. * Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazeteinir ilânlâtı mes'u liyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA va ekseriyetle bulutlu olacak rüz- gr cenuptan esecektir. 155.932 tarihinde hava tazyiki 762 menmi | hareret 17 ozgari 8 santigrat kaydedilmiştir. Kadıköy Stadı Bugün İstanbulda bir stad var mı diye sorarlarsa: — Evet! diyebiliriz amma dün bu suale müsbet cevap vere mezdik.. Çünkü İstanbulda böy le bir. yer yoktu. Buraya gelen | * ecnebi müsabıklara ett Taksimdeki harabeyi ken utanıyorduk. Bu hicaban kime ait olduğunu bilmem am- ma her hâlde sporu yapan genç lere ait değildi..Buna o rağmen bu gençlikten bir kısım kalktı. Kadıköyündeki o Ünyon klüp mam harabayi eline aldı. -Oraya teşkilât bir pist hediye etmi: Üç bin lira kadar da belediye- den muavenet gördüler. Üst ta rafını kendi paralarile ve kendi kredilerile yaptılar... Geçen cu- ma günü resmi küşadı yapılan güzel (Fenerbahçe stadı) mey- dana çıktı... Bu rsmi küşatta ben de bulun | leyen dum. Beş bin kişi kadar seyirci vardı. Ben, gençliğimi ve spor faaliyetimi bu Ünyon kulüpte geçirdiğim için oraya azami kaç kişi geldiğini bilirim. Cuma gü-| fi sakin sakin gözleyen bir s0. | si terbiye, yeni mü seyirci adedi azami adede gok yakındı.. 1 apılmasna BAMAFIZ olanlarda. rım. Bunu söylemğe mahal de yok!.. Yazılarımız meydanda. Ancak, hücra yerde stad yapma ya misal olarak Fenerbahçe sta dının gösterilmesinde hemfikir değilim... Çünkü: A — Fenerbahçe stadının bu İlunduğu yer Kadıköydür. Kadı | köyün yalnız kendi yerlisinden olmak üzere en aşağı 4000 se- yircişi vardır. Ve bizde spor hare keti ilk önce oradan doğmuş- tur.. Yenibahçe öyle mi ya?.. B — Resmi küşat günü ora- da beş altı bin kişi vardı... Bu kadar adamı Taksim stadyumu pek zor istiap eder... € — Hâsılat bahsine gelin- İ ce; resmi küşat günü Fenerbah çe hemen hemen bütün kulüp- İer mensuplarını kendi misafiri addederek beleş girmek isteyen hiç kimseyi reddetmemiş ve bu yüzden 2500 kişi bedava girmiş. D — Alâkadarlar* Galatasa- ray - Fener maçlarından hiç bi- rinin 6000 liraya vardığını hatır lâmıyor. En fazla dört bin kü. sur lira olmuş ve son maçlarda İ hep 2500; 3000 kira etrafında do /Jaşmış... Taksim stadyumu da artık İ bâsılat getirmek hususundaki | mevkiini kaybetmiş olmalı ki; ! Slavya maçları ziyanla kapandı | ğı gibi son Macar takımının hâ| sılatı da günde en çok üç bin li | radan yukarı çıkmamış. |. Bütün bunlara bir de Galata saray - Fener arasında son sene İ dostluk havasının da bir Galata saray - Fener maçı seyirci ade. dine menfi - tesir . yaptığını di düşünürsek - Fenerbahçe stadı- nın hücralığından son maçın müteessir olmadığını hemen takdir ederiz. Bilmem izahatım | i Daver Beyi Kadıköydeki bir Yenibahçede yapılacak stad arasında hiç müşabehet ve Köpek an Belediye emir vermiş... Başı | Kon yek ri Gelberi Dün mü, evvelki gün riü arka- daşlardan birisi bu devşirme e i- İnasında şöyle bir sahnenin şahi di olmuş... Bakmış uzakta bir toplantı... Yüklağıış... Bir Ma- damla bir çöpçünün münakaşa ei ve sorarak öğ- i> Çöpçü bü: Müdamn Dmpa tasmasiz bulduğu için yakalanmış. Atkadâş bunu söy adama: Eh! Emir böyle ise ne yap- sın! Vazifesi... Demiş. Fakat Muhatabı beş on adım ileride i- ki