milliyet Atın ümdesi “MİLLİYET” ti. 29.NİSAN 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgrat adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için LK :— “— 8— 3 aylığı 2 Gelen evrak geri verilmez — #füddeti geçen nüshalar U ku ruştur. Gazete ve matbaaya ail şler için müdiriyete müracaat edilir, Gazetemiz ilânların mes'u- yetini BUGUÜNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- sinden verilen saslümata göre bu gün hava yarı bulutlu olacak, İrüzgür şimal istikametlerden e- esecektir. 28-4-32 tarihide hava tazyiki 761 milimetre en fazla sıcaklık 18 enaz sıcaklık # santigrat kaydedilmiştir Gİ. Fiatlarda pahalılık | yok !.. Bazıları vardır ki; dünyayı pembe görür, nikbin, geniş kalp li ve bol âhenktirler... Böylele- ritie gıpta ederim... Çok yaşar ve çok rahat ederler.. Derin düşünmez üzülmezler... Bizim belediyenin bahalılık ucuzluk işlerini idare edenlerde de bu kabil bahtiyarlar var... Onlara nazaran fiyatlarda yükseklik yok... Her şey normal, her şey | Yeuz.. Amma, şeker 54 kuruşa, imo nun tanesi beş kuruş, ekmek do kuza çıktı... Et 100 - 120 kuruş | ve piyasada kahve yok!.. Yu. murta da yükseliyor... Bunlar bep hayaldir.... Belki bugün bu fiyatlar bize bahalı görünüyor, İâkin meselâ 1922 de ekmek 18 kuruştu, şimdi do | kuz kuruşa bahalı mı?.. Şeker| harp esi il kuruşa çıl ucuz... ve ilâh... Bu zevata nazaran bize ha- yat bahalı görünmesinin sebe- bi, halkta iştira kabiliyeti azal- ik. ir. a. kat basit alış veriş kanunlarının | her gün tesiri altında olduğu. muz için bunları iyi biliriz. silince müşteri azalır, yani ta- | lep azalır.. Talep azalınca fiyat lar düşer... Dünya fiyatlarının düşmesi | sebeplerinden biri de | dünyada iştira kabiliyetinin a- zalmasıdır. diyorlar. Lâkin biz de fiyatlar yükseliyor efendim... Buna ne diyelim?.. ir yerde iştira kabiliyeti ek- | lan bir kariim edebiyatla her kesin meşgul olabileceği hakkın da delilli mütalealar yazıyor.. Peyami Safa Beyle | bü mektubun o kısmını dercet- | meyi faydasız bulmadım. Kariim diyor ki: | “Peyami Bey edebiyatımızın Jsağ elinin avukatlar, sporcular | ve doktorlar, sol elinin de lise talebeleri tarafmdan tutulmak. ta bulunmasından müteessir gi bi görünüyor.. İşte bu teessü- rün mânasını anlayamayorum. Safa zade edebiyatı tababet ve- ya mühendislik gibi kapalı bir meslek mi sanıyor ki doktor a- vukat ve saire'gibi (profane) lerin edebiyatla meşgul olmala rını gayri tabii buluyor. Ben öy İle zannediyorum (veyahut edi. yordum) ki edebiy: 1assüs- İerini ve müşahedelerini başka. larına iblâğa muktedir olan her duyabilene, her görebilene vel. | olduğunu yazmak istememiş o- başlayan | münakaşamız bitmeden evvel | İbir genç olmasına rağmen, içi- İ mesele başka... İ endişeye Güzel — Ne o, yine neyin var? — Vallahi, bunun sonu ne olacak diye düşünüyorum. Pierre yirmi beş yaşında, hıhhati yerinde, geliri yerinde ni çekti. Amca dediği (o baba dostu Terrat bu iç çekişimi cid diye aldı ve cüzdanını açmağa amade bir vaziyette; — Paran mı yok? dedi. — Hem var, hem yok.. Asıl istikbalim beni düşürüyor. Çünkü teyzem Hannesi © evlenmeğe kalktı. — Çıldırmış mi? — Evet, hem de sizin tanı- | dıklarmızdan birisi ile. Bu a- | hasıl her mütefekkire açık ve umumi hars'in (Culture göne-| rale)her türlü tecellilerine sah. | ne olan gayet geniş bir saha İ dır. Mevzu itibarile de pek çol | nevileri vardır. Acaba yanılıyor ! İ miydim, ne dersiniz?. i Beye hatırlatmak (19 uncu asırda Fransız edebiya İlinm en büyük nâsiri âmme tarafından kabul edilen (P. Loti) bir bahriye zabiti idi. İ Bugünkü Fransa edebiyatında da en ziyade dikkati celbeden | simalardan bir doktor (G. Du- hamel) değil midir? (Rablais) İde hekimdi.(Moliğre) hukuktan | şahadetnameliydi. (Balzac) ta| mahkeme kaçkını bir avukat! (Me Henri Robert) Paris baro İsu kadar Fransız akademisine İde şeref veren bir edip sayıla- maz mı?. Bu zatın adli edebi- yattaki yüksek mertebesini şüp İhesiz Peyami Bey de bilir. (Marcel Prövost) da bir (Anc en Polytechnicien) dir. Mutla. | ka zabit veya mühendis mi ol. | İmalıydı.. Keza (Cland Farröre) | bir bahriye zabitidir. Bu misal- | ler Alman ve İngiliz edebiyatın dan da bir çok meşhur isimlerle lir; fakat zahmete değ- rım, Yalnız bir nokta. etmek istiyorum: Müta bahhir bir fen adamı olmasının “Göte” nin edebiyat seviyesini liğe çı yük tesiri olduğu kanaatindeyim. İtikadımca an- İ cak böyle esaslı ve ilmi bilgile- ri olanlardır ki özlü edebiyat yapabilirler. Bizde ekseri yapıl gibi temelsiz kelime kavaf lığına ve sathi garp mukallitli- | ğine edebiyat namını vermek! bilmem caiz mi.” FELEK Prens ve Padişahlara ait kıymettar eşyanın zengin satışı | Merhum Mithat © Pasa mahtumu | Ali Haydar Mithat Bey, Mayısın 6 mci cuma günü Parmak Kapı'da İ- mam sokağında 9, nümerolu Yazıci- | yan Hanımın 2 mumerolu dairesin- | de mevcut bilümum asarı o nefise, | gümüş takımları, biblolar, merhum pederine hediye edilen prens ve pa- dişahlara ait kıymettar şeyler vesaire Bir kariim yazıyor... Ne yazık ki; mektubuna kim Milliyet'in Edebi Romanı: 81 GÖZYAŞLARI! Parmaklarım sıkıştıkça göz leri büyüyor, sesi hırlıyor, ağ- zından köpükler geliyordu. Ve.. | ben yine haykırarak devam edi | yordum: İ — Şimdi de beni casus yar | i re satma. | Öldürdüğün, bitirdiğin, mah | vü harap ettiğin bir insanın | lâşesini bile bu yolda kullan. | mak istiyorsun!.. Bayağı kadın!, Alçak kadın!. Seni yalniz bir kadın, sade- ce bir dalgın kız, daha sonra müzayede ile satacaktır. Bu amatörler için hakiki bir fır- sattır. l dam da erkeklerin muhabbeti. | ni celbedemez de, kadınları ne çabuk kazanır, anlamadım. İ- şi gücü de yakışıklı adam ol. maktan ibaret... Şimdi de kan- cayı bizim teyzeye atmış. Ka- dın deli divane, ondan başka | düşündüğü yok. Bir şey değil, | teyzemin bütün paralarmı yi-| yecek. Halbuki ben de ileride mirası o düşünüyordum. Bize cöp ucu bile kalmıyacak. — Adı ne? — Colardin. MILLİYET .CUMA ki; İğ sarkalı, vakıslı, tamamen renldi - Ben sırf sizin için geli- Şeyi yorum. Buradaki ziyafete © İALEV ŞARKISI Sinema © âle- | hemmiyet verme.. Ben sizinle | m ve tatlı tatlr konuşurum. | yapacak bir e Fakat yarım halkanın orta ndir. yerinde siyah (elbiseli, keskin Mafev ŞARKISI zengin sahne bakışlı bir adam diyordu ki: Vere 10,000 kişi adam — Fransızcadan — daç gününü tayin etmesi için kandırırsak, o da bir kârdır. Teyze Hennesi yeni gelini görünce, yüzü güller gibi açıl dı. Colardin derhal onun et-| rafına seğirtti. Elini öptü ve kadının yanı başında hazırladı- ğı yere oturdu. Yavaşça dedi Majik sinemasında ALEV ŞARKISI |(OTTO HARBACH ve OSCAR İHAMMERSTİN"in meşhur ese. rinden marut ALAN GROSLAND tarafından sahneye çekilmiş sözlü. — Şimdi huzurunuzda fizik bir oyunlarımdan kaçını re göstereceğim . Colardin bu mukaddemeyi| işidince biraz rahatlandı: — Bir hokkabaz veya ipno- Marev ŞARKISI Alexandre tizmacı olacak, dedi, herhalde cray, Berice Cinire, Noah Berry konferans dinlemekten iyidir. İğ, Alice Gentle gibi dört kiymet pılmıştır. ALEV ŞARKISI 1,000,000 de- lara mal olmuş” tur. ge m aş österdi. Hes miştir. yali yi? Sn Bugün 11 de tenzilâtlı matine. lardin dedi ki: — Buna hüner denmez ki. | lede, Evvelden konuşulmuş, söylenmiş şeyler.. İpmotizmacı bu söz üzerine Colardin'e döndü: şonra| o SÜREYYA TİYATROSU Ertuğrul Sadettin ve arkadaşları Bu akşam Kadıköy Süreyya sinemasında — Vay mel'un! Yaparsa ya par, Kırk yaşındadır. amma, saçları siyahtır, dişleri bem be yazdır. Fakat biz buna mani ol mak için bir şey yapamaz mı-| yız? | — Eğer teyzemin yanındi bu adamın fenalığından bah derek kendisini küçük düşür- | acaksanız, nafile. | Teyzemin böyle sözlere taham — İnanmıyorsanız, sizin de| a dinli Vodriller gecesi şu dakikada neler düşündüğü. s nüzü söyleyebilirim. İster misi | KILIBIK, ZOR NİKÂH, AMAN| niz? HANIM SUS i — Elbette. ele a OR Madam Hannesi bu atılganlı ğa ve müdahaleyi bayılmıştı. | Colardin ilâve etti: — Fal ne düşündüğümü ilemeyeceğini berveçhi peşin söyleyeyim. | İSTANBUL (1200 m. 5 kilovat). 18 gramofon, 19,30 Vedin Rıza Ha- nm heyeti , 20,30 konferansı, 21 mülü bile yoktur. Çünkü tec.| — Bir tecrübe edelim. Lütfen rübesini yaptım, beni kapı dı- şu sandalyaya olurur musunuz? sarı etti. Bütün gözlerin kendisine çev — Çok bedbinsin. Biraz rildiği Colardin artık ric'at ede cesaret lâzım, Teyzenin mira mezdi. Çünkü her insan« müte si biraz gayret göstermeğe de. e fevvik olduğuna ğer. Her halde zayıf tarafları vardır. tini kaybederdi. Hafif iveyedeânz — Olması lâzım amma, hiç | nı belli etmemeğe çalışarak gös belli etmiyor. İ terilen sandalyaya oturdu: Amca Terrat bir aralık alnı İpnotizmacı Colardin'in kar nı kaşıdı: şısına geldi. Parmaklarım uzat — Dur, dedi, tı, gözlerini dikti ve adamcağı- | akla bir) şey geliyor. Gel benimle. Ben | birisini tanıyorum, belki “bize bir akıl öğretebilir. v.s zı mükemmelen uyuttu: — İşte şimdi bu adam benim teyorsunuz, ne emredeyim? “Mösyö ve Madam Terrat Müslehzi bir ses duyuldu, 6 nisan gecesini © hanelerinde | Prerre'in sesi... geçirmek üzere sizi davet et-| — Söğleyiniz, saçlarini çek- mekle mübahidirler. O gece sin. bir de sürpriz vardır.,, Madam Hannesi derhal Pi- Colardin bu davetiyeyi al- erre'e haşin bir nazar fırlattı. dıktan sonra, teyze Hannesi'yi Fakat Colardin de mükemme- de bu ini | len pomadaladığı saclarını âde ta yoluyordu. Z # İpnotizmacı: — Uyanınız, dedi Colardin derhal uyandı ve hazıruna evvelâ şaşkın, sonra da büsbütün endişeli bir nâzar- la baktı. Neden n buda. vetliler böyle gülüyorlardı? Ne İden teyze Hannesi âşikâr bir nefretle başını kendisinden çe. virmişti? Colardin: — Acaba bir şey mi söyle- dim, bir şey mi yaptım? Diye düşünmeğe başladı. Birden 'ay- mütevazı olduğunu anladı. Çal gı yok, mini mini pi örler, birkaç sürahi limonata... O ka. dar! Daha sonrası bir masa et- rafına davetliler yarım halka şeklinde çevirmişler... Konfe- rans mı var, nedir? Colardin içinden: — Adam sen de! dedi, ben de buraya eğlenmeğe gelme. dim ya.. Maksat iş yürüsün. Bu gece şu ihtiyar karıyı izdi. İçerimden ve daşkrmadan sere kopardım. * Kalbinin üze- gelen bir kasırga ile titriyor. dum! rindeki etleri dişl:rimle parça" ladım.. Açtım. — Kanını içtim. Kalbini deldim, içine kirli na- sırlı parmaklarımı soktum, ora da kanlanan parmaklarımı e- Bu anda gözlerimden yaş boşandı. Ağlıyordum!. Etem İZZET o karanlık kalbi gr) Göz yaşlarım durmadan akı : azl iü yordu. . ne vs Neye ağlıyorduml?. li e Niçin ağlıyordum?. e Kai Kime Mliyerdam mma © Bile diyemeden ölmüştü . Bir tek şey bilmiyordum!, Fa yg Onu ben öldürmüştüm! Bu — yaşlar. ri Fakat, bu öldürüş te yetmi. öz yaşlarım. Beni de ei yap m iz ağ Göz yaşları! Bu işini de bitirip yine beni(” fmdeki firtina hâlâ dinme e işti AVUKAT BERAET İS- yen Soğuyan cesedini kla- TİYOR.. Yaşamak yokt!. Güneş yek! Kapa gözlerini. ÖL Boğul!. Ve.. daha sonra göğsünü aç- | Gi — Kalpsiz kadınlı Mel'un kadın. Casus kadın. dünya gözlerime zindandı! | İİK dani rımın altında bir yılan *İâşesi gibi çiğnedim, çiğnedim.. Son- ra başının üzerine © oturdum. Geniş nefesler aldım!, Beynimdeki © kasırga yine | durmadı! Hiç bir şeyi Mahkeme salonunda çıt yok tu. Bütün dinleyiciler nefes al. maktan bile çekiniyorlardı!. Herkesin başı katile çevriliy göremiyor. | di. Salon yine O kapkaranlık, deydi. inanan teyze | Colardin'in Hannesi'nin nazarında kıyme- | i radyo jurnal 20,30 tefrika, 21 musi- her emrime tâbidir, dedi. Ne is- | İnci Hanım heyeti, 20,30 konferans | 21 inci hanım heyeti, 22 tango | BELGRAT (429,2 m.) 21 tiyat- | ro, 22,20 haberler. BÜKREŞ (394,2 m.) — 20 dini musiki, BUDAPEŞTE (5505 m) — 20,30 orkestre, 21,20 müsahabe, 2148 komedi, 2 Fransızça konfe. | rans ROMA, (441,2 m,) — 20.50 gra | mofon, 21 haberler, 21,30 spor ha berleri, 21,45 operet. VARŞOVA (1411 m.) — 20,15 ki müsahabesi, 21,15 senfonik kon- ser, 23,40 rado jurnal, 23,80 dans havaları VİYANA (5172 m.) — 214 merika radyosu , 20,15 musikile ko medi, 21,35 radyo jurnal, 23,20 ak- şam konseri, | nadaki aksini gördü. Bin bir ihtimamla tarayıp ka | pattığı başmın kel tarafı yu. murta gibi meydana çıkmıştı. Ayni zamanda gene Pierre'in| arzusu ile şık ihtiyarın takma | dişleri de meydana çıkmıştı, Hü lâsa Colardin'i kadınlar naza- rında cazip gösteren bütün sa- killiği meydana çıkmıştı. Başı kel adam, takma dişli a- dam.. Colardin orta yerde elâ- leme kepaze olmuştu. O zaman evsahibi delikanlı- nın kulağına eği Bütün gözler onun gözlerin | O hüngür hüngür ağlıyor — Artık merak etme! dedi. Teyze Hannesi bu adamla ev- — Bu göz yaşları. Göz yaşlarım... Göz yaşlarıl.. Diye ayni cümleyi üst üste tekrarlıyordu. Sesi titrekti , Gitgide sönüyordu! Kısılıyordu. Gözleri ilk söze başlarkenki gibi karşı avukatım gözlerin. deydi. Fakat, büyümüştü. Ren gi mosmor olmuştu. Dişlerini durmadan gıcırdatıyordu.. Yüz | etleri takallüsler içindeydi. Ge. ; rine gerine kelepçeli kollarını | uzatıyor, ellerile önündeki tah ta pervazı yakalayıp parçala” mak; dişleri il gibi başını hızla eğiyor, yor ve. yi- ne ağzındaki cümleyi boyuna tekrarlıyodu: ! — Bu göz yaşları. Göz yaşlarım... Göz yaşları! Reis, hâkimler, avukat, müd #umumi, bütün dinleyiciler. iç kimse bakışlarını onun ü- Sinemanm iki parlak yıldızı olan LEWİS STONE ve PRİSCİLLA BONNER Dün akşam ASRI SİNEMADA Halam fevkalâde alkışlarla karşılandıkları AŞK ÇOCUKLARI (Les enfants de amour) filminde rollerini mahirane oynamışlardır. Bugün saat 16,30 matinesinde ve suvarede ZENGİN VARYETE Numaraları Bugün sinemada görülecek iki şaheser EM | MELEK e CLIVE BROOK TALLULLAH FELAKET BANKHEAD NAMUS LEKESİ | GECESİ (La Fletrissure) Filminde filminde. Sinemacılığın son zamanlarda vücuda getirdiği ve en mükemmel © tasnif edilen iki müntehip filmdir. Ilâveten: PARAMOUNT JURNAL dünya havadislerile sesli varyote Tenzilâtı matineler: Melek'te saat 11 de; Elhamra'da 10,45 te ASRi MOBiLYA Mağazası Yerli İngiliz bronz lâke k KARYOLALARI ve MOBiLYEYE «t bütün nevakısınızı salonlarımızı gezmeden almamanızı tavsiye eder. İstanbul, Riza Paşa yokuşu, Lazaro Franke karşısında 27-29 numaralı Hacı İbrahim zade > AHMET FEVZİ Telefon, 23407 Devlet Demiry İdaremiz için pazarlıkla satın almacak olan 19 kalem | Zeytinyağı, Bobin muşambası, kalas, su kovası Transmisyon Wi yışı ve saire gibi muhtelifülcins malzemenin pazarlığı 2. V. tarihine müsadif pazartesi günü mağazada icra kılımacağın taliplerin yevmi mezkürda saat 9 dan 11,30 a kadar isbatı ederek tahriren fiyat vermeleri bu baptaki malzemenin mül liste ma; dahilinde asılmış olup nümune getirilmesi icap malzeme için nümunelerin beraber getirilmesi nümunesiz olacak teklifatm kabul edilmeyeceği ilân olunur. a BROMURAL Çok çay içen japonyal: sinirlenince Beomural alır, çahat eder, tatlı uyku uyur. Bu ilaç zararsız yegâne müsekkindir. (Ludwigshafen a.Rh., Almanya) Knoll A0. Kumpanya sının Bromural'ı çeyrek asırdanberi halkın aradığı ve heryerde muhtaç olduğu bir ilaçtır, 10 ve 20 komprimelik tüpler içerisindedin. Rİ yak Sesi daha çok kalımlaşıyor-! O Nesrin, Heyyyyyy... Nesrin! indeki takallüsler daha Jandarmanın elinden çok artıyordu . tulmak için zorlavor ve« Bir kazıklı hümma hastası | bağırıyordu: gibi ihtilâçlr çırpınmalar vapt- | yordu | ire Diye haykırdı Bu haykırış mahkeme sato- | o Heyyyyyyyl,, nunu yıkacak gibi gürledi. KE vee derli kalktı, ii | — Reis Bey vaziyet mile anlaşılmıştır. Dedi ve.. devam etti: £ — Müvekkilim deli Dedi . Cinayetini yaparken de ul Jandarma onu tuttu. . Ayni safhayı hatırladı, zerinden ayıramıyorlardı. Gözleri daha çok büyüyor. Bağırıyordu. önüne getirdi, anlattı ve. Çığlıklar kopararak bağır.. | tirken yine ayni hislerin Yenii altında kaldı, yine ayni #i < Naranl de ve tıpkı tıpkısma ii pe Belki, tevkifhane o hayati ei ya sükünet getirmişti, DeliMğ4) Hişttttt Narap gel geç bir delilik hükmün Gel. muştu! Fakat bu anda o #t| hlenai e madıl. O artık tam bir del ği ;