ön ayağı üzerine yalip etra* kak köpeğini göstererek: — İyi amma, bunu neden top esnasında göze çarpan bariz! nisbet olmadığı fikrine eğebildi t MİLLİYET ia'nın 24 nisan tarihli lan: Türkiyenin en maruf ahir, ismi “Yeni Rusya” ile Sovyet Rusyanm tetkiki mese- lesini şayanı dikkat bir kuvvetle ortaya altı Bu kitabi, Türkiye Hari vaharvirin 1930'da vekili. Tevfik Rüştü Beyle beraber ayni zaman da Sovyet Dy ziyaretinden inin me nevi edebi hikâyesi dir. Türkiyede Sovyet Rüsya Dal kandı dil a. beslenen Türk karilerine Sovyet Rusyada sosya” İizmin kuruluşu etrafında hakiki ve vazık bir table çirmiş olma- sındadır. Falih Rıfkı bu yor kiz “Rusyada içtimai rejimi tet- kik etmek için oraya gitmelidir. Çünkü yep yeni bir rejim - orada kitabında di. İ niyen imar ve insası için orada ruyor ve bu suali izah etmek İ de beş senelik plânı oynadığı İ lü, komünist fırkasınn ro geniş faaliyetini ve inkılâbın koy duğu toplu mesai “metotlarının atbiki sahasında tahakkuk eden siyasi — inkişafları zikrediyor. Türk muhazriri, Sovyet Rusyada umumi ve içtimai hayatın her sa üçe eden yapıcılığı ve calar koymuştur. Kitabın — karakteristik vasfı, muharriririn her noktaya tema l ve istifade imkânlarını araştır. mak noktai nazarından pratik bir görüşle yazılmış olmasıdır. Falih Rıfkı Bey müşahedeleri e halllsa: ederken, şu neticeye va ertürk takalım organize et mek, gençliğe lâzım gelen terbiye yi vermek ve bu terbiye ile bü- tün Türk camiasını her hamleye mükgit bir hale getirmek. Bunun için de bir seri proğ- ram vücude getirilmesini istiyor. Evvelâ yeni Türkiyenin imarı için bir plân yapmak, lk için siya- kadroları ha» zırlamak, kırtasi mak.. Bunları Benim gibi ilk spor şerbetini | lamıyor?.. Sualini sormuş... Bi- | Sovyet Rusyanın yapin ere orada içen ve benden yarım ne- sil daha yaşlı olan Abidin Da- ver Bey biraderimiz cuma günü Fenerbahçe stadının resmi küşa dına ve bir Galatasaray - Fener bahçe müsabakasına rağmen 2000 liralık bir hâsılat yapabil- diğini ileri sürerek Yenibahçe- de yapılacak bir stadın da bu kıbete uğrayacağını isbata çalı- şıyor ve Taksimde. yapılan bir Galatasaray - Fener 6000 lira hâsılat yaptığını da bu fikri isbat sadedinde yazıyor. Evvelemirde söyleyeiym ki; zim arkadaşın da işi yok galiba göpçüye yaklaşmış: — Baksana kuzum! Sen bu Madamın köpeğini neden al- dn? — Tasmasız dolaşıyordu. E mir Yakaladım, arabaya attım. , şu yerde yatan sokak köpeğini neden tutmuyorsun?.. — Söylesene?.. — Efendi. Şimdi ben o köpe ği tutsam da arabaya atmak is. tesemi kapağı açar açmaz içeri- ben de Yenibahçede stadyum | deki köpek kaçacak.. Onuda nin bir kore daha tetkik İ ni tavsiye ediyor Diyor ki: “Eğer Türk münevverleri, 160 milyon nüfuslu komşu memleke- tin inkişafını bir dakika dahi takip etmekte ihmal gösteriler. se, hakikaten cürüm işlemiş olur tar” * başka çöpçü tutsun!.. Bu cevap üzerine arkadaş u- zaklaşmış... Çöp arabası yola revan olmuş... Madam da araba nin arkasını bırakmamış.. Nere ye kadar?.. O malüm değil! FELEK Yeni Rusya ve Rus matbuatı tecrübe “edilir ve memleketin ye | idaresin | deki ehemmiyeti, halk kütlesinin | SALI 17 o MAYIS Falih Rıfkının bu kitabı hak- kmda Türk gazetleri bir çok mü talealar dı | ley diyor ki yeni Rüsyanm nasl yi tarif edi Odesa, kü- tüphanesinde yarım milyon mü- cellet kitap bulunuyor. Şimdiye kadar teclit edilmemiş daha iki yüz bin kitabı var. Matbaalardadi da her sene bu haneye sek sen bin kitap geliyormuş, Yalnız bu rakamlar yeni Rusyanm haya tında lâyık Lir sahifedir.” Milliyet gazetesinde Ahmet Şükrü Bey, Falih Rıfla Beyin yadaki müşahedatından Türk için ameli neticeler — çıkarmağa çalışmış olmasmdaki ehemmiye- Milliye: gazetesi ise, Falih Rıfkı Beyik kitabının, yeni inkılâp metotlarırım bir hü- | lans ölmak itibarile, büyük bir İ kıymeti haiz olduğunu işaret edi yor. Akşam gazetesi de şunları ya iyor: iz şimdiye © kadar Sovyet : senebi gazete, mecmi ve kiriplarmıdan : öğrendyerd İ bir çok mütezst noktalar vardı. | Bugün en evvel yapılacak iş, bu tozatların mahiyetini ortaya koy- mak ve Sovyet rusyayı kendi'nok şahsi mülâhazalarımıza den her birine bir kıymet vermek tir” Yunus Nadi Köse diyor ki: İ larını ve 160 milyon müfüslü kora $u memleketin inkişafmı her za man takip etmekliğimizi söyle mekte Falih Rıfkı © Beyin hakki vardır." Türk gazeteleri, Başvekil İs- met Paşanın Moskova seyahatin - den kendisine şimdiki Türkiyenin en bönam edipleri ile bir gazete- ci grupunun da refakat edeceği- ni yazıyorlar. Bu gazeteciler ve edipler arasında mevzuu bahsct- tiğimiz kitabın müharriri Falih Rıfkı, ayni zamanda Yunus Na- di, Mahsnut, Yakı Kadri, Ru- şen Eşref Beyler ve diğer zevat vardır. Bu hâdise, Türkiyedeki edebi mahai e en iyi gazete illerinin. yayı, tanımak hususunda ortaya atılan fikri tes vip ettiklerine bir delildir. Kat'iyyetle.tömin edilebilir ki; Türkiye ve Sovyet Rusyanın mu- harrir ve gazetecileri arasmda te essüs edöcek sahsi temaslar müsş- terek menfaatleri olan komşu ve dost "iki memleketin © umumi ve harsi bağlamı vâsi mikyasta ge nişletecektir . A Aleni teşekkür ığımı hazakati malümesile te. davi eyleyerek kesbi âfiyet eyle mekliğime sebep olan Dr, Ope- ratör Jak Barimut Beye alenen teşekkür ederim. Ishak Tevfik Teşekkür Sevgili kayın pederim Büyük Postahane mürsile başmemuru Kemal Beyin gerek cenaze me rasiminde bizzat bulunarak ve gerekse tahriren beyanı taziyet ile teessüratımıza iştirak eden ahbaplarımıza alenen teşekkürü bir vecibe addederim. Aile namına damadı Ferit tai nazarımızdan tetkik - ederek, | istina- | Güya oyun oynadık! İ — Fransızcadan — — Sonra kadının kalbine de- mir attık mıydı arkası fasafit. — Desene iş bir atla üç mala | kaldı. — Örle.. Ne'diyecektim. Şenin İ zevkin çok incedir.” Gel'de bera- ber buket yapalım., Ben de dişarı çıkacaktım. O- nun ballandıra ballandıra anlat- tığı hikâyeleri dinleye dinleye yü rüyorduk. Çiçekçiye girdik. O pa yaptı ve tam otuz franga bir buket ısmarladı. Sonra bi verdi — Bu çiçeği yarm sabah bu kartla beraber şu adrese gönder. Adrese şöyle bir göz attım. Rno Nowelle 14... Vay canına Claite'in adre Bir taraftan Albert, bir tarafta, Claire... Nasil olur, © evlenecekler mi bunlar? Çıldırmak işten değildi. © Peki onlar evlenecekler, ben seyirci mi kalacağım? Güzelim Claire elimden gide: cek te, ben arkasından bakıp ka lacağım öyle mi? Düşündüm, taşındım, nihayet bir gazinoya girerek garsonu ça- Bir kahve asmarladım. Bir de kalem kâğıt getirttim. Albert « öyle bir oyun oynayacaktım ki. Ertesi gün doğru Cisire'in Bir gün eni oturuyor dum. Çat çat kapı! Bizim Albert geldi. Albert geldi deyince, nişin | geldiğimi söylemeğe hacet var mı? Hayırlı bir iş için gelmez ki zaten... İşi derdi para, var mı para, yok mu para? -Hep. meteliksiz | kaldığı e gün damlar: Aman Betrand, dedi, ne o- hırsa senden olur. Bana elli frank cık verir misin? Albert şimdi üze rimde para yok. Eğer olun Öden saklamam bilirsin. Fakat Albert öyle kolayca savulacak insanlardan değildir. — Etme, eyleme, dedi, allem etli, kallem etti. Bizi gündeden ! atlatarak oluz franga sulh oldu. — Peki, dedim, bu kadar ıs- rar ediyorsun. Ne yapacaksın bu | parayı Mühim, mühim, çok mühim, — Ne mühimmi? — Evleniyorum... 5 Deme bel. Otuz frankla'i ne gittim. Baktım Albert te ora m? İ da. Beni görünce" biraz saşırdı. — Ne zannettin? daha paha- İ kızardı, bozardı. * Fakat bir şey söylemedi. Birar sönra da Claire | | herkesin içinde yüksek sesle bana | 5 İ dönerek di — M. Bertrand, gönderdiğiniz çiçeklere çok memnun oldum. lışma benim kesem elvermez. Çok güzel! İyi bir hüsnü intihabı — Basbaya; oluyor. Benim | niz var. her zaman görüştüğüm bir kadm. |. Bu csnada Albertteki suratı / yardır. Enfes mi, enfes? Bal mi, bal! Şeker mi şeker! Hem de üs Hayretle sordum: | — Kimmiş bu kadın bakalım? i 000! Orasımı söylemem. | Çi Evlendiğim zaman görürsün. kı — Anlaştımız mı? — Anlaşmak kolay! Senden dığım otuz frankla bu kadının Bir aralık yanıma — Ulan sen ne yaptın? dedi. Ne yapacağım? Gayet basit iye haber gönderdim, senin kendi kartımla değiştirdim. İ —E doğru mü bu yaptığım? — Nasıl değil? Ortada bir eğ rüm mü var? Senin paranı mı çal dım? Kendi paramla aldığım çi çeği sevgilime gönderdim, 6 ka emi. — Ne yapacaksm? Oturursun. — Yani sapa otururuz. değil mi? Aradan seneler geçti. Ben Cla ire'le evl Fakat o kadar müsrif ve geçimniz bir kadınmış | ki.. Albert mi şapa oturdu, ben mi, orasını iyi bi a gaştın değil mi? Dur anlatayım: Efendim bu ka- dmpazar günü Obeni yemeğe davet etti. O gün bir çök dostaları da geli Ben o debu otuz frankla ona güzel bir buket ya pacağım. Ttünadı Milli TURK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında ventasi bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 Gedikpaşada Jandarma Satınalma komisyonundan: Yirmi beş bin takım kısa kol ve bacak mamül çamaşırın ka- Yeni neşriyal Öz dilimize doğru Muallim Hüseyin Kâzım Be; İ tarafından neşre başlanmış olar İ “Öz Dilimize Doğru” mecmuas nm ilk nüshası dün çıkmıştır. sanımızın sadeleşmesi için çalı mağı gaye edinen bu — edebiya mecmuasının birinci sayısı bu hi susta çok kuvvvetli yazıları muh tevidir. Mecmua Darülfünun mü. derrislerinden bir çoklarının — vw dil mütehassslarımızın yardımı. nı temin etmiştir. Türk dili içir şalışmak gibi millibir maksat ik çıkan bu yeni mecmuaya muvaf fâkiyet temenni ederiz, LRapro 7 Bugünkü program İSTANBUL (1200 m) — 18 gr İ mofos (19,5 Hafız Burhan Bey; 20; gramofon, 21 Hafız Burhan B., 25 orkestra, BÜKREŞ (394 m.) İ ser, 21 eadyo dar dam Karen tarafında muhtelif şar kılar 23,05 radyo orkestrası, BELGRAD (429 m.) — 20 Çek lisanı. hakkında konferans, 20/8 konser, 21 şarkı, ROMA (411 m) — 20 günün br wi: | berleri, 21 kanser, PRAG (386 m.) — 20,05 konle- rans, 22: Hayden konseri, VİYANA (517 m.) — 21,10 Ne. methin konseri, 22,10 halk konse ri. PEŞTE (550 m.) — 21,10 Fen ya gecesi, 23 Hayden konseri, VARŞOVA (1411 m) — 206 gramofon, 21,15 halk konseri, 23,10 halk konseri, BERLİN (1635 m.) 20,30 Könis bergden nakil. RAŞIT RİZA TİYATROSU KADIKÖY SÜREYYA SİNEMASINDA 18 Mayıs çarşamiba akşamı BİR GECE BİR HAYAT Dram 3 perde Yunan edibi Spiro Mela'sın. i şah eseri, mütehasssı: Sirkeci Muradiye caddesi No, 35. Her gün saat 14-19. seyin Aptulkadir Beye valdesi Fat- ma hanımın vasi tayin edilmiş oldu- ğu alâkadarmen malüm olmak üze- ve ilân olunur, İstanbul 7 ci icra dairesinden: Bir borçtan dolayı mahcuz 7 parçadan palı zarfla münakasası 6/6/932 Pazartesi günü saat on beşte ya- pılacaktır. Taliplerin şartname ve nümuneyi görmek üzere her gün ve münakasaya iştirak için teminat ve teklifnamelerile mez. ! kür günde muayyen saate kadar komisyonumuza müracaatları. (2040) ibaret koli 24 cü salı günü saat 10 dan itibaren Kadıköyünde Yoğurtçuda çayır cad desinde 36 No. lu hanede bilmüza Yide paraya çevrileceği ilân olunur. i Milliyet'in Romanı: Eve Düşen Yıldırım! dirine verilmesi sözünden bile deli oluyorum. Şükrü Efendi bir müddet bir şey söylemedi. Sait vakıa çok gençti, Lâkin onları bir iki sene nişanlı kaldıktan sonrâ evlendir mek te mümkünkü. Ve ciddiye |le tinden şüphe etmediği bu aşk, çocuğu süphesiz bazı münase- betsizliklerden kurtaracağı ii iyi bir şeydi de. Sade isterdi e kerdi karşısında evlenme sözü etmeğe oğlu cür'et etmesin. Bu nu söylemek için, utanarak ve sıkılarak başkalarının tavaisutu na müracaat etsin. kaç günden beri, onun her şey- den fazla inardığı aile reisliği şeref ve gururuna o kadar ağır bir darbe indirilmişti ki! Kü. çük oğlunun bu serbestliğine, büyük oğlunun Tiüstahlığını dü dü LEMİ m ri Fakat bir. 13 Nâhit Sırrı lu için yeni bir merhamet duy. du, Ona karşı kalbinin bir tara fı adeta kinle dolu iken, bir ta- rafı da daha artmış bir merha- metle sızladı. AR için Şayesteyi bır: İazzez evlenmek imkân ve ihtimali | yoktu. Ve elbette Namık gü- nün birinde — kız Saide veril- mezse pek yakında— onun bir başka adamın zevcesi olduğunu görmeğe mahkümdu, Lâkin bu başka adamın kendi öz kardeşi ha da yakacaktı 1 Fakat ne yâpmalıydı? İki çocuğunu birden mi bedbaht e. decekti? Sordu: — Peki, ya Muazzez? Seni Muazzezin bu son isteyen ada- ma da tercih edeceğinden emin « Bahçe; bileğe? Büru kendisine sormalı | yıldızlı bir gece vardı. , Küçük | başka hiç bir ses işitilmiyordu. | nin Namıkta , halkedeceği yeis bayı yakan herif düşünsün! sa ben de reddetmem. 'mek- ti. Ve artık Ahmet Şü Efen. di hiç bir şey söylemediği için ! Sait daha fazla kalmadı: | Babasının odasindan çıkım ca, solada Şayesteye rast geldi. Yengesi neden bahsedileceğini biliyor ve galiba yolunu bekli- yordu, Yakmlaşarak, pek yavaş bir sesle: — Ne oldu? diye sor du. Fısıldadı: — Muazzezin re. için ta indiler, Şayeste dedi ki: — Nâmık dışarı çıktı Babanla kavga edeli her gece gidip içi- yor. Eve pek geç gelip. hemen! sızıyor. İstersen şimdi Muaz. zezle bir konuşayım. Bu iş olup İeaz şüphesiz ki zavalliyı da | bitsin. — Fakat ya reddederse? —— Zannetmem: Hem sen her Sait evin içinde duramadı. Kaç saat mı bekledi? Zaman mefhumunu tamamen * kaybet- mişti. Birden ileride, kapının önünde bir gölge farketti. İnce İ bir gölge: Muazzezdi. Karanlık İ gece renkleri siliyor, sade şek- İli, esas hatları belli ediyordu. İbi göğsünden fırlayacak kadar çarpıyordu, Muazzezin ateş gi- bi yanan ellerini tutarak yalvar — Kararın nedir Muazzez? Muazzez hiç bir şey demedi, İ hiç bir cevap vermedi. Sade tit İriyor ve kendisine sokuluyor- du. Sait biraz eğildi, başını kı- zın başına, yanağını kızın ya- nağına yasladı. Oturmağı da, İbiribirlerinin kollarına düşmeği İde, buseyi de hatırlarına getir. miyerek öyle yanyana, başbaşa, yanak yanağı kaç dakika mı, bir saat mı, bir İ Sait kıza koştu. Duracak gibi | mik sizi bahçede bulmasın. olduktan bir saniye sonra, kal- | sakit ve “hare- Birden odalar ona bir fırın gi- | ketsiz kaldılar.Uzaktan mümey | için beklemişti. bi sıcak ve bir zindan kadar dar | yiz Sadrettin Beyin mahut gra | müthiş bir dayak yiyeceğinde ye çıktı. Serin, | mofonu yine bir şarkı söylüyor, şüphe yoktu, Fakat bu müjde- ha ne bundar! İsteyen herif, a- | kahann bitmesine intizar ettik- | ğır faizlerle ödeyebilecekti. Kalplerinin nihayetsiz se-| — Sarhoş birden sinirlendiz — Yincini hiç ürpermeden dinleye | Niçin yatmadın? Sebebini soru. rek, öyle duruyorlardı. Birden | yorum! İ Sayesteyi yanlarında gördüler. Şayeste hiç telâş etmedi. Ta | Dedi ki: mamile bir arkadaş edasile dedi — Çocuklar, ayrılın artık. | ki: — Sana havadisim'var; Ya- İ Muazzez sen de odana git. Na- | tarsam belki *uyuyakalâcağımı İ düşündüm de ondan bekledim. —ı2— | Öteki kaşlarını çattı, dik bir İ © Öbür gecelerde de Namık| sesle sordu: — Neymiş bu ha-| gelinceye kadar Şayeste uyu-| vadis? | maz, fakat daima yatağa ya-| — Baban bu akşam kararı tar ve uyur görünürdü. Bu ge- | nı verdi. ce soyunmadı, ışığı söndürme. | — Kararı ne imiş bakalım? uttula İne acı, ehirli bir tebessümle baktı. Bir dakika süküt etti, Na mığın bu sevinci ne kadar sürer se yiyeceği darbe de o kadar a- gır, o kadar müthiş olacaktı. Tam bir dakika bekledikten, beklettikten sonra söyledi: — Ne olduysa bü Sami o du. Mühendisle izdivacını deri missip > bulmuştu: Fakat Sait kız ona verilirse buna ta- hammül edemiyeceğini, yaşaya muyacağını itiraf etti. Namık olduğu yerde sallan. dr. Mosmor olmuştu: di, elinde bir dikişle kocasmı| — Muazzezi o mühendise bekledi. Namık ancak ikide gel | vermiyor! di: Yine içmişti. İ © Namığın yüzü taşkın bir se- Odayı aydınlık, karısmı da | vinçle aydınlandı, huzur ve saf-| ayakta bulunca, dargınlığını w- (fet buldu, Fakat duyduğu sevin nutarak birden bire sordu: ci gizlemeğe çalıştı. Karısını üz Ne elcin yakma ba borçlu: olduğunu, karı | Şayeste sadece: — Yatma- | sından her şeyi gizlemeğe mec- dım, dedi. bur olduğunu birden. bire his- Müjdeyi kocasına o vermek | setmişti.. Sanki tamamen - lâ- Yeni ve belki | kayt gibi söylendi: — Vermiyorsa vermesin! Ba — Âlâ, mükemmel! Demek ki kızın kocaya | verilmesinden vaz geçilmesi Sait Beye bir o- İ dalıgın lüzümundan ileri geli- yor. Biz de vaziyete seyirci ole cağız demek: Mükemmel! Devam edemedi. Uzun, bo- uk, ağlamaktan hazin bir kah / kaha ile gülüyordu. Halbuki Şa "yestenin henüz indirilecek bir müthiş darbesi daha vardı. Kah ten sonra dedi ki